Dil, tarih ve ecnebi ülkeler hava olayları danışmanımız, editör Emre Güler (anemodulion), bu incelemesinde ‘amatör bilimi‘nin güzel örneklerinden birini veriyor. Kendisine teşekkür ediyoruz.
—————
Son yıllarda ekim aylarında yurdumuzun dört bir yanını sarıp bizi erken bir sevince boğan fakat kasım ayı gelince bıçakla kesilir gibi kesilen yağışlı havalar dikkatimi çekmeye başlamıştı. Yağışın dağılımı kadar şiddetinde de çarpıcı bir değişim olduğunu fark etmemek elde değildi. Son yıllarda, ekim ayında gerçekleşen yağışlar çoğunlukla çok kuvvetli ve yer yer yer aşırı yağış biçiminde gerçekleşiyordu. Buna karşılık kasım yağmurlarının şiddeti git gide zayıflıyor ve kasım ayı toplam yağışı ve yağışlı gün sayısında gözle görülür bir düşüş gerçekleşiyordu.
İşte bu gözlemlerime dayanarak gerçekten durum böyle mi ve bu durum ülkemizin tamamı için geçerli mi acaba diye düşünerek arşivleri şöyle bir karıştırayım dedim ve weatheronline.co.uk adresinden son on beş yılın yağış verilerini istasyon istasyon inceledim. Seçtiğim istasyonlar; Adana, Alanya, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çanakkale, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Erzincan, Eskişehir, Gaziantep, İnebolu, İstanbul, İzmir, Kars, Konya, Muğla, Trabzon ve Zonguldak oldu. İstasyonların büyük kısmı ülkemizin batısında yer alıyor, çünkü en kesintisiz veriler çoğunlukla bu istasyonlarda mevcut ne yazık ki.
Araştırma sonucunu etkilememesi için yağış verilerinin ekim ve kasım ayları için en az %90 oranında mevcut olmasına dikkat ettim. Her istasyonun ortalama yağış verilerini beş, on ve on beş yıl için ayrı ayrı çıkardım ve bu verileri birbiriyle karşılaştırdım.
Araştırmamda incelediğim verilere göre Türkiye’nin batısında, Alanya ve Zonguldak da dahil olmak üzere Alanya-Zonguldak hattının batısında kalan on üç istasyonun yedisinde (Alanya, Antalya, Balıkesir, Çanakkale, Eskişehir, Muğla, Zonguldak) ekim ayı yağışları son on beş yılda düzenli olarak artarken kasım yağışları da düzenli bir azalma eğilimine girmiş görünüyor.
Bu veriler ışığında on beş yıllık ortalamalar ile beş yıllık ortalamaları karşılaştırdığımızda kimi istasyonlarda kasım ayı yağış ortalamasının yarı yarıya düştüğünü görüyoruz. Örneğin Antalya’da 134 mm’den 55.3 mm’ye, Çanakkale’de 63.8’den 27.7 mm’ye, Eskişehir’de 27.4 mm’den 11.7 mm’ye, Muğla’da 126.7 mm’den 62.7 mm’ye, Zonguldak’ta 154.6 mm’den 57.8 mm’ye doğru yarı yarıya bir düşüş var.
Yıllık ortalama yağış toplamında ise on beş yıllık ortalamaya göre son beş yılda Alanya’da 200 mm’den, Balıkesir’de 100 mm’den fazla “istikrarlı” bir artış görüyoruz. Diğer istasyonlarda ise yıllık ortalamalar bir artıp bir azalarak dalgalanma gösteriyor.
Yukarıda bahsi geçen yedi istasyon dışında kalan, ülke çapına yayılmış ancak yine Batı Anadolu’da yoğunlaşmış diğer istasyonlarda da kasım ayı yağış ortalamalarında azalma görüyoruz. Ancak bu istasyonlar bahsi geçen yedi istasyon gibi ekim ayında ısrarlı bir artış eğilimi göstermiyorlar. Kasım istikrarlı bir azalma gösterirken ekim ayı yağış ortalamasında dalgalanmalar görüyoruz. Bu istasyonların Aydın, Bolu, Bursa, İstanbul, İzmir ve Kars olduğunu görüyoruz.
Bu tabloya göre yalnızca Bolu’da 34,3 mm’den 15,8 mm’ye doğru yarı yarıya bir azalma görüyoruz. Diğer istasyonlardaki azalma miktarı ise Bolu’daki kadar fazla değil. Yıllık ortalama yağışlarda ise söz konusu tüm istasyonlarda dalgalanmalar söz konusu.
Üçüncü grupta ise ekim ayı yağış ortalaması son beş ve on yıl içerisinde ısrarlı biçimde artan fakat kasım yağışları dalgalanma gösteren istasyonlar yer alıyor. Bu istasyonlar arasında Adana, Çorum, Denizli, Diyarbakır, İnebolu ve Kayseri yer alıyor.
Bu istasyonların hepsinin bir diğer ortak özelliği ise kasım ayı yağış ortalamalarının on beş yıllık ortalamaya kıyasla on yıllık ortalamada yükselişe geçip beş yıllık ortalamada düşüş eğilimi göstermesi. Aynı zamanda Adana ve İnebolu’da yıllık yağış ortalaması istikrarlı bir artış eğilimde iken Kayseri’de istikrarlı bir azalma eğilimine girmiş. Diğer istasyonlarda ise dalgalanmalar var.
En son grupta ise hem ekim hem kasım ayı yağış ortalamaları dalgalanan istasyonlar yer alıyor. Bu dalgalanmanın en çarpıcı yanı tüm istasyonlarda aynı ritmi takip etmesi. Yani on yıllık ortalamada ekim ve kasım ayı yağış ortalamaları on beş yıllık ortalamaya göre yükselişe geçerken beş yıllık ortalamada azalmaya başlıyor. Bu grupta Erzincan, Gaziantep, Konya ve Trabzon yer alıyor.
Bu tabloya göre ortalama yıllık yağışın Konya’da istikrarlı bir artış, Trabzon’da istikrarlı bir azalma, Erzincan ve Gaziantep’te ise ufak dalgalanmalar gösterdiğini söyleyebiliriz.
Bu haritada araştırma sonucu elde ettiğimiz verilerin sembolik ifadesini görüyorsunuz. Soldaki sembol ekim ayını sağdaki sembol kasım ayını temsil ediyor. Yukarıyı gösteren mavi oklar artışı, aşağıyı gösteren kırmızı oklar azalmayı, yeşil dalga ise dalgalanmayı ifade ediyor.
Peki tüm bunlar ne anlama geliyor?
Araştırmamızın istasyon sayısının azlığı, var olan istasyonların ülkenin çoğunlukla batısında bulunması ve verilerin yalnızca yakın geçmişe (son on beş yıl) ait olması gibi kısıtlamalarına rağmen, büyük kısmında Akdeniz yağış rejiminin hakim olduğu, yani en az yağışın yaz mevsiminde en çok yağışın kış mevsiminde düştüğü ülkemizde yazdan kışa geçiş dönemi olan eylül-ekim-kasım aylarında, kışa yaklaştıkça aylık yağış ortalamalarının arttığı ve aralık-ocak ayında tavan yaptığı şeklindeki geleneksel iklim bilgimizin geçerliliğini yitirmeye başladığını söyleyebiliriz.
Özellikle ülkemizin Samsun-Anamur hattının batısında kalan kısmında ekim ayında, yani zamansız başlayan şiddetli yağmurlar ve giderek belirginleşen kasım kuraklığı, içinde bulunduğumuz bu günlerdeki tabloya da bakarsak, muhtemelen bir süre daha bu şekilde devam edecek ve çiftçimizin başını ağrıtacak gibi görünmektedir.
Bu sınırlı araştırmamın verilerine dayanarak diyebilirim ki ülkemizin yağış rejimi değişmekte, kimi bölgeler kuraklaşmakta (bkz. Erzincan, Kayseri, Trabzon) kimi bölgeler daha nemli hâle gelmektedir (bkz. Adana, Alanya, Balıkesir, İnebolu, Konya). Bunun yanı sıra ülkemizdeki pek çok istasyonda uzun yıllar yıllık ortalama yağış çizelgelerinde (ki bu çizelgeler Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün internet sayfasında her şehir için ayrı ayrı bulunmaktadır) aralık-ocak ayında beliren bir tek zirve noktası varken, yağışlar artık sonbaharda da, kışta olduğundan daha küçük olmak üzere ikinci bir zirveye ulaşmaktadır.
Peki yağış rejimimizdeki bu değişimin sebebi ne olabilir? Muhtemel bir açıklama Atlantik Okyanusu ve Avrupa’daki geleneksel mevsimsel basınç örüntülerinin yerini yeni bir çeşit örüntüye bırakması neticesinde yağışların ekim ayında ülkemiz civarında yoğunlaşması ve yaz mevsiminin ardından henüz soğumamış olan denizlerimizin de ülkemizi ziyaret eden bu yağışlı sistemleri güçlendirici etkide bulunması, fakat kasım ayında ülkemize çöreklenen yüksek basıncın batıdan gelen yağışları daha güneyli ya da çok daha kuzeyli bir rotaya itmesi sonucunda uzun soluklu kurak dönemler yaşamamıza yol açması olabilir. Ancak bu iddiamı bilimsel olarak desteklemek ve geçerlilik kazandırmak için, ülkemiz civarındaki deniz suyu sıcaklıkları, Avrupa’daki basınç örüntülerinin uzun dönemli takibi, Atlantik akıntılarının davranışları, Kuzey Atlantik Salınımı’nın uzun dönem takibine ihtiyaç vardır. Bu sebeplerden, böylesi derinlikli bir araştırmayı iklimbilim uzmanlarına bırakıyorum.
Eline,emeğine sağlık çok değerli bir çalışma. İklim bilimi açısından özenle ve dikkatle araştırılması gerekir.
Balıkesir’in son yıllardaki artışının sebebi, sayıları son 80’i geçen göletler ve yapımı biten Marmara’nın en büyük barajı olan Manyas-Balya barajı olabilir mi Ozan Hocam? Çünkü artış sürekli gibi.
Balıkesir’in merkezinde sis hadisesi de artış gösterdi sanki, doğru mu sizce? Bu kadar gölet yapıldığını okuyunca dikkatimi çekti, bağlantısı olabilir diye düşündüm.
Sis hadisesi Balikesir’in konumu gereği zaten çok sık görülüyordu.Etrafına göre çukur konumu buna çok müsait, ancak artan nemin etkisi mutlaka vardır.Ozan hocam bu konuyla ilgili mutlaka bir ‘case study’ yapacaktır. 🙂
Ellerine sağlık, harika olmuş gerçekten 🙂
Çok güzel bir yazı olmuş, eline sağlık.
Yağışlarınız artış eğiliminde görünüyor, hadi yine iyisin. İç Anadolu’nun yükselen yıldızı Konya. 😀
Şöyle biraz geçmişe gidiyoruz ve görüyoruz ki iklimin fıtratında var bu artış azalışlar 🙂 Daha uzun bir dönemi inceleyince, yağış eğilimlerinde bir değişiklik olduğunu söylemeye istatistik bilimi karşı çıkıyor. Zamanım olmadığından sadece Ankara’yı inceleme fırsatım oldu. Aşağıdaki grafiklerde kırmızı çizgi, 1926-2013 arasındaki ekim ve kasım aylarında yağış toplamlarının yıllar içindeki eğilimini veriyor. Yağışların zaman içinde artıp azaldığı bilgisini ‘tau’ değerinin artı ya da eksi olması, artış ya da azalış eğiliminin kuvvetini tau değerinin 1’e ya da -1’e yakınlığı, bu değerin önemsenip önemsenemeyecek olmasını (yani istatistiksel olarak anlamlı olup olmamasını) ise ‘p-değeri’ (burada 2-sided pvalue yazan değer) veriyor. P-değeri sıfıra ne kadar yakınsa, arkamıza rahatça yaslanıp çıkan sonuca güvenebiliriz. Birçok çalışmada bu değerin 0.05’ten küçük olması yeterli kabul edilmektedir. Grafiklerden anlaşılacağı üzere, hem ekim hem de kasım yağışlarında Ankara için bir artış söz konusu. Ancak p-değerleri, 0.05’ten büyük çıkarak sonucun güvenilmez olduğu söylemekteler . Ekimdeki artış eğilimi, kasımdakinden çok daha fazla. Bu noktada, 173mm yağış düşen 2010 Ekim’i uç değer olup, yağışlar artıyor izlenimi yaratıyor olabilir. Gerçekten de 2010 Ekim’i çıkartılınca eğilim ve eğilimin anlamlılığı azalıyor. Bu kadar yağışlı geçmesi tesadüfen bu yıla denk geldiyse çıkartılması daha doğru olacaktır ama son yıllarda bu tip ekimlerin olma olasılığının arttığına dair bir bilgi varsa dahil edilebilir. Tabii ki tartışmaya oldukça açık bir konu.
Çok teşekkürler. İşte sizin bu yaptığınızı her şehir için yapabilmek mümkün olsa keşke.
Ben teşekkür etmeyi unuttum asıl. Tablo halinde ham veriler olursa yapabiliriz, kodları hazır 🙂
Veri eksikliği var. Sanmıyorum her yerde ölçümler 1929’dan başlıyor olsun.
Emeğine sağlık Emre. Çok faydalı bir yazı oldu.
10 – 15 yıllık geçmişe dönük bir araştırma bizleri son derece yanıltır. Akdeniz kuşağında 5 – 10 yıllık yağışlı – kurak dönemler son derece sıradandır.
Burda başka bir şeyden bahsediliyor, siz başka bir şeyden bahsediyorsunuz “yine”.
Öncelikle detaylı ve güzel çalışmanız için teşekkür ederiz. Doğrudur. İfademde hata olmuş. “Yine”.. Şunu söylemek istemiştim; Yağış rejimleri sıcaklık dalgalanmalarından daha fazla mikro bileşenler ile etkileşime girebiliyor. Kurak periyotlar dışında, ay bazında gözle görülür kaymalar söz konusu. Siz de zaten bunu vurgulamışsınız. Hem Ege ve Akdeniz, hem de Ankara’da uzun yıllar geçirdiğim için bu üç bölgeyi de gözlemleme şansım oldu. 80’li yılların başında bir değişim, yaklaşık 5 yıl sonra tekrar bir değişim, 90’lı yıllar başında bir diğeri… Anlaşılan çok kabaca 10 yılda bir kurak – yağışlı periyot, 5 yılda bir ay bazında kaymalar söz konusu olabiliyor. Bunu 50 yıllık bir tablo ile daha net görebiliriz. Ancak sizin de bahsettiğiniz gibi ne yazık ki istasyon bilgilerimizin çoğu fazla geçmişe gidemiyor.