Hep kardan bahsetmek delikanlı havadurumcuyu bozar arkadaşlar. Azcık sıcak olunca havayla ilgilenmeyi bırakıp karalar bağlayan da bizden değildir.
Ben bu satırları yazarken, yani 21 Şubat gece yarısında, Trabzon’da sıcaklık 24 santigrat dereceydi! Bu ne be, sanırsın Ege’de bir yaz gecesi!
Haritada görüyorsunuz, zaten de malumunuz, ne kadar sıcak Afrika havası varsa geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin üzerindeydi. Dün (20 Şubat) birçok yerde Şubat ayı sıcaklık rekorlarına yakın ya da eşit değerler ölçüldü. En yüksek sıcaklıklara bakalım:
Yağmur desen çamurlu garip bir şey, lodos adamı hasta ediyor. Trabzon’da ve Karadeniz kıyısının genelinde olan olay da buna tuz biber ekiyor. DMİ’ye gene bir bilgi gelmemiş tabii bu konuda, bakın bu gece ve yarın için ne yazmışlar Trabzon için:
Hmm evet, Trabzon gece en düşük 11, yarın en yüksek 21. Ama tam gece yarısı 24 !
Neyse, biliyorsunuz bizim Karadeniz kıyı şeridinin hemen güneyinde Kuzey Anadolu Dağları var. Rüzgar güneyden esti miydi, hava önce güneyden bu dağlara tırmanır, tırmanırken soğur, içindeki nem buluta ya da yağışa dönüşür, böylece epey kurur. Sonra da bu kuru hava kıyıya doğru inişe geçer. İnerken da tekrar ısınmaya başlar, ama kuru havayı ısıtmak çok daha kolay olduğu için, bu hava fena halde ısınır. Dağlardan esen bu sıcak rüzgara Alplerde fön denir. Karadeniz kıyısında yerel bir adı da eminim vardır, bilen varsa söylesin.
Fön, kuru bir rüzgardır. Her yer kuruyken bile nemli olan Karadeniz kıyısı bu hale gelmiş:
Trabzon’da nem sadece yüzde 29. Tam 24 saat önceye göre hava müthiş kurumuş:
Şahane değil mi? Bir de bu meret aniden başlar… Bugün (20 Şubat’ta) Trabzon’da hava aslında normaldi, yukarıda maksimum sıcaklık haritasında da görmüşsünüzdür. Akşam güneyli rüzgarın hızını arttırmasıyla sıcaklık birdenbire arttı:
Son olarak size 2008 Nisan’ından aşırı bir fön hadisesi göstereyim. İnebolu civarında yan yana 32-34-36 derece göreceksiniz, saate de lütfen dikkat edin:
Föne yol açan hava kütlesi Nisan’da tabii daha da sıcak olduğu için, gece gece her taraf cehennem gibi olmuş. Aynı saatte Antalya’da her şey normal.
İlginç de bir not vereyim: Benim elimdeki, 2006’nın sonuna kadar olan verilere göre İnebolu’nun uzun yıllar Nisan ayı rekor sıcaklığı 34.3, Mayıs ayı rekor sıcaklığı 35.7 derece… Bu sıcaklıklar 31.9 derece olan Haziran rekoruna fark atıyor! Mayıs rekoru, 35.2 derece olan Temmuz rekorunu bile geçiyor. Aynı şekilde Trabzon’un Mayıs rekoru 38.2 derece ve bu değer Temmuz rekorundan yüksek. Hopa’nın Mayıs rekoru da (39.2 derece) Ağustos rekoruna (35.0 derece) fark atıyor.
Neden? Çünkü yazın alçak basınç merkezleri Akdeniz’e inmiyor ve buna bağlı olarak sert güneyli rüzgarlar kesiliyor. Bu da Karadeniz kıyısındaki fön hadisesinin yazın gerçekleşmemesine yol açıyor. Yani yerel bir rüzgar bulup Karadeniz’in serinliğini yenemediğiniz sürece, isterse bütün Türkiye yansın, bu bölgelere bir şey olmuyor.
Sağlıcakla.
Ben bu yazıyı kaçırmışım Ozan Hocam. Değerlendirme harika. Birazcık geç de olsa, tebrik ederim.
Ozan hocam öncelikle bu güzel yazı için teşekkürler. Kafama takılan bir şey var. Aynı şartlar güneyde neden oluşmuyor? Yani kuzeyli rüzgarlar Toros dağlarına tırmanıp nemini bırakıp Akdeniz sahiline inerken kuru ve sıcak olarak neden inmiyor? Bildiğim kadarıyla, bilakis kış aylarında dağlardan aşağıya oldukça soğuk bir rüzgar iniyor Antalya ve çevresinde.
Oluşuyor, görece olarak o rüzgar da soğuk, dağın arkasında -5 derece Antalya’da 5 derece. – Ozan
Kuzey Amerika’da görülen fön herhalde yeryüzündeki en kuvvetli fönlerden biri olmalı. Yerel adı Chinook imiş(“şinuk” diye okunur).
Vikipedi’de yazdığına göre bir saatte sıcaklığı -19 dereceden 22 dereceye çıkarma kudretine sahipmiş. Pincher Creek adlı yerde 1962 yılında gözlenmiş bu. Trenleri raydan çıkarmış bu rüzgar. Kasırga hızında estiği oluyormuş zaman zaman (75-120 km).
24 saatte kaydedilmiş en büyük sıcaklık değişimi ise Loma , Montana‘ya aitmiş; 15 Ocak 1972’de sıcaklık -48 dereceden 9 dereceye çıkmış!
Calgary’de 1983’te bir binanın 45. katında 12 derece sıcaklıkta üstsüz çalışan inşaatçılar işlerini bitirip yer seviyesine indiklerinde sıcaklığın -20 derece olduğunu görünce afallamışlar 🙂
Spearfish, Güney Dakota‘da ise 22 Ocak 1943’te saat sabah 7:30’da sıcaklık iki dakika içinde -20 dereceden 7 dereceye çıkmış ve bu dünya rekoruymuş. Saat 9:00 olduğunda sıcaklık 12 dereceymiş. 27 dakika sonra, Chinook esintisi kesilince, sıcaklık tekrar -20 dereceye düşmüş!
Ozan hocam, çok şey öğreniyorum yazılardan. Anlatım dili çok güzel. Benim gibi bu konuya ilgili ancak hiç bilgisi olmayan insanlar için muhteşem kaynaklar. Gerçekten tebrikler!
Bir de sorum olacak izninle (saçma da olabilir, bilmiyorum:)); yazının sonunda neden yazın bu rüzgarların Karadeniz kıyılarına ulaşamadığını yazmış ve sebep olarak AB sistemlerinin Akdeniz’e inmemesini göstermişsin. Rüzgar’ın YB merkezinden AB merkezine olmasından hareketle, AB eğer kuzeyde kalırsa bu sistemlerin Karadeniz’i daha çok etkilemesi gerekmez mi?
Teşekkürler.
Hayır. Güneyde yazın basra AB’si var, rüzgar ona doğru esiyor. Ayrıca rüzgarlar YB’den AB’ye direkt esmezler, saparlar.
sıcak, toz, fön bunlar saçlar için zararlı şeylerdi degil mi hocam 🙂
harika bir tespit!gecenin bir yarısı 36 derece :S işte meteorolojiyi bu yüzden seviyorum 😉 sürpriz yapmadan duramıyor 😉
çok açıklayıcı bir değerlendirme daha gelmiş, tekrar teşekkürler, devamını bekliyoruz..
Çok güzel bir değerlendirme.
Evet Ozan sana katılıyorum.Kış aylarında kar getiren sistemleri -soluksuz-takip edip,havalar ısınmaya başlayınca köşeye çekilmemek lazım yoksa meydan bu işi sadece para için yapan,yaptığı işten herhangi bir heyecan duymayan insanlara kalır.Bence yılın 12 ayı da sayısız,ilginç meteorolojik hadiselerle doludur.Bizim ülkemiz de orta enlemlerde olmasından dolayı dinamik gezici bir çok sistemlerin etkisine maruz kalır;bu da bizim atmosferik zenginliklerimizdendir.Bu yazında öncelikle İstanbul dışındaki bir -güncel- hadiseden bahsettiğin için teşekkür ediyorum.Bilimsel bir gerçeği örneklerle çok güzel yorumlamışsın.Kış bitiyor doğru ama atmosferin zenginlikleri hızını düşürmeden bizi sarmaya devam ediyor.Nisan yağmurları,akabinde havaların ısınmasıyla birlikte başlayacak konveksiyonel yağışlar,yıldırım ve şimşekler,güney ve güneybatı kıyılarımızda sıklıkla görülen hortumlar,okyanus ülkelerinde başlayacak olan hurricane season(kasırga mevsimi)bizi atmosfere aynı heyecanla bağlayan önemli hadiseler.Yanlış anlaşılmasın tabii ki fırtına,yıldırım,hortum,kasırga gibi olaylar insanlara olumsuz etkiileri olan hadiseler.Önemli olan da bu gibi hadiseleri teknik olarak iyi analiz edip insanları önceden bu olumsuzluklara karşı haberdar edip gerekli uyarıları yapmak.Bence meteoroloji ve klimatolojinin asıl amacı da bu zaten.Ama bu işi bir istek ve heyecanla yapmak var,bir de diğer şık.