Tamam rüzgar, yağmur, şimşek filan da güzel ama… Eninde sonunda nasılsa gelecek olan soğuk günleri, azacak olan sinüzitimi ve korkunç doğalgaz faturalarını aklıma getirince; şahsen “neden biraz daha yaz olmasın ki” diyorum… Sizi bilemem ama bendeniz, “yaş 35 yolun yarısı eder” demeye epey yakınım, sanırım bundan dolayı da soğuğa eskisi kadar tahammül edememeye başladım. 2012 yazına olan nefretim bile çabucak geçti. Büyüdükçe sıcakla aram düzeliyor. Moruklayınca bizim Güney’e yerleşen Alman ve İngilizleri de anlıyorum artık.
Ve bunları düşünür düşünmez, Hans kardeşimin sanki benim için özel olarak hazırlamış olduğu GFS diyagramına ilişiyor gözüm… O da ne? Sanki tüm yaşanmışlıklar ve duyarlılıklar orada topla… aman afedersiniz, diyagram beni duygulandırınca bir an üslup karmaşasına düştüm. Ne diyorduk, Hans sağ olsun, öyle nefis bir diyagram hazırlamış ki… Kademe kademe artacak olan sıcaklıklar, özellikle önümüzdeki hafta yazı aratmayacak.
Yukarıdakine GFS diyagramı deniyor, okuması buraya tıklayıp bir 10 dakikanızı ayırırsanız çok kolay. En kısa özeti: çizgiler kırmızı kalın çizginin üzerinde toplandıysa havalar normalden ılık gidecek demektir. Arada kısa süreli yağmur geçişleri memleketin her yerinde olabilir, mevsim sonbahar, belki Trakya ve Kıyı Ege’de ‘geçiş’ten fazla da yağabilir bu hafta sonu… Fakat bundan başka, bir hafta – on gün ciddi bir şey olmayacak gibi…
Yalnız unutmayın ki, Mikdat Kadıoğlu hocanın dediği gibi, “hava havai bir şeydir”, tahmin periyodu uzadıkça çuvallamak herkes için kural haline gelir. Yine de müneccimliğimi yapayım: Hem uzun süreli durgunluklardan sonra bu mevsimde hava genelde bozacağı için, hem de kırmızı kalın çizgiye bakınca belli olan tarihsel eğilimlerden dolayı, Kurban Bayramı’nda havaların bozuk olmasının, iyi olmasından daha yüksek ihtimal olduğunu söyleyebilirim.
Son olarak İstanbul’daki kuraklık tehlikesinden bahsedelim. Editörümüz Erdem Erdoğan’ın (Santiago) pek güzel bir şekilde gösterdiği gibi, şehirde son 23 yılın en en kurak sonbahar başlangıcı (ya da ilk yarısı) geride kalmak üzere. Ayın 15’inde az bir yağış olabilir gibi duruyor gerçi, ama fark etmez.
Yine de susuzluk endişesi taşımak için oldukça erken. İstanbul’un en yağışlı aylarına henüz gelmedik, gelelim, o zaman da bir şey yağmazsa düşünürüz.
Şimdi 🙂
Epey yağış olmuş Trakya’da.
Dün sabah 8 ile öğle saatleri arasında da Kırklareli çevresinde etkili oldu.
20 kg daha almış. 37 oldu iki günde.
Henüz çok erken ama eğer modeller öngörülen şekilde oluşursa, ayın 17’si gibi oluşup 22’si gibi Marmara’ya yağış bırakacak gibi görünen sistem şurada bahsi geçen ULL’ye çok benziyor. Hemen hemen aynı rotayı izleyip aşağı iniyor. Süper Ull Alex 🙂


Ekim 17 ve Nisan 25 500 Hpa haritalarıda benzerlik teşkil etmekte
Doğu Akdeniz, Anadolu ve Güney Rusya’ya kadar uzanan antisiklonik bariyer yüzünden bu ull alanı Anadolu’ya kadar gelmeyebilir.
Bariz hatalı bir yorum.
ULL’ler antisiklon dinlemez. Yer basınç sistemlerinden genellikle bağımsız hareket ederler.
😀 Kaliteli espriler var sitede
Ozan Ozan Ozaaan 🙂
Bak şuna, ULL nerede geziyor.
Tam da yüksek basıncın damlası içinde (yerel yüksek basınç merkezinin tam üstünde)
Yaşasın tam bağımsız ULL
Kahrolsun YB emperyalizmi!
Ben ikna oldum.
ULL’ler sui generis yapılar, 3.000 metrelik dağ sırası üstünde rüzgar geçerken 700 mb seviyesinde bir ULL oluşturabilir. Ya da yer seviyesindeki yüksek basıncın sağ tarafında jet akımı da kendiliğinden ULL oluşturabilir. (Küçük bir dere akarken, bir engele takıldığında su yüzeyinde girdap oluşturur gibi)
Hiç kakaolu süt içtiniz mi ? (Piyasada Nesquik, Kido hatta Sütaş falan var) Tozu sütle karıştırdıktan sonra 2-3 dakika beklettikten sonra sütün dibine doğru kakao çöktükten sonra kaşığın ucuyla sütün yüzeyinden kürekleme hareket yapın, kürekleme yaptığınız yüzey akıntısını jet akımı gibi düşünün. Çevresinde 2 tane girdap oluşuverecek. Bunlardan bir tanesi ULL diğer yukarı seviye yükseği olur, siz sütün yüzeyinde böyle kaşıkla oynarken bardağın tabanındaki sütte hiçbir akıntı olmaz bile. Ama normal çay karıştırır gibi karıştırırsanız da işte o zaman da minyatür olarak yükseklik merkezleri dikey yığımlı (vertically stacked) alçak (kasırga, tropikal siklon, subtropikal siklon veya cut-off alçak) yaparsanız, sütün dibi ile yüzeyi aynı anda döner.
Ki zaten yerdeki YB alanı üstünü de etkisi altına alabilseydi, polar vorteksler olmazdı. 😛
Soruyu sorarken tamamen konu hakkında bilgisiz olduğumu belirteyim de kafa buluyor gibi olmasın. 😀
Kakaolu süt örneği hakkında birkaç bir şey sormak isterim. Şimdi bunu daha büyük ölçekli düşünürsek, eğer altta bu işlem varken yukarıda şiddetli bir akıntı varsa, bunun yüzeye yansıması çok az olacaktır, sıvıların daha yoğun olduğundan yola çıkarak, bunu hava olaylarına uyarlamak her zaman için doğru sonucu verir mi?
Genelde veriyor. Hava da “tabakalı akışkan” sayılıyor ve gerekli şartlar oluştuğunda bir çok akış “hemen hemen yatay” sayılıyor.
Ne kadar hoş değil mi?
Umarım gelmez 😦
Ben burada totem seziyorum. 🙂
Vay be negatif oy almakta rekor kırdım ! 😀
Siz ne kadar bana eksi basarsanız basın Hans benden yana!
geçen yıl bu zamanlar 1 saatte 136 kg yağmur alıp coşan memleketim muğla bu yıl öksüz kalacak gibi görünüyor…
keza 300 kg/24 saat ile antalya merkez de öyle..
haydi orta akdeniz! hazır havalar sıcak, deniz zaten sıcak, nem açığı fazla… bir gece yarısı ansızın patlat bol şimşekli bi sea effect! görsün alem çanakkaleden antalyaya kadar sahil şeridi bütün gece uyuyamasın! 🙂
antalya merkez orta doğunun dandik sistemlerini aldığından aslında pek de öksüz sayılmaz ama bu dandik sistemler fethiyeden öteye pek geçemediğinden muğlada bi halt yok!
bıktık bu zamansız sıcaklardan izmire 3 hazirandan beri yağmur yağmıyor!
😦
2000-2001 kışına benzeyecek gibi duruyor bu sene
Daha çoook iner çıkar… Ama Kurban Bayramında orta avrupa pastırma havası yaşarken bizim üşüme ihtimalimiz daha yüksek…


Analiz ve grafikler: Santiago.
İstanbul’da 40 yılda yağışlar %75, sıcaklık 2.5 derece civarında artmış.
Teşekkür ederiz Santiago! Bu grafiği bir de yıllık yağış ve sıcaklık için yapsan ne güzel olur 🙂
Youtube’a yükledim videoyu artık izleyebiliriz 🙂
Son GFS model güncellemesinede bakarsak Ekim ayını da yağmursuz geçireceğiz.Tabi kendim için konuşuyorum Şimdiden yağmurdan bıkanlar bile vardır.Rize gibi
İstanbul Atatürk Havalimanında, Ekim ayı ilk 10 günü uzun yıllar (1973-2011) sıcaklık ortalaması 18,1°C’dir. 2012 yılı Ekim ayı ilk 10 günlük ortalama sıcaklığı 21,1°C olarak kaydedilmiştir. Mevcut diyagrama göre ay sonunda tarihi rekor gelebilir.
Santiago AHL uzun yıllar verilerini nereden buldun? Kaç gündür araştırmama rağmen sadece son 10 yılın verilerini bulabildim. E-postadan da sormuştum ama…
Her şey zamanında güzeldir.
Sonbahar bu sene sahne alamadı maalesef, hiç yakışmadı böyle sıcak ve kurak havalar. Kafasında yazı çoktan bitiren “ben” için bu gidişat tamamıyla bir eziyet.
Yoo benim memlekette(Kırşehir) sonbahar mükemmel gidiyor. Son 48 saatte 37 mm yağış aldı ve Ekim yağış ortalaması da 32 mm yani şimdiden ekim ortalama yağışının %11.8 fazlası son 2 günde yağdı. Daha da ekimin bitmesine de var üstelik!
İstanbul kendi derdine yansın 😛
Tüm Batı Bölgeler demek istedin herhalde?
Kıskançlık yapma bir 100 kg yağar istanbul’da şok olursun 🙂
Ne kıskançlığı kardeşim, havamdan geçilmiyor asıl! 🙂
Karadeniz şehirlerinin işi zor ya bütçeyi denkleştirmek zor. Kırşehir 37 mm ile bütçe fazlası vermeye başlamış. 🙂
Rize seni böyle seviyorum. Şimdi orada olmak isterdim. 🙂
Türkiye’nin geri kalanını bilmem de bu sabah Çayeli’ndeki görüntü bu şekildeymiş…
Aslında Ozan Hocam’a bende katılıyorum. Gerçekten yaş 35’e gelince öyle oluyor sanırım. Ekim, Kasım hatta Aralık aylarında İstanbul’da zaten doğru düzgün bir örtü yapacak kar yağma olasılığı çok düşük olduğu için, bu ayları poyrazlı soğuk bir şekilde geçirmektense, lodoslu ara ara yağmurlu, çoğunlukla güneşli geçirmek daha iyi olur diye düşünüyorum. Güçlü sistemler, Ocak ve Şubat’ı beklesinler ki bir işe yarasınlar.
Hah işte beni anlayan birisi çıktı 🙂
Buna yaşlılık değil hava deliliğinden sağlıklı hale geçmek denir. Biz kar delisi değiliz ki bu mevsimde soğuk,yağmur , kar ,fırtına beklemeyelim.
Kesinlikle katılıyorum Ozan Hocam, benim yaş da 33. Ve artık soğuğu hiç sevmiyorum. Üşümek,büzüşmek,mont-kaban giymek… Ama kar yağarsa o başka 🙂
Nasıl her hukukçunun yükseleceği mertebe eninde sonunda ister Yargıtay üyesi olsun, ister Anayasa Mahkemesi başkanı olsun ya da savcı, hakim olsun (66’sından sonra moruklayınca vs) avukatlık oluyorsa, havadeliliğinin de yükseleceği en son mertebe ılıkçılıktır. 😛
Bu yüzdendir ki bu mertebeye üst mertebe olduğundan saygı duyulması gerekir.
Ben 1200 metre çocuğu olarak çoktan bu mertebeye geçmiştim. Ozan’ın da ılıkçıklık icabında tam olarak olmasa da benim safıma geçmesi beni memnun etti.
Bir de baharcılık-çiçekçilik-böcekçilik var, prestij açısından o da iyi, ombudsmanlık gibi bir şey 😀
Her çıkışın bir inişi vardır Mehmet Efendi 🙂
Soğuk havada dizleriniz falan mı ağrımaya başladı anlamadım. Hele ombudsmanlık falan deyince sanki bu kış Ozan hocayla beraber sırtınızda emekli hırkasıyla sobanın kenarında radar takip edecekmişsiniz gibi bir kare geldi gözümün önüne. 🙂
Ya o değil de, blog İrlandalılarla dolmuş arkadaş. 🙂
Ozan abi senin gibi bir hava delisinden bu sözleri duymak epey şaşırttı. Bu havalar emekliliği gelmiş memur işci havasıdır. Durgun havaları hiç sevmem fırtına, dolu,kar,yağmur candır. 🙂
Bu arada İstanbul’da barajlardaki doluluk oranı %50 nin altına düşmüş durumda.15 günde %3,96 lık bir düşüş.Yani bu gidişle 187 günlük su kalmış.Neyse daha 6 aylık su varmış yağar heralde:)
Ne demek diyagramları böyle görünce sevinmek, sıcağı sevmek, yağmur kar nasıl olsa gelir demek? Ne oluyor Ozan hocam, gerçekten ılıkçı oldun galiba sonunda diye diye, böyle bir yazının bir havadelisine hiç yakışmadığını belirtir, teessüf ederim 🙂
😀
Valla samimi duygularımı belirttim. Çok süper yağmur kar yağmayacaksa soğuğa da hiç gerek yok…
Site ahalisi ılıkçılığı affetmiyor, üstat da olsa basıyor eksiyi 🙂
😀 Valla öyle! Ozan hocamın yorumu eksi 20’leri görmüş hehehehe. Kar da yok ortada, o eksi 20’ler ilikleri donduruyordur şimdi 😀
Demek ki insanları tanımak için böyle zamanları yaşamak gerekiyormuş. Yalnızca Ozan Bey olsa iyi de, içimizdeki İrlanda’lı, İskoçya’lı hatta Papua Yeni Gine’li leri görünce dehşete düştüm. 🙂 Benim yerim artık “geloo, yardıracak, efsane olacak” diyen ve diyebilen gerçek hava delilerinin yeri anlaşılan. 🙂
20 tane eksi ha? Tamam ben de uzun süreli soğuk seveceğim ama doğalgaz faturalarını eksi basanlara yollarım, onlar öder 🙂
Bu arada senin yorumu okuyan benim hatun az önce kahkaha attı 🙂
Hocam harika bir girizgah olmuş 🙂 Bu esprili üslubunu seviyorum. Aynı anlatım tarzıyla “hava” konusu dışında farklı hikaye denemeleri de çıkabilir sanki!. Senin hesabına göre ben yolun yarısını geçeli bayağı oldu (hatta yağmurda ıslanınca hafiften toprak kokuyorum). 🙂 Fakat yıllar geçtikçe değil sıcak havayı sevmek, tam tersi her geçen yıl daha fazla bunalıyorum. Bugünlerde belki “iliklerin” ısınacağı için mutlu olabilirsin ama açıkçası ben “tostumu yedim soğukları bekliyorum” 🙂
Güzel yazı. Valla artık meteorolojinin sitesine değil. Sizin sitenize bakar oldum.
İyi Çalışmalar.
Sıcak bir yerde yaşlanırsınız inşallah.
Kışın geleceği falan yok.Dün 2 tane kısa kol tişört aldım. 🙂
Ozan hocam emekli olunca Gerede’ye yerleşme planlarım var İngilizler güneye inedursun 😀 Gerek rakım gerekse bulunduğu konum itibariyle Gerede, ister Balkanlar’dan isterse Karadeniz üzerinden gelen bütün sistemleri yakalayan bir yer. İnşaat ve gayrimenkul işleriyle uğraşan biri olarak Gerede’de şimdien bir yer alıp site kuralım derim:D
Ben de bu kış yağışları göz önüne alarak Zonguldak kıyı gerisinde 1000 metre rakımlı bir yer buldum. Bütün yağışları alan Küp Dağı mevkiinde bir ağaç ev yapacağım kışları oberj türü bir evde kara gömüleceğim.
ben kızılcahamamdayım. gerede 30 km kuzeyimizde.O kadar fark varki aramızda inanamazsınız.güneşli bir havada burdan çıkıp zincir takma olayını çok duydum.biraz fazla soğuk olmakla beraber kar için en iyi yerlerden birisidir