Bu kısa çalışmayı hazırlayan editörümüz Anemodulion, İstanbul Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde yüksek lisans öğrencisidir.
—————-
İstanbul’un (o dönemdeki adıyla Konstantinopolis’in), Roma’dan sonra imparatorluğun ikinci başkenti olarak seçilmesinin tesadüfî bir olay olmadığından eminiz. Stratejik bir noktada olmasının çok büyük bir etkisi olsa da, bu seçimde mutlaka klimatolojik etkenler de rol oynamıştır diye düşünüyorum. İstanbul ve Roma’nın hemen hemen aynı enlemde olması, ikisinin de tepeler üzerinde kurulu olması ve ikisinin de Akdeniz Havzası’ndaki zamanın diğer büyük şehirlerinde (İzmir, Atina, Antakya, İskenderiye) görülen yakıcı yaz mevsimlerinin aksine son derece yumuşak bir yaz geçiriyor olması İstanbul’un bilinçli olarak tercih edildiğini gösteriyor.
Ancak maalesef, Akdeniz ikliminin yaz mevsiminin kötü özelliklerini gösteren havasıyla İstanbul son birkaç yazdır bizi biraz hayal kırıklığına uğratıyor. Kesin olarak bilemesek de belki bundan 1000 yıl önce de yazlar bu kadar olmasa da, yine de sıcaktı İstanbul’da. Ancak eminim bu kadar rahatsız etmiyordu o zamanın İstanbullularını. Şimdi günümüze dönüp, İstanbul ve Roma’nın son 3 aydaki maksimum ve minimum sıcaklık değerlerini karşılaştıralım bakalım. Sözde Roma gerçek Akdeniz ikliminin görüldüğü yerken, İstanbul ise bir geçiş ikliminin görüldüğü yerdir. Ancak yaz sıcaklıklarına baktığımızda Roma’nın bir Akdeniz kenti için fazlasıyla serin olduğunu, İstanbul’un ise gerçek bir Akdeniz kenti gibi davrandığını görüyoruz (şekli tıklayıp büyütebilirsiniz).
25 Mayıs’tan beri İstanbul’un maksimumları 22 derecenin altını görmemişken, Roma’da sıcaklık 18 dereceye kadar düşmüş. Minimumlar ise son 3 ayda İstanbul’da 15 derecenin altını görmemişken, Roma’da 9 dereceye kadar düşmüş. En yüksek gündüz sıcaklığı İstanbul’da da Roma’da da 35 derece olmuş; ancak Roma’da 30 derece ve üzerinde maksimum sıcaklığın ölçüldüğü günlerin sayısı 34 iken, İstanbul’da 44 olmuş. Roma’da 20 derece ve üzerinde minimum sıcaklığın ölçüldüğü gün sayısı 23 iken, İstanbul’da tamı tamına 57(!) olmuş.
Biz burda yatağın içinde yüzer bir hâldeyken, gel de İtalya Yarımadası’nın serin, limonata tadındaki Akdeniz iklimini kıskanma!
Ben yüksek lisansı İnsan Kaynakları bölümünde yapmıştım. Zaten buradaki herkes biliyor ama hava olaylarının tüm tarih boyunca insanların hayatında temel belirleyici olduğunu bir daha söyleyeyim.
İstanbul’un çok da sıcak olmayan yazlarıyla gurur duyardık, son senelerde bu da değişti. Bodrum’da bir hafta geçirdim, geceleri uyurken sıcaklık ve nem İstanbul kadar rahatsız etmedi. Elimizde gurur duyduğumuz bir tek DEK’ lerimiz kaldı. Umarım onlar da zamanla tarih olmazlar.
Karadeniz’i komple doldurup AVM yapmadıkları sürece DEK’ler bizimdir 🙂
Bu yaz İstanbul’da 8 gün deniz etkisi yağışı görüldü. Özellikle de 15 Temmuz 2013’te gelen sistem kışın gelseydi, akabindeki 4 gün süregelen deniz etkisi bombardımanıyla uzun yıllar yağan karıyla konuşulurdu. Samsun’da deniz etkisi yağışlarının gün sayısı 14’ten fazladır, İstanbul’dakilerin tarihleri:
1 Temmuz 2013
16 Temmuz 2013
17 Temmuz 2013
18 Temmuz 2013
19 Temmuz 2013
21 Temmuz 2013
2 Ağustos 2013
11 Ağustos 2013
Samsun ne alaka?
O, bu yıl artış gösteren deniz etkisi yağışlarına vurgu için canım 😛