
Bafra, Samsun; 31 Aralık 2015. Foto: Kadir Taşçı
Samsun’a taşınmadan önce, oturacağım yeri seçmek için pek fazla araştırma yapmamıştım. İstanbul’un betonundan (tamam kabul, daha ziyade Moda’nın karsızlığından) gına geldiği için; birazcık tepelere doğru, ağacın kuşun bol olduğu bir yer arıyordum. Bulmak zor olmadı. Bölüm başkanımız İbrahim Hoca; Atakum ilçesinin Büyükoyumca köyünün hemen altına, 185 metre rakıma kurulmuş, Pelitköy diye bir sitede oturuyordu. Siteyi gördüm, çok beğendim ve başka yere de bakmadım. 11. kattaki bir daireye hemen taşındım.
Fakat, heyhat…
Atakum’un (ve rakımı yüksek olsa da Pelitköy’ün) yağış bakımından nasıl fakir bir yer olduğunun ilk emareleri yazın ortaya çıkmaya başladı. Bafra’dan (Samsun’un batıdaki bir ilçesi), Çarşamba’dan (doğu ilçesi) yağmur çamur haberleri gelirken, ben Pelitköy’den deniz üzerindeki bulutları seyretmekle yetiniyordum. Aynı bu sabah (1 Ocak), kar sağanaklarının Samsun Körfezi’ne pek sokulmadan kuzeybatıdan güneydoğuya yaptıkları geçişi izlediğim gibi:

Pelitköy (Atakum) 11. kattaki evimden manzara, kar bulutları uzaktan geçiyor
Bu işe canım sıkılmaya başlamıştı, kış gelince ne olacağı artık az çok belliydi. Zaten buraları tanıyıp bilenler Atakum’a doğru dürüst kar yağmadığını, biraz doğudaki Havaalanı’nda (ki deniz seviyesinde alçacık bir yer), azcık batıda Bafra’da yarımşar metre kar varken Atakumlu kar severlerin ıstırap çektiğini anlatıyorlardı. İstisnalar da pek azdı. Sonra bir gün, Havadelisi ekibinden değerli dostum Erdem, gayet isabetli bir tespitle Atakum’a Atakuma Çölü ismini uygun gördü (Şili’deki Atacama‘yı hatırlayın); o gün bu gündür bir Atakuma’dır gidiyor. Aşağıda yazacaklarım da, Atakumalı ve zavallı bir kar hastası olan Havadelisi Ozan’ın 30 Aralık – 1 Ocak sistemi macerasıdır.
1 Ocak 2016 sabahı ölçülen kar kalınlıklarının dağılımı, yukarıda anlattığım meselenin gayet canlı bir örneği. Biraz önce, çok genç bir hava delisi olan Alp kardeşimle Feysbuk’tan konuşuyorduk (kar kalınlığının 13 cm ölçüldüğü yerde oturuyor), “Dayanamıyorum abi”, dedi, “radara bakıyorum, bulutlar hemen önümden geçip gidiyor, 10 km ötede (Havaalanı civarında) kar fırtınası var, bizim burası kurudu kaldı. Bilgisayarı kıracaktım.”
Neyse, baştan anlatayım. Modellerden günlerce takip ettiğimiz, ha batıya kaydı ha doğuya kaçtı diyerek yollarını gözlediğimiz soğuk hava dalgasının geleceği ve iyi kar yapacağı nihayet anlaşıldığında, ben yılbaşında İstanbul’da ailemin yanında olamayacağımı anlamıştım. Biletim 31 Aralık Perşembe akşamınaydı ve uçuşların yapılabilmesi gibi bir şey söz konusu olamazdı (ki olamadı). Gidişimi bir iki gün geri çekmem de mümkün değildi, çünkü 31 Aralık sabahı güz döneminin son dersini verecektim (derse altı kişi geldi o ayrı mesele, onlar da kartopu oynamaya gelmiş). Yılbaşında ailemi göremeyecek ve İstanbul’un karla kaplanışını izleyemeyecek olmanın buruklu.. şaka şaka, Samsun’a da muhtemelen çok kar yağacaktı ve yılbaşı görüşmesi pekala bir hafta bekleyebilirdi, modellerde 850’de -12, 500’de -38 derece varken aile melankolisi yapacak halim yoktu.
30 Aralık Çarşamba sabahı uyandığımda kar örtüsü 300 metreye inmişti, saat 10.30 gibi de Pelitköy’de kar başladı:

Pelitköy (Atakum), 11. kattaki evimden manzara
Fakat uzun sürmedi, kesildi. Buradan bir terslik olacağını anlamalıydım: Çünkü Alaçam’da, Bafra’da da aynı bu resimdeki gibi başlayan kar, neredeyse hiç kesilmeden 36 saat yağmış.
Fakülte’nin bulunduğu Ondokuzmayıs ilçesine (yukarıdaki kar haritasına bakın, deniz seviyesinde bir yer) saat 12 gibi geldim. Orada da kar doğru dürüst yağmıyordu, ancak atıştırıyordu. Ama radardan bakınca yağış alanının batıdan yavaş yavaş yaklaştığı da anlaşılıyordu. Nihayet saat 16 sularında kar yoğun biçimde yağmaya başladı.

Fakülte’den görünüm
Hava karardığında iyice arttı:
Yukarıdaki resmi saat 17’de çektim. Endişeliydim, çünkü 15 dakika sonra servis gelecek ve beni Atakuma’ya götürecekti! Kar böyle yağıyordu:
Kaderden kaçılmaz diye düşünüp servise bindim. Atakuma’ya yaklaştıkça karın azalacağını düşünüyordum, otobüsün penceresinden dışarı bakmaya korkuyordum. O da ne, kar azalmadı! Pelitköy’e geldiğimde şu manzarayla karşılaştım:
Saadet içinde alışverişimi yaptım, tabii marketteki ‘normal’ insanların büyük kısmı karı katlanılması gereken bir hadise olarak görüyordu. Eve döndüm. Kar azala çoğala, bazen ara vererek yağmaya devam etti. Her ara verdiğinde radarda aşağıdakine benzer bir görüntü oluşuyordu (kırmızı nokta benim ev):
Evet kar ara ara yağıyordu ama vaziyet oldukça sinir bozucuydu. 50-60 km batıdaki Bafra’nın rakımı 100 metre, Alaçam denize sıfırdı; Pelitköy’ün onlardan neyi eksikti (185 metredeydi), ama kesintisiz karı onlar alıyorlardı. Radardaki yeşilin en açık olmayan (az kuvvetli) bir tonu Pelitköy’e geldiği zaman bile kar yoğun yağıyordu, yahu diyordum nasıl olacak, bu Bafra filan kara gömülmüş olmalı… Herhalde radar görüntüsünde hata var, diyordum. Meğer yokmuş. Neyse, bu konuya döneceğiz.
Kar nefis yağıyordu, pencereden gözüken şu manzaraya daha fazla dayanamadım ve cetvelimi kapıp kendimi dışarı attım:
15 cm ölçtüm. Şahaneydi.

1 santim de cetvelin skalasının dışında kalan kısım var. Bizde hile yok, hişşş 🙂
Son fotoğrafı saat 2’de çekmişim. Sabah ders var ama böyle bir manzara varken nasıl uyuyacaksın…
Sonunda yatabildim. 31 Aralık Perşembe sabahı saat 7.20’de kalktığımda yağış hafifti, geceki manzara da pek değişmemişti, bariz biçimde daha kalın bir örtü görmedim. Çabucak giyinip iki lokma bir şey yedikten sonra öğrenci servisine yetişebildim.
Otobüsün en önüne oturdum. Hafif yağan kar, Ondokuzmayıs yönünde ilerledikçe yoğunlaşıyordu. Yol önce şöyleydi:
Sonra böyle oldu:
Ondokuzmayıs’a gelip Fakülte yoluna girdiğimizde işin rengi tamamen değişmişti:
Fakülte’ye ulaşan yol en son, Ballıca Sigara Fabrikası’nın yanından geçiyor. Oraya geldiğimizde karın ağaçları devirdiğini, her yeri kapladığını gördüm. Radar görüntüsü hatalı değildi.
Fakülte’den 14 saat önce gözüken manzara da tabii tamamen değişmişti.
Beş kişiyle ders yaptım, 11 gibi bitirdim. Sonra küçük bir gezinti yaptık. Kar kalınlığı 30 cm’in üzerindeydi.

Derse gelen öğrencilerim ve ben
Burası plaj. Karadeniz’de deniz etkisiyle kar (DEK) oluşumu devam ediyor…
Sonra o DEK’ler geldi, ortalık yine şenlendi:
Öğleden sonra Fakülte’de, ofisteydim. Radar aynıydı, Bafra-Alaçam tarafında vaziyet fena olmalıydı. Derken Alaçamlı Terra’nın fotoğrafları bloga bomba gibi düştü:
Yukarıdaki resim bir de sabah saat 10’a aitmiş, yaklaşık 80 cm’lik ölçüm öğleden sonraya… İnternette “Alaçam yoğun kar” filan diye aratınca fena resimlerle karşılaştım (Alaçam’ın deniz seviyesinde bir yerleşim olduğunu unutmayın). Terra’nın daha sonra telefonda verdiği bilgiye göre, rüzgarsız, sakin sakin yağan kar hiç durmuyormuş.
185 metrelik Pelitköy-Atakuma’dan gelen haberler ise kötüydü. Sabahtan beri doğru dürüst kar yağmadığı gibi, üstüne bir de güneş açmış. Ne yapacağım diye düşünürken Alaçam’da otel aramaya karar verdim. Google, Alaçam Öğretmenevi’ni önerdi. Telefon ettim. Görevli dedi ki, aşırı kar yağıyor, burada kalan kimse de yok (öğretmenevi plajdaymış), akşam yemek de çıkmıyor. Merkeze giden yol birkaç kilometre ve kapalı. Gözüm korktu, gitmedim (pişmanım). Eve döndüm, yılbaşı akşamını karşı komşuda geçirdim. Arada radara baktım: Alaçam’a ve Bafra’ya hep kar yağdı. Atakuma’ya hiçbir şey yağmadı.
1 Ocak 2016 sabahı, manzara şu şekildeydi:
Gözümün önünden geçip giden bu bulutlar, bir kısmı Sinop-Bafra arasını kat edip sonra karaya çıkan ve Bafra’ya kar yağdırdıktan sonra yok olup giden; bir kısmı da daha uzaktan, Samsun Körfezi’nin açıklarında yoluna devam eden bulutlar… Yani şöyle:
Tabii vaziyeti kabullenmem olanaksızdı. Minibüse atladığım gibi soluğu Bafra’da aldım (kar sağanakları Alaçam’ı vurmuyor gibiydi, yoksa Alaçam’a gidecektim):
Sonra, yine kar yağmaya başladı. Atakuma’da olmadığıma sevindim; Bafra’nın kuzeybatısı denizdi, Bafra şanslı bir yerdi.
Yağış sonra graupel’e döndü. Şimşek çakar diye umdum ama olmadı. Graupel’in güzel sesini işitmek isteyenler sesi açsınlar.
Neredeyse ortadan ikiye ayrılan bir ağaç Büyük Park’ın girişini kapatmış:
Karın kalınlığının en belli olduğu resimlerden biri:
Bir adam arabasını kurtarmaya çalışıyor:
Bafra’nın spesiyalitesi, pide tabii ki. Turan Usta da meşhur pidecilerinden… Kar yağarken iyi gidiyor. Yolunuz buralara düşerse birlikte de gideriz.
———————-
Maceramız burada sona erdi. Biz, ‘mesele’mize dönelim: Atakum ve Samsun Merkez (İlkadım), çöl olmasalar bile, neden batı ve doğu ilçelerden daha az, bazen çok daha az yağış alıyorlar? Cevabı zor değil: Kıyının uzanış şekli; Karadeniz’in bu bölümüne yağış getiren başlıca rüzgarın, yani kuzeybatıdan esen karayelin, yağışının çoğunu, bazen de hepsini Atakum’a ulaşmadan -mesela Bafra’ya ve Ondokuzmayıs’a- bırakmasına yol açıyor. Ayrıca Atakum’un yer aldığı sahil, kuzeybatı rüzgarına tam olarak paralel uzanıyor, böylece arkadaki yükseltiler bu rüzgarın getirdiği nemi kaldırarak orografik (dağ etkisiyle) yağışa yol açamıyor (benzer bir durum Trabzon Merkez için de geçerli). Rüzgar poyrazdan eser ve Karadeniz’den nem toplayıp getirirse o zaman iş değişir tabii, ama o da bu coğrafyada o işi karayelin yapması kadar sık görülen bir hadise değil.
Tekkeköy 90 mm yağış almış (muhtemelen 1 metre kar vardır), Alp kardeşim arabayla 15 km mesafedeki evinin orada 13 cm’te kalmış. Biz de Alp kardeşimle karar verdik, ne zaman karayelli ve karlı bir sistem gelirse özel araçtı minibüstü Allah ne verdiyse ona binip kendimizi Bafra’ya, Alaçam’a, Çarşamba Havalimanı’na atacağız.
Kalın sağlıcakla.
Zannımca, benzeri bir durum Gerze için de geçerli; zira Sinop ve İnce Burun fena kesiyor gibi…
sinop 3 ocak pazar çok aldı o zamana kadar samsun coşku atakuma çölü dışında
Seneye 95 cm yazan bölgeye taşınmalısını hocam
🙂
Efsaneye veda ediyoruz…
hocam 10-20 km’den gözünüz korkmuş 480 km’leri düşünüyorduk hahah 🙂
hocam bence siz taşının 🙂
Çok güzel bir belgesel olmuş. Nefis.
2015 kapanırken bir hava ve kar delisi olarak sana bulunduğun yer Samsun-Büyükoyumca güzel bir “hoşgeldin Ozan ve hoşgeldin 2016” demiş böyle de bir yeni yıl partisi vermiş…İnsan şansını bazen kendi yaratır..bazen de “havadan” düşer… :)) Bir de “ODTÜ’lü aristokrat 🙂 ” tabiatına ters olarak kaleme aldığın mükemmel,samimi ve sıcacık yazın ile göresellerin için teşekkürler…
Tekraren tüm soğukçu kar delisi takipçilerin yeni yıllarını bir ılıkçı olarak kutlarım :)))
Harika bir yazı olmuş.. Eğlenerek, empati yaparak, keyifle okudum..
30 Aralık – 01 Ocak sisteminin kişisel biyografisi, nefis olmuş, ellerinize ayaklarınıza sağlık.
Fakat beni gerçekten çok şaşırttınız, kar, yağmur, doğa amaçlı taşınmanızda nasıl oldu da oldu meteorolojik şartları araştırmadınız aklım almadı.
Bu arada B.Çekmece Sinanoba’da 8. ve 9. katlar, kuzey ve güney cephe, bununla birlikte 4 cephe takip edilebilir açıklıkta, kesintisiz Deniz ve DEK manzaralı daire satılık. 850.000 TL 🙂
Şu an yine kar yağışlı manzara var. 🙂
Emlâkçılar zaaflarımızı öğrenmemeli. 🙂
Ozan hoca seneye kalmaz ya Alaçama yada Bafra ya taşınır 🙂
Klasik olacak ama böyle bir çırpıda ama her resimden lezzet alınarak keşke bitmese diyerek okunan bir yazıya mükemmel,elinize yüreğinize sağlık demeden geçemezdim.
Ozan hocam sizin durum bizden de kötüymüş, bizim bu kadar yakınımıza o kadar kar yağmadı 🙂
Görüpte dellenmedik yani 😀
Öncelikle yazı çok güzel olmuş, ellerinize sağlık.
Biz de dün Alaçam’da köydeki akrabalardan haber aldık. Köyde 1 metre kar var dediler(meteoroloji istasyonunun bulunduğu köy, denize sıfır). Fotoğraf atabilecek kimse yoktu maalesef. Facebook gruplarını aradım taradım ama ulaşamadım hiçbir görüntüye.
Yazınızı sabahın 5’de okudum çok güzel fotoroman tadında olmuş. İşin özü Deniz,rüzgar yönü ve konum. Çok büyük farklar oluşuyor insan hayret ediyor.
National Geographic ”Alaska’da 3 gün” belgeseli tadında ”Samsun’un Atakuma Çölünde 3 Gün Kar” belgesel yazısı olmuş..Ellerine sağlık Ozan Hocam fevkaladenin fevkinde..
Bu arada kıyı yerleşimlerde yaşayan arkadaşlarım bu sistem kusursuz bir sistem olmuştur kar buz yılbaşına denk gelmesi aklıma şu an gelmeyen bir çok şey daha var 😉 Bu tarz bir sistemi bu yılı bırak önemiz deki 30- 40 yıl görürsek (yılbaşına denk delmesi) şanslı sayılırız..Ama sistem kudreti ve bıraktığı yağış miktarı açısından bu kadar kudretlisini bu yıl tekrar göreceğimizi sanmıyorum bu çok özel bir sistemdi İstanbul Anadolu yakası Marmara’nın doğusuyla Karadenizi içine alan bölge için ..
Sisteme dair kapanış fotoğrafları.Ozan Hocam ilk 3 fotoğraf öğretmenevine yakın yerlerde çekilmiş.(fotoğrafları facebook’ta bir arkadaşım paylaşmış) https://terraclick.files.wordpress.com/2016/01/1424461_10208780127168743_6148923819508699241_n.jpg https://terraclick.files.wordpress.com/2016/01/936468_10208780123888661_3578095002799433332_n.jpg https://terraclick.files.wordpress.com/2016/01/1382327_10208780127328747_4716524371252158316_n.jpg https://terraclick.files.wordpress.com/2016/01/dsc_1090.jpg https://terraclick.files.wordpress.com/2016/01/dsc_10931.jpg https://terraclick.files.wordpress.com/2016/01/dsc_10951.jpg https://terraclick.files.wordpress.com/2016/01/dsc_1096.jpg
Aynı durum İstanbul Anadolu yakası (en azından) sahili içinde olabilir mi? Boğaza yakın kısımlar Kadıköy, Üsküdar daha az kar alırken doğu taraf daha çok alıyor gibi. Yoksa sebep, sadece ısı adası mı? Poyraz olunca Avrupa yakası daha çok yağış alıyor gibi hissediyorum. (Bu konuda bilgisi sadece kısa süreli gözleme dayanan biri herhalde sadece hissedebilir.) Pelitköy’de, 15 cm kar altında, doğa ile daha çok kaynaşıldığı için, 2 katı kalınlıktaki İstanbul karından daha çok zevk alınabilir. Karda yuvarlanabilecek çok boş yer var gibi. Elinize sağlık.
Son 3 gündür yaşadığım dramı bir şekilde ben de anlatmak istiyordum. Ozan hocamın yazısı her şeyi ortaya koyuyor.Aslında Samsun merkezin durumu çok daha ilginç hemen yanı başındaki Kirazlık mahallesi (Sanayi ) ve Tekkeköy ilçesi sürekli kar alırken yağış Samsun merkezde bıçak gibi kesilir. Bu sistemde radar görüntülerinde aynı tablo vardı. Çarşamba merkez de 60 cm kar var benim bulunduğum merkez Duruşehir bölgesinde yerler kuru sadece ağaçlarda kar görebiliyorum.
Dikbıyık 90cm.
Harika bir yazı olmuş tebrikler. Samsun’a 10 yıl önce bir kez geldim, Atakum’dan Samsun’luların daha çok yazlık evlerinin olduğu yer olarak bahsetmişlerdi. Belki de çöl olmasının bu tercihte bir etkisi vardır. 🙂
Kolej takımı, amatör ruh diye ben buna derim:) Yalnız oralar çölse buralara verecek coğrafi terim kalmıyor, bu Pazar gecesi de kar yağmazsa, radar maketlerini yakıp MGM’ye pembe çelenk bırakacağım!
Ozan Hocam emeğine sağlık..Çok güzel bir yazı olmuş…
Hocam elinize sağlık muhteşem bir yazı. Büyük keyif alarak tek nefeste okudum.
Tamaaam. Aç gözlü, nankör adını siz koyun. Hocam güneyden gelen sistem örtü yapabilir mi?
Teşekkürler Ozan, çok güzel bir yazı.
Sayın Hocam,
Hep denize dönmüşsünüz yüzünüzü. Sırtınızda “Koca”dağ var. Bir bakın, Atakuma’ nız şenlenir.
Üstad yıllardır Samsun da yaşayan bir kar delisi yoğunluklu havadelisi olarak Çarşamba ya da Terme de her yıl güzel kar yağışları görmek içten bile değildir. Samsun ise bu konuda tam bir güdüler yerdir. Bu sebepten ben her zamanki gibi bir araba kiralayarak Teknedeki baba ocağına geldim. Cuma saat 14 te geldiğim termede yoğun kar yağışı saat 20:15 te kesildi. Genelde Samsun ilinin en çok kar yağışı alan doğu ilçesi Terme olmasına rağmen bu sefer Gelemen Çiftliği Havaalanı Çarşamba ilçe sini içine alan bölgede 1metreden fazla kar birikintisi olduğunu gördüm. Terme geçilmeli açılmış olsa da 70 cm yi buldu…
https://nopinare.wordpress.com/
Çok güzel fotoğraflar, elinize sağlık.
Biz kaç senedir ne çektik o karayelden 🙂