Bugün, internetin güvenilir ve güvenilmez tüm haber kaynaklarında var olan “İstanbul’a ilk kar ne zaman yağacak?” haberi, uzman olduğu söylenen kişinin habere konu olan açıklamalarının mahiyeti, haberin sunuluş biçimi ve tüm bunlara rağmen haberin gördüğü yoğun ilgi; hem toplumumuzun ortalama eğitim seviyesinin (6. sınıf) hem de “medya okur yazarlığı”nın son derece düşük olduğunu acı bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Dünyanın hiçbir gelişmiş, eğitim seviyesi yüksek ülkesinde böyle bir ‘tahmin’in bu şekilde haberleştirildiğine, haber olsa dahi bu kadar ilgi gördüğüne, ‘tahmin’i yapan kişiden ‘uzman’ olarak bahsedildiğine tanık olmayız; çünkü oralarda bu haberlerin “alıcısı” az olur: İnsanların önemli kısmı, 2 ay önceden “ilk kar tarihi”nin tahmin edilemeyeceğini, tahmin edilse bile bu tahminin isabetli olmasının tamamen şansa bağlı olduğunu ve belki daha önemlisi; bir metropol için böyle bir şeyi tahmin etmenin son derece lüzumsuz olduğunu, aldıkları temel eğitim sayesinde ve edindikleri medya okur yazarlığı becerisiyle bilirler. Bilmeyenler varsa dahi bilenler onlara anlatır, böylece ortaya atılan saçmalıkların bir haber değeri olmaz. Saçmalık üzerinden reyting ve para kazanılamaz, kazanılsa da bu minimum seviyede olur.
Mevsimlik tahmin denen şey, “ilk kar tarihini” tahmin etmeye çalışmak değildir. Mevsimin ORTALAMADA nasıl geçeceğini, soğuk günlerin mi ılık günlerin mi çoğunlukta olacağını tahmin etmeye çalışmaktır; kaldı ki bunun dahi isabet şansı -dünyanın hiçbir ülkesinde- çok yüksek değildir. Bilim insanları bu konularda yoğun çaba harcamalarına rağmen halen ciddi ve istikrarlı bir başarıya ulaşamamışlardır.
Bu tip haberlerin bu kadar ilgi görüyor oluşu, haber hakkında yorum talep edilmesi vb., bu işlerle ciddi biçimde ve severek ilgilenen amatör veya profesyonel bilimcilerin ve heveslilerin şevkini kırmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Saygılarımızla,
Dr. Ozan Mert Göktürk
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü mensubu araştırmacı ve Havadelisi.com yönetim kurulu başkanı
Geçen sene 10 Aralık’ta gök gürültülü kar yağışı vardı, ondan önceki sene 20 Aralık’ta kar yağdı diye hatırlıyorum. Her ikisinde de deniz suyu sıcaktı. Yani Meteoroloji Mühendisleri odası 2.başkanının 20 Ocak’ta kar yağacağına dayanak gösterdiği deniz suyu sıcaklığının yüksek olması tezi kafadan çökmüş oluyor. Ha zaten yüksek deniz suyu sıcaklığından dolayı İstanbul’a kar yağmaz diye bir saçmalıkta olamaz…
Bu aksam her zamanki gibi isten ciktim. Asansorde, otobuste herkes Ocak’ta kar yagacagina iliskin yorumlarda bulunurken, benim aklimi GFS ve diger modellerin 2 gun sonrasini bile tahmin ederken ne kadar tutarsiz olabildigi dusuncesi dolanip duruyordu. Oyle ki bu is uzerinde kafa patlatmis binlerce bilim adaminin ortaya koydugu, yillar yili bilgi birikimi ile hazirlanmis, milyonlarca veri isleyen super bilgisayarlarla uretilen modeller bile iki gun sonrasi icin kesin sonuc uretemiyordu. Sonra aklima Laplace Seytani geldi. Acaba tum evrendeki bilgiye ayni anda sahip olabilseydim nasil olurdu diye icimden gecirdim. Bu ulkede herkes Laplace Seytaniydi nasil olsa. Herkesin her konuda her zaman bilgisi vardi. Hans Wettermann geldi her nasilsa aklima, hafif tebessum ettim, cahilligime sovdum, soguk ruzgara verdim yonumu, yurudum, yurudum…