Kuzeybatıdan esen rüzgara bizim memlekette karayel denir.

(Zonguldak radarı 3-4-5 Şubat 2010)

Kışın karayel, öteki kuzeyli rüzgarların yaptığı gibi, doğal olarak soğuk hava getirir. Bu soğuk hava kuru bile olsa Karadeniz üzerinden geçerken alttan ısınır (deniz kışın havadan sıcaktır), nem kazanır, bulut ve yağış oluşturur (evet bildiniz, “sea effect”). Karaya ulaşıp hele bizim Kuzey Anadolu Dağları’na doğru yükselmeye başladığında içinde rutubet namına ne var ne yoksa boşaltır. Soğuk yeterliyse yağış kar olarak düşer. Bunların hepsini öteki kuzeyli rüzgarlar da yapar ama son günlerde karayel bol estiği için bugün her şeyden o sorumluymuş gibi konuşuyorum.

Karayel kışın, Türkiye’den transit geçen alçak basınçların hemen peşinden, soğuk cephenin hemen arkasından esmeye başlar. Alçak basınç geçip gittikten sonra da etkinliğini devam ettirebilir. Mesela son 3 gün öyle oldu.

Karayel kuzeybatıdan güneydoğuya doğru esip bulutları da o doğrultuda sürüklediği için İstanbul’a –yakında bir alçak basınç ya da cephe yoksa– çok yağış getirmez. Çünkü esen kuru rüzgar İstanbul’a ulaşmadan önce deniz üzerinde çok fazla yol kat edip bol bol nem kazanamaz. Ama Karadeniz kıyısında doğuya doğru yol aldığımızda durum değişir. Mesela Zonguldak, karayel esince fena halde yağış alır zira hem rüzgarın geldiği yönde uzun bir deniz parkuru vardır hem de nemini alıp gelen hava şehrin arkasındaki yüksek tepelere tırmanıp daha soğuk havayla karşılaşarak yağış üretmek durumunda kalır (soğuk hava çok nem tutamaz). Bu arada, Zonguldak radar filminde sea effect’in hangi gün saat kaçta başladığını söyleyene yoğurtlu döner ısmarlayacağım.

Bu sebeplerden, Bolu’da kar yarım metreyi bulmuş. Karadeniz tabii büyük deniz, herkese yetecek kadar nem sağlıyor. Ankara’nın sea effect’ini de aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz. Rüzgar sert esip bulutları taa İç Anadolu’ya taşıdı, Bolu’dan Düzce’den arta kalanlar Ankara’ya da kar yaptı.

(Ankara radarı 3-4-5 Şubat 2010)

Filmdeki boşluklar DMİ radarının bozuk zamanları.

Sağlıcakla kalın.