Nisan yaklaşıp da havalar geri dönülmez biçimde ısınmaya başlayınca, hava delileri bir süreliğine köşelerine çekilir, ses vermez olurlar. Kolay değildir: bütün kış kar beklenmiştir; her Allah’ın günü model çıktıları, mevsimlik tahminler, indeksler incelenmiştir. Karın geleceği günün arifesinde en dandik tahminleri yapan tahminciler bile bakalım bu ne diyor diye can kulağıyla dinlenmiş, geceleyin zar zor uyunmuş, kara çevirmesine daha çook zaman olduğu bilindiği halde on beş dakikada bir sokak lambasından yağan yağmur kontrol edilmiştir. Kar yağarken evin içinde o pencereden bu pencereye hızlı hızlı yürünmüş, tanelerin sıklaşmasıyla sevinilmiş, seyrelmesiyle kahrolunmuş, saatler böyle geçmiş, eşle sevgiliyle çolukla çocukla iletişimin kopma noktasına gelmesine zerre aldırış edilmemiştir. Lodoslu, sisli, ılık günlerde haberlerden Avrupa’daki Amerika’daki kar fırtınaları takip edilmiş, bitmek bilmeyen Akdeniz siklonlarına, Azor yüksek basıncının perişanları oynamasına küfürler edilmiştir. Bu Avrupa zaten futbolda da bizden iyidir, ayrıca bizi birliklerine de almamaktadırlar, bütün bunlar yetmiyormuş gibi şimdi Sibirya soğuklarını da parsellemişlerdir. Lanet olsundur.
Gerisine de bakayım->