Yeni devreye giren otomatik istasyonlarla birlikte ülkemizde çok ciddi bir gözlem ağı oluştu, aşağıdaki iki haritayı karşılaştırınca anlayacaksınız. İlki bu sene 20 Şubat’a, ikincisi ise düne ait.
Etiket arşivi: İklim
Kuzey Kutbu’ndaki Deniz Buzu … Azalmamış, Artmış!
Anthony Watts’ın bildirdiğine göre, Kuzey Kutbu bölgesindeki deniz buzu miktarı 23 Nisan itibarıyla aynı tarih için son 8 yılın en yüksek değerine ulaşmış.
Zamanım olmadığı için bütün yazıyı çeviremiyorum, ama İngilizce bilenlerin okumasını öneririm. Watts abinin özellikle sorduğu sorular şunlar: Her sıcak dalgasında ya da buzul erimesinde “küresel ısınma var, kavrulucaz” diye bas bas bağıran medya ve ‘bilim adamları’, bu tür haberleri vermeye gelince neden bu kadar gönülsüzler? Neden yüksek sıcaklıklar küresel ısınma kanıtı da, soğuk ve kar/buz artınca bu sadece birkaç zaman süren bir hava olayından ibaret?
Tarihe Yön Veren Yanardağlar
BBC’nin nefis bilgilendirmesini, zaman zaman kendi yorumlarımı da katarak kabaca çeviriyorum…
“1991’de, Filipinler‘in başkenti Manila’nın 90 km kuzeybatısındaki Pinatubo yanardağı patladı.
Üst üste birkaç patlama sonucu yanardağ, 10 kilometreküplük devasa hacimdeki malzemeyi atmosfere püskürterek yirminci yüzyılın en büyük ikinci volkanik patlamasını gerçekleştirmiş oldu.
Bahar Psikolojisi, Geride Bıraktığımız Kış, NAO falan filan
Nisan yaklaşıp da havalar geri dönülmez biçimde ısınmaya başlayınca, hava delileri bir süreliğine köşelerine çekilir, ses vermez olurlar. Kolay değildir: bütün kış kar beklenmiştir; her Allah’ın günü model çıktıları, mevsimlik tahminler, indeksler incelenmiştir. Karın geleceği günün arifesinde en dandik tahminleri yapan tahminciler bile bakalım bu ne diyor diye can kulağıyla dinlenmiş, geceleyin zar zor uyunmuş, kara çevirmesine daha çook zaman olduğu bilindiği halde on beş dakikada bir sokak lambasından yağan yağmur kontrol edilmiştir. Kar yağarken evin içinde o pencereden bu pencereye hızlı hızlı yürünmüş, tanelerin sıklaşmasıyla sevinilmiş, seyrelmesiyle kahrolunmuş, saatler böyle geçmiş, eşle sevgiliyle çolukla çocukla iletişimin kopma noktasına gelmesine zerre aldırış edilmemiştir. Lodoslu, sisli, ılık günlerde haberlerden Avrupa’daki Amerika’daki kar fırtınaları takip edilmiş, bitmek bilmeyen Akdeniz siklonlarına, Azor yüksek basıncının perişanları oynamasına küfürler edilmiştir. Bu Avrupa zaten futbolda da bizden iyidir, ayrıca bizi birliklerine de almamaktadırlar, bütün bunlar yetmiyormuş gibi şimdi Sibirya soğuklarını da parsellemişlerdir. Lanet olsundur.
Sıcak, Toz, Fön
Hep kardan bahsetmek delikanlı havadurumcuyu bozar arkadaşlar. Azcık sıcak olunca havayla ilgilenmeyi bırakıp karalar bağlayan da bizden değildir.
Ben bu satırları yazarken, yani 21 Şubat gece yarısında, Trabzon’da sıcaklık 24 santigrat dereceydi! Bu ne be, sanırsın Ege’de bir yaz gecesi!
Haritada görüyorsunuz, zaten de malumunuz, ne kadar sıcak Afrika havası varsa geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin üzerindeydi. Dün (20 Şubat) birçok yerde Şubat ayı sıcaklık rekorlarına yakın ya da eşit değerler ölçüldü. En yüksek sıcaklıklara bakalım:
Yeni Yazı
Bu blogu birazcık ihmal ettiğimin farkındayım, ama şunu söylemek durumundayım ki patronum her gün yazdığım günlerin intikamını şu anda beni işe boğarak alıyor. Doktora tezinde yardım edecekseniz daha sık yazarım tabii yine, o ayrı.
Skiciyiz.biz için yazdığım ve bugün çıkan son yazıyı buradan okuyabilirsiniz. Son gelen sistem hakkında bomba açıklamalar yaptım. İntro da koyacaktım ama yağacak karın nasıl olacağını tasvir edebilecek fotoğraf benim elimde yok. Üç metre mi desem beş metre mi… Üç vakte kadar belli olacak!
Neyse, aman aklınıza mukayyet olun.
Güneşteki Sükunet… Soğuma Şimdiden Başladı Mı ?
Bir NASA uydusunun yaptığı son ölçümlere göre, dünyanın üst atmosferinin sıcaklığı 2002 yılından bu yana çarpıcı biçimde azalmış. Bu değişim, son yıllarda güneş etkinliğinin ve buna bağlı olarak güneşten gelen ışınımın azalmasıyla ilişkilendiriliyor. Güneş etkinliğinin maksimum ve minimumlar arasında gidip gelen 11 yıllık doğal döngüleri var, fakat geride bırakmak üzere olduğumuz derin güneş minimumu, son 100 yılda görülen en derin minimum olarak tanımlanıyor. Minimumlarda güneş lekeleri çok seyrek görülüyor, güneş rüzgarı sakinleşiyor, patlamalar azalıyor ve güneşten dünyaya gelen enerji (ışınım) de düşüyor. Dünyanın üst atmosfer sıcaklığının azalan güneş ışınımına olan bu hızlı cevabı ilk kez bu kadar bariz biçimde ölçülmüş. Yandaki resminde güneşi lekesiz, patlamasız, durulmuş haliyle görüyorsunuz.
Yazıda “üst atmosferdeki bu soğuma troposferdeki (hava olaylarının olduğu atmosfer katmanı) iklim değişimi için bir şey ifade etmiyor” deniyor. Yani, siz küresel ısınmadan şüphe etmeyin, demeye getiriliyor. Zaten küresel ısınma teorisinin iddialarından biri de, alt atmosferdeki ısınmaya karşılık olarak üst atmosferin soğuyacağı imiş. Burada biraz küresel ısınmanın gerçek olduğu fikrinden ödün vermemek adına çelişkiye düşülüyor: hani bu soğumanın sebebi güneş ışınımının azalmasıydı?
Güneş ışınımındaki azalmaların geçmişte iklimi soğuttuğuna dair birçok kanıt bulunuyor. Bunlardan bir tanesi 1645-1715 yılları arasında yaşanan Maunder minimumu. Bilinen minimumların en uzun ve en derini olan bu güneş minimumu, Avrupa’daki küçük buzul çağının en soğuk kısmına denk gelmesiyle dikkat çekiyor. Yukarıdaki tabloda, 1677 yılında donan İngiltere’deki Thames nehri resmedilmiş.
Şu anda bir Maunder minimumu yaşamıyoruz, ama son 100 yılın en sönük güneşiyle karşı karşıya olduğumuzu da unutmayalım. Bir küçük buzul çağı daha gelmeyebilir, ama havalar önümüzdeki birkaç yıl pek ılık da gitmeyebilir.
Avrupa Donuyor. Peki Buralar Neden Böyle Ilık?
Biz kışa benzeyen, adam gibi bir kışın ne zaman geleceğini soraduralım, Avrupa’nın özellikle batısı uzun süredir soğuk ve karla mücadele ediyor. Türkiye’de yaşıyorsanız ‘küresel ısınma’ teorisi bu aralar ‘yeni buzul çağı’ iddialarından daha fazla aklınıza yatıyor olabilir, fakat karar vermeden önce bir iki noktayı gözden kaçırmamanızı öneririm.
Aşağıda kuzey yarımkürenin 2009 yılı Aralık ayı sıcaklıkları normalden fark olarak gösteriliyor (maviler soğuk, kırmızılar sıcak – kaynak: NASA).


Dikkatinizi çekmiştir: Avrupa’nın kuzey ve batısı, Kuzey Amerika, Asya’nın batısı çok soğuk bir Aralık geçirmiş. Buna karşılık Alaska, Grönland, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Hazar Denizi çevresi, ve malum, Türkiye, gayet ılıkmış.





