Atış Serbest


DİKKAT! Atış Serbest sayfamızın adresi değişmiştir, artık sayfamız şuradadır.


 

Atış Serbest” üzerine 28.845 düşünce

  1. Havatrakya (Tekirdağ / 20m) adlı kullanıcının avatarıHavatrakya (Tekirdağ / 20m)

    Basınçta 1000 mb’ın altı burası için son günlerde alışkanlık haline geldi. Benim kayıtlarıma göre geçen sene koca yılda toplamda 3 gün 1000 mb’ın altında basınca tanıklık ederken, bugün şu saatlerde 999 mb’ı görmemizle birlikte son 15 günün 4’ünde üç basamaklı basınç değerlerine ulaştık.

    1. commandouzz adlı kullanıcının avatarıCommandouz (Bayrampaşa/İST, 153m)

      İstanbul’da da basınç bu Mart ayında şu ana kadar 2 kere 1000 mb’ın altına indi.

      2012 yılında ise basınç sadece 3 gün 1000 mb’ın altına inebilmiş.

      2012 Mart ayında ise 1005 mb’ın altına dahi inememiş.

  2. mavi yıldırım (@maviyldrm_) adlı kullanıcının avatarımavi yıldırım (@maviyldrm_)

    İstanbul’a 11 Yıl Sonra Nisan Karı
    (Tarih: 09.04.2003)
    En son 1992 yılının nisan ayında kar yağışının görüldüğü İstanbul’a dün de kar yağdı. Trakya bölgesinde etkili olan kar yağışı, İstanbul’u da etkiledi. Başta Bakırköy, Fatih, Eminönü, Kayışdağı ve Göztepe olmak üzere, bazı bölgelere lapa lapa kar yağdı.
    İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Saffet Sarı, havalardaki bu ani değişimler üzerine yapılan, ‘‘Mevsimler birbirine karıştı’’ yorumlarına katılmadığını belirterek şunları söyledi:
    ‘‘Böyle bir yorum çok abartılı olur. İstanbul’a geçmiş yıllarda da zaman zaman nisan aylarında kar yağmıştır. Ancak İstanbul en son kar yağışını, 1992 nisanında görmüş. Dolayısıyla, uzun bir ara sonra görülen ve yerlerde birikinti yapmayan bu kar, herkesi biraz şaşırttı’’
    Yağışların bugünden itibaren İstanbul’u terkedeceğini ve parçalı bulutlu bir havanın kente hakim olacağını belirten Sarı, dün en yüksek 5 derece olan hava sıcaklığının da bugünden itibaren 10-12 derece dolayında olacağını söyledi.(Kaynak: Hürriyet)

    Peki bu yazı bize ne anlatıyor? Haydi Çelakılvari bir ebced hesabı yaparak şifreleri çözelim..
    1992+11=2003 2003+11=2014 Şimdi buraya dikkat! 11 yıl sonra diyor.İki tane 1 yan yana verilmiş.1’e dikkat çekilmiş.O halde 2014-1=2013 Bakayım, vallahi gfs 9-10 Nisan 2013’de salınım göstermiş 🙂

    1. commandouzz adlı kullanıcının avatarıCommandouz (Bayrampaşa/İST, 153m)

      Dikkatimi çekti, Mgm’nin o zamanki İstanbul Bölge Müdürü güzel cevap vermiş. Mevsimler birbirine karıştı diyen insanların “Yaz ortasında dolu yağdı!!!” diyen insanlarla aynı mantığa sahip olduğunu düşünüyorum.

      Dipnot:(İstanbul’un bir çok yerine geçen sene de 1 Nisan gecesinde kar yağmıştı.

  3. Murat Durukan adlı kullanıcının avatarıMurat Durukan

    Pazar günü günübirlik bir İstanbul seyehatim seyahatim oldu. Adapazarından Adapazarı’ndan İstanbul Başakşehir’ e kadar TEM otoyolunun kenarlarında çok güzel ağaçlandırma çalışması yapılmış. O fidanlar boy atınca çok güzel olacak. Sebep olanlardan Allah razı olsun.

  4. hayatbu (Beşiktaş/İST 10 m) adlı kullanıcının avatarıhayatbu (Beşiktaş/İST 10 m)

    Nisan ayı ortaları için halen soğuk dalışları gösteren GFS’i kınıyorum! Bu sene defalarca duygularımızla oynadığı yetmemiş gibi halen dalga geçiyor kerata…

  5. Antibiyotik - Ankara / Oran 1.198 mt adlı kullanıcının avatarıAntibiyotik - Şişli/İstanbul 149m

    Hafta sonu boyunca da Kiev’den Liviv’e, Saki’den Donetsk’e kadar tüm Ukrayna’dan gol haberleri gelmeye devam etti. Keza Moskova’dan da. 🙂 Geçen hafta Moskova bu hafta Kiev programım vardı ama son anda iptal oldu. 😦 Dün Kiev’in – 10 civarında olduğunu düşündükçe….. Tanrım sana geliyorum..

  6. SpanK (Raleigh/North Carolina) - (Fındıkzade/İST, 21m) adlı kullanıcının avatarıSpanK ( Fındıkzade/İST, 21m )

    Ozan abi, gfs’ye ve ecmwf’ye baktım ve ilerisi için her ikisi de hemen hemen aynı şeyleri göstermişler, mevsim normalleri üzerinde sıcaklık. Sanırım bahar mevsim normalleri üzerinde seyredicek, Basra çok aktif.

    Kuraklık olmasından korkuyorum, bu sene Doğu’ya geçen seneye göre çok az kar yağdı, bu da yer altı sularını etkileyecektir, umarım kuraklık çekmeyiz.

  7. El NiNo (Çayeli/RİZE, 400m) adlı kullanıcının avatarıEl NiNo (Yenikapı/İST, 7m)

    Bu fotoğrafı MGM sitesinden aldım. 14.03.2013’de çekilmiş. Gökgürültüsü eşliğinde kar yağışı olmuş olabilir.
    Kar tanesi olabileceğini düşündüğüm şeyleri yuvarlak içine aldım.

    dip not: Ufolara benzedi :)))

      1. commandouzz adlı kullanıcının avatarıCommandouz (Bayrampaşa/İST, 153m)

        Karacaören köyü, Kulu ile Ankara üzerinde ki üzerindeki otoyolda yer alıyor. 14 Mart radar animasyonu.

  8. Waluigi(Aydınlıkevler 884m, Beytepe 1050m/Ankara) adlı kullanıcının avatarıWaluigi(Ankara/908 m)

    Ankara’da karlı bir Ygs YGS sabahına uyanmış bulunuyorum. Tüm havadelilerinin başarı dileklerini bekliyorum.

    -Basarilar. Sinav oncesi son bir hatirlatma bas harflerden olusan kisaltmalarda buyuk harf kullanilir, YGS gibi :)-Onur

  9. Onur(Washington, DC) adlı kullanıcının avatarıOnur(East Lansing, MI)

    Olası tüm eksi oyları göze alarak diyorum ki: Yeter artık yaz gelsin! Bu saatten sonra zaten adam gibi bir şey olmayacak. Bari t-shirtlerle gece dışarı çıkabilelim.

    1. carcass (Eskişehir,804m) adlı kullanıcının avatarıcarcass (Eskişehir,794m)

      Olur mu hiç Onur yahu? 🙂 Daha bahar orajlarını seyredeceğiz hep beraber, oluşmaları hakkında konuşacağız, heyecanla bekleyeceğiz radar başında. Bence yaz mevsimi sırasını beklesin birazcık daha.
      Bu arada aklıma gelmişken, 2014 Dünya Kupası eleme maçlarında, ABD-Kosta Rika maçı dehşet bir kar yağışı altında oynandı. Göz gözü görmüyordu, maç hangi eyaletteydi acaba ya, sizin o taraflar değil galiba 🙂

      1. Onur(Washington, DC) adlı kullanıcının avatarıOnur(East Lansing, MI)

        ah carcass ahh. bazen evde yumurta bile kalmiyor ve marketten eve ayakkabilarin islanarak yururken “ne guzel oraj” demiyorsun 🙂 🙂
        O maci da gitmis Colorado’da yapmislar. Bildigin dagin tepesi. Ama Denver’a falan giden arkadaslar cok yasanilasi yer diyorlar, gormedim. Boulder’da da guzel bir okul var ilgilenen arkadaslara not olsun 🙂

  10. cihiro adlı kullanıcının avatarıçihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)

    Bu sabah Konya’da aniden bastıran ve 15 dakikada her yeri beyaza bürüyen yoğun bir kar yağışına şahit olduk. Göz gözü görmedi, çok müthiş yağdı. Sadece 15 dakika ama 🙂 Bir saat sonrada eridi. Kapanışı yaptık sanırım.

      1. commandouzz adlı kullanıcının avatarıCommandouz (Bayrampaşa/İST, 153m)

        😀 Arşiv yapmayı seven biri olarak yukarıda ki yukarıdaki resmi bir daha büyük ihtimalle bulamayacağım için anında kaydettim.

  11. Waluigi(Aydınlıkevler 884m, Beytepe 1050m/Ankara) adlı kullanıcının avatarıWaluigi(Ankara/908 m)

    Ankaralılar olarak kışın en ciddi sistemini bugün itibariyle almış bulunuyoruz. Sabah uyandığımda sürpriz oldu benim için dün gün boyunca yağan yağmur gece yarısından sonra kara dönüşmüş ve yerde örtü de olmuş biraz. İşin üzücü tarafı gece yağan karı göremedim. Şimdi de inceden inceye yağıyor gene. Son zamanlarda kötü giden kış ve YGS beni meteorolojiden soğutmuştu beni bu sene.

    1. M. C. Tanyeri [Red Fox] adlı kullanıcının avatarıWhite Fox (Sokullu, ANK 999m)

      Bilkent’te dün 17:30 sıralarında yağış, karlı yağmur ve karla karışık yağmura dönüşmüştü. 10:34 itibariyle bile Bilkent hala -0.3’ün üstüne çıkmış değil. Kar hala devam ediyor. Bilkent bembeyaz!

      🙂 🙂 🙂

      Biraz da İstanbul baksın! Hahaha

      1. carcass (Eskişehir,804m) adlı kullanıcının avatarıcarcass (Eskişehir,794m)

        Eskişehir de kardan nasibini aldı! Dün gece 23:00 sularında yağış kara döndü, sabah erken saatlerde ise hafif kar yağışı vardı. Yerlerde birikme yok, sadece çatılarda ve arabalarda yer yer örtü (hatta örtücük :D) oluşturdu. Ama olsun, neredeyse kışın bile böyle olmamıştı!

  12. eternalsoil(Aksaray ,978 m) adlı kullanıcının avatarıanatolianblizzard(Aksaray ,978 m)

    Aksaray’da dün akşama kadar esen lodos fırtınası sonrası akşam dokuz sıralarında 1.5 saatlik müthiş bir kar fırtınası vardı. Akşam saatlerinde sıcaklığın 26 dereceden 0 dereceye inmesini izlemek böylesine kısır geçen bir kışın sonunda ağzımıza çalınan bir parmak bal gibiydi. Yağışın kesilmesi sonucu eriyen kar sabah 6:30 sıralarında tekrar başladı. Bu son şöleni kaçırmamak için birazdan Hasan Dağı’na doğru yola çıkacağım.

      1. eternalsoil(Aksaray ,978 m) adlı kullanıcının avatarıanatolianblizzard(Aksaray ,978 m)

        On senedir ha yapıldı ha yapılacak dieniyor.1950 metreye bir otel yapıldı ama yolu çok kötü sadece dağcılar kullanıyor.Telesiyej falanda falan da olmayınca kayak yapılmıyor, ama biz UMKE’ci olduğumuz için kayak takımlarıyla bol bol tatbikat yapıyoruz 🙂

  13. enattendantlaneige/(Ankara/Çankaya-857m.) adlı kullanıcının avatarıenattendantlaneige

    Ankara’da kar yağışı başladı.Biraz önce yüksek kesimlerde sulu bir kar yağışı vardı.Şimdi kara dönüştü.

    1. enattendantlaneige/(Ankara/Çankaya-857m.) adlı kullanıcının avatarıenattendantlaneige

      Bu kısa süreli kar yağışlarına duyarsız kalmak istiyorum.Nasıl olsa en fazla bir gün sürecek diyorum.İlgilenmek istemiyorum.Ama çok güzel yağıyor.Bildiğiniz lapa lapa kar…Gene de mutlu ediyor.

  14. commandouzz adlı kullanıcının avatarıCommandouz (Bayrampaşa/İST, 153m)

    Sanırım 7 Ocak sistemi döneminde İstanbul Gaziosmanpaşa’da çekilmiş mükemmel bir video

  15. cihiro adlı kullanıcının avatarıçihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)

    Çarşamba günü Anadolu yükselim yağışlarına kavuşuyor. Kümülonimbuslara ve şimşeklere merhaba diyeceğiz. Bu sıkıcı kıştan sonra kırkikindi yağışlarını iple çeker olmuştum. Dolu dolu bir ilkbahar geçirmek dileğiyle…
    Üstteki harita LI ve CAPE, alttaki harita yağış:

    2

      1. cihiro adlı kullanıcının avatarıçihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)

        Ben şu ana kadar hiç bir kümülonimbus görmediğim için kendi açımdan bakarak konuştum biraz. Aylardır şimşek de çakmıyor Konya’da. Hasret bitiyor!

  16. cihiro adlı kullanıcının avatarıçihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)

    Burada hep CO2 salınımının artışından, küresel ısınmanın zararlarından bahsedip duruyoruz ama nasıl bir önlem almalıyız tartışmıyoruz. İşte bazı basit önlemler: (Alıntıdır)

    1 – Enerji verimliliğini arttırmak: Verimlilik en az girdi ile en fazla çıktıyı sağlamaktır. Evlerimizdeki karbon salımının en büyük kaynağı tükettiğimiz enerjidir. Bizler elimizdeki enerjiyi mümkün olduğunca verimli kullanabilirsek, hem giderlerimizden hem de emisyondan azaltım yapmış oluruz.
    2 – Ağaç dikmek: Dikilen her ağaç yılda 12 kg karbondioksit emer. Ömrü boyunca ise 1 ton karbondioksiti bertaraf ederek doğanın en büyük koruyucularından olmaktadırlar. (Bence CO2 salınımının artmasının en önemli sebeplerinden biri de ağaçların yok edilmesi.)
    3 – Geri dönüşüme katkıda bulunmak: Çöplerinizi türlerine göre ayırarak geri dönüşüm kutularına bırakırsak, örneğin 1 ton kâğıdın geri dönüşümünden 36 ton, 1 ton alüminyumun geri dönüşümünden 13 ton karbondioksitin atmosfere salınmasını önleyebilirsiniz.
    4 – Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak: Yenilenebilir enerji kullanarak karbondioksit emisyonlarının azaltılmasına büyük katkıda bulunabilirsiniz. Mesela evinizin çatısına güneş panelleri koyarak veya imkanınız varsa jeotermal enerjiden faydalanarak katkı sağlamaya başlayabilirsiniz.
    5 – Karbon salımı düşük hizmet ve ürünlerin kullanımını tercih etmek: İhtiyaçlarınızda önceliğinizi daha yeşil ürünlerden yana kullanarak çevreye katkıda bulunabilirsiniz. Örneğin ihtiyacınız olan kağıdı geri dönüştürülmüş olanından, bilgisayar yazıcınızın kartuşunu geri dönüştürülebilir olandan ve de alacağınız plastik ürünleri geri dönüştürülebilir olanlardan tercih ederek veya alacağınız elektronik aletleri A Sınıfı olanlardan tercih ederek doğaya katkı sağlayabilirsiniz.
    6 – Daha vejetaryen beslenmek: Kırmızı et kaynağı bir ineğin bir günde atmosfere saldığı metan gazı 0,23 kg civarıdır. Bunun karbondioksit karşılığı 4,83 kg.CO2 olup tükettiğimiz pişmemiş 1 kg sığır eti için doğaya 34,6 kg karbondioksit salınmaktadır.
    7 – Ulaşımda toplu taşımayı tercih etmek: Şahsi aracınızla gittiğiniz km başına olan emisyonları toplu taşıma kullanarak %90’a varan oranda azaltmanız mümkün.
    8 – Aracınızın lastik basıncını kontrol etmek: Düşük basınçlı lastiklerinizi olması gereken basınca ayarlatarak yakıt tüketiminizi azaltır ve bu sayede doğaya salınan karbondioksit miktarını azaltmış olursunuz.
    9 – Aracınızı başkalarıyla paylaşmak: 4 kişilik aracınızla seyahat ederken sizin ile aynı yöne giden birileri mutlaka vardır. Onlarla aracınızı paylaşarak hem ulaşım masraflarınızı hem de çevreye en azından bir aracın daha vereceği zararı azaltmış olursunuz.
    10 – Mümkün olduğunca kısa mesafelere yürüyerek veya bisiklet ile ulaşmak: Aracınızı kullanmak yerine yürüyerek veya bisiklete binerek kat ettiğiniz 1 km mesafe için 0,15 – 0,3 kg karbondioksitin doğaya salınmasını engellemiş olursunuz.
    11 – Faturalarınızı e-posta üzerinden almak: Faturalarınız için harcanmayan kağıtlar sayesinde ağaçları kesilmekten kurtarabilirsiniz.
    12 – Uçak biletlerinizi mümkün olduğunca direk uçuş olarak seçin: Uçakların kalkış ve inişlerdeki mil başına yakıt tüketimlerini normal seyir durumunkinden çok daha yüksektir. Daha az yakıt, daha az salınan sera gazı demektir.
    13 – Giysilerimizi mevsime uygun seçmek: Yazın daha ince giyinerek klimayı, kışın daha kalın giyinerek evinizdeki ısıtıcının daha az çalışmasını sağlayabilirsiniz. Böylece hem cebinize hem de doğaya fayda sağlamış olursunuz.
    14 – Temiz yakıtları tercih edin: Yakın bir zamanda karşımıza çıkan elektrikli ve hibrid araçları fosil yakıtlı araçlarımızın yerine tercih etmenin zamanı geldi. Isınmak için de mümkünse yakıt tercihinizi doğalgazdan yana kullanın.
    15 – Alışverişlerinizi toplu yapmaya özen göstermek: Alışverişlerinizi haftalık yapmak yerine aylık yaparak aracınızı daha az kullanmış olursunuz. Böylece daha az emisyon salarak doğayı korumuş olursunuz.

    1. SpanK (Raleigh/North Carolina) - (Fındıkzade/İST, 21m) adlı kullanıcının avatarıSpanK ( Fındıkzade/İST, 21m )

      Seve seve ağaç dikerdim, ama nereye dikeceğiz ki?

      Diğer iller nasıl bilmiyorum, ama İstanbul’da kaldırım bile kalmamış, Kaldırımlara arabalar park ediliyor, Her taraf bina.

      Ben azeriyim memleketimde bahçemiz var. Orada tahminen 30 büyük ağaç var. Ben ve ailem bu konuda üstümüze düşeni yapmışız 😀

    2. M. C. Tanyeri [Red Fox] adlı kullanıcının avatarıWhite Fox (Sokullu, ANK 999m)

      Mesele dikmekse dikmek için yer bol mesela apartmanın bahçesine dikerek başlayabilirsin. Tabii komşuların manzarasını kapatıp kapatmamayı hesap edeceksin. Ya da İstanbul’un çevresindeki ormanlardan birine git orada boşluk bulduğun bir yere dik. Daha iyi olur. Ama sedir çamı dikme hem aşırı yavaş büyüyor, İstanbul’da Ankara’da çoğalamıyor.

      Bizzat benim bizim evin çevresine diktiğim 9 tane çam ağacım var. dördü mavi ladin, ikisi doğu ladini, üçü de fıstık çamı. Ortaokuldayken proje olarak sınıfta herkes kendi parasıyla 1 tane çam almıştı. Belediye başkanı ile de temas kurduk, adam da en az biz kadar istekli çıktı. Bize şehrin dışında tepe yamacında hazineden bir arazi, oraya ulaşmamız için bir otobüs ve birkaç tane de işçi tahsis etti. Kayalık araziyi uygun hale getirdi. Dahası fazladan da bize elimizde kendi çamlarımız olmasına karşın, 100 kadar da kendisi topçam fidesi ayarladı. Okulda bizim yaptıklarımızı gören diğer bazı sınıflar da aynısı aynı yerde yaptı. Orman büyüdü. 9 çam dışında benim orada beşten fazla çamım daha var, yerlerini hatırlamıyorum sadece. Kırşehir Kayseri yolunda şahane bir orman var şimdi. 3 metreden fazla büyümüş durumda bazıları, canı isteyen herkes de oraya ağaç dikebiliyor.

      1. mehmet göktuğ (Dikmen-Ankara-1110 m) adlı kullanıcının avatarımehmet göktuğ (Elvankent-ANK-825 m)

        Yalnızca ağaç dikmek yetmiyor. Nereye, hangi türden ağacı dikmeyi bilmek gerekiyor. En sinir olduğum şey yıllar boyunca Türkiye’nin her tarafına akasya, aylantus(kokarağaç), top akasya, yalancı akasya ve bazı bölgelere; okaliptus, sahil çamı, monteri çamı gibi yabancı ağaçların dikilmesidir. Yabancı ağaç türleri ekosistemi mahvediyor. Bizim kurulu bir ekosistemimiz var ve biyoçeşitlilik konusunda çok zenginiz. Avrupa, Türkiye’nin 12991.9521(yani yaklaşık 13) katı büyük olmasına rağmen, Türkiye’deki bitki türleri neredeyse Avrupa’daki bitki türlerinin sayısına eşittir. 12.000 civarında bitki türü vardır. http://www.istanbul.edu.tr/edebiyat/edebiyat/dekanlik/dergi/cd/Archives/number_13/13-02.pdf Peki yabancı tür dikme çılgınlığı niye? Neden durduk yere ekosistemimizi mahvediyoruz? Bizim ülkemizde bulunan her iklim tipine özgü ve her iklim tipine dayanıklı ağaç türlerimiz var. Türkiye’de Karadeniz ikliminin görüldüğü her yerde kayın, kızılağaç gibi muhteşem ağaç türlerimiz var. Kayın ağacı 40 m’ye kadar ulaşır ve bölge ormanlarının olmazsa olmazı türlerindendir. Bir hektar kayın ormanı yılda 68 ton toz emer, 100 yaşındaki bir kayın ağacı, saatte 40 kişinin çıkardığı 2,35 kg karbondioksiti yok eder. Kızılağaç selleri önlemede etkilidir. Buna rağmen özellikle Batı Karadeniz bölgesinde yapılan şehir parklarında yabancı türler kullanılmakta ısrar ediliyor. Bence mavi ladin, batı ladini, sitka ladini gibi türler de kullanılmaması gerekiyor. Ayrıca iç bölgelere doğu ladini dikmek çok mantıklı gelmiyor. Hava kirliliğinden ve kuraklıktan çok fazla hoşlanmıyor bu tür. White fox sedir konusunda size katılmıyorum. Toros sediri Marmara’ya iyi olmaz fakat iç bölgelerde yapılacak ağaçlandırma faaliyetlerinde gereklidir. Karaçam, sarıçam gibi yavaş büyümez. Onlara göre daha hızlı büyür. Yaklaşık 1 sene önce bir kaynakta Konya’nın kurakçıl bir bölgesine dikilen sedir ağaçlarının 5 senede 8 metreye kadar ulaştıklarını okumuştum. Ankara’dan gözlemlediğim kadarıyla diğer ağaç türlerine göre iyi büyüyor. Ama en büyük haksızlık meşe ve ardıç ağaçlarına yapılıyor. İç bölgelerdeki antropojen bozkırlar zamanında meşe ve ardıç ağaçlarıyla dolu idi. Tüylü meşe, saçlı meşe gibi türler iç bölgelerde kesinlikle baskın tür olarak kullanılmalıdırlar. Ardıç yavaş büyümesine rağmen tüylü meşe ile birlikte kuraklığa ve soğuğa en dayanıklı türlerdendir. Son yıllarda ülkemiz ormancılarının yoğun çalışmasıyla(bkz Hazin Cemal Gültekin) dünyada bir ilk yaşandı ve ardıç kuşu olmadan ardıç tohumu çimlendirildi. Ve artık ağaçlandırmada kullanılıyor. Ardıç ağacı bölge ekosistemi için gerekli ve gerçekten çok yararlı bir ağaç türü. Son olarak da şunu söylemek istiyorum: Orman deyince yalnızca ağaçlar değil bütün ekosistem düşünülmelidir. Ve kesinlikle avcılığa önem verilmelidir. Eğer avcılığa yeterli önem verilir ve denetimler yerinde yapılırsa ekosistem ve hayvanlar için en iyisini yapmış oluruz. Yoksa kaçak avcılık bizi bitirir. Doğanın en büyük düşmanlarından biri kaçak avcılıktır.

        1. ersin (Üsküdar/İST, 51m) adlı kullanıcının avatarıersin (Üsküdar/İST, 51m)

          Bir de olur olmadık yerlerde ağaçlandırma çalışması yapıp ekosisteme zarar vermeyi bırakmak gerekiyor. İlla yapılacaksa da yukarıda Mehmet arkadaşımızın anlattığı gibi doğal türlere yönelmek gerek. Yoksa bozkırın da kendine ait bir güzelliği ve dengesi var. Bir de oksijen üretimi konusunda yanlış bilinen bazı şeyler var, sanırım soğuk bölgelerdeki ormanlar bu konuda daha verimli, mesela Amazon ormanı ürettiği oksijenin çoğunu gece geri alıyor (muş ). Ve bildiğim kadarıyla dünyadaki oksijenin yarısı okyanustaki alg türü canlılar tarafından üretiliyor.

        2. kumpınarı adlı kullanıcının avatarıkumpınarı

          “…Eğer bozkırın ortasında yalnız kalmış bir orman görürseniz hiç düşünmeden onun ardıç olduğunu söyleyebilirsiniz. Bu kadar güç koşullarda olmasına, tutunacak yeri kalmamasına rağmen hala yaşama direncini yitirmeyen, Anadoluyu terk etmeyen, yok olsa da en son gitmek isteyen ağaçtır ardıçlar. Anadolu’nun simgesidir. Onunla özdeşleşmiş olan ardıçların bu toprakları terk etmesi buraların artık yaşanmaz olduğunun göstergesidir ki korkarız bu gerçekleşmek üzeredir. O halde ardıçların bu topraklara dönüşünü sağlamak ona eski itibarını vermek, Anadolu’ya değer vermekle eş anlamlıdır…”

          Hazin Cemal Gültekin, OYM, “Bilim ve Teknik” Dergisi, Nisan 2004
          http://bozkiragaclandirmatoplulugu.blogspot.com/2009/09/kendisini-terk-edenlere-ragmen.html

          Ardıcın, ardıç kuşu yardımı olmadan tohumlarının çimlenmesini sağlamış değerli bir orman mühendisi H. Cemal Gültekin.

          Onun sayesinde başta Eğridir olmak üzere bir çok fidanlıkta bozkırın dostu ardıç bolca yetişiyor. Konuya ilgili olanlar bu ismi ve yayınlarını arattıklarında pek çok bilgiye
          erişebilir.

        3. M. C. Tanyeri [Red Fox] adlı kullanıcının avatarıWhite Fox (Sokullu, ANK 999m)

          Göktuğ, sen şunu gözden kaçırıyorsun sedir ağacı hızlı büyüyor büyümesine de bizim iklimde kendi kendine çoğalmıyor toroslarda Toroslar’da çoğaldığı gibi. Mesela Antalya’ya giderken dağlarda kayaların arasında bile kozalaklardan saçılan tohumlardan küçük küçük çamlar çıkıyor. Ama Ankara bir ODTÜ arazisinde dümdüz alanda küçük çamlar alttan filizlenmiyor. ODTÜ ormanındaki çamlar da kozalak veriyor ama içi boş o kozalakların dolayısıyla orman da kendini yenileyemiyor. Çünkü ODTÜ çamları yanlış, dikkatlice baksan ODTÜ ormanına çamların çoğunun içi geçmiş şimdiden, bu iklimde yaşamaları veya hızlı büyümeleri önemli değil, bu iklimde yaşaşayıp çoğalmaları çok daha önemli.

          Yani benim için birincil kriter, eğer bir yere orman yapılacaksa kendi kendine tohumlarını saçıp da çoğalan ağaçlardan dikilmeli, Çamlıdere/Cankurtaran’daki çamlar, kesinlikle çoğalıyorlar. Ankara iklimine tartışmasız en uygun ağaçlar da onlar, çünkü buranın halis yerli türleri… Orman işçilerine onların kozalakları toplatılıp, çoğaltılıp Ankara’daki ormanlaştırılan bütün yerlere çamlardan dikilmeli. Sedir falan Ankara çamı değil. Bunları biliyorum çünkü bazı kişiler ıslak mendil koleksiyonu falan yapıyor, bizim Kırşehir’deki baba evinin bahçesinde de himalaya sediri falan da dahil çam koleksiyonu var.

          Akasya falan dikerek ya da diğer türleri “yok ederek” işgalci olmayan türler getirilmesinin ekosistemi bozacağını düşünmüyorum. Dediğin top akasya yol kenarına falan dikiliyor, kafayı niye bu kadar takıyorsun? Süs onlar. Saksağan yani yerli kargamız hiçbir ayrım yapmadan her tür ağaca yuva yapıyor, akasyaya da yapıyor seve seve. Şehirlere adapte olmuş kuşlardan,az sayıda tilkilerden başka yabani hayvan yok ki Ankara’da Anadolu parsı yok, geyik yok. Angora tavşanı da doğa da doğada yok gibi… Ankara’da ekosistem bitmiş zaten.

          1. mehmet göktuğ (Dikmen-Ankara-1110 m) adlı kullanıcının avatarımehmet göktuğ (Elvankent-ANK-825 m)

            ODTÜ ormanındaki çamlar hiç mi çoğalamıyor? Elbette ki çoğalıyor. Ama doğal ortamında çoğalabildiği gibi çoğalamaz. Ayrıca ODTÜ ormanında yalnızca sedir ağacı yok. Ormandaki ağaçların neredeyse yarısını karaçam ağaçları oluşturuyor. Ayrıca Cankurtaran’da bulunan sarıçamlardan da var. Fakat ODTÜ çevresinde yetişebilecek en iyi ağaçlar; karaçam, tüylü meşe, saçlı meşe, ardıç ve yabani meyve ağaçlarıdır. Karaçam ağaçlarının Ankara çevresindeki en iyi örneklerini, Kızılcahamam, Beypazarı gibi ilçelerde; en iyi relikt(kalıntı) örneklerini ise, Kazan, Beynam çevrelerinde görebilirsiniz. Kuraklığa daha dayanıklıdır. Ankara’da ekosistem bitmiş demişsiniz. Ben bu konuda size katılmıyorum. Ankara’da güzel bir şehir ekosistemi var. Bunun daha iyi korunması ve zenginleştirilmesi gerekiyor. Bir şehir merkezinde Anadolu parsı, geyik gibi hayvanların yaşaması beklenemez. Fakat kızıl tilki, yabani tavşan ve gerçekten zengin kelebek ve kuş varlığı var. http://www.trakus.org http://www.tramem.org http://www.trakel.org gibi sitelerden takip edebilirsiniz. ODTÜ ormanı ve Eymir Gölü kuş varlığı bakımından gerçekten çok zengin. Eğer biraz kuzeye çıkarsak Muhteşem bir ekosistemle karşılaşırız. Çamlıdere, Kızılcahamam, Beypazarı, Güdül, Nallıhan gibi ilçeler biyoçeşitlilik konusunda çok zenginler. Vaşak, kurt, boz ayı, kızıl geyik, kara akbaba, kızıl akbaba, küçük akbaba, sakallı akbaba, şah kartal, kaya kartalı, çakal, kızıl tilki ve daha birçok türü içinde barındıran bir ekosistem görebilirsiniz. Benim en büyük hayallerimden biri Türkiye’deki antropojen bozkırların yeniden canlanmasıdır. Mesela Ayaş dağları Ankara’nın batısında bulunan kuzey-güney yönlü bir dağ sırasıdır. Bölgede yer yer relikt bozuk meşe-ardıç birliği vardır. Aynı şekilde Kazan çevresini söyleyebilirim. Kazan’da ise orman Ayaş Dağları’na göre daha gürleşir ve işin içine karaçam girer. Bu bölgelerde o kadar çok ağaçlandırılacak bölge var ki. Neden yeterli ağaçlandırma yapılmıyor. Bu şekilde ağaçlandırmalarla iç bölgelerde ekosistem köprüsü oluşturulabilir. Ayaş Dağlarını baştan başa ağaçlandırsak(orman içlerinde geniş boşluklar olması gerekiyor. Bozkır ekosistemi gereği) Daha sonra orman gürleştiğinde bölge ekosistemini geliştirici faaliyetlerde bulunulabilir. Ayrıca daha fazla CO2 absorbe edilebilir. Ankara iklimine de yararlı etkileri olacaktır.

      2. M. C. Tanyeri [Red Fox] adlı kullanıcının avatarıWhite Fox (Sokullu, ANK 999m)

        Meteoroloji kadar bu da benim özel inceleme alanlarımdan biri, bu yüzden tartışma uzayıp gidebilir.
        Hergün Her gün bulunuduğum yeri bana neden anlatıyorsun Mehmet? Tabii ki hepsi cedrus libani değil yarıdan fazlası pinus nigra ama pinus sylvestris yani sarıçamlardan varsa da çok azınlıktır. Hergün Her gün geçmeme rağmen ben Eskişehir yolu tarafında hiç görmedim ve çoğalmak konusunda tamamen varsayarak yorum yapıyorsun.
        ODTÜ ormanının rastgele bir fotoğrafı burada:

        Nasıl Etiyopya, Sudan vs. ülkelerdeki insanlar bir deri bir kemik ise, ODTÜ’dekiler de onların çam versiyonu, normalde karaçamlar 35-40 metre boy yapar ama ODTÜ’deki daha 8-10 mere boy yapamadan dallarının bir kısmı kuruyan, cılız adapte olamamış hatta bir kısmı da tamamen kuruyan karaçam ağırlıklı bir orman. Resimde görüldüğü gibi çok da kozalak vermişler hepsi hepsi zemine de dökülmüş. Ama alttan hiç genç çamlar çıkıyor mu! Kesinlikle hayır. Ormanın kendini yenileyebilme kapasitesi yok, bırak ormanı karaçamlar orada kendi kendini yenileyemiyor. Karaçam Ankara’nın kuzey ilçelerinde var, ODTÜ’de Ankara merkeze tam adapte olamıyorlar. Bilkent Üniversitesi’nde de orman var, orada nispeten bazı bölümler tamamen pinus sylvestrislerden oluşuyor, kayaların üstünden bile küçük çamların çıktığı yerler var. Yani pinus sylvestris Ankara merkezin şartlarına tam adapte olabiliyor ama pinus nigra kuzey ilçelerde olduğu gibi merkezde olmuyor.

        Ekosisteme gelince, delice kuşları falan var evet farkındayım. Ama artık sokak köpekleri gibi çöp eşeleyen kızıl tilkiler de var. İnsan denen canlı her yere yayıldıktan sonra bu canlılar ya yok olacak ya da böyle şehir hayatına adapte olacak. Kırşehir’deki saksağanlar insanlara 150 metre yaklaşamazken, Ankara’da 1 metre yanıma yaklaşabiliyor, yerleşim alanlarının genişlemesi hayvanların da davranışını kesinlikle değiştiriyor.

  17. kiamme (Suadiye/İST, 8m) adlı kullanıcının avatarıkiamme / Kartal-İst.

    GFS modeli NAO ve AO’nun kuvvetli negatiften 0 seviyesine yükselmesini sürekli olarak geciktirdi. Aşağıdaki grafiklerde de görüyorsunuz. Bu da tipik bir negatif AO/NAO senaryosunun sonucu olarak modellerin hafta başı çıktılarında ütopik bir şekilde bizim üzerimize akacağını gösterdikleri soğukların Orta ve Batı Avrupa’ya kaçmasına neden oldu. Bu seneki kaderimiz bu malesef. Santiago’nun bahsettiği tek atık barutumuz da elimizde patlamış oldu böylece.

    1. Santiago (Florya - IST / 47m) adlı kullanıcının avatarıSantiago (Florya - IST / 47m)

      Bu sene iki iyi sistem almamıza rağmen neler kaçtı neler.. AO’dan ziyade, negatif NAO üzerimize kabus gibi çöktü..

      Tabi olayı tamamıyla bu endekslere bağlamak da doğru değil, gözden kaçan başka bir sürü ufak ayrıntı da var..

      1. Havaankara adlı kullanıcının avatarıhavaankara_Ankara_1020

        Bu seneye Atlantik kışı diyelim. Doğurganlığı çok fazlaydı ve hayallerimizi “alçakça” suya gömdü.
        Cuma gece ve cumartesi sabah saatlerinde Ankara’da kar görme ihtimalimiz yüksek. Ondan sonra da daha soğuk bir hava gelmesini açıkçası çok istemiyorum. Kar yağsın ama buzlanma olmasın. Artık ağaçlar tomurcuklanıyor ve çiçek açıyorlar. Yazık olur yoksa.

  18. commandouzz adlı kullanıcının avatarıCommandouz (Bayrampaşa/İST, 153m)

    Mart ayının 3.haftası itibari ile İstanbul’daki bazı istasyonların verilerini kullanarak bir puan tablosu oluşturdum. Tabloda ilk 10’a giren istasyonlar gözüküyor. Her hafta güncelleme yaparak tıpkı liglerde takımların arasında olduğu gibi istasyonların arasında da nasıl bir çekişme olduğunu görebiliriz 🙂

    1

      1. commandouzz adlı kullanıcının avatarıCommandouz (Bayrampaşa/İST, 153m)

        Hocam onu ilk başta ben de düşündüm, hatta o şekilde daha güzel oluyor. Ancak verilerinden faydalandığım istasyonların çoğu Mgm’nin olduğu için ve sağolsun Mgm resmi olmayan istasyonların internette yayınlanan verileri gibi kendi istasyonları ile ilgili herhangi bir istatistik çalışması yapmadığı için Mgm istasyonlarının o güne kadarki aylık maksimum ve minimum ortalamalarını kaydetmek biraz meşakkatli oluyor. Mgm istasyonlarını çıkardığımız zaman da fazla istasyon kalmıyor 🙂 O yüzden benim fikrim şimdilik yukarıdaki gibi kalması yönünde 🙂

  19. mavi yıldırım (@maviyldrm_) adlı kullanıcının avatarımavi yıldırım (@maviyldrm_)

    Ozan bey, bu yaz çok sıcak geçecek. Öleceğiz! Tarihin en sıcak yaz’ı yazı olacak. Biteceğiz! Bilim adamlarının ortak görüşü. Güneş patlamaları yaz’ın yazın bizi kavuracak!… ve benzeri daha sayısını arttırabileceğimiz bir çok haber pompalanmaya başladı. Bu haberlerin doğruluk payı sizce nedir? Bu haberlerle ilgili bilimsel bir yazı yazmayı düşünüyor musunuz? Yoksa yazdınız mı? Haberim yoksa af buyurun? Link verirseniz sevinirim.

    1. Havadelisi (Sandsli / Norveç, 50m) adlı kullanıcının avatarıHavadelisi (Moda/İST, 28m) Yazıyı Yazan

      İklimbiliminin hem yapılışı hem de medyada ele alınma şekli, çeşitli sebeplerden ötürü, bugün batı dünyasında bile oldukça düşük bir niteliğe sahip. Bu yüzden de böyle haberleri “hayır, burada anlatılmak istenen o değil, şudur” diye düzeltmeye çalışmanın ancak çok kısıtlı bir etkisi oluyor, hatta bu çoğu zaman beyhude bir çabadan öteye geçemiyor.

      Benim düşünceme göre, bizle birlikte tüm dünyada, iklim değişiminin çok ama çok büyük bir problem olarak algılanması isteniyor, bu algıdan ve ülkelerin/toplumların bu doğrultuda yönlendirilmesinden maddi çıkar sağlayan çevreler olmasa bu asla böyle olmazdı.

      Daha az önce, en üst düzey bilimsel bir dergide (Science) klimatoloji alanında yeni yayımlanmış bir makalenin nasıl bariz hatalar içerdiğini ve verilerle kasten oynandığı halde bu oynamaların okuyucudan gizlendiğini ortaya koyan bir blog yazısı okuyordum. İngilizcesi yetenler şuradan takip edebilirler. Özet olarak, son birkaç yüzyıldaki iklim değişiminin insan kaynaklı olduğuna dair şüphelerin daha da azalması için, inceledikleri veri setinin üzerinde her türlü alicengiz oyununu oynamış bilimsel makalenin yazarları; diyor, yazıyı yazan adam. Ki evet, benim de edindiğim izlenim, bu konunun bir uzmanı olarak, tam da bu.

      Demem o ki, iklimbilimi çevresinde dönen tartışmalar, dünya ile birlikte bizde de büyük ölçüde politiktir. Yanlış anlaşılmasın, iklim değişimi yoktur, küresel ısınma yalandır demiyorum… Bunlar kendi belirsizlikleri dahilinde bir ölçüde gerçektirler. Ama iklimbilimine dahil olan mevzuların konuşulma biçimi, ortaya konan abartılar, hangi bilimsel makalelerin öne çıkarılacağı vb., neredeyse tamamen politik kaygı ve yönlendirmelerle belirleniyor.

      1. welbane (Şehitkamil/Gaziantep, 927 m. / Çayyolu/Ankara, 925 m.) adlı kullanıcının avatarıwelbane (washington, dc)

        Hokey sopasi grafiginin kapsamini 1500 yildan 11500 yila cikartan makale degil mi o. Cok teknik bir tartisma o yuzden tam olarak nasil bir katakulli dondugunu iddia ediyorlar anlamadim, Ama dedigin turden acikca bir manipulasyon varsa inkarcilar bunu epey kopurtur onumuzdeki gunlerde. Ozellikle ABD’de iklim degisikligi meselesi alabildigine politik, ideolojik, hatta dinsel bir konu, bu firsati kacirmazlar.

        Konunun icerdigi belirsizlikler ve -cok buyuk olcude inkarcilarin katkisiyla- politize edilmisligine katiliyorum elbette. Ama iklim degisikliginin buyuk bir tehlike olduguna inanmamizin kime nasil bir maddi cikar saglayacagini cok anlayamadim. Iklimbilimcilere saglanan fonlari falan mi kastediyorsun? Eger oyleyse sadece fonlar icin bircok bilim insaninin kendini paralarcasina bu mevzuya adamasi -James Hansen neredeyse duzenli olarak gozaltina aliniyor mesela- bana cok makul gelmiyor.

        Daha genis olcekte maddiyata konu olabilecek karbon vergisi vs var ki bu iklim degisikligi insan kaynakli olsa da olmasa da hayirli birsey olurdu bence ve sadece komur/petrol endustrilerine zarar verirdi. Yine de samimi inancim o ki insallah bu arastirmalarin bir kismi su veya bu kaygilarla abartilmis ve carpitilmistir. Yoksa 2-3 nesil icerisinde 4 derecelik bir artisla nasil basedebiliriz hicbir fikrim yok.

        1. Santiago (Florya - IST / 47m) adlı kullanıcının avatarıSantiago (Florya - IST / 47m)

          Şu anki küresel sıcaklık anomalisi +0,6 derece civarında. Bana göre tek çözüm tüm dünyada nüfus planlaması. Üçer beşer çocuk yapıyorsun da tüketeceğin kaynak kalmıyor sonra, senin dediğin gibi sonraki nesiller çok kötü etkilenecek bu durumdan.

          1. hayatbu (Beşiktaş/İST 10 m) adlı kullanıcının avatarıhayatbu (Beşiktaş/İST 10 m)

            Nüfus artışını kontrol almaktan ziyade çevre dostu teknolojilerin ve yenilenebilir enerji çeşitlerinin kullanımının arttırılması gerekiyor bence. Şu anda dünya kaynaklarının oldukça yeterli olduğu ve üretimin bu haliyle nüfusun iki katına bile yeteceği yorumları yapılıyor. Fakat gelir dağılımındaki müthiş adaletsizlik ve inanılmaz israf çılgınlığı sebebiyle bu kaynaklardan fakir ülkeler faydalanamıyor. Yani kaynak israfını azaltmak önemli. İklimsel sapmaların sebeplerinden biri olarak gösterilen CO2 gazı vb. sorunları ise ancak çevre dostu teknolojilerle ve çevreyi kirletmeyen enerji kaynaklarıyla çözebiliriz.

            Bu arada Belarus ve Ukrayna’daki kışla ilgili gönderdiğin haber linkinin sonunda da belirtildiği gibi bir grup bilim adamı küresel ısınma değil mini buzul çağı geliyor yorumları yapıyor. Sıcaklıklar buzulların eriyip okyanuslara karışmasıyla daha da soğuyacak değerlendirmeleri var. Yani bu senaryo gerçekse ısınmanın sonundayız demektir.

            1. Santiago (Florya - IST / 47m) adlı kullanıcının avatarıSantiago (Florya - IST / 47m)

              Asıl tehlike olarak CO2 değil de su buharı olarak görülüyor zaten. Nüfus arttıkça yiyecek ve içecek tüketimi artıyor, çekilen yer altı suları tarımda kullanılıp sürekli atmosfere geri veriliyor, zaten hayvancılık sektörü de başlı başına CO2 kaynağı. Atmosferin düzenini allak bullak ediyoruz.

            2. ersin (Üsküdar/İST, 51m) adlı kullanıcının avatarıersin (Üsküdar/İST, 51m)

              Adaletsizlik, yoksulların ezilmesi dünya tarihi kadar eski bir durum ve bence asla değişmeyecek. Bence de bu iklim meselesinde en önemli şey nüfusu kontrol altına almak ve çevre dostu teknolojilere ağırlık vermek ama bunlar için de umudum yok denecek kadar az.

    1. Santiago (Florya - IST / 47m) adlı kullanıcının avatarıSantiago (Florya - IST / 47m)

      İstanbul’da son 15 yıldır hiçbir yaz mevsimi uzun yıllar ortalamasının altında ölçülmedi, dolayısıyla 2013 yazının çok sıcak olmaması asıl sürpriz olur.

      İstanbul uzun yıllar yaz ortalama sıcaklığı 22,9 derecedir. Mevsim normalleri altında geçen en son yaz 22,3 derece ile 1997 olmuş, 2004 ise 22,9 derece ile mevsim normallerinde geçmiş.

      Yazı geçsinler de sıkıyorsa kış tahmini yapsın sevgili hocalarımız.

      2001-2011 Arası Yaz Sıcaklıkları

      Haziran
      Temmuz
      Ağustos
      Eylül

  20. kiamme (Suadiye/İST, 8m) adlı kullanıcının avatarıkiamme / Kartal-İst.

    1 senemi geçirdiğim, benim orada olduğum sene ilk kar yağışını 21 Ekim’de, son kar yağışını 15 Nisan’da gördüğüm, kar ve soğuk delilerinin yer yüzündeki cennet şehri Montreal, Kanada’dan canlı kamera görüntüsü. Bugün muhteşem bir kar fırtınası etkisi altına girdiler, 1 gün boyunca aralıksız yağacak.

    http://www.montrealcam.com/en-plateau.php

  21. Havatrakya (Tekirdağ / 20m) adlı kullanıcının avatarıHavatrakya (Tekirdağ / 20m)

    Az önce NTV’de haberlerde ABD muhabiri Missisippi’deki beyzbol-tenis topu büyüklüğünde dolu yağışından bahsetti. Youtube’a son bir iki saat içerisinde yüklenen videolarda şu an için o kadar büyüğünü bulamadım, ama yine de epey etkili:

Yorumlar kapalı.