Makaleyi ayrıntılı inceleyecek vaktim olmadı, fakat yüzeysel bir inceleme ile bile, söz konusu bilimsel araştırmanın Türkiye ile ilgili sonuçlarının NASA’nın kendi internet sayfasında dahi pek doğru yansıtılmadığı ve epeyce abartıldığı anlaşılıyor.

NASA’nın basın bildirisinde paylaştığı harita, toprakta depolanmış suyun yüksekliğinin santimetre olarak olması gerekenden farkını veriyor. Kahverengiye doğru gidildikçe kuraklık artıyor. Türkiye’nin büyük kısmı normal gözüküyor.
Orijinal makalenin özetinde geçen aşağıdaki kısma göz atalım:
Recent droughts are centered in the Western Mediterranean, Greece, and the Levant. Events of similar magnitude in the Western Mediterranean and Greece occur in the Old World Drought Atlas, but the recent 15-year drought in the Levant (1998–2012) is the driest in the record.
Günümüzdeki kuraklıkların merkezinin Batı Akdeniz (İspanya, Fransa, İtalya, Fas, Tunus, Cezayir), Yunanistan ve Levant’ta (Suriye, İsrail, Filistin, Lübnan, Ürdün) olduğu; fakat Eski Dünya Kuraklık Atlası’na (bu çalışmanın sonucu olan ürüne) göre bu şiddette kuraklıkların Batı Akdeniz’de ve Yunanistan’da daha önce de görülmüş olduğu yazılmış. Yani, 900 yılın en kötü kuraklığı olduğu söylenen kuraklık, sadece Suriye-Ürdün arası ve civarı için geçerli (Levant).
Hal böyleyken NASA’nın, basın bildirisinde niçin Türkiye’yi de “900 yıllık”lar arasına eklediğini anlayamadım. Belki Türkiye’nin güneydoğusunda bulunan ve çok da geniş olmayan alanı kastetmişlerdir, veya artık bizi de Suriye gibi kurak ve mahvolmuş bir Ortadoğu ülkesi olarak görmelerindendir, bilemiyorum.
Orijinal makalede; Türkiye’yi de içine alan ve Doğu Akdeniz olarak bahsedilen bölgede kurak dönemlerin güneyden kuzeye doğru gidildikçe (özellikle Karadeniz’e yaklaştıkça) farklılık gösterdiği gibi daha önceden de bilinen, fakat bu çalışmanın yansıtılma biçimine son derece ters düşen başka ayrıntılar da mevcut.

Yaklaşık son 15 yılı kapsayan kurak dönemin nerede ne kadar kurak olduğunu gösteren ve orijinal araştırma makalesinden alınmış şekil (Ahmet Solmaz’a teşekkürler). Gördüğünüz gibi Türkiye ancak kısmen kurak ve bu kuraklık son 900 yılın en kötü kuraklığı olacak kadar şiddetli değil. Dikdörtgenler içine alınan İber Yarımamadası, Yunanistan ve Levant’ta ise durum iyi değil.
Son olarak, kendim de bir paleoklimatoloji (eski/tarihsel iklim) uzmanıyım ve şunu söyleyebilirim: Küresel ısınmayı ve doğuracağı sonuçları küçümsemek olanaksız, “sansasyonel” sonuçlar ve “abartılı” basın bildirileri sizi “bunların hepsi yalan dolan”cılardan yapmamalı. Fakat günümüzde her şey gibi bilimin de “endüstrileşmesi” söz konusu ve özellikle tarihi işin içine katarak böyle sansasyonel sonuçlar bulanlar gelecekteki araştırma fonlarını ve maaşlarını sağlama almış oluyorlar. Yapacak bir şey yok.
En azından orada görünüyoruz. Mazallah CNN gibi maviye de boyayabilirlerdi:
http://www.sozcu.com.tr/2016/dunya/cnn-international-dunya-haritasindan-turkiyeyi-sildi-1137256/
Hocam yeraltı su depoları özellikle günümüzde yoğun nüfuslu bölgelerde aşırı yeraltı suyu kullanımı yüzünden de çok azalıyor. Bir de metropol alanlarda yüzey akışlarının ve yağışların yoğun betonlaşma yüzünden yeraltı sularını besleyememesi durumu var tabi.
Harika bir tespit Teşekkürler hocam.