2. sıcak hava dalgası geliyor, biz soğuklar ha geldi gelicek diye tartışırken şimdi yine sıcak havalar geliyor hemde hem de öyle böyle değil 20 dereceler tekrar ölçülecek Marmara için söylüyorum.
Ve martın başı gibi gözüken soğuk havadahava da birkaç güncellemedir bozuldu, bu kadar hayal kırıklığı yaşadığımız bir kış daha hatırlamıyorum. 😦
Saat 11 30 itibariyle -7 dereceye ancak ciktik. Disarida buz gibi ruzgar ve kuru bir hava var. Peki bu cile neden?
Boston yine kara gomulsun diye… Temiz 20 cmleri var bugun.
Normalde bu kadar almiyorlar. Bu da benim sansim iste, normal sartlar altinda orada olmam lazimdi. Buraya gelirken baktim ortalamada hem daha soguk hem daha karli, dedim tamam. Gel gor ki bazen ortalama ise yaramiyor.
Neyse artik uzun vadede acisini cikaririz umarim.
Siz bakmayın modellere. Esas sistem Nisan başında. Öyle böyle değil. Yardırarak gelecek. Şaka şaka 🙂 O değil de diyagramda oluşan Şubat sonu/Mart başı hendeği epey heyecanlandırıcı görünüyor. Uzun zamandır 10-12 gün sonrası için böyle bir diyagram tablosu görmemiştim.
Öğle oldu hala hava +1 küsür derece kar yok, hiçbir atraksiyon yok. Böyle olacağına 15-17 derece falan olsa da bari çok yüklenmesem doğalgaza! Gündüz yakmazsam akşama evin içi 17.5 18’e falan iniyor, tasarruflu kullancamkullanacağım diye zar zor 21 derece tutuyorum. Malum hem üstte hem altta hem de yan dairede şu anda kimse yaşamıyor, dairem de kuzeydoğuya bakıyor. Bayağı bir ısı kaybı oluyor öğrenci başıma iflas edecemedeceğim 15 gün içinde. Bu kuru soğuktan acaipacayip sıkıldım 😦
İstanbul’daki ev ne güzel güneye bakıyordu hiç kalorifer yakmadan içerisi en az 23 derece hatta hava açıkken 26-28 derece oluyordu bir de buraya bak, rezil bir yer bu Ankara.
Dün ve bu sabah modellerde şubat sonu mart başı gibi yeni bir oluşum gözüktü.Diyagramlar da bunu destekliyor şimdilik.Kimsenin sesi çıkmıyor.Sütten ağzı yandı herkesin herhalde:D:D
Söylemeyeyim diye epey tuttum kendimi ama sanırım Ankara(muhtemelen Eskişehir de) kar konusunda 2007’den kötü durumda.
Bu kış bittiğinde en kötüsünü geride bıraktık diyebilmek istiyorum. Orada olmasam da bundan daha sıcağını hayal etmek istemem.
Çok kötü bir kış hayatımda böylesini görmedim dersem abartmış olmam.(özellikle İç Anadolu`nun Batısı ve İç Ege) Eskişehir`de 20 Aralıkta 15 cm`lik kar yağmıştı, o günden sonra bugüne kadar toplamda 5 cm kar bile yağmadı.
çihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)
Hehe o da bir şey mi? Koca kış 3-4 defa kar gördük Konya’da, o da havada uçuşan cinsten. En etkilisi bile çatıları azıcık beyazlattı, öğleye kadar eridi. Böyle bir kış yaşamamıştım. Berbat dediğim 2009-2010 kışında bile örtü yapan kar yağışları olmuştu. Bu kış yağmur da az yağdı. Çok kötü çok 😦
Katılıyorum. Sürekli fiyasko deyip durduğumuz 2007 senesinde daha çok kar almıştık. 5 Kasım 2006 ve 15-16 Nisan tarihlerinde dahi kar yağışı olmuştu. Fiyasko dediğimiz 2007 kışının acısı yazın kuraklık olarak çıkmıştı ve Ankara’da çok sıkıntı çekmiştik su kesintileri olmuştu. Kışı artık ben de bitirdim kafamda. Sonraki süreç için kafamda iki senaryo var:
1)2011 senesindeki serin geçen bahar mevsimi. Keşke bu basınç yerleşimleri kışın olsaydı deyip iç geçirebiliriz.
2)2007 senesindeki gibi kurak geçen bahar-yaz dönemi. Fiyasko geçen kışlardan sonra yaşanan kuraklıklar (2001-2007-2013?)
İstanbul merkez 4 derece ve hava kapalı, açık olsa dahadadaha da düşük olurdu. Keşke dünkü yağış bugün olsaydı en azından kky ve kar görme şansımız vardı.
mtngrnlr(Halkalı/İST,63m)
Madem kış bitti.O zaman yaza hazırlıklara başlayalım.Eğer tornadoların peşinde macera yaşamak istiyorsanız rezervasyonunuzu şimdiden yaptırın.Uzaya gitmek için milyonlarca dolar vereceğinize sadece birkaç bin dolara tornado turizmine yatırım yapıp hoş zaman!!!(kişiye göre değişir tabii) geçirebilirsiniz.Mesela ben tam bir tornado delisiyim.:)
Bence 2012 kışında çıtayı çok yükselttik. Çok şey beklemeye başladık. Bu kış için isyan edecek birileri olacaksa bu kişiler Karadeniz ve İç Anadolu insanı olmalı.
2012 kışı bence çok özeldi. Çoğu sistem gelirken güçlendi. Normalde gücünün az da olsa zayıflaması doğaldır. Hatırlar mısınız 2010 kışında ne sistemler eriyip gitti…
Sana katılmamak elde değil. Karı geçtim bir kez olsun kuvvetli rüzgar esmedi. Denizi desen bir kez olsun kabarmadı. Sözde yağmurun başkentiyiz o bile doğru dürüst yağmadı. Güneydoğuda Güneydoğu’da bir yer gibiyiz desem oda o da olmaz orada gündüzler sıcak geceler soğuk burada her ikisi de sıcak. Depresyondayım..
Ben kendi adıma kışı kapatıyorum, artık İstanbul için beklentim yok. Modeller de malesefmaalesef her gün daha kötüye gidiyor güzelim sistem kuşa dönmüş.
Modelin sonunda bile soğumadan eser yok, tam tersi baharı hatta yazı getirmiş.
Artık yağışları takip ediyorum, böylesi daha güzel.
Bilkent’ten üç arkadaşım cevizden daha büyük kar yağdığını söylemek daha yağıp yağmayacağını sormak için beni aradı. Ben de şimdi dışarı baktım. Sokullu’da da ceviz büyüklüğünde karla karışık yağmur var!
Ben de arabanın camında gördüm gelirken, yağış şiddetliyken, genelde mayıs haziranda görülebilecek kadar iri yağmur damlaları karla karışık olarak vuruyordu cama. Gelirken iki ayrı sağanağın içinden geçtim ya da yakalandım demeliyim. İkincisi Tunus Caddesi’nde sellere yol açarken 200 metre paralelindeki Büklüm Sokak’a uğramamıştı.
Çok kötü bir şeymiş şehir merkezinde yaşamak, ben kartal yuvası Bilkent’ten bakınca bütün ufku görürdüm tıpkı radar gibi çevreyi tarayabilirdim. Yurt odamın karşısındaki yamaçta habire aynı noktaya yıldırım düşerdi.
Yazın ta Bolu sınırındaki orajları görüyordum, şimdi tepeme gelmedikçe birşey göremiyorum. Eski tadı kalmadı. 😦
Önümüzdeki günler için yayınlanan GFS çalıştırmasında gözüme çarpan bir noktayı sizinle paylaşmak istiyorum.
Burada Doğu Avrupa’da oluşan bir AB alanı görülmekte. Dönüş yönü ile rüzgarlar karadan bile olsa yağış görebiliyoruz.
Burada da hemen hemen aynı günlerde Kuzey Afrika’da oluşan bir başka AB alanı görülmekte. Dikkat çeken sadece denizden karaya doğru rüzgarlarda yağış görebiliyoruz. Alanın doğu cephesi ise kuru. Bunu açıklayabilir misiniz?
Yazın görülenler sağanaklar Akdeniz’den ve/veya Atlantik’ten nem adveksiyonu yapabilen alçak basınç sektöründe gelişiyor. Kışın görülenler de tamamen aynı…
Kırkikindi sezonu resmi olarak 11 Şubat 2013 Pazartesi açılmıştı. Bugün de arkası geliyor. Ankara’nın doğusu ve batısında orajlar pörtlemeye başladı. Gerçek atraksiyon budur işte
Kırkikindi sezonunda kamplı bisiklet turunda olmak çok heyecanlı oluyor. Sabah erkenden yola çıkıp, bulutların pörtlediği saat 13.00-14.00′ e kadar pedal çevirmek gerekiyor. Sonrasında radardan yardım alarak bulutlarla köşe kapmaca oynarak yol almaya çalışmak heyecanlı oluyor. Neyse ki radar sayesinde aşırı derecede ıslandığım bir deneyimim olmadı. 🙂
Hava senin tabirinle “marsık gibi” oldu ve az önce gökgürültüsü duydum. 2010 Şubat’ta da yaklaşık olarak bu günlerde gökgürültülü sağanaklar olmuştu ama o zaman hava daha ılıktı diye hatırlıyorum.
18.05.2012 – Eskişehir-İnönü’ de önümde kırkikindi zamanı. Önümde yıldırımlar dans ediyor. Sağanaktan değil, yıldırımlardan korkuyorum. Telefondan radara bakarak bulutun beni fazla etkilemeyeceğini fark ediyor ve yola devam ediyorum. Bir polis ekibi yola devam etmemem gerektiğini işaret ediyor, ama ok yaydan çıktı. 🙂 Sığınacak hiç birhiçbir yer yok. Nitekim bulutu sıyırıyorum ve gereğinden fazla ıslanmıyorum. Uzun turlarda kırkikindi köşe kapmacası oynamak çok eğlenceli ve heyecanlı oluyor. Aynı zamanda duş imkanı sağlıyor.
Bulutu sıyırdıktan sonra.
2 gün sonra Kütahya-Çavdarhisar bölgesinde kırkikindi zamanı. Sığınacak otobüs durağı bile yoktu. Yıldırım gösterisi vardı. Şansıma bunu da fazla ıslanmadan atlatıyorum.
Yıldırımlardan korunmak için bisikletimi ormanın yanına park edip, bisikletimin yanına çömeliyorum.
Aha yeni bir tartışma daha patlak veriyor. Yağış konvektif mi değil mi?!
Konvektif yağış için parseli yükseltecek sıcaklık değeri (yani konvektif sıcaklık http://skewtmaster.com/2011/04/15/konvektif-sicaklik-ve-konvektif-yogunlasmabulut-olusum-seviyesi-tespiti/ ) mevsimine ve sinoptik şartlarına göre değişir. Atıyorum mayısın herhangi bir günü Ankara’da 21 derece konvektif sıcaklık iken, ocak ayının herhangi bir günün -0.8 derece olabilir. Mayıs ayında 500 mb’ın en fazla -16 olması gerekirken, şubatta rastgele bir günde en fazla -27 olması gerekebilir.
Ankara balon sonuçlarına bakınca, konvektif sıcaklığın 8.1 dereceymiş yani 8.1 Ankara için baraj değer hava 9.2 dereceye kadar çıkmış dolayısıyla 400 J civarında konvektif potansiyel enerji var.
Radarın kesitine bakınca 7 km civarında tepe yüksekliği olan kütleler var. Zaten yoğunlaşma depresyonu genel olaral üst seviyelerde 4-8 derece arasında değişiyor.
Balon sonuçları ile tamamen paralel bulut tepe yüksekliği bu:
Normal şartlarda stratiform bulutların oluşması bile zaten zorken nasıl bu kadar yüksek eko değerleri ile yağış yapabilsinler ? 400 civarında CAPE var.
Skew-t de cephesel enverziyonda yok. Yani ortada doğrudan bir cephe faaliyeti de yok. Karineler ortada aksini ispat size düşer, bana değil.
Yine bir isimlendirme tartışması, ama bu sefer Çerkez’e katılıyorum.
Tamam White Fox’un bu yağışlara Kırkikindi diyerek ne kastettiğini anlıyoruz, gün içinde güneşin yeri ısıtmasından kaynaklanan konvektif yağışlardan söz ediyor, ama Kırkikindi, çok uzun süredir kullanılan, baharın ikinci yarısında ve yaz başında görülen konvektif sağanaklara verilen isimdir. Hatta 40 gün sürdüğü ima edildiği için Kırkikindi denmiştir, diye biliyorum. Böyle kafamıza göre de oturmuş terimlerin anlamlarını genişletmesek bence daha iyi olur. Kırkikindilere daha var, bunlar kış sonu/bahar başı sağanakları.
Halk arasındaki ifadenin ne boş olduğunu görüyoruz.
40 gün sürecek diye bir şey yok. Zaten 40 gün arda arda süren bahar yağışı da hiçbir zaman olmuyor. Şubatın ikindi vaktiyle mayıs ve haziran döneminin ikindi vakti kıyaslandığında da yine bir vakit farkı yok. Ki zaten kırkikindi denilen yağış illa ki ikindiye doğru görülmek zorunda da değil öğleden önce de olabilir. Ayrıca sıcak çok göreceli bir şey, sıcak geçmek zorunda da değil ki.
Ben de kavramları çok sığlaştıran görüşlere karşıyım.
Halk arasındaki ifade bence hiçtehiç de boş değil genelleme olarak düşünmek lazım genelde o zamanlar o vakitten oluyor. Şubatın ikindi vaktiyle mayıs ve haziranın ikindi vakti aynı asıldaaslında saat olarak değilde değil de döngü olarak aynı. Kırkikindi de ikindi vakti illa olacak diye bir kavram yok ama genelde o zamana denk geldiği için halk arasında kırkikindi olarak kalmıştır.Mesela ben balık tutkunu olduğum için sabah suyu ve aksam suyu diye bir tabir vardır ve sabah ezanı ve akşam ezanında daha çok balık yapar balıklardabalıklar da ezanı duyup atlamaz yeme tabi tabii 🙂 anlatmak istediğimi anlamışsınızdır umarım 🙂
Türkiye’de henüz deniz etkisini yıllardır öğrenemeyen akademisyenler mevcutken, mayıstaki sağanaklarla aynı fiziksel şartlara bağlı olarak gelişen bu yağışlara kırkikindiden ayrı olarak bunları Ozan’ın dediği gibi kış sonu/bahar başı sağanakları diye ayrı bir terimlendirmeye tabi tutarsak komplikasyon ortaya çıkar. Çünkü her kış sonu ve bahar başı sağanağı konvektif olmasına bakılmamaksızın bu gruba girebilir, sağanak şeklinde olsun yeter. Hani bana diyor ya kafamıza oturmuş terimin genişletiyorsun diye ama aslında bu da bir tür başka yönde genişletme şekli, yalan mı ?
O nitelendirmenin başına konvektif bahar başı/kış sonu sağanağı da dersen zaten kırkikindi yağışları ile aynı anlamda çağırışım yaparsın, o halde niye sağ elle sol kulağa dokunuyoruz ki sol elle dokunmak varken ? 😛
Sen çok mekanik yaklaşıyorsun olaya. Bir kere dilimizde yer edinmiş bir deyim bu “Kırkikindi Yağmurları”. Bu ismi veren insanlar da aptal değildi herhalde bu yağışların 40 gün aralıksız sürmediğini görecek kadar. İsimlendirmelerde bir abartı söz konusu Türkçede. Eminim benzer şekilde abartılı ifadeleri olan başka yerel doğa olayları da vardır. Mesela Antalya’nın meşhur yağmurlarına da “Kadı Kaçıran Yağmuru” deniliyor. Şimdi ne diyelim yani? “Artık kadı yok, bunun adını değiştirelim” mi diyelim? Uzun zamandır var olan kültürel alışkanlıklar, dil alışkanlıkları öyle bir kişi yeni bir fikir sundu diye değişmez. Ha , ancak DEK gibi daha önceden bilinmeyen bir şeyi, yani yeni bir şeyi sokabilirsin terminolojiye ama var olanı değiştiremezsin. Sen istersen kendince genişlet “Kırkikindi”nin anlamını, ama kırkikindiye bu memleketteki insanların yüklediği anlam sabittir.
Abartı bile yok üstelik Anemodulion. Zira “kırkikindi” derken, “bu yağışların bu bölgelerde aşağı yukarı bu süre içinde görülebileceğini.” de ima etmiş oluyorlar… Hadi şimdi yukarıda kiyukarıdaki cümlede yaptığım hataları buldabul da göreyim. Sn. editör…
Hayır verilen anlam aslında sabit falan değil.
Ha mart ayında ha şubat sonunda ya da nisan ayında İç Anadolu’da yağışla beraber şimşek çakması büyükler tarafında baharın geldiğine alâmet olarak yorumlanıyor. Kırkikindi yağışı baharda görüldüğüne göre bu anlayış bakımından ilkbahar başı ve şubatta görülenlerle de organik bağ var.
Siz 40 gün sürenin sabit olmadığını kabul ediyorsunuz.
İlla ki ikindi vakti görülmek zorunda olmadığını da kabul ediyorsunuz.
Halk arasındaki isimlendirmelerde abartı olduğunu da bizzat ikrar ettiğiniz halde, nedense sinoptik duruma göre bu yağışların mart başında ve yerde kar örtüsünün olmamasından dolayı ılık geçen şubatta da görülebilmesi hallerinde bu nitelendirmeyi inkar ediyorsunuz.
O halk dediğiniz, sağanak kelimesini de çok şiddetli yağış olarak algılıyor. Anladığı bu, o zaman biz de burada sağanak kelimesini şiddetli yağış anlamında kullanalım. Gerçek anlam uğruna burada onların anladığının aksine marjinallik yapmayalım.
Memleketin insanının yüklediği anlam sabit olmalıdır! Değil mi Anemodulion ?
çihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)
“Kırkikindi” ifadesi boş bir ifade değil. Kırk sayısı Türkçede pek çok deyimde abartı anlamı katmak için kullanılıyor. “Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır” “Kılı kırk yarmak” gibi. “Kırkikindi” denmesinin sebebi bu yağışların uzunca bir süre, “özellikle” ikindi vaktinde etkili olacağını ifade etmek. Genel bir terim bu.
Radarda gösterdiğin yağış tamamen konvektif bir yağış mı ona bakmak lazım. Zira kırkikindi yağışlarını diğerlerinden ayıran özellik tamamen konvektif olmaları. Bu yağış hibritse kırkikindi sezonu açıldı diyemeyiz bence.
Tamamen konvektif mi acaba? Yoksa başka nedenlerde var mı? Bir sorum daha var konvektif yağışlarda ısınan havanın yükselmesiyle ve soğumasıyla içeriğindeki nemin yoğunlaşması sonucu oluşuyor bunu biliyoruz ama havanın ne kadar ısınması gerek?
Anlaşılan o ki, bu kış bir daha sahillerimizde doğru dürüst kar görme ihtimali oldukça azaldı. Daha önümüzde 1.5 ay kadar süre var. Ama yağsa da, en fazla 3-5 cm. tutar. O da vıcık olur ve ertesi güne kadar erimeden kalmaz.
Toprağım 🙂 Bay Mineral çok iyimsersin kışın bitmesine 1,5 ay var derken bizim buralarda kış bitti ama mart ayı iç ve doğu bölgeler ile Trakya için umut devam ediyor. Yağarsa cıvık kısmına katılıyorum. Neyse önümüzdeki kışlara bakacağız…
Ben bu çatıyı yıkan ve ikinci fotoğraftaki buzu kıran meteorların büyüklüklerini merak ediyorum.
Ben geçen sene İznik yakınlarında meteor olduğundan şüphelendiğim 1890 gramlık, doğal bir demir kütlesi buldum. Meteor mu tam emin değilim ama meteor olmasa bile, doğada saf demir cevheri kütleleri nadir bulunduğundan değerli olduğunu düşünüyorum.
Demir meteorları eski zamanlarda demir aletlerin yapımında kullanılmış. Bu yüzden yeni düşenler haricinde eski zamanlara ait demir meteoru bulmak oldukça zormuş.
Avrupayı yeniden fethedelim, böylesi daha iyi bence 🙂
Atlarız arabaya Balkanlara, kesmedi mi çık Polonya’ya, baktın orası da fos ver elini Finlandiya..
mtngrnlr(Halkalı/İST,63m)
AB’ye giremememizin sebeplerinden biri de bu bence 🙂
mtngrnlr(Halkalı/İST,63m)
Kar yağışlı günlerde; İstanbul’daki son kar yağışında gözlemlemiştim, yağışın ilk önce toz şeklinde daha sonra iri taneli olarak yağmaya devam etmesinin sebebi nedir?
Yağış şeklinle ilgili değil de yagışın miktarının artmasından dolayı daha iri taneli olmuştur diye düşünüyorum. Çünku geçen sistemde kar ilk başladığı zaman öyle etkili yağış yoktu radarda…
Yatmadan önce bir göz atayım dedim, yazma kararı verdim. Aşağıdaki yorumlarda tartıştığımız NAO konusuna biraz açıklık getireyim.
penkhy arkadaşımız NAO’nun modellerden hesaplandığını, modellerin uzun vadede ne kadar güvenilirliği varsa endekslerin de o kadar güvenilirliği olduğunu söylemek istemiş. Bunda hem fikiriz zaten, herhangi bir itirazım da olamaz. AO ve NAO endekslerine dayalı sistem tahmini de yapılamaz, bunda da hem fikiriz. Fakat, bu endeksleri doğru şekilde kullanmayı bilirseniz, orta ve uzun vadede nasıl hava olaylarının gelişebileceğini az çok kestirebilirsiniz. Benim bu sabah yaptığım NAO yorumu da bununla ilgiliydi. Sistem gelecek ya da gelmeyecek gibi bir şey de söylemedim. Sadece kuvvetli negatife meyleden NAO’nun çok kötü bir şey olduğundan bahsettim. Bahsederken de ECMWF modelinin ensemble ortalamasına göre hesaplanmış NAO verilerini kullandım.
Önce NAO’nun ne anlama geldiğini haritalarla basitçe tekrar hatırlatayım, bilmeyenler olabilir..
Aşağıda 1949 – 2010 yılları arasında kalan yıllar baz alınarak hazırlanmış Aralık – Şubat arasında görülen NAO endeksinin, yer seviyesi sıcaklıkları ile olan korelasyon haritasını göreceksiniz. Kuzey Avrupa’nın turuncu renkle, Güney Doğu Anadolu ve Afrika’nın da mor renkle boyandığını görüyoruz. Bu da demek oluyor ki, NAO endeksinin aldığı değer Kuzey Avrupa sıcaklıkları ile %70 civarında doğru orantılı, Güney Doğu Anadolu sıcaklıkları ile de %70 ters orantılı. Yani pozitif NAO = Türkiye’nin doğusunda negatif sıcaklık anomalisi; negatif NAO = Türkiye’nin doğusunda pozitif sıcaklık anomalisi.. Ayrıca dikkat ederseniz, Marmara Bölgesi kış sıcaklıkları ile NAO endeksi arasında çok da kuvvetli bir bağ yok, geçiş hattında kalmış.
Burada da, ECMWF ensemble ortalamasının bu akşamki çalıştırmasından elde edilmiş NAO endeksi tablosu var. İçi boş siyah baloncuklar bu akşamki çalıştırmayı, renkli baloncuklar sağ üst köşede görebileceğiniz geçmiş bir kaç çalıştırmayı, solda kalan gri küçük baloncuklar ise daha eski çalıştırmaları temsil ediyor.
Mesela bundan üç gün önceki akşam çalıştırmasının ortalaması uzun vadede -1’e çıkarken, bu akşamki çalıştırma ortalaması orta ve uzun vadede -2,5 civarına iniyor. Yani uzun vade (192 saat ve sonrası) her zaman riskli. Ama geçmiş tahminleri temsil eden gri küçük baloncuklara bakıldığında da ECMWF ortalama senaryosunun NAO tahmini de çok fazla bir sapma göstermemiş. Yani genellikle isabetli tahminler yapmış bu endeks hakkında. Hele hele 4-5 gün sonrası için bu endeks -2’nin altına falan iniyorsa, benim buradan çıkaracağım açık ve net tek sonuç şu olur;
ECMWF ortalama senaryosuna 144-168 saate kadar güvenin, negatif NAO = pozitif Türkiye sıcaklık anomalisi olduğunu hatırlayın ve 19 – 20 Şubat civarında görülecek soğukların %100 olmasa da çok büyük ihtimalle Kuzey ve Kuzeybatı Avrupa’da asılı kalacağını ve GFS’in aniden “U” dönüşü yapabileceğini bilin. Ama, -5’mi girer, -20’mi girer bu tip öngörüleri NAO ile filan kimse bilemez, bunu da belirteyim.
He, ECMWF de Allah değil sonuçta, orta vadede de yanılabilir elbet, ama güvenilirliği nispeten yüksek olan UKMO ve diğer modellere de baktığımız zaman yanılma olasılığının az olduğunu seçebiliyoruz.
Özetin özeti, en az 21-22 Şubat’a kadar fasa fiso devam..
Bir önceki yorumda seni kırdıysam da özür dilerim penkhy.
Sevgili Santiago, evet belki istemeden birbirimizi üzsek de sonuçta artık birbirimizi kırmadan uygar bir ortamda bu konununun tartışılmasına ve seni uykusuz bıraksak da bu konu hakkında daha fazla bilgilendirilmeye vesile olduk…(Bu arada farkında olmadan sevgili moduna bile girmişiz..14 Şubatın etkileri olsa gerek 🙂 )
İzninle sana birkaç sorum olacak…
1- Negatif veya pozitif NAO’nun en azından 180 saatlik periyot içerisinde soğukların nereye ineceğine dair bizi bilgilendirdiğinde hemfikiriz, zaten yukarıdaki verdiğin grafik de bu ilişkilendirmeyi Türkiye’nin doğusu için %70 oranla doğruluyor…Fakat Marmara için NAO endeksiyle çok kuvvetli bir bağ olmadığını sen de, grafik de ispatlıyorsunuz zaten …Mesela negatif NAO’da Türkiye’nin doğusu sıcak tarafta kalırken, orta Avrupa’ya kadar inen soğuklar bu süreçte Türkiye’de sadece İstanbul’u veya Marmara’nın bir kısmını da içine alacak şekilde genişleyip etki yapamaz mı? Tamam negatif NAO’ya göre doğu için yapılacak tahmin bu durumda tutmuş oluyor ama İstanbul için tam da grafikteki gibi ne şiş yansın ne kebap durumu olmuyor mu?
2- Grafikte Şubat ayının başında NAO neredeyse +3’lere dayanmış…Ama ben Şubat ayının başında soğuk tarafta kaldığımızı hatırlamıyorum…Uzun vadeli tahmin işine kafayı takmış biri olarak açıkçası bunun da cevabını vermeni merakla bekliyor olacağım…
“Haydi ateistler bunu da açıklayın?” fenomen cümlesi modunda oldu ama kusura bakma…Hoop geldik mi yine kusura özre? 🙂
Bunun yanısıra en azından önümüzdeki hafta sonu 23-24’üne kadar olan süreçte faso fiso olacağına, hafta ortasına kadar olan süreçte çoğunlukla kuru soğukla yetineceğimize, hafta ortasından itibaren birkaç günlük ısınma olacağına ben de hemfikirim verilere bakarak kendi yorumumca….Aynen senin tahmin ettiğin NAO verileri ışığında öngördüğün gibi..Elbette hafta ortası için GFS, ECMWF savaşını ben de heyecanla takip ediyorum..Ama bu iş yakın zaman içinde kötüye gitti mi bir daha düzelmesi mümkün görünmüyor tecrübelerime dayanarak…Kaldı ki ECMWF’nin de yakın zaman savaşlarını çoğunlukla kazandığı bilgisi aşikarken…Mart başı gelebilme ihtimali olan sistem emareleri ise tam bir harcıâlem veriler sunuyor şimdilik…
Saygılar…
Yalnızca endekslere bakarak tahmin yapılamayacağını söylemiştim dün, çünkü endeks hesaplamaları gayet komplike ve geniş bir alan için yapılıyor. İşi bilen bir hava delisi, hangi endeksi ne zaman kullanacağını, sadece bir veriyle değil genel duruma bakarak yorum yapması gerektiğini bilir.
Şimdi, İstanbul için herhangi bir sinyal olmaması Türkiye genelini değiştirmez, ülkemizin %90’ı NAO endeksi ile genellikle ters orantılı olduğundan olası bir sistemin İstanbul’da sıcaklıkları normallerin 3-4 derece altına düşürüp diğer yerlerde üzerinde olması ancak bir mucize ile mümkündür. Şu da var, negatiften pozitife doğru çıkış olduğunda soğuklar bize de yayılıyor. Ama kısa vadede bir pozitife çıkış da görünmüyor..
Şubat başında da Azor oldukça güçlüydü, fakat batıda kaldı, kuvvetli pozitif NAO’da da fazla duramayınca Azor sistemleri Orta Avrupa’ya indirdi. O yüzden diyorum, bu iş ezberle olmaz 🙂 Bir çok veriyi harmanlamak lazım.
Bu sabahki GFS diyagramı da dün bu konuyla ilgili yaptığım yorumların haklılığını ortaya çıkarıyor. Goodbye efsane welcome kestane olmuş 🙂
Sen dün diyordun, AO – NAO da modellere göre şekillenir diye.. Buyurun, GFS şekillenmiş 🙂
Sebebini de bir soru sorarak açıklamak istiyorum. Son çeyrek asırda İstanbul sahillerinde Mart ayında bütün gün yerde erimeden kalabilen kar görebildiniz mi? Cevabı hayır. Böyle bir gün en son 14 Mart 1987’de yaşanmış. Yani 100 yılda bir görülebilecek gerçek bir efsane sırasında.
Ha Mart’ta kar görebilir miyiz? Tabii ki evet. Ama Ocak ya da Şubat’ta gelecek bir sistem kadar tatmin etme potansiyeli çok düşük. O yüzden “Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır” sözü muhtemelen yanlışlığını bir kere daha ispat edecek maalesef. Umarım yanılırım ve mini bir 1987 yaşarız. Dünya’nın en mutlu insanı olurum o zaman.
Çok emin gördüm seni kiamme… Şaka bir yana, 1987’den sonra bir çokbirçok kez sabahtan akşama değil bir kaçbirkaç günden daha fazla yerde kaldığını da hatırlıyorum ben. Ancak, eğer sadece Kartal sahilinden İstanbul diye bahsediyorsan o taktirdetakdirde kesinlikle haklı olabilirsin.
MGM son durumlar haritasında Uşak şu anda karla karışık yağmurlu.Bu sene bu tip sistemlerde Uşak iyi kötü kar aldı, nedeni de yağışın orada sürekli olmasından dolayı, üst seviyelerdeki soğuk havayı yağışla beraber alt seviyelere indirmesi olabilir mi.
Modeller çok garibime gidiyor, Şimdi günlerdir gözüken sistem biraz daha zayıflamış. GFS ayın 25’i gibi sistem öngörmüş bu sistem daha soğuk gözüküyor.
Bana garip gelen, modellere göz atıyorum soğuklar hep kuzeyde birikmiş aşağı tam inemiyor. Sanki ilkbahar mevsimindeymişiz gibi modeller var hele 300 saat sonralarında resmen bahar havaları gözüküyor.
Normal olan da bu, kuzeydeki soğukların güneye inmemesi. İstanbul’da şubat ortalarının ortalama maksimum sıcaklığı 9 derece civarında.
lalaker1 (Safranbolu/Karabük, 490 m)
Aynen.Her güncelleme sonunda modeller tamamen değişiyor ve farklı bir hal alıyor 😦
çihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)
Meteoroloji’de “orajlı gün” kavramının ayrıntıları nelerdir? Mesela istasyonda akşama kadar şimşek, gök gürültüsü gözlemlendi ama tek damla yağış düşmedi. Bu orajlı gün sayılır mı? Ya da akşama kadar yağmur yağdı, sadece bir tane şimşek çaktı. Bu da orajlı gün sayılır mı? Ne demek yani orajlı gün?
Antalya’da son 1 saattir çok şiddetli bir yağış var. Şimşekler, yıldırımlar ve gök gürültüleri tabiri caizse gökyüzünde dans etmekte. Yağmur yüzünden yollar geçen Cuma günkünden bile şiddetli şuan. Zaten radardaki açık sarı renklerden de belli oluyor 🙂
Ayrıca artık bu kıştan umudunuzu kesin derim; En fazla Şubat sonu veya Mart ilk haftası gelecek orta şiddette bir sistemle bu kışı da bitiririz bence.
Herkese merhaba. Uzun zamandır sizleri takip ediyorum. Üye olmaya hep üşenmiştim. 2 yıl önce buraya geldim İstanbul’a geri dönmeyi dört gözle bekliyorum. En azından sürekli analiz edilen bir havası var. Hava delileri olmadan pek tadı olmuyor bu yağışların. Buralardan kısa bir rapor vereyim; Bu sabah saat 9’da başlayan donan yağmur aralıksız yağmaya devam ediyor. Ben lodosu buna tercih ederdim. Geceden beri radarı takip edip, sonunda buzla karşılaşmak sinir bozucu. Kar olarak başlayacağını ya da sonradan kara döneceğini düşünmüştüm ama olmadı… Bu yıl daha önce görmediğim dondurucu sisi de gördüm. O mükemmeldi. Etrafta cam kırıkları uçuşuyor gibiydi 🙂 Hatta hafif örtü bile yaptı. Bu arada kızmayın ama bu sene buralarda sağlam kış oldu. Umarım sıra artık sizdedir. .
Önümüzdeki günlerde kuvvetli negatif NAO olasılığı belirdi, bu da İngiltere – İzlanda civarına yerleşen yüksek basıncın altına, Azor dolaylarına, alçak basınç yerleşmesi demek. En kötü ihtimal yani..
NAO yaklaşık 10 – 15 günde +3 civarından -3’e iniyor.. Böyle şansın…
Evet, sistemlerin kaçma sebebinin benim iyimser tahminlerimden dolayı olduğunu kabul ediyor ve tüm hava delilerinden özür diliyorum. Mutlusundur umarım 🙂
Bu yorum çok ilginç olmuş. Madem ki Santiago tek başına düşünce ve tahmin gücüyle atmosferin gidişatını değiştirebilecek bir yeteneğe sahip, o zaman kendisinden rica edelim aynı enerjiyi kullanıp sistemleri üzerimize çeksin.
AO ve NAO verileri sonuçta modellere göre şekillenir… Modeller değiştiğinde onlar da değişir…Elbette AO ve NAO verilerine göre atmosferdeki dengelerin yerini görebiliyoruz ama bu değerlere göre sistem gelmesini ispatlayabilecek hiçbir çalışma yok ne yazık ki önümüzde ihtimallerden başka…Aralık 20’sinde ve ocak 7-8’de hangi değeri aldı bu veriler de sistemler geldi? Buyur en yakın zamandan sana örnek…İspatı?…
Yani sonuç itibariyle eksiyi bastım 🙂
Modeller-indeksler konusunda haklısınız, birçok kişi hala öğrenemedi, ama öğrenemeyenler arasında Santiago’nun olduğunu düşünmüyorum, zira kendisi burada zaten modellerden yola çıkıyor, modellerin ortaya koyduğu bir durum olan negatif NAO olasılığından söz ediyor… Bu da ancak bir olasılıktır zaten, uzun vade için üzerinde durulabilecek tek şey de bu biliyorsunuz, olasılıklar…
Bir de sayın penkhy, sizin, başka platformlarda, bir sürü olmayan ya da çok zayıf sinyallerden yola çıkarak bir sürü ileri tarihlerdeki büyük sistem olasılıklarından konuştuğunuzu bilmesem, diyeceğim ki “ne temkinli bir hava delisi”… Onun yerine, bu ne perhiz, bu ne eleştiri turşusu diyorum, hoşgörünüze sığınarak 🙂
Ben de modelleri AO ve NAO yöntemini kullanarak yorumluyorum, zaten model olmasa kim tahmin yapabilir ki? 🙂
Hem ana çalıştırmalardan elde edilen NAO endeksi, hem de ensemble ortalamalarından elde edilen NAO endeksi kuvvetli negatife iniyorsa, ve bunda tüm modeller hem fikirse (özellikle ilk 144 saat içerisinde) kıta içine doğru dalan soğuk hava yüksek ihtimalle batıya doğru çekilecektir demektir. İki kere iki dört. He, Fransa’yı vurur, İspanya’yı vurur orasını tabi ki model çalıştırması bilecek..
Bence sen AO ve NAO endeksini hesaplayanlara da (NOAA) bir mail at istersen, “kardeşim AO ve NAO’yu modellere göre hesaplıyorsunuz zaten, işiniz gücünüz yok mu her model çalıştırmasında bu çıktıları da güncelliyorsunuz, modellere baksanız yeter” deyiver, bir de eksi yolla mail olarak 🙂
Sayın Santiago, sizi uzun zamandır ilgiyle ve merakla takip ederim..Bu konulardaki bilgi dağarcığınızı da çok iyi biliyorum..Önce ispatlayabiliyorsanız soruma cevap verin,ben de bilgileneyim… Sonra dalga geçersiniz benimle…
Sanki sizi kötüleyen bir şey söylemişim gibi hemen tepki koyup savunmaya geçmişsiniz…Klasik eleştirilme psikolojisi tepkisi..Ben sadece diyorum ki uzun vadeli tahmin yapmakta endeksleri kullanmak her zaman, hatta çoğu zaman sağlıklı sonuç vermez…Her model değiştiğinde AO ve NAO da değişir..Zaten bunu siz de kabul ediyorsunuz…3-4 sene önce CNNtürk’te ”emayfa” nickli arkadaş AO’nun -2 civarı, NAO’nun da -1 +1 aralığında olduktan 10 gün sonra sistem geleceğine dair bir çıkartımda bulunmuştu…O sene nasılsa aynen dediği gibi de olmuştu 2-3 sistem…Hatta bu konu sizin blogunuzda da var…Onun varisi ilan ettiği ve şu an bizim sayfada yazan ”Karcı Hakan” Hakan Güven’le bu konuyu defalarca konuştuk ve bu verilerle yapılan tahminlerin artık tutmadığını ve hiçbir başarılı korelasyon olmadığını defaaten o da söyledi bana…
Bunun dışında, ben size modelcisiniz falan demedim ki hemen bu konuda da savunmaya geçiyorsunuz..Ayrıca bunu diyenleri de anlayamıyorum çünkü her işin başı zaten modelde bitiyor…Siz de zaten ”Hem ana çalıştırmalardan elde edilen NAO endeksi” diye başlayan cümlenizde benim söylediğimden farklı birşey söylemiyorsunuz zaten…Endekslerin de modellere göre şekillendiği konusunu geçen yıl Arif Bey’le de,onların adına yardım amacıyla kurduğum facebook sayfasında da uzun uzun tartışmıştık…
Ozan bey evet, kendi sayfamızda isabetli uzun vade tahminler yaptığım doğru ama ben bunu AO NAO verilerine bakarak yapmıyorum ki! İki yıldır diyagram gösterimleri üzerine bir araştırmam var sistem geliş tahminlerimi bu çıkartımıma göre yapmaya çalışıyorum ve belli bir yüzde de tutturmuş durumdayım… Sayfamızda geçmiş dönemlere yönelik tahmin başlık yazılarımı incelerseniz zaten bunu rahatlıkla görebilirsiniz..
Hepinize saygılar ve başarılar…
Serkan SEZENOĞLU
Yani ben iyi niyetle yaklaştıkça, siz hala egolarınıza yenik düşerek dalga geçme peşindesiniz…Böyle bir yöntem var da biz mi bilmiyoruz hesabı..Ben size küçük dağları ben yarattım demiyorum ki!…Kendimce bir yöntem geliştirmeye çalışıyorum ve ispatı da geçmişe yönelik araştırma yaparsanız sayfamızda mevcut diyorum….Ben müneccimim, illa ki ben bilirim demiyorum ki!…Modellerin öngördüğü süreç dışında zaten kesin belirleyici tahminler de yapmıyorum…Sadece şimdilik yüksek bir yüzdeyle başarılı olduğunu söylüyorum…Alaycı üslubunuza bakılırsa böyle bir şeyin mümkünatı olmadığına kanaat getirmişsiniz zaten…En iyisi bu konuyu, burada daha fazla uzatmadan kapatmak…Kalın sağlıcaklan…
Bunun için daha zaman var, senede ama zayıf ama kuvvetli genelde en fazla 3-4 sistem alabildiğimiz için ancak birkaç sene sonra olumlu bir korelasyon yakalanabilir elle tutulur ispatı için… Yani gelecek sistem zayıf olur, kuvvetli olur, yağışı ne kadar olur onu bilebilmek mümkün değil elbette birkaç günden önce siz de biliyorsunuz… Yalnızca soğumanın modellerin öngördüğü 15 günlük süreçte 1 haftadan daha uzun bir süreçte hangi tarihler arasında gelebildiğine dair arşivleyerek bilimsel dayanaklara oturtmaya çalıştığım bir çalışma… Ama dediğim gibi daha zamanı var… Sadece masumca uzun vade tahminler için bilimsel bir yöntem bulmaya çalışmak amacım… Kral olmaya çalışmak değil…
Peki, size samimi olarak başarılar dilerim. Yalnız şunu unutmayın. Bilimsel yöntem, tanımı gereği, çok net ve test edilebilir olmalıdır. Ayrıntı sayılabilecek şeyleri tahmin etmenize gerek yok, ama yine de tahmin ettiğiniz şey objektif olarak ortaya konulabilmelidir. Örneğin, tamamen atıyorum, 10, 11, ve 12. günler için İstanbul’un etrafındaki 4 x 4 derecelik alanda ortalama 850 mb sıcaklığı +-2 derece hata payıyla şu kadar derece olacak, benim yöntemimin başarı kriteri budur, demelisiniz. Kriteri kendiniz belirleyebilirsiniz, ama unutmayın ki herkes tarafından test edilebilecek, yani tamamen objektif, kişiden kişiye yorumu değişmeyecek bir kriter olmalıdır. Dediğim gibi, bir yöntem ancak bu şekilde ‘bilimsel’ olur. ‘Yüzde’lerden de ancak bundan sonra bahsedebilirsiniz. Kolay gelsin.
Yüzde konusunda haklısınız ama dikkat ettiyseniz rakam vererek değil, başarı anlamında bahsetmek istemiştim… Branşım Almanca Kimya olsa da bir dönem Biyoloji dersi de verdiğim için bilimsel yöntem çeşitlerini biliyorum ve uygulamaya çalışıyorum…Yine de teşekkürler…Sanırım birbirimizi daha iyi anlayıp tartışmayı tatlıya bağlamış bulunuyoruz…Aslında benim amacım sadece endekslere bakarak başarılı bir tahmin yapılıp yapılamayacağının tartışılmasıydı..Ben aksi taraftayım tabii ki!…Çok güvendiğim ve severek takip ettiğim Santiago da bunu ortaya atınca dayanamayıp yazmak zorunda kaldım sonradan yanlış anlaşıldığımı düşünerek çok pişman olsam da yaptığım yoruma…Birden beni de müneccim gibi atıp tutan bir tahminci zümresine koyup gard alacağınız hiç aklıma gelmemişti oysa ki…Neyse bu sayede birbirimizi daha yakından tanımış olduk..Her işte bir hayır vardır ne yapalım 🙂
hayatbu (Beşiktaş/İST 10 m)
GFS’in sadece 1 senaryosu şu anda 14 gün içerisinde -1’in altına düşüyor. Sen sanırım ECMWF modelini daha çok benimsiyorsun. Ben şahsen halen kış ihtimalinin bittiğini düşünmüyorum. Tam anlayamadım neden GFS o kadar düşürmüyor. Açıklayabilirsen sevinirim Santiago.
Bu arada enteresan bir biçimde havaların sıcak gitmesinin sebebi sen oldun gibi bir görüntü var. Bazıları havalar sıcak gittiğinden ne yapacaklarını şaşırmışlar. Ama kar yağdığı zaman onların halini de zevkle seyretmesini biliriz.
NAO hesaplamaları çok farklı olabiliyor. Climate Prediction Center nasıl bir hesaplama yapıyor bilemiyorum fakat İzlanda civarına bariz bir yüksek basınç oturuyor, Azor’a da derin bir alçak basınç, yani bariz bir kuvvetli negatif senaryosu var. O yüzden ben endekslere buradan bakmayı tercih ediyorum:
Sanırım kıyı bölgelerde 1 haftalık hafif soğumanın ardından kışa yavaş yavaş veda ediyoruz. Şimdi Cahit Sıtkı’nın “Beni bu havalar mahvetti” dizelerini hatırlayıp sessizce dağılalım.
Neredeyse bütün modeller ECMWF’nin birkaç gündür gösterdiği sinyale uyup Batı Akdeniz’de bir alçak basınç sistemi oluşturarak soğuğu Batı Avrupa’ya yöneltmiş. GFS diyagramları da karışmış doğal olarak. Bu kış bizim kışımız değil.
Santiago kadar engin bilgilerim yok ancak benimde gelecek günler için bir yorumum var. Batı Avrupa’ya yerleşen yüksek basınç çok fazla güçlü değil o yüzden eğer Santiago’nun dediği şekilde yerleşirse soğuğu İtalya kapacak.
Ancak aşağıda benim çizdiğim şekilde yerleşirse sistemi alırız. Olmazsa %70 sıcak taraftayız 🙂
Şu anda sistemin güneye inip inemeyeceği bile henüz belli değil. Bunları konuşmak için çok erken. Dikkat edersen ben okları güneye kadar indirmemişim 🙂
Önümüzdeki 1 haftada kıyılarda karın tutmasına yetecek soğuma yok, hatta belki karın yağmasına bile zar zor yeter. Sıcaklıklar ancak mevsim normallerinin altına iner (İstanbul’da bugünlerin günlük maksimum sıcaklık normali 9 derece civarında). İç kesimler için gerekli olan siklonlar da Orta Avrupa’daki yüksek basıncın zayıf olmasından dolayı bir türlü istenilen randımana ulaşamıyor. Yine de iç bölgeler kar alacaktır.
Şubat son haftasında ise büyük bir sistem için ciddi sinyaller var.. Şimdi duruma bir bakalım..
20 Şubat’tan sonra ECMWF ensemble ortalamasına göre İzlanda ve İskoçya civarlarında basınç artışı, İsveç ve Finlandiya civarlarında ise basınç düşüşü gözlemliyoruz..
Wetterzentrale GFS diyagramlarında bulabileceğimiz Avrupa’nın en kuzeyinde yer alan Jan Mayen adaları diyagramları da 20 Şubat civarında keskin bir basınç düşüşü konusunda hem fikir..
Bu diyagramlardan çıkaracağımız sonuç şu olabilir; Doğu Atlantiğe yerleşecek olan bir yüksek basınç, İsveç – Finlandiya veya Rusya’nın Kuzeybatı kesimlerinden polar kökenli sağlam bir soğuk kütleyi kıta içerisine doğru çekmeye çalışacak..
Henüz bu sistemle ilgili hiç bir şey net değil, fakat geçmiş yıllarda benzer şekilde gelmiş sistemleri incelediğimizde potansiyel olarak çok sert bir sistem olarak gözükmekte..
Eğer bu sistem gelir ve bizi de etkilerse, adını şimdiden koymak istiyorum.. MEMO..
Mükemmel, her zamanki gibi son derece analitik bir yorum. Bahsettiğin polar salınım son modellerde sıkça görülmeye başladı. Ben bu oluşumu 7-10 Mart 2011 sistemine benzetiyorum. Aynen o zaman olduğu gibi soğuk üst seviye rüzgarlarıyla yer seviyesinde üst enlemlerde fazla vakit geçirmeden -dolayısıyla yer seviyesini bir Sibirya kökenli sistem kadar soğutamadan- hızlıca güneye doğru sokulacak.
Bu oluşumla ilgili net olan şey: Çekirdeği 2011 sisteminden çok daha soğuk olacak gibi.
Net olmayan – ve en kritik detay: Bizim üzerimize olduğu kadar Orta Avrupa’ya, oradan da İtalya üzerine inip bizi sıcak tarafta bırakma ihtimalinin de olması.
Herşey yüksek basıncın oluşma biçimine (yerine ve açısına) bağlı. İnşallah gol olur.
Tarih 17.02.2013
Yer Rize/Çayeli
Rakım.401 m
Arkadaşlar, yoğunluktan dolayı Ocak ayı verilerini ancak bugün yayınlama fırsatını bulabildim kusura bakmayın, bloğumdan bakabilirsiniz.
Bu arada WeatherLink Map adresinde Sefaköy’deki Projet firmasına ait otomatik istasyonun verileri yayınlanmaya başlamış. Hayırlı olsun diyelim.
http://www.weatherlink.com/user/projet/index.php?view=summary&headers=1
Benim adıma çok çok iyi oldu 🙂
2. sıcak hava dalgası geliyor, biz soğuklar ha geldi gelicek diye tartışırken şimdi yine sıcak havalar geliyor
hemdehem de öyle böyle değil 20 dereceler tekrar ölçülecek Marmara için söylüyorum.Ve martın başı gibi gözüken soğuk
havadahava da birkaç güncellemedir bozuldu, bu kadar hayal kırıklığı yaşadığımız bir kış daha hatırlamıyorum. 😦Saat 11 30 itibariyle -7 dereceye ancak ciktik. Disarida buz gibi ruzgar ve kuru bir hava var. Peki bu cile neden?
Boston yine kara gomulsun diye… Temiz 20 cmleri var bugun.
Normalde bu kadar almiyorlar. Bu da benim sansim iste, normal sartlar altinda orada olmam lazimdi. Buraya gelirken baktim ortalamada hem daha soguk hem daha karli, dedim tamam. Gel gor ki bazen ortalama ise yaramiyor.
Neyse artik uzun vadede acisini cikaririz umarim.
Siz bakmayın modellere. Esas sistem Nisan başında. Öyle böyle değil. Yardırarak gelecek. Şaka şaka 🙂 O değil de diyagramda oluşan Şubat sonu/Mart başı hendeği epey heyecanlandırıcı görünüyor. Uzun zamandır 10-12 gün sonrası için böyle bir diyagram tablosu görmemiştim.
Öğle oldu hala hava +1 küsür derece kar yok, hiçbir atraksiyon yok. Böyle olacağına 15-17 derece falan olsa da bari çok yüklenmesem doğalgaza! Gündüz yakmazsam akşama evin içi 17.5 18’e falan iniyor, tasarruflu
kullancamkullanacağım diye zar zor 21 derece tutuyorum. Malum hem üstte hem altta hem de yan dairede şu anda kimse yaşamıyor, dairem de kuzeydoğuya bakıyor. Bayağı bir ısı kaybı oluyor öğrenci başıma iflasedecemedeceğim 15 gün içinde. Bu kuru soğuktanacaipacayip sıkıldım 😦İstanbul’daki ev ne güzel güneye bakıyordu hiç kalorifer yakmadan içerisi en az 23 derece hatta hava açıkken 26-28 derece oluyordu bir de buraya bak, rezil bir yer bu Ankara.
Yahu bu nasıl iştir. Ben İstanbul’da yakmadığımda evin içi 10 derece ve altı, yaktığımda taş çatlasın 14 – 15..
İyi tarafını düşün yazın rahat edersin 🙂
Yine yeni yeniden 🙂
http://firstwebcam.com/rochester/live-webcams-jines-restaurant
Dün ve bu sabah modellerde şubat sonu mart başı gibi yeni bir oluşum gözüktü.Diyagramlar da bunu destekliyor şimdilik.Kimsenin sesi çıkmıyor.Sütten ağzı yandı herkesin herhalde:D:D
Sokak lambasına çok dikkatli baksam da yağmur damlasından başka bir şey gözükmüyor….!!!
Pazar gecesi ve pazartesi kar yağışları daha çok Ankara ve Eskişehir`in güneyinde olacak gibi, anlaşılan bu sene bize kar görmek haram.
Söylemeyeyim diye epey tuttum kendimi ama sanırım Ankara(muhtemelen Eskişehir de) kar konusunda 2007’den kötü durumda.
Bu kış bittiğinde en kötüsünü geride bıraktık diyebilmek istiyorum. Orada olmasam da bundan daha sıcağını hayal etmek istemem.
Çok kötü bir kış hayatımda böylesini görmedim dersem abartmış olmam.(özellikle İç Anadolu`nun Batısı ve İç Ege) Eskişehir`de 20 Aralıkta 15 cm`lik kar yağmıştı, o günden sonra bugüne kadar toplamda 5 cm kar bile yağmadı.
Hehe o da bir şey mi? Koca kış 3-4 defa kar gördük Konya’da, o da havada uçuşan cinsten. En etkilisi bile çatıları azıcık beyazlattı, öğleye kadar eridi. Böyle bir kış yaşamamıştım. Berbat dediğim 2009-2010 kışında bile örtü yapan kar yağışları olmuştu. Bu kış yağmur da az yağdı. Çok kötü çok 😦
Katılıyorum. Sürekli fiyasko deyip durduğumuz 2007 senesinde daha çok kar almıştık. 5 Kasım 2006 ve 15-16 Nisan tarihlerinde dahi kar yağışı olmuştu. Fiyasko dediğimiz 2007 kışının acısı yazın kuraklık olarak çıkmıştı ve Ankara’da çok sıkıntı çekmiştik su kesintileri olmuştu. Kışı artık ben de bitirdim kafamda. Sonraki süreç için kafamda iki senaryo var:
1)2011 senesindeki serin geçen bahar mevsimi. Keşke bu basınç yerleşimleri kışın olsaydı deyip iç geçirebiliriz.
2)2007 senesindeki gibi kurak geçen bahar-yaz dönemi. Fiyasko geçen kışlardan sonra yaşanan kuraklıklar (2001-2007-2013?)
2013’ün tek sorunu sıcaklık onun dışında bol bol yağmur alıyoruz.
İnanak mı? 😀
Kardeşim buna niye seviniyorsun ki? Yine sıcak taraftayız. -10 ucu ucuna girmiş. Hepsini geçtim 400. saatlerde…..
Adam sevinmiyor ki,inanalım mı diyor?İnanma Spank dostum inanma…
Umutlarımızı karartma 😀
Bu da bugünkü cephe analizim. http://mehmetgoktug.files.wordpress.com/2013/02/13021612_2_1612.gif
İstanbul merkez 4 derece ve hava kapalı, açık olsa
dahadadaha da düşük olurdu. Keşke dünkü yağış bugün olsaydı en azından kky ve kar görme şansımız vardı.Madem kış bitti.O zaman yaza hazırlıklara başlayalım.Eğer tornadoların peşinde macera yaşamak istiyorsanız rezervasyonunuzu şimdiden yaptırın.Uzaya gitmek için milyonlarca dolar vereceğinize sadece birkaç bin dolara tornado turizmine yatırım yapıp hoş zaman!!!(kişiye göre değişir tabii) geçirebilirsiniz.Mesela ben tam bir tornado delisiyim.:)
Hiç kaçırmazdım. Ancak o kadar bölüm izledim hortumu 1 kere ancak yakaladılar 🙂
Nur topu gibi bir rekorumuz oldu. Artık en yüksek kar kalınlığı rekoru Bitlis’te değil. 🙂
Zaten orası dehşet soğuk ve kar yağışlı bir yerdir. Haziran sonuna kadar merkez dahil açık yol bulamazsınız. 🙂
Gülmekten çenem ağrıdı. Nereden bulursunuz böyle şeyleri 🙂
Sobayı yaktım oturuyorum. 🙂 Tek eksik kar yağışı.Yağmur etkisini sürdürüyor.
Ozan hocam bu gece en azından sulu kar görebilir miyim?
Eskişehir’de kar başladı.
Bence 2012 kışında çıtayı çok yükselttik. Çok şey beklemeye başladık. Bu kış için isyan edecek birileri olacaksa bu kişiler Karadeniz ve İç Anadolu insanı olmalı.
2012 kışı bence çok özeldi. Çoğu sistem gelirken güçlendi. Normalde gücünün az da olsa zayıflaması doğaldır. Hatırlar mısınız 2010 kışında ne sistemler eriyip gitti…
Sana katılmamak elde değil. Karı geçtim bir kez olsun kuvvetli rüzgar esmedi. Denizi desen bir kez olsun kabarmadı. Sözde yağmurun başkentiyiz o bile doğru dürüst yağmadı.
GüneydoğudaGüneydoğu’da bir yer gibiyiz desemodao da olmaz orada gündüzler sıcak geceler soğuk burada her ikisi de sıcak. Depresyondayım..Sevgili arkadaşlarım ve abilerim.
Ben kendi adıma kışı kapatıyorum, artık İstanbul için beklentim yok. Modeller de
malesefmaalesef her gün daha kötüye gidiyor güzelim sistem kuşa dönmüş.Modelin sonunda bile soğumadan eser yok, tam tersi baharı hatta yazı getirmiş.
Artık yağışları takip ediyorum, böylesi daha güzel.
Bilkent’ten üç arkadaşım cevizden daha büyük kar yağdığını söylemek daha yağıp yağmayacağını sormak için beni aradı. Ben de şimdi dışarı baktım. Sokullu’da da ceviz büyüklüğünde karla karışık yağmur var!
Ben de arabanın camında gördüm gelirken, yağış şiddetliyken, genelde mayıs haziranda görülebilecek kadar iri yağmur damlaları karla karışık olarak vuruyordu cama. Gelirken iki ayrı sağanağın içinden geçtim ya da yakalandım demeliyim. İkincisi Tunus Caddesi’nde sellere yol açarken 200 metre paralelindeki Büklüm Sokak’a uğramamıştı.
Bugünkü cephe analizim. Atlantik’te bulunan cepheleri çizmem yarım saatimi aldı. Gerçi ilginç bir şekil var.
Bugün mamatus bile oluştu özlemişiz bu marsık görüntülerini


Öğle balonuna göre bugün CAPE 400 civarındaymış. Ben daha önce şubatta bu kadar yüksek CAPE değeri Ankara’da görmemiştim.
Hepten
şehireşehre inmişsin üstat 🙂Çok kötü bir şeymiş şehir merkezinde yaşamak, ben kartal yuvası Bilkent’ten bakınca bütün ufku görürdüm tıpkı radar gibi çevreyi tarayabilirdim. Yurt odamın karşısındaki yamaçta habire aynı noktaya yıldırım düşerdi.
Yazın ta Bolu sınırındaki orajları görüyordum, şimdi tepeme gelmedikçe birşey göremiyorum. Eski tadı kalmadı. 😦
Çanakkale’de görmüştüm geçen sene Mammatuslar çok güzel görüntü oluşturuyorlar.Meme bulut ve Gögüs bulutlarıda deniliyormuş.

Daha önce de yüklemiştim bunu. 2 ay falan oldu sanırım. Okul dönüşü Tuzla’da çekmiştim.
Keseli ya da memeli tariflerini bir yerlerden okumuştum da göğüs bulutunu ilk kez duyuyorum. Erotik kümülonimbuslar 😀 😀 😀
Önümüzdeki günler için yayınlanan GFS çalıştırmasında gözüme çarpan bir noktayı sizinle paylaşmak istiyorum.

Burada Doğu Avrupa’da oluşan bir AB alanı görülmekte. Dönüş yönü ile rüzgarlar karadan bile olsa yağış görebiliyoruz.
Burada da hemen hemen aynı günlerde Kuzey Afrika’da oluşan bir başka AB alanı görülmekte. Dikkat çeken sadece denizden karaya doğru rüzgarlarda yağış görebiliyoruz. Alanın doğu cephesi ise kuru. Bunu açıklayabilir misiniz?
(Türkçeden çizik yememek için çok kastım :D)
Çölden kopup gelen havada nem olmaması olabilir mi ?
Her alçak basınç aynı nem miktarını içinde barındırmayabilir, ya da daha önceden nemini başka bir yerde boşaltmış olabilir.
Ancak bazı aylarda deniz yönlü rüzgar olmamasına rağmen Tunus ve Cezayir çöllerinde konvektif yağışları görüyoruz. Bu yağışlar nasıl oluyor o zaman?
Atlantik nemi olabilir ya da Ekvator kuşağından kopup gelen nem?
Yazın görülenler sağanaklar Akdeniz’den ve/veya Atlantik’ten nem adveksiyonu yapabilen alçak basınç sektöründe gelişiyor. Kışın görülenler de tamamen aynı…
Kırkikindi sezonu resmi olarak 11 Şubat 2013 Pazartesi açılmıştı. Bugün de arkası geliyor. Ankara’nın doğusu ve batısında orajlar pörtlemeye başladı. Gerçek atraksiyon budur işte

Kırkikindi sezonunda kamplı bisiklet turunda olmak çok heyecanlı oluyor. Sabah erkenden yola çıkıp, bulutların pörtlediği saat 13.00-14.00′ e kadar pedal çevirmek gerekiyor. Sonrasında radardan yardım alarak bulutlarla köşe kapmaca oynarak yol almaya çalışmak heyecanlı oluyor. Neyse ki radar sayesinde aşırı derecede ıslandığım bir deneyimim olmadı. 🙂
Hava senin tabirinle “marsık gibi” oldu ve az önce gökgürültüsü duydum. 2010 Şubat’ta da yaklaşık olarak bu günlerde gökgürültülü sağanaklar olmuştu ama o zaman hava daha ılıktı diye hatırlıyorum.
18.05.2012 – Eskişehir-İnönü’ de önümde kırkikindi zamanı. Önümde yıldırımlar dans ediyor. Sağanaktan değil, yıldırımlardan korkuyorum. Telefondan radara bakarak bulutun beni fazla etkilemeyeceğini fark ediyor ve yola devam ediyorum. Bir polis ekibi yola devam etmemem gerektiğini işaret ediyor, ama ok yaydan çıktı. 🙂 Sığınacak
hiç birhiçbir yer yok. Nitekim bulutu sıyırıyorum ve gereğinden fazla ıslanmıyorum. Uzun turlarda kırkikindi köşe kapmacası oynamak çok eğlenceli ve heyecanlı oluyor. Aynı zamanda duş imkanı sağlıyor.Bulutu sıyırdıktan sonra.
2 gün sonra Kütahya-Çavdarhisar bölgesinde kırkikindi zamanı. Sığınacak otobüs durağı bile yoktu. Yıldırım gösterisi vardı. Şansıma bunu da fazla ıslanmadan atlatıyorum.
Yıldırımlardan korunmak için bisikletimi ormanın yanına park edip, bisikletimin yanına çömeliyorum.
Ahali kar haberleri beklerken kırkikindi sezonunun açılışını bildirmen camiamızda hayal kırıklığı yaratmış olabilir bilesin. 🙂
Ben böyle havaları daha çok seviyorum. 🙂
Keşke polar atak olsa da bunun kar versiyonunu görsek.
Bu yağışların Kırkikindi yağışları olduğunu zannetmiyorum. Lakin Kırkikindi yağışları sıcak geçen günün sonlarında akşama doğru ikindi vakti oluşan konveksiyonel yağışlardır.
http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1rkikindi_ya%C4%9F%C4%B1%C5%9Flar%C4%B1
http://tr.wikipedia.org/wiki/Konveksiyonel_ya%C4%9F%C4%B1%C5%9F
Aha yeni bir tartışma daha patlak veriyor. Yağış konvektif mi değil mi?!
Konvektif yağış için parseli yükseltecek sıcaklık değeri (yani konvektif sıcaklık http://skewtmaster.com/2011/04/15/konvektif-sicaklik-ve-konvektif-yogunlasmabulut-olusum-seviyesi-tespiti/ ) mevsimine ve sinoptik şartlarına göre değişir. Atıyorum mayısın herhangi bir günü Ankara’da 21 derece konvektif sıcaklık iken, ocak ayının herhangi bir günün -0.8 derece olabilir. Mayıs ayında 500 mb’ın en fazla -16 olması gerekirken, şubatta rastgele bir günde en fazla -27 olması gerekebilir.
Ankara balon sonuçlarına bakınca, konvektif sıcaklığın 8.1 dereceymiş yani 8.1 Ankara için baraj değer hava 9.2 dereceye kadar çıkmış dolayısıyla 400 J civarında konvektif potansiyel enerji var.

Radarın kesitine bakınca 7 km civarında tepe yüksekliği olan kütleler var. Zaten yoğunlaşma depresyonu genel olaral üst seviyelerde 4-8 derece arasında değişiyor.
Balon sonuçları ile tamamen paralel bulut tepe yüksekliği bu:
Normal şartlarda stratiform bulutların oluşması bile zaten zorken nasıl bu kadar yüksek eko değerleri ile yağış yapabilsinler ? 400 civarında CAPE var.
Skew-t de cephesel enverziyonda yok. Yani ortada doğrudan bir cephe faaliyeti de yok. Karineler ortada aksini ispat size düşer, bana değil.
Yine bir isimlendirme tartışması, ama bu sefer Çerkez’e katılıyorum.
Tamam White Fox’un bu yağışlara Kırkikindi diyerek ne kastettiğini anlıyoruz, gün içinde güneşin yeri ısıtmasından kaynaklanan konvektif yağışlardan söz ediyor, ama Kırkikindi, çok uzun süredir kullanılan, baharın ikinci yarısında ve yaz başında görülen konvektif sağanaklara verilen isimdir. Hatta 40 gün sürdüğü ima edildiği için Kırkikindi denmiştir, diye biliyorum. Böyle kafamıza göre de oturmuş terimlerin anlamlarını genişletmesek bence daha iyi olur. Kırkikindilere daha var, bunlar kış sonu/bahar başı sağanakları.
Oraj sezonu desek tartışma biter sanırım 🙂
Hah, işte bu kadar! 🙂 – Ozan
Halk arasındaki ifadenin ne boş olduğunu görüyoruz.
40 gün sürecek diye bir şey yok. Zaten 40 gün arda arda süren bahar yağışı da hiçbir zaman olmuyor. Şubatın ikindi vaktiyle mayıs ve haziran döneminin ikindi vakti kıyaslandığında da yine bir vakit farkı yok. Ki zaten kırkikindi denilen yağış illa ki ikindiye doğru görülmek zorunda da değil öğleden önce de olabilir. Ayrıca sıcak çok göreceli bir şey, sıcak geçmek zorunda da değil ki.
Ben de kavramları çok sığlaştıran görüşlere karşıyım.
Aha da değiştirdin Wikipedia’yı, çok
lafsîlafzî yorum yapıyorsunuz. Birinci paragrafı tamamen ıslah ettim. 1-2 saate sisteme işler. MuhahahaHarikasın hayranız sana. Kırkikindi’nin yeni ve mükemmel tanımı nesilden nesile aktarılacak artık.
Halk arasındaki ifade bence
hiçtehiç de boş değil genelleme olarak düşünmek lazım genelde o zamanlar o vakitten oluyor. Şubatın ikindi vaktiyle mayıs ve haziranın ikindi vakti aynıasıldaaslında saat olarakdeğildedeğil de döngü olarak aynı. Kırkikindi de ikindi vakti illa olacak diye bir kavram yok ama genelde o zamana denk geldiği için halk arasında kırkikindi olarak kalmıştır.Mesela ben balık tutkunu olduğum için sabah suyu ve aksam suyu diye bir tabir vardır ve sabah ezanı ve akşam ezanında daha çok balık yaparbalıklardabalıklar da ezanı duyup atlamaz yemetabitabii 🙂 anlatmak istediğimi anlamışsınızdır umarım 🙂Türkiye’de henüz deniz etkisini yıllardır öğrenemeyen akademisyenler mevcutken, mayıstaki sağanaklarla aynı fiziksel şartlara bağlı olarak gelişen bu yağışlara kırkikindiden ayrı olarak bunları Ozan’ın dediği gibi kış sonu/bahar başı sağanakları diye ayrı bir terimlendirmeye tabi tutarsak komplikasyon ortaya çıkar. Çünkü her kış sonu ve bahar başı sağanağı konvektif olmasına bakılmamaksızın bu gruba girebilir, sağanak şeklinde olsun yeter. Hani bana diyor ya kafamıza oturmuş terimin genişletiyorsun diye ama aslında bu da bir tür başka yönde genişletme şekli, yalan mı ?
O nitelendirmenin başına konvektif bahar başı/kış sonu sağanağı da dersen zaten kırkikindi yağışları ile aynı anlamda çağırışım yaparsın, o halde niye sağ elle sol kulağa dokunuyoruz ki sol elle dokunmak varken ? 😛
Sen çok mekanik yaklaşıyorsun olaya. Bir kere dilimizde yer edinmiş bir deyim bu “Kırkikindi Yağmurları”. Bu ismi veren insanlar da aptal değildi herhalde bu yağışların 40 gün aralıksız sürmediğini görecek kadar. İsimlendirmelerde bir abartı söz konusu Türkçede. Eminim benzer şekilde abartılı ifadeleri olan başka yerel doğa olayları da vardır. Mesela Antalya’nın meşhur yağmurlarına da “Kadı Kaçıran Yağmuru” deniliyor. Şimdi ne diyelim yani? “Artık kadı yok, bunun adını değiştirelim” mi diyelim? Uzun zamandır var olan kültürel alışkanlıklar, dil alışkanlıkları öyle bir kişi yeni bir fikir sundu diye değişmez. Ha , ancak DEK gibi daha önceden bilinmeyen bir şeyi, yani yeni bir şeyi sokabilirsin terminolojiye ama var olanı değiştiremezsin. Sen istersen kendince genişlet “Kırkikindi”nin anlamını, ama kırkikindiye bu memleketteki insanların yüklediği anlam sabittir.
Abartı bile yok üstelik Anemodulion. Zira “kırkikindi” derken, “bu yağışların bu bölgelerde aşağı yukarı bu süre içinde görülebileceğini.” de ima etmiş oluyorlar… Hadi şimdi
yukarıda kiyukarıdaki cümlede yaptığım hatalarıbuldabul da göreyim. Sn. editör…Hayır verilen anlam aslında sabit falan değil.
Ha mart ayında ha şubat sonunda ya da nisan ayında İç Anadolu’da yağışla beraber şimşek çakması büyükler tarafında baharın geldiğine alâmet olarak yorumlanıyor. Kırkikindi yağışı baharda görüldüğüne göre bu anlayış bakımından ilkbahar başı ve şubatta görülenlerle de organik bağ var.
Siz 40 gün sürenin sabit olmadığını kabul ediyorsunuz.
İlla ki ikindi vakti görülmek zorunda olmadığını da kabul ediyorsunuz.
Halk arasındaki isimlendirmelerde abartı olduğunu da bizzat ikrar ettiğiniz halde, nedense sinoptik duruma göre bu yağışların mart başında ve yerde kar örtüsünün olmamasından dolayı ılık geçen şubatta da görülebilmesi hallerinde bu nitelendirmeyi inkar ediyorsunuz.
O halk dediğiniz, sağanak kelimesini de çok şiddetli yağış olarak algılıyor. Anladığı bu, o zaman biz de burada sağanak kelimesini şiddetli yağış anlamında kullanalım. Gerçek anlam uğruna burada onların anladığının aksine marjinallik yapmayalım.
Memleketin insanının yüklediği anlam sabit olmalıdır! Değil mi Anemodulion ?
“Kırkikindi” ifadesi boş bir ifade değil. Kırk sayısı Türkçede pek çok deyimde abartı anlamı katmak için kullanılıyor. “Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır” “Kılı kırk yarmak” gibi. “Kırkikindi” denmesinin sebebi bu yağışların uzunca bir süre, “özellikle” ikindi vaktinde etkili olacağını ifade etmek. Genel bir terim bu.
Radarda gösterdiğin yağış tamamen konvektif bir yağış mı ona bakmak lazım. Zira kırkikindi yağışlarını diğerlerinden ayıran özellik tamamen konvektif olmaları. Bu yağış hibritse kırkikindi sezonu açıldı diyemeyiz bence.
Konvektif, şüphe yok.
Tamamen konvektif mi acaba? Yoksa başka nedenlerde var mı? Bir sorum daha var konvektif yağışlarda ısınan havanın yükselmesiyle ve soğumasıyla içeriğindeki nemin yoğunlaşması sonucu oluşuyor bunu biliyoruz ama havanın ne kadar ısınması gerek?
Anlaşılan o ki, bu kış bir daha sahillerimizde doğru dürüst kar görme ihtimali oldukça azaldı. Daha önümüzde 1.5 ay kadar süre var. Ama yağsa da, en fazla 3-5 cm. tutar. O da vıcık olur ve ertesi güne kadar erimeden kalmaz.
Toprağım 🙂 Bay Mineral çok iyimsersin kışın bitmesine 1,5 ay var derken bizim buralarda kış bitti ama mart ayı iç ve doğu bölgeler ile Trakya için umut devam ediyor. Yağarsa cıvık kısmına katılıyorum. Neyse önümüzdeki kışlara bakacağız…
Rusya’ da meteor yağmuru hasara yol açmış. Linkteki birinci videoya dikkat.
Rus hava delileri nasıl bir totem yaptılar kim bilir. Sıkı bir kar yağışı isterlerken meteor yağmış.
http://www.meteoweb.eu/2013/02/pioggia-di-meteoriti-ad-est-degli-urali-ecco-cose-successo-nei-cieli-della-russia/185906/
Sık gittiğim ve sevdiğim bir şehirdir. Ural Dağları’nın hemen yanında. Duyunca şok oldum.
Batan güneş gibi aydınlatmış ortalığı, hem korkutucu hem güzel hem de saygıdeğer 🙂
Harika bir şey. Sonumuzun gelmesi de bunların biraz büyüğüne bakar 🙂
Nasıl bir şey düştü acaba. Türüne göre iyi para ediyor bu meteoritler.. Buralara düşse çökerdik başına hemen 🙂
http://www.meteoritemarket.com/
Ben bu çatıyı yıkan ve ikinci fotoğraftaki buzu kıran meteorların büyüklüklerini merak ediyorum.
Ben geçen sene İznik yakınlarında meteor olduğundan şüphelendiğim 1890 gramlık, doğal bir demir kütlesi buldum. Meteor mu tam emin değilim ama meteor olmasa bile, doğada saf demir cevheri kütleleri nadir bulunduğundan değerli olduğunu düşünüyorum.
Demir meteorları eski zamanlarda demir aletlerin yapımında kullanılmış. Bu yüzden yeni düşenler haricinde eski zamanlara ait demir meteoru bulmak oldukça zormuş.
Son rakamlara göre yaralı sayısı 950′ ye çıkmış. 😦
Çatısına meteor isabet eden binayla ilgili başka bir fotoğraf. Şehir adeta bombardımana maruz kalmış. http://www.meteoweb.eu/wp-content/uploads/2013/02/1360907935_0760.540×720.jpeg
Başakşehir – Kayaşehir arasında da karla karışık yağmur yağıyor.
Küçük Çamlıca kamerasına bakın!
http://tks.ibb.gov.tr/
Karla karışık yağmur yağıyor şu an, sevinmeyin canım buna bu kadar… 😦
Sevinmedim ki. Heyecanlandım 🙂 Malumunuz üzere Çamlıca’ya çok yakınım.
Tipik bir negatif NAO periyotu, ötele babam ötele 🙂
Acaba
avrupaAvrupa birliğine girsek, bu sınırda kalan sistemler ülkemize uğrar mı? 😀Avrupayı yeniden fethedelim, böylesi daha iyi bence 🙂
Atlarız arabaya Balkanlara, kesmedi mi çık Polonya’ya, baktın orası da fos ver elini Finlandiya..
AB’ye giremememizin sebeplerinden biri de bu bence 🙂
Kar yağışlı günlerde; İstanbul’daki son kar yağışında gözlemlemiştim, yağışın ilk önce toz şeklinde daha sonra iri taneli olarak yağmaya devam etmesinin sebebi nedir?
Yağış şeklinle ilgili değil de yagışın miktarının artmasından dolayı daha iri taneli olmuştur diye düşünüyorum. Çünku geçen sistemde kar ilk başladığı zaman öyle etkili yağış yoktu radarda…
Yatmadan önce bir göz atayım dedim, yazma kararı verdim. Aşağıdaki yorumlarda tartıştığımız NAO konusuna biraz açıklık getireyim.
penkhy arkadaşımız NAO’nun modellerden hesaplandığını, modellerin uzun vadede ne kadar güvenilirliği varsa endekslerin de o kadar güvenilirliği olduğunu söylemek istemiş. Bunda hem fikiriz zaten, herhangi bir itirazım da olamaz. AO ve NAO endekslerine dayalı sistem tahmini de yapılamaz, bunda da hem fikiriz. Fakat, bu endeksleri doğru şekilde kullanmayı bilirseniz, orta ve uzun vadede nasıl hava olaylarının gelişebileceğini az çok kestirebilirsiniz. Benim bu sabah yaptığım NAO yorumu da bununla ilgiliydi. Sistem gelecek ya da gelmeyecek gibi bir şey de söylemedim. Sadece kuvvetli negatife meyleden NAO’nun çok kötü bir şey olduğundan bahsettim. Bahsederken de ECMWF modelinin ensemble ortalamasına göre hesaplanmış NAO verilerini kullandım.
Önce NAO’nun ne anlama geldiğini haritalarla basitçe tekrar hatırlatayım, bilmeyenler olabilir..
Aşağıda 1949 – 2010 yılları arasında kalan yıllar baz alınarak hazırlanmış Aralık – Şubat arasında görülen NAO endeksinin, yer seviyesi sıcaklıkları ile olan korelasyon haritasını göreceksiniz. Kuzey Avrupa’nın turuncu renkle, Güney Doğu Anadolu ve Afrika’nın da mor renkle boyandığını görüyoruz. Bu da demek oluyor ki, NAO endeksinin aldığı değer Kuzey Avrupa sıcaklıkları ile %70 civarında doğru orantılı, Güney Doğu Anadolu sıcaklıkları ile de %70 ters orantılı. Yani pozitif NAO = Türkiye’nin doğusunda negatif sıcaklık anomalisi; negatif NAO = Türkiye’nin doğusunda pozitif sıcaklık anomalisi.. Ayrıca dikkat ederseniz, Marmara Bölgesi kış sıcaklıkları ile NAO endeksi arasında çok da kuvvetli bir bağ yok, geçiş hattında kalmış.
Burada da, ECMWF ensemble ortalamasının bu akşamki çalıştırmasından elde edilmiş NAO endeksi tablosu var. İçi boş siyah baloncuklar bu akşamki çalıştırmayı, renkli baloncuklar sağ üst köşede görebileceğiniz geçmiş bir kaç çalıştırmayı, solda kalan gri küçük baloncuklar ise daha eski çalıştırmaları temsil ediyor.
Mesela bundan üç gün önceki akşam çalıştırmasının ortalaması uzun vadede -1’e çıkarken, bu akşamki çalıştırma ortalaması orta ve uzun vadede -2,5 civarına iniyor. Yani uzun vade (192 saat ve sonrası) her zaman riskli. Ama geçmiş tahminleri temsil eden gri küçük baloncuklara bakıldığında da ECMWF ortalama senaryosunun NAO tahmini de çok fazla bir sapma göstermemiş. Yani genellikle isabetli tahminler yapmış bu endeks hakkında. Hele hele 4-5 gün sonrası için bu endeks -2’nin altına falan iniyorsa, benim buradan çıkaracağım açık ve net tek sonuç şu olur;
ECMWF ortalama senaryosuna 144-168 saate kadar güvenin, negatif NAO = pozitif Türkiye sıcaklık anomalisi olduğunu hatırlayın ve 19 – 20 Şubat civarında görülecek soğukların %100 olmasa da çok büyük ihtimalle Kuzey ve Kuzeybatı Avrupa’da asılı kalacağını ve GFS’in aniden “U” dönüşü yapabileceğini bilin. Ama, -5’mi girer, -20’mi girer bu tip öngörüleri NAO ile filan kimse bilemez, bunu da belirteyim.
He, ECMWF de Allah değil sonuçta, orta vadede de yanılabilir elbet, ama güvenilirliği nispeten yüksek olan UKMO ve diğer modellere de baktığımız zaman yanılma olasılığının az olduğunu seçebiliyoruz.
Özetin özeti, en az 21-22 Şubat’a kadar fasa fiso devam..
Bir önceki yorumda seni kırdıysam da özür dilerim penkhy.
Herkese iyi geceler.. Olan bizim uykuya oldu 🙂
Not: Yanlışım varsa üstadımız Ozan Hoca düzeltirse sevinirim 🙂
Sevgili Santiago, evet belki istemeden birbirimizi üzsek de sonuçta artık birbirimizi kırmadan uygar bir ortamda bu konununun tartışılmasına ve seni uykusuz bıraksak da bu konu hakkında daha fazla bilgilendirilmeye vesile olduk…(Bu arada farkında olmadan sevgili moduna bile girmişiz..14 Şubatın etkileri olsa gerek 🙂 )
İzninle sana birkaç sorum olacak…
1- Negatif veya pozitif NAO’nun en azından 180 saatlik periyot içerisinde soğukların nereye ineceğine dair bizi bilgilendirdiğinde hemfikiriz, zaten yukarıdaki verdiğin grafik de bu ilişkilendirmeyi Türkiye’nin doğusu için %70 oranla doğruluyor…Fakat Marmara için NAO endeksiyle çok kuvvetli bir bağ olmadığını sen de, grafik de ispatlıyorsunuz zaten …Mesela negatif NAO’da Türkiye’nin doğusu sıcak tarafta kalırken, orta Avrupa’ya kadar inen soğuklar bu süreçte Türkiye’de sadece İstanbul’u veya Marmara’nın bir kısmını da içine alacak şekilde genişleyip etki yapamaz mı? Tamam negatif NAO’ya göre doğu için yapılacak tahmin bu durumda tutmuş oluyor ama İstanbul için tam da grafikteki gibi ne şiş yansın ne kebap durumu olmuyor mu?
2- Grafikte Şubat ayının başında NAO neredeyse +3’lere dayanmış…Ama ben Şubat ayının başında soğuk tarafta kaldığımızı hatırlamıyorum…Uzun vadeli tahmin işine kafayı takmış biri olarak açıkçası bunun da cevabını vermeni merakla bekliyor olacağım…
“Haydi ateistler bunu da açıklayın?” fenomen cümlesi modunda oldu ama kusura bakma…Hoop geldik mi yine kusura özre? 🙂
Bunun yanısıra en azından önümüzdeki hafta sonu 23-24’üne kadar olan süreçte faso fiso olacağına, hafta ortasına kadar olan süreçte çoğunlukla kuru soğukla yetineceğimize, hafta ortasından itibaren birkaç günlük ısınma olacağına ben de hemfikirim verilere bakarak kendi yorumumca….Aynen senin tahmin ettiğin NAO verileri ışığında öngördüğün gibi..Elbette hafta ortası için GFS, ECMWF savaşını ben de heyecanla takip ediyorum..Ama bu iş yakın zaman içinde kötüye gitti mi bir daha düzelmesi mümkün görünmüyor tecrübelerime dayanarak…Kaldı ki ECMWF’nin de yakın zaman savaşlarını çoğunlukla kazandığı bilgisi aşikarken…Mart başı gelebilme ihtimali olan sistem emareleri ise tam bir harcıâlem veriler sunuyor şimdilik…
Saygılar…
Yalnızca endekslere bakarak tahmin yapılamayacağını söylemiştim dün, çünkü endeks hesaplamaları gayet komplike ve geniş bir alan için yapılıyor. İşi bilen bir hava delisi, hangi endeksi ne zaman kullanacağını, sadece bir veriyle değil genel duruma bakarak yorum yapması gerektiğini bilir.
Şimdi, İstanbul için herhangi bir sinyal olmaması Türkiye genelini değiştirmez, ülkemizin %90’ı NAO endeksi ile genellikle ters orantılı olduğundan olası bir sistemin İstanbul’da sıcaklıkları normallerin 3-4 derece altına düşürüp diğer yerlerde üzerinde olması ancak bir mucize ile mümkündür. Şu da var, negatiften pozitife doğru çıkış olduğunda soğuklar bize de yayılıyor. Ama kısa vadede bir pozitife çıkış da görünmüyor..
Şubat başında da Azor oldukça güçlüydü, fakat batıda kaldı, kuvvetli pozitif NAO’da da fazla duramayınca Azor sistemleri Orta Avrupa’ya indirdi. O yüzden diyorum, bu iş ezberle olmaz 🙂 Bir çok veriyi harmanlamak lazım.
Bu sabahki GFS diyagramı da dün bu konuyla ilgili yaptığım yorumların haklılığını ortaya çıkarıyor. Goodbye efsane welcome kestane olmuş 🙂
Sen dün diyordun, AO – NAO da modellere göre şekillenir diye.. Buyurun, GFS şekillenmiş 🙂
Bu GFS diyagramı ara çalıştırma mı? Eğer öyleyse tam tersi bir durumla da karşımıza çıkabilir.
00Z ve 12Z olanlar ana çalıştırma diye söyleniyor. Kısa ve orta vadede (168 saate kadar) bir sürpriz beklenmemeli.
”Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır.” Doğruluğunu bir kere daha ispat edecek inşallah.
Eksiyi ben bastım 🙂
Sebebini de bir soru sorarak açıklamak istiyorum. Son çeyrek asırda İstanbul sahillerinde Mart ayında bütün gün yerde erimeden kalabilen kar görebildiniz mi? Cevabı hayır. Böyle bir gün en son 14 Mart 1987’de yaşanmış. Yani 100 yılda bir görülebilecek gerçek bir efsane sırasında.
Ha Mart’ta kar görebilir miyiz? Tabii ki evet. Ama Ocak ya da Şubat’ta gelecek bir sistem kadar tatmin etme potansiyeli çok düşük. O yüzden “Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır” sözü muhtemelen yanlışlığını bir kere daha ispat edecek maalesef. Umarım yanılırım ve mini bir 1987 yaşarız. Dünya’nın en mutlu insanı olurum o zaman.
Çok emin gördüm seni kiamme… Şaka bir yana, 1987’den sonra
bir çokbirçok kez sabahtan akşama değilbir kaçbirkaç günden daha fazla yerde kaldığını da hatırlıyorum ben. Ancak, eğer sadece Kartal sahilinden İstanbul diye bahsediyorsan otaktirdetakdirde kesinlikle haklı olabilirsin.MGM son durumlar haritasında Uşak şu anda karla karışık yağmurlu.Bu sene bu tip sistemlerde Uşak iyi kötü kar aldı, nedeni de yağışın orada sürekli olmasından dolayı, üst seviyelerdeki soğuk havayı yağışla beraber alt seviyelere indirmesi olabilir mi.
Şu anki nedeni incelemedim ama bu yazıya bakın: http://skewtmaster.com/2013/02/09/13-kurali-sayisal-modellerce-yakalanamayan-lodos-kari/
Antalya fırtınaları can sıkıcı olmaya başladı. Apartmanımıza yıldırım düşmüş çok şükür cana gelen bir şey yok, elektronik cihazlarda sıkıntı var.
Bu sırada havalimanı inişlere kapatılmış uçaklar Dalaman ve Adana’ya yönlendirilmiş.
Acayip valla, Küba mısınız Karayipler mi birader…
Garip yer şu Antalya.
Çok sevdiğim, 2013 kışına ithaf edilesi bir şarkı… Bırak beni 🙂
“Ben ayrılamam sen beni bırak”
http://www.youtube.com/watch?v=eRFtm90F6AE
Modeller çok garibime gidiyor, Şimdi günlerdir gözüken sistem biraz daha zayıflamış. GFS ayın 25’i gibi sistem öngörmüş bu sistem daha soğuk gözüküyor.
Bana garip gelen, modellere göz atıyorum soğuklar hep kuzeyde birikmiş aşağı tam inemiyor. Sanki ilkbahar mevsimindeymişiz gibi modeller var hele 300 saat sonralarında resmen bahar havaları gözüküyor.
Bu seneyi hiç ama hiç beğenmedim.
Normal olan da bu, kuzeydeki soğukların güneye inmemesi. İstanbul’da şubat ortalarının ortalama maksimum sıcaklığı 9 derece civarında.
Aynen.Her güncelleme sonunda modeller tamamen değişiyor ve farklı bir hal alıyor 😦
Meteoroloji’de “orajlı gün” kavramının ayrıntıları nelerdir? Mesela istasyonda akşama kadar şimşek, gök gürültüsü gözlemlendi ama tek damla yağış düşmedi. Bu orajlı gün sayılır mı? Ya da akşama kadar yağmur yağdı, sadece bir tane şimşek çaktı. Bu da orajlı gün sayılır mı? Ne demek yani orajlı gün?
Valla ben bilmiyorum tam olarak nedir kriter. MGM’den birine sormak lazım.
Bu arada, sensiz buraların rengi soluyor hacı 🙂 Gel ara sıra.
İnşallah bundan sonra daha sık
gözükecemgözükeceğim 🙂Antalya’da son 1 saattir çok şiddetli bir yağış var. Şimşekler, yıldırımlar ve gök gürültüleri tabiri caizse gökyüzünde dans etmekte. Yağmur yüzünden yollar geçen Cuma günkünden bile şiddetli şuan. Zaten radardaki açık sarı renklerden de belli oluyor 🙂
Ayrıca artık bu kıştan umudunuzu kesin derim; En fazla Şubat sonu veya Mart ilk haftası gelecek orta şiddette bir sistemle bu kışı da bitiririz bence.
Herkese merhaba. Uzun zamandır sizleri takip ediyorum. Üye olmaya hep üşenmiştim. 2 yıl önce buraya geldim İstanbul’a geri dönmeyi dört gözle bekliyorum. En azından sürekli analiz edilen bir havası var. Hava delileri olmadan pek tadı olmuyor bu yağışların. Buralardan kısa bir rapor vereyim; Bu sabah saat 9’da başlayan donan yağmur aralıksız yağmaya devam ediyor. Ben lodosu buna tercih ederdim. Geceden beri radarı takip edip, sonunda buzla karşılaşmak sinir bozucu. Kar olarak başlayacağını ya da sonradan kara döneceğini düşünmüştüm ama olmadı… Bu yıl daha önce görmediğim dondurucu sisi de gördüm. O mükemmeldi. Etrafta cam kırıkları uçuşuyor gibiydi 🙂 Hatta hafif örtü bile yaptı. Bu arada kızmayın ama bu sene buralarda sağlam kış oldu. Umarım sıra artık sizdedir. .
Tam olarak nerdesiniz Belçika’da?
Aalst
Hoş geldiniz.
@anemo: Ne fark eder, her yer 15 metre işte, dümdüz yer 🙂
Öyle deme, 400-500 metrelik dağları var Belçika’nın 😀
Hadi ya? Ben orayı Hollanda gibi sanıyordum. Teşekkürler.
Hatta Belçika’nın en yüksek noktası da 694 metreymiş.
Aslında oralar literatürde tepe olarak geçiyor. Çok sınırlı bir alan. Ülkenin geri kalanı ölüm düzlüğü. Hollanda gibi yani 🙂
Teşekkür ederim. Aynen öyle 🙂 hatta rahatsız edecek kadar düz.
En azından Hollanda gibi %60’ı deniz seviyesinin altında değil 🙂
Hollanda’nın en yüksek noktası 330’larda
Güneş Leke sayısı bugün itibariyle 26.. Yaklaşık bir aydır aktivite oldukça sessiz ..
http://www.youtube.com/watch?v=a26Ghiolypc
Önümüzdeki günlerde kuvvetli negatif NAO olasılığı belirdi, bu da İngiltere – İzlanda civarına yerleşen yüksek basıncın altına, Azor dolaylarına, alçak basınç yerleşmesi demek. En kötü ihtimal yani..
NAO yaklaşık 10 – 15 günde +3 civarından -3’e iniyor.. Böyle şansın…
Bütün kışı bitirdin Santiago. Sen ne zaman iyimser bir tahmin yapsan her şey kötü oldu. Ama bu kıştan sen
bayabayağı tecrübe kazanmışsındır.O tecrübe de şu; hava olaylarında çok fazla değişken var. Bir veri
yaşanırsasoğuk ve kar geleceğini gösterirken diğeri bunu engelleyebilir.Polemiğe girecek vaktim yok.
Evet, sistemlerin kaçma sebebinin benim iyimser tahminlerimden dolayı olduğunu kabul ediyor ve tüm hava delilerinden özür diliyorum. Mutlusundur umarım 🙂
Senin polemiğe girecek vaktin olmayabilir ama El Nino’da polemiğe yol açacak ukalalık her daim mevcut ne yazık ki.
Bu yorum çok ilginç olmuş. Madem ki Santiago tek başına düşünce ve tahmin gücüyle atmosferin gidişatını değiştirebilecek bir yeteneğe sahip, o zaman kendisinden rica edelim aynı enerjiyi kullanıp sistemleri üzerimize çeksin.
AO ve NAO verileri sonuçta modellere göre şekillenir… Modeller değiştiğinde onlar da değişir…Elbette AO ve NAO verilerine göre atmosferdeki dengelerin yerini görebiliyoruz ama bu değerlere göre sistem gelmesini ispatlayabilecek hiçbir çalışma yok ne yazık ki önümüzde ihtimallerden başka…Aralık 20’sinde ve ocak 7-8’de hangi değeri aldı bu veriler de sistemler geldi? Buyur en yakın zamandan sana örnek…İspatı?…
Yani sonuç itibariyle eksiyi bastım 🙂
Modeller-indeksler konusunda haklısınız, birçok kişi hala öğrenemedi, ama öğrenemeyenler arasında Santiago’nun olduğunu düşünmüyorum, zira kendisi burada zaten modellerden yola çıkıyor, modellerin ortaya koyduğu bir durum olan negatif NAO olasılığından söz ediyor… Bu da ancak bir olasılıktır zaten, uzun vade için üzerinde durulabilecek tek şey de bu biliyorsunuz, olasılıklar…
Bir de sayın penkhy, sizin, başka platformlarda, bir sürü olmayan ya da çok zayıf sinyallerden yola çıkarak bir sürü ileri tarihlerdeki büyük sistem olasılıklarından konuştuğunuzu bilmesem, diyeceğim ki “ne temkinli bir hava delisi”… Onun yerine, bu ne perhiz, bu ne eleştiri turşusu diyorum, hoşgörünüze sığınarak 🙂
Ben de modelleri AO ve NAO yöntemini kullanarak yorumluyorum, zaten model olmasa kim tahmin yapabilir ki? 🙂
Hem ana çalıştırmalardan elde edilen NAO endeksi, hem de ensemble ortalamalarından elde edilen NAO endeksi kuvvetli negatife iniyorsa, ve bunda tüm modeller hem fikirse (özellikle ilk 144 saat içerisinde) kıta içine doğru dalan soğuk hava yüksek ihtimalle batıya doğru çekilecektir demektir. İki kere iki dört. He, Fransa’yı vurur, İspanya’yı vurur orasını tabi ki model çalıştırması bilecek..
Bence sen AO ve NAO endeksini hesaplayanlara da (NOAA) bir mail at istersen, “kardeşim AO ve NAO’yu modellere göre hesaplıyorsunuz zaten, işiniz gücünüz yok mu her model çalıştırmasında bu çıktıları da güncelliyorsunuz, modellere baksanız yeter” deyiver, bir de eksi yolla mail olarak 🙂
Ilık havalar herkesi bunaltmış anlaşılan 🙂
Sayın Santiago, sizi uzun zamandır ilgiyle ve merakla takip ederim..Bu konulardaki bilgi dağarcığınızı da çok iyi biliyorum..Önce ispatlayabiliyorsanız soruma cevap verin,ben de bilgileneyim… Sonra dalga geçersiniz benimle…
Sanki sizi kötüleyen bir şey söylemişim gibi hemen tepki koyup savunmaya geçmişsiniz…Klasik eleştirilme psikolojisi tepkisi..Ben sadece diyorum ki uzun vadeli tahmin yapmakta endeksleri kullanmak her zaman, hatta çoğu zaman sağlıklı sonuç vermez…Her model değiştiğinde AO ve NAO da değişir..Zaten bunu siz de kabul ediyorsunuz…3-4 sene önce CNNtürk’te ”emayfa” nickli arkadaş AO’nun -2 civarı, NAO’nun da -1 +1 aralığında olduktan 10 gün sonra sistem geleceğine dair bir çıkartımda bulunmuştu…O sene nasılsa aynen dediği gibi de olmuştu 2-3 sistem…Hatta bu konu sizin blogunuzda da var…Onun varisi ilan ettiği ve şu an bizim sayfada yazan ”Karcı Hakan” Hakan Güven’le bu konuyu defalarca konuştuk ve bu verilerle yapılan tahminlerin artık tutmadığını ve hiçbir başarılı korelasyon olmadığını defaaten o da söyledi bana…
Bunun dışında, ben size modelcisiniz falan demedim ki hemen bu konuda da savunmaya geçiyorsunuz..Ayrıca bunu diyenleri de anlayamıyorum çünkü her işin başı zaten modelde bitiyor…Siz de zaten ”Hem ana çalıştırmalardan elde edilen NAO endeksi” diye başlayan cümlenizde benim söylediğimden farklı birşey söylemiyorsunuz zaten…Endekslerin de modellere göre şekillendiği konusunu geçen yıl Arif Bey’le de,onların adına yardım amacıyla kurduğum facebook sayfasında da uzun uzun tartışmıştık…
Ozan bey evet, kendi sayfamızda isabetli uzun vade tahminler yaptığım doğru ama ben bunu AO NAO verilerine bakarak yapmıyorum ki! İki yıldır diyagram gösterimleri üzerine bir araştırmam var sistem geliş tahminlerimi bu çıkartımıma göre yapmaya çalışıyorum ve belli bir yüzde de tutturmuş durumdayım… Sayfamızda geçmiş dönemlere yönelik tahmin başlık yazılarımı incelerseniz zaten bunu rahatlıkla görebilirsiniz..
Hepinize saygılar ve başarılar…
Serkan SEZENOĞLU
Serkan Bey, bence hemen patent başvurusunda bulunup müthiş yönteminizin haklarını korumaya alın.
Yani ben iyi niyetle yaklaştıkça, siz hala egolarınıza yenik düşerek dalga geçme peşindesiniz…Böyle bir yöntem var da biz mi bilmiyoruz hesabı..Ben size küçük dağları ben yarattım demiyorum ki!…Kendimce bir yöntem geliştirmeye çalışıyorum ve ispatı da geçmişe yönelik araştırma yaparsanız sayfamızda mevcut diyorum….Ben müneccimim, illa ki ben bilirim demiyorum ki!…Modellerin öngördüğü süreç dışında zaten kesin belirleyici tahminler de yapmıyorum…Sadece şimdilik yüksek bir yüzdeyle başarılı olduğunu söylüyorum…Alaycı üslubunuza bakılırsa böyle bir şeyin mümkünatı olmadığına kanaat getirmişsiniz zaten…En iyisi bu konuyu, burada daha fazla uzatmadan kapatmak…Kalın sağlıcaklan…
Yönteminizi bu blogda bağımsız bir yazıyla tanıtabilirsiniz isterseniz. Keşke hakikaten bir şey bulmuş olsanız da yerin dibine geçsem.
Bunun için daha zaman var, senede ama zayıf ama kuvvetli genelde en fazla 3-4 sistem alabildiğimiz için ancak birkaç sene sonra olumlu bir korelasyon yakalanabilir elle tutulur ispatı için… Yani gelecek sistem zayıf olur, kuvvetli olur, yağışı ne kadar olur onu bilebilmek mümkün değil elbette birkaç günden önce siz de biliyorsunuz… Yalnızca soğumanın modellerin öngördüğü 15 günlük süreçte 1 haftadan daha uzun bir süreçte hangi tarihler arasında gelebildiğine dair arşivleyerek bilimsel dayanaklara oturtmaya çalıştığım bir çalışma… Ama dediğim gibi daha zamanı var… Sadece masumca uzun vade tahminler için bilimsel bir yöntem bulmaya çalışmak amacım… Kral olmaya çalışmak değil…
Peki, size samimi olarak başarılar dilerim. Yalnız şunu unutmayın. Bilimsel yöntem, tanımı gereği, çok net ve test edilebilir olmalıdır. Ayrıntı sayılabilecek şeyleri tahmin etmenize gerek yok, ama yine de tahmin ettiğiniz şey objektif olarak ortaya konulabilmelidir. Örneğin, tamamen atıyorum, 10, 11, ve 12. günler için İstanbul’un etrafındaki 4 x 4 derecelik alanda ortalama 850 mb sıcaklığı +-2 derece hata payıyla şu kadar derece olacak, benim yöntemimin başarı kriteri budur, demelisiniz. Kriteri kendiniz belirleyebilirsiniz, ama unutmayın ki herkes tarafından test edilebilecek, yani tamamen objektif, kişiden kişiye yorumu değişmeyecek bir kriter olmalıdır. Dediğim gibi, bir yöntem ancak bu şekilde ‘bilimsel’ olur. ‘Yüzde’lerden de ancak bundan sonra bahsedebilirsiniz. Kolay gelsin.
Yüzde konusunda haklısınız ama dikkat ettiyseniz rakam vererek değil, başarı anlamında bahsetmek istemiştim… Branşım Almanca Kimya olsa da bir dönem Biyoloji dersi de verdiğim için bilimsel yöntem çeşitlerini biliyorum ve uygulamaya çalışıyorum…Yine de teşekkürler…Sanırım birbirimizi daha iyi anlayıp tartışmayı tatlıya bağlamış bulunuyoruz…Aslında benim amacım sadece endekslere bakarak başarılı bir tahmin yapılıp yapılamayacağının tartışılmasıydı..Ben aksi taraftayım tabii ki!…Çok güvendiğim ve severek takip ettiğim Santiago da bunu ortaya atınca dayanamayıp yazmak zorunda kaldım sonradan yanlış anlaşıldığımı düşünerek çok pişman olsam da yaptığım yoruma…Birden beni de müneccim gibi atıp tutan bir tahminci zümresine koyup gard alacağınız hiç aklıma gelmemişti oysa ki…Neyse bu sayede birbirimizi daha yakından tanımış olduk..Her işte bir hayır vardır ne yapalım 🙂
GFS’in sadece 1 senaryosu şu anda 14 gün içerisinde -1’in altına düşüyor. Sen sanırım ECMWF modelini daha çok benimsiyorsun. Ben şahsen halen kış ihtimalinin bittiğini düşünmüyorum. Tam anlayamadım neden GFS o kadar düşürmüyor. Açıklayabilirsen sevinirim Santiago.
Bu arada enteresan bir biçimde havaların sıcak gitmesinin sebebi sen oldun gibi bir görüntü var. Bazıları havalar sıcak gittiğinden ne yapacaklarını şaşırmışlar. Ama kar yağdığı zaman onların halini de zevkle seyretmesini biliriz.
NAO hesaplamaları çok farklı olabiliyor. Climate Prediction Center nasıl bir hesaplama yapıyor bilemiyorum fakat İzlanda civarına bariz bir yüksek basınç oturuyor, Azor’a da derin bir alçak basınç, yani bariz bir kuvvetli negatif senaryosu var. O yüzden ben endekslere buradan bakmayı tercih ediyorum:
GFS NAO
Sanırım kıyı bölgelerde 1 haftalık hafif soğumanın ardından kışa yavaş yavaş veda ediyoruz. Şimdi Cahit Sıtkı’nın “Beni bu havalar mahvetti” dizelerini hatırlayıp sessizce dağılalım.
ECMWFvsGFS


Kim kazanır?
Istatistiksel olarak ECMWF’in daha başarılı olduğu biliniyor.
Bir de bu renk skalası çok sinir bozucu, hiç beğenmedim. -2 derece yeşille mi gösterilir yahu bahar gibi 😦
Hangisi kazanırsa kazansın değişmeyen gerçek şu ki biz 8 Ocak’tan bu yana daimi “loser” ıyız bu kışın.
Avrupa’daki son sıcaklıklara baktım da sanki kimsede pek birşey yok gibi. Avrupa geneli sıcak geçiriyor diyebiliriz.
İkisi de olmaz, ortası bulunur bence 🙂
Yine çizmedekilere yarar diyorsun.
Hiç kimseye yaramaz bence. Kayda değer bir oluşum yok.
Neredeyse bütün modeller ECMWF’nin birkaç gündür gösterdiği sinyale uyup Batı Akdeniz’de bir alçak basınç sistemi oluşturarak soğuğu Batı Avrupa’ya yöneltmiş. GFS diyagramları da karışmış doğal olarak. Bu kış bizim kışımız değil.
İtalya-Avusturya sınırındaki Passo di Pramollo’ dan güncel bir görüntü. Alıntı yeri: Terramoti Live Facebook sayfası. https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/59711_548212245211942_55087216_n.jpg
Bu karları dünyanın her yerinden çalıyorlar hocam. Senden benden tırtıkladıkları karları yığmışlar.
İzmir Bozdağ’da çığ düşmüş – http://www.ntvmsnbc.com/id/25421894
Santiago kadar engin bilgilerim yok ancak benimde gelecek günler için bir yorumum var. Batı Avrupa’ya yerleşen yüksek basınç çok fazla güçlü değil o yüzden eğer Santiago’nun dediği şekilde yerleşirse soğuğu İtalya kapacak.
Ancak aşağıda benim çizdiğim şekilde yerleşirse sistemi alırız. Olmazsa %70 sıcak taraftayız 🙂
Şu anda sistemin güneye inip inemeyeceği bile henüz belli değil. Bunları konuşmak için çok erken. Dikkat edersen ben okları güneye kadar indirmemişim 🙂
Haha… Hafızalardan silinmeyecek bir soğuk hava dalgası: MEMO 🙂
Önümüzdeki 1 haftada kıyılarda karın tutmasına yetecek soğuma yok, hatta belki karın yağmasına bile zar zor yeter. Sıcaklıklar ancak mevsim normallerinin altına iner (İstanbul’da bugünlerin günlük maksimum sıcaklık normali 9 derece civarında). İç kesimler için gerekli olan siklonlar da Orta Avrupa’daki yüksek basıncın zayıf olmasından dolayı bir türlü istenilen randımana ulaşamıyor. Yine de iç bölgeler kar alacaktır.
Şubat son haftasında ise büyük bir sistem için ciddi sinyaller var.. Şimdi duruma bir bakalım..
20 Şubat’tan sonra ECMWF ensemble ortalamasına göre İzlanda ve İskoçya civarlarında basınç artışı, İsveç ve Finlandiya civarlarında ise basınç düşüşü gözlemliyoruz..
Wetterzentrale GFS diyagramlarında bulabileceğimiz Avrupa’nın en kuzeyinde yer alan Jan Mayen adaları diyagramları da 20 Şubat civarında keskin bir basınç düşüşü konusunda hem fikir..
Bu diyagramlardan çıkaracağımız sonuç şu olabilir; Doğu Atlantiğe yerleşecek olan bir yüksek basınç, İsveç – Finlandiya veya Rusya’nın Kuzeybatı kesimlerinden polar kökenli sağlam bir soğuk kütleyi kıta içerisine doğru çekmeye çalışacak..
Henüz bu sistemle ilgili hiç bir şey net değil, fakat geçmiş yıllarda benzer şekilde gelmiş sistemleri incelediğimizde potansiyel olarak çok sert bir sistem olarak gözükmekte..
Eğer bu sistem gelir ve bizi de etkilerse, adını şimdiden koymak istiyorum.. MEMO..
Amerika’nın Nemo’su varsa bizim de Memo’muz var 🙂
Herkese iyi günler…
Hahaha Forza Memo! 😀
Mükemmel, her zamanki gibi son derece analitik bir yorum. Bahsettiğin polar salınım son modellerde sıkça görülmeye başladı. Ben bu oluşumu 7-10 Mart 2011 sistemine benzetiyorum. Aynen o zaman olduğu gibi soğuk üst seviye rüzgarlarıyla yer seviyesinde üst enlemlerde fazla vakit geçirmeden -dolayısıyla yer seviyesini bir Sibirya kökenli sistem kadar soğutamadan- hızlıca güneye doğru sokulacak.
Bu oluşumla ilgili net olan şey: Çekirdeği 2011 sisteminden çok daha soğuk olacak gibi.
Net olmayan – ve en kritik detay: Bizim üzerimize olduğu kadar Orta Avrupa’ya, oradan da İtalya üzerine inip bizi sıcak tarafta bırakma ihtimalinin de olması.
Herşey yüksek basıncın oluşma biçimine (yerine ve açısına) bağlı. İnşallah gol olur.
Memo’ ya +1. Bu isim önerisini çok beğendim.