Yine ev arıyoruz, geçen sene aradık bulamayınca yine kaldık Aksaray’da. Malum buralar kar açısından kötü, ben olaya o açıdan bakıyorum 😀 Kavacık, Beşiktaş ve Levent taraflarına bakıyoruz, buralar kar açısından Aksaray’a göre daha iyi değil mi?
Bir öğleden sonra fırtınasıyla Kozan’a sessiz sedasız 48 kg yağış düştü. Ufak çaplı bir sel olmuş olabilir. Weatheronline’daki uydu görüntüsünden görebilirsiniz dev bulutun oluşumunu. Bu arada tabii ki MGM radarları yine bozuk. Ne işe yararsınız ki siz zaten!
Kevin Trenberth isimli bir bilimadami beklenen kuvvetli el nino’dan dolayi kuresel sicaklik anomalisinin onumuzdeki yillarda 0.8’e kadar cikabilecegini soylemis. Kuresek sicaklik ve enso korelasyon veri semalariyla da bunu desteklemis. Semalara bakinca bana mantikli geldi ve hakikaten moralim bozuldu.
Gerci dun Arizona ulusal gunes gozlemevinden gunes fizikcisi Mark Tucson bir aciklama yaparak “gunes son 200 yilin en buyuk minimumuna yoneldi minimuma hareket baslamak uzere 25. Dongu cok dusuk olacak kuresel soguma yolda” seklinde bir aciklama yapti ama bu el nino-kuresel sicaklik korelasyonu mevzusu hakikaten mantikli. Gecmis veriler birebir ortusuyor.
Bazi bilimadamlari beklenen kuvveti el nino sebebiyle kuresel sicakligin onumuzdeki yillarda hakli olarak artacagini soylerken gunes fizikcilerden ise surekli bir sekilde gunes kaynakli kuresel soguma olacagi yonunde aciklamalar gelmeye devam ediyor. Asagidaki linki de okumakta fayda var.
Sıcaklığın artması ekstrem olayları artırıyor. Yazın çok uzun süreli sıcak hava dalgaları ve kuraklık, sonbahar ve kışın aşırı yağışlar, kışın aşırı soğuklar gibi..
Ahahaha 😀 Ozan abi, bu cümle yüzünden kafam karıştı, şimdi diyorum dolu olsa hava sıcaklığının önemi yok, 14 derecede nasıl donmuş deyince, bendeben de acaba sular mı donmuş öyle sandım 😀
Giresun’da en az yağış mayıs ayında düşer.2014 yılında ise mayıs ayı şimdiden nisan ve şubat ayını ikiye katladı.Bakalım mayıs ayı sonunda kaç kg yağış düşecek.
Rize’ye gitmeden yağmur ölçer almaya karar verdim. Santiago bir yer göstermişti ancak 40 mm kapasitesi varmış. Bildiğiniz gibi Rize abartıyor bazen yağışı 40 mm normal bir olay zaten. Daha yüksek kapasiteli basit yağmur ölçer alabileceğim bir yer bilen var mı acaba ?
Bugün Tuzla’ya Bursa üzerinden müthiş kütleler geldi. Ancak güzelim kütleler Yalova üzerinden denizi görünce eriyiverdi. Ben de bu fotoğrafı çektim görüntü olsun diye. Ayrıca gece 4 civarı sürpriz bir gök gürültülü sağanak oldu.
Birkaç saat sürdü burada da, yıldırımlar hep yakın çevrelere düştü bir tanesinde çatırtı tarzı sesler gelmişti, bugün öğrendim trafoyu patlatmış.
Akşam annem aradı çok az yağmış Tuzla’ya.
İstanbul Atatürk Havalimanı Meteoroloji İstasyonunda 2014 Ocak ve Şubat ayları ortalama sıcaklığı 9,0 derece olarak ölçüldü. Normalden yaklaşık 3-4 derece daha fazla bir sıcaklık bu, ve 1955 yılından sonraki en sıcak dönem olarak dikkat çekiyor.
Yalnız şöyle biraz geçmişe gidiyorum, 1852 yılında Göztepe’de 8,8 derece var, yine 1872 ve 1878’de 8,4 derece ölçülmüş, 1914’te 8,6 derece kaydedilmiş. Maalesef coğrafyamızın gereği, bu işin fıtratında kestane var. Küresel ısınmayla ilgili anlattıklarınız baştan aşağı yalan.
Bir de, ormancılar çıkmış, yok ağaç kesmişler de ormanlar azalmış da ondan az yağış yağıyormuşdüşüyormuş , sanki yağmur ormanı burası, her yere yağıyor Türkiye’de ağaç yok diye geri mi dönecek, ne saçma düşünce, haksız mıyım şimdi ben?
Haber sitelerindekiler, geçen bir haber sitesine girdim baktım susuzluk haberi var, yorumları okuyunca herkes ağaçtan ormandan yazmış, onlara ormancı dedim.
Ben de ağacları seven biriyim, Bakü’de bahçemde 20 çam ağacı, 15 meyve ağacımız var nerdeyse üstümüze düşeni biz yaptık. 😀
Aferin. Ben de çok isterdim öyle bir bahçem olsun. Şimdi balkonuma bir fesleğen bir de menekşe aldım. 🙂 Aslında şöyle saksıda yetişen küçük ağaçlardan alıp iyice doldurmak istiyorum balkonu. Biraz izolasyon sağlar gürültüye karşı belki.
Sinan (Çin, Guangzhou)
Baku’de kiBakü’deki eviniz cccpSSCBdoneminden’midöneminden mi kalma?
Yazmam doğru mu bilmiyorum ama sormuşsunuz cevap vereyim hocam.
Bir tane sscb’den kalma bahçe var, dedeme iş yerinden vermişler, o zamanlar kağıt yazıyormussun devlete , bahçe istiyorum şurada diye veriyormuş devlet tabii rütben yüksek ise. O zamanlar nüfus az öyle bedava dağıtıyorlardı, şimdi almaya kalksak alamazsın o kadar pahalı ve yer yok.
Babam hasta olduğu için dedem burada yer istemiş, kumluk ve denizin yanı olduğu için bronşitmiş orada iyileşmiş, ben de çocukken orada dut yermişim kapmumbağalar varmış hiçbirini hatırlamıyorum tabii, şimdi orası bakımsız kalmış.
Bir tane şehirde daire var, sscb vermiş, dedem orada yaşıyor.
Bu ağaçlı olan ise babam kendisi satın almış, zamanında çok ucuzmuş, yaşayan bile yokmuş oralarda, yatırım olsun diye almış. Şimdi ayıptır demesi 10.000$’a aldığı yer, şimdi 500.000$ veren var, ama ben sattırmıyorum, ileride birgün orada yaşarım diye.
Her yaz gidiyorum, 3-4 ay kalıyorum, balığa gidiyorum, akşamları bahçede oturup semaverde çay demliyoruz bahçe gibisi yok, bu yaz gidersem resim de çekerim buraya koyarım izin verirse Ozan abiler.
Ozan abi, internetten buldum. daire olarak verdikleri bu 😀 Birkaç yerde var şehrin hepsinin görünüşü aynı. Şimdi bu binaların dışını boyayıp tamir ettiler.
9 mertebe(9 katlı binalar olarak geçiyor halk arasında)
Böyle site gibi , blok 1 ,2 , 3 gibi gidiyor.
Bizimki 9. kat en yukarı kattayız, önümüzde açık kuzeyden sert rüzgarlar olunca ahşap camlar öyle bir titriyor ki, çatıdaki demir sesleri de geliyor rüzgar uğultusu filan geliyor.
önümüz boş tüm bulutları geliş gidişini seyredebiliyorum, tam benlik 😀
Commandouz (Bayrampaşa-148 m)
İkinci paragrafının ikinci cümlesinde aklıma hemen sizin de aklınıza gelen şey geldi. Hemen yorum yapmalıyım diye düşünürken yazıyı okumaya devam ettim ve yorum yapmama gerek kalmamasını sağlayan şeyden bahsettiğini gördüm. Mizahi zeka bu olsa gerek.
Şenliklerdeyken… Üniversitenin son günleri derken… Eğlenirken… Hiçbir şeyin farkında olmadan bağırıyorduk… Onların sesini duyamadık. Acaba bizi affederler mi ? Olacağı varmışlar… Kaderler… Nereye kadar sürecek böyle? Acımız büyük Soma… Anlamayanlar için sadece kader bu olayın adı.
Başımız sağ olsun… İşçilerimizin, abilerimizin, kardeşlerimizin ruhları şâd olsun
Kader elbette var ancak önce tedbir sonra tevekkül neden insanlar ölünce araştırma yapılıyor daha önce yapılsa ne olur? Allah rahmet eylesin ülkemin başı sağ olsun
Moskova’ dan hepinize sevgiler selamlar.Yaklasik 1 hafta once 3 gun suren bir orta kuvvette sogukla karsilastim.Onun disinda havalar bekledigimden de sicak.Guneslenme suresi Turkiye’ den daha fazla oldugu icin hava sicakligi daha uzun hissediliyor. Hava 22:30 dan sonra karariyor.Onumuzdeki gunlerde daha da isinacakmis buralar.Artik kis ayinda ilk gol haberlerini benden alacaksiniz.
7 Mayis’ da sabah 07:00- 11:00-11:30′ a kadar ara ara etkili olan kar yagisindan da bir kare sunayim.
Yaklasik 1 haftadir sacma sapan bir sicak var. Bir de bu sicaga asiri nem de eklendi. Sabah ise giderken oyle sabah serinligi de olmuyor. Istanbul’da gormek istemedigim bu durumu, soguk ve serinlik bakimindan en cok guvendigim Moskova’da yasiyorum. Nereye gitsem pesimi birakmiyor sicak ve nem. Burdakiler de saskin. Bu donemlerde 15 dereceyi gecmezmis ama bilmiyorlar ki ben geldim 😦 Imdat diyorum sadece.
Aşağıda verdiğim hockeystick linkindeki şema Dalton Minimumu’ndaki yer seviyesi ve küresel okyanus verisini içeriyordu. Şimdi daha ilginç bir link paylaşacağım. Bu vereceğim linkte yaşananlar normal bir iklim periyodunda değil, Dalton Minimumu zamanına denk geliyor. Bu tarihlerde ülkemiz ve çevre coğrafyamızda nasıl anomaliler olmuş bilen var mı? Ben bulamadım.
Linkte sol üst köşede tarih aralıkları var. İstediğiniz tarih aralıklarına bakabilirsiniz. Bu tarihlerde ülkemizde neler olmuş. Bulan olur da paylaşırsa sevinirim.
Bu kameranın olduğu yer mezarlık değil mi ya? 🙂 Ankara’ya uzun zamandan sonra gitmiştim geçen haftada, Türkçülük günü maksadıyla. Buraya gelmiştik, burası mezarlık mı oluyor çok benzettim de? 😀 😀
Çeşme’de 3 gündür devam eden poyraz fırtınasından sonra, bu sabah poyraz eşliğinde yağmur başladı. Bildiğiniz kış havası. Aralık – Mart arasında bir döneme denk gelse İzmir’e rahat kar yapacak cinsten.
10 adet barajın (A4 kağıdı hesabından) 2 aylık verisi bir kağıda sığsa, 30 yıllık veri eder 180 sayfa. Arkadaş iyi sallamış. Özel çalışma gerektirdiğine göre de ellerinde böyle bir veri kaydı ya hiç yok, ya da bir araya toplanmış değil, uğraşmak istemiyorlar. Stratejik bilgi ise o an için elemanın aklına gelen basit bir yalan. 🙂
Araştırma yapan ben dahil bütün arkadaşların Allah yardımcısı olsun. Bu durum ülkenin içler acısı haline bir örnek. Sen insan gibi resmi yollardan başvurunu yapmışsın ve şipşak bu cevabı yapıştırmışlar. O kurumun üst yönetiminde dayın olsaydı verileri İtü’ye kadar getirirlerdi Ozan dostum. Acayip canım sıkıldı bu duruma.
Bence, bir açıklarını ortaya çıkarma maksadıyla, bu çalışmanın yapılacağını düşünüp vermemişlerdir. Stratejikten kasıt da siyasi sonuçları olabilir endişesidir.
Açıkçası ben de İSKİ görevlisi olsam böyle bir çalışma yapmazdım. Zaten yapılabilir mi bilmiyorum. Baraj doluluğu çok göreceli bir kavram. 30 yıllık süreç zaten üç aşağı, beş yukarı bir barajın ömrü ile eşdeğer. Taşınan alüvyonlar barajın hacmini sürekli değiştirmekte. Tartılabilir, ölçülebilir bir kavram değil ki baraj doluluğu. Ben üstünde nal kadar göstergesi olan lpg tankının ölçümünü doğru dürüst yaptıramıyorum yıllardır. 🙂
Giresun’un Nisan 2014 verileri:
Ortalama Sıcaklık : 13,2 (11,4)
Ortalama En Yüksek Sıcaklık : 16,3 (15,1)
Ortalama En Düşük Sıcaklık : 10,1 (8,5)
En Yüksek Sıcaklık : 24,2
En Düşük Sıcaklık : 3,6
Aylık Toplam Yağış Miktarı : 28,6 mm. (78,9 mm. ) , Nisan 2013 : 32 mm.
NOT:Kaynak Mgm.Parantez içindeki veriler, uzun yıllar ortalamasıdır.
Pazartesi’den beri Bursa’dayım.
Sabahları günlük güneşlik olan hava öğlen kapanıyor, akşamdan gece 3-4’e kadar yağış, sonra geri açıyor hava. 5 gündür aynı döngü var.
2 gündür Bursa’nın batı taraflarında oraj hadisesi de yaşanıyor.
Ege’den giren ufak kütleler kara üzerinde gelişiyor ve doğuya doğru hareket ediyor.
İstanbul’un güney kıyılarında da bu hafta dediğiniz gibi oldu hava, akşam veya gece yağıyor sabah güneş açıyor, çok güzel keşke hep böyle olsa. Sabah sokaklar tertemiz hava tertemiz oluyor.
Dün akşam saatlerinden itibaren Bursa’daydım ben de, şimdi eve döndüm. Dün akşam üzeri çok sıkı yağmış, kaçırdım. Etraf göl olmuştu. Kayapa’da kuzenler oturuyor, yemyeşil nefis bir yer. İstanbul’da betonun içinde ne işimiz var bilmem…
Hep sakin kasabada yaşamak istemişimdir, sabah erkenden balığa çıkıp öğlen dönmeyi vs. en azından yazın Bakü’de bunu yapabiliyorum, bahçe balık tutmak dünyalara değer bir zevk.
Commandouz (Bayrampaşa-148 m)
* Resimlere tıklayıp büyütebilirsiniz.
Ülkemizin büyük bölümü tıpkı Nisan ayında olduğu gibi Nisan ayında da yağışlı geçti. Ocak ve Şubat aylarında ki oldukça yağışsız ve kurak geçen dönemden sonra gelen yağışlar barajları az da olsa etkilerken çiftçilerin de yüzünü güldürdü. Ancak bu yağışların bu döneme uygun olarak dar bir alanda kısa sürede oldukça etkili olması ve dolu yağışlarının da görülmesi yine bazı ekili alanlara zarar verdi. Hatta ülkemizin bazı yerlerinde yumurta büyüklüğünde dolu yağışı dahi görüldü. Şimdilik hemen hemen tüm yurtta etkili olan yağışlar üreticinin imdadına yetişmiş olsa bile önceki aylarda oldukça düşük olan miktar yine önümüzdeki aylarda kuraklık tehlikesinin devam edeceğini gösteriyor. Sıcaklıklar ise ülke genelinde genellikle dalgalı bir seyir izlerken genelde mevsim normallerinin üzerinde seyrini sürdürdü. Ay sonlarına doğru özellikle Doğu Akdeniz’de 35 dereceyi geçen yerler bile olurken yine ayın son birkaç gününde yurtta sıcaklıkların en yüksek kaydedildiği istasyon Cizre oldu.
İstanbul adına konuşmak gerekirse Nisan ayı oldukça yağışsız ve durgun başlasa da sonlara doğru gerek bahar yağışlarının başlaması gerekse sıcaklıkların dalgalı seyri ve hava olaylarının durağan seyrini bozması bu ayın fena sayılmamasına sebebiyet verdi . Ayın son 2 haftası hava olayları açısından bereketli geçti. Özellikle yağışlı gün sayısı ve yağış miktarında artış görüldü. İstanbul’daki barajların neredeyse tamamında su seviyesinin diplerde seyrettiği bu dönemde son 2 ayda fazla olmasa bile bu yağışların gelmesi sevindirici bir gelişme oldu. Sıcaklıklar yine uzun yıllar ortalamalarının üzerinde gerçekleşti. Maksimum sıcaklık ortalamasının 18.4 derece ile +2.0, minimum sıcaklık ortalamasının 10.9 derece ile +3.1, ortalama sıcaklığın ise 14.7 derece ile +2.7 derece olmak üzere uzun yıllar ortalamalarının üzerinde kaydedildiği bu ayda Ahl istasyonu Mart ayının 2 katı olması suretiyle 8 gün 20 derecenin üzerinde maksimum sıcaklık kaydı yaparken tıpkı Mart ayında olduğu gibi 0 derecenin altında sıcaklık kaydı yapmadı. Minimum sıcaklıklarda ki artış dikkat çeken unsur oldu.
Yağışlara baktığımız zaman İstanbul’un en yağışlı 7. ayı olan Nisan ayında yağışlar ortalamaların altında gerçekleşti. Atatürk Havalimanı istasyonunda 38.4 mm. yağış kaydedildi. Bu rakam normallerin yaklaşık 13.3 mm. altında bir değer. Yağışlı gün sayısının 10 olup Mart ayına göre tam 6 gün azaldığı ancak yine de bu rakamın normaller civarında olduğu bu ayda şehrin çeşitli noktalarında 1-2 gün de oraj hadisesi görüldü. Kar yağışı ise görülmedi.
Nisan ayında ortalama rüzgar hızı 10.5 km/h. olarak çok düşük bir değerde gerçekleşti. Hakim rüzgar yönü %23 ile lodos olurken onu %21 ile yıldız takip etti. Mart ayında ise tam tersi olmuştu. Kuzeydoğudan esen poyraz rüzgarı ise %16 ile 3. sırada yer aldı. Karayel ise yine rüzgarın en az estiği yön oldu.
Bu ayla birlikte yılın genelindeki ortalama sıcaklık 11.0 derece olarak kaydedildi. Yıl genelindeki ortalama rüzgar hızı 12.0 km/h. olarak devam ederken yıllık toplam yağış miktarı 148.6 mm. olarak kaydedildi ve yağışlı gün sayısı 44 oldu.
Bu Nisan ayı ile ilgili birkaç ilave yapayım, bana göre son birkaç seneye göre oldukça sıra dışıydı. 3-4 senedir terasta fide yetiştirdiğim için ister istemez şartları kıyaslıyorum, bu sene lodos çok bol oldu, gündüz sıcaklıkları şehir içinde çok yükseldi, 24 Nisan’da minimum sıcaklık 20 dereceye yakın çıktı, bu muhtemelen bir rekor olabilir, Weatheronline arşivinden baktığım kadarıyla daha yükseğini göremedim. Ayrıca mevsime göre sıcaklıklar çok yükseldiği için cephe geçişlerinde ani çok kuvvetli rüzgarlar oldu, yine ay sonunda oldukça yağışlı bir periyot da oldu.
Yanlışlık olduğunu sanmıyorum arkadaşlar, gece vardiyasındaydım bir saat boyunca yanardağ bacası misali adanın doğu ucu direkt turuncu renk ile tüttü. İkinci bir Avşa adası faciası olmasından korktum. Tahmin ettiğim gibi olmuş demek.
Gökçeada’da back-building mcs aynı yerde oluşan mezo ölçekli konvektif sistem oluşmuş olabilir.1 saati aşkın süre bekledim bizi de etkiler mi acaba diye şimşek ve gök gürültüsü eşliğinde radarda hep aynı yerdeydi. Çanakkale’yi etkileseydi daha büyük sonuçlar doğurabilirdi .
Bir de aklıma geldi yoğun yağışın yaşandığı saatler MGM’nin sitesinde bir uyarı yoktu ben Tivitır’da yazdım hatta adada kuvvetli yağış var diye benim anlamadığım benim gördüğümü koskoca MGM’de çalışan değerli meteoroloji mühendisleri göremiyor mu ?
Video görüntülerinden anlaşıldığı kadarıyla anormal bir yağış 5 saatte ortalığı yerle bir etmiş. Gökçeada son 4 yıldır yazın mutlaka tatil yaptığım ve çok sevdiğimiz bir yer. 2 arkadaşımın araçları ciddi zarar görmüş. Merkez biraz çukurda kaldığından dağlardan inen sular yarım metreye yakın yükseklikte önüne geleni sürükleyip taşımış. Yaz sezonu öncesi çok kötü oldu ada için. Çok spesifik ve tamamen yerel bir hadise.
Bu mevsimde oluşması biraz şaşırtıcı geldi bana. Genelde deniz etkisine bu kadar açık bir yerde deniz suyu sıcaklığının yüksek, hava sıcaklığının düşük olduğu dönemlerde alışkınız böyle inatçı karakterde yağışlara. Takip ettiğim kadarıyla modeller de o saatte böyle bir yağışı öngörmemişti. Hadi genel modelleri geçtim, onca sınırlı alan modeline rağmen böyle bir yağış tahmin edilemiyorsa hala teknolojik olarak yeterli seviyeye ulaşamamışız demektir. Daha çok fırın ekmek yememiz lazım…
Genelgeçer kaideler her zaman işlemiyor anlaşılan. Soğuk deniz zayıflatır konvektif aktiviteyi diye biliyoruz bu mevsimde ama işte oldu mu da olabiliyor demek ki. Çok tuhaf bir olaydı gerçekten. İncelenmeli bence bilimsel olarak.
Öncelikle ellerinize sağlık. O gün 2-3 saat kadar balkondan o sağanak ve dolu yağışını izlemiştim. Bence de Kocaeli’nin aldığı en sert yağış. Bir de o sistem tam Kocaeli üzerindeyken radar görüntüsü var mı?
Nisan ayına genel olarak bakacak olursak, yağış miktarının normallerin(53,8 mm) 21,2 mm altında kaldığı görülüyor.
Maksimum sıcaklık ortalaması normalin(17,0 C) 2,3 derece üzerinde gerçekleşirken, minimum sıcaklık ortalaması ise normalin(9,1 C) 1,3 derece üzerinde gerçekleşti.
NOT: PARANTEZ İÇİNDEKİ ORTALAMA DEĞERLER KARTAL’A AİTTİR.
MAKSİMUM SICAKLIK: 25,3 C
MİNİMUM SICAKLIK: 5,7 C
MAKS. SICAKLIK ORTALAMASI: 19,3 C
MİN SICAKLIK ORTALAMASI: 10,4 C
TOPLAM YAĞIŞ MİKTARI: 32,6 MM
Nisan ayında benim manuel yağış ölçerim Florya’da 44,5 mm kaydetti. Daha önceki aylarda Mart’ı 69 mm, Şubatı ise 21,5 mm olarak kaydetmiştim. Her günü kayıt altına alıyorum artık, bakalım sene sonunda ne çıkacak 🙂 Gerçi Ocak ayının ortalarından itibaren başlamıştım kayda, Ocak ayını bilmiyorum tam olarak.
İstanbul’un güney sahilleri bu aralar çok şanslı, Marmara Denizi’ndeki kütleleri ucundan kıyısından yakalıyoruz, ama kuzey taraflarına çıkmıyor genelde.
Günaydın, balkonumda yine aynı kuş yuva yapmaya başlamış 🙂 her sene yuva yapıp yumurta koyuyor. Balkonum çok ufak gördüğünüz gibi elimden geldiğince çiçek kaktüsle dolduruyorum.
Karanfillerin ortasında oturmuş yuva yapıyor, kıskandım valla. 😀
Arkadaşlar bir sorum olacak. İç Anadolu, İç Ege,Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu gibi kurak bölgelerimize Google Earth’ten baktığımızda Karadeniz bölgesindeki gibi yeşil tonları sağlayacak sıklıkta çam ormanlarıyla donatsak,yağış ortalamamız yıllık tahmini kaç mm olur. Mesela bir Konya, bir Kırşehir yıllık 800 mm yakalar mı? Yoksa tek başına orman artışı yetersiz mi kalır? Uzun süredir kafamı kurcalıyor bu soru. En mantıklı cevabı verip merakımı giderene, en büyüğünden bir küçük hobi hediye edeceğim. 😀
Bahattin Bey, iklim bitki örtüsünü tayin ediyor. Bitki örtüsünün iklime etkisi az. Yağmur yağacak ki ağaç olacak. Yapay ağaçlandırmayla önemli bir fark yakalamak zor. Ancak lokal etkiler yaratabiliriz, nemlilik artışı vb. gibi.
Böyle kurak bölgelerimizde binlerce yıldır oluşmuş yarı kurak bozkır ekosistemine darbe vurmak olur ağaçlandırma yapmak, ki bu saçmalık ülkemizde yıllardır yapılıyor, bilmem kaç milyon ağaç diktik orman yaptık diye atıp tutuluyor. Zaten orman öyle ağaç dikmekle 10 senede oluşmaz. Bu bölgelerde eskiden orman olan yerlere bölgeye uygun ağaçlar dikilebilir, ama misal gidip Konya Ovası gibi yere 5 milyon ağaç dikilmesi saçmalıktır.
Anadolu’da binlerce yıldır oluşmuş kurak bozkır ekosistemi çok az. Korunması lazım! Ama çoğu, yeni yapılan barajlarla sulu tarıma açılıyor. Bu da muazzam güzellikteki bozkır ekosistemini mahvediyor. Yakalı toyun neslinin tükenmesi, toyun ve mezgeldeğin sayılarının oldukça azalması gibi. Ancak size tam olarak katılmıyorum. Anadolu’da doğal bozkır alanı çok az. Urfa ve Konya çevresinde var. Bir de bazı mikroklima bölgelerinde küçük alanlarda var. Geri kalan alanın neredeyse tamamı antropojen bozkır ve çoğu son 300 yılda oluşmuş. Örnek verecek olursak Ankara Beynam Ormanı. Bozkırın ortasında tüylü meşe, saçlı meşe, karaçam ve ardıç ağırlıklı kuraklığa uygun oldukça güzel bir orman. Aynı şekilde Yozgat Çamlığı Milli Parkı. Yine aynı türler var. Kırşehir Akçakent, Aksaray Hasan Dağı, Kırıkkale Dinek Dağı ve Delice, Kayseri Erciyes Dağı, Ankara İdris Dağı, Ankara Elmadağ, Çorum-Yozgat arası ve birçok yerde küçüklü büyüklü tüylü meşe birliği ormanları var. Bu ormanlar biyolojik çeşitlilik bakımından çok önemli. Meşe palamutları birçok hayvan için başlıca besin kaynağı. Ayrıca bu birlikte birçok yabani meyve ağacı, ot, mantar türü var. Yaban domuzunun en sevdiği birliklerden. Ancak yüzyıllar boyunca yakacak ve otlatma baskısı bu ormanları bitirmiş. İç bölge ormanlarının bitmesi 1700-1750 yıllarındandan sonra olmuş. Bu yıllarda Anadolu’nun iç kesimlerinde yaşayan göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçirilmiş. Denetimsizliğin artması, nüfus artışı, tarla açma, otlatma, yakacak ihtiyacı ve kasıtlı yangınlar yok oluşa sebep oluyor. Daha sonra buna Çerkez göçü ve Balkan göçleri eklenince ormanlar daha da parçalandı. Göçler öncesi kıyılarda yerleşim çok azmış. 1856 yılında Viyana Park ve Bahçeler İdaresinden Botanikçi Dr. Koçi Çukurova’ya gelmiş. Ova boyunca oldukça gür meşe ormanları olduğundan bahsediyor. Ayrıca bataklık da çokmuş. Ceylan, karaca, alageyik, aslan ve çita olduğundan bahsediyor. Zamanla yok etmişiz maalesef. Sivas’ın ve Kayseri’nin bir kısmını kapsayan Uzunyayla Platosu 1700-1750 yıllarından önce büyük sarıçam, meşe, titrek kavak ormanlarıyla kaplıymış. Sonra yavaş yavaş yok edilmiş. İklimin çok uygun olmaması sebebiyle de sonradan doğal olarak yetişmemiş. Ama Kayseri Pınarbaşı, Malatya Hekimhan ve Sivas çevrelerindeki relikt sarıçam koruları gen ormanı vaziyeti görüyor. Aynı zamanda bölgenin önceden ormanlık olduğunun kanıtı. Birçok bölge var böyle. Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Erzurum, Kars, Ardahan, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Bitlis, Hakkari, Şırnak, Yozgat, Sivas ve daha birçok il doğal orman alanı. Doğru türlerle yapılan ağaçlandırmalardan verim alınacaktır. Olduıkça kurak olan Karaman Karacadağ’da bile relikt tüylü meşe ormanı var. Oğuz EROL’un Genel Klimatoloji kitabında ormanların yağışa %3-%6 katkı yaptığı yazıyor. Bu katkı nemden çok ormanların oluşturduğu lokal konverjans alanlarının konveksiyonu başlatmasından. Ayrıca nemin de katkısı var ama daha az. Ancak su tutma yönünden oldukça önemli ormanlar.
Tabii ki haklısın, çok güzel cevap gibi cevap yazmışsın. 🙂 Eskiden orman olan yerler kesinlikle yeniden ağaçlandırılmalı. Ama maalesef bizim ağaçlandırma işimiz dostlar alışverişte görsün türünde sağa sola her boş araziye ağaç dikme tarzında olduğu için zaten az olan bozkır ekosistemleri zarar görüyor. Evliya Çelebi’nin gezilerinde Kayseri Pınarbaşı’dan bahsedilirken güneşi kapatan ağaçların olduğu yer bile deniyor mesela, ki bugün Kayseri dediğimizde kimin aklına orman gelir. Kısacası bir orman aşığı olarak aşağı yukarı aynı şeyden söz ediyoruz. Tek sorun alakasız yerlere ağaç dikilmesi.
Anadolu’da insan etkisinde orman tahribatı olmasaydı doğal bozkırların çok az bir alan kaplayacağı bir gerçek. İnsan etkisi dışında, orman ve bozkırlar dinamik ekosistemler olduğu için tarihsel süreçte iklimdeki dalgalanmalara bağlı olarak sınırlarının sürekli değişeceği de bir gerçek. Özellikle orman bozkır sınırındaki bölgelerde beraber bulunan orman ve bozkır bitkileri arasında çok sıkı bir rekabet vardır ve tahribat genelde bozkır bitkilerine yarar. Türkiye’nin en zengin ekosistemleri Akdeniz ekosistemleriyle birlikte bozkır ya da ağaçlı bozkır ekosistemleridir. Merak eden olursa sebebini yazabilirim. Ağaçlandırmayla orman yaratılabilir mi? Yaratılabilir ama bunun için doğru türleri seçmek gerekir. İç Anadolu’da yerine göre (yaygınlığa göre sırasıyla) tüylü meşe, ardıç, karaçam, saçlı meşe, kasnak meşesi, ispir meşesi, mazı meşesi, sarıçam, titrek kavak gibi şu an bulunan doğal türler seçilebilir. Ancak ağaçların büyümesi hatta 50-60 sene geçmesi bile orman oluşması için yeterli olmayabilir. Orman kendi kendini ekip biçen, ağaçlarından bakterilerine kadar bütün bir canlı topluluğudur. Bunun oluşması yüzlerce yıl alacaktır ama doğru yere, özellikle de tahrip edilmiş ama hala orman kalıntıları kalan alanlara (mesela meşeliklere) destek olacak bir stratejiyle çok daha hızlı sonuç alınabilir. Yoksa sonuç göstermelik ağaç çiftlikleri olmaktan öteye geçmiyor. Hikmet Birand, Alıç Ağacı ile Sohbetler kitabında bütün bunlardan bahsetmektedir. Daha dünyada bile konuşulmazken doğru yönü büyük bir edebiyatçı tadında yazdığı kitabında göstermiştir. Ancak geldiğimiz nokta maalesef o zamandan bile kötü. Bozkırların güzelliğini de kitaplarında çok güzel işlenmiştir. Yağış konusunda ben de pek etkili olmayabileceğini ama yılın büyük bir döneminde yer seviyesindeki nemi artıracağını, gece gündüz sıcaklık farklarını azaltacağını düşünüyorum.
Geçen 15 Ekim’de, Ankara Çubuk Karagöl’de sabah yedi gibi çekmiştim bu fotoğrafı. Orman altında çok az ciğ vardı ama ilerideki orman açıklığına gittiğimizde hava çok daha soğuktu, yerde kırağı vardı ve görüldüğü gibi soğumuş yüzey üzerinde sis oluşmuştu.
Bu satırları yazarken tüm gümbürtüsüyle harika bir oraj geçti 🙂
Öncelikle Süper Lig’de başarılı olmuş olan arkadaşları ve emeği geçenleri tebrik eder, daha sonra askerliğim için önce Kastamonu sonra İzmir Foça’da (eski Foça :)) olacağım için 2015 kış tahminlerine yetişebilmeyi temenni ederim. Muhtemelen Ekim sonuna dönmüş olacağım. Şansım yaver gider de internet kafeci falan olursam Foça’dan hava delisi paylaşımları yapmaya çalışırım 🙂 Sağlıcakla kalın sizler de arkadaşlar.
Ben de 2013-2014 sezonu Havadelisi Süper Ligi kapanış törenleri için iyi dileklerimi sunuyorum. Şampiyonu can-ı gönülden kutluyorum! Son haftalara katılamadım. Benim de askere gitme durumum var. Eee tabi gitmeden önce söz-nişan olaylarına girelim dedik 🙂 Haliyle tahminleri aksattım. İnşallah askerden döndüğümde yeni ligde yeni heyecanlı tahminlerle yarışırız.
Bu arada benim de acemi birliğim Kastamonu 5. Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı. Oradan da Gaziantep’e geçeceğim. Aynı celp grubundayız sanırım, Mayıs grubu yani… Orada görüşüp tanışmak dileği ile.
Şimdiden hayırlı olsun ikimize de, böyle de bir grup var facebookta: https://www.facebook.com/groups/355kastamonu/
Gaziantep’e ustalığa gidecek birkaç kişi daha var sanırım 🙂 Kastamonu için fena değil gibi yorumlar 🙂
2 gün Ankara’daydım hem Mehmet Göktuğ ile hem de Ankara’nın orajlarıyla tanışma fırsatı buldum. İstanbul’a dönüşte Ankara’nın batısında ve Bolu’da sağlam yağış vardı.
https://twitter.com/HistoryInPics Takip edilmesi gereken güzel bir hesap. New York’un efsane kar fırtınalarına ait güzel fotoğraflar var, az da olsa. 🙂
Mevsimlik modeller rahat geçecek bir yazı işaret ediyor. Umarım gerçekleşir, zira yazın kavrulmak istemiyorum 🙂
Ramazan’da serin olsun da, diğer aylar sıcak olsa da bir şey olmaz 😀
Wattsupwiththat sitesindeki yorumlu linki de bu
Bu tahmin gerceklesirse bizim cografyamiza etkisi ne olabilir? Veya bizim cografyamiza etkisi olur mu?
Bana göre hiçbir etkisi olmaz. Öyle ya da böyle Basra kebabı olacağız her yaz olduğu gibi 😀
Aslinda daha cok kis icin sormustum 🙂
Basra yazı olmayacak bana göre.
İnş cnm yha. 😀
Çok etkisi olacağını düşünmüyorum.
Osmaniye Amanoslar’da çok şiddetli yağışlar var galiba.

Morarmış! İlk kez görüyorum böylesini.
Bu arada wms.dmi adresinden Hatay radarı gösteriliyor. Nihayet!
Yine ev arıyoruz, geçen sene aradık bulamayınca yine kaldık Aksaray’da. Malum buralar kar açısından kötü, ben olaya o açıdan bakıyorum 😀 Kavacık, Beşiktaş ve Levent taraflarına bakıyoruz, buralar kar açısından Aksaray’a göre daha iyi değil mi?
Sabah sabah ince taneli birikinti de yapan hoş bir yağmur.
Bir öğleden sonra fırtınasıyla Kozan’a sessiz sedasız 48 kg yağış düştü. Ufak çaplı bir sel olmuş olabilir. Weatheronline’daki uydu görüntüsünden görebilirsiniz dev bulutun oluşumunu. Bu arada tabii ki MGM radarları yine bozuk. Ne işe yararsınız ki siz zaten!
Kevin Trenberth isimli bir bilimadami beklenen kuvvetli el nino’dan dolayi kuresel sicaklik anomalisinin onumuzdeki yillarda 0.8’e kadar cikabilecegini soylemis. Kuresek sicaklik ve enso korelasyon veri semalariyla da bunu desteklemis. Semalara bakinca bana mantikli geldi ve hakikaten moralim bozuldu.
Gerci dun Arizona ulusal gunes gozlemevinden gunes fizikcisi Mark Tucson bir aciklama yaparak “gunes son 200 yilin en buyuk minimumuna yoneldi minimuma hareket baslamak uzere 25. Dongu cok dusuk olacak kuresel soguma yolda” seklinde bir aciklama yapti ama bu el nino-kuresel sicaklik korelasyonu mevzusu hakikaten mantikli. Gecmis veriler birebir ortusuyor.
Bazi bilimadamlari beklenen kuvveti el nino sebebiyle kuresel sicakligin onumuzdeki yillarda hakli olarak artacagini soylerken gunes fizikcilerden ise surekli bir sekilde gunes kaynakli kuresel soguma olacagi yonunde aciklamalar gelmeye devam ediyor. Asagidaki linki de okumakta fayda var.
http://iceagenow.info/2014/05/kalte-sonne-cold-sun-scientists-forecast-cooling-ice-age/
Sonuç olarak; bekleyip mi göreceğiz?
Ortalama sıcaklıkların düşük ya da yüksek olması kış aylarını direkt etkilemiyor. Sıcak bir kışta gelebilecek 2-3 sistem o kışı efsane yapabilir.
Sıcaklığın artması ekstrem olayları artırıyor. Yazın çok uzun süreli sıcak hava dalgaları ve kuraklık, sonbahar ve kışın aşırı yağışlar, kışın aşırı soğuklar gibi..
Avusor yaylası Rize
Ovit dağında 20-30 cm kar varmış diyorlar 😀
http://www.trthaber.com/haber/dunya/amerika-kitasi-saskin-128196.html
Hakikaten nasıl oldu bu ?
Dolu yağmış olabilir mi ?
Evet, tabii ki dolu. Başka ne olabilir ki?
http://www.buzzfeed.com/austinhunt/rare-hailstorm-hits-sao-paulo-leaving-a-surreal-winter-wonde
“Bu kadar gerizekalı ve cahil bir muhabir devletin haber kanalında nasıl iş bulmuş olabilir?” diye soracaktın sanırım.
Zira dünyada bu haberi bizim gibi sunan başka hiç kimse yok.
“14 derecede nasıl buzla kaplanmış”mış. Bak sen.
Ahahaha 😀 Ozan abi, bu cümle yüzünden kafam karıştı, şimdi diyorum dolu olsa hava sıcaklığının önemi yok, 14 derecede nasıl donmuş deyince,
bendeben de acaba sular mı donmuş öyle sandım 😀http://www.haber53.com/rize-de-kar-yagisi-etkili-oluyor_sf0_2876.html
İzlediğim en etkileyici hava videolarından biri:
https://www.youtube.com/watch?v=VoO89cqDgJU
An itibariyle St. Petersburg 32 derece ile Avrupa’nın en sıcak birkaç noktasından biri. 😀
Ya hic deme, 3 gundur burasi yaniyor, 30 derecenin altina dusmuyor ki gunesin 22:30’da battigini da hesaba katarsak bildigin bunaltiyor buralarda. Mayis 7’de yagan karin acisi hayli hayli cikti. Diyagramlara da baktim, tunelin ucunu zor goruyorum 🙂
Bugün , St. Petersburg ve Arhangelsk 32 dereceyle Akdeniz kıyılarımızdan bile sıcak. 😀
Giresun’da en az yağış mayıs ayında düşer.2014 yılında ise mayıs ayı şimdiden nisan ve şubat ayını ikiye katladı.Bakalım mayıs ayı sonunda kaç kg yağış düşecek.
Giresun Kümbet yaylası bu sabah. Kaynak Face Giresunluyum video sayfasından. Kar yağmış. Sıcaklık an itibarıyla 3 derece.

Rize’ye gitmeden yağmur ölçer almaya karar verdim. Santiago bir yer göstermişti ancak 40 mm kapasitesi varmış. Bildiğiniz gibi Rize abartıyor bazen yağışı 40 mm normal bir olay zaten. Daha yüksek kapasiteli basit yağmur ölçer alabileceğim bir yer bilen var mı acaba ?
http://www.labor.com.tr/TFA-471008-YAGMUR-OLCER,PR-7409.html
Bende bundan var.
Teşekkürler bunun 70 mm idare edeceğim artık 🙂
Çorum’da bugün, dolu yağmış, 30 cm yüksekliğinde birikim olmuş.
http://www.milliyet.com.tr/bir-anda-dolu-bastirinca–gundem-1884411/
Biz de abarttık ama çikolatasını abarttık :O
http://elstream.ru/mir/
Elbrus Dağı. Güney Yamaçları. Rakım 3500m. Mayıs Ayı da olsa buradan kar yağışını izleyebilirsiniz. 750p HD çözünürlük sunuyor. İyi seyirler.
Bugün Tuzla’ya Bursa üzerinden müthiş kütleler geldi. Ancak güzelim kütleler Yalova üzerinden denizi görünce eriyiverdi. Ben de bu fotoğrafı çektim görüntü olsun diye. Ayrıca gece 4 civarı sürpriz bir gök gürültülü sağanak oldu.
Birkaç saat sürdü burada da, yıldırımlar hep yakın çevrelere düştü bir tanesinde çatırtı tarzı sesler gelmişti, bugün öğrendim trafoyu patlatmış.
Akşam annem aradı çok az yağmış Tuzla’ya.
İstanbul Atatürk Havalimanı Meteoroloji İstasyonunda 2014 Ocak ve Şubat ayları ortalama sıcaklığı 9,0 derece olarak ölçüldü. Normalden yaklaşık 3-4 derece daha fazla bir sıcaklık bu, ve 1955 yılından sonraki en sıcak dönem olarak dikkat çekiyor.
Yalnız şöyle biraz geçmişe gidiyorum, 1852 yılında Göztepe’de 8,8 derece var, yine 1872 ve 1878’de 8,4 derece ölçülmüş, 1914’te 8,6 derece kaydedilmiş. Maalesef coğrafyamızın gereği, bu işin fıtratında kestane var. Küresel ısınmayla ilgili anlattıklarınız baştan aşağı yalan.
Bir de, ormancılar çıkmış, yok ağaç kesmişler de ormanlar azalmış da ondan az yağış
yağıyormuşdüşüyormuş , sanki yağmur ormanı burası, her yere yağıyor Türkiye’de ağaç yok diye geri mi dönecek, ne saçma düşünce, haksız mıyım şimdi ben?🙂
http://goo.gl/ahYcBa
Ormancılar kim?
Haber sitelerindekiler, geçen bir haber sitesine girdim baktım susuzluk haberi var, yorumları okuyunca herkes ağaçtan ormandan yazmış, onlara ormancı dedim.
Ben de ağacları seven biriyim, Bakü’de bahçemde 20 çam ağacı, 15 meyve ağacımız var nerdeyse üstümüze düşeni biz yaptık. 😀
Aferin. Ben de çok isterdim öyle bir bahçem olsun. Şimdi balkonuma bir fesleğen bir de menekşe aldım. 🙂 Aslında şöyle saksıda yetişen küçük ağaçlardan alıp iyice doldurmak istiyorum balkonu. Biraz izolasyon sağlar gürültüye karşı belki.
Baku’de kiBakü’deki evinizcccpSSCBdoneminden’midöneminden mi kalma?Yazmam doğru mu bilmiyorum ama sormuşsunuz cevap vereyim hocam.
Bir tane sscb’den kalma bahçe var, dedeme iş yerinden vermişler, o zamanlar kağıt yazıyormussun devlete , bahçe istiyorum şurada diye veriyormuş devlet tabii rütben yüksek ise. O zamanlar nüfus az öyle bedava dağıtıyorlardı, şimdi almaya kalksak alamazsın o kadar pahalı ve yer yok.
Babam hasta olduğu için dedem burada yer istemiş, kumluk ve denizin yanı olduğu için bronşitmiş orada iyileşmiş, ben de çocukken orada dut yermişim kapmumbağalar varmış hiçbirini hatırlamıyorum tabii, şimdi orası bakımsız kalmış.
Bir tane şehirde daire var, sscb vermiş, dedem orada yaşıyor.
Bu ağaçlı olan ise babam kendisi satın almış, zamanında çok ucuzmuş, yaşayan bile yokmuş oralarda, yatırım olsun diye almış. Şimdi ayıptır demesi 10.000$’a aldığı yer, şimdi 500.000$ veren var, ama ben sattırmıyorum, ileride birgün orada yaşarım diye.
Her yaz gidiyorum, 3-4 ay kalıyorum, balığa gidiyorum, akşamları bahçede oturup semaverde çay demliyoruz bahçe gibisi yok, bu yaz gidersem resim de çekerim buraya koyarım izin verirse Ozan abiler.
SSCB’den kalma yerlerin resmini yayımlayamayız, komünizm propogandasına girer 🙂
Ozan abi, internetten buldum. daire olarak verdikleri bu 😀 Birkaç yerde var şehrin hepsinin görünüşü aynı. Şimdi bu binaların dışını boyayıp tamir ettiler.
9 mertebe(9 katlı binalar olarak geçiyor halk arasında)
Böyle site gibi , blok 1 ,2 , 3 gibi gidiyor.
Bizimki 9. kat en yukarı kattayız, önümüzde açık kuzeyden sert rüzgarlar olunca ahşap camlar öyle bir titriyor ki, çatıdaki demir sesleri de geliyor rüzgar uğultusu filan geliyor.
önümüz boş tüm bulutları geliş gidişini seyredebiliyorum, tam benlik 😀
İkinci paragrafının ikinci cümlesinde aklıma hemen sizin de aklınıza gelen şey geldi. Hemen yorum yapmalıyım diye düşünürken yazıyı okumaya devam ettim ve yorum yapmama gerek kalmamasını sağlayan şeyden bahsettiğini gördüm. Mizahi zeka bu olsa gerek.
😀 😀 😀
13 Mayıs 15:00 – 15 Mayıs 15:00 Saatleri arasındaki Toplam Yağışlar..
http://www.trtturk.com/haber/taskinlar-bosna-hersek-ve-sirbistani-vurdu.html
72 Saatlik Toplamlar.. Tuzla birinci çıkmış.. Semih’in Tuzla’sı değil tabii bu, Bosna’daki Tuzla 🙂
Tuzlalı Semihoviç 😀
100 yılın en büyük sel felaketi deniyor. Çok kötü.
http://www.trtturk.com/haber/catilara-cikip-daglara-kacarak-selden-kurtuldular.html
Askerliğimi Bosna’da yaptım. Taburumuz Zenica’daydı. Bosna Havadelileri için mükemmel bir yer. Kışın kar, yazın oraj eksik olmuyor.
Evet, Akdeniz’e de yakın, sonbaharda da yağış bol.
El Nino dönüyor…
http://earthobservatory.nasa.gov/IOTD/view.php?id=83653&eocn=home&eoci=iotd_image
Sanırım ılık ve yağış anlamına geliyor ?
Benim de içimde kalmasın…
Şenliklerdeyken… Üniversitenin son günleri derken… Eğlenirken… Hiçbir şeyin farkında olmadan bağırıyorduk… Onların sesini duyamadık. Acaba bizi affederler mi ? Olacağı varmışlar… Kaderler… Nereye kadar sürecek böyle? Acımız büyük Soma… Anlamayanlar için sadece kader bu olayın adı.
Başımız sağ olsun… İşçilerimizin, abilerimizin, kardeşlerimizin ruhları şâd olsun
Kader elbette var ancak önce tedbir sonra tevekkül neden insanlar ölünce araştırma yapılıyor daha önce yapılsa ne olur? Allah rahmet eylesin ülkemin başı sağ olsun
Moskova’ dan hepinize sevgiler selamlar.Yaklasik 1 hafta once 3 gun suren bir orta kuvvette sogukla karsilastim.Onun disinda havalar bekledigimden de sicak.Guneslenme suresi Turkiye’ den daha fazla oldugu icin hava sicakligi daha uzun hissediliyor. Hava 22:30 dan sonra karariyor.Onumuzdeki gunlerde daha da isinacakmis buralar.Artik kis ayinda ilk gol haberlerini benden alacaksiniz.
7 Mayis’ da sabah 07:00- 11:00-11:30′ a kadar ara ara etkili olan kar yagisindan da bir kare sunayim.
Haberleri her daim bekliyor olacağız Tengiz üstat 🙂
2015 kışında nehir kıyıları 75 yüksekler 150 olur 🙂
Moskova Moskova olalı 2015 kışı gibi kış görmemiş olacak.
Hazır mısın Moskova?
Yaklasik 1 haftadir sacma sapan bir sicak var. Bir de bu sicaga asiri nem de eklendi. Sabah ise giderken oyle sabah serinligi de olmuyor. Istanbul’da gormek istemedigim bu durumu, soguk ve serinlik bakimindan en cok guvendigim Moskova’da yasiyorum. Nereye gitsem pesimi birakmiyor sicak ve nem. Burdakiler de saskin. Bu donemlerde 15 dereceyi gecmezmis ama bilmiyorlar ki ben geldim 😦 Imdat diyorum sadece.
St. Petersburg bir haftadır Adana’dan daha sıcak 😀
Aşağıda verdiğim hockeystick linkindeki şema Dalton Minimumu’ndaki yer seviyesi ve küresel okyanus verisini içeriyordu. Şimdi daha ilginç bir link paylaşacağım. Bu vereceğim linkte yaşananlar normal bir iklim periyodunda değil, Dalton Minimumu zamanına denk geliyor. Bu tarihlerde ülkemiz ve çevre coğrafyamızda nasıl anomaliler olmuş bilen var mı? Ben bulamadım.
http://booty.org.uk/booty.weather/climate/1850_1899.htm
http://booty.org.uk/booty.weather/climate/1800_1849.htm
Linkte sol üst köşede tarih aralıkları var. İstediğiniz tarih aralıklarına bakabilirsiniz. Bu tarihlerde ülkemizde neler olmuş. Bulan olur da paylaşırsa sevinirim.
http://hockeyschtick.blogspot.co.uk/2014/05/new-paper-finds-8c-global-cooling.html?m=1
Şu tam benim üzerimde idi.
😀 😀 😀 Züğürt tesellisi.
😀 😀 Bundan sonra böyle artık. Hatta bir bulut gördük mü bayram edecek kadar seviniyoruz. 😀
Ankara Büyükşehir çalışıyor, insanlar karşıya geçemiyor 🙂
Son 2500 yılın en şiddetli yağmuru yağmış, sen belediyeye suç buluyorsun. Edepsizlik yapma, siyaset yapıyorsun siyaset !
Ben edepsizlik yapmıyorum sayın hocam.
Kalk Abdullah gidelim kalk kalk 😀
Bu kameranın olduğu yer mezarlık değil mi ya? 🙂 Ankara’ya uzun zamandan sonra gitmiştim geçen haftada, Türkçülük günü maksadıyla. Buraya gelmiştik, burası mezarlık mı oluyor çok benzettim de? 😀 😀
Hayır Beştepe kavşağı burası 😀
http://www.nature.com/ngeo/journal/v7/n4/full/ngeo2094.html
Nature Geosciences dergisinden güncel bilimsel makale takip eden blog takipçileri! Paha biçilemez 🙂
Tam bir güneş üstadı yahu 🙂
Biz efsanecik peşinde koşarken Bulut75 büyük düşünüyor, buzul çağını bekliyor. Büyüksün Bulut75 üstat 🙂
Sen Türkiye’sin büyük düşün 😉
🙂
Süper..
Şimdi paylaşacaktım.
Sert kışlar illa ki bizi de vuracak.
Dilini anlasak takip edeceğiz de 😦
Diğer kaktüsüm de çicek açtı, normalde biraz daha büyük açıyor. Sabah çektim daha yeni açıyordu.
Kokusu yok, sadece görünüşü var. 😀
Lütfen resim olarak yayınlayın .
Çeşme’de 3 gündür devam eden poyraz fırtınasından sonra, bu sabah poyraz eşliğinde yağmur başladı. Bildiğiniz kış havası. Aralık – Mart arasında bir döneme denk gelse İzmir’e rahat kar yapacak cinsten.
Pendik

http://instagram.com/pendikbelediyesi
Şu siteyi düzenli bir şekilde güncel tutamıyorlar, şimdi de gün ve saat doğru görüntü yanlış. Her gün tweet atıyorum bıkmadan.
http://wms.dmi.gov.tr/radar.aspx?radar=ist&urun=ppi&lat=37&lon=29
Hatay PPI seçince hepsi yanlış, 17/03/2014’ten beri takılı kalmış, hiç mi ilgilenen yok acaba?
Var var da, önem veren yok, düzeliyor ama sonra yine aynı tas aynı hamam. Her işimiz yarım olmasa olmaz.
Ben de yağış geliyor sandım 😀
10 adet barajın (A4 kağıdı hesabından) 2 aylık verisi bir kağıda sığsa, 30 yıllık veri eder 180 sayfa. Arkadaş iyi sallamış. Özel çalışma gerektirdiğine göre de ellerinde böyle bir veri kaydı ya hiç yok, ya da bir araya toplanmış değil, uğraşmak istemiyorlar. Stratejik bilgi ise o an için elemanın aklına gelen basit bir yalan. 🙂
Araştırma yapan ben dahil bütün arkadaşların Allah yardımcısı olsun. Bu durum ülkenin içler acısı haline bir örnek. Sen insan gibi resmi yollardan başvurunu yapmışsın ve şipşak bu cevabı yapıştırmışlar. O kurumun üst yönetiminde dayın olsaydı verileri İtü’ye kadar getirirlerdi Ozan dostum. Acayip canım sıkıldı bu duruma.
Bence, bir açıklarını ortaya çıkarma maksadıyla, bu çalışmanın yapılacağını düşünüp vermemişlerdir. Stratejikten kasıt da siyasi sonuçları olabilir endişesidir.
Açıkçası ben de İSKİ görevlisi olsam böyle bir çalışma yapmazdım. Zaten yapılabilir mi bilmiyorum. Baraj doluluğu çok göreceli bir kavram. 30 yıllık süreç zaten üç aşağı, beş yukarı bir barajın ömrü ile eşdeğer. Taşınan alüvyonlar barajın hacmini sürekli değiştirmekte. Tartılabilir, ölçülebilir bir kavram değil ki baraj doluluğu. Ben üstünde nal kadar göstergesi olan lpg tankının ölçümünü doğru dürüst yaptıramıyorum yıllardır. 🙂
Bu tür belirsizlikler ‘doğrudan’ olmayan birçok veride var. Ama yine de günlük yağışlara doluluk oranlarının nasıl tepki verdiği değerlendirilebilir.
Giresun’un Nisan 2014 verileri:
Ortalama Sıcaklık : 13,2 (11,4)
Ortalama En Yüksek Sıcaklık : 16,3 (15,1)
Ortalama En Düşük Sıcaklık : 10,1 (8,5)
En Yüksek Sıcaklık : 24,2
En Düşük Sıcaklık : 3,6
Aylık Toplam Yağış Miktarı : 28,6 mm. (78,9 mm. ) , Nisan 2013 : 32 mm.
NOT:Kaynak Mgm.Parantez içindeki veriler, uzun yıllar ortalamasıdır.
Bu verileri nereden alıyorsunuz ?
Bu verileri, Mgm’nin sitesinde son durumlar bölümü,en yüksek ve en düşük sıcaklıklar,toplam yağış kısmından takip ediyorum.
Pazartesi’den beri Bursa’dayım.
Sabahları günlük güneşlik olan hava öğlen kapanıyor, akşamdan gece 3-4’e kadar yağış, sonra geri açıyor hava. 5 gündür aynı döngü var.
2 gündür Bursa’nın batı taraflarında oraj hadisesi de yaşanıyor.
Ege’den giren ufak kütleler kara üzerinde gelişiyor ve doğuya doğru hareket ediyor.
İstanbul’un güney kıyılarında da bu hafta dediğiniz gibi oldu hava, akşam veya gece yağıyor sabah güneş açıyor, çok güzel keşke hep böyle olsa. Sabah sokaklar tertemiz hava tertemiz oluyor.
Bursa’mın hastasıyım…
Dün akşam saatlerinden itibaren Bursa’daydım ben de, şimdi eve döndüm. Dün akşam üzeri çok sıkı yağmış, kaçırdım. Etraf göl olmuştu. Kayapa’da kuzenler oturuyor, yemyeşil nefis bir yer. İstanbul’da betonun içinde ne işimiz var bilmem…
Hep sakin kasabada yaşamak istemişimdir, sabah erkenden balığa çıkıp öğlen dönmeyi vs. en azından yazın Bakü’de bunu yapabiliyorum, bahçe balık tutmak dünyalara değer bir zevk.
* Resimlere tıklayıp büyütebilirsiniz.

Ülkemizin büyük bölümü tıpkı Nisan ayında olduğu gibi Nisan ayında da yağışlı geçti. Ocak ve Şubat aylarında ki oldukça yağışsız ve kurak geçen dönemden sonra gelen yağışlar barajları az da olsa etkilerken çiftçilerin de yüzünü güldürdü. Ancak bu yağışların bu döneme uygun olarak dar bir alanda kısa sürede oldukça etkili olması ve dolu yağışlarının da görülmesi yine bazı ekili alanlara zarar verdi. Hatta ülkemizin bazı yerlerinde yumurta büyüklüğünde dolu yağışı dahi görüldü. Şimdilik hemen hemen tüm yurtta etkili olan yağışlar üreticinin imdadına yetişmiş olsa bile önceki aylarda oldukça düşük olan miktar yine önümüzdeki aylarda kuraklık tehlikesinin devam edeceğini gösteriyor. Sıcaklıklar ise ülke genelinde genellikle dalgalı bir seyir izlerken genelde mevsim normallerinin üzerinde seyrini sürdürdü. Ay sonlarına doğru özellikle Doğu Akdeniz’de 35 dereceyi geçen yerler bile olurken yine ayın son birkaç gününde yurtta sıcaklıkların en yüksek kaydedildiği istasyon Cizre oldu.
İstanbul adına konuşmak gerekirse Nisan ayı oldukça yağışsız ve durgun başlasa da sonlara doğru gerek bahar yağışlarının başlaması gerekse sıcaklıkların dalgalı seyri ve hava olaylarının durağan seyrini bozması bu ayın fena sayılmamasına sebebiyet verdi . Ayın son 2 haftası hava olayları açısından bereketli geçti. Özellikle yağışlı gün sayısı ve yağış miktarında artış görüldü. İstanbul’daki barajların neredeyse tamamında su seviyesinin diplerde seyrettiği bu dönemde son 2 ayda fazla olmasa bile bu yağışların gelmesi sevindirici bir gelişme oldu. Sıcaklıklar yine uzun yıllar ortalamalarının üzerinde gerçekleşti. Maksimum sıcaklık ortalamasının 18.4 derece ile +2.0, minimum sıcaklık ortalamasının 10.9 derece ile +3.1, ortalama sıcaklığın ise 14.7 derece ile +2.7 derece olmak üzere uzun yıllar ortalamalarının üzerinde kaydedildiği bu ayda Ahl istasyonu Mart ayının 2 katı olması suretiyle 8 gün 20 derecenin üzerinde maksimum sıcaklık kaydı yaparken tıpkı Mart ayında olduğu gibi 0 derecenin altında sıcaklık kaydı yapmadı. Minimum sıcaklıklarda ki artış dikkat çeken unsur oldu.
Yağışlara baktığımız zaman İstanbul’un en yağışlı 7. ayı olan Nisan ayında yağışlar ortalamaların altında gerçekleşti. Atatürk Havalimanı istasyonunda 38.4 mm. yağış kaydedildi. Bu rakam normallerin yaklaşık 13.3 mm. altında bir değer. Yağışlı gün sayısının 10 olup Mart ayına göre tam 6 gün azaldığı ancak yine de bu rakamın normaller civarında olduğu bu ayda şehrin çeşitli noktalarında 1-2 gün de oraj hadisesi görüldü. Kar yağışı ise görülmedi.
Nisan ayında ortalama rüzgar hızı 10.5 km/h. olarak çok düşük bir değerde gerçekleşti. Hakim rüzgar yönü %23 ile lodos olurken onu %21 ile yıldız takip etti. Mart ayında ise tam tersi olmuştu. Kuzeydoğudan esen poyraz rüzgarı ise %16 ile 3. sırada yer aldı. Karayel ise yine rüzgarın en az estiği yön oldu.
Bu ayla birlikte yılın genelindeki ortalama sıcaklık 11.0 derece olarak kaydedildi. Yıl genelindeki ortalama rüzgar hızı 12.0 km/h. olarak devam ederken yıllık toplam yağış miktarı 148.6 mm. olarak kaydedildi ve yağışlı gün sayısı 44 oldu.
Teşekkürler, yine güzel bir çalışma olmuş.
Bu Nisan ayı ile ilgili birkaç ilave yapayım, bana göre son birkaç seneye göre oldukça sıra dışıydı. 3-4 senedir terasta fide yetiştirdiğim için ister istemez şartları kıyaslıyorum, bu sene lodos çok bol oldu, gündüz sıcaklıkları şehir içinde çok yükseldi, 24 Nisan’da minimum sıcaklık 20 dereceye yakın çıktı, bu muhtemelen bir rekor olabilir, Weatheronline arşivinden baktığım kadarıyla daha yükseğini göremedim. Ayrıca mevsime göre sıcaklıklar çok yükseldiği için cephe geçişlerinde ani çok kuvvetli rüzgarlar oldu, yine ay sonunda oldukça yağışlı bir periyot da oldu.
Kısacası bu Nisan ayı beni bayağı uğraştırdı 🙂
Sabah toplam düşen yağışlara baktığımda fark ettim. Gökçeada’ya 24 saatte düşen yağış miktarı 144 mm! Hata olabilir mi diye haberleri kontrol ettim, maalesef, hata yok:
http://www.radikal.com.tr/turkiye/gokceadayi_sel_vurdu_afet_bolgesi_ilan_edilsin-1189814
Otomatik istasyon verilerinde 15 kg gözüküyor. Bir gariplik var yine de.
Radar arşivine de ulaşamıyorum, 15 kg yağış ile de bu kadar hasar oluşmaz ki.
Yanlışlık olduğunu sanmıyorum arkadaşlar, gece vardiyasındaydım bir saat boyunca yanardağ bacası misali adanın doğu ucu direkt turuncu renk ile tüttü. İkinci bir Avşa adası faciası olmasından korktum. Tahmin ettiğim gibi olmuş demek.
Uydu görüntüsüne bak Weatheronline’dan. Çok yavaş hareket eden dev bir kütle patlamış bir anda.
Gökçeada’da back-building mcs aynı yerde oluşan mezo ölçekli konvektif sistem oluşmuş olabilir.1 saati aşkın süre bekledim bizi de etkiler mi acaba diye şimşek ve gök gürültüsü eşliğinde radarda hep aynı yerdeydi. Çanakkale’yi etkileseydi daha büyük sonuçlar doğurabilirdi .
Bir de aklıma geldi yoğun yağışın yaşandığı saatler MGM’nin sitesinde bir uyarı yoktu ben Tivitır’da yazdım hatta adada kuvvetli yağış var diye benim anlamadığım benim gördüğümü koskoca MGM’de çalışan değerli meteoroloji mühendisleri göremiyor mu ?
Video görüntülerinden anlaşıldığı kadarıyla anormal bir yağış 5 saatte ortalığı yerle bir etmiş. Gökçeada son 4 yıldır yazın mutlaka tatil yaptığım ve çok sevdiğimiz bir yer. 2 arkadaşımın araçları ciddi zarar görmüş. Merkez biraz çukurda kaldığından dağlardan inen sular yarım metreye yakın yükseklikte önüne geleni sürükleyip taşımış. Yaz sezonu öncesi çok kötü oldu ada için. Çok spesifik ve tamamen yerel bir hadise.
Bu mevsimde oluşması biraz şaşırtıcı geldi bana. Genelde deniz etkisine bu kadar açık bir yerde deniz suyu sıcaklığının yüksek, hava sıcaklığının düşük olduğu dönemlerde alışkınız böyle inatçı karakterde yağışlara. Takip ettiğim kadarıyla modeller de o saatte böyle bir yağışı öngörmemişti. Hadi genel modelleri geçtim, onca sınırlı alan modeline rağmen böyle bir yağış tahmin edilemiyorsa hala teknolojik olarak yeterli seviyeye ulaşamamışız demektir. Daha çok fırın ekmek yememiz lazım…
Genelgeçer kaideler her zaman işlemiyor anlaşılan. Soğuk deniz zayıflatır konvektif aktiviteyi diye biliyoruz bu mevsimde ama işte oldu mu da olabiliyor demek ki. Çok tuhaf bir olaydı gerçekten. İncelenmeli bence bilimsel olarak.
18 Mayıs 2012. Hayatımın en hareketli 2 saati, hem de trafikte. Fotoğrafı o gün Semih yayınlamış. Turuncu bile yetmemiş renk kahveye dönmüş. 🙂

Hayatımda unutamayacağım günlerden biriydi kesinlikle 🙂
Öncelikle ellerinize sağlık. O gün 2-3 saat kadar balkondan o sağanak ve dolu yağışını izlemiştim. Bence de Kocaeli’nin aldığı en sert yağış. Bir de o sistem tam Kocaeli üzerindeyken radar görüntüsü var mı?
TUZLA MGM İSTASYONU NİSAN AYI VERİLERİ DEĞERLENDİRME
Nisan ayına genel olarak bakacak olursak, yağış miktarının normallerin(53,8 mm) 21,2 mm altında kaldığı görülüyor.
Maksimum sıcaklık ortalaması normalin(17,0 C) 2,3 derece üzerinde gerçekleşirken, minimum sıcaklık ortalaması ise normalin(9,1 C) 1,3 derece üzerinde gerçekleşti.
NOT: PARANTEZ İÇİNDEKİ ORTALAMA DEĞERLER KARTAL’A AİTTİR.
MAKSİMUM SICAKLIK: 25,3 C
MİNİMUM SICAKLIK: 5,7 C
MAKS. SICAKLIK ORTALAMASI: 19,3 C
MİN SICAKLIK ORTALAMASI: 10,4 C
TOPLAM YAĞIŞ MİKTARI: 32,6 MM
Nisan ayında benim manuel yağış ölçerim Florya’da 44,5 mm kaydetti. Daha önceki aylarda Mart’ı 69 mm, Şubatı ise 21,5 mm olarak kaydetmiştim. Her günü kayıt altına alıyorum artık, bakalım sene sonunda ne çıkacak 🙂 Gerçi Ocak ayının ortalarından itibaren başlamıştım kayda, Ocak ayını bilmiyorum tam olarak.
Son günler AHL İstanbul’da en yüksek yağış miktarlarını kaydetti. Bereketli oldu bu aralar Avrupa yakası için 🙂
Mart ayında Tuzla 82,8 mm idi.
İstanbul’un güney sahilleri bu aralar çok şanslı, Marmara Denizi’ndeki kütleleri ucundan kıyısından yakalıyoruz, ama kuzey taraflarına çıkmıyor genelde.
Ciddi serinleme olacak gibi görünüyor.
Günaydın, balkonumda yine aynı kuş yuva yapmaya başlamış 🙂 her sene yuva yapıp yumurta koyuyor. Balkonum çok ufak gördüğünüz gibi elimden geldiğince çiçek kaktüsle dolduruyorum.
Karanfillerin ortasında oturmuş yuva yapıyor, kıskandım valla. 😀
Telefonu görünce korktu, normalde beni görünce yanıma geliyor alışmış bana.
Dün Eskişehir
Boşuna bekleme İstanbul radara bakıp saçını başını da yolma. 🙂 Alıştık artık bu senaryolara.
Şimşek çakıyor şimşek. Geliyor bizimkiler sarı sarı 🙂
Güzel totemdi faseay 😀
Bu şekilde yazdım ki gelsin diye. 🙂 Sarı kütleye az kaldı, güzel yağıyor şu an.
Bursa şehir merkezi ve özellikle Uludağ’ın güney yamaçlarında bulunan yerleşim yerlerinde sel ve su baskını riski

Eskişehir sonunda şeytanın bacağını kırdı. Bugün çok kısa süre içerisinde, yaklaşık 1 saatte filan 37,4 mm yağış düştü. Kışın öcünü alıyoruz.
Oğuz Eskişehir’e düşen yağışa çok sevindim. Darısı İstanbul’un barajlarının çevrelerine inşallah.
Arkadaşlar bir sorum olacak. İç Anadolu, İç Ege,Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu gibi kurak bölgelerimize Google Earth’ten baktığımızda Karadeniz bölgesindeki gibi yeşil tonları sağlayacak sıklıkta çam ormanlarıyla donatsak,yağış ortalamamız yıllık tahmini kaç mm olur. Mesela bir Konya, bir Kırşehir yıllık 800 mm yakalar mı? Yoksa tek başına orman artışı yetersiz mi kalır? Uzun süredir kafamı kurcalıyor bu soru. En mantıklı cevabı verip merakımı giderene, en büyüğünden bir küçük hobi hediye edeceğim. 😀
Bahattin Bey, iklim bitki örtüsünü tayin ediyor. Bitki örtüsünün iklime etkisi az. Yağmur yağacak ki ağaç olacak. Yapay ağaçlandırmayla önemli bir fark yakalamak zor. Ancak lokal etkiler yaratabiliriz, nemlilik artışı vb. gibi.
Ama ağaçlandırmayla toprağın tutabileceği su miktarını arttırabiliyoruz değil mi?
Yanılıyor muyum?
Böyle kurak bölgelerimizde binlerce yıldır oluşmuş yarı kurak bozkır ekosistemine darbe vurmak olur ağaçlandırma yapmak, ki bu saçmalık ülkemizde yıllardır yapılıyor, bilmem kaç milyon ağaç diktik orman yaptık diye atıp tutuluyor. Zaten orman öyle ağaç dikmekle 10 senede oluşmaz. Bu bölgelerde eskiden orman olan yerlere bölgeye uygun ağaçlar dikilebilir, ama misal gidip Konya Ovası gibi yere 5 milyon ağaç dikilmesi saçmalıktır.
Anadolu’da binlerce yıldır oluşmuş kurak bozkır ekosistemi çok az. Korunması lazım! Ama çoğu, yeni yapılan barajlarla sulu tarıma açılıyor. Bu da muazzam güzellikteki bozkır ekosistemini mahvediyor. Yakalı toyun neslinin tükenmesi, toyun ve mezgeldeğin sayılarının oldukça azalması gibi. Ancak size tam olarak katılmıyorum. Anadolu’da doğal bozkır alanı çok az. Urfa ve Konya çevresinde var. Bir de bazı mikroklima bölgelerinde küçük alanlarda var. Geri kalan alanın neredeyse tamamı antropojen bozkır ve çoğu son 300 yılda oluşmuş. Örnek verecek olursak Ankara Beynam Ormanı. Bozkırın ortasında tüylü meşe, saçlı meşe, karaçam ve ardıç ağırlıklı kuraklığa uygun oldukça güzel bir orman. Aynı şekilde Yozgat Çamlığı Milli Parkı. Yine aynı türler var. Kırşehir Akçakent, Aksaray Hasan Dağı, Kırıkkale Dinek Dağı ve Delice, Kayseri Erciyes Dağı, Ankara İdris Dağı, Ankara Elmadağ, Çorum-Yozgat arası ve birçok yerde küçüklü büyüklü tüylü meşe birliği ormanları var. Bu ormanlar biyolojik çeşitlilik bakımından çok önemli. Meşe palamutları birçok hayvan için başlıca besin kaynağı. Ayrıca bu birlikte birçok yabani meyve ağacı, ot, mantar türü var. Yaban domuzunun en sevdiği birliklerden. Ancak yüzyıllar boyunca yakacak ve otlatma baskısı bu ormanları bitirmiş. İç bölge ormanlarının bitmesi 1700-1750 yıllarındandan sonra olmuş. Bu yıllarda Anadolu’nun iç kesimlerinde yaşayan göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçirilmiş. Denetimsizliğin artması, nüfus artışı, tarla açma, otlatma, yakacak ihtiyacı ve kasıtlı yangınlar yok oluşa sebep oluyor. Daha sonra buna Çerkez göçü ve Balkan göçleri eklenince ormanlar daha da parçalandı. Göçler öncesi kıyılarda yerleşim çok azmış. 1856 yılında Viyana Park ve Bahçeler İdaresinden Botanikçi Dr. Koçi Çukurova’ya gelmiş. Ova boyunca oldukça gür meşe ormanları olduğundan bahsediyor. Ayrıca bataklık da çokmuş. Ceylan, karaca, alageyik, aslan ve çita olduğundan bahsediyor. Zamanla yok etmişiz maalesef. Sivas’ın ve Kayseri’nin bir kısmını kapsayan Uzunyayla Platosu 1700-1750 yıllarından önce büyük sarıçam, meşe, titrek kavak ormanlarıyla kaplıymış. Sonra yavaş yavaş yok edilmiş. İklimin çok uygun olmaması sebebiyle de sonradan doğal olarak yetişmemiş. Ama Kayseri Pınarbaşı, Malatya Hekimhan ve Sivas çevrelerindeki relikt sarıçam koruları gen ormanı vaziyeti görüyor. Aynı zamanda bölgenin önceden ormanlık olduğunun kanıtı. Birçok bölge var böyle. Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Erzurum, Kars, Ardahan, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Bitlis, Hakkari, Şırnak, Yozgat, Sivas ve daha birçok il doğal orman alanı. Doğru türlerle yapılan ağaçlandırmalardan verim alınacaktır. Olduıkça kurak olan Karaman Karacadağ’da bile relikt tüylü meşe ormanı var. Oğuz EROL’un Genel Klimatoloji kitabında ormanların yağışa %3-%6 katkı yaptığı yazıyor. Bu katkı nemden çok ormanların oluşturduğu lokal konverjans alanlarının konveksiyonu başlatmasından. Ayrıca nemin de katkısı var ama daha az. Ancak su tutma yönünden oldukça önemli ormanlar.
Tabii ki haklısın, çok güzel cevap gibi cevap yazmışsın. 🙂 Eskiden orman olan yerler kesinlikle yeniden ağaçlandırılmalı. Ama maalesef bizim ağaçlandırma işimiz dostlar alışverişte görsün türünde sağa sola her boş araziye ağaç dikme tarzında olduğu için zaten az olan bozkır ekosistemleri zarar görüyor. Evliya Çelebi’nin gezilerinde Kayseri Pınarbaşı’dan bahsedilirken güneşi kapatan ağaçların olduğu yer bile deniyor mesela, ki bugün Kayseri dediğimizde kimin aklına orman gelir. Kısacası bir orman aşığı olarak aşağı yukarı aynı şeyden söz ediyoruz. Tek sorun alakasız yerlere ağaç dikilmesi.
Anadolu’da insan etkisinde orman tahribatı olmasaydı doğal bozkırların çok az bir alan kaplayacağı bir gerçek. İnsan etkisi dışında, orman ve bozkırlar dinamik ekosistemler olduğu için tarihsel süreçte iklimdeki dalgalanmalara bağlı olarak sınırlarının sürekli değişeceği de bir gerçek. Özellikle orman bozkır sınırındaki bölgelerde beraber bulunan orman ve bozkır bitkileri arasında çok sıkı bir rekabet vardır ve tahribat genelde bozkır bitkilerine yarar. Türkiye’nin en zengin ekosistemleri Akdeniz ekosistemleriyle birlikte bozkır ya da ağaçlı bozkır ekosistemleridir. Merak eden olursa sebebini yazabilirim. Ağaçlandırmayla orman yaratılabilir mi? Yaratılabilir ama bunun için doğru türleri seçmek gerekir. İç Anadolu’da yerine göre (yaygınlığa göre sırasıyla) tüylü meşe, ardıç, karaçam, saçlı meşe, kasnak meşesi, ispir meşesi, mazı meşesi, sarıçam, titrek kavak gibi şu an bulunan doğal türler seçilebilir. Ancak ağaçların büyümesi hatta 50-60 sene geçmesi bile orman oluşması için yeterli olmayabilir. Orman kendi kendini ekip biçen, ağaçlarından bakterilerine kadar bütün bir canlı topluluğudur. Bunun oluşması yüzlerce yıl alacaktır ama doğru yere, özellikle de tahrip edilmiş ama hala orman kalıntıları kalan alanlara (mesela meşeliklere) destek olacak bir stratejiyle çok daha hızlı sonuç alınabilir. Yoksa sonuç göstermelik ağaç çiftlikleri olmaktan öteye geçmiyor. Hikmet Birand, Alıç Ağacı ile Sohbetler kitabında bütün bunlardan bahsetmektedir. Daha dünyada bile konuşulmazken doğru yönü büyük bir edebiyatçı tadında yazdığı kitabında göstermiştir. Ancak geldiğimiz nokta maalesef o zamandan bile kötü. Bozkırların güzelliğini de kitaplarında çok güzel işlenmiştir. Yağış konusunda ben de pek etkili olmayabileceğini ama yılın büyük bir döneminde yer seviyesindeki nemi artıracağını, gece gündüz sıcaklık farklarını azaltacağını düşünüyorum.
Geçen 15 Ekim’de, Ankara Çubuk Karagöl’de sabah yedi gibi çekmiştim bu fotoğrafı. Orman altında çok az ciğ vardı ama ilerideki orman açıklığına gittiğimizde hava çok daha soğuktu, yerde kırağı vardı ve görüldüğü gibi soğumuş yüzey üzerinde sis oluşmuştu.
Bu satırları yazarken tüm gümbürtüsüyle harika bir oraj geçti 🙂
Öncelikle Süper Lig’de başarılı olmuş olan arkadaşları ve emeği geçenleri tebrik eder, daha sonra askerliğim için önce Kastamonu sonra İzmir Foça’da (eski Foça :)) olacağım için 2015 kış tahminlerine yetişebilmeyi temenni ederim. Muhtemelen Ekim sonuna dönmüş olacağım. Şansım yaver gider de internet kafeci falan olursam Foça’dan hava delisi paylaşımları yapmaya çalışırım 🙂 Sağlıcakla kalın sizler de arkadaşlar.
Ben de 2013-2014 sezonu Havadelisi Süper Ligi kapanış törenleri için iyi dileklerimi sunuyorum. Şampiyonu can-ı gönülden kutluyorum! Son haftalara katılamadım. Benim de askere gitme durumum var. Eee tabi gitmeden önce söz-nişan olaylarına girelim dedik 🙂 Haliyle tahminleri aksattım. İnşallah askerden döndüğümde yeni ligde yeni heyecanlı tahminlerle yarışırız.
Bu arada benim de acemi birliğim Kastamonu 5. Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı. Oradan da Gaziantep’e geçeceğim. Aynı celp grubundayız sanırım, Mayıs grubu yani… Orada görüşüp tanışmak dileği ile.
Şimdiden hayırlı olsun ikimize de, böyle de bir grup var facebookta: https://www.facebook.com/groups/355kastamonu/
Gaziantep’e ustalığa gidecek birkaç kişi daha var sanırım 🙂 Kastamonu için fena değil gibi yorumlar 🙂
2 gün Ankara’daydım hem Mehmet Göktuğ ile hem de Ankara’nın orajlarıyla tanışma fırsatı buldum. İstanbul’a dönüşte Ankara’nın batısında ve Bolu’da sağlam yağış vardı.
Radara bakıyorum, birçok yerde kuvvetli yağışlar var, İstanbul’un çevresinde yerel yağışlar var ama bir türlü İstanbul’a yağmıyor, deniz yüzünden mi ?
Ozan abi, mükemmel bir yazıymış çok sağol.
https://twitter.com/HistoryInPics Takip edilmesi gereken güzel bir hesap. New York’un efsane kar fırtınalarına ait güzel fotoğraflar var, az da olsa. 🙂
Bu da aynı mantıkla İstanbul için paylaşım yapan bir hesap. Uzun süredir takip ediyorum, arada efsane kışların fotoğrafları da geliyor 🙂