hava ankara, NOAA’nın analizini bizim için özetlemiş ve kendisi de bir şeyler katmış. Teşekkür ederiz. – Havadelisi
Orijinal sayfa burada.
hava ankara, NOAA’nın analizini bizim için özetlemiş ve kendisi de bir şeyler katmış. Teşekkür ederiz. – Havadelisi
Orijinal sayfa burada.
(Ankara’da Ocak, Şubat ve bir önceki yılın Aralık aylarının ortalama sıcaklığının yıllar içindeki seyri. Tıklayıp büyütebilirsiniz. Yeşil kalın çizgi, her yıl için, o yıl dahil son 5 yılın ortalamasını veriyor.)
Hem “Türkiye İstanbul’dan ibaret değildir“cileri şu mübarek bayram günlerinde biraz olsun avutmak, hem de bu tip çalışmaları yapmanın atla deve olmadığını, her şeyi devletten (ve blogdan) beklememeniz gerektiğini göstermek için, görmüş olduğunuz grafikleri ve aşağıdaki yorumları siz sayın İç Anadolulu hava delilerine armağan etmek isteriz. İki başlık önce İstanbul için yaptığım çalışmanın aynısını, Onur Kapucu arkadaşımız, Ankara için yaptı. Çok teşekkür ediyoruz. Onur, ODTÜ Makine Mühendisliği bölümünden mezun ve şu an ABD’de yüksek lisans yapıyor. Robotik, kontrol ve otomotivle ilgileniyor, kendisi yurt dışındayken Ankara’ya çok kar yağacak diye aklı çıkıyor.
(İstanbul’da Ocak, Şubat ve bir önceki yılın Aralık aylarının ortalama sıcaklığının yıllar içindeki seyri. Tıklayıp büyütebilirsiniz. Yeşil kalın çizgi, her yıl için, o yıl dahil son 5 yılın ortalamasını veriyor.)
Türkiye’nin en uzun sıcaklık kaydı İstanbul’a ait. Buradan ulaşabilirsiniz (grafiği yapmadan önce bazı eksikleri ben elimdeki verilerle tamamladım). Bu verileri kurcalamanızı tavsiye ederim, karmaşık istatistiksel yöntemler kullanmadan da çok ilginç şeyler bulabilirsiniz. Ben birkaç gözlemimi aktarayım. Sizinkileri de siz eklersiniz.
Bir anemodulion yazısıdır. Kendisi -Santiago ile birlikte- blogun yeni editörü ve Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde yüksek lisans öğrencisidir.
1793-1861 yılları arasında yaşamış ve 1840’lı yıllarda üç yılını İstanbul’da geçirmiş olan Albay Charles White’ın “Three Years In Constantinople; Or, Domestic Manners of the Turks in 1844” adlı eseri yakın bir tarihte sosyolog Elif Süreyya Genç tarafından Türkçeye kazandırılmış (Türkçe bağlantı).
Kitap 1844 yılı İstanbul’unda gündelik yaşama dair pek çok gözlem ve bilgiyi içeriyor. Hem halkın, hem de Saray maiyetinin yaşam tarzına değinirken, kentin sosyal, kültürel, coğrafî, yönetsel ve demografik yapısından bahsetmeyi de ihmal etmiyor.
Bir #Ayrıntı yazısıdır. Kendisine teşekkür ederiz. – Havadelisi
Yeryüzündeki cisimlerin renkleri, güneş ışınlarının soğurulmasında ve geri yansıtılmasına önemli rol oynarlar. Şehrin toplam inşaat yüzey alanının büyük olması güneşten gelen radyasyonun yüzeylerde daha fazla kırılma ve yansımasına sebep olarak daha uzunca bir süre yer yüzeyinde kalmasına sebep olmakta, bu da sıcak mevsimlerde şehrin sıcaklığını sürekli arttırmaktadır. Kışın koyu renk kıyafetler, yazınsa açık renk kıyafetler giyilmesi de benzer mantığın bir sonucudur.
AO: Arktik Salınım (Arctic Oscillation): Kuzey yarımkürenin yukarı enlemlerinde, yani kutba yakın bölgelerde hava çok soğuktur. Bu soğuk hava, ağır olduğu için yüzeye çökme eğilimi gösterir. Buna bağlı olarak deniz seviyesinde bir yüksek basınç, onun üzerinde de bir alçak basınç oluşur. Atmosferin üst seviyelerindeki bu alçak basınca, kutbi girdap (polar vortex) denir. Kutbi girdap ne kadar güçlüyse, kutup bölgesindeki soğuk havayı çevresine o denli iyi sararak yukarı çeker ve yüzeyden güney enlemlere kaçmasına engel olur. Kutbi girdabın güçlü, kutup ve İzlanda bölgesindeki basınç değerlerinin düşük olduğu bu duruma pozitif AO denir. Tam tersine, kutbi girdabın güçlenemediği, böylece soğuk havanın yüzeyde kalarak kutup bölgesindeki ve çevresindeki deniz seviyesi basınç değerlerini yükselttiği duruma da negatif AO denir. Yüzeyde kalan bu soğuk hava kolaylıkla güney enlemlere kaçar, böylece özellikle kuzey ve batı Avrupa’da soğuk hava dalgaları görülür.
Atatürk’ün 1925 yılında memleketimize davet ettiği Macar profesör Antal Rethly, Türkiye’de neler yaptı? Anadolu’da nerelere meteoroloji istasyonları kurdu, gezileri sırasında başına neler geldi? Ankara’nın havasıyla ilgili ne tür gözlemler yaptı da şehrin Etlik sırtlarına doğru büyümesi gerektiğini, bugünkü ‘çukur’un sağlıksız bir yer olduğunu söyledi? Şayet merak ederseniz, şu gayet ilginç makaleden okuyabilirsiniz.
Bu da Hava Delisi usulü 10 Kasım yazısı olsun.
Güncelleme: “Küresel sıcak hava dalgası” lafından bir tek ben kıllanmamış olacağım ki, NASA’dan düzeltme geldi. Açıklamalarının en altında şimdi şöyle yazıyor:
Bu yazıda daha önce Temmuz başındaki sıcak hava dalgasının “küresel bir olay” olduğu söyleniyordu. Kastettiğimiz, Temmuz başında dünyanın birçok bölgesinin sıcak hava dalgalarına maruz kaldığı idi. O yüzden yazının o bölümünü değiştirdik.
Aferin NASA’ya.
—————————
Yukarıdaki harita, 4-11 Temmuz tarihleri arasında kara yüzeylerinde ölçülen sıcaklıkları normallerden fark olarak gösteriyor. Turuncu-kırmızı tonlar normalden sıcak, mavinin tonları ise normalden soğuk. Orijinalini burada görebilirsiniz.
NASA, bu haritanın altına bir araba yorum döşenmiş. Güzel şeyler de söylemişler, ama şurası biraz tuhaf:
Buradan ulaşabilirsiniz.
HavaTurka’dan Arif bey yazmış. Çok güzel ve yerinde bir değerlendirme, hemen hepsine katılıyorum. NASA’nın açıklamasında beni şüphelendiren ve Arif beyin bulduğu kadar inandırıcı bulmadığım tek kısım, son 12 aydaki küresel ortalama sıcaklığın son 130 yılın en yükseği olduğu söylenen kısım… Çalıştığım alan dolayısıyla (eski iklim), bu son 130 yıl muhabbetinin aslında güvenilir olmadığını iyi biliyorum; belirsizliklerin çokluğuna rağmen bu açıklamanın yapıldığını söylemem gerekir. Bu belirsizlikler en başta, 50-100 yıl önceki gözlem ağının bugünkünün çok gerisinde olmasından, ve buna bağlı olarak 50-100 yıl önceki küresel ortalama sıcaklığı güvenilir biçimde hesaplamanın hemen hemen imkansız olmasından kaynaklanıyor. Ayrıca tabii gözlem aletlerinin değişip gelişmesinden dolayı ortaya çıkan tutarsızlıklar ve bu tutarsızlıkları ortadan kaldırmak için uygulanan yöntemlerin doğruluk derecesinin ne olduğu sorunu da var… 1880 yılından gelen yer kartları (Wetterzentrale’dekiler), aslında çok seyrek olan istasyon verilerinin enterpolasyonu ve ekstrapolasyonu (matematiksel yöntemlerle coğrafi olarak boşlukların doldurulması) yoluyla elde edilen haritalar. Birçok bilim insanı bu “130 yıl” açıklamasına, kesinmiş gibi sunulduğu ve bariz bir abartma içerdiği için aslında tepki gösteriyor, ama bu tepkiler küresel ısınma furyası nedeniyle medyada yer bulmuyor. Yine de, küresel iklimin son 200 yılın en sıcak dönemlerinden birinin içinde olduğu muhakkaktır – bu, durum mutlaka daha da kötüye gidecek ve kavrulacağız anlamına gelmese de, önemlidir. Arif beyin böyle güzel yazılarını her zaman bekliyoruz, ben zevkle okudum.