Yeşermeye ve çiçeklenmeye başlayıp bir türlü devamını getiremeyen ağaçların bu zamanki hallerini pist başında bekleyen uçaklara benzetiyorum. Bir türlü kalkış izni alamıyorlar. Pistte bir sorun var. Hepsi sıralanmış olarak bekliyorlar. İnsanlar “ne oluyor yahu” deyip duruyorlar. Umarım don olayı yaşanıp uçuşları iptal olmaz.
Sevgili Berk Kardeşim,o ağaçlar ağaç olarak kalsalar da don olayından dolayı bekleseler!
Mesele bu kadarla kalsa bari…Kurbanlık Kuzey Ormanları için bak ne çıkmış gizli kapaklı !
” 6831 sayılı Orman Yasası’na eklenen bir hüküm ile inşaatı süren 3. köprünün bağlantı
yollarına AVM ve OTEL gibi rant tesislerinin yapılabilmesinin önü açıldı.
Yasaya eklenen düzenleme karayolları sınır çizgisi içindeki ormanlık alanlarda
(Devlet ormanlarında, erişme kontrolü uygulanan karayollarındaki ulaştırma yapılanı ve
Müştemilatı olan hizmet tesisleri ile bakım işletme tesislerine, karayolu sınır çizgisi içinde
kalmak kaydıyla izin verilir. Devlet idareleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan,
işletilen, işlettirilen veya yap-işlet-devret modeli esas alınarak yaptırılan ve işlettirilen bu
tesislerden herhangi bir bedel alınmaz) hükmünü içerdi.
Böylece karayolları sınır çizgisi içindeki ormanlık alanlarda yap-işlet-devret modeliyle
yapılan tesislerden herhangi bir bedel alınmaması yasalaştı.
SON SÖZ : Ağacın kalacak mı ki dondan etkilensin
Çiçeği açacak mı ki dalları yeşerebilsin
Günümüzde futbol taraftarları ikiye üçe bölünmüştür. Bunların içinde iyi futbola kötü futbola bakmadan, hatta futbola hiç bakmadan amigoluk ve holiganlık yapanlar vardır. Gözleri o kadar dönmüştür ki, milli maçta bile karşı tribüne ve milli futbolculara küfür edecek hale gelmişlerdir.
Siyasiler sağ olsunlar, artık toplum da keskin bir şekilde bir kaç gruba ayrılmıştır. İktidar muhalefet fark etmeksizin; oy verdikleri parti ne derse savunan insanların sayısı da çok artmıştır. Artık garipsemiyorum hiçbir şeyi.. Bunun particilikle ideolojiyle hiç alakası yoktur, olan İstanbul’a olmaktadır..
Yeşili ve doğayı savunan bir yazıyı desteklememek insanın doğasına da aykırı bir durumdur. ” Yaş kesen baş keser ” derdi büyüklerimiz bize. Daha çocukken ormanla ilk buluştuğumda yeşil sevgisi içime düşmüştü. Bir insanın yapay kabul ettiğim şehre ait olmadığını o zaman anlamıştım. Şehirde yaşarken bile ailem ile vaktimin büyük bölümünü bahçede yeşilliklerin içinde geçirmeye gayret ederdik.
İdeoloji ve siyaset bir uyuşturucu gibidir aynı futbol takımı tutmak gibi birşeydir ikisi aslında.
Bir ağaç kesilirken ağacı hangi siyasi eğilim kesti diye bakılmaz. Maalesef bu örnekleri çokça görüyoruz. Tıpkı Yalova’daki asırlık çınarlara yapılan muamele gibi. O ağaçların suçu baltayı indirenin rengi miydi ?
Sözün özü bir Havadelisi her türlü doğa katliamının arkasında olmalıdır ama siyaset uyuşturucusu almadan. 🙂
Ağacı severim çünkü insanım.
Ona zarar verenin karşısındayım.
Bakmam baltayı indirenin ideolojisine
Sende gel birlik olalım
Ama önce bırak şu ideoloji zehirini
Alet etme yeşili siyasete
Gel beraber seyredelim yeşeren ağaçları
Cemal Bey’ciğim…”İdeoloji zehirine” kadar olan yorumunuza katılıyorum. Tabii ki devamı da sizin görüşleriniz, istediğiniz şekilde ifade edeceksiniz.
Ama “ideoloji” aslında düşün-bilim demektir. Zehirlik bir durumu yok yani! Siyaset ise bildiğin “mülkiye” … Yönetim-bilimi … onun da zehirlik bir yönü yok hatta eksiklikleri bizzat zehirler bunların! Ben deneysel şiirinizi şu alttaki şekilde yorumluyorum ; iznine-affına sığınarak!
Ağacı severim çünkü insanım.
Ona zarar verenin karşısındayım.
Baltayı indirenin KÖROLASI RANTINA BAKARIM
Sen de gel birlik olalım
Ama önce bırak şu BETON RANTINI
Alet etme yeşil yeşil DOLARI
SEYRETME(YELİM) KATLEDİLEN ağaçları
Yağmur yüklü bir bulut “ideolojisi” gereği yağabileceği yer arar.
Bu o bulutun yağmuru oluşturma “siyaset” idir, arayışıdır…
Bulsa da bulamasa da arayışın tamamı ideolojiktir (bulut-yağış diyalektiği).. .
O yüklü bulutu asla kendine uygun olmayan yere yağmur bırakırken göremezsiniz,
yani yanlışlıkla yağmur yağamaz!
Yanlışlıkla/tesadüfen sel,hortum veya eko sistem değişikliği oluşmaz!
Doğanın kendi diyalekti hiç şaşmaz…şaşarsa var olamaz!
Doğa “ideolojik” olarak kendine özdeş iklimi ve “siyaseten” uygun rejimi kovalar!
Siyaset (yönetim) ve ideoloji (düşünsel felsefe) nerede yok ki!
Haa biz ölümlüler için iyisi var kötüsü var,o ayrı…
Bulutlar hep adalet arardı ve ben buna inanırdım. Kar haberleri gelirdi başka semtlerden beklerdik pencerelerde sıra bize de gelecek diye. Gözümüz sürekli o yağmur tanelerinin arasına karışan kar tanelerini arardı ve zaman geçmek bilmezdi, içimiz isyana hazırdı. Tam isyan edecekken ilk kar taneleri büyük bir süratle yatay bir şekilde yere düşmeye başlardı. İlk yaptığımız şey bu sevinci etrafımızda paylaşabileceğimiz birini aramaktı. İçimizden geldiği gibi “Kar yağıyor ” diye bağırırdık. Bazen bunun için utanırdık, sıkılırdık ama yine de bağırırdık. Hep böyle olur zannederdim batıdan, doğuya, kuzeyden, güneye herkes nasipleniyor işte. Yeter ki bir yönden haber gelsin bulunduğun nokta neresi olursa olsun adalet gereği o kar gelecek. O çocuksu duygular yok artık içimde, görüyorum her şeyi artık taraf olamıyorum , ama bertaraf oluyorum bu yüzden. Ama yine de yaşama sevinci var içimde ve İsmet Özel’in şu sözleri dökülüyor dilimden.
Yılmadan yap.. Önce yap, sonra açıklarsın.
Bilgece yap. Yani koruyarak, yani için titreyerek, yani yıkılmasın diye.
Tutkuyla yap. Sana verilen yaşama gücünü kullan.
Yılmadan, bilgece ve tutkuyla.
Önce yap, sonra açıklarsın.
Kendimi gizlemeyi samimiyetsiz buluyorum, CHP seçmeniy(d)im. Cemal Bey’in bahsettiği, CHP’li belediyenin yaptığı Yalova’daki ağaç katliamından (ve başka birkaç olaydan) sonra kendime siyasi alternatif arar oldum. Eğer merak edilen buysa, birçok CHP seçmeni de benle aynı görüşte.
Cemal Bey’in tavrını ise anlamıyorum. Şunu mu söylemek istiyorsunuz Cemal Bey, siyaseti hiç karıştırmadan ağaçları çiçekleri böcekleri sevelim. “Siyaset uyuşturucusu”nu (ne demekse), yutmayalım. Mesela bazıları hak hukuk filan asla tanımadan doğayı katletsin, biz sadece ayıplayalım, çünkü siyasi bir şeyler söylersek doğru olmaz ve “ideoloji zehri”ni yutmuş oluruz. Hükümet hukuksuz işlerinden dolayı mahkemeye verilsin, hakimler değiştirilmek veya mahkeme kararları tanınmamak vb. suretiyle doğa katliamları olanca hızıyla devam etsin; fakat biz siyasete asla bulaşmayalım. Hukuk yoluyla sonuç alamayınca insanlar sokağa çıkmasın, çünkü ayıp olur, siyaset yapmış oluruz. Kusura bakmayın ama sizin gibilerin bu “siyasete bulaşılmasın” tavrı nedeniyle memlekette talan edilmedik hiçbir yer kalmamak üzere. Hukuki yolların tükendiği noktada, siyasete bulaşmadan, sokağa çıkıp eylem yapmadan, fiilen bu işlerin önüne geçmeden bu talanları nasıl önleyebileceğimizi bize anlatır mısınız? Veya sizce otoriteye her zaman boğun eğip, elde kalan yeşile şükrederek yaşamaya devam mı etmeliyiz? Teşekkürler.
Hem siyaseti nasıl karıştırmayız ki? O siyaset ve siyasetçiler değil mi bizim hayatımıza karışıp da yönlendirenler? İstanbulu 21 senedir aynı zihniyet yönetmiyor mu? Bu şehrin bugün geldiği nokta ne peki? Hiçbir yere gitmeyen trafik, beton yığınları ve AVM’ler değil mi? Bir hava delisinin çevreci olmaması düşünülemez bir şey bence. 2002 yılında 10 milyon civarında olan nüfusun bugün 17 milyona dayandığı söyleniyor. Hem iktidar olacaksınız, hem belediyeler ellerinizde olacak ve acilen nüfusunun daha da azaltılması gereken bir şehri 10 yıl içinde %70 nüfus artışı ile karşı karşıya bırakacaksınız. Sonra da ne yapalım İstanbul’un gerçeği bu diyeceksiniz. Hiç kimse kusura bakmasın bugün 90 milyon nüfusa sahip Almanya nın en büyük şehrinin nüfusu 4 milyon. Neden sizce, planlama, planlama, planlama. Bizde neden böyle değil. Zira, bizde yapılan tüm planlamalar sadece birilerinin çıkarına hizmet etmeye yönelik de o yüzden. Ayrıca, belirteyim ki, hiçbir partiye üye falan değilim. Ancak, lise yıllarımdan beri kendimi kalbim solda diye tanımlarım. Yalova’daki ağaç katliamından sonra CHP’li belediyeye ağzıma ne geldiyse her ortamda söyledim. Söylemeye de devam ederim. Zira, bana göre yanlıştır önemli olan, kimin yaptığı değil.
Herkesin fikrine saygı duyuyorum her türlü yeşil katliamına karşıyım bunun için eylem yapmak ta çok doğru. Anlatmak istediğim esasında çok iyi anlaşıldı verdiğim örnek üzerinden yazıma tepkiler gelmiş. Benim de etrafımda yüzlerce her iki kamptan insanlar var önce ağacın kimin kestiğine bakıyorlar bu zehirlenme değil de nedir ?
Otoriteye tabi ki karşı geleceğiz şartsız kayıtsız. Ayrıca yukarıdaki yazınızda samimi olduğunuza inanıyorum ama bana inanın istisnalardansınız.
Şimdi de 17-21-23 Mart sistemi heyecanı bastı milleti !
Millet dediğim de sizsiniz Havadelileri…Turgut Uyar’lık olmuşsunuz bir nevi..
Göğe bakmaktan başınız dönmüş,gene de hava sevdası terketmemiş sizleri,ne mutlu !
GÖĞE BAKMA DURAĞI
Sayısız penceren vardı, bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir, biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, başka türlüsü güç..
İkimiz birden sevinebiliriz ; göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan, şu şekerkamışlarından
Bebe dişlerinden, güneşlerden, yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla, bu evleri de, bunları da
Göğe bakalım…
“Eskişehir Meteoroloji 3. Bölge Müdürlüğü sahasında bulunan Eskişehir, Bursa, Bilecik ve
Kütahya’da, cuma ve cumartesi günleri kar yağışı görülebileceği bildirildi. ” – Ajanslardan
Bunlaaar adeta ters “miknaatiz” gibi biribirisini çekmek suretiyle işte kar filan artık ne varsa buralara ne yapıyor…yağış noktasında evet bizzat boşaltıyor mübareği !
Şaka bir yana İç Batı Anadolu-İç Ege’nin bilinen tarihindeki en yağışlı ve karlı dönemi desek abartmış mı oluruz? Bölge ahalisi için 2015 bir kenara itina ile not edilir!…
çihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)
Bir saat kadar önce şehrin batısında yağmur etkili oldu. İki kere sağlam gök gürledi.
Dün de öğleden sonra hafif doluyla birlikte güzel yağmur yağmıştı.
Mart soğuğuna dikkat! Beklenen soğuk, beklenenden daha soğuk olabilir!
Gönül ister ki, bu başlığı Havadelisi.com atsın. Biraz daha güçlenirse gündeme gelecektir. Malum Pam siklonu falan… 🙂 Bünyamin düşmanları itina ile eksiliyebilir.
Güney Pasifikteki Tonga adalarında geçen Aralık ayında bir su altı volkanı faaliyete geçmiş, ve sonunda ortaya yeni bir ada çıkmış 🙂 Doğal şartlar yüzünden aylar sonra eriyip tekrar kaybolabilir diye de eklemişler..
Yukarıdaki linkten alıntı: “Yalova İl’inin iklimi, Makro-klima tipi olarak, Akdeniz ve Karadeniz iklimleri arasında bir geçiş niteliği taşır. Kimi dönemlerde de karasal iklim özelliklerini yansıtmaktadır. ”
Yalova’ nın arada sırada karasal iklim özellikleri yansıttığına dair olan görüş bana biraz abartı gibi geldi. Dağlık kesimleri için dağ iklimi dense anlarım ama üç tarafı denizlerle kaplı olan bir ilin karasal iklim özellikleri gösterebildiğinin söylenmesi garip.
Bir kere ona “makroklima” denmez, “mikroklima” denir. Devlet bağlantılarında verilen bilgilere hiçbir zaman itibar etmeyin. Ben bunu bilir bunu söylerim.
17 Aralık 1961 tarihinde de Roccacaramanico’ da 24 saatte 365 santim kar yağmış. Gayrı resmi günlük rekor Roccacaramanico’ ya aitmiş. http://it.wikipedia.org/wiki/Roccacaramanico
Accuweather linkinde şu şekilde bir alıntı var: “But surely between Abruzzo and Molise it snowed more, as after all, had already happened in the past. The great meteorologist Edmondo Bernacca, in fact, in the Italian Meteorological Magazine of December 1961 wrote that in Roccacaramanico fell 365 cm (143.7″) of snow in 24 hours.”
Roccacaramanico’ ya yılda ortalama 3 metre kar yağıyormuş. 1929 kışında 10 metre yağmış.
Google Haritaları’ nın topografya modunda baktım. Roccacaramanico 1000 metreden biraz daha yüksek görünüyor. Ancak arkasında yüksek bir dağ var. O kar yağışları orografik-yükselim yağışları sayesinde o kadar güçlü oluyormuş.
Yurt geneli bahar moduna girmişken, çiçekler, yapraklar açmışken bu sistemin gelmesi ülke genelinde tarımsal bir afete neden olur. Tabi uzun bir zaman aralığı olduğu için bu şekilde gelme ihtimali son derece zayıf. Bu kışın 1-2 günlük kar jübilesini yaşama isteğini barındırırken tarımsal afet olasılığını göz ardı etmeyin.
Kesinlikle katılıyorum. Geçen sene başta fındık üreticileri olmak üzere tarımla uğraşan insanlarımız çok ciddi zarar gördüler. Bu mevsimde böyle güçlü sistemler ağaçların kaldıramayacağı türden. Sistemin Akdeniz Havzası’na yönelip, tepki siklonu oluşturup, Anadolu’ya bol yağış bırakmasını tercih ederim.
PAM Siklonu 5. Kategoriye çıktı ve siklonun gözü Vanuatu’nun başkenti Port Vila’ya merkezlemiş gibi görünüyor.. Adanın şu ana kadar yaşadığı en etkili siklon olacak deniyor..
Arkadaşlar an itibariyle Uludağ’dayım ve yaklaşık 1 saat içinde başlayacak kar yağışını radardan takip ediyorum, İstanbul’da gerçekten güzel bir kış geçirdik, kapanışı da burada yapıyoruz artık.
çihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)
Bugün öğleden sonra Konya’da mevsimin ve yılın ikinci orajı etkili oldu. Üstelik dolu yağışıyla birlikte. Kentin bazı semtleri kar yağmış gibi beyaza büründü. Bu sabah ise batımızdaki tepelerin zirveleri beyazdı. Gece etkili olan yağmur yükseklere kar şeklinde düşmüş demek ki.
Bugün Konya:
Bugün Anadolu:
çok güzel sulu kar yağıyor , bu gece değilse de yarın gece yerde tutacak gibi geliyor , tutsa da kalmaz ama bu yıl için son bir kere görmek istiyorum …
Bu da artık çok fazla, bu sene uzaklar hep efsane yaşadı bizim efsane diyebileceğimiz sistemcikler onların yanında çerez kalır. Yok arkadaş kar için yanlış coğrafyadayız…
Hazır şu Atatürk Havalimanı İstasyonu’ nun verisinin hatasından bahsedilmişken dikkatimi çeken başka bir şeyden söz etmek istiyorum:
İzmit’ te 14.01.2009 tarihinde -9.7 derecelik uç değer kaydedilmiş ve MGM’ nin sitesinde belirtilmiş. O kış İzmit’ teydim. İzmit’ te öyle bir sıcaklık yaşanıp da dikkatimden kaçması imkansız. Üstelik sıcaklık terslenmesinin (ben bilerek terslenmesi diye yazıyorum) yaşandığı zaman MGM istasyonuyla aramda -30 metre civarı rakım farkı olmasına rağmen -1 derece kadar farklar yaşandığını gözlüyorum. O gece gerçekten -9.7 derece olsaydı ben -10.5′ u rahatlıkla kaydederdim ki, ben 2009′ dan daha önceki yıllardan beridir sayısal termometre kullanıyorum. Halka sunulan o veride kesinlikle büyük bir hata olmalı. Yaşanmış gerçek sıcaklık -5′ den daha aşağı olamaz.
Madem hatalı kaydettiler, bari biraz duygusal davransalardı da temizinden -10,-12 filan yazsalardı. 🙂
2009′ daki sözde rekor kaydından önceki 2000 Ocak’ ında kaydedilen -6 derecelik kaydın yapıldığı gece kuzeyli rüzgarlara açık, ısı adası etkisi en az düzeyde olan Yahyakaptan’ da oturuyordum ve sabaha karşı balkonda -10 dereceyi kaydetmiştim. Bunu da hatırlatayım.
çihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)
2009 kışı ılık bir kıştı. Böyle bir kışta en düşük sıcaklık rekoru kırılması bana da inandırıcı gelmedi. Üstelik o günlerde ülke genelinde ılık hava etkiliymiş. 850 mb sıcaklıkları ülke genelinde +5, +8 derecelerde geziyormuş. Şu şartlarda 30 metre rakımlı bir kıyı kentinde bu kadar düşük sıcaklığın ölçülmesi imkansız gibi bir şey.
Günlük tükettiğimiz suyu hesaba katmamışsınız, yaklaşık 15 gündür kayda değer bir yağış almadık. bu durumda, günlük su tüketimimizin baraj kapasitelerinin %0,3’ü olduğunu düşünürsek, yaklaşık %4,5’luk bir doluluk oranında azalma yaşanması gayet doğal
Önümüzdeki günlerde Okyanusya ülkesi Vanuatu civarlarında PAM siklonu oluşuyor. İki üç güne 903 milibarlık bir canavara dönüşecek ve hamleleri 300 km/saate ulaşacak rüzgarlara sebep olacak, adalardan birine denk gelirse haritadan siler..
Şunu da ekleyelim, Güney Yarımkürede alçak basınçlar Kuzey Yarımküredekilerin tam tersine saat yönünde dönerler..
Kasırga veya siklonların yarımkürelerdeki dönüşünü Coriolis etkisi belirler. Ekvator’da Coriolis etkisi çok az/sıfır olduğu için siklon veya kasırgalar ekvatora en az 8 derece uzaklıktaki enlemlerde oluşur. Bu oluşumlar farklı yarımküreye doğru hareket ederse de muhtemelen ekvatora fazla yaklaşamadan dağılır.
Mustafa Bey, “en sevmediğim havalar var dışarıda son günlerde” demişsin…
Aynı fikirdeyim!
Evet (43 yıl önce bugün) 10 Mart 1972’de böyle pis bir havada üç fidan için “kara” kalemleri kırdılar…
Kar gerçekten fıtratı na uygun yere yağdığında güzel oluyor.Yoksa alçak kesimlere yağan kar efsanede olsa doymadan eriyip gidiyor.11 ve 19 şubat tarihleri arasında etkili olan sistemde yağan kar erdemli merkezdeki 26 dereceye çıkan sıcağa rağmen hala 1200 rakımda bile kar görmek mümkün hafta sonu çıktığım 1300 rakımda 25 cm kar vardı güneş alan yerlerde gölgelerde daha fazlaydı.
Havaaşkı(EREN) (Beypazarı/ANK - 682 m)
Bir kışın daha sonuna geldik. Burası için 2006’dan sonra en karlı kış oldu. Bunlarda karışık olarak en beğendiğim fotolarım 🙂
Son fotoğraf tamda benim sevdiğim tarzda ama biraz daha net olsa süper olurdu..harika görüntü nedense bu tarz havaları çok severim karlı puslu akşam üzeri sokak ışıkları yeni yanmış..
Aklım almıyor yahu. Florya ile AHL arasında 2 km mesafe var yok. Yükseklik farkı hemen hemen hiç yok. Denize uzaklıkları aynı. Üstelik bugün hava da hiç açmadı. Günün en yüksek sıcaklığı Florya da 7.7, AHL de 10.1 derece. Hiç ama hiç inandırıcı değil. Ya AHL de ölçüm yapılan alanda bir dış etken bu durumu yaratıyor. Ya da aletleri bozuk bunların.
Florya Istasyonu zannedersem ormanin icinde, agaclar sebebiyle termomete gunes isinlarindan hic etkilenmiyor olabilir. Gercekten de cok fazla fark oluyor.
AHL istasyonu verileri zaten genel olarak il genelinden bagimsiz oluyor tamamen. Poyrazli gunlerde fazla yuksek, lodoslu gunlerde de fazla dusuk degerler olculuyor.
Commandouz (Bayrampaşa-148 m)
Florya istasyonu tam ormanın içinde ve pek rüzgar almayan bir noktada. Özellikle sıcaklık sensörlerinin olduğu kutu lojmanın hemen yanıbaşında.
Ahl istasyonuna gelirsek ben uçakların ciddi biçimde istasyonu etkilediğini düşünüyorum, ancak belirli saatlerde. Ayrıca takip ederseniz, Ahl istasyonu güneşli, poyraz esen ılık havalarda akşam güneş batımı ile saat 21:00 civarlarına kadar çevresinden 4 derece daha sıcak olurken saat 22:00-23:00 civarlarında bu fark anında kapanıyor, çevresi ile eşdeğer sıcaklığa geriliyor.
Bir de Akom’un Sağmalcılar’da bulunan istasyonu çevresinden sürekli 2 derece daha yüksek sıcaklık gösterdiği için bunu Akom’a mail yolu ile sormuş ve bunun nedeninin istasyonun hemen altında bulunan Otogar’dan kaynaklandığı cevabını almıştım.
Şehrin hiç bir semtinde böyle bir değer yokken, üstelik o istasyona en yakın yerlerde bile 2-3 derece daha düşük sıcaklıklar ölçülürken var bence AHL de bir sorun.
Bence istasyonda en ufak bir sorun yok.Geçtiğimiz pazartesi tüm gün güneşli ve tek bir bulut dahi yokken sıcaklık AHL’de 10,6 Florya’da 12,8 olarak gerçekleşti.Rüzgar gün boyu güneybatı yönünden çok hafif esmişti ve tüm şehirde hava şartları en az bugünkü kadar stabildi.O gün AHL’de uçak uçmuyor muydu? ya da o gün bu iki istasyon birbirine daha mı uzaktı da kimse bir şey demedi? Bence istasyonda hiçbir sorun yok.Özel konumundan ve anlık rüzgar durumundan dolayı bu fark kaynaklanıyor olabilir.Bana göre,Florya istasyonu AHL istasyonuna kıyasla ”görece” daha karasal ve tek fark buradan kaynaklanıyor.Takip ederseniz rüzgar güneyden estiğinde çoğunlukla Florya’da, kuzeyden estiğinde çoğunlukla AHL’de daha yüksek sıcaklıklar ölçülür.
Dediklerinize katiliyorum. AHL istasyonunda sicakliklar istasyonun konumu itibariyle anlik faktorlere karsi cok hassas.
Ama zaman zaman istasyondan gelen verilerin guvenilirligiyle ilgili suphe uyandiricak dengesizlikler yasanmiyor degil. Mesela bu aksam ozellikle dikkat ediyorum; 00:50 da 7.5 derece olan sicaklik 01:50’de bir anda 9.2 dereceye yukselmis. 1 saat gibi bir sure icin bu sicaklik degisiminin anormal oldugu soylenemez, ama eger gozumden kacan olmadiysa sehirdeki diger tum istasyonlar birkac saattir cok sabit sicaklik degerleri rapor ediyor. Ruzgar yonunde filan da ani degisimler yok, saatlerdir araliksiz bir sekilde orta kuvvette poyraz esiyor. Bu durum da istasyonun ucuslarin yogunlastigi saatlerde cevresinde kalkan/inen ucaklarin yarattigi bir isi adasindan etkileniyor olabilecegini dusunduruyor.
Enteresan bir istasyon. Biz de sık sık kendi aramızda konuşuyoruz. Yarışma nedeniyle neredeyse anlık takip ettiğimizden ve İstanbul gerek resmi gerekse özel istasyon ağıyla örülü olduğundan en ufak bir sapma hemen göze çarpıyor. Özellikle Florya istasyonuyla olan farklılık da hemen göze batıyor. Başka istasyonları da bu kadar yakından takip etsek aynı durumla karşılaşır mıyız bilemiyorum…
Bence veriler girilirken yanlışlıklar oluyor olabilir, zaten MGM’nin sıcaklıkları yayınladığı sayfanın en altına bakarsanız, “değerler kalite kontrolden geçmemiştir” yazıyor. Çoğunlukla deniz fenerlerindeki istasyonlardan, -25c falan gibi abuk subuk değerler çıkabiliyor.
Bu durum çok eskiden beri var. Özellikle belli saatlerde fırlayabiliyor, Oğuz bahsetmiş. Fakat AHL çok büyük bir alan, istasyonun tam olarak noktasını bilsek daha net konuşabiliriz.
Adana bugün 27 dereceyi gördü. Ayarsız bir memleket, güneşi gördü mü hemen ısınıyor. Bu mayıs değerleri birkaç gün daha görülecek, belki 30 derece bile ölçülebilir.
Ayın 20′ sinde Türkiye’ de parçalı Güneş tutulması görünecekmiş. Tutulma parçalı dahi olsa kaçırılmaması gereken bir hadise. https://vimeo.com/117771093 Şimdiki duruma göre o gün hava parçalı bulutlu olacak gibi görünüyor. 🙂
çihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)
Bu ılık havalar bana yaramıyor. Onca soğukta, tipide bir şey olmadı da sıcaklık 15’i geçince hasta oldum. Soğukçuyuz ezelden 🙂
Aynen arkadaş ya ! Ayazında karında turp gibiyken bahar havasında bir bitkinlik söz konusu 😀
Sinan (Bağcılar 90m. Başakşehir 140m.)
Bugun Bahcesehir’e pedal cevirdim. Cogu kez kopek havladi heyecanli gecti, ruzgar cok sert estigi icin gidon hakimiyetini kaybettim cogu zaman. Tabii boyle her yaptigini neden yaziyorsun diyebilirsiniz ama Bahcesehir’e giderken arazide kar yigin gordum o kar’a ayak bastim cok mutlu oldum…
Üstatlar ilkbahar mevsimine girdik diye bundan sonra genel haftalık tahminleri ve uzun vade de yapılan tahminleri yapmayacakmısınız? Fazla özletmeyin kendinizi 🙂
Arkadaşlar bunun için harcadığımız emek sonucu ortaya çıkan değerin yeterli derecede ilgi görmediği kanaatindeyiz. Evet burada en az 100 havadelisinin bu video ve değerlendirmelerin takipçisi olduğunun farkındayız ancak youtube’deki izlenme sayıları gerçekten düşük ve harcanan emeğe değmiyor. Bu nedenle kış dönemi haricinde bu tür değerlendirme ve videolar yapmayı istisnai durumlar haricinde düşünmüyoruz. İleride fikrimiz değişebilir ancak en azından önümüzdeki bir kaç ay için düzenli haftalık değerlendirmelere ara veriyoruz. Bu demek değil ki havayı takibi bıraktık ve yeni yazılar yazılmayacak, uyarılar yayınlanmayacak. Eskiden olduğu gibi önemli hava olaylarını birlikte takibe devam edeceğiz.
Size katılıyorum. Ben de kişisel bisiklet bloğumda üç-beş kişi için yazmamaya başladım. Yaz yaz yaz nereye kadar…. Emeğimin karşılığını doğru dürüst alamadığım gibi fotoğraflarımı izinsiz kullananlar olunca blog yazmaktan soğudum. Hale bloğu açtığıma bakmayın. O konuda Türkçe hiç kaynak olmadığından açma gereği hissettim. Hevesim ne kadar sürer bilmem.
11 derecelik istasyon Kireçburnu olsa gerek. Bu yörenin Karadeniz’den esen serin rüzgarları direk alan yapısı öteden beri biliniyormuş sanırım. Kireçburnu’nun adını ilk kez çocukken okuduğum bir Ömer Seyfettin hikayesinde duymuştum. Kendini bahar havasına kaptırıp bütün gün gördüğü hayallerden, depreşen aşk duygularından vs. iş yapamaz hale gelen kahramanımız, bir arkadaşının tavsiyesiyle Kireçburnu’na taşınır. ‘İnsan Kireçburnu’nda Ağustos’ta bile donar.’ der arkadaşı (çocukken çok etkilenmiştim bu cümleden). Gerçekten de üşümekten gözü ne rengarenk açan bahar dallarını, ne çiçeklerin yaydığı baygın kokuları, ne de sokakta gördüğü güzel kadınları gören kahramanımızı Kireçburnu soğuğu nihayet kendine getirir 🙂
Nehrk , tavsiyem eksicilere kızmaman…yani takılmamak daha iyi !
Benim hiç de kafama uymayan bir yoruma (serbest atışa) artı vermeleri gibi bazen anlaşılmaz şekilde çoklu eksi de gelebiliyormuş diyorum kısacası…
Hem bak sen sadece eksicilerİ eleştiriyorsun ama benim çok ağır (site kapattıracak) 🙂 yorumlarımı yayınlamıyorlar…”Atış serbest” demezler mi bir de! Düpedüz sansür canıım 🙂
Şaka şaka ben de dilime hakim olayım biraz !
NOT : Admin bunu yayınla lütfen ! 🙂
Bunlar Dünya’ nın her yerinde az çok görülüyor. İstanbul’ da ve ülkemizin her köşesinde kim bilir ne haleler, yalancı Güneş’ler, skypunchlar v.s. ler görünüyordur da dikkat çekmiyordur. Bu tip hava olayları genellikle Güneş yüksek konumdayken parlak gökyüzünün olduğu saatlerde görüldüğünden, parlak gökyüzünde olağanüstü bir hava olayı aramak çoğumuzun ilgisini çekmediğinden onlar sanılandan daha yaygın olmasına rağmen onları fark etmek, parlak gökyüzü sebebiyle oldukça zor.
Ben yavaş yavaş bunlarla ilgilenmeyi takıntı haline getirmeye başladım. Gözüm güneşli havalarda sık sık yükseklere bakıyor. Evdeyken bile yarım saatte bir Güneş’ in etrafına bakınıyorum. Dolayısıyla bu gibi şeyler yaşanınca hemen fotoğraflıyorum.
Normal gökkuşakları çok daha nadirmiş aslında. Hakikaten öyle. İzmit’ te yılda bir kaç kez normal gökkuşağı oluyor. Fakat sirüs v.b. yüksek seviye bulutlarının olduğu günlerde, hale, yalancı Güneş v.s. görülme ihtimali oldukça yüksek.
Corona olayı ise havanın kapalı ve yağışlı olmadığı, parçalı az bulutlu olan hemen her gün görülen çok sık bir hadise.
Özellikle sirüs bulutlarının görüldüğü günlerde güneş gözlüğünüzle arada sırada Güneş’ in etrafına (Güneş’ e doğru değil!!!) arada bakın. Hoş bir şeyle karşılaşma olasılığınız hiç az olmayabilir. 🙂
Senede Marmara sahillerinde 10 küsür gün yağan kara ilgi duyacağınıza bunlar gibi diğer egzantirik hava olaylarıyla da gözlerinize dikkat ederek ilgilenmeye çalışın. Bunları görüntüledikten sonra yaşadığınız yere yağacak kardan alacağınız keyif, kaymaklı dondurmanın üstüne dökülen nefis çikolatalı sos gibi olacaktır.
Kar yağmıyor diye somurtup durmanızı istemiyorum. Havayı yaşayın. 🙂 Kar Marmara sahillerine standart bir kışta 10 gün kadar yağar, fakat hale ve benzeri optik hava olaylarını yılda tahminimce en azından 50-60 kez gözlemleyebilirsiniz. Yanınızda güneş gözlüğü ve fotoğraf makinesi olsun.
Kutup bölgelerine özgü ve çok nadir bir olay gibi tabir edilen yalancı Güneş hadisesinin İstanbul’ da bile yaşanabileceğini, arada yaşanıyor olduğunu unutmayın.
Berk,vallahi bisiklet bloğunda “imrenmeyin harekete geçin” demişsen de
sana ne kadar özendim anlatamam,hele bisiklet turlarını da okudukça…
Hatta Modena ile daha önce gidip gezdiğim Verona’yı saniyeler içinde bir an karıştırıp tekrar hatırlamamı sağladın! Siz gençlerin (aslında herkesin) doğa tutkusunu , gezginci ruhunuzu ve izleme merakınızı çok önemsiyorum.
Gitmeyen,görmeyen,merak etmeyen,dokunmayan,solumayan,ıslanmayan,terlemeyen,
üşümeyen kısacası ORADA OLAMAYAN insan olmak ne kadar da acı!
Daha nice gezmelerine – tozmalarına…hale’lere selam…pedallamaya devam!
NOT : James Franco’nun “127 saat” filmi var.
Seyrettiysen beğenmişsindir,yok kaçırdıysan izle derim şiddetle !
Tipin de benziyor mu ne? :)) Valla benziyor gibi :))
Polonya sahillerinde kaldığım gece ise tesadüfen noctilucent bulutlarını (fotoğrafta turkuaz renkliler) fotoğraflamışım. Bu da ilgimi resmiyete kavuşturdu.
2014 Aralık ayında İzmit’ te optik hadiselerle dolu iki günü yaşayınca güneşli havalar benim için kar beklenen günler kadar heyecanlı olmaya başladı.
Araba kullanmayı öğrenmeye başladığım bir gün araba kullanıyor olduğumdan İzmit’ in doğusunda gördüğüm K-H bulutlarını fotoğraflayamamış olmak benim içime oturdu. Olsun.
Film seyretmeyi, TV izlemeyi sevmem ama bir araştırayım bakalım kimmiş O… 🙂
Meteorolojik gozlem yapanindan tutun, merak ettiklerini soranlara kadar; girgir yapanindan tutun, onemli bir bilgi paylasanina kadar herkes eksi’lere bogulmus durumda. Kis bittiginden midir nedir herkesde bir gerginlik ve gunah kecisi arama egilimi var herhalde. 😀
Simdi tum eksiciler bu yorumu afiyetle eksileyip kurtlarini bir guzel doksunler. Bir daha da o butona tiklamayiversinler. Kar mar yok daha, bitti. Suclusu da biz degiliz, matematiksel konumumuz. Bu saatten sonra da , go ilikçi or go home.
2012 candır ya.
Şubat ayında soldaki fotoğraf gibi 6 kere oldu. Aralık-Ocak ve Mart’ı saymıyorum bile…
2015 kışı ise Ocakta 1.8-2 metrelik bir sistem sonrasında ise 2 kere 10 cm’lik kar yağışı ve dün akşam yağan 3 cm….
Yıl gibi yıl 2015 giderek ayak son bir buse kondurdu. Havada da olsa yine kar gördük.
Oha, dışarıya bakayım dedim an itibariyle saf kar yağıyor.
Olaya bakın, anneme sordum hava nasıl soğukmu diye, kar yağacak dediler dedi bana, bende bura için söylenmedi dedim camı açtım şok oldum. 😀
Biliyorum, kimse seninle ilgilenmiyor artık ama, tepelerine kar yağıyor ey İstanbul.
Beykoz sırtlarında hafifçe çatıları beyazlatan ince bir kar yağışı var…
Almanya’ da meteor yağışı. http://www.fr-online.de/digital/meteor-twitter-meteor-ueber-deutschland-gesichtet,1472406,30132064.html
Yeşermeye ve çiçeklenmeye başlayıp bir türlü devamını getiremeyen ağaçların bu zamanki hallerini pist başında bekleyen uçaklara benzetiyorum. Bir türlü kalkış izni alamıyorlar. Pistte bir sorun var. Hepsi sıralanmış olarak bekliyorlar. İnsanlar “ne oluyor yahu” deyip duruyorlar. Umarım don olayı yaşanıp uçuşları iptal olmaz.
Sevgili Berk Kardeşim,o ağaçlar ağaç olarak kalsalar da don olayından dolayı bekleseler!
Mesele bu kadarla kalsa bari…Kurbanlık Kuzey Ormanları için bak ne çıkmış gizli kapaklı !
” 6831 sayılı Orman Yasası’na eklenen bir hüküm ile inşaatı süren 3. köprünün bağlantı
yollarına AVM ve OTEL gibi rant tesislerinin yapılabilmesinin önü açıldı.
Yasaya eklenen düzenleme karayolları sınır çizgisi içindeki ormanlık alanlarda
(Devlet ormanlarında, erişme kontrolü uygulanan karayollarındaki ulaştırma yapılanı ve
Müştemilatı olan hizmet tesisleri ile bakım işletme tesislerine, karayolu sınır çizgisi içinde
kalmak kaydıyla izin verilir. Devlet idareleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan,
işletilen, işlettirilen veya yap-işlet-devret modeli esas alınarak yaptırılan ve işlettirilen bu
tesislerden herhangi bir bedel alınmaz) hükmünü içerdi.
Böylece karayolları sınır çizgisi içindeki ormanlık alanlarda yap-işlet-devret modeliyle
yapılan tesislerden herhangi bir bedel alınmaması yasalaştı.
SON SÖZ : Ağacın kalacak mı ki dondan etkilensin
Çiçeği açacak mı ki dalları yeşerebilsin
Bu yazıya eksi verenler herhalde kuzey ormanlarının kesilip yerine AVM yapılmasından haz duyacak kişiler olsa gerek diye düşünüyorum.
Günümüzde futbol taraftarları ikiye üçe bölünmüştür. Bunların içinde iyi futbola kötü futbola bakmadan, hatta futbola hiç bakmadan amigoluk ve holiganlık yapanlar vardır. Gözleri o kadar dönmüştür ki, milli maçta bile karşı tribüne ve milli futbolculara küfür edecek hale gelmişlerdir.
Siyasiler sağ olsunlar, artık toplum da keskin bir şekilde bir kaç gruba ayrılmıştır. İktidar muhalefet fark etmeksizin; oy verdikleri parti ne derse savunan insanların sayısı da çok artmıştır. Artık garipsemiyorum hiçbir şeyi.. Bunun particilikle ideolojiyle hiç alakası yoktur, olan İstanbul’a olmaktadır..
Yeşili ve doğayı savunan bir yazıyı desteklememek insanın doğasına da aykırı bir durumdur. ” Yaş kesen baş keser ” derdi büyüklerimiz bize. Daha çocukken ormanla ilk buluştuğumda yeşil sevgisi içime düşmüştü. Bir insanın yapay kabul ettiğim şehre ait olmadığını o zaman anlamıştım. Şehirde yaşarken bile ailem ile vaktimin büyük bölümünü bahçede yeşilliklerin içinde geçirmeye gayret ederdik.
İdeoloji ve siyaset bir uyuşturucu gibidir aynı futbol takımı tutmak gibi birşeydir ikisi aslında.
Bir ağaç kesilirken ağacı hangi siyasi eğilim kesti diye bakılmaz. Maalesef bu örnekleri çokça görüyoruz. Tıpkı Yalova’daki asırlık çınarlara yapılan muamele gibi. O ağaçların suçu baltayı indirenin rengi miydi ?
Sözün özü bir Havadelisi her türlü doğa katliamının arkasında olmalıdır ama siyaset uyuşturucusu almadan. 🙂
Ağacı severim çünkü insanım.
Ona zarar verenin karşısındayım.
Bakmam baltayı indirenin ideolojisine
Sende gel birlik olalım
Ama önce bırak şu ideoloji zehirini
Alet etme yeşili siyasete
Gel beraber seyredelim yeşeren ağaçları
Cemal Bey’ciğim…”İdeoloji zehirine” kadar olan yorumunuza katılıyorum. Tabii ki devamı da sizin görüşleriniz, istediğiniz şekilde ifade edeceksiniz.
Ama “ideoloji” aslında düşün-bilim demektir. Zehirlik bir durumu yok yani! Siyaset ise bildiğin “mülkiye” … Yönetim-bilimi … onun da zehirlik bir yönü yok hatta eksiklikleri bizzat zehirler bunların! Ben deneysel şiirinizi şu alttaki şekilde yorumluyorum ; iznine-affına sığınarak!
Ağacı severim çünkü insanım.
Ona zarar verenin karşısındayım.
Baltayı indirenin KÖROLASI RANTINA BAKARIM
Sen de gel birlik olalım
Ama önce bırak şu BETON RANTINI
Alet etme yeşil yeşil DOLARI
SEYRETME(YELİM) KATLEDİLEN ağaçları
Yağmur yüklü bir bulut “ideolojisi” gereği yağabileceği yer arar.
Bu o bulutun yağmuru oluşturma “siyaset” idir, arayışıdır…
Bulsa da bulamasa da arayışın tamamı ideolojiktir (bulut-yağış diyalektiği).. .
O yüklü bulutu asla kendine uygun olmayan yere yağmur bırakırken göremezsiniz,
yani yanlışlıkla yağmur yağamaz!
Yanlışlıkla/tesadüfen sel,hortum veya eko sistem değişikliği oluşmaz!
Doğanın kendi diyalekti hiç şaşmaz…şaşarsa var olamaz!
Doğa “ideolojik” olarak kendine özdeş iklimi ve “siyaseten” uygun rejimi kovalar!
Siyaset (yönetim) ve ideoloji (düşünsel felsefe) nerede yok ki!
Haa biz ölümlüler için iyisi var kötüsü var,o ayrı…
Bulutlar hep adalet arardı ve ben buna inanırdım. Kar haberleri gelirdi başka semtlerden beklerdik pencerelerde sıra bize de gelecek diye. Gözümüz sürekli o yağmur tanelerinin arasına karışan kar tanelerini arardı ve zaman geçmek bilmezdi, içimiz isyana hazırdı. Tam isyan edecekken ilk kar taneleri büyük bir süratle yatay bir şekilde yere düşmeye başlardı. İlk yaptığımız şey bu sevinci etrafımızda paylaşabileceğimiz birini aramaktı. İçimizden geldiği gibi “Kar yağıyor ” diye bağırırdık. Bazen bunun için utanırdık, sıkılırdık ama yine de bağırırdık. Hep böyle olur zannederdim batıdan, doğuya, kuzeyden, güneye herkes nasipleniyor işte. Yeter ki bir yönden haber gelsin bulunduğun nokta neresi olursa olsun adalet gereği o kar gelecek. O çocuksu duygular yok artık içimde, görüyorum her şeyi artık taraf olamıyorum , ama bertaraf oluyorum bu yüzden. Ama yine de yaşama sevinci var içimde ve İsmet Özel’in şu sözleri dökülüyor dilimden.
Yılmadan yap.. Önce yap, sonra açıklarsın.
Bilgece yap. Yani koruyarak, yani için titreyerek, yani yıkılmasın diye.
Tutkuyla yap. Sana verilen yaşama gücünü kullan.
Yılmadan, bilgece ve tutkuyla.
Önce yap, sonra açıklarsın.
Kendimi gizlemeyi samimiyetsiz buluyorum, CHP seçmeniy(d)im. Cemal Bey’in bahsettiği, CHP’li belediyenin yaptığı Yalova’daki ağaç katliamından (ve başka birkaç olaydan) sonra kendime siyasi alternatif arar oldum. Eğer merak edilen buysa, birçok CHP seçmeni de benle aynı görüşte.
Cemal Bey’in tavrını ise anlamıyorum. Şunu mu söylemek istiyorsunuz Cemal Bey, siyaseti hiç karıştırmadan ağaçları çiçekleri böcekleri sevelim. “Siyaset uyuşturucusu”nu (ne demekse), yutmayalım. Mesela bazıları hak hukuk filan asla tanımadan doğayı katletsin, biz sadece ayıplayalım, çünkü siyasi bir şeyler söylersek doğru olmaz ve “ideoloji zehri”ni yutmuş oluruz. Hükümet hukuksuz işlerinden dolayı mahkemeye verilsin, hakimler değiştirilmek veya mahkeme kararları tanınmamak vb. suretiyle doğa katliamları olanca hızıyla devam etsin; fakat biz siyasete asla bulaşmayalım. Hukuk yoluyla sonuç alamayınca insanlar sokağa çıkmasın, çünkü ayıp olur, siyaset yapmış oluruz. Kusura bakmayın ama sizin gibilerin bu “siyasete bulaşılmasın” tavrı nedeniyle memlekette talan edilmedik hiçbir yer kalmamak üzere. Hukuki yolların tükendiği noktada, siyasete bulaşmadan, sokağa çıkıp eylem yapmadan, fiilen bu işlerin önüne geçmeden bu talanları nasıl önleyebileceğimizi bize anlatır mısınız? Veya sizce otoriteye her zaman boğun eğip, elde kalan yeşile şükrederek yaşamaya devam mı etmeliyiz? Teşekkürler.
Hem siyaseti nasıl karıştırmayız ki? O siyaset ve siyasetçiler değil mi bizim hayatımıza karışıp da yönlendirenler? İstanbulu 21 senedir aynı zihniyet yönetmiyor mu? Bu şehrin bugün geldiği nokta ne peki? Hiçbir yere gitmeyen trafik, beton yığınları ve AVM’ler değil mi? Bir hava delisinin çevreci olmaması düşünülemez bir şey bence. 2002 yılında 10 milyon civarında olan nüfusun bugün 17 milyona dayandığı söyleniyor. Hem iktidar olacaksınız, hem belediyeler ellerinizde olacak ve acilen nüfusunun daha da azaltılması gereken bir şehri 10 yıl içinde %70 nüfus artışı ile karşı karşıya bırakacaksınız. Sonra da ne yapalım İstanbul’un gerçeği bu diyeceksiniz. Hiç kimse kusura bakmasın bugün 90 milyon nüfusa sahip Almanya nın en büyük şehrinin nüfusu 4 milyon. Neden sizce, planlama, planlama, planlama. Bizde neden böyle değil. Zira, bizde yapılan tüm planlamalar sadece birilerinin çıkarına hizmet etmeye yönelik de o yüzden. Ayrıca, belirteyim ki, hiçbir partiye üye falan değilim. Ancak, lise yıllarımdan beri kendimi kalbim solda diye tanımlarım. Yalova’daki ağaç katliamından sonra CHP’li belediyeye ağzıma ne geldiyse her ortamda söyledim. Söylemeye de devam ederim. Zira, bana göre yanlıştır önemli olan, kimin yaptığı değil.
Herkesin fikrine saygı duyuyorum her türlü yeşil katliamına karşıyım bunun için eylem yapmak ta çok doğru. Anlatmak istediğim esasında çok iyi anlaşıldı verdiğim örnek üzerinden yazıma tepkiler gelmiş. Benim de etrafımda yüzlerce her iki kamptan insanlar var önce ağacın kimin kestiğine bakıyorlar bu zehirlenme değil de nedir ?
Otoriteye tabi ki karşı geleceğiz şartsız kayıtsız. Ayrıca yukarıdaki yazınızda samimi olduğunuza inanıyorum ama bana inanın istisnalardansınız.
Annem Adana’dan dolu ve şiddetli yağmur bildirdi 1 saat önce. Böylece bahar tipi yağışların açılışını yapmış yani Adana bugün.
Şimdi de 17-21-23 Mart sistemi heyecanı bastı milleti !
Millet dediğim de sizsiniz Havadelileri…Turgut Uyar’lık olmuşsunuz bir nevi..
Göğe bakmaktan başınız dönmüş,gene de hava sevdası terketmemiş sizleri,ne mutlu !
GÖĞE BAKMA DURAĞI
Sayısız penceren vardı, bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir, biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, başka türlüsü güç..
İkimiz birden sevinebiliriz ; göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan, şu şekerkamışlarından
Bebe dişlerinden, güneşlerden, yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla, bu evleri de, bunları da
Göğe bakalım…
TURGUT UYAR
Biz burada kış gibi kasvetli havalarda depresyona girelim, onlar keyfini çıkarsın. İmrendim onlara. 🙂
“Eskişehir Meteoroloji 3. Bölge Müdürlüğü sahasında bulunan Eskişehir, Bursa, Bilecik ve
Kütahya’da, cuma ve cumartesi günleri kar yağışı görülebileceği bildirildi. ” – Ajanslardan
Bunlaaar adeta ters “miknaatiz” gibi biribirisini çekmek suretiyle işte kar filan artık ne varsa buralara ne yapıyor…yağış noktasında evet bizzat boşaltıyor mübareği !
Şaka bir yana İç Batı Anadolu-İç Ege’nin bilinen tarihindeki en yağışlı ve karlı dönemi desek abartmış mı oluruz? Bölge ahalisi için 2015 bir kenara itina ile not edilir!…
Bir saat kadar önce şehrin batısında yağmur etkili oldu. İki kere sağlam gök gürledi.
Dün de öğleden sonra hafif doluyla birlikte güzel yağmur yağmıştı.
Pam’dan önce de geçmiş yıllarda Vanuatu’ya gelen vurmuş giden vurmuş. Çok yıkıcı siklonlar görmüşler. Yazık.
http://www.accuweather.com/en/weather-blogs/weathermatrix/category-5-cyclone-pam-vs-vanuatu/43829190
Hava haftaya cumaya doğru biraz daha soğuyo sanırım?
Mart soğuğuna dikkat! Beklenen soğuk, beklenenden daha soğuk olabilir!
Gönül ister ki, bu başlığı Havadelisi.com atsın. Biraz daha güçlenirse gündeme gelecektir. Malum Pam siklonu falan… 🙂 Bünyamin düşmanları itina ile eksiliyebilir.
Güney Pasifikteki Tonga adalarında geçen Aralık ayında bir su altı volkanı faaliyete geçmiş, ve sonunda ortaya yeni bir ada çıkmış 🙂 Doğal şartlar yüzünden aylar sonra eriyip tekrar kaybolabilir diye de eklemişler..
Önce

Sonra

Kaynaklar:
http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/australiaandthepacific/tongafrenchpolynesia/11463853/First-photographs-emerge-of-new-Pacific-island-off-Tonga.html
http://www.bbc.com/news/world-asia-31848255
Böyle böyle İzlanda da büyüyeyerek bir gün sıcak denizlere inecek diye bir hipotezim var. 🙂
Tam tersi de olabilir, bi bakmışsın sıcak denizler İzlanda’ya çıkmış 🙂
O da mümkün bu gidişle, evet. 😀
Önceki iki adadaki tüm yeşil örtü de mahvolmuş.
Volkanik aktiviteler devam etmezse adalar bir kaç yıla kadar tekrar yeşerecektir.
Her iki adanın boyları 1,6 km. Volkanın çapı da o civarlarda.
http://www.yalovakentmuzesi.gov.tr/KentDetay_TR/KentDetayHtm/DO%C4%9EA%20VE%20CO%C4%9ERAFYA/ilin%20Topo%C4%9Frafyas%C4%B1%20ve%20Jeomorfolojik%20Durumu/ilin%20Topo%C4%9Frafyas%C4%B1%20ve%20Jeomorfolojik%20Durumu.htm
Yukarıdaki linkten alıntı: “Yalova İl’inin iklimi, Makro-klima tipi olarak, Akdeniz ve Karadeniz iklimleri arasında bir geçiş niteliği taşır. Kimi dönemlerde de karasal iklim özelliklerini yansıtmaktadır. ”
Yalova’ nın arada sırada karasal iklim özellikleri yansıttığına dair olan görüş bana biraz abartı gibi geldi. Dağlık kesimleri için dağ iklimi dense anlarım ama üç tarafı denizlerle kaplı olan bir ilin karasal iklim özellikleri gösterebildiğinin söylenmesi garip.
Bir kere ona “makroklima” denmez, “mikroklima” denir. Devlet bağlantılarında verilen bilgilere hiçbir zaman itibar etmeyin. Ben bunu bilir bunu söylerim.
Capracotta’ daki kar olayının ciddiyetini şimdi anladım. 16 saatte 256 santim kar yağmış. Umarım video kayıtları da vardır.
http://www.accuweather.com/en/weather-blogs/weathermatrix/13-feet-of-snow-this-time-in-capracotta-italy/43729773
http://www.meteoweb.eu/2015/03/nevicate-incredibili-tra-abruzzo-e-molise-la-gente-esce-dalle-finestre-battuto-il-record-storico-a-capracotta-foto/408229/
http://www.dailymail.co.uk/news/article-2989975/Italian-village-buried-100-INCHES-snow-18-hours-Locals-forced-leave-homes-second-floor-windows-freak-weather.html
http://www.ilfattoquotidiano.it/2015/03/11/nevicata-record-capracotta-paesino-molise-fa-giro-mondo-sui-media/1497728/
17 Aralık 1961 tarihinde de Roccacaramanico’ da 24 saatte 365 santim kar yağmış. Gayrı resmi günlük rekor Roccacaramanico’ ya aitmiş. http://it.wikipedia.org/wiki/Roccacaramanico
Accuweather linkinde şu şekilde bir alıntı var: “But surely between Abruzzo and Molise it snowed more, as after all, had already happened in the past. The great meteorologist Edmondo Bernacca, in fact, in the Italian Meteorological Magazine of December 1961 wrote that in Roccacaramanico fell 365 cm (143.7″) of snow in 24 hours.”
Roccacaramanico’ ya yılda ortalama 3 metre kar yağıyormuş. 1929 kışında 10 metre yağmış.
Silver Lake/Colorado ise bir önceki günlük rekorun sahibiymiş. İlgili bir rapor aşağıdaki linkte. http://docs.lib.noaa.gov/rescue/mwr/081/mwr-081-02-0038.pdf
Merak ettiğim bir konu varsa o da Doğu Karadeniz kıyılarımızın yükseklerinde kaydedilmemiş ne kar rekorları olmuş olabileceği.
Roccacaramanico çok yüksek de değil, 860 metre civarında. İlginç.
Google Haritaları’ nın topografya modunda baktım. Roccacaramanico 1000 metreden biraz daha yüksek görünüyor. Ancak arkasında yüksek bir dağ var. O kar yağışları orografik-yükselim yağışları sayesinde o kadar güçlü oluyormuş.
Efsane..
Yurt geneli bahar moduna girmişken, çiçekler, yapraklar açmışken bu sistemin gelmesi ülke genelinde tarımsal bir afete neden olur. Tabi uzun bir zaman aralığı olduğu için bu şekilde gelme ihtimali son derece zayıf. Bu kışın 1-2 günlük kar jübilesini yaşama isteğini barındırırken tarımsal afet olasılığını göz ardı etmeyin.
Kesinlikle katılıyorum. Geçen sene başta fındık üreticileri olmak üzere tarımla uğraşan insanlarımız çok ciddi zarar gördüler. Bu mevsimde böyle güçlü sistemler ağaçların kaldıramayacağı türden. Sistemin Akdeniz Havzası’na yönelip, tepki siklonu oluşturup, Anadolu’ya bol yağış bırakmasını tercih ederim.
Gözüm gönlüm açıldı, lastikleri değişiceğiz galiba tekrardan 🙂
PAM Siklonu 5. Kategoriye çıktı ve siklonun gözü Vanuatu’nun başkenti Port Vila’ya merkezlemiş gibi görünüyor.. Adanın şu ana kadar yaşadığı en etkili siklon olacak deniyor..
Uydu animasyonu..
http://goo.gl/WwlPhb
Ana kaynak..
http://goo.gl/S587lt
Başka bir uydu animasyonu..
http://goo.gl/Gf1mYI
Port Vila canlı yayın..
http://www.ustream.tv/channel/telsat-cam6
http://www.ustream.tv/channel/telsat-cam5
http://www.weather.com/storms/typhoon/news/four-tropical-cyclones-pacific-australia?cm_ven=Facebook_TheWeatherChannel_Weather_JBa_Article_No_12_20150312_twcplayer
Arkadaşlar an itibariyle Uludağ’dayım ve yaklaşık 1 saat içinde başlayacak kar yağışını radardan takip ediyorum, İstanbul’da gerçekten güzel bir kış geçirdik, kapanışı da burada yapıyoruz artık.
Bugün öğleden sonra Konya’da mevsimin ve yılın ikinci orajı etkili oldu. Üstelik dolu yağışıyla birlikte. Kentin bazı semtleri kar yağmış gibi beyaza büründü. Bu sabah ise batımızdaki tepelerin zirveleri beyazdı. Gece etkili olan yağmur yükseklere kar şeklinde düşmüş demek ki.


Bugün Konya:
Bugün Anadolu:
Osmaniye’ye sadece 20 km. uzaklıktaki Zorkun Yaylasının girişi bugün böyleydi.
Yol daha dün yeni açılmış.
Burası da aşağılar;
Rakımı kaç Zorkun’un?
Gittiğim yerin rakımı 1577 m. civarında.
çok güzel sulu kar yağıyor , bu gece değilse de yarın gece yerde tutacak gibi geliyor , tutsa da kalmaz ama bu yıl için son bir kere görmek istiyorum …
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/52011-bir-gecede-kaybolan-koy/
Bu da artık çok fazla, bu sene uzaklar hep efsane yaşadı bizim efsane diyebileceğimiz sistemcikler onların yanında çerez kalır. Yok arkadaş kar için yanlış coğrafyadayız…
1420 metre rakımı varmış, Kartepe’deki otelden 100-150 metre daha yüksek neredeyse.
Üstad Kartepe’ye bile yağmıyor o kadar ayrıca burnumuzun dibi Kırcali’de bile 2 m kar vardı aynı sistemde
Bu kar yağışının hızlı çekimini izlemek isterdim gerçekten.
Port Vila’daki arkadaslara soyledim. Fotograf atarlarsa paylasacagim.
Offf. Modern Nuh Tufanı.
Uydu animasyonu..
http://goo.gl/ugb03d
Ana kaynak burası:
http://goo.gl/Gf1mYI
Hazır şu Atatürk Havalimanı İstasyonu’ nun verisinin hatasından bahsedilmişken dikkatimi çeken başka bir şeyden söz etmek istiyorum:
İzmit’ te 14.01.2009 tarihinde -9.7 derecelik uç değer kaydedilmiş ve MGM’ nin sitesinde belirtilmiş. O kış İzmit’ teydim. İzmit’ te öyle bir sıcaklık yaşanıp da dikkatimden kaçması imkansız. Üstelik sıcaklık terslenmesinin (ben bilerek terslenmesi diye yazıyorum) yaşandığı zaman MGM istasyonuyla aramda -30 metre civarı rakım farkı olmasına rağmen -1 derece kadar farklar yaşandığını gözlüyorum. O gece gerçekten -9.7 derece olsaydı ben -10.5′ u rahatlıkla kaydederdim ki, ben 2009′ dan daha önceki yıllardan beridir sayısal termometre kullanıyorum. Halka sunulan o veride kesinlikle büyük bir hata olmalı. Yaşanmış gerçek sıcaklık -5′ den daha aşağı olamaz.
Madem hatalı kaydettiler, bari biraz duygusal davransalardı da temizinden -10,-12 filan yazsalardı. 🙂
2009′ daki sözde rekor kaydından önceki 2000 Ocak’ ında kaydedilen -6 derecelik kaydın yapıldığı gece kuzeyli rüzgarlara açık, ısı adası etkisi en az düzeyde olan Yahyakaptan’ da oturuyordum ve sabaha karşı balkonda -10 dereceyi kaydetmiştim. Bunu da hatırlatayım.
2009 kışı ılık bir kıştı. Böyle bir kışta en düşük sıcaklık rekoru kırılması bana da inandırıcı gelmedi. Üstelik o günlerde ülke genelinde ılık hava etkiliymiş. 850 mb sıcaklıkları ülke genelinde +5, +8 derecelerde geziyormuş. Şu şartlarda 30 metre rakımlı bir kıyı kentinde bu kadar düşük sıcaklığın ölçülmesi imkansız gibi bir şey.
Bunlar herhalde +9.7′ yi -9.7 olarak kaydetmişler. Kalite kontrollerine hayran oldum.
Bir sorum olacak ;
Günlerdir hava nemli ve yağmurlu olmasına rağmen, barajlarda ki doluluk oranı sanki yaz ayıymış çasına düşüşe geçti.
Barajları bilerek mi boşaltıyorlar acaba taşmasın diye, bir fikri olan var mı ?
Bence kapakları açmışlardır..
Günlük tükettiğimiz suyu hesaba katmamışsınız, yaklaşık 15 gündür kayda değer bir yağış almadık. bu durumda, günlük su tüketimimizin baraj kapasitelerinin %0,3’ü olduğunu düşünürsek, yaklaşık %4,5’luk bir doluluk oranında azalma yaşanması gayet doğal
Süper Siklon “PAM” Vanuatu adalarını ortalıyor..
http://goo.gl/EzTJs0
Bazen sadece bakarsın..
Önümüzdeki günlerde Okyanusya ülkesi Vanuatu civarlarında PAM siklonu oluşuyor. İki üç güne 903 milibarlık bir canavara dönüşecek ve hamleleri 300 km/saate ulaşacak rüzgarlara sebep olacak, adalardan birine denk gelirse haritadan siler..
Şunu da ekleyelim, Güney Yarımkürede alçak basınçlar Kuzey Yarımküredekilerin tam tersine saat yönünde dönerler..
Muthis gozlem! Vanuatu adli ulkedeki merkezlere ait anlik raporlari Wunderground’da bulmak mumkun. Bazi merkezlerde onumuzdeki 2 gunde 300 mm’ye yaklasan miktarlarda yagis ongorulmus.
PAM siklonu ne?
Adı PAM 🙂
http://www.surf2surf.com/articles/tropical-cyclone-pam-march-10-2015-update
😀 tamam.
Port Villa yıkılacakmış gibi duruyor.

Vay ki vay!..

O şiddette rüzgarla TOMA yağış TOMA etkisi yapar.
Teknik olarak mümkün olacağını sanmıyorum ama mesela bir kasırga yarımküre değiştirse rüzgarların hali ne olur?
Kasırga veya siklonların yarımkürelerdeki dönüşünü Coriolis etkisi belirler. Ekvator’da Coriolis etkisi çok az/sıfır olduğu için siklon veya kasırgalar ekvatora en az 8 derece uzaklıktaki enlemlerde oluşur. Bu oluşumlar farklı yarımküreye doğru hareket ederse de muhtemelen ekvatora fazla yaklaşamadan dağılır.
Sürekli rüzgarlar nedeniyle yarımküre değiştirmeleri çok zor değil mi?
Yarımküre değiştirmiş bir siklon ya da kasırga hiç olmamış. Yani imkansız.
En sevmediğim havalar var son günlerde.Sis,pus ve soğuk bir hava.Burası 8 dereceyken sis-pusun olmadığı iki memleketim Kütahya ve Uşak 18 derece.
Mustafa Bey, “en sevmediğim havalar var dışarıda son günlerde” demişsin…
Aynı fikirdeyim!
Evet (43 yıl önce bugün) 10 Mart 1972’de böyle pis bir havada üç fidan için “kara” kalemleri kırdılar…
4 Mart günü çekilmiş bir video. Samanlı Dağları’ndaki yaylamıza giden yolun üzerinde bulunan Aytepe Yaylası. Rakım 1000 metre civarında.
Yanıyoruz reis, pişiyoruz reis, kutupda 20 derecelik pozitif anomali var reissss.
Kar gerçekten fıtratı na uygun yere yağdığında güzel oluyor.Yoksa alçak kesimlere yağan kar efsanede olsa doymadan eriyip gidiyor.11 ve 19 şubat tarihleri arasında etkili olan sistemde yağan kar erdemli merkezdeki 26 dereceye çıkan sıcağa rağmen hala 1200 rakımda bile kar görmek mümkün hafta sonu çıktığım 1300 rakımda 25 cm kar vardı güneş alan yerlerde gölgelerde daha fazlaydı.

Bir kışın daha sonuna geldik. Burası için 2006’dan sonra en karlı kış oldu. Bunlarda karışık olarak en beğendiğim fotolarım 🙂




Son fotoğraf tamda benim sevdiğim tarzda ama biraz daha net olsa süper olurdu..harika görüntü nedense bu tarz havaları çok severim karlı puslu akşam üzeri sokak ışıkları yeni yanmış..
o değil de yaz geldi. Son kez kar görebilir miyim bilmiyorum… Kış çok hızlı bitti…
Pfff, havalar ne sıkıcı. 😦
Bugün Beypazarı’nda şahane bir hava vardı açık, ılık ve güneşli 🙂 Bu fırsatı değerlendirip Hıdırlık Tepesine çıktım ve manzarayı seyre daldım…


Gerçek hava deliliği açık havadan bile zevk almak ve tadını çıkartmaktır. Sizi içtenlikle tebrik ediyorum.
Eti Soda diyari Beypazari, beypazari kurusu da cabasi 🙂 saglicakla kalin!!!
Aklım almıyor yahu. Florya ile AHL arasında 2 km mesafe var yok. Yükseklik farkı hemen hemen hiç yok. Denize uzaklıkları aynı. Üstelik bugün hava da hiç açmadı. Günün en yüksek sıcaklığı Florya da 7.7, AHL de 10.1 derece. Hiç ama hiç inandırıcı değil. Ya AHL de ölçüm yapılan alanda bir dış etken bu durumu yaratıyor. Ya da aletleri bozuk bunların.
Bence de çok saçma. İstanbul’da bugün AHL’deki kadar yüksek bir sıcaklık Anadolu Yakası sahillerinde bile ölçülmemiş.
Florya Istasyonu zannedersem ormanin icinde, agaclar sebebiyle termomete gunes isinlarindan hic etkilenmiyor olabilir. Gercekten de cok fazla fark oluyor.
AHL istasyonu verileri zaten genel olarak il genelinden bagimsiz oluyor tamamen. Poyrazli gunlerde fazla yuksek, lodoslu gunlerde de fazla dusuk degerler olculuyor.
Florya istasyonu tam ormanın içinde ve pek rüzgar almayan bir noktada. Özellikle sıcaklık sensörlerinin olduğu kutu lojmanın hemen yanıbaşında.
Ahl istasyonuna gelirsek ben uçakların ciddi biçimde istasyonu etkilediğini düşünüyorum, ancak belirli saatlerde. Ayrıca takip ederseniz, Ahl istasyonu güneşli, poyraz esen ılık havalarda akşam güneş batımı ile saat 21:00 civarlarına kadar çevresinden 4 derece daha sıcak olurken saat 22:00-23:00 civarlarında bu fark anında kapanıyor, çevresi ile eşdeğer sıcaklığa geriliyor.
Bir de Akom’un Sağmalcılar’da bulunan istasyonu çevresinden sürekli 2 derece daha yüksek sıcaklık gösterdiği için bunu Akom’a mail yolu ile sormuş ve bunun nedeninin istasyonun hemen altında bulunan Otogar’dan kaynaklandığı cevabını almıştım.
Şehrin hiç bir semtinde böyle bir değer yokken, üstelik o istasyona en yakın yerlerde bile 2-3 derece daha düşük sıcaklıklar ölçülürken var bence AHL de bir sorun.
Bence istasyonda en ufak bir sorun yok.Geçtiğimiz pazartesi tüm gün güneşli ve tek bir bulut dahi yokken sıcaklık AHL’de 10,6 Florya’da 12,8 olarak gerçekleşti.Rüzgar gün boyu güneybatı yönünden çok hafif esmişti ve tüm şehirde hava şartları en az bugünkü kadar stabildi.O gün AHL’de uçak uçmuyor muydu? ya da o gün bu iki istasyon birbirine daha mı uzaktı da kimse bir şey demedi? Bence istasyonda hiçbir sorun yok.Özel konumundan ve anlık rüzgar durumundan dolayı bu fark kaynaklanıyor olabilir.Bana göre,Florya istasyonu AHL istasyonuna kıyasla ”görece” daha karasal ve tek fark buradan kaynaklanıyor.Takip ederseniz rüzgar güneyden estiğinde çoğunlukla Florya’da, kuzeyden estiğinde çoğunlukla AHL’de daha yüksek sıcaklıklar ölçülür.
Dediklerinize katiliyorum. AHL istasyonunda sicakliklar istasyonun konumu itibariyle anlik faktorlere karsi cok hassas.
Ama zaman zaman istasyondan gelen verilerin guvenilirligiyle ilgili suphe uyandiricak dengesizlikler yasanmiyor degil. Mesela bu aksam ozellikle dikkat ediyorum; 00:50 da 7.5 derece olan sicaklik 01:50’de bir anda 9.2 dereceye yukselmis. 1 saat gibi bir sure icin bu sicaklik degisiminin anormal oldugu soylenemez, ama eger gozumden kacan olmadiysa sehirdeki diger tum istasyonlar birkac saattir cok sabit sicaklik degerleri rapor ediyor. Ruzgar yonunde filan da ani degisimler yok, saatlerdir araliksiz bir sekilde orta kuvvette poyraz esiyor. Bu durum da istasyonun ucuslarin yogunlastigi saatlerde cevresinde kalkan/inen ucaklarin yarattigi bir isi adasindan etkileniyor olabilecegini dusunduruyor.
Enteresan bir istasyon. Biz de sık sık kendi aramızda konuşuyoruz. Yarışma nedeniyle neredeyse anlık takip ettiğimizden ve İstanbul gerek resmi gerekse özel istasyon ağıyla örülü olduğundan en ufak bir sapma hemen göze çarpıyor. Özellikle Florya istasyonuyla olan farklılık da hemen göze batıyor. Başka istasyonları da bu kadar yakından takip etsek aynı durumla karşılaşır mıyız bilemiyorum…
Bence veriler girilirken yanlışlıklar oluyor olabilir, zaten MGM’nin sıcaklıkları yayınladığı sayfanın en altına bakarsanız, “değerler kalite kontrolden geçmemiştir” yazıyor. Çoğunlukla deniz fenerlerindeki istasyonlardan, -25c falan gibi abuk subuk değerler çıkabiliyor.
Bu durum çok eskiden beri var. Özellikle belli saatlerde fırlayabiliyor, Oğuz bahsetmiş. Fakat AHL çok büyük bir alan, istasyonun tam olarak noktasını bilsek daha net konuşabiliriz.
Ben zaten MGM ölçümlerini dikkate almıyorum doğru ölçüm yapıldığına da inanmıyorum..
Adana bugün 27 dereceyi gördü. Ayarsız bir memleket, güneşi gördü mü hemen ısınıyor. Bu mayıs değerleri birkaç gün daha görülecek, belki 30 derece bile ölçülebilir.
Harbi harbi efsaneye tanıklık etmiş oldum…


ECMWF yüksekelrimize kar verdi yuppiii
Ayın 20′ sinde Türkiye’ de parçalı Güneş tutulması görünecekmiş. Tutulma parçalı dahi olsa kaçırılmaması gereken bir hadise. https://vimeo.com/117771093 Şimdiki duruma göre o gün hava parçalı bulutlu olacak gibi görünüyor. 🙂
Bu ılık havalar bana yaramıyor. Onca soğukta, tipide bir şey olmadı da sıcaklık 15’i geçince hasta oldum. Soğukçuyuz ezelden 🙂
Aynen arkadaş ya ! Ayazında karında turp gibiyken bahar havasında bir bitkinlik söz konusu 😀
Bugun Bahcesehir’e pedal cevirdim. Cogu kez kopek havladi heyecanli gecti, ruzgar cok sert estigi icin gidon hakimiyetini kaybettim cogu zaman. Tabii boyle her yaptigini neden yaziyorsun diyebilirsiniz ama Bahcesehir’e giderken arazide kar yigin gordum o kar’a ayak bastim cok mutlu oldum…

Üstatlar ilkbahar mevsimine girdik diye bundan sonra genel haftalık tahminleri ve uzun vade de yapılan tahminleri yapmayacakmısınız? Fazla özletmeyin kendinizi 🙂
Arkadaşlar bunun için harcadığımız emek sonucu ortaya çıkan değerin yeterli derecede ilgi görmediği kanaatindeyiz. Evet burada en az 100 havadelisinin bu video ve değerlendirmelerin takipçisi olduğunun farkındayız ancak youtube’deki izlenme sayıları gerçekten düşük ve harcanan emeğe değmiyor. Bu nedenle kış dönemi haricinde bu tür değerlendirme ve videolar yapmayı istisnai durumlar haricinde düşünmüyoruz. İleride fikrimiz değişebilir ancak en azından önümüzdeki bir kaç ay için düzenli haftalık değerlendirmelere ara veriyoruz. Bu demek değil ki havayı takibi bıraktık ve yeni yazılar yazılmayacak, uyarılar yayınlanmayacak. Eskiden olduğu gibi önemli hava olaylarını birlikte takibe devam edeceğiz.
Bir zamanların efsanesi bakın şimdi ne halde…
?
Size katılıyorum. Ben de kişisel bisiklet bloğumda üç-beş kişi için yazmamaya başladım. Yaz yaz yaz nereye kadar…. Emeğimin karşılığını doğru dürüst alamadığım gibi fotoğraflarımı izinsiz kullananlar olunca blog yazmaktan soğudum. Hale bloğu açtığıma bakmayın. O konuda Türkçe hiç kaynak olmadığından açma gereği hissettim. Hevesim ne kadar sürer bilmem.
Bu haftaki tahminlerimizi unutmayalım. Pazar saat 23:59’a kadar tahmin girebilirsiniz..
https://havadelisi.com/2015/02/24/havadelisi-com-hava-tahmini-ligi-2015-bahar-kupasi-odullu/
Bogaz hattinda kus bakisi 2-3 kilometrelik mesafelerde bile buyuk sicaklik farklari var.

Kuş uçuşu dersek daha doğru olur. 🙂
11 derecelik istasyon Kireçburnu olsa gerek. Bu yörenin Karadeniz’den esen serin rüzgarları direk alan yapısı öteden beri biliniyormuş sanırım. Kireçburnu’nun adını ilk kez çocukken okuduğum bir Ömer Seyfettin hikayesinde duymuştum. Kendini bahar havasına kaptırıp bütün gün gördüğü hayallerden, depreşen aşk duygularından vs. iş yapamaz hale gelen kahramanımız, bir arkadaşının tavsiyesiyle Kireçburnu’na taşınır. ‘İnsan Kireçburnu’nda Ağustos’ta bile donar.’ der arkadaşı (çocukken çok etkilenmiştim bu cümleden). Gerçekten de üşümekten gözü ne rengarenk açan bahar dallarını, ne çiçeklerin yaydığı baygın kokuları, ne de sokakta gördüğü güzel kadınları gören kahramanımızı Kireçburnu soğuğu nihayet kendine getirir 🙂
Nehrk , tavsiyem eksicilere kızmaman…yani takılmamak daha iyi !
Benim hiç de kafama uymayan bir yoruma (serbest atışa) artı vermeleri gibi bazen anlaşılmaz şekilde çoklu eksi de gelebiliyormuş diyorum kısacası…
Hem bak sen sadece eksicilerİ eleştiriyorsun ama benim çok ağır (site kapattıracak) 🙂 yorumlarımı yayınlamıyorlar…”Atış serbest” demezler mi bir de! Düpedüz sansür canıım 🙂
Şaka şaka ben de dilime hakim olayım biraz !
NOT : Admin bunu yayınla lütfen ! 🙂
Dünkü skypunch oluşumunun fotoğrafları. Gökyüzü bayağı seyirlikti.
http://atmosferolaylari.blogspot.com.tr/2015/03/skypunch-dalga-bulutlar-ve-corona.html
Ben skypunch gördüm. Cümle içinde kullanasım geldi. 😀
Cok guzel goruntuler. Boyle seyler de hep Izmit’te mi oluyor ne…
Bunlar Dünya’ nın her yerinde az çok görülüyor. İstanbul’ da ve ülkemizin her köşesinde kim bilir ne haleler, yalancı Güneş’ler, skypunchlar v.s. ler görünüyordur da dikkat çekmiyordur. Bu tip hava olayları genellikle Güneş yüksek konumdayken parlak gökyüzünün olduğu saatlerde görüldüğünden, parlak gökyüzünde olağanüstü bir hava olayı aramak çoğumuzun ilgisini çekmediğinden onlar sanılandan daha yaygın olmasına rağmen onları fark etmek, parlak gökyüzü sebebiyle oldukça zor.
Ben yavaş yavaş bunlarla ilgilenmeyi takıntı haline getirmeye başladım. Gözüm güneşli havalarda sık sık yükseklere bakıyor. Evdeyken bile yarım saatte bir Güneş’ in etrafına bakınıyorum. Dolayısıyla bu gibi şeyler yaşanınca hemen fotoğraflıyorum.
Normal gökkuşakları çok daha nadirmiş aslında. Hakikaten öyle. İzmit’ te yılda bir kaç kez normal gökkuşağı oluyor. Fakat sirüs v.b. yüksek seviye bulutlarının olduğu günlerde, hale, yalancı Güneş v.s. görülme ihtimali oldukça yüksek.
Corona olayı ise havanın kapalı ve yağışlı olmadığı, parçalı az bulutlu olan hemen her gün görülen çok sık bir hadise.
Özellikle sirüs bulutlarının görüldüğü günlerde güneş gözlüğünüzle arada sırada Güneş’ in etrafına (Güneş’ e doğru değil!!!) arada bakın. Hoş bir şeyle karşılaşma olasılığınız hiç az olmayabilir. 🙂
Senede Marmara sahillerinde 10 küsür gün yağan kara ilgi duyacağınıza bunlar gibi diğer egzantirik hava olaylarıyla da gözlerinize dikkat ederek ilgilenmeye çalışın. Bunları görüntüledikten sonra yaşadığınız yere yağacak kardan alacağınız keyif, kaymaklı dondurmanın üstüne dökülen nefis çikolatalı sos gibi olacaktır.
Kar yağmıyor diye somurtup durmanızı istemiyorum. Havayı yaşayın. 🙂 Kar Marmara sahillerine standart bir kışta 10 gün kadar yağar, fakat hale ve benzeri optik hava olaylarını yılda tahminimce en azından 50-60 kez gözlemleyebilirsiniz. Yanınızda güneş gözlüğü ve fotoğraf makinesi olsun.
Kutup bölgelerine özgü ve çok nadir bir olay gibi tabir edilen yalancı Güneş hadisesinin İstanbul’ da bile yaşanabileceğini, arada yaşanıyor olduğunu unutmayın.
Berk,vallahi bisiklet bloğunda “imrenmeyin harekete geçin” demişsen de
sana ne kadar özendim anlatamam,hele bisiklet turlarını da okudukça…
Hatta Modena ile daha önce gidip gezdiğim Verona’yı saniyeler içinde bir an karıştırıp tekrar hatırlamamı sağladın! Siz gençlerin (aslında herkesin) doğa tutkusunu , gezginci ruhunuzu ve izleme merakınızı çok önemsiyorum.
Gitmeyen,görmeyen,merak etmeyen,dokunmayan,solumayan,ıslanmayan,terlemeyen,
üşümeyen kısacası ORADA OLAMAYAN insan olmak ne kadar da acı!
Daha nice gezmelerine – tozmalarına…hale’lere selam…pedallamaya devam!
NOT : James Franco’nun “127 saat” filmi var.
Seyrettiysen beğenmişsindir,yok kaçırdıysan izle derim şiddetle !
Tipin de benziyor mu ne? :)) Valla benziyor gibi :))
Merhabalar.
Ben normalde şehir gezmem. Bisikletle girmek mesele, çıkmak ayrı mesele oluyor. Şehir gezmeyi ve turistik mekanlardan hoşlanmıyorum ayrıca.
2013 Aralık ayında Parma kırsalında dolanırken fotoğrafladığım linkteki optik hadiseden sonra optik hadiselere yavaş yavaş merak salmaya başladım. https://fbcdn-sphotos-h-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xpf1/v/t1.0-9/10615344_10152976030769208_815750036149929616_n.jpg?oh=d491007815a2b5ab429f11d406b8319c&oe=5585C0E0&__gda__=1434737375_92fc059e4e7515f098c2839521cfcf03 Bu büyük olasılıkla “Yalancı Güneş” olayı. O dönemde birde çiy veya nem kuşağı fotoğrafladım. İlginç olaylar. 🙂
2013 yılından beri Güneş ışığına maruz kalınca otomatik kararan numaralı gözlük camları kullanıyorum. Bu da işimi çok kolaylaştırıyor.
2014 Avrupa turumda Çek Cumhuriyeti/Pilsen civarında denk geldiğim süper bir corona olayı vardı. https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xpf1/v/t1.0-9/10173664_10152976169854208_8566731283511347646_n.jpg?oh=bf10c451d6a4ba2d016077fb974bdfc5&oe=5574F6B4&__gda__=1434493387_74bb5d1edd7758fffe9f6c9d6bf579d9 Bu da ilgime tuz biber ekledi. 🙂
Polonya sahillerinde kaldığım gece ise tesadüfen noctilucent bulutlarını (fotoğrafta turkuaz renkliler) fotoğraflamışım. Bu da ilgimi resmiyete kavuşturdu.
https://fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xpa1/v/t1.0-9/10436017_10152603410739208_7233094287455652899_n.jpg?oh=998275b921a649f53fd33b1fedf6b3a0&oe=5583CD17&__gda__=1434448641_7fcbd4c4689f2797eee4b48f97d03604
2014 Aralık ayında İzmit’ te optik hadiselerle dolu iki günü yaşayınca güneşli havalar benim için kar beklenen günler kadar heyecanlı olmaya başladı.
Araba kullanmayı öğrenmeye başladığım bir gün araba kullanıyor olduğumdan İzmit’ in doğusunda gördüğüm K-H bulutlarını fotoğraflayamamış olmak benim içime oturdu. Olsun.
Film seyretmeyi, TV izlemeyi sevmem ama bir araştırayım bakalım kimmiş O… 🙂
Teşekkürler.
“Parma kırsalı” 😀 Yozgat kırsalı sanki.
Meteorolojik gozlem yapanindan tutun, merak ettiklerini soranlara kadar; girgir yapanindan tutun, onemli bir bilgi paylasanina kadar herkes eksi’lere bogulmus durumda. Kis bittiginden midir nedir herkesde bir gerginlik ve gunah kecisi arama egilimi var herhalde. 😀
Simdi tum eksiciler bu yorumu afiyetle eksileyip kurtlarini bir guzel doksunler. Bir daha da o butona tiklamayiversinler. Kar mar yok daha, bitti. Suclusu da biz degiliz, matematiksel konumumuz. Bu saatten sonra da , go ilikçi or go home.
New York’daki kuzenim az önce gönderdi 😦
Rabbim “Cleveland” dan sonra “New York” da demiş…
Ayrıca Rabbim İstanbul’a “bizimle degılsın” diyerek bizi ötelemiş…
Taze kar değil mi bu 🙂 New York 2015 tulum çikartti..!
2012 candır ya.
Şubat ayında soldaki fotoğraf gibi 6 kere oldu. Aralık-Ocak ve Mart’ı saymıyorum bile…
2015 kışı ise Ocakta 1.8-2 metrelik bir sistem sonrasında ise 2 kere 10 cm’lik kar yağışı ve dün akşam yağan 3 cm….