Doğu’dan Manzaralar


Bir süre Doğu’da görev yapmış olan Karpat rumuzlu coğrafya hocamız Doğan Acar‘dan, fotoğraflarla süslenmiş bazı hatıralar, ayrıca Doğu’nun havasıyla ilgili bilgi ve anektodlar… Doğan Acar‘ın kendi yazısı…
—–

Geçen sene tam da bu zamanlardan, Bitlis ve Mutki civarından birkaç fotoğraf…

Görüntüler Bitlis Mutki arasından, buranın yükseltisi 1400 m civarında hatırlatmakta fayda var; Bitlis merkezin büyük kısmı buradan daha yüksekte yer alıyor.


Bu bölgeye Akdeniz kuş uçumu neredeyse 600 km, Karadeniz ise yine kuş uçumu 400 km uzaklıkta bulunuyor. Bu bölge ile alakalı, kar yağışlarıyla ilgili bilimsel bir çalışmaya ya da şöyle söyleyeyim tam olarak bölgeyi kapsayan net bir çalışmaya rastlamadım. Sadece Bitlis değil, Tunceli’den Yüksekova’ya kadar olan bölge; Orta Akdeniz ve Doğu Akdeniz siklonlu bir kış sezonunda müthiş kar alıyor. Karadeniz sistemleri Doğu Anadolu’nun kuzeyinde bilhassa da Kars ve Ardahan’da yağışlara sebep oluyor. Oraları Karadeniz Dağları’nın ardında (duldasında) kaldığı için Karadeniz yaylaları ile kıyaslanmayacak ölçüde düşük miktarlarda kar yağışı alıyor.

Peki Akdeniz’e bu kadar uzak bir bölge nasıl oluyor da böyle yüksek miktarlarda kar yağışı alabiliyor? Şöyle anlatalım; Doğu Akdeniz siklonlarının rotası genelde saat 2 veya 3 yönünde doğuya doğrudur. Yani Doğu Akdeniz siklonları karaya çıktığında genelde doğu-kuzeydoğu yönünde ilerliyor. Siklon yoluna devam ederken Ortadoğu’nun, yağış çekirdeği görevi gören ve yağışın artmasında önemli bir faktör olan çöl tozlarını da bünyesine almaya başlıyor. Siklon ilerledikçe çok ciddi bir yükseltiyle ancak son düzlük olan Diyarbakır’ı geçtikten sonra karşılaşıyor. Burada, Güneydoğu Toroslar bir yay çizerek güneydoğu yönünde uzanıyor, hava sistemi de bir duvara toslamış gibi yükselmeye zorlanıyor ve tüm nemini olduğu gibi Kulp, Mutki, Hizan, Bahçesaray, Pervari, Yüksekova boyunca kar olarak bırakıyor.

Yani düşünün ki Akdeniz Bölgesi’nin o meşhur güçlü sağanak yağmurunu bu bölge kar olarak alıyor. Mesela bu yağışa bir örnek:

Geçen kış Bitlis-Mutki’den bir kar sağanağı, yükselti 1390 m

Akdeniz siklonu yaklaşırken önce malumunuz sıcak cephe geliyor bölgeye. Cephe burada yükselmeye başladığı için yağış da bırakmaya başlıyor, cephe yükselmeye ve dağları aşmaya çalışırken çok vakit kaybediyor ve onu hemen arkasından gelen soğuk cephe bahsettiğim bölgede yakalıyor. Sonuç olarak soğuk cephe sıcak cephenin altına dalıyor ve nur topu gibi bir oklüzyon cephesi ortaya çıkıyor. Bu olaylar en az iki günlük bir süreç içerdiği için bölgede çokça rastlanılan iki veya üç günlük aralıksız tipiler meydana geliyor.
Tüm bu dağlık alanlarda cephesel kaos yaşanırken hemen 50 km kuzeydeki Muş’un orta ve kuzey kesimleri, Van Gölü çevresi, Ağrı civarında yağış değerleri önemli ölçülerde azalıyor. İşte yukarıdaki fotoğraflarla aynı gün çekilmiş bir Van Gölü kıyısı fotoğrafı:

Fotoğraf Ahlat’tan. Yerdeki kar seviyesi oldukça düşük. Bu arada karşıdaki dağlar çığlarıyla ünlü Bahçesaray-Tatvan- Gevaş üçgenindeki arasındaki Reşadiye bölgesi

Muş Ovası. Türkiye genelinde ortalama bir kış yaşandığı yıllarda, buradan Ağrı’ya kadar tüm Doğu Anadolu stepleri kışı, Güneş’i engelleyen sisle geçirir. Nadiren gündüzleri sıcaklık 0 üzerine çıkar.

Görev yaptığım süre içerisinde imkanlarım dahilinde Hakkari’den Erzurum’a Ardahan’dan Şanlıurfa’ya birçok doğu, güneydoğu il ve ilçelerini görme imkanı buldum. Özellikle kış döneminde Van güneyi (Bahçesaray, Çatak) ve Bitlis ilçelerinin Güneydoğu Toroslar yayı içerisinde bulunan diğer alanlara göre daha fazla yağış aldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ne yazık ki bölgede bir meteoroloji radarı bulunmadığından çok daha net verileri ulaşamıyoruz.

Böyle durumlarda belki de bir coğrafyacı olduğum için bitki örtüsüne bakmak yeterli olabiliyor. Tunceli’den Hakkari’ye kadar olan bölge yüzyıllardır inanılmaz bir tahribat yaşamış, buralarda yoğun ve bilinçsiz yapılan küçükbaş hayvancılık nedeniyle orman namına hiçbir şey bırakılmamış. Ayrıca 30 yıldır süren terör ve onunla ilişkili faaliyetler buna tuz biber ekmiş. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen Tunceli’den Hakkari’ye kadar olan bölgede meşe ormanları varlığını şaşırtıcı derecede sürdürüyor.

Dağlık arazilerde hava şartları çok kısa sürede değişebiliyor örneğin geçen yıl 23 Nisan’da güneşli bir gün başlarken öğlenden itibaren yolları kapatacak düzeyde kar yağışları meydana gelebiliyor. Mesela:

Bitlis-Tatvan, nisan ayı sonu

Son olarak, SpanK, böyle küçük evleri sevdiğini söylemiştin bu da sana gelsin.

Doğu’dan Manzaralar” üzerine 10 düşünce

  1. mehmet göktuğ (Elvankent-ANK-825 m)

    Bölge hakkındaki dikkatli gözlemlerinizi ve güzel anılarınızı bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum. Güzel bir yazı olmuş. Fotoğraflar aracılığıyla bölgenin muhteşem doğasından kesitler sunmanız da yazıyı okurken heyecanımı artıran etmenlerden birisi oldu. Bölgenin jeomorfolojik yapısının yüksek çeşitliliği, enlem ve hidrografya gibi diğer fiziki coğrafya elemanlarıyla birlikte bölge ikliminin oldukça çeşitli olmasına yol açıyor. Bu çeşitlilik hem uzamsal hem de mevsimsel bir yapı sergiliyor. Büyük ölçekte baktığımızda, sizin de bahsettiğiniz gibi, bölgenin kuzey sınırını oluşturan Erzurum – Kars Platosu kış mevsimini az yağışlı ve çok soğuk geçirirken, bölgenin doğusunda yer alan Iğdır Ovası nispeten ılık ve az yağışlı, bölgenin güney sınırını oluşturan Güneydoğu Toroslar ise soğuk ve bol kar yağışlı geçirir. Daha küçük ölçekte ise ortaya çok daha büyük bir çeşitlilik çıkıyor. İklimsel olarak bu kadar çeşitliliğe sahip bir bölgede (hatta ülkede), meteorolojik ve klimatolojik çalışmaların bu kadar eksik ve az sayıda olması insana büyük üzüntü veriyor. Bölgedeki birçok hava olayına neden olan sinoptik örüntüleri hala doğru düzgün bilmiyoruz. Sürekli varsayımlar üzerinden konuşuyoruz. Bu konuyla ilgili çalışmalar yapılmadığı sürece de varsayımlar üzerine konuşmaya devam edeceğiz. Bitlis’i, Güneydoğu Torosları ve Munzurları bu kadar özel kılan şey ne? Bu işin bilimini yapanlar merak edip, bu soruları kendilerine sorup araştırma çabası içine girmemişler maalesef. İstasyon eksikliği, radar eksikliği gibi çeşitli fiziksel eksiklikler mevcut ancak bunlar tek başına geçerli bahaneler mi? Karadeniz Dağları’na metrelerce kar yağdıran, ülkenin en büyük şehriyle birlikte onlarca ile yağan kar yağışlarının önemli bir kısmından sorumlu olan deniz etkisi kar yağışları amatör meteoroloji camiasından öteye ne kadar gidebildi? Ülkede hala bu konuda bir elin parmakları kadar bilimsel makale yoksa birilerinin çuvaldızı kendilerine batırması gerekmez mi? Biraz önce Google Scholar’dan bir arama yaptım ve Türkiye’deki deniz etkisi yağışlarını inceleyen sadece bir adet bilimsel makaleye rastladım. Gerçekten çok üzücü bir durum.

    Cevapla
  2. SpanK ( Fındıkzade/İST, 21m )

    Hocam elinize sağlık, çok güzel güzel bir yazı. 🙂 O tip evleri seviyorum, Azerbaycanda da taştan yapılan evlere benziyor.

    Bende yazıyı okurken içimden kendi kendime dedim ki, bu kadar yağış var ama nedne orman yok diye. Yazı’nın devamında cevabımı aldım. 😀

    Lisedeyken coğrafya hocamız bir şey söylemişti hala unutmam. Anadolu da filler yaşarmış, savaşta filleri gizlemişler ama hangi savaştı adını unuttum, çok eski zamanlar. Şimdi fare bile gizleyemezsiniz diyordu. 😀

    Cevapla
    1. Acıların Çocuğu - Ankara 900 m.

      Hocanız biraz mübalağa yapmış SpanK. Savaşın yapıldığı ovanın üstlerindeki dağlarda hala eski ormanların kalıntıları var (Çubuk-Kızılcahamam ormanları) ve içlerinde bırakın fareyi ayı ve domuzlar ile pekala gizlenebiliyorlar:)
      Ülkemizde ormanların dağılımını etkileyen birincil faktör yağış dağılımından ziyade alan kullanımı. O buz gibi Doğu Anadolu kış gecelerini atlatması gereken insan topluluklarının baharı görebilmek için ormanları sonuna dek kullanması, hayvancılık yüzünden de ormanların yenilenememesi bizi bugünlere getirmiş. Belki de Urartular zamanında insanlar Van Gölü’ne yoğun ormanlar içindeki yerleşim bölgelerinden bakıyordu….


      https://polldaddy.com/js/rating/rating.js

      Cevapla