Etiket arşivi: Kar

Çığ


Şekil 1. Kutsal Roma imparatoru I. Maximillian'ın epik şiir tarzında yazılmış renkli ve alegorik otobiyografisi olan Theuerdank'da (1478), çığlar çizgi filmlerden alışık olduğumuz şekliyle dağlardan yuvarlanan dev kar topları olarak karşımıza çıkıyor. Halbuki böyle bir çığ oluşumu söz konusu bile değildir. Hatta, 19. yüzyılda bile büyük kar topu düşüncesi hala yaygın yer buluyordu (2). Resmin kaynağı: http://de.wikipedia.org/wiki/Theuerdank (telif hakkı kısıtlaması yoktur)

Bir
Ali Değer Özbakır
Ozan Mert Göktürk
ortak çalışmasıdır. Yazının büyük bölümünü kaleme alan ve burada da yayımlanmasına izin veren sevgili dostum dağdelisi Ali’ye sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Dağdelisi‘ni de takip etmenizi tavsiye ederim.

———–
“En büyük çığı bile küçük şeyler tetikler”
Vernor Vinge
———–

Birikmiş kar ve eğim, dağlık alanlarda başa gelebilecek en büyük felaketin baş mimarıdır: Çığ. Çığlar da, heyelan ve kaya devrilmesi gibi temel olarak bir kütle hareketidir. Ancak kar, yeryüzünde yer alan diğer doğal malzemelere kıyasla çok daha düşük mukavemete sahiptir ve bu da çığları diğer kütle hareketlerine nazaran daha sık rastlanan bir fenomen yapar [1]. Diğer taraftan dünya genelinde çığlar çoğunlukla düşük nüfus yoğunluğuna sahip dağlık alanlarda meydana geldiğinden diğer büyük doğal afetlere kıyasla daha az can kaybına neden olur.

Özellikle Ocak ve Şubat aylarında meydana gelen yoğun kar yağışlarının ardından çığ haberleri de bültenlerde yerlerini aldı. Tunceli-Erzincan, Tunceli-Ovacık, Hakkari-Van, Hakkari-Çukurca ve Çukurca-Şırnak karayolları başta olmak üzere birçok hat ulaşıma kapandı. Bu yazıyı hazırladığımız sıralarda (17 Şubat Cuma akşamı) yoğun kar yağışı, sözünü ettiğimiz bölgeleri tekrar etkisi altına alıyor ve yeni çığlar kara ulaşımını engellemeye devam ediyordu. GFS modelinden elde edilen meteograma göre (Şekil 2), Bitlis’e Pazar akşamına kadar 36 mm yağış düşecek, bu, var olan 210 cm’nin üzerine yarım metre civarı daha kar yığılacağı anlamına geliyor. Bitlis’in, yerel özellikleri nedeniyle modellerin gösterdiği yağıştan çok daha fazlasını alabilen bir yer olduğunu göz önüne alırsak, eklenecek yarım metre kar için en az ifadesini kullanmak yanlış olmaz. Ülkemizin doğusunda Bitlis’e benzer yerel iklim özellikleri gösteren, ama daha küçük olduğu için kar kalınlık bilgisini elde edemediğimiz yüzlerce yerleşim yeri bulunuyor, ve bunların birçoğu önümüzdeki günlerde çığ tehdidi altında olacak.

Gerisi uzun ama çok önemli->

Yağışlı ve Soğuk Bir Hafta Daha Geliyor


Hoca yeni başlık aç! lobisi devreye girmeden hamlemi yapıp, sevgili hava delilerinin değerli yorumlarıyla süsleyebilecekleri yazıyı daha Cumartesi akşamından yazmaya karar verdim. Önümüzdeki hafta yoğun olacağım, WRF’nin derinliklerinde geziniyorum, bu hava tahmin modelini ülkemize özel isabetli tahminler üretir hale getirebilmeyi umuyoruz… Birkaç hafta içinde ilk sonuçları almış oluruz. “Battı” denen Yunanistan’da üretilen SKIRON‘un İstanbul’daki DEK yağışlarını nasıl nokta atışla tahmin ettiğini sık sık gözlüyoruz; şahsen bir yandan hayranlık duyuyor, bir yandan da bu ülkenin bilim insanlarından birisi olarak utanıyorum, hiç değilse başka bir model üzerinde biraz kendimiz uğraşıp bir alternatif üretebilmeliyiz.

GFS'nin önümüzdeki hafta için bir haftalık toplam yağış tahmini

Gerisini de okuyayım->

Sibirya Soğukları, Beyaz Örtü… Ve Beyaz Gürültü


Adana-Mersin arasındaki otoyoldan Toroslar, 5 Şubat 2012

Şu an bulunduğum odanın penceresini açtığımda, hatta biraz dikkat kesilince açmaya dahi gerek olmadan kesintisiz bir foşşş sesi işitiyorum. Ülkemizin bu köşesinin ücralığı ve dolayısıyla sessizliği (İçel’in Erdemli ve Limonlu beldeleri arasındaki kıyı şeridindeyim), işittiğim sesin buranın atmosferine kolayca hakim olmasına neden oluyor. Denizin beş on metre ilerde olduğunu bilmesem, binanın yanında bir şelalenin çağladığını düşünebilirdim, o derece. İniş çıkışlar seçilebilse de, dalgaların çıkardığı gürültülerin içiçe geçmiş halinin gayet tekdüze olduğu söylenebilir. Bugün birlikte çalışmaya başladığımız ülkemizin sayılı oşinograflarından Emin Özsoy hocam, denizin bu gürültüsüne beyaz gürültü (white noise) dendiğini söyledi. Benle birlikte siz de öğrenmiş oldunuz.

Demem o ki, ey siz memleketin kuzeyinde ve orta platosunda oturan hava delileri, sizin beyaz örtünüz varsa, benim de beyaz gürültüm var! Kulağınıza zavallı bir avuntu gibi gelebilir… Ama hem geçtiğimiz hafta İstanbul’da kara doymuş olmam, hem de Akdeniz’in insanı hemen sarıveren havası aklımı sizin oralarda bırakmıyor. Önümüzdeki günlerde ve haftalarda işlerim epey yoğun olacağından bloga sık sık katkıda bulunamayabilirim, ama siz devam edin lütfen. Yaklaşan soğuk ve yağışlı hava dalgasıyla ilgili yazıyı Santiago yazdı, bu paragraftan sonraki kısım ona ait. Çok teşekkür ediyoruz. Ayrıca sağ olsun, benim yeni mekanımda görülebilecek olan şiddetli yağışlardan bahsetmeyi de ihmal etmemiş, kendisini hocam kaç kg yağar? acele cevap! diye sıkıştırmak büyük bir zevk olacak 🙂 Herkese iyi haftalar.
————————————————————————
Geçtiğimiz hafta başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde son yılların en ağır kış şartlarını yaşatan Sibirya Soğukları, üç dört günlük aradan sonra tekrar sahne alıyor.

Şu saatlerde merkezi Yunanistan üzerinde yer alan 990 milibarlık derin bir alçak basınç merkezi, Salı gününden itibaren Muğla-Antalya-Diyarbakır-Van rotasında bir yay çizerek Pazar gününe kadar ülkemizi etkileyecek.

GFS modelinin yer seviyesi basıncı (beyaz kalın çizgiler) animasyonu

Gerisini de okuyayım->

Amatör, Profesyonel, DEK


31 Ocak 2012, Saat 23:45. En soldaki benim. Fotoğraf: Cem Agan

Ben bu satırları yazarken (gece 2 suları) İstanbul’un birçok yeri muazzam güzellikte kar yağışlarına sahne oluyor (şu yazının tüm yorumlarını gözden geçirin derim, acayip resimler ve anektotlar var, bazıları abartılı olsa da anlatılanlar ana hatlarıyla gerçeği yansıtıyor). Ecnebilerin, bu seneki versiyonuna “Cooper” adını taktıkları Sibirya Yüksek Basıncı’nın ve onun üretip ihraç ettiği soğukların çoğu şu sıralar Orta ve Batı Avrupa’ya doğru yola çıktı; ve bize o soğukların nispeten daha azı ulaştı, ama bu kadarı bile İstanbul’daki kar yağışlarının efsane mertebesine çıkmasına yetti. Yani şu yazıda bahsettiğim ve %25 ihtimal verdiğim, tarih yaklaşınca da kesinlikle olmaz dediğim Senaryo 3, bazı noktalarda kar kalınlığı bakımından gerçek oluyor, hem de tahminlerimin çok ötesinde bir verimle çalışan haşmetli deniz etkisiyle kar (DEK) mekanizmasının bireysel maharetiyle! Bu konu üzerinden gidelim.

Gerisini de okuyayım->

Üç Dört Gün Kar Ve Soğuk


Özet ve Uyarı: İstanbul’da Pazar akşam saatlerinde tekrar başlayan kar yağışı; Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri aralıklarla ve zaman zaman kuvvetli olmak üzere devam edecek. DİKKAT: Önümüzdeki günlerde şahit olacağınız türden kar yağışları, aynı anda geniş alanlarda görülmeyebilir, mesela hem Avcılar’da hem Kadıköy’de kuvvetli kar yağmayabilir; öte yandan bu tür kar yağışları dar alanları uzunca bir süre yoğun biçimde etkileyerek birçok aksaklığa yol açabilir, bu bakımdan yaz yağmurlarına az çok benzerlik gösterir. Bu yağışa “deniz etkisiyle gerçekleşen kar sağanakları / yağışları” denir. Bostancı’dan günlük güneşlik ya da sadece hafif kar yağışlı bir havada yola çıkıp, Boğaziçi Köprüsü’nün üzerinde yoğun bir kar yağışıyla ve bu yüzden sıkışmış trafikle karşılaşabilirsiniz. Ama bunu sadece örnek olsun diye söyledim, bu tür yağışların saat kaçta hangi semti etkileyeceği sadece radar görüntüleri takip edilerek bilinebilir. Tabii ki yüksekteki ve kuzeydeki semtlerde kar yağışının günlük hayatı aksatma şansı daha fazla olacaktır. Bu yüzden Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri tedbiri elden bırakmayınız, “kar kar diyorlardı, bu kadarcıkmış işte” demeyiniz. Yarım saat seyahat ederek gideceğiniz İstanbul’un başka bir semtinde ummadığınız hava olaylarıyla karşılaşabilir, ya da kar tam bitti sanırken en yoğun haline maruz kalabilirsiniz.

Yani, örneğin NTV’nin internet sitesinde gördüğümüz “İstanbul’da yoğun bir kar yağışı beklenmiyor” açıklaması, önümüzdeki üç gün yaşanacak olan hava olaylarının tarifi ve doğru haber verilmesi bakımından yanlıştır. Bu haberi okuyanlar, İstanbul’da görülecek kar yağışlarının şehrin hiçbir yerinde günlük hayatı aksatmayacağını düşünüp tedbirsiz davranabilirler. Ağırlığı olan medya kuruluşlarının halkı daha doğru bilgilendirmeleri gerekir.

Kar yağışlarının önümüzdeki günlerde başka nerelerde görüleceğini şu adresten öğrenebilirsiniz.

Gerisini de okuyayım->

Sibirya Genişliyor: Kış Yeniden Sertleşecek


Ankara’da ya da Gaziantep’te oturuyorsanız, “ne zaman yumuşamıştı ki zaten” diye sormanız normal, çünkü buralarda kar pek ara vermeden yağıyor… Fakat geçen haftaki aşırı soğuklardan sonra birçok yerde görülen ılınmayı es geçmemek lazım. Hatta bu ılınma bazı yerlerde bir gün içerisinde gayet şiddetli biçimde meydana gelmişti, örneğin Afyon’daki 24 saatlik sıcaklık artışı 26 dereceyi bulmuştu. Kışı ve soğuğu kapınızın önündeki duruma göre değil ülke genelinde hakim olan şartlara göre değerlendirirseniz… işte belki muhabbetlerde biraz havanız filan olur yoksa şart da değil yani 🙂

Perşembe’den itibaren Trakya’dan başlayarak, Cuma günü de İstanbul’da kar ve rüzgar olarak kendini göstermek üzere, hakiki kış havasına tekrar merhaba diyeceğiz. Hafta sonu çoğu yerde hafif yağış ama bol buzlanma olacak. Güncellemeleri bu başlığın yorumlarında yapacağız… Takipte kalın.

GFS'nin Cumartesi öğle saatlerinde görüleceğini tahmin ettiği yer yüzeyi sıcaklığı haritası. Sıfır derece izotermini kalın mavi çizgiyle belirttim.

Önümüzdeki hafta ise ne olacağı henüz net değil. Görünen o ki soğuklar bir süre daha devam edecek… Fakat bu soğukların derecesini, yerini sağlama almış gözüken Sibirya yüksek basıncının gireceği şekil ve dolayısıyla kuzeydeki Sibirya soğuğunun ne yöne ve ne kadar yayılacağı belirleyecek. Model çıktılarına ve bu mevsimdeki klimatolojik eğilimlere göre önümüzdeki hafta için (30 Ocak Pazartesi ve sonrası) var olan üç senaryoyu ve ihtimallerini aşağıya yazıyorum.

Gerisini de okuyayım->

Lodos Geldi Hoş Geldi… Kış Yumuşuyor


Bir şeyi çok fazla istemeyin: Gerçekleşirse gününüzü görürsünüz. Soğuk olsun, kar yağsın, adam gibi kış görelim dedik… Memleket buzhaneye döndü. Önceki gece ölçülen en düşük sıcaklıkları aşağıda görüyorsunuz, tıklayıp büyütebilirsiniz. İstanbul bir bütün olarak sıfırın altında kalmış. Eskişehir’in Çifteler ilçesi -29 derece olmuş. Soğuk, bazı yerlerde kırk yılda bir denebilecek ölçüde şiddetli. İl merkezlerinden Kırşehir’de, iki gece önce -22.6 derece ile son 35 yılın en düşük Ocak ayı sıcaklığı ölçüldü (öte yandan rekor -28 derece ile 6 Ocak 1942’ye ait).

Geceleyin donan Anadolu şehirleri, gündüz çözülüyor filan da sanmayın. Aşağıdaki sıcaklık haritası dün öğlen saat 13:00’e ait. Örneğin gece gündüz buz kesen Eskişehir öğle vakti ancak -8 derece imiş. En düşük maksimum sıcaklık da önemli bir istatistiktir. Eskişehir’de yaşanan en soğuk gündüz, 30 Ocak 2006’nın gündüz saatleri imiş: O gün sıcaklık -15 derecenin üstüne çıkamamış. Bu rekorlar hep karlı zamanlara ait. Kar örtüsünün aşırı soğukta rolü büyüktür.

Gerisini de okuyayım->

‘Hasret’, İstanbul’a Bile Kar Getiriyor


Aslına bakarsanız, iç bölgelerde oturanlar bile böyle sağlam bir soğuk hava dalgasına hasret kalmıştı. Çok üşümeyi kimse sevmez ve yeterince ısınma imkanı olmayanlara kolaylık dilerim; ama karın keyfini, birkaç saat sonra yağmura çevirmeyeceğinden emin olarak çıkartmak çok güzeldir. Balkona çıktığınızda eriyen kardan gelen şıp şıp sesini duymak sinir bozar, kaldırımda ezilip dümdüz olmuş ve hafif buzlaşmış kardan yansıyan ışığı görmek ise garip bir mutluluk verir.

Perşembe akşamı itibariyle tüm hava tahmin modelleri; Avrupalı’nın ECMWF’si, Amerikalı’nın GFS’si, İngiliz’in UKMO’su filan, Hasret adını uygun gördüğümüz soğuk hava dalgasının (isim babası Onur arkadaşımızdır), iç bölgelere Cumartesi akşamından itibaren ağır kış koşulları getireceğini söylüyor: Yani bazı yerlere az, kimi yerlere de yoğun olmak üzere kar yağacak; ama denize uzak hemen her yerde dondurucu soğuk hüküm sürecek. İstanbul’da ve Karadeniz kıyısındaki diğer birçok şehirde de Pazar ve Pazartesi gününden itibaren mevsimin ilk doğru dürüst karı görülecek. Karın nereye ne kadar yağacağını şimdiden net olarak söyleyemeyiz; onun için bu başlık altında tahminleri güncelleyip olası senaryoları tartışacağız, soğuk hava dalgası ulaştığında ise raporları vereceğiz.

Yazının gerisini çok merak ediyorum->

KIŞ: Yağmur, Fırtına, Soğuk, Kar


Durum ciddi olduğu için lafı uzatmadan söyleyelim: Bugün (Perşembe) Ege ve Akdeniz kıyılarında hafif hafif başlayacak olan gökgürültülü yağmurlar, yarın (Cuma) Ege kıyılarında, yarın akşamdan itibaren ise Güney Ege ve Akdeniz kıyılarında çok ciddi bir şiddete ulaşacak. Yağmura, güney yönlü fırtına şeklinde rüzgar da eşlik edecek. Bu bölgelerimizde oturanlar şiddetli yağmurun ve fırtınanın ne anlama geldiğini, iki hadisenin de meteorolojik rekor kırmalarına gerek kalmadan günlük hayatı felç edip büyük zararlara yol açabildiğini biliyorlar. Çok dikkatli olunmasında fayda var. Şiddetli yağmur, Cumartesi günü özellikle Antalya Körfezi çevresindeki yerleşimlerde devam edecek. Sağ sütunun üst kısmında ve yukarıdaki ana menüde bağlantısını verdiğimiz risk haritasından da uyarıları takip edebilirsiniz.

Yazının gerisini de okuyayım ki bilgim artsın->

Yılbaşı Yazısı: “Neden Kar Yağmıyor” Sorunsalı ve Öteki Hayati Meseleler


Biliyorsunuz, “yeni yıla nasıl girerseniz o yıl öyle gider” diye garip bir inanış var. Bendeniz başta olmak üzere İstanbul’u ve öteki sahil şehirlerini mesken tutmuş hava delileri, yeni yıla kafamızda “yahu neden hala doğru dürüst kar göremedik, bu kış da mı böyle kıytırık soğuklarla yetinicez, lanet olsun küresel ısınmasına da”… şeklinde düşüncelerle gireceğiz. Ve şayet tılsım gerçekse, bütün yıl bunları düşünmekten helak olacağız. O yüzden yılbaşı muhabbeti esnasında mümkün mertebe bu meseleleri aklımıza getirmeyelim derim. Dikkat ederseniz, yeni yıla girerken kar mevzusunu arkadaşlarla tartışıyor olacağımızdan filan zaten hiç bahsetmiyorum. Çünkü biliyorsunuz, hava ve kar konuları uzadığında illa ki her ortamda numunelik de olsa bulunan o ruhsuz herif sesini yükseltir ve “ya yeter arkadaşım senin karından da sisteminden de be, şurda iki çift laf ediyoruz, çok meraklıysan çık Uludağ’a her taraf kar, kanka bassana şuna ‘viktoryas sekret’ başlamış mı” diyerek lafı ağzımıza tıkar. Hava delileri bu tiplerden her zaman çekinmişlerdir. Bu uğursuz tip, çocukluğumuzda pencereyi ve perdeleri kapattırıp terlik fırlatarak bizi yatağa kovalayan anne figürünün cinsiyet değiştirmiş hayaletidir.

Gerisine de bakayım->