Kategori arşivi: İklim (genel)

“İstanbul’da Üç Yıl; Ya da Türklerin Âdetleri”


Bir anemodulion yazısıdır. Kendisi -Santiago ile birlikte- blogun yeni editörü ve Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde yüksek lisans öğrencisidir.

1793-1861 yılları arasında yaşamış ve 1840’lı yıllarda üç yılını İstanbul’da geçirmiş olan Albay Charles White’ın “Three Years In Constantinople; Or, Domestic Manners of the Turks in 1844” adlı eseri yakın bir tarihte sosyolog Elif Süreyya Genç tarafından Türkçeye kazandırılmış (Türkçe bağlantı).

Kitap 1844 yılı İstanbul’unda gündelik yaşama dair pek çok gözlem ve bilgiyi içeriyor. Hem halkın, hem de Saray maiyetinin yaşam tarzına değinirken, kentin sosyal, kültürel, coğrafî, yönetsel ve demografik yapısından bahsetmeyi de ihmal etmiyor.

Gerisine de bakayım->

İstanbul’da Gelmiş Geçmiş En Soğuk Ekim Günü


Salı sabahı evi havalandırmak için oturma odasının penceresini açtığımda afalladım. Hava soğuktu. Ama öyle Eylül sonunda ya da Ekim’de gelen ilk serinlikten sonra tişörtünün üstüne hırka, ya da gömleğinin üstüne mont giymek zorunda kalan adamın şımarıklığıyla söylenmiş bir şey olarak almayın bunu. Bildiğiniz kar soğuğu vardı. Pencereyi kapatıp kombiyi harladım. Sonra bir arkadaşım telefon etti, “donuyorum” dedi. Atkımı sarıp dışarı öyle çıktım. Hayatımda ilk kez Ekim ayında kendi rızamla atkı taktım sanırım.

Grafiği üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz. İstanbul’un iki istasyonunda, Göztepe ve Sarıyer-Kireçburnu’nda son 80 yılın Ekim aylarında ölçülen en düşük maksimum sıcaklıkları gösteriyor. Bunu biraz açayım: Ekim ayı içerisinde her gün ölçülen günün en yüksek sıcaklıklarından, en düşük olanlarının yıllar içindeki seyrini görüyorsunuz. Mesela Göztepe’de Ekim ayında bugüne kadar kaydedilen en düşük günlük maksimum sıcaklık değeri 25 Ekim 1946’da ölçülen 8.2 derece… idi 18 Ekim 2011’e kadar. 18 Ekim, 7.3 derece ile Göztepe’de gün içinde ölçülen en yüksek sıcaklık bakımından son 81 yılın en soğuk Ekim günü olarak tarihe geçti.

Gerisine de bakayım->

Sıcak Dönemin Sonu Mu? Son Sekiz Yılın En Serin İlkbaharı!


(Santiago’dan süper bir klimatoloji çalışması daha… Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır- Havadelisi)

————————————————-

Bir İstanbullu kar delisi olarak, 2002–2006 yılları arasında yaşadığımız bol karlı ve unutulmaz sistemler getiren kışlardan sonra günümüze kadar tabiri caizse çerez niteliğinde, okulları bile tatil ettiremeyecek hafif sistemlerle avunduk. Biz bunlarla avunurken; Avrupa’nın batısından, özellikle İngiltere’den gelen kar kıyamet haberleri son 2–3 yıldır psikolojimizi daha da bozdu. Ha geldi ha gelecek diye model başında sabahlamalar mı dersin, sisteme dört gün kala 180 derece dönen modeller mi dersin, resmen dağıldık.

Ancak, Mart ayının başlamasıyla beraber memleketin havasına bir haller oldu. Ben de yaptığım gözlemleri grafikle özetleyerek Mart-Haziran arasında İstanbul’da sıcaklıklar nasıl olmuş sizlerle paylaşmak istedim. Çalışma sırasında 2011 İlkbaharı’nın ne denli serin geçtiğini, ortalama sıcaklıkların son on yıldaki ciddi yükselişini ve Devlet Meteoroloji İşleri’nin Temmuz-Ağustos-Eylül tahmininin neden %90 oranında gerçekleşebileceğini de gözlemledim.

Gerisine de bakayım->

Küresel Isınamama: Sülfürdioksit ?


Avrupa’nın bazı yerlerinde geçtiğimiz kış görülen son 30 yılın soğuklarıyla sorgulanmayı hak ettiğini kanıtlayan ve gerçekten de bir türlü iklim modeli senaryolarındaki ‘inanılmaz’ boyutlara gelemeyen insan kaynaklı küresel ısınma, bilim insanlarını alternatif hipotezler üretmeye itiyor. Bunlardan ikisine burada ve (biraz hava atayım: herkeslerden önce olmak üzere) burada değinmiştim.

Gerisine de bakayım->

Karla Kaplı Arabanın Karsız Şehri Ziyareti


Oraya kar bir türlü yağmaz. Ya kar denemeyecek bulaşık bir ıslaklık saatlerce, bir de utanmadan bol bol düşer; ya da boyu uzun ağaçlar on yirmi kilometre öteden sıra sıra geçen kar sağanaklarını seyrederler bütün gün. Soğuk bazen muazzamdır, sokakları beyaza boyayabilmek için azcık su yetecektir… Fakat bulunamaz. İki durumda da şehir, kendisini yanıbaşındaki gürültülü yeniyetme kalabalığından çok uzakta hisseden o yalnız çocuk gibidir. Kırgın, ama vakur.

Gerisine de bakayım->

Negatif Arktik Salınım (AO) Durumunda Engelleme Mekanizması


Bu -oldukça teknik- makale Mehmet Can Tanyeri tarafından hazırlanmıştır. Makaleyi okumadan önce, -eğer pek bilmiyorsanız- Kuzey Atlantik Salınımı (NAO) ve Arktik Salınım (AO) hakkında kısa bilgi edinmek için şu yazıyı okumanız faydalı olacaktır. – Havadelisi

Genel olarak meteoroloji camiası, özellikle amatör çevreler, Türkiye’yi hemen hemen aynı doğrultuda etkileyen Kuzey Atlantik Salınımı’nın (NAO) ve Arktik Salınım’ın (AO) değerleri birbirine zıt eğilimler gösterince duraksıyor, yorum yapmaktan özellikle kaçınıyorlar. Bazı olasılıkları göz önüne alırsak, durum çok da belirsiz olmayabilir. Odaklanmamız gereken yer “Kuzey Atlantik” olmalı. Ben bu makalemde, negatif eğilimli AO ile nötre yakın veya pozitif NAO etkileşimini göz önünde bulundurarak, kendi gördüğüm bir olasılıktan, kendi uzun vadeli hava tahmini tekniğimi de yansıtarak, hibrit bir kalıp model (pattern) oluşturmaya çalıştım.

Gerisine de bakayım->

Küresel Ortalama Sıcaklık


Resim çok net olmamış kusura bakmayın, ama üzerine tıklayıp büyütebilirsiniz. 1979’dan bu yana küresel ortalama sıcaklığı gösteriyor. (Kaynak: Roy Spencer’ın blogu.)

Uydularla yapılan ölçümlere dayandığından bu sıcaklık kaydının kalitesine dair herhangi bir şüphe bulunmuyor. Bu yüzden ilginizi çekebileceğini düşündüm. Son üç aydaki düşüşün La Nina olayına (yani Büyük Okyanus’un tropik bölgelerindeki deniz suyu sıcaklıklarının normalin altına düşmesi, El Nino da tam tersi) bağlı olarak gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Bu da okyanuslarda meydana gelen değişimlerin, aynı büyük yanardağ patlamaları (mesela Pinatubo) gibi sıcaklıkları küresel ölçekte kontrol edebildiğine güzel bir örnek. Bazı tahminciler ve iklimbilimciler, hem okyanus suyu sıcaklıklarının düşmesinden hem de güneş etkinliğinin azalmasından ötürü önümüzdeki zamanlarda küresel sıcaklığın düşmeye devam edeceğini söylüyorlar.

Göreceğiz bakalım.

Kar Örtüsü ve Soğuk… Kartopu Dünya


Geçen günlerde güzel kar yağan Sivas-Kayseri dolayları (DMİ sadece Sivas’taki kar kalınlığını vermiş) iki gündür Türkiye’nin gündüz en soğuk yeri.

Çünkü kar beyazdır, gelen güneş ışınlarını emmez, yansıtır. Kar ayrıca, radyatif (ışıma yoluyla) soğumayla da var olan ısı enerjisinin hızla yitirilmesini sağlıyor.

Gerisine de bakayım->

AO ve NAO: Nedir Ne Değildir


AO: Arktik Salınım (Arctic Oscillation): Kuzey yarımkürenin yukarı enlemlerinde, yani kutba yakın bölgelerde hava çok soğuktur. Bu soğuk hava, ağır olduğu için yüzeye çökme eğilimi gösterir. Buna bağlı olarak deniz seviyesinde bir yüksek basınç, onun üzerinde de bir alçak basınç oluşur. Atmosferin üst seviyelerindeki bu alçak basınca, kutbi girdap (polar vortex) denir. Kutbi girdap ne kadar güçlüyse, kutup bölgesindeki soğuk havayı çevresine o denli iyi sararak yukarı çeker ve yüzeyden güney enlemlere kaçmasına engel olur. Kutbi girdabın güçlü, kutup ve İzlanda bölgesindeki basınç değerlerinin düşük olduğu bu duruma pozitif AO denir. Tam tersine, kutbi girdabın güçlenemediği, böylece soğuk havanın yüzeyde kalarak kutup bölgesindeki ve çevresindeki deniz seviyesi basınç değerlerini yükselttiği duruma da negatif AO denir. Yüzeyde kalan bu soğuk hava kolaylıkla güney enlemlere kaçar, böylece özellikle kuzey ve batı Avrupa’da soğuk hava dalgaları görülür.

Okumaya devam et

Son Bin Yılın En… Üçkağıtçı Medyası


Bin yılın en soğuk kışı geliyor!

Ajanslara geçtiğimiz Ekim ayında düşen yukarıdaki ‘haber’, amaçlandığı üzere olağanüstü ilgi gördü. Avrupa’nın özellikle kuzeyinde Aralık ayı boyunca süren soğuklar bu ilgiyi diri tutuyor, haber sık sık anılıyor, anımsatılıyor.

Tahminin, ‘Polonyalı bilim insanları’ tarafından yapıldığı söylendi. Bu bilim insanlarının, Avrupa’yı kışın olması gerekenden daha ılık yaptığı bilinen Gulf Stream sıcak su akıntısının yavaşladığını keşfettikleri, ve bu olayın bu kış Avrupa’yı görülmemiş soğuklarla baş başa bırakabileceği belirtildi. İklimbilimciler ve meteorologlar konuyu tartıştılar, böyle bir olasılığın gerçekten var olup olmadığıyla ilgili açıklamalar yaptılar.

Bu ayın başında ise RealClimate sitesinde şu haber çıkmış, ben yeni gördüm. “Bin yılın soğukları” iddiasının kaynağı olarak gösterilen Polonyalı iklim araştırmacısı Mikhail Kovalevski’nin sözlerine kulak verelim:

Gerisine de bakayım->