Şehirlerin batıya doğru ilerleyişi Bursa’ ya kötüye mal oldu. Nilüfer ilçesi tam bir fiyasko. 60 70 rakımlar, kurak, yağışsız, Uludağ’ın gölgesinden kopuk, yavan bir yerleşim.Halbuki doğuya doğru ilerleseydi , yeni site alanları İnegöl Ankara yoluna yapılsaydı rakımlar giderek artacaktı. Evet Nilüfer nezih bir ilçe oldu ama Bursa İzmir arası bir geçiş iklimi oldu. Yanı başımdaki Uludağ’ın eteklerine serilen semtleri ve oradaki bulutluluk ve yağış oranını gördükçe mahfoluyorummahvoluyorum resmen. Evet rahat park yeri ve ulaşım rahatlığı Nilüfer’ de var ama bir damla yağışa, kara hasret kaldık. Aldığım evi artık değiştiremem. Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda,141 rakımlı küçük bir tepelik sayılabilecek yerdeyim. Ama yağışsız düz bir yer. Ne Uludağ’ın nemi ne de Mudanya’nın denizelliği var. Arada kaldık resmen 😦 Rakımı 500’e ulasabılen semtlerimiz varken kendimi Bursa’da yaşıyor hissedemiyorum zaten .Yaktın bizi batıya doğru yayılma yaktın. Gitti canım Bursa ellerimizden İzmir’e doğru.
o 2 nokta danoktada kararsızlık var. Avrupa kışa erken merhaba diyecek garantisini vermiş o 2 nokta… 😉 Aralığa Aralık’a kadar soğuk yok abi bize… Aşağıdaki durumu tahmin edebildiğim için böyle bir öngörüde bulundum. 🙂
Accuweather, Ankara için aralıktaAralık’ta şov yapmış resmen kasımKasım ayının acısını çıkartmış. Bütün günler sıcaklık normalin altında ve uzun süreli kar yağışları gözüküyor. İnşallah gerçek olur diyelim böyle bir senaryo. 😀
Bu düzeltmeleri sistem otomatik mi yapıyor? Yoksa siz kendiniz mi yapıyorsunuz? Ay ve gün adları özel bir tarihi belirtmiyorsa küçük harfle yazılır, diye biliyorum ben. 15 Kasım 2013 Cuma günü gibi.
Sizin yorumdaki düzeltmeyi kim yaptı bilmiyorum fakat bir sonraki aralık ayını kast ettiğiniz için özel tarih sınıfına sokulmuş olabilir. Dilbilgisi benden daha iyi olan arkadaşlar var, onlar ne diyor acaba 🙂
Evet doğru 15 Kasım 2013 Cuma büyük harflerle başlar çünkü belirli (sadece bir tane olan) bir tarihi belirtiyor. “Accuweather Aralık’ı süper gösteriyor” yazmalıyız çünkü bu bahsettiğimiz 2013 Aralık, sadece bir tane var. Öte yandan “Ankara temmuzda genelde sıcaktır” yazılır çünkü burada bütün temmuzlardan bahsediyoruz.
Ozan Hocam “Accuweather Aralık’ı süper gösteriyor” şeklindeki yazım bence yanlış;’aralık’ kelimesi küçük harfle başlamalı gibi geliyor bana. ‘Ozan’ı tanır ve onu çok severim.’ derken ‘onu’ kelimesi Ozan’ı kast eder ama küçük harfle başlar. Yukarıdaki durum da buna benziyor gibi.
Ayrıca bir ekleme: ‘Dil bilgisi’ şeklinde ayrı yazılıyor;’dilbilgisi’ yanlış.(Santiago)
Bu hafta yazım kuralları konusunu anlattım da 🙂
Hocam çok teşekkürler. “Aralık’ı” meselesinde TDK da örnek vermemiş, yani 2007 Aralık’ı yazmalıyız o kesin ama yıl/gün belirtilmemişse nasıl yazacağız o kesin değil. Benim mantığımca Aralık’ı yazılmalı, eğer aralığın hangi aralık olduğu belli ise.
çihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)
Elimdeki dilbilgisi kitapları senin görüşünü destekliyor.
Teşekkürler hocam. O konuda ben de tereddütlüydüm fakat Google görsellerden araştırdım, kitaplarda bile Dilbilgisi yazıyor o yüzden bitişik yazdım ben de.
Ekim ayı içinde ve sonunda 15 Kasım’da soğuma olmazsa “bulun beni” demiştim. Teslim oluyorum. 🙂 Evet soğuma var ama benim beklentim bu değildi. En azından bir kaç gün kayda değer bir yağış eşliğinde maksimumda tek haneli değerler görmeyi bekliyordum. En azından Ozan hocanın efsanevi 3 kış teorisinin açılımı buna işaret ediyordu. O senaryoda devam edebilseydik efsane beklentim tavan yapacaktı. Artık mevsimlik tahminlerin bir çoğunda bahsedilen, kışın ilk yarısının ılık, ikinci yarısının soğuk geçme olasılığına bel bağlayacağım kendi adıma. Neden derseniz son yıllardaki gözlemim mevsim normalleri altı/üstü periyotların uzun sürdüğü yönünde. Kasım’la birlikte Aralık ve hatta Ocak da hayal kırıklığı yaratabilir. Bu arada 2007 benzeri Güneydoğu soğukları ve yağışları da canımı sıkıyor. Beklentilerim düşük seviyeye indi. Her şeye rağmen İstanbul’un kışının Ocak 15-Mart 15 arası olduğu gerçeğinin altını her kış çizmek lazım. Sibirya bir hareketlenirse kim tutar onu!
90’lı yıllardan hatırladığım ve aklımda kalan en karsız bir kış vardı. Tarihinden tam emin değildim. Araştırınca 93-94 kışı olduğunu gördüm. 850 hpa’da -10 derece sadece iki kez girmiş.31 Ocak ve 13-16 Şubat arası.
Kötü dediğiniz 94 kışında bile bahsettiginiz 13-16 Şubat sistemi İstanbul’un kıyı ilçelerine sağlam kar birakmisti. Hatta 15 Subat Salı gunu okuldan eve bizi erken gondermislerdi, bir sonraki gun ise tatil olmuştu.
90’lardan hatırımda kalan kötü kışlar 94/95 – 95/96 ve 98/99 kışları. İstanbul sahilleri icin hepsi ayrı fiyaskoydu.
İçinde bulunduğumuz sıkıcı Kasım ayı aslında son yıllarda da genelde benzer sıkıcılıkta geçmiş gibi görünüyor. Kötümser olup 2013 Kasım’ını İstanbul’un 5 mm yağışla kapatacağını varsayarsak son 4 yılda İstanbul’un ortalama Kasım yağışı (2010-2013) yalnızca 21,25 mm oluyor! İstanbul’un uzun yıllar ortalama Kasım yağışının 108,6 mm olduğunu düşünürsek son dönemde Kasım ayına bir haller olduğunu daha net söyleyebiliriz:
Not: Yağış verilerini kendim elle topladığımdan ufak tefek sapmalar olabilir, bir de weatheronline’da yer alan verilerle, ortalamanın aynı istasyondan olduğunu teyit etmek gerekir.
Depremler debirDepremlerde bir yer için olabilecek maksimum şiddetbüyüklük o yer için tahmin edilebiliyor. Mesela ErzincandaErzincan’da 8.0 şiddetinde büyüklüğünde bir deprem oldu ama mesela 8,1 olabilir yeniden yıllar içinde. Bu durumun meteoorlojimeteoroloji için uygulanabilirliği varmıvar mı acaba. Mesela İstanbulaİstanbul’a maksimum ne kadar kalınlıkta bir kar yağabilir. Sıcaklık minumum kaç derece ölçülebilir. 100 yıl sonradasonra da olsa 500 yıl sonradasonra da olsa bu potansiyel modellerle tahmin edilebilirmiedilebilir mi. Belki istanbuldaİstanbul’da 5 m kar hiç olmadı ama 7 m olabilecek şartların oluşabilme ihtimali binde 3 bile olsa varmıvar mı. Bugün aklıma geldı. Bu konu hiç konuşulmamıştı.
240. Saat de çok uzak bir zaman sayılmaz hani, ümit yüsek. 192. Saat içinde olsaydı daha umutlu olurduk. Bakalım bir kaç güne belli eder kendini.. Bu arada 2m haritalarına bakarsak Rusya’nın batısı baya soğuyacak gibi o gözüken yb sayesinde hatta Moskova’ da bile gündüz -10 lar diyor.. Çok erken konuşmayı sevmiyorum, bu tarz kesinleşmeyen gfs yorumlarıyla burayı da işgal etmek istemiyorum ancak harbiden de bu havalardan dolayı yetti beeee 🙂
Daily Express’in yazısı çok kesin bir dille yazılmış. Havaalanlarına bu kış için yoğun kar yağışına hazırlıklı olun uyarısı verildi yazıyor. Her ne kadar inanmasam da, endişelenmedim değil.
Şu Amerika gibi uyuz bir memleket yok. Adamların ölçü birimleri de kendileri gibi anlaşılmaz. Fabrikada iki adet Amerikan yapımı baskı makinası vardı. Tüm sökülebilir civatalarını inçten metrik civataya çevirdik. Tek başlarına kalmışlar hala ısrar ediyorlar. Ne zaman bir Amerikan ölçü birimi duysam cinlerim tepeme çıkıyor. Hava sıcaklıklarında bile. Ne dini ne de ideolojik bir özelliği var, ölçü birimi işte Dünya ile ortak bir dil kullanın artık.
Birleşik Krallık ve Amerika aynı zaten. Bu arada tüm civatalar derken hızımı alamamışım. 🙂 Bozulan civatalar demeliydim. Zaten tek beceremedikleri ölçü birimlerini kabul ettirememek olmuş herhalde. Bir de kendi kendimize yaptığımız işkenceler var tabii knot gibi deniz mili gibi, km/sa’in suyu çıktı herhalde. Çevirin şunları da herkes anlasın. Böyle yapınca egolarınız mı tatmin oluyor ? Gerçekten bu konuda çok hassasım kusura bakmayın.
The east coast is feeling the chill today with highs below average for this time of year. http://t.co/se2pkmRog3— CNN Weather Center (@CNNweather) November 13, 2013
Hani ABD’nin doğusu sıcak batısı ve ülkemiz donacaktı yalan oldu yalan… 😉
JAKSONVİLLEJacksonville ve NEW ORLENS’INNew Orleans’ın bizden çok daha güneyde, 30. enlemde olduğu ve -17 ve -18 ler var ne olcak 😉 Bu ne demek Allah aşkına?İlkokul çocukları bundan daha düzgün cümle kuruyor. İzmit’in rekoru -18 (9.02.1929) bunu açıklasın birileri 😉 onu bırakta bırak da bizim şirketin bahçesinde kibahçesindeki portakal ağacı dikiminden 13 yıl sonra meyve vermişti 2006 Kasım Aralık hatta ağacı kesmeyi falan düşünmüştük bir ara bu sene o seneden daha fazla portakal var 😉 “Nokta” diye bir şeyden haberiniz var mı?Uğradı mı hiç sizin o taraflara?
Güneydoğu demişken ben de Adıyaman’dan bahsedeyim bu sabah müthiş bir sis vardı .Cuma pazar arası iyi yağmur aldık ama bir şey var ki bu sene Adıyaman gerçekten soğuk hafta sonu gibi gene yağış ihtimali var bu en çok bağlara bahçelere yaradı Adıyaman’dan sevgiler
Çocukluğumdan beri hava tahmin raporlarında duyarım. “Marmara’nın doğusu” fenomenini 🙂 Bir İstanbullu için zor bir durumdur. Sınırda kalmak ve yağışın şehrin ne kadarını etkileyeceğini bilememek. Boğaz çevresi ve Anadolu yakasının daha yağışlı olması, İstanbul’un batısında yaşayan birinin doğusunda yaşayan birine göre şehrin kış mevsiminde görülen iklimini daha farklı tanımlamasına yol açabilir .Silivri-Gümüşyaka çevresinde yaşayan biri iklimi daha serin ve kuru, Kadıköy’de yaşayan biri daha ılık ve yağışlı olarak tanımlayabilir. İstanbul, “batı-doğu” uzantılı bir şehir olduğu için Marmara bölgesinin doğusu ve batısı arasındaki farklılıkları kendi içinde de yansıtıyor. Asıl soru, kışın görülen yağışlar neden Batı Marmara’da kısa süre kalırken, bölgenin doğusunda günlerce kalabiliyor? Ortaokul Coğrafya kitabımda bu soruyu kısmen cevaplayan bir bilgiye rastlamıştım; “Kışın Balkanlar üzerinden gelen cephe sistemleri, nemini büyük ölçüde Balkan Dağlarında bıraktığından, Trakya’ya kuru olarak gelir ve bu sistemler Marmara Denizinden geçerken tekrar nemlenerek güneydeki Bursa’ya bol miktarda yağış bırakır.” Tabii bu bilgi, portakal sistemleri geldiğinde de yağışların, denizel iklim etkisindeki Çanakkale dahil Batı Marmara’da neden kısa ömürlü olduğunu açıklamıyor. Marmara’ya kuzeyden giren siklonların tandansı önce batı-doğu yönünde bir süre hareket edip sonra iyice doğuya yerleşerek, bazen İstanbul Boğazı çevresinde saatin tersi yönünde hareket etme yönünde oluyor. Bu sistemler boğaz çevresinde eriyerek ömrünü tamamlayabiliyor. Bazen de İzmit ve Sakarya üzerinden bölgeyi terk ediyor. Son yıllarda, sıklıkla radarda bu eğilimleri görüyorum. Marmara genelinde, Sakarya ve Kocaeli ie beraber İstanbul’un boğaz çevresinin ve Anadolu yakasının yağış açısından çok şanslı olduğunu düşünüyorum. Kastettiğim yagış miktarından ziyade yağış süresi. DMİ verilerine göre bölgede bazı illerin kış mevsimi ve kışı çevreleyen Kasım-Mart ayları arasında yağışlı geçen gün sayısı şöyle;
Kırklareli 41
Çanakkale 45,1
Tekirdağ 45,3
Edirne 45,6
Balıkesir 51
Bilecik 54,2
Bursa 55,1
İstanbul 58 (Kartal)
Yalova 58,1
Sakarya 59,8
İzmit 63,6
Bölgede Kasım-Mart ayları arasında, genel olarak batıdan doğuya doğru gittikçe hem yağış miktarı hem de yağışlı gün sayısı artmakta. Dört coğrafi bölgede toprakları bulunan, karasal etkiler altındaki, yağış miktarı nispeten düşük olan Bilecik’te bile yağışlı gün sayısı Doğu Marmara verileri ile uyumlu. Bu da yağış miktarı ve yağış süresi arasında her zaman doğru orantı olmadığını gösteriyor.
Doğu Marmara’nın, Batı Marmara’dan daha yağışlı olma sebepleri;
Karadeniz’e yakınlık
Karadeniz’e paralel uzanan Yıldız Dağlarının denizin nemli havasını Trakya içlerine girmesini kısmen engellemesi.
Orta ve Doğu Avrupa’dan gelen yağışlı sistemlerin nemini Balkan Dağlarında yitirerek Trakya’ya ulaşması.
Commandouz (Bayrampaşa-148 m)
Çok teşekkürler, süper bilgiler bunlar. Çocukluğumda “Marmara’nın doğusunda” lafını duyunca benim de moralim bozulurdu. Benim dikkatimi çekenler Kırklareli’nin İstanbul’dan tam 17 gün az yağış alması, İzmit’in Sakarya’yı geçmesi ve Sakarya ile İstanbul’un hemen hemen aynı olması oldu.
Sıcaklık olarak ne kadar etki edeceğinden bahsedilmemiş ama küçük de olsa farklılık yaratır herhalde. Haberlerin yalancısıyım: http://www.ntvmsnbc.com/id/25478421/
Marmaray bu haliyle yani Kadıköy-Zeytinburnu seferleriyle anca vapur seferlerini etkiler…Gebze-Halkalı uzatması açılınca o zaman trafikte azalmadan söz edilebilir
Bir de Yunanlılar, Mısır ve Libya’nın Akdeniz’e kıyısı olan yerleşim yerlerinde yaşayanlar, büyük ihtimalle önümüzdeki günlerde Basra Körfezi’nin Kuveyt ve İran kıyılarında yaşayanlar. 😀
Mardin’in uzun yıllar ortalaması bu ay için 69,7 mm. Yani mevcut 86 mm Mardin için gayet fazla bir yağış, ki önümüzdeki günlerde de devamı gelecek yağışın.
Hayatımda bu kadar kötü sonbahar yaşamamıştım, hatırlamıyorum bunun kadar sıkıcı kurak bir sonbahar daha, sabret sabret bitmiyor arkadaş aralık geliyor modeller hala aynı değişen bir şey yok.
Kuzeyde çok derin ab ler oluşuyor . Adeta yb onları oraya hapsetmiş, kuzeyde yb da olsa kötü. Çık işin içinden. Ne olacak önümüzdeki günlerde kafasında senaryo kuran var mı?
Bu artı-eksi olayı iyice amacından şaşmaya başladı…Gezi’den sonra herkes az buçuk siyasal kimliğini belli etti ondan mıdır nedir en doğru yazıların altında bile eksiler var, bazı üyeler arasındaki siyasi görüş farklılığından kaynaklı zıtlaşmalar artık buradaki yazılara dökülmeye başladı, her paylaşımın altında mutlaka meteoroloji ile alakasız tartışmalar çıkıyor…
Mezun olduğum lise Japon-Türkiye dostluğu adına yapılmış bir okul…Okulun müdürü bir kere derste Japonların bu kadar gelişmiş bir toplum olmalarını sosyal hayatta futbol, siyaset vb şeylerden uzak durarak sağladıkların söylemişti, o zamanlar saçma gelmişti ama haklılık payı varmış…Siyasi konular sitede yer buldukça seviye olarak daha da alçalıyoruz, saçma sapan tatsızlıklar çıkıyor aramızda…Geçen sene siyasetin “s”sinin olmadığı zamanlarda oldukça samimi bir ortamdı burası, artık o tadı alamıyorum ben ne yazık ki…Benim yöneticilerimize tavsiyem ülkemizi ilgilendiren çok büyük olaylar olmadıkça siyasi konular buradan uzak tutalım
Zaten öyleydi hep. Gezi esnasında tek bir yazı yazdım, orada tartıştık bitti aslında. Bu artı-eksi işini biraz fazla abartıyor olabiliriz. Bırakınız eksilesinler…
Santiago’nun yazısına eksi verenlerden biri benim, ama yanlışıkla 🙂
Telefondan bakarken artı vermek istedim, elim yanlışıkla eksiye değdi. Bence verdiğimiz eksi ya da artıyı geri alabilmenin bir yolu olmalı.
Bu arada siyaset ve futbolla ilgili söylediklerinize sonuna kadar katılıyorum.
Mobilde de aynen öyle. Ben sürekli mobilden takip ediyorum, bazen ben de istemeden yanlışlıkla basıyorum. Mesela yanlışlıkla beğenmedime tıkladığımda geri almak için beğene 3 kez bastığımda oylama değişiyor.
Burak arkadaşın yazısında ikinci paragrafa tamamen katılıyorum. Siyasi ve ideolojik tartışmalardan kaçınmak lazım, yoksa işin tadı kaçıyor. Siyaset çıkara dayalı mide bulandıran pis bir iştir benim için. Ülkeye hizmet eden de, hizmet etmeyen de, sonuçta cebini doldurunca film kopuyor zaten. Bu devirde sırtında un çuvalı taşıyan bir yönetici de bulamayacağıma göre seçme hakkımı da rafa kaldırıyorum. Bu arada kimseye eksi vermediğimi de belirtmek isterim.
Ne kadar bu kadar kafaya takmayın, bu kadar önemsemeyin derseniz de. Eskiden beri bu değişmedi, değişmeyecek de. Ben cep telefonumdan 2 kere oylayabilirim, bilgisayardan da 8 kere oylayabilirim teknik olarak, hiç IP falan da değiştirmeden. 🙂 Ama çok kez hiç oylamamaya girişmem çünkü gereksiz buluyorum. Blog yönetimini de gerçekten anlamıyorum bu objektiflikten uzak oylama işini neden ısrarla sürdürüyorlar ? Çoğunluk kafaya takıyor işte…. yarın da takacak, sonrasında da….
White Fox, artı-eksiyi kafaya takmak gerçekten çok saçma.
Ama bunun dışında oylama birçok durumda da yararlı oluyor. Örneğin ne tür paylaşımların beğenildiğini hangilerinin beğenilmediğini, hatta oy sayısından hangilerinin “önemsendiğini” anlayabiliyorum ben. Gayet iyi bir şey paylaşım yapanlar açısından.
Gerçekten iyi paylaşımlara, açıklamalara da eksileri basıyorlar. Ben mesala en iyi dayanaklarla İstanbul’da yağış yok dersem tonla eksi alırım. Oylama sadece işlerine geliyor mu gelmiyor mu aracı. Kalite ile ya da önemsenme hiç ilgisi yok bence.
Şimdilerde Yunanistan’a ulaşmış sistem de daha düne kadar yurdun batısını yağışa doyuracak gibi görünen 17 Kasım (aynı cümle de 17 Kasım ve Yunanistan kullandım ilginç :D) sistemi de gelemeden Akdeniz çukuruna dönecek gibi görünüyor. Sabır
Commandouz (Bayrampaşa-148 m)
Geçtiğimiz günlerde Avrupa’daki şehirler için yaptığım iklim ortalamalarını yansıtan grafik çalışmasını bu defa da Türkiye’deki 15 şehir için yaptım. Bitlis, Rize, Antalya, Erzurum gibi ilginç ortalamalara sahip şehirler de var. İyi okumalar.
Ankara’da enverziyon tam gaz devam. Dün gece en düşük sıcaklıklar en çukur semtlerden Batıkent’te – 7.1, Etimesgut’ta – 4.2 olurken, Elmadağ zirvesinde -0.4 olarak gerçekleşti. Sıcak havalardan şikayet ediyoruz ama şaka maka – 7 derece… Bu dereceleri görmek için 20 – 30 yıl bekleyenler var.. (Bkz: İstanbul, Santiago) 🙂
Kartalkaya +8, Bolu Merkez +1, Çifteler -5, Cengiz Topel 0 derece. Bu arada Batıkent’teki ölçüm bilgisini nereden aldınız? Orası hakikaten çok soğuk bir yer, kayınvalidem oturuyor da orada ondan biliyorum 🙂
Sabah 5.30’da ben oradaydım. Bir arkadaşı bıraktım. Araç termometresi gösterdi. 🙂 Bu arada o noktaya yakın Kazan gece – 7 altına inmiş. Kazan daha da çukurda. MGM sitesinde gördüm.
Hocam, sanıyorum denizellik ve karasallık ile ilgili tüm bildiklerimizi bir kenara atmanın zamanı geldi. Benim anladığım karasal derken mevsimler ve gece gündüz arası büyük sıcaklık farkları oluşan bölge iklimleri hatırlanıyor. Ancak gerçekte, bu tip bölgelerin denize uzaklığından çok, çevresine göre alçakta mı, yüksekte mi olduğu daha önemli. Anadolu’da buna örnek verebileceğimiz onlarca, yüzlerce yer var. Bizim coğrafyamız da, çok düşük sıcaklıkları asıl belirleyen genellikle enverziyon. Haritaya bakarak Kartalkaya’nın, Cengiz Topel’e göre çok daha karasal bir iklimi olduğunu söylemek mümkün iken, aslında öyle olmadığını da görebiliyoruz. Denizin hemen dibinde bulunan Cengiz Topel Kartalkaya’ya göre daha karasal bir iklime sahip. Özellikle durgun havalarda “geceleri” çevresine göre alçak bölgeler, her daim çevresine göre yüksek bölgelerden daha düşük sıcaklıklara sahne oluyor. Bu bakış açısıyla aslında iklimi denizsel-karasal diye değil de, çevresine göre yüksek veya çevresine göre alçak bölgelerin iklimi diye ayırmak gerekiyor diye düşünüyorum.
Haklısınız ama zaten denizel-karasallık ayrımında denizin etkisinin ne kadar olduğu önemli. Bu etki denize olan mesafeyle, yükseltiyle vb. değişebiliyor. Kartalkaya’nın fazla ‘karasal’ davranmaması doğal aslında çünkü yüksekte olduğundan denizle arasında bariyer yok.
Hocam Ağrı ilinde(rakımı 1600 m) 20.01.1972 tarihinde -45 derece ölçülmüş o günün 850 pha derecesi yaklaşık -10.Bu bir enverziyon örneği midir? Enverziyon olsa bile sıcaklığın o kadar düşmesi normal midir?
Evet enverziyondur tabii. O tarihte Ağrı’da kar kalınlığı 49 cm, bu da etkili olmuştur.
Orta enlemlerde aşırı soğuklar, karın her yeri kapladığı yüksek rakımlı çanaklarda hava durgunken meydana geliyor. Ağrı tam böyle bir yer, Google Earth’ten bakın.
Bir gece yarısı sabaha karşı saat 5 de -7 değil -25 olsa ne yazar. Şöyle gündüz vakti, fırtınalar, tipiler, boralar içinde bir -3 bunların hepsine bedel. O da siz de pek yok işte.
Bugün Anıtkabir’de İstanbul’dan gelen oldukça fazla sayıda BJK, FB, GS taraftarı vardı. Ankaragücü taraftarları normalde İstanbul taraftarları kendileri ile aynı cümle içinde geçtiğinde bile hemen döner bıçağına davranır ama bizim çocuklar hoşgörü gösterip misafirlerin bir sonraki 10 Kasım’ı görmesine izin verdi. 🙂
Demem o ki bizim taraftar bile İstanbul takımı tutanlara Ankara döneri ikram(!) etmeden kendini tutabiliyorsa her şey mümkün. 🙂 Biraz daha hoşgörü.
Türkiye’yi düşman işgalinden kurtarıp tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini kurandır Mustafa Kemal Atatürk, o günlerde yaptığı devrimler sayesinde bugün bütün Arap ülkelerinden daha medeni, daha ileride bir ülkeyiz..
Bugün bu yazdıklarımıza eksi verenlere (3-4 kişiden fazla değildir, IP değiştirerek oyluyorlar) üzülüyorum ama kızamıyorum, belli ki çevreleri tarafından yanlış bilgilendirilmişler.. Yabancıların gıpta ile, imrenerek örnek aldıkları Atatürk’ün değerini bilemiyorlar maalesef.. Kendisini hocalardan şeyhlerden değil, yabancı devlet adamlarından öğrenmelerini tavsiye ediyorum..
75 yıl geçmiş onu kaybedeli. Kaybetmemişiz de aramızdan ayrılmış diyelim bedenen. Ama O hala bizim güneşimiz, bizim yıldızımız. Aydınlatıyor, ısıtıyor, yol gösteriyor. Birazdan Anıtkabir’de, bir kez daha ona teşekkür edecek, önünde saygı ile eğilecek, 75 yıl önce aramızdan ayrılan bir insan için hiç yüksünmeden göz yaşlarımızı akıtacağız.
Şu mesajlara eksi verenlere inat, biz onların yaptığı gibi başkalarını ötekileştirmeyecek, 29 Ekimleri, 10 Kasımları, dini bayramları, Muharrem aylarını birlikte kutlayacak, Atatürk cumhuriyetinin temelinden taş sökmeyecek, üstüne bir taş da biz dikelim diye Atamızın eserinin üzerine titreyeceğiz.
Bu yazıları eksileyenler nasıl bir cehalet içindeler? Nasıl bir zihniyetteler ki ATATÜRK’ün yüceliğini anlamıyorlar? Hepsinin cehaletlerinde boğulmalarını temenni ediyorum.
Yanlış düşünüyorsun sana göre yüce, herkes bunu kabul etmek zorunda değil, etmeyenlerı aşağılamak doğru da değil, yücelik kavramı bana göre Allah’a yakışır, şirk gibi geldi yazdığın ondan eksiledim.
Şansımız var ki kendi tarihini kendisi yazan bir milletiz. Bu milleti, zamanın tüm olumsuz yanlarına, karanlığa rağmen birleştirip ayakta tutan, cephelerde kazanılan mücadeleyi hayatın her alanında devam ettiren bir DÜNYA LİDERİ’ne sahibiz!! Bu sence YÜCELİK değil de nedir peki??? Yüce Atatürk olmasaydı, kendi topraklarımızda İslamiyet’i bile yitirebilirdik. Çünkü işgale gelenlerin hepsinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana süregelen İslam düşmanlığı var. ( Bknz, Herhangi bir Tarih kitabı… Sadece okuyunuz efenim, tarafsız bir şekilde okuyunuz)
İki yanlış bir doğru yapmıyor. Belki de gerçekten istenen şey ayrışmamız. Her ne kadar taraf olmaya zorlansak ea, baskı, eziyet, tahrik uygulansa da bu oyuna düşmeyelim. Kulluktan Cumhuriyet ile birey olmaya evrilmiş bu güzel ülkenin insanları olarak bizden olmayana da sahip çıkalım. Aslında hümanist olmaktan çok realist bir insanım. Ama sabah Atamın huzuruna çıkıp o manzarayı gördükten sonra inanın olumsuz düşünmek pek olası değil. Ankara’da bulunmayan dostlar basın – yayın organlarından kalabalığı ve coşkuyu duyarlar. Ama beni asıl etkileyen ortaokul, lise öğrencilerinin inanması güç sayısı oldu. Genelde kafalarına silah dayasanız pazar sabahı o saatte kalkmayacak gençlerin ve çocukların, hele hele kızlarımızın nasıl bir coşku ve sahiplenme ile Atasına koştuğunu görmek lazımdı. Aileleri ile değil, “kızlı erkekli” adeta kendi evlerinde, baba ocağında gibi içtenlikleri, coşkuları bugün muhtemelen milyona vuracak ziyaretçi sayısından daha fazla anlam ifade ediyordu. Ben umutluyum…….
(Sabah mesajımda “10 Kasım’ı kutlamak” gibi bir ifade kullanmışım diğer bayramların yanında. Düzeltir, özür dilerim)
Arkadaşlar, “nasıl eksi veriyorlar, böyle bir cehalet nasıl olabilir?” şeklindeki yaklaşımlar bana sorarsanız pek gerçekçi değil, dolayısıyla gereği de yok. Daha önce de yazdığım gibi Atatürk’ü sizin andığınız şekilde anmayan, bunun için sebepleri olan insanlar da ülkemizde pek çok. Tahammül, hoşgörü, karşılıklı anlayış da önemli.
Doğru!! Bir nevi zamanın İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyeleri gibi… Gerçek kurtuluşun ona buna sığınarak geleceğini düşünenler gibi… Veya onun bunun destekleriyle cemiyetler kurup, o minicik beyinleriyle vatanı sözüm ona kurtaracaklarını sanmaları gibi… Böyle insanlar hiç de az değil bu memlekette! O yüzden şaşırmamak lazım.
Commandouz (Bayrampaşa-148 m)
Son 10 yılda çok arttı bu cahil tipler. Sevmiyorsan saygı duyacaksın saygı! Öyle her sosyal ortamda çıkıp bu vatanın kurtarıcısına dil uzatmayacaksın, hakaret etmeyeceksin. Bu tipler aynı zamanda tam bir Türk düşmanıdır da. Hiçbir tarih bilgileri de yoktur, işlerine geldiği gibi davranırlar. Neyse fazla uzatmaya gerek yok…
Atatürk’ü sonsuz hüzün ve derin sevgilerimle anıyorum, yaptığın her türlü iyilik, çektiğin her türlü cefa için sana minnettarız…
Ben Mustafa Kemal’i bu denli şuursuzca eleştirenleri, sevmeyenleri cahilliklerinden dolayı kâle bile almam!! Önce okusunlar, bilgilensinler, Dünya Liderimiz’in hayatını araştırsınlar sonra oturur tartışırız kendileriyle. Eğitim şart!
10 Kasım’ı anlarım kimse Atatürk’ü sevmek zorunda değil ama 29 Ekim neydi peki? Kutlama mesajlarının altındaki o eksileri diyorum…. Ülkemizin kuruluş bayramını kutluyoruz yani bu nasıl bir nefrettir böyle? Cumhuriyet Bayramı’nın Atatürkçülükle, muhafazakarlıkla, milliyetçilikle vb. şeylerle alakası yok. 75 milyonun, bizim, hepimizin ortak bayramı bu… Dün gece Twitter’da SirenlerÇalmasın Uyuyacağız tagına karşı EzanlarOkunmasın Uyuyacağız tagı vardı, bu toplum ne kadar parçalanmış haberimiz yok, ne kadar çok nefret ediyor artık insanlar birbirlerinden, ne kadar çok çekememezlik var… Kusura bakmayın ama bu ülke var oldukça sirenler de çalacak, ezanlar da okunacak.
Bir ara İstanbul’dan Uludağ gözükmesi konusu hep tartışılır. Gözüktüğü barizdir zaten. Bu fotoğrafı Facebook Tuzla sayfasından buldum. Tuzla’dan Yalova’ya doğru görüş mesafesi çok yüksek havada çekilmiş bir fotoğraf. Karşı kıyıda Yalova merkez ve Samanlı Dağları, arkada heybetiyle duran Uludağ. Böyle net çok nadir görünür 🙂
Urfa’ya geldim, araziye çıkıp arazide kaldık: Yağmur, fırtına, soğuk.
Hepsini çıkarken ‘yağmurluğunu al, şemsiyeni al kızım’ diyen anneme ‘yö annö yöö, urfa’ya gidiyorum, hava güzel olcak’ diye atarlanmama yoruyorum.
Meteorolojide anne bedduasının yeri ayrıdır.
Arkadaş bu nasıl bir grafiktir ya?? Diren Grönland!

Şehirlerin batıya doğru ilerleyişi Bursa’ ya kötüye mal oldu. Nilüfer ilçesi tam bir fiyasko. 60 70 rakımlar, kurak, yağışsız, Uludağ’ın gölgesinden kopuk, yavan bir yerleşim.Halbuki doğuya doğru ilerleseydi , yeni site alanları İnegöl Ankara yoluna yapılsaydı rakımlar giderek artacaktı. Evet Nilüfer nezih bir ilçe oldu ama Bursa İzmir arası bir geçiş iklimi oldu. Yanı başımdaki Uludağ’ın eteklerine serilen semtleri ve oradaki bulutluluk ve yağış oranını gördükçe
mahfoluyorummahvoluyorum resmen. Evet rahat park yeri ve ulaşım rahatlığı Nilüfer’ de var ama bir damla yağışa, kara hasret kaldık. Aldığım evi artık değiştiremem. Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda,141 rakımlı küçük bir tepelik sayılabilecek yerdeyim. Ama yağışsız düz bir yer. Ne Uludağ’ın nemi ne de Mudanya’nın denizelliği var. Arada kaldık resmen 😦 Rakımı 500’e ulasabılen semtlerimiz varken kendimi Bursa’da yaşıyor hissedemiyorum zaten .Yaktın bizi batıya doğru yayılma yaktın. Gitti canım Bursa ellerimizden İzmir’e doğru.Çok acelecisiniz çooook. Daha Kasım’ın ortasındayız arkadaşlar.
En azından yağmur yağsa 😦
2 sistem gelecek.
Hayal
kurmaktakurmak da parayla değil ya..o 2
nokta danoktada kararsızlık var. Avrupa kışa erken merhaba diyecek garantisini vermiş o 2 nokta… 😉AralığaAralık’a kadar soğuk yok abi bize… Aşağıdaki durumu tahmin edebildiğim için böyle bir öngörüde bulundum. 🙂Hayaldi gerçek oldu. 🙂
http://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=1&cad=rja&ved=0CD4QFjAA&url=http%3A%2F%2Fwww.undp.org.tr%2FenergEnvirDocs%2FIklim_Degisikligi_Risk_Yonetimi.pdf&ei=IIeGUpPqM4eBtAbG44CYCw&usg=AFQjCNEM6a6Em7cP5zAoriMmJIqQeOvlDw&bvm=bv.56643336,d.Yms şu adresteki bilgileri bir okuyun özellikle sayfa 51’de Trabzon ile ilgili bir tablo vardı çok dramatik derecede…Tabloyu kopyalamaya çalıştım ama beceremedim:(
Adıyaman’da şu an yağmur yağıyor, sıcaklık 14 derece.
Böyle kararsız bir günü yarılarken, bir de bu durumu görünce… Yapmak istediğim 🙂
http://www.accuweather.com/tr/tr/ankara/316938/december-weather/316938?monyr=12/1/2013
Accuweather, Ankara için
aralıktaAralık’ta şov yapmış resmenkasımKasım ayının acısını çıkartmış. Bütün günler sıcaklık normalin altında ve uzun süreli kar yağışları gözüküyor. İnşallah gerçek olur diyelim böyle bir senaryo. 😀Bu düzeltmeleri sistem otomatik mi yapıyor? Yoksa siz kendiniz mi yapıyorsunuz? Ay ve gün adları özel bir tarihi belirtmiyorsa küçük harfle yazılır, diye biliyorum ben. 15 Kasım 2013 Cuma günü gibi.
Editörler yapıyorlar düzeltmeleri.
Sizin yorumdaki düzeltmeyi kim yaptı bilmiyorum fakat bir sonraki aralık ayını kast ettiğiniz için özel tarih sınıfına sokulmuş olabilir. Dilbilgisi benden daha iyi olan arkadaşlar var, onlar ne diyor acaba 🙂
Biz yapıyoruz.
Evet doğru 15 Kasım 2013 Cuma büyük harflerle başlar çünkü belirli (sadece bir tane olan) bir tarihi belirtiyor. “Accuweather Aralık’ı süper gösteriyor” yazmalıyız çünkü bu bahsettiğimiz 2013 Aralık, sadece bir tane var. Öte yandan “Ankara temmuzda genelde sıcaktır” yazılır çünkü burada bütün temmuzlardan bahsediyoruz.
Ozan Hocam “Accuweather Aralık’ı süper gösteriyor” şeklindeki yazım bence yanlış;’aralık’ kelimesi küçük harfle başlamalı gibi geliyor bana. ‘Ozan’ı tanır ve onu çok severim.’ derken ‘onu’ kelimesi Ozan’ı kast eder ama küçük harfle başlar. Yukarıdaki durum da buna benziyor gibi.
Ayrıca bir ekleme: ‘Dil bilgisi’ şeklinde ayrı yazılıyor;’dilbilgisi’ yanlış.(Santiago)
Bu hafta yazım kuralları konusunu anlattım da 🙂
Hocam çok teşekkürler. “Aralık’ı” meselesinde TDK da örnek vermemiş, yani 2007 Aralık’ı yazmalıyız o kesin ama yıl/gün belirtilmemişse nasıl yazacağız o kesin değil. Benim mantığımca Aralık’ı yazılmalı, eğer aralığın hangi aralık olduğu belli ise.
Elimdeki dilbilgisi kitapları senin görüşünü destekliyor.
Teşekkürler hocam. O konuda ben de tereddütlüydüm fakat Google görsellerden araştırdım, kitaplarda bile Dilbilgisi yazıyor o yüzden bitişik yazdım ben de.
http://goo.gl/i8YhyC
http://goo.gl/eDh6SP
Burada öğrendiğim dil bilgisini okulda öğretmediler.
Gramerdelisi 😀
Bilgi: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&id=183:buyuk
Aslında kabahat bende. Önümüzdeki aralık ayı deseymişim, bu kadar tartışma olmazdı herhalde. 😀
Bu siteyi bu şekildeki seviyeli görüş alış verişlerinden dolayı çok seviyorum.Herkese teşekkürler…
Evet guzelim sitenin butun tadini kacirdin, site Turk Dili ve Edebiyati’ndan derlemeler tarzi bir yere dogru gidiyor 🙂
Bu sabahki model “Annem göster ama elletme dedi” modunda olmuş. 🙂 Bundan sonra da bu şekilde biraz gider.
http://www.youtube.com/watch?v=nkihuE_MOBI
Ekim ayı içinde ve sonunda 15 Kasım’da soğuma olmazsa “bulun beni” demiştim. Teslim oluyorum. 🙂 Evet soğuma var ama benim beklentim bu değildi. En azından bir kaç gün kayda değer bir yağış eşliğinde maksimumda tek haneli değerler görmeyi bekliyordum. En azından Ozan hocanın efsanevi 3 kış teorisinin açılımı buna işaret ediyordu. O senaryoda devam edebilseydik efsane beklentim tavan yapacaktı. Artık mevsimlik tahminlerin bir çoğunda bahsedilen, kışın ilk yarısının ılık, ikinci yarısının soğuk geçme olasılığına bel bağlayacağım kendi adıma. Neden derseniz son yıllardaki gözlemim mevsim normalleri altı/üstü periyotların uzun sürdüğü yönünde. Kasım’la birlikte Aralık ve hatta Ocak da hayal kırıklığı yaratabilir. Bu arada 2007 benzeri Güneydoğu soğukları ve yağışları da canımı sıkıyor. Beklentilerim düşük seviyeye indi. Her şeye rağmen İstanbul’un kışının Ocak 15-Mart 15 arası olduğu gerçeğinin altını her kış çizmek lazım. Sibirya bir hareketlenirse kim tutar onu!
90’lı yıllardan hatırladığım ve aklımda kalan en karsız bir kış vardı. Tarihinden tam emin değildim. Araştırınca 93-94 kışı olduğunu gördüm. 850 hpa’da -10 derece sadece iki kez girmiş.31 Ocak ve 13-16 Şubat arası.
Kötü dediğiniz 94 kışında bile bahsettiginiz 13-16 Şubat sistemi İstanbul’un kıyı ilçelerine sağlam kar birakmisti. Hatta 15 Subat Salı gunu okuldan eve bizi erken gondermislerdi, bir sonraki gun ise tatil olmuştu.
90’lardan hatırımda kalan kötü kışlar 94/95 – 95/96 ve 98/99 kışları. İstanbul sahilleri icin hepsi ayrı fiyaskoydu.
İçinde bulunduğumuz sıkıcı Kasım ayı aslında son yıllarda da genelde benzer sıkıcılıkta geçmiş gibi görünüyor. Kötümser olup 2013 Kasım’ını İstanbul’un 5 mm yağışla kapatacağını varsayarsak son 4 yılda İstanbul’un ortalama Kasım yağışı (2010-2013) yalnızca 21,25 mm oluyor! İstanbul’un uzun yıllar ortalama Kasım yağışının 108,6 mm olduğunu düşünürsek son dönemde Kasım ayına bir haller olduğunu daha net söyleyebiliriz:
Not: Yağış verilerini kendim elle topladığımdan ufak tefek sapmalar olabilir, bir de weatheronline’da yer alan verilerle, ortalamanın aynı istasyondan olduğunu teyit etmek gerekir.
Depremler debirDepremlerde bir yer için olabilecek maksimumşiddetbüyüklük o yer için tahmin edilebiliyor. MeselaErzincandaErzincan’da 8.0şiddetindebüyüklüğünde bir deprem oldu ama mesela 8,1 olabilir yeniden yıllar içinde. Bu durumunmeteoorlojimeteoroloji için uygulanabilirliğivarmıvar mı acaba. Meselaİstanbulaİstanbul’a maksimum ne kadar kalınlıkta bir kar yağabilir. Sıcaklık minumum kaç derece ölçülebilir. 100 yılsonradasonra da olsa 500 yılsonradasonra da olsa bu potansiyel modellerle tahminedilebilirmiedilebilir mi. Belkiistanbuldaİstanbul’da 5 m kar hiç olmadı ama 7 m olabilecek şartların oluşabilme ihtimali binde 3 bile olsavarmıvar mı. Bugün aklıma geldı. Bu konu hiç konuşulmamıştı.Sulandırmış oldum ama şu vardı:)
http://gundem.milliyet.com.tr/samsun-valisi-aksoy-yasanan-sel-5-bin-yilda-bir-olabilecek-boyutlarda/gundem/gundemdetay/07.07.2012/1564057/default.htm?ShowPageSkin=1
ECMWF ve GFS’de 240. saatte Sibirya var. Daha ileri saatlerdeki GFS de coşuyor hatta. 🙂
Tarih 14 Kasım 2013 Saat 13:02 bugünü iyi hatırla yeğen. Bugünden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak :))))
İlk kez Ozan hocanın böyle birşey yazdığını gördüm hayırlara gider inşallahh
Yazayım dedim artık canıma tak etti 🙂
240. Saat de çok uzak bir zaman sayılmaz hani, ümit yüsek. 192. Saat içinde olsaydı daha umutlu olurduk. Bakalım bir kaç güne belli eder kendini.. Bu arada 2m haritalarına bakarsak Rusya’nın batısı baya soğuyacak gibi o gözüken yb sayesinde hatta Moskova’ da bile gündüz -10 lar diyor.. Çok erken konuşmayı sevmiyorum, bu tarz kesinleşmeyen gfs yorumlarıyla burayı da işgal etmek istemiyorum ancak harbiden de bu havalardan dolayı yetti beeee 🙂
Son güncelleme farklı bir senaryo oldu, akşama eski halini alır ama benim hala umudum var.
Hocam önce “sistem parselleme” yöntemini deneyecektik. Öyle konuşmuştuk. Son çare geloo, yardıracak, v.s… Yanlış mı hatırlıyorum? 🙂
Bodrum 10 dakikada 11.4 kg’ı kapıvermiş…
Bu sitede öğrendiğim tek şey varsa, o da uzun vadeli tahminlerin atmasyona yakın olduğudur. Ama haber gerçek olursa, bu kış gelmeden gidecek.
http://www.express.co.uk/news/uk/442873/Coldest-winter-in-modern-times-on-way-with-snow-forecast-for-Britain-starting-next-week
Senelerdir onlarca benzer haber okudum, en iddialısı bu olmuş..
Haliyle Met Office bu haberi yapan Daily Express’i de, kaynaklarını da topa tutmuş..
http://www.northdevonjournal.co.uk/Met-Office-blasts-weather-reports-8220-worst/story-19934266-detail/story.html
Geçen seneden de sabıkalıymış bu Daily Express..
http://www.newstatesman.com/blogs/media/2012/08/dont-trust-daily-expresss-weather-reports
Kaynak gösterdiği sitelerin mevsimlik tahminleri sadece para ile abone olanlara açık, yani haber adı altında reklam yapılıyor bence.
Daily Express’in yazısı çok kesin bir dille yazılmış. Havaalanlarına bu kış için yoğun kar yağışına hazırlıklı olun uyarısı verildi yazıyor. Her ne kadar inanmasam da, endişelenmedim değil.
Vay be Santiago. Asparagas haberin kralıymış hakikaten.
Dostum ben de Bursali bir hava delisi. Tanismamiz lazim😀
Cuma günü Bodrum – Fethiye arasına ciddi yağış görünüyor..
Şu Amerika gibi uyuz bir memleket yok. Adamların ölçü birimleri de kendileri gibi anlaşılmaz. Fabrikada iki adet Amerikan yapımı baskı makinası vardı. Tüm sökülebilir civatalarını inçten metrik civataya çevirdik. Tek başlarına kalmışlar hala ısrar ediyorlar. Ne zaman bir Amerikan ölçü birimi duysam cinlerim tepeme çıkıyor. Hava sıcaklıklarında bile. Ne dini ne de ideolojik bir özelliği var, ölçü birimi işte Dünya ile ortak bir dil kullanın artık.
İnç İngiliz ölçü birimi değil mi?Yanılıyor olabilirim ama.
Birleşik Krallık ve Amerika aynı zaten. Bu arada tüm civatalar derken hızımı alamamışım. 🙂 Bozulan civatalar demeliydim. Zaten tek beceremedikleri ölçü birimlerini kabul ettirememek olmuş herhalde. Bir de kendi kendimize yaptığımız işkenceler var tabii knot gibi deniz mili gibi, km/sa’in suyu çıktı herhalde. Çevirin şunları da herkes anlasın. Böyle yapınca egolarınız mı tatmin oluyor ? Gerçekten bu konuda çok hassasım kusura bakmayın.
Dostum
Seninle de tanismamiz lazim:) Ben de bir hava delisiyim. Bu arada mukemmel bir yerde oturuyorsun.
Dünyada böyle şeyler de oluyor tabi 🙂
“snowy rain”? Her yer bembeyaz ama?
Önceden yağmış o kar..
Sıcak cephe giriyor şu anda, arabaların camlarından anlaşılıyor tuhaf bir şey yağdığı 🙂
İlerleyen saatler daha da ilginç görünüyor, resmen şakır şakır yağmur yağacak ve donacak…
Miss gibi kar yağıyor, bu kar da yağmura falan dönmez.
Hazin son..
#DirenFairbanks
Bildiğiniz hikaye ama haber güncel:
http://online.wsj.com/news/articles/SB10001424052702304672404579183940409194498
Kısa Türkçe versiyonu: http://www.solarbaba.com/haber/gunese-bir-seyler-oldu
Burada tartışmıştık sanki batı rüzgarlarının zayıflaması soğuk hava dalgalarının ülkemize yönlenmesi ihtimalini azaltır diye.
Hani ABD’nin doğusu sıcak batısı ve ülkemiz donacaktı yalan oldu yalan… 😉
Pesimizm hareketinin öncülerinden bleher İzmit’ten bildirdi…
🙂
🙂 Santi NY ile aynı paralelde yer al sonrada pesimist olma…. Bunu da birileri açıklasın aga bu ne yaa!! 😉
52. Paraleldeki Londra da kışın bizden ılık ama bleher, o ne olacak? 😉
JAKSONVİLLEJacksonville veNEW ORLENS’INNew Orleans’ın bizden çok daha güneyde, 30. enlemde olduğu ve -17 ve -18 ler var ne olcak 😉 Bu ne demek Allah aşkına?İlkokul çocukları bundan daha düzgün cümle kuruyor. İzmit’in rekoru -18 (9.02.1929) bunu açıklasın birileri 😉 onubıraktabırak da bizim şirketinbahçesinde kibahçesindeki portakal ağacı dikiminden 13 yıl sonra meyve vermişti 2006 Kasım Aralık hatta ağacı kesmeyi falan düşünmüştük bir ara bu sene o seneden daha fazla portakal var 😉 “Nokta” diye bir şeyden haberiniz var mı?Uğradı mı hiç sizin o taraflara?Bölge için Santiago tahmini:
Dayıoğlunun NOAA’dan sızdırdığı verilere güveniyorum 🙂 Ayrıca şu anda Kasım’dayız efenim 🙂
Yağış hatırı sayılır seviyeye ulaştı, yerler çoktan ıslandı ama radarda tık yok
Saat 07:00. Dilovası’nda elimde bir bardak kahve, çiseleyen havanın tadını ıslanarak çıkarıyorum.
Kuzeyden bulutlar İstanbul’a girmeye başladığında Sapphire’deydim
Hey dostum tanismamiz lazim;)
Tabii ki 😉 Sana ulaşabileceğim bir adres varsa eğer mail, face vs. gibi?
Sıcak cepheli, soğuk cepheli, bol yağışlı klas bir diyagram..
Fairbanks, Alaska..
This is not “fair”… Kıskandım..
Aşağıdaki de Ekvator kuşağında yer alan ve yılın genelinde 28 derecelik sıcaklığa sahip Ouagadougou’ya ait.
Şaka şaka bizim diyagram 😦

20 Kasım’dan sonra bir alçak basınç alanı Yunanistan’dan İstanbul’a giriş yapacak gibi…
4 günlük Karadeniz etkisi ve yağışları başlıyor. Hak eden kazansın. 🙂
Deniz etkisinin adaleti yok, bir anlık hatalar kaderimizi belirler…
Güneydoğu demişken ben de Adıyaman’dan bahsedeyim bu sabah müthiş bir sis vardı .Cuma pazar arası iyi yağmur aldık ama bir şey var ki bu sene Adıyaman gerçekten soğuk hafta sonu gibi gene yağış ihtimali var bu en çok bağlara bahçelere yaradı Adıyaman’dan sevgiler
Çocukluğumdan beri hava tahmin raporlarında duyarım. “Marmara’nın doğusu” fenomenini 🙂 Bir İstanbullu için zor bir durumdur. Sınırda kalmak ve yağışın şehrin ne kadarını etkileyeceğini bilememek. Boğaz çevresi ve Anadolu yakasının daha yağışlı olması, İstanbul’un batısında yaşayan birinin doğusunda yaşayan birine göre şehrin kış mevsiminde görülen iklimini daha farklı tanımlamasına yol açabilir .Silivri-Gümüşyaka çevresinde yaşayan biri iklimi daha serin ve kuru, Kadıköy’de yaşayan biri daha ılık ve yağışlı olarak tanımlayabilir. İstanbul, “batı-doğu” uzantılı bir şehir olduğu için Marmara bölgesinin doğusu ve batısı arasındaki farklılıkları kendi içinde de yansıtıyor. Asıl soru, kışın görülen yağışlar neden Batı Marmara’da kısa süre kalırken, bölgenin doğusunda günlerce kalabiliyor? Ortaokul Coğrafya kitabımda bu soruyu kısmen cevaplayan bir bilgiye rastlamıştım; “Kışın Balkanlar üzerinden gelen cephe sistemleri, nemini büyük ölçüde Balkan Dağlarında bıraktığından, Trakya’ya kuru olarak gelir ve bu sistemler Marmara Denizinden geçerken tekrar nemlenerek güneydeki Bursa’ya bol miktarda yağış bırakır.” Tabii bu bilgi, portakal sistemleri geldiğinde de yağışların, denizel iklim etkisindeki Çanakkale dahil Batı Marmara’da neden kısa ömürlü olduğunu açıklamıyor. Marmara’ya kuzeyden giren siklonların tandansı önce batı-doğu yönünde bir süre hareket edip sonra iyice doğuya yerleşerek, bazen İstanbul Boğazı çevresinde saatin tersi yönünde hareket etme yönünde oluyor. Bu sistemler boğaz çevresinde eriyerek ömrünü tamamlayabiliyor. Bazen de İzmit ve Sakarya üzerinden bölgeyi terk ediyor. Son yıllarda, sıklıkla radarda bu eğilimleri görüyorum. Marmara genelinde, Sakarya ve Kocaeli ie beraber İstanbul’un boğaz çevresinin ve Anadolu yakasının yağış açısından çok şanslı olduğunu düşünüyorum. Kastettiğim yagış miktarından ziyade yağış süresi. DMİ verilerine göre bölgede bazı illerin kış mevsimi ve kışı çevreleyen Kasım-Mart ayları arasında yağışlı geçen gün sayısı şöyle;
Kırklareli 41
Çanakkale 45,1
Tekirdağ 45,3
Edirne 45,6
Balıkesir 51
Bilecik 54,2
Bursa 55,1
İstanbul 58 (Kartal)
Yalova 58,1
Sakarya 59,8
İzmit 63,6
Bölgede Kasım-Mart ayları arasında, genel olarak batıdan doğuya doğru gittikçe hem yağış miktarı hem de yağışlı gün sayısı artmakta. Dört coğrafi bölgede toprakları bulunan, karasal etkiler altındaki, yağış miktarı nispeten düşük olan Bilecik’te bile yağışlı gün sayısı Doğu Marmara verileri ile uyumlu. Bu da yağış miktarı ve yağış süresi arasında her zaman doğru orantı olmadığını gösteriyor.
Doğu Marmara’nın, Batı Marmara’dan daha yağışlı olma sebepleri;
Karadeniz’e yakınlık
Karadeniz’e paralel uzanan Yıldız Dağlarının denizin nemli havasını Trakya içlerine girmesini kısmen engellemesi.
Orta ve Doğu Avrupa’dan gelen yağışlı sistemlerin nemini Balkan Dağlarında yitirerek Trakya’ya ulaşması.
Çok teşekkürler, süper bilgiler bunlar. Çocukluğumda “Marmara’nın doğusunda” lafını duyunca benim de moralim bozulurdu. Benim dikkatimi çekenler Kırklareli’nin İstanbul’dan tam 17 gün az yağış alması, İzmit’in Sakarya’yı geçmesi ve Sakarya ile İstanbul’un hemen hemen aynı olması oldu.
Beğendiğine sevindim 🙂 Ben de karasal etkilere sahip Edirne’nin, sahil kentleri Çanakkale ve Tekirdağ ile aynı yağış süresine sahip olmasına şaşırdım.
Cephenin soğuk tarafına geçerek sezonu açmış bulunuyorum.
Başlamış 🙂
Darısı 2011 gibi bir kar fırtınasının başına 🙂
Sıcaklık olarak ne kadar etki edeceğinden bahsedilmemiş ama küçük de olsa farklılık yaratır herhalde. Haberlerin yalancısıyım:
http://www.ntvmsnbc.com/id/25478421/
Şoför olarak çalışıyorum kendi mağazamızda, trafiğin azaldığı falan yok inanın yok hatta
dahadadaha da artmış durumda.Marmaray bu haliyle yani Kadıköy-Zeytinburnu seferleriyle anca vapur seferlerini etkiler…Gebze-Halkalı uzatması açılınca o zaman trafikte azalmadan söz edilebilir
Bir beklentiye girmek veya heyecan yaşayabilmek için 300 km oldukça uzak değil mi?
Bize böyle sonbaharı reva gören atmosfer utansın..
Durumdan bir tek Güneydoğu’dakiler memnun. Normalden çok yağış ve normalin altında sıcaklıklarla geçiriyorlar Kasım’ı.
Bir de Yunanlılar, Mısır ve Libya’nın Akdeniz’e kıyısı olan yerleşim yerlerinde yaşayanlar, büyük ihtimalle önümüzdeki günlerde Basra Körfezi’nin Kuveyt ve İran kıyılarında yaşayanlar. 😀
Bizde de çok yağış olmadı ya Mardin’de 4 günde sadece 86 mm yağış kaydedilmiş😊
Mardin’in uzun yıllar ortalaması bu ay için 69,7 mm. Yani mevcut 86 mm Mardin için gayet fazla bir yağış, ki önümüzdeki günlerde de devamı gelecek yağışın.
Sonbaharına bakmadım, ama Batı’da bir halt yokken Güneydoğu’nun gayet güzel kış geçirdiği sene… 2007 🙂
2007 soğuktu evet hatırlıyorum Antakya’da bile kar atıştırmıştı ama tutmamıştı😊
Güneydoğu’daki bu yağışların kaynağı ne ola ki üstatlar?
Hayatımda bu kadar kötü sonbahar yaşamamıştım, hatırlamıyorum bunun kadar sıkıcı kurak bir sonbahar daha, sabret sabret bitmiyor arkadaş aralık geliyor modeller hala aynı değişen bir şey yok.
ŞuanŞu an için her şey yolunda gidiyor. SıcakKasım’ıkasımıbilmemdebilmem de çok sıcakKasımkasım soğuk kış demek.Haiyan:
EF3 EF4 gücünde çok dev bir hortum düşünün diyor. Ölçülmüş tarihteki en güçlü fırtına olduğu kesinleşmiş.
Kuzeyde çok derin ab ler oluşuyor . Adeta yb onları oraya hapsetmiş, kuzeyde yb da olsa kötü. Çık işin içinden. Ne olacak önümüzdeki günlerde kafasında senaryo kuran var mı?
Gün gelecek devran dönecek. Sibirya, Anadolu’ya hesap verecek!
Bu artı-eksi olayı iyice amacından şaşmaya başladı…Gezi’den sonra herkes az buçuk siyasal kimliğini belli etti ondan mıdır nedir en doğru yazıların altında bile eksiler var, bazı üyeler arasındaki siyasi görüş farklılığından kaynaklı zıtlaşmalar artık buradaki yazılara dökülmeye başladı, her paylaşımın altında mutlaka meteoroloji ile alakasız tartışmalar çıkıyor…
Mezun olduğum lise Japon-Türkiye dostluğu adına yapılmış bir okul…Okulun müdürü bir kere derste Japonların bu kadar gelişmiş bir toplum olmalarını sosyal hayatta futbol, siyaset vb şeylerden uzak durarak sağladıkların söylemişti, o zamanlar saçma gelmişti ama haklılık payı varmış…Siyasi konular sitede yer buldukça seviye olarak daha da alçalıyoruz, saçma sapan tatsızlıklar çıkıyor aramızda…Geçen sene siyasetin “s”sinin olmadığı zamanlarda oldukça samimi bir ortamdı burası, artık o tadı alamıyorum ben ne yazık ki…Benim yöneticilerimize tavsiyem ülkemizi ilgilendiren çok büyük olaylar olmadıkça siyasi konular buradan uzak tutalım
Zaten öyleydi hep. Gezi esnasında tek bir yazı yazdım, orada tartıştık bitti aslında. Bu artı-eksi işini biraz fazla abartıyor olabiliriz. Bırakınız eksilesinler…
Santiago’nun yazısına eksi verenlerden biri benim, ama yanlışıkla 🙂
Telefondan bakarken artı vermek istedim, elim yanlışıkla eksiye değdi. Bence verdiğimiz eksi ya da artıyı geri alabilmenin bir yolu olmalı.
Bu arada siyaset ve futbolla ilgili söylediklerinize sonuna kadar katılıyorum.
Diyelim eksi verdiniz, sonra artıya basarsanız artı oluyor. Tam tersi de mümkün. Bende öyle en azından. Mobilde denemedim.
Mobilde de aynen öyle. Ben sürekli mobilden takip ediyorum, bazen ben de istemeden yanlışlıkla basıyorum. Mesela yanlışlıkla beğenmedime tıkladığımda geri almak için beğene 3 kez bastığımda oylama değişiyor.
Burak arkadaşın yazısında ikinci paragrafa tamamen katılıyorum. Siyasi ve ideolojik tartışmalardan kaçınmak lazım, yoksa işin tadı kaçıyor. Siyaset çıkara dayalı mide bulandıran pis bir iştir benim için. Ülkeye hizmet eden de, hizmet etmeyen de, sonuçta cebini doldurunca film kopuyor zaten. Bu devirde sırtında un çuvalı taşıyan bir yönetici de bulamayacağıma göre seçme hakkımı da rafa kaldırıyorum. Bu arada kimseye eksi vermediğimi de belirtmek isterim.
Blogda siyasete ben de karşıyım fakat 29 Ekim ve 10 Kasım mesajları siyaset değildir bana göre. Daha sonra konu gereksiz yere uzamıştır o ayrı.
Ne kadar bu kadar kafaya takmayın, bu kadar önemsemeyin derseniz de. Eskiden beri bu değişmedi, değişmeyecek de. Ben cep telefonumdan 2 kere oylayabilirim, bilgisayardan da 8 kere oylayabilirim teknik olarak, hiç IP falan da değiştirmeden. 🙂 Ama çok kez hiç oylamamaya girişmem çünkü gereksiz buluyorum. Blog yönetimini de gerçekten anlamıyorum bu objektiflikten uzak oylama işini neden ısrarla sürdürüyorlar ? Çoğunluk kafaya takıyor işte…. yarın da takacak, sonrasında da….
White Fox, artı-eksiyi kafaya takmak gerçekten çok saçma.
Ama bunun dışında oylama birçok durumda da yararlı oluyor. Örneğin ne tür paylaşımların beğenildiğini hangilerinin beğenilmediğini, hatta oy sayısından hangilerinin “önemsendiğini” anlayabiliyorum ben. Gayet iyi bir şey paylaşım yapanlar açısından.
Bir de soru sorup sana emek harcatan, verdiğin cevap olumsuz olunca eksi verenler var, onlar tam sopalık 🙂
En çok yapan kişi de… Adı lazım değil baş harfi “S” 😀
Gerçekten iyi paylaşımlara, açıklamalara da eksileri basıyorlar. Ben mesala en iyi dayanaklarla İstanbul’da yağış yok dersem tonla eksi alırım. Oylama sadece işlerine geliyor mu gelmiyor mu aracı. Kalite ile ya da önemsenme hiç ilgisi yok bence.
Bassınlar. Adam senin açıklamanı ne kadar önemsiyor ki olumsuz bulduğu için duygusallaşıp eksi basıyor. Kayıtsız kalırsa kötü asıl.
Eksi artı niye bu kadar önemseniyor ki. Ayrıca herkesin görüşü farklı olabilir eksi verebilir kimsenin eleştirmeye hakkı yok. Sonuçta özgür ülkedeyiz
Şimdilerde Yunanistan’a ulaşmış sistem de daha düne kadar yurdun batısını yağışa doyuracak gibi görünen 17 Kasım (aynı cümle de 17 Kasım ve Yunanistan kullandım ilginç :D) sistemi de gelemeden Akdeniz çukuruna dönecek gibi görünüyor. Sabır
Geçtiğimiz günlerde Avrupa’daki şehirler için yaptığım iklim ortalamalarını yansıtan grafik çalışmasını bu defa da Türkiye’deki 15 şehir için yaptım. Bitlis, Rize, Antalya, Erzurum gibi ilginç ortalamalara sahip şehirler de var. İyi okumalar.
http://commandouzz.wordpress.com/2013/11/10/turkiyedeki-15-sehrin-iklim-ortalamalari/
Ankara’da enverziyon tam gaz devam. Dün gece en düşük sıcaklıklar en çukur semtlerden Batıkent’te – 7.1, Etimesgut’ta – 4.2 olurken, Elmadağ zirvesinde -0.4 olarak gerçekleşti. Sıcak havalardan şikayet ediyoruz ama şaka maka – 7 derece… Bu dereceleri görmek için 20 – 30 yıl bekleyenler var.. (Bkz: İstanbul, Santiago) 🙂
Dün gece saat 3’teki vaziyet:
Kartalkaya +8, Bolu Merkez +1, Çifteler -5, Cengiz Topel 0 derece. Bu arada Batıkent’teki ölçüm bilgisini nereden aldınız? Orası hakikaten çok soğuk bir yer, kayınvalidem oturuyor da orada ondan biliyorum 🙂
Sabah 5.30’da ben oradaydım. Bir arkadaşı bıraktım. Araç termometresi gösterdi. 🙂 Bu arada o noktaya yakın Kazan gece – 7 altına inmiş. Kazan daha da çukurda. MGM sitesinde gördüm.
Bilkent’te geceleri sıcak, daha hiç gece don olmadı. 😀
Çankaya’da sıfır ve eksi 2 arasında gidip geliyor. Çukura mı taşınsak ne yapsak. 🙂
Hocam, sanıyorum denizellik ve karasallık ile ilgili tüm bildiklerimizi bir kenara atmanın zamanı geldi. Benim anladığım karasal derken mevsimler ve gece gündüz arası büyük sıcaklık farkları oluşan bölge iklimleri hatırlanıyor. Ancak gerçekte, bu tip bölgelerin denize uzaklığından çok, çevresine göre alçakta mı, yüksekte mi olduğu daha önemli. Anadolu’da buna örnek verebileceğimiz onlarca, yüzlerce yer var. Bizim coğrafyamız da, çok düşük sıcaklıkları asıl belirleyen genellikle enverziyon. Haritaya bakarak Kartalkaya’nın, Cengiz Topel’e göre çok daha karasal bir iklimi olduğunu söylemek mümkün iken, aslında öyle olmadığını da görebiliyoruz. Denizin hemen dibinde bulunan Cengiz Topel Kartalkaya’ya göre daha karasal bir iklime sahip. Özellikle durgun havalarda “geceleri” çevresine göre alçak bölgeler, her daim çevresine göre yüksek bölgelerden daha düşük sıcaklıklara sahne oluyor. Bu bakış açısıyla aslında iklimi denizsel-karasal diye değil de, çevresine göre yüksek veya çevresine göre alçak bölgelerin iklimi diye ayırmak gerekiyor diye düşünüyorum.
Haklısınız ama zaten denizel-karasallık ayrımında denizin etkisinin ne kadar olduğu önemli. Bu etki denize olan mesafeyle, yükseltiyle vb. değişebiliyor. Kartalkaya’nın fazla ‘karasal’ davranmaması doğal aslında çünkü yüksekte olduğundan denizle arasında bariyer yok.
Hocam Ağrı ilinde(rakımı 1600 m) 20.01.1972 tarihinde -45 derece ölçülmüş o günün 850 pha derecesi yaklaşık -10.Bu bir enverziyon örneği midir? Enverziyon olsa bile sıcaklığın o kadar düşmesi normal midir?
Evet enverziyondur tabii. O tarihte Ağrı’da kar kalınlığı 49 cm, bu da etkili olmuştur.
Orta enlemlerde aşırı soğuklar, karın her yeri kapladığı yüksek rakımlı çanaklarda hava durgunken meydana geliyor. Ağrı tam böyle bir yer, Google Earth’ten bakın.
Bir gece yarısı sabaha karşı saat 5 de -7 değil -25 olsa ne yazar. Şöyle gündüz vakti, fırtınalar, tipiler, boralar içinde bir -3 bunların hepsine bedel. O da siz de pek yok işte.
Muasır medeniyetler seviyesine erişebilmiş olsaydık aşırı negatif AO/NAO acaba bize de yarar mıydı diye sorarak ortamı yumuşatayım 🙂
Ortam çok sıcak, havalar soğusa da herkesin keyfi yerine gelse 😀
Bugün Anıtkabir’de İstanbul’dan gelen oldukça fazla sayıda BJK, FB, GS taraftarı vardı. Ankaragücü taraftarları normalde İstanbul taraftarları kendileri ile aynı cümle içinde geçtiğinde bile hemen döner bıçağına davranır ama bizim çocuklar hoşgörü gösterip misafirlerin bir sonraki 10 Kasım’ı görmesine izin verdi. 🙂
Demem o ki bizim taraftar bile İstanbul takımı tutanlara Ankara döneri ikram(!) etmeden kendini tutabiliyorsa her şey mümkün. 🙂 Biraz daha hoşgörü.
Atatürk’ü rahmet ve özlemle anıyorum..
1881 – ∞
Türkiye’yi düşman işgalinden kurtarıp tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini kurandır Mustafa Kemal Atatürk, o günlerde yaptığı devrimler sayesinde bugün bütün Arap ülkelerinden daha medeni, daha ileride bir ülkeyiz..
Bugün bu yazdıklarımıza eksi verenlere (3-4 kişiden fazla değildir, IP değiştirerek oyluyorlar) üzülüyorum ama kızamıyorum, belli ki çevreleri tarafından yanlış bilgilendirilmişler.. Yabancıların gıpta ile, imrenerek örnek aldıkları Atatürk’ün değerini bilemiyorlar maalesef.. Kendisini hocalardan şeyhlerden değil, yabancı devlet adamlarından öğrenmelerini tavsiye ediyorum..
http://www.tsk.tr/12_anitkabir/lidersoz.htm
Bu ne saçma bir şey ya. Katar’da yağmur duası! Zaytung haberi gibi 🙂
http://www.haberler.com/katar-da-yagmur-duasi-5286526-haberi/
Iki gündür özellikle dün gece Adıyaman’da güzel yağmur var hala ara ara devam ediyor
3 günde metrekareye yaklaşık 9 kg yağış düşmüş. Düzenli yağış topraklara verim olarak döner inşallah.
Filipinler’deki tayfunda, en az 1200 kişi ölmüş.
http://dunya.milliyet.com.tr/filipinler-i-tayfun-vurdu/dunya/detay/1789505/default.htm
maalesef… 😦
http://www.dw.de/tsunami-sonras%C4%B1-gibi/a-17215650
Bugün radyoda duydum 10 bin kişinin öldüğü söyleniyor, Allah yardımcıları olsun.
ATA’mızı saygıyla anıyoruz/arıyoruz.
“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır.” ATATÜRK
75 yıl geçmiş onu kaybedeli. Kaybetmemişiz de aramızdan ayrılmış diyelim bedenen. Ama O hala bizim güneşimiz, bizim yıldızımız. Aydınlatıyor, ısıtıyor, yol gösteriyor. Birazdan Anıtkabir’de, bir kez daha ona teşekkür edecek, önünde saygı ile eğilecek, 75 yıl önce aramızdan ayrılan bir insan için hiç yüksünmeden göz yaşlarımızı akıtacağız.
Şu mesajlara eksi verenlere inat, biz onların yaptığı gibi başkalarını ötekileştirmeyecek, 29 Ekimleri, 10 Kasımları, dini bayramları, Muharrem aylarını birlikte kutlayacak, Atatürk cumhuriyetinin temelinden taş sökmeyecek, üstüne bir taş da biz dikelim diye Atamızın eserinin üzerine titreyeceğiz.
Bu yazıları eksileyenler nasıl bir cehalet içindeler? Nasıl bir zihniyetteler ki ATATÜRK’ün yüceliğini anlamıyorlar? Hepsinin cehaletlerinde boğulmalarını temenni ediyorum.
Yanlış düşünüyorsun sana göre yüce, herkes bunu kabul etmek zorunda değil, etmeyenlerı aşağılamak doğru da değil, yücelik kavramı bana göre Allah’a yakışır, şirk gibi geldi yazdığın ondan eksiledim.
Allah zaten en yücedir, orada Atatürk yüce derken ilah anlamında mı söyledik?! Mantık çerçevesinde yorum yapın lütfen.
Üzerine neden alındın ki ? İlahlaştıranlara yazdım senin yazın üzerinden.
E az önce “şirk gibi geldi yazdığın” dedin 🙂 Neyse boşver, uzatmayalım. – Ozan
Şansımız var ki kendi tarihini kendisi yazan bir milletiz. Bu milleti, zamanın tüm olumsuz yanlarına, karanlığa rağmen birleştirip ayakta tutan, cephelerde kazanılan mücadeleyi hayatın her alanında devam ettiren bir DÜNYA LİDERİ’ne sahibiz!! Bu sence YÜCELİK değil de nedir peki??? Yüce Atatürk olmasaydı, kendi topraklarımızda İslamiyet’i bile yitirebilirdik. Çünkü işgale gelenlerin hepsinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana süregelen İslam düşmanlığı var. ( Bknz, Herhangi bir Tarih kitabı… Sadece okuyunuz efenim, tarafsız bir şekilde okuyunuz)
SpanK sen Azeri değil miydin? Yani bu ülkede doğup büyümedin değil mi?
Ben 19 senedir
istanbuldaİstanbul’da yaşıyorum, 11 aileyiz ve yaşım buaralıkAralık 21 oluyor. Neden sordun?İki yanlış bir doğru yapmıyor. Belki de gerçekten istenen şey ayrışmamız. Her ne kadar taraf olmaya zorlansak ea, baskı, eziyet, tahrik uygulansa da bu oyuna düşmeyelim. Kulluktan Cumhuriyet ile birey olmaya evrilmiş bu güzel ülkenin insanları olarak bizden olmayana da sahip çıkalım. Aslında hümanist olmaktan çok realist bir insanım. Ama sabah Atamın huzuruna çıkıp o manzarayı gördükten sonra inanın olumsuz düşünmek pek olası değil. Ankara’da bulunmayan dostlar basın – yayın organlarından kalabalığı ve coşkuyu duyarlar. Ama beni asıl etkileyen ortaokul, lise öğrencilerinin inanması güç sayısı oldu. Genelde kafalarına silah dayasanız pazar sabahı o saatte kalkmayacak gençlerin ve çocukların, hele hele kızlarımızın nasıl bir coşku ve sahiplenme ile Atasına koştuğunu görmek lazımdı. Aileleri ile değil, “kızlı erkekli” adeta kendi evlerinde, baba ocağında gibi içtenlikleri, coşkuları bugün muhtemelen milyona vuracak ziyaretçi sayısından daha fazla anlam ifade ediyordu. Ben umutluyum…….
(Sabah mesajımda “10 Kasım’ı kutlamak” gibi bir ifade kullanmışım diğer bayramların yanında. Düzeltir, özür dilerim)
Arkadaşlar, “nasıl eksi veriyorlar, böyle bir cehalet nasıl olabilir?” şeklindeki yaklaşımlar bana sorarsanız pek gerçekçi değil, dolayısıyla gereği de yok. Daha önce de yazdığım gibi Atatürk’ü sizin andığınız şekilde anmayan, bunun için sebepleri olan insanlar da ülkemizde pek çok. Tahammül, hoşgörü, karşılıklı anlayış da önemli.
Doğru!! Bir nevi zamanın İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyeleri gibi… Gerçek kurtuluşun ona buna sığınarak geleceğini düşünenler gibi… Veya onun bunun destekleriyle cemiyetler kurup, o minicik beyinleriyle vatanı sözüm ona kurtaracaklarını sanmaları gibi… Böyle insanlar hiç de az değil bu memlekette! O yüzden şaşırmamak lazım.
Son 10 yılda çok arttı bu cahil tipler. Sevmiyorsan saygı duyacaksın saygı! Öyle her sosyal ortamda çıkıp bu vatanın kurtarıcısına dil uzatmayacaksın, hakaret etmeyeceksin. Bu tipler aynı zamanda tam bir Türk düşmanıdır da. Hiçbir tarih bilgileri de yoktur, işlerine geldiği gibi davranırlar. Neyse fazla uzatmaya gerek yok…
Atatürk’ü sonsuz hüzün ve derin sevgilerimle anıyorum, yaptığın her türlü iyilik, çektiğin her türlü cefa için sana minnettarız…
”Yenilenlerin tarihini yenenler yazar…”
Bu söz çok anlamlı anlamasını bilene.. Tarih kadar yalancı bir bilim yok.
Anlamasını bilmiyorum. Daha açık anlatır mısın bize 🙂 – Ozan
Ben Mustafa Kemal’i bu denli şuursuzca eleştirenleri, sevmeyenleri cahilliklerinden dolayı kâle bile almam!! Önce okusunlar, bilgilensinler, Dünya Liderimiz’in hayatını araştırsınlar sonra oturur tartışırız kendileriyle. Eğitim şart!
10 Kasım’ı anlarım kimse Atatürk’ü sevmek zorunda değil ama 29 Ekim neydi peki? Kutlama mesajlarının altındaki o eksileri diyorum…. Ülkemizin kuruluş bayramını kutluyoruz yani bu nasıl bir nefrettir böyle? Cumhuriyet Bayramı’nın Atatürkçülükle, muhafazakarlıkla, milliyetçilikle vb. şeylerle alakası yok. 75 milyonun, bizim, hepimizin ortak bayramı bu… Dün gece Twitter’da SirenlerÇalmasın Uyuyacağız tagına karşı EzanlarOkunmasın Uyuyacağız tagı vardı, bu toplum ne kadar parçalanmış haberimiz yok, ne kadar çok nefret ediyor artık insanlar birbirlerinden, ne kadar çok çekememezlik var… Kusura bakmayın ama bu ülke var oldukça sirenler de çalacak, ezanlar da okunacak.
Bir ara İstanbul’dan Uludağ gözükmesi konusu hep tartışılır. Gözüktüğü barizdir zaten. Bu fotoğrafı Facebook Tuzla sayfasından buldum. Tuzla’dan Yalova’ya doğru görüş mesafesi çok yüksek havada çekilmiş bir fotoğraf. Karşı kıyıda Yalova merkez ve Samanlı Dağları, arkada heybetiyle duran Uludağ. Böyle net çok nadir görünür 🙂
Bu harika fotoğrafa neden eksi verirler anlayamadım…
Anlayamadığımız o kadar şey oluyor ki şu anda Türkiye’de…
Muhtemelen Uludağ beyaz değil diye gelmiştir eksiler. 🙂
Havadelisi “havalar 1 hafta – 10 gün durgun olacak” diyeli tam 20 gün oldu 🙂
Sana en iyi cevap bu olur herhalde.. Özellikle de ikinci paragraf..
Ben şaka yapmıştım sadece…
Sürekli aynı tarzda yazıyorsun, herkes her zaman şaka kaldıramayabilir..
Ben şaka yapmıştım sadece dediğin yorumunu 20 kişi olumlu olarak mı oyladı?
Yoksa birileri çoklu oynama yapacak kadar çocuk mu? Acaba 10 Kasım’la ilgili de negatif çoklu oylama mı yaptılar?
Ha El Nino?
300 saat sonrasında GFS’de soğuklar Afrika’ya kadar girmiş, şaka gibi 😦
Nijerya AKOM’a hemen mail atıyorum… 🙂
İki gündür bayağı etkili yağışlar var Güneydoğu Anadolu’da yağmur,şimşek,fırtına tam sonbahar havası..
Fotoğraf, video? 🙂
fotoğraf ve video çekemedim kanıtım yok:)
Urfa’ya geldim, araziye çıkıp arazide kaldık: Yağmur, fırtına, soğuk.
Hepsini çıkarken ‘yağmurluğunu al, şemsiyeni al kızım’ diyen anneme ‘yö annö yöö, urfa’ya gidiyorum, hava güzel olcak’ diye atarlanmama yoruyorum.
Meteorolojide anne bedduasının yeri ayrıdır.
Tam çekmeye başladım yağmur yavaşladı birden, tüh yavaşladı bu derken de telefonda 0 bayt boş hafıza kaldı çekim kesildi. 😀