Etiket arşivi: Kış

Soğuk Kıştan Sonra Bahar Sıcak Mı Olur?


Hem akademik işlerimin yoğunluğu, hem de karlı geçen kışın yaşattığı doygunluk hissi nedeniyle uzun süredir boşladığım Not Defteri‘mizin imdadına blog müdavimlerimden Cumulonimbus yetişti. Kendisi Ankara’nın uzun yıllar meteorolojik verilerinden faydalanarak, birbirini takip eden ay ve mevsimler arasında sıcaklık bakımından bir bağlantı olup olmadığı sorusuna cevap aramış. Amatör ruhla yapılmış, aynı zamanda da son derece bilimsel olan bu değerli çalışması için kendisine tüm hava delileri adına teşekkür eder; herhangi bir bilimsel veriye, analize dayanmadan iklimin tüm muammalarını çözmüş gibi TV’den atıp tutan şöhretli ‘profösörler’e de bu vesileyle çok selam ederim. – Havadelisi
————————————————

Soğuk geçen kışlardan sonra ılık ilkbaharlar, ılık geçen kışlardan sonra da soğuk ilkbaharlar yaşadığımız konusunda bende bir izlenim oluştu. Bu doğru muydu ? Yoksa bu fikir, acaba insanoğlu olarak geçmişteki olayların daha çok ilgilendiğimiz kısımlarını hatırlama huyumuzdan mı kaynaklanıyordu ? Soğuk kışlardan sonra gelen ılık günleri, mesela 2008 kışından sonra 23 Mart’ta sıcaklığın Ankara’da 26 derece olduğunu unutamadığım için mi böyle düşünüyordum, bunu bulmak istedim. Bunun için, Onur’un “Ankara’da kış…” çalışmasında kullandığı, şu adresten ulaşılabilen verileri kullanarak küçük bir çalışma yaptım. Her tür eleştiri, öneri ve görüşlerinizi paylaşmanızı beklediğimi uzun uzadıya yazmama gerek yok sanırım.

Gerisini de okuyayım->

Soğuk ve Kar Geri Dönüyor


Yeni başlık açılana kadar (ne zaman açılır bilinmez, işlerim yoğun) yorumlarınız için lütfen Atış Serbest bölümümüzü kullanınız (üst menüden ulaşılıyor). – Ozan

1 Mart güncellemesi: Sistemin kar şampiyonlarından biri olan Ankara’da iki gün boyunca karın nasıl biriktiğini aşağıdaki videodan izleyin. Onur’un harika bir çalışması, teşekkür ederiz kendisine.

Gerisini de okuyayım->

Sibirya Genişliyor: Kış Yeniden Sertleşecek


Ankara’da ya da Gaziantep’te oturuyorsanız, “ne zaman yumuşamıştı ki zaten” diye sormanız normal, çünkü buralarda kar pek ara vermeden yağıyor… Fakat geçen haftaki aşırı soğuklardan sonra birçok yerde görülen ılınmayı es geçmemek lazım. Hatta bu ılınma bazı yerlerde bir gün içerisinde gayet şiddetli biçimde meydana gelmişti, örneğin Afyon’daki 24 saatlik sıcaklık artışı 26 dereceyi bulmuştu. Kışı ve soğuğu kapınızın önündeki duruma göre değil ülke genelinde hakim olan şartlara göre değerlendirirseniz… işte belki muhabbetlerde biraz havanız filan olur yoksa şart da değil yani 🙂

Perşembe’den itibaren Trakya’dan başlayarak, Cuma günü de İstanbul’da kar ve rüzgar olarak kendini göstermek üzere, hakiki kış havasına tekrar merhaba diyeceğiz. Hafta sonu çoğu yerde hafif yağış ama bol buzlanma olacak. Güncellemeleri bu başlığın yorumlarında yapacağız… Takipte kalın.

GFS'nin Cumartesi öğle saatlerinde görüleceğini tahmin ettiği yer yüzeyi sıcaklığı haritası. Sıfır derece izotermini kalın mavi çizgiyle belirttim.

Önümüzdeki hafta ise ne olacağı henüz net değil. Görünen o ki soğuklar bir süre daha devam edecek… Fakat bu soğukların derecesini, yerini sağlama almış gözüken Sibirya yüksek basıncının gireceği şekil ve dolayısıyla kuzeydeki Sibirya soğuğunun ne yöne ve ne kadar yayılacağı belirleyecek. Model çıktılarına ve bu mevsimdeki klimatolojik eğilimlere göre önümüzdeki hafta için (30 Ocak Pazartesi ve sonrası) var olan üç senaryoyu ve ihtimallerini aşağıya yazıyorum.

Gerisini de okuyayım->

Lodos Geldi Hoş Geldi… Kış Yumuşuyor


Bir şeyi çok fazla istemeyin: Gerçekleşirse gününüzü görürsünüz. Soğuk olsun, kar yağsın, adam gibi kış görelim dedik… Memleket buzhaneye döndü. Önceki gece ölçülen en düşük sıcaklıkları aşağıda görüyorsunuz, tıklayıp büyütebilirsiniz. İstanbul bir bütün olarak sıfırın altında kalmış. Eskişehir’in Çifteler ilçesi -29 derece olmuş. Soğuk, bazı yerlerde kırk yılda bir denebilecek ölçüde şiddetli. İl merkezlerinden Kırşehir’de, iki gece önce -22.6 derece ile son 35 yılın en düşük Ocak ayı sıcaklığı ölçüldü (öte yandan rekor -28 derece ile 6 Ocak 1942’ye ait).

Geceleyin donan Anadolu şehirleri, gündüz çözülüyor filan da sanmayın. Aşağıdaki sıcaklık haritası dün öğlen saat 13:00’e ait. Örneğin gece gündüz buz kesen Eskişehir öğle vakti ancak -8 derece imiş. En düşük maksimum sıcaklık da önemli bir istatistiktir. Eskişehir’de yaşanan en soğuk gündüz, 30 Ocak 2006’nın gündüz saatleri imiş: O gün sıcaklık -15 derecenin üstüne çıkamamış. Bu rekorlar hep karlı zamanlara ait. Kar örtüsünün aşırı soğukta rolü büyüktür.

Gerisini de okuyayım->

‘Hasret’, İstanbul’a Bile Kar Getiriyor


Aslına bakarsanız, iç bölgelerde oturanlar bile böyle sağlam bir soğuk hava dalgasına hasret kalmıştı. Çok üşümeyi kimse sevmez ve yeterince ısınma imkanı olmayanlara kolaylık dilerim; ama karın keyfini, birkaç saat sonra yağmura çevirmeyeceğinden emin olarak çıkartmak çok güzeldir. Balkona çıktığınızda eriyen kardan gelen şıp şıp sesini duymak sinir bozar, kaldırımda ezilip dümdüz olmuş ve hafif buzlaşmış kardan yansıyan ışığı görmek ise garip bir mutluluk verir.

Perşembe akşamı itibariyle tüm hava tahmin modelleri; Avrupalı’nın ECMWF’si, Amerikalı’nın GFS’si, İngiliz’in UKMO’su filan, Hasret adını uygun gördüğümüz soğuk hava dalgasının (isim babası Onur arkadaşımızdır), iç bölgelere Cumartesi akşamından itibaren ağır kış koşulları getireceğini söylüyor: Yani bazı yerlere az, kimi yerlere de yoğun olmak üzere kar yağacak; ama denize uzak hemen her yerde dondurucu soğuk hüküm sürecek. İstanbul’da ve Karadeniz kıyısındaki diğer birçok şehirde de Pazar ve Pazartesi gününden itibaren mevsimin ilk doğru dürüst karı görülecek. Karın nereye ne kadar yağacağını şimdiden net olarak söyleyemeyiz; onun için bu başlık altında tahminleri güncelleyip olası senaryoları tartışacağız, soğuk hava dalgası ulaştığında ise raporları vereceğiz.

Yazının gerisini çok merak ediyorum->

KIŞ: Yağmur, Fırtına, Soğuk, Kar


Durum ciddi olduğu için lafı uzatmadan söyleyelim: Bugün (Perşembe) Ege ve Akdeniz kıyılarında hafif hafif başlayacak olan gökgürültülü yağmurlar, yarın (Cuma) Ege kıyılarında, yarın akşamdan itibaren ise Güney Ege ve Akdeniz kıyılarında çok ciddi bir şiddete ulaşacak. Yağmura, güney yönlü fırtına şeklinde rüzgar da eşlik edecek. Bu bölgelerimizde oturanlar şiddetli yağmurun ve fırtınanın ne anlama geldiğini, iki hadisenin de meteorolojik rekor kırmalarına gerek kalmadan günlük hayatı felç edip büyük zararlara yol açabildiğini biliyorlar. Çok dikkatli olunmasında fayda var. Şiddetli yağmur, Cumartesi günü özellikle Antalya Körfezi çevresindeki yerleşimlerde devam edecek. Sağ sütunun üst kısmında ve yukarıdaki ana menüde bağlantısını verdiğimiz risk haritasından da uyarıları takip edebilirsiniz.

Yazının gerisini de okuyayım ki bilgim artsın->

Güneş’teki Garip Sükûnet: Üşüyenler, Isınanlar ve Bazı Soğuk Öngörüler


Bir
Ozan Mert Göktürk
& Deniz Bozkurt
ortak çalışmasıdır.

Şekil 1: Güneşteki leke sayısının 1 numaralı güneş döngüsünden itibaren günümüze kadarki seyri. Güneş döngüleri numaralanmış ve şeklin içinde gösterilmiştir. Tüm grafiklerde kullanılan güneş lekesi sayıları Brüksel Uluslararası Güneş Lekesi Sayısı veritabanından alınmıştır. (http://sidc.oma.be/sunspot-data/)

Havaküre (atmosfer), suküre (hidrosfer), buzküre (kriyosfer), taşküre (litosfer) ve yaşamküreden (biyosfer) oluşan iklim sisteminin hem yapımcısı hem de yönetmeni olan güneşin, bir sebeple, bir süreliğine de olsa dünyamızı doğru dürüst ısıtamadığını düşünün… Sonuç mu? 1815 Nisan’ında Endonezya’daki Tambora Volkanı’nın patlaması ile yaklaşık 45 km yüksekliğe kadar püsküren 200 milyon tonun üzerindeki sülfür dioksit, güneş ışınımının yer yüzeyine ulaşmasını engelleyerek, 1816 yılının başta Batı Avrupa olmak üzere birçok yerde kayıtlara yazı olmayan yıl olarak geçmesine ve Haziran ayında bile yoğun kar yağışlarının görülmesine neden olmuştu. Benzer şekilde, güneş aktivitesinin düşük olduğu, yani güneşin iş yavaşlatma eylemi yapıp dünyaya gönderdiği enerjiyi azalttığı 17. yüzyılın ikinci yarısı, Batı Avrupa’da Küçük Buz Çağı olarak bilinen dönemin en soğuk zamanı sayılıyor. O dönemde ressamlar, durup dururken, donmuş kanalları, nehirleri, gölleri ve üzerlerinde kayan insanları tasvir etmeye başlamışlar. Volkan patlamaları ve güneşin kendisindeki değişimler, dünyada yaşamın ilk izlerinin ortaya çıkışından günümüze dek iklimi kontrol eden en önemli doğal olaylar olarak biliniyor. Her ne kadar Sanayi Devrimi ile beraber dünyanın iklimini artık insanların değiştirdiği, kendi yapıp ettiklerimizin doğal değişkenliğe baskın çıktığı fikri ortaya atılmış ve buna birçok kanıt bulunmuş da olsa; güneş halen “durun bakalım” deyip, küresel ve bölgesel hava durumunu çeşitli zaman ölçeklerinde etkileyebilecek garip davranışlar sergileyebiliyor.

Bu son derece ilginç yazının gerisini de okumak istiyorum->

Yüksek Basınç + Soğuk Kasım… Yeni Bir Efsane Gelir Mi?


Bu bir Santiago çalışmasıdır.
Geçen yılki istatistiksel öngörüsünde çok düşük ihtimallerin, AO’nun negatif ısrarının ve benim İsviçre’de olup tüm karlı sistemleri tekelime almamın azizliğine uğrayan Santiago, “peki bu kış şeytanın bacağını kırar mıyız” sorusuna cevap aramayı sürdürüyor. 1976 mı istersiniz yoksa 1954 mü? 🙂 – Havadelisi

Geçen seneki analizim olan çok ılık kasım – soğuk kış bağlantısı hüsrana uğradıktan sonra böyle bir analize bir daha bulaşmam demiştim kendi kendime. Çünkü yakın tarihte (iklim için 1900–2000) ilk defa bu denli sıcak bir Kasım’ı takip eden kış da ılık geçmişti. Hatta aşağıdaki tabloda göreceğiniz üzere son 50 yılda, öncesinde de olacağını hiç sanmıyorum, 4 sene üst üste Ocak ve Şubat aylarının ikisi birden sıcak geçmemiş. 1951–1952-1953’ü takip eden 1954 yılında bir soğuma var (ama ne soğuma), onun dışında da böylesine blok bir ılık kış periyodu henüz görülmemiş. 2012 kışı da ılık geçen 2009–2010–2011 kışlarını takip eden dördüncü kış, bu sene tarihi, kış severler için olumsuz anlamda yeniden yazmayacağımızı umut ediyor ve konumuza geri dönüyorum.

Gerisine de bakayım->

Ankara’da Kış…


(Ankara’da Ocak, Şubat ve bir önceki yılın Aralık aylarının ortalama sıcaklığının yıllar içindeki seyri. Tıklayıp büyütebilirsiniz. Yeşil kalın çizgi, her yıl için, o yıl dahil son 5 yılın ortalamasını veriyor.)

Hem “Türkiye İstanbul’dan ibaret değildir“cileri şu mübarek bayram günlerinde biraz olsun avutmak, hem de bu tip çalışmaları yapmanın atla deve olmadığını, her şeyi devletten (ve blogdan) beklememeniz gerektiğini göstermek için, görmüş olduğunuz grafikleri ve aşağıdaki yorumları siz sayın İç Anadolulu hava delilerine armağan etmek isteriz. İki başlık önce İstanbul için yaptığım çalışmanın aynısını, Onur Kapucu arkadaşımız, Ankara için yaptı. Çok teşekkür ediyoruz. Onur, ODTÜ Makine Mühendisliği bölümünden mezun ve şu an ABD’de yüksek lisans yapıyor. Robotik, kontrol ve otomotivle ilgileniyor, kendisi yurt dışındayken Ankara’ya çok kar yağacak diye aklı çıkıyor.

Yazının gerisini muhakkak okumalıyım->

İstanbul’da Kış…


(İstanbul’da Ocak, Şubat ve bir önceki yılın Aralık aylarının ortalama sıcaklığının yıllar içindeki seyri. Tıklayıp büyütebilirsiniz. Yeşil kalın çizgi, her yıl için, o yıl dahil son 5 yılın ortalamasını veriyor.)

Türkiye’nin en uzun sıcaklık kaydı İstanbul’a ait. Buradan ulaşabilirsiniz (grafiği yapmadan önce bazı eksikleri ben elimdeki verilerle tamamladım). Bu verileri kurcalamanızı tavsiye ederim, karmaşık istatistiksel yöntemler kullanmadan da çok ilginç şeyler bulabilirsiniz. Ben birkaç gözlemimi aktarayım. Sizinkileri de siz eklersiniz.

Gerisine de bakayım->