Modeller keyif kaçırıyor hiç bakasım yok, havalardan soğudum. Hele şu diyagramı çıkardılar kaba taslak görüyoruz 2 haftayı bu işin iyice keyfini kaçırdılar
Ben İstanbul için konuşuyorum.Haritaya bakarsak 110 kg’dan az alan yer yok.
Ama bide 18 tane otomatik istasyonu inceliyorum.50 kg’dan fazla alan yok.
Nasıl doğru oluyor?
Gerçeği yansıtmayan özensiz bir harita hazırlanmış. İstanbul için Sarıyer ve Şile’yi baz alıp bu 2 istasyonun yağışına göre diğer alanları boyamışlar. Ellerinde çok fazla istasyonun değeri varken neden nufusun az olduğu kuzey kesimlerden 2 istasyon seçildiğini sormak lazım.
“Şekil” yapmak diye tam da buna deniyor işte… Önemli olan “şekli” hazırlamak, içeriğinin bir önemi yok.
hayatbu (Beşiktaş/İST 10 m)
Eskiden yok bilimsellik, yok 3 günden sonra tahminlere güvenilmez, yok 7 günden sonra müneccimlik diye konuşulurdu buralarda. Gördüğüm kadarıyla “Efsane 87liler” burayı da basmış. Bir durun yahu kışın başlangıcı 21 Aralık güya, herkes niye kış gelmedi diyor. Kasımın ilk yarısına kadar ortalama üstü sıcaklık var diye kışı bitirdiniz nerdeyse.
Arşivlere baktığımda geçtiğimiz ekim ayının 20C ortalamayla ölçümlerin yapıldığı aralıktaki en sıcak ikinci ekim olduğunu gördüm. Daha sıcak olanı 20.7C ile 1932 Ekim’i. Üçüncü en sıcak ise 1966 Ekim ayı. 1933 kışı da 1967 kışı da gayet normal sıcaklıkta, hatta soğuk geçmiş. Kasım ayı da dediğiniz gibi sıcak ve 16C ortalamada şuan. 1923 Ekim’i 17.1C ve Kasım’ı da 16C imiş. 1924 kışı sert bir kışmış.
Kısaca şunu demek istiyorum. Bunun blogta çok muhabbeti yapıldı.Yok sıcak yaz soğuk kış mı demek veya ılık sonbahar olursa kar yağmaz mı vs. Genelde soğuklar erken basınca toprak soğuduğundan tekrar tekrar kar yağışı görmek mümkün olmasına rağmen; böyle genel bir yargıya varmak mümkün değil. Yani ekim-kasım sıcak geçti off yine kış yok vs. çok geçersiz yargılar. Ayrıca Kasım’ın sonuna 15 gün varken modellere bakıp ayın sonuyla ilgili birşeyler söylemek de çok doğru değil. O modeller binbir takla atar daha. Bence hazır sıcak ve güneş varken tadını çıkarın ki kar yağdığı zaman da eğlenebilesiniz. Açıkçası ben de Ozan gibi kar yağışına olan ilgi ve sevgimi kaybetmememe rağmen sıcak ve güneşli havalara olan ilgimin arttığını hissediyorum.
Hocam illa kar yağıcak her sene yağıyor.Sonbaharı yaşayamadık koskoca 3 ay gitti bu bana koyuyor valla.Bu aylarda ben şemsiyeyle dolaşırdım rüzgar eserdi üşürdük.Bu sene bunları yaşayamadım.
İlk izlenim önemlidir kışın habercisi bana göre sonbahar’dır.Sonbaharda ortada ilk bahar gibi geçiyor.
Yaptığım tahmin şaka karışık böyle giderse valla aralığa kadar soğuk göremiycez demiştim.Her şakada bir gerçeklik payı vardır.Gün yaklaşıyor ve modeller benim tahminimi destekliyor öyle garipki modellerin sonunda dahi soğuma yok.
Geçen hafta yuvarlama olarak böyle giderse aralığa kadar yb etkisinde kalıcaz demiştim valla bi ara modeller iyi çıkıyordu ama soğuklar son güncellemelerde kayboldu yani tahmınım tutuyor gibi keşke tutmasa soğuklar gelse en azından yağmur gelse.
Ozan abi bu sene sanki şöylşe bir durum var bir tane sistem geliyor arkasından 2 hafta sistem gelmiyor gelen sistemlerde kısa süreli oluyor.
6-15 Kasım arasında düşen toplam yağış miktarını haritada gösterdim;
(Not:Tıklayınca büyür.)
İnternette bulabildiğim, aradığıma en yakın Türkiye haritası buydu 🙂 Neyse.
20’şer milimetrelik aralıklara göre renklendirdim değerleri.
Bu haritaya göre söz konusu dönemin yağış rekortmenleri şöyle;
1-Giresun, 178 mm
2-Adana, 163 mm
3-Rize, 159 mm
4-Ordu, 150 mm
5-Anamur, 133 mm
İlk 5’i takip eden, 50 mm ve üzerinde yağış alan yerler ise;
6-Antakya, 126 mm
7-Samsun ve Silifke, 116 mm
8-Kahramanmaraş,114 mm
9-İskenderun, 112 mm
10-Manavgat, 110 mm
11-Alanya, 109 mm
12-Hakkâri, 107 mm
13-İnebolu, 104 mm
14-Mersin, 98 mm
15-Hopa, 90 mm
16-Cide, 86 mm
17-Bingöl, 84 mm
18-Sarıyer, 76 mm
19-Sinop, 74 mm
20-Tunceli, 69 mm
21-Trabzon, 68 mm
22-Sivas, 67 mm
23-Konya Ereğli’si ve Zonguldak, 66 mm
24-Beyşehir, 65 mm
25-Akşehir ve Tokat, 64 mm
26-Bitlis, 58 mm
27-Mardin, 56 mm
28-Çorum ve Muş, 55 mm
29-Adıyaman, 54 mm
30-Elazığ, 52 mm
31-Adapazarı, 51 mm
32-Amasya, Malatya, Şanlıurfa ve Yozgat, 50 mm
Command-ouz (Bayrampaşa/İST, 152m)
Anemo çalışman süper olmuş ancak harita ile turkuaz renkli yazılar biraz karışmış gibi gözüküyor.Bence bu çalışmayı aşağıda ki haritada kırmızı renk tonlarıyla gösterirsen harika olur.
Hem çözünürlüğü yüksek olsun hem de yerleşim yerlerinin adını göstersin istedim harita. Sonuçta hepimiz harita konusunda çok usta değilizdir diye tahmin ediyorum. İsimsiz bir harita yaparsam, sadece yağış miktarıyla temsil edilen yerin neresi olduğunu bilemeyenler çıkacaktı mutlaka.
Benim de dikkatimi çekmişti bu durum, çünkü 2 yıldan beri özellikle Avustralya kaynaklarında Antartika’daki buzulların arttığına dair haberler okuyordum.
Mevcut diyagramların yaz diyagramlarından farkı yok, modeller desen öyle, 850 hPa’da 0C bile henüz giremedi. Söyleyecek söz, bakacak endeks filan da kalmadı.
Aynen dediğiniz gibi,heyecan bitti bende de,hele bu yağmursuzluk iyice canımı sıkıyor.Soğumayı bırakıyorum bir kenara,yağmur yağsın bari ama oda yok ne yazık ki.
Dediğiniz gibi,ay sonuna kadar havaya bakmamak lazım.Aralık başına kadar kuru soğuktan başka bir şey yok gibi.Zaten kış mevsiminin ilk ayı Aralık aceleye gerek yok soğuk hava da o zaman sokulacak gibi görünüyor.
Santiago çok haklısın. İşin ilginç yanı Kuzey Amerika’ya da sıcak hava dalgası giriyor ve nerdeyse Kanada bile etkileniyor. Japonya civarında da bir soğuk yok. İnsan düşünüyor nerde bu soğuklar . Modellerde baktığımızda birbirinin kopyası haritalardan gına geldi.Modelleri bilmediğimiz internetin bile olmadığı senelerde ne kadar da hareketli geçermiş bu sonbahar günleri. Cidden bir tuhaflık var ve canımı sıkıyor. Neleri özledim biliyormusun. Sağlam bir soğuk hava dalgası öncesindeki serin esen lodosu, onun getirdiği yosun kokusunu , sağnakları , sıcaklığın 18 den 5 c lere 1 saat içinde düşüşünü , uzun suren hafif ince romantik sonbahar yağmurlarını, ve yağışın bitimine doğru yağmurun kara dönüşünü ve tam döndüğü an kesilmesini. Sistemin arkasındaki ayazı. Sanki buralar önceleri yaşadığım yerler değil başka bir şehrideyiz başka bir eklime alışıyoruz. Ciden isyan ediyorum artık
kaç gündür moralim bozuk havalar hep aynı diye.ama bu sabah accuweather 25 kasımdan itibaren olayı değiştirmiş kar soğuk yağmur görünce yeniden hayata bağlandım.inşallah bu sefer değişmez.
GFS ana çıktısından destansı bir başkaldırış izliyoruz. Ana çıktı bu gidişe bir dur demek için, White Fox gibi statükoculara korkmadığını göstermek için, karlı ve soğuk günler için bayrak açtı. Arkasındayız.
Geçen hafta nezleydim. İyileşiyorum derken dün akşam ateşim çıktı, bitkinleştim. 2 derse girip geri kalan derslere de girmedim. Doktor grip olmuşsun dedi. Neden şu hastalıklar soğukçuların başına gelmez ki, bu mudur adalet ?
Şuna bak limon kışı yaşayan Didim’de ikamet ediyor, soğuk soğuk diye bitiyor!
Sana göre ne var. Senin Didim soğusa da Bilkent’in şu anki hali gibi anca olur. İstanbul iki kar görcek diye hep soğukların en çetin kısmını hep ben yaşıyorum 😦 Uzaktan davulun sesi hoş gelir tabi
Biraz da benim duygularımı anlayın. Üstüme gelmeyin zaten hastayım 😦
Giresun da son bir haftada 163 kg yağmur şeklinde yağış düşmüş..
Command-ouz (Bayrampaşa/İST, 152m)
Kasım’ın ilk iki haftası:
Sıcaklık ortalamaları ve yağış değerleri:
Balmumcu:16.1 derece-51.1 kg.
Kadıköy:16.1 derece-42.2 kg.
Beyazıt:16.0 derece-43.8 kg.
İstinye:15.5 derece-89.6 kg.
Şile:15.1 derece-40.4 kg..
Akatlar:15.5 derece-59.2 kg.
Kilyos:15.6 derece-45.2 kg.
Kasım uzun yıllar sıcaklık ortalamaları ve yağış değerleri:
Florya:11.5 derece-85.3 kg.
Göztepe:11.6 derece-86.0 kg.
Kartal:11.9 derece-74.3 kg.
Kilyos:11.5 derece-95.7 kg.
Kireçburnu:11.5 derece-100.7 kg.
Bahçeköy:10.2 derece-134.8 kg.
Şile:11.3 derece-97.0 kg.
Kandilli:11.4 derece-103.5 kg.
Kasım da şu anki görünüm ve beklentiler dahilinde 3-4 derece arasında mevsim normalleri üstünde kalacak gibi. Bu üstüste 6. ay oluyor. Son 4 yıldır böyle bir dönem hatırlamıyorum. Yine de bakmak lazım.
Command-ouz (Bayrampaşa/İST, 152m)
Hocam havaların biraz soğuması bizi aldatıyor.Aslında Ekim’den de daha fena durumdayız.Ekim’de o kadar sıcaklara rağmen ortalama sıcaklıklar 3.5-4 derece yüksek çıktı ancak şu an ortalamaların yam 4-4.5 derece üzerindeyiz ve gidişata göre daha da artabilir.Yağışlar da yine büyük ihtimalle ortalamanın altında kalacak.
Şu anki görüntüye göre haklısın ama ben en azından son haftanın mevsim normalleri civarında veya en azından 1-2 derece üstünde kalarak ortalamayı düşüreceğini hesap ettim. Çok mu iyi niyetli olmuşum acaba. 🙂
İstanbul barajları hala %50’yi geçemedi.Ozan abi bence kuraklık var bu sene istenilen sonbahar yağışlarını alamadık açıkcası bu havalar canımı sıkıyor 😦
Command-ouz (Bayrampaşa/İST, 152m)
Barajların son 1 yıldaki doluluk oranları:
Yıllara göre İstanbul’un ilk 10 ayda aldığı yağışlar:
GFS Ensemble’da yer alan kırmızı 30 yıllık ortalama çizginin her sene, bir önceki seneye göre güncellenmesi gerekmez mi? Sanırım 1961-1990 yılları arasını baz alıyorlar. Şu andaki grafik bizi “sıcaklıklar normallerinin 1-2 derece üzerinde seyredecek” tahminini yapmaya yönlendiriyor. Ama son 20 yılda sıcaklıklarda yükselme eğilimi var ise ve gerçekten son 30 yıl baz alınsa önümüzdeki günler “normal” sayılabilir.
Niğde’nin etrafındaki dağlardan en yükseği sanırım… Güneş’e kafa tutuyor 🙂 Bu arada gök yüzünü süsleyen şeffaf sirrüsler güzel görüntülere sebep oluyor.
Command-ouz (Bayrampaşa/İST, 152m)
Bu resim niye bu kadar eksi aldı anlamadım.Bu arada cirruslar ve cirrostratuslar çok özel buz kristalleridir.Dün 22 derece halesi görücem diye az daha gözlerimi bozuyordum 🙂
Giresun tam bir haftadır yağmurlu.Yağmur dün 6 saat ara verse de, geceden itibaren tekrar etkili olmaya başladı ve bugün etkisini sürdürüyor.Ozan hocam size bir sorum olacaktı:Türkiye de herhangi bir yerde sürekli en fazla kaç gün yağış olmuştur?
Üst üste kaç gün olduğuna verilerden bakmak lazım ama tahminen Karadeniz kıyısında bir yerlerdedir rekor… 20-25 gün olabileceğini tahmin ediyorum… Belki de daha fazla…
20 kasımdan sonra belli olur herşey erken sevinme bence… 🙂 Bakarsın veriler son 1 gün kala görür herşeyi… Ozan ağabeyin saatli yorumladığı harita herşeyi açıklıyor zaten.
Erken sevinmek ayrı birşey, gidişata bakıp dalga geçmek ayrı birşey… 20 kasımdan sonra neyi nasıl yorumlayacağımı sakın bana bir daha bana izah etmeye çalışma
İzleyin, izlettirin. Ozan Hocam kusura bakma siz de çok başarılısınız ama, bu kadar tutarlı, gerçekçi bir tahmin bugüne kadar izlemedim. Bu kış için tüm kuşkularım kayboldu.
Sandy bodoslama Atlantic City’den girmiş. Ünlü “Boardwalk” darmadağın olmuş bu arada.
Command-ouz (Bayrampaşa/İST, 152m)
Bazı istasyonların bu yıl şu ana kadar ki toplam yağışları:
Ömerli=825.0 mm.
Şile=789.6 mm.
Kemerburgaz=612.6 mm.
İstinye=543.7 mm.
Kadıköy=535.0 mm.
Balmumcu=428.8 mm.
Akatlar=477.4 mm.
Beyazıt=413.8 mm.
Ozan abi şu an istanbul’da yaşanan havaya pastırma yazı denebilir mi? Hava enterasan soğuk değil ama üşüyorum ev soğuk dışarısı da belli değil sıcak mı soğuk mu açıkcası üşüyorum sanki dışarıda kar havası varmış gibi.
Aranıza girmiş gibi olacağım ama, bilinen haliyle “pastırma yazı” aslı ise “pastırma Ayazı” diye tabir edilen ve genel olarak Batı Karadenizin iç bölgelerini de içine alacak şekilde İç Anadoluda Ekim sonu ile Kasım ayı içine denk gelen her hangi bir tarihde yaklaşık 1 hafta kadar süren gündüzlerin sıcak ve gecelerin ise soğuk geçtiği dingin dönem. Bu döneme bu adın verilmesinin sebebi ise, pastırmanın bu hava şartlarında mükemmel olgunluğa ulaşması. Valla ben böyle duydum. Kayseri civarında böyle derler yani…
Şimdi baktım da.. Ben dahil farklı zaman dilimleri dile getirmişiz. Ozan Bey’in de belirttiği gibi sonuçta subjektif bir dönemden bahsediyoruz. 70 li ve 80 li yıllarda halk ve özellikle balıkçılar arasında Kasım 5 – 12 aralık olarak net bir şekilde tanımlanırdı. Bir havadelisi ve balık avı meraklısı olarak bunu gayet iyi hatırlıyorum. Bunun nedeni olarak ta 27-28 ekim balık fırtınası, takiben 2-7 kasım kuş güçü fırtınaları ile önce bir kış porvası, sonrasında 9-12 aralık karakış fırtınasına kadar nispeten yağışsız ve gündüzleri ılıman havaları barındıran pastırma yazı veya ayazı dediğimiz dönem.En az 35 yıldır bu döngüyü deli gibi takip ettiğimden gerçek kış koşullarının başlangıcı olarak hep 12 aralık tarihini öne sürüyorum.
İnşallah pastırma yazı modunda geçmekte olan bu sonbahar aylarının acısını kış ayları istatistik filan dinlemeden kışlık ederek bir güzel çıkartır da hepimizin gönlü feraha erer. Kasım geldi, daha üşüyemedim. Üşümek için kamplı bisiklet turu yapmak zorundamıyım? 🙂
Ben maddi unsura bakarım.
Pastırma kurutmaya yetmeyen sıcaklıkların hüküm sürdüğü döneme pastırma yazı falan demem.
Son 4-5 gündür Bilkent’te pastırma falan kurutamassın, kaldırım araları bile kurumadı daha! Bence de Ozan’ın dediği gibi ekimin çoğu pastırma yazı idi, ama şuan pastırma yazı yaşadığıma inanmıyorum.
Bu sabah çalıştırmasında ECMWF ne yazık ki GFS e ayak uydurdu. Neyse. Hadi dağılın artık. 🙂
hayatbu (Beşiktaş/İST 10 m)
Birkaç run önce GFS’de de ECMWF’nin şimdiki gösterdiğine benzer bir tablo hatırlıyorum. Ama GFS değiştirdiğinde ECMWF’nin jetonu biraz geç düşüyor diye hatırlıyorum tecrübelerimden. Biraz bekleyince ECMWF’nin de GFS’e uyum sağlayacağını görebiliriz diye düşünüyorum.
Çok güzel bir Squall hattı ve ona bağlı yay eko (bow echo) örneği yakalamışsınız. Squall hattı kısa dalga trofu veya soğuk cepheyle hareket eden güçlü konverjans sahalarında meydana geliyor ve kuvvetli rüzgar başta olma üzere kuvvetli yağış, dolu ve hortuma yol açabiliyor. Şu an oluştuğu bölge bildiğim kadarıyla Meksika körfezinden gelen ılık ve nemli havayla, Rocky dağlarının kuru havasının, White Fox’un güzel tabiriyle “kavuştuğu” bir bölge ve sıklıkla en kuvvetli hava olayları burda yaşanıyor.
Bizde de çok sık olmamakla birlikte squall hatları görülebiliyor. Yanlız ben Türkiye üzerinde içerisinde süper hücre barındıran ve hortuma yol açan bir squall line görmedim. Hamle cephesiyle (gust front) kuvvetli rüzgar (100 km/saati geçeni gördüm) ve kısa süreli kuvvetli yağış oluşturabiliyorlar.
9-10-11 Kasım Sahra kuzeyinde.. Cezayirin iç kesimlerinde oluşan bulutlanmanın su kaynağının peşindeyim..Facebook sayfama koydum linki de verdim birkaç haber altta kaldı zannedersem..Poyrazda Ege’de Adriyatik açıklarında oluşan bulutlanmanın kaynağı tamam .. deniz suyunun buharlaşması sonra yoğunlaşma vs vs ii de bunun kaynağı ne ola ki..meteoroloji biliminde bu kadar yoğun bulut oluşturmak için nasıl bir feedback mekanizması öneriliyor.. hakikaten bilmiyorum ama çok merak ediyorum.. bugün de geçerli bu oluşum.. MODİS ten net bir şekilde izlenebiliyor
Cuma günü kampüsten fakülteye doğru hareket ederken yakaladığım görüntü
Dersler bitti… Sırf öğrenciler için açıldığı iddia edilen Niğde’nin merkezindeki mecburiyet caddesinde ilerlerken bulutların alçaldığını fark ettim ve hemen yüksek bir yer bulma umuduyla şu görüntüyü yakalamak için Niğde üniversitesi sosyal bilimler myo na daldım ve en üst katından bu kareyi yakalayabildim 🙂
Niğde de şu sıralar gökyüzü açmak bilmedi. Yağmur halen devam ediyor. Sıcaklık bugün gündüz 10 dereceyi zor gördü…
İç Anadolu ve İç Ege`de 3 gündür hissedilen sıcaklıklar epey düşük, şu anda çoğu merkezde hissedilen sıcaklık 4-5 derecenin de altına düştü. Şimdi dışarıdan geliyorum, ellerim dondu zor hareket ettiriyorum.
Blogu takip eden MGM çalışanları vardır illaki, sesimizi duyarlar umarım.
Geçen sene radarlara bakım yapıldı, bu esnada MAKS görüntüsünün menzili 124 kilometreden 250 kilometreye çıkartıldı. PPI görüntüsünün menzili zaten 350 kilometre, yani şu anda PPI ile MAKS görüntü arasında çok bir fark yok. Eski MAKS görüntüsü çok daha iyiydi. Umarım düzeltilir.
Nerdennnn nereyeeee.. Bir zamanlar yalnızca TRT 1 ve TRT radyo ana haber bültenlerinden takip edebilirdik hava durumunu. TRT1 hava durumunda ilk defa yer kartları gösterilmeye başlandığında ne kadar sevindiğimi hatırlıyorum. Sonra kablo tv dönemine geçince BBC hava durumunu deli gibi takip etmeye başlamıştım. 90 ların ortasında çevirmeli ağ ile internete çıkıp CNN uydu fotoğrafları ve hava durumu ile tanışmıştım. Şimdi 10 tane radarımız var beğenmiyoruz. 🙂
Hemen hepimiz o aşamaları geçtik, hatta teletext seviyesinden takibe başlayarak lâkin Türkiye hala meteoroloji konusunda ABD’nin en az 20 yıl gerisinde ve eksikler çok fazla keşke 2 yer kartı çizmekle, radar tesis etmekle iş bitse
Yunanistan’da meteorolojinin gelişmesinde en büyük rolü üniversiteler oynuyor. Skiron modeli Atina Üniversitesi’nin geliştirdiği bir model. Denizciler arasında bir fenomen olan Poseidon da bildiğim kadarıyla üniversite kaynaklı. Allah aşkına bizde İTÜ’nün yaptığı, modeli bırakın ufak bir script falan varmı kullandığımız Koskoca üniversitesinin, şurda Ozan Hoca’nın yaptığı sıcaklık haritaları gibi faydalı bir eseri bile yok.
Türkiye’de meteorolojinin bir yerlere gelmesi için, ODTU’de meteoroloji ile ilgili bölümlerin açılması sağlanmalı. Gerekirse tüm hocaları yurtdışından getirilerek atmosfer fiziği, dinamiği ve uzaktan algılama (uydu, radar vb.) çok iyi öğretilmeli. Daha sonrada başta model olmak üzere bilimsel çalışmalara başlanmalı diye düşünüyorum.
Bu şekilde sağlam bir altyapı oluşturmadan otomotik istasyonla, uyduyla, radarla, onun bunun çıkma modeliyle hiç bir yere gelemeyiz. Dünyanın meteorolojide en ileri 5 ülkesinden biri olduğumuz hikayesiyle boşu boşuna Türke Türk propagandası yapıp, ülkemize yazık etmeyelim…
Benim bu konudaki fikirlerim değişti, katılmıyorum. Halihazırda ABD gibi bir süper güç bile bu konuya çok miktarda para yatırmaktan rahatsız ki GFS’in durumu ortada. ECMWF, GFS falan dururken rakip çıkaramayız. Yapılacak en mantıklı hareket ECMWF’e daha fazla entegre olmak olabilir. O konuda detayları bilmiyorum ama o bile masraf.
Kasırgalarla, hortumlarla boğuşan bir ülke değiliz neticede. Ben Karadeniz’de sel olmayan veya Bulgaristan baraj kapaklarını açınca Trakya’da sel tehlikesi olmayan bir yıl hatırlamıyorum. Bunu önceden tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. Karadeniz’de dere yatağına TOKİ evi yapmazsan ne zaman yağmur yağacağını bilmene gerek kalmaz.
İç Anadolu’daki kuraklık projeksiyonları haricinde atladığım birşey yoksa, erken hava tahmini bize maddi olarak pek birşey katmaz.(Kuraklık konusundaki araştırmalar çok önemli bu arada. Onun arttırılması lazım) İklimde büyük çaplı bir değişiklil olmadığı, yada çok sıradışı bir olay olmadığı sürece nowcasting Türkiye şartlarında yeterli.
Yani yurtdışından hoca getirmelere, bölüm açmalara gerek yok. İhtiyaç var İTÜ kontenjan arttırır ve biraz daha aktif araştırma yapar olur biter. Radar ve otomatik istasyon ağı sağlamlaştırılırsa bence yeterli.
Ha ben demiyorum ki bu konular önemsiz. Ama Türkiye olarak ekonomik gücümüz ortada. Paramızı doğru yerlere aktarmamız lazım ki büyüyebilelim.
Örneğin yurtdışından hoca getirmeye yatıralacak para depremle ilgili iyileştirmelere aktarılmalı bana kalırsa.
Üniversitelerimiz en azından meteoroloji ve volkanoloji konularında doğru dürüst çalışmalar yapmıyorlarmış gibi bu konularla amatörce de olsa ciddi çalışmalar yapan bizler gibi kişileri küçümseyen bilimadamları var. Mesela volkanoloji konusunda bazı bilimadamlarına soru soruyorum, ama ya cevap vermiyorlar, ya da doyurucu olmayan cevaplar veriyorlar. Ya beni küçümsüyorlar, ya da sözde uzmanı oldukları konularda bilgi birikimine sahip değiller. “Bilmiyorum, fikrim yok” demek onlara niye zor geliyor anlamıyorum. “Bilmiyorum” demek, bir bilimadamını küçültmez.
Ülkemizdeki volkanları online olarak gözlemek istiyorum, ama verilere ulaşamıyorum. Yunanistan’ ın internetten anlık olarak izlenebilen 100′ e yakın sismografı var, ama ülkemizde sadece bir kaç tane. Olanlar da volkanizmaların olduğu bölgelere uzak. Ülkemizde volkanik risk mutlaka var. Yarın öbür gün, “bir gece ansızın” der gibi bir volkanımız püskürmeye karar verirse insanları bölgeden tahliye etmek için, volkanlarımızı takip eden sismik istasyonların azlığı sebebiyle geç kalınabilir.
Meteoroloji konusunda devletimiz radarlar gibi önemli teknolojileri kurup halka sunuyor. DMİ’ nin sunduğu veriler bazen yetersiz kalsa da takip edebildiğimiz yabancı kaynaklar bana yeterli seviyede geliyor. 20 sene önce bugünlerde sahip olduğumuz kaynakları hayal bile edemezdim. Teleteks sayfalarından başka seçeneğimiz yoktu. Üstelik sadece bir günlük hava tahmini veriliyordu.
Ülkemizde meteoroloji konusunda yapılması gerekenler konuyu aramızdaki yarı profesyonel White Fox ve Hava Delisi arkadaşlarımızın bildiklerinden daha basitçe takip eden birisi olarak bence radarlarımızın geliştirilmeye devam edilmesi ve online gözlem istasyonlarının arttırılması yolunda olur.
Onur Ankara’ya geldiğinde görüşelim, fikirlerini değiştirmeni sağlarım diye düşünüyorum. Öncelikle bizler meteoroloji bilimiyle ilgilenen havadelileri olarak bu bilim için aktarılacak kaynakları çok görmemeliyiz. Açıkcası üniversitede bölüm açıp, yabancı hoca getirmek vs çok aşırı kaynakda gerektirmiyor. ODTU ‘de açılmasını istememin sebebi o üniversiten sürekli kaliteli işler çıkması, yabancı dilde eğitim vermesi birde Meteoroloji Genel Müdürlüğüyle aynı şehirde olması nedeniyle bir çok ortak proje yapılabilecek olması. Örneğin DMİ’nin web sayfasında yayınladığı METU3 dalga tahmin modelide ODTU kaynaklı. Geçen sene balıkcı arkadaşlarla konuştuğumda bu modeli yeni yeni kullandıklarını ve genel olarak beğendiklerini söylemişlerdi. Yine Ozan Hoca’nın WRF’side aynı şekilde ODTU kaynaklı
Türkiye’de hava olayları belli hep aynı yerleri sel basıyor vs doğru bir yaklaşım değil. Bu sene selden dolayı Kırklarelinden, Muğlaya, Şanlıurfa’dan Samsun’a bir çok can kayıpları meydan geldi. Hiç olmayan bir yerde Elazığ’da hortum meydana geldi 6 işçi hayatını kaybetti. Kışın kapanan yollar, mahsur kalanlar, çığ vs. de cabası. Türkiye, topoğrafyası ve 3 tarafı denizlerle kaplı bir ülke olması nedeniyle Avrupa’nın dümdüz genellikle aynı sistemlerin etkisine giren ülkelerinden çok daha fazla kaynak aktarmalı bu bilime. Aktarılan kaynakda boşa gitmesin diye çok sağlam bilim adamları yetiştirmeli.
Model konusuna gelince biz tabiki şu an ECMWF ile başedemeyiz. Yanlız wrf , nowcasting, enverziyon vs modelleri üzerinde çok ciddi çalışmalar yapılabilir. Data asimilasyonu konusu çok ciddi bir mesele ve bu konuda doğru dürüst çalışma yapılmıyor bildiğim kadarıyla. Daha dünya kadar konu var. Meteoroloji bu ülkede o kadar bakir bir alanki bilimsel manada çalışabileceğiniz yüzlerce değil binlerce tez konusu çıkar. Ama hakkıyla çalışacak, iyi yetişmiş 5 tane adam bulamazsınız.
ABD’nin ya da Yunanistan’ın gerisinde olmamız, sürekli üniversitelerde çalışmış biri olarak söyleyebilirim ki, kaynak aktarımının yetersizliğinden kaynaklanMıyor. Aksine, Türkiye bilime epey kaynak aktarır hale geldi. Bizim problemimiz, ezberci / şekilci / bürokratik kafadır. Üniversiteler gibi yaratıcı düşüncenin sığınağı olması gereken yerler bile bu kafanın kontrolü altındadır. İşin siyasetle filan da aslında pek ilgisi yoktur. Yaratıcılığın desteklenmediği yerde bilim ve dolayısıyla teknoloji yeşermez. Ne kadar para ve imkan aktarırsanız aktarın, bunu hakkıyla kullanacak zeki ve yaratıcı insanları üniversiteden kaçırdığınız sürece sonuç alamazsınız.
Örnek vereyim. X kişisi var, Y üniversitesinde çalışıyor ve TÜBİTAK’a proje veriyor. Diyor ki WRF’yi kullanıp hava tahminlerini geliştireceğim. Fakat adamın aslında konuya en ufak ilgisi yok. Eğitimine uygun konu o olduğu için, “ek gelir”i onla elde edebileceği için projeyi veriyor. Proje 2 senelikse son 3 ay modeli kuruyor, sonuç raporunu da şöyle bir çiziktiriyor. Al sana proje bitti. Nasılsa değerlendirecek kimse yok. Şekil tamam, elde var sıfır.
Başka bir üniversitede rakip olabilecek bir bölüm açılırsa bu kafa o zaman değişmek zorunda kalır. Hep bunlar tekci yapıdan kaynaklanıyor.
En basitinden projeler üniversitelere de para kazandırır. Ankara’da ODTÜ ve Billkent mühendislik dallarında en yoğun rekabet eden üniversitelerdir. Bu rekabet sonucunda her iki üniversite de Dünya’daki gelişmelere son sürat kendini ayak uydurmak zorunda kalıyor, birbirlerinden de daha iyi olmaya çalışıyorlar. Birbirlerinin öğretim üyelerini de kapmaya çalışıyorlar :D. Etkilerini piyasada da görmek mümkün mesela ASELSAN’da çalışan mühendislerin ezici çoğunluğunu bugün ODTÜ-Bilkent mezunları oluşturuyor, ya da şu an staj yapmakta olduğumdan biliyorum, Rekabet Piyasası Kurulu’da böyle iktisad mezunlarının çoğu yine Odtü Bilkent kökenli….
Meteorolojide de bu tekçi yapı olduğu sürece bu kafalar değişmeden durum böyle devam eder.
Ne yazık ki tamamen doğru. Ama daha vahim şeyler de var.
Cumhuriyet ile birlikte bu ülkeyi aydınlatmaları için yurtdışına eğitime gönderilenler ve yurtdışından gelen öğretim üyelerinin de 50’li yıllardan sonra, sahip oldukları birikimleri aktaramadan önlerinin kesildiğini veya egolarının kurbanı olduklarını tanınmış bir Türk bilim adamı anlatmıştı bir videosunda.
Benim bizzat tanıdığım 80 yaşlarında, devlete alınacak mühendisleri sınava alan bir mühendis ağabeyim bana, 80li yıllarda daha dikdörtgenin ne olduğunu bilmeyen adamların katakullilerle devlete inşaat mühendisi olarak girdiğini anlatmıştı. Tepede bilime gönül vermiş, dogmalardan uzak, hür fikirli insanlar olmadığı sürece üniversiteler çoğunluğu eşşeklikleri baki kalacak kişiler yetiştirmeye devam eder. Evrim yoktur diyebilen dekana sahip bir üniversitenin yetiştirdiği biyologlardan ne olur, fiziğin en temel kanunlarından bi haber bir bölüm başkanının yönettiği mühendislik fakültesinden yetişen insanların hali ne olur? Üniversitelerimizin en az %80i bu durumda, senin de dediğin gibi ezber, ezber, geçmiş yılların soruları vs.
Aynen katılıyorum, Max’da 120 km’ye geri dönülmeli. 250 km’den elde edilen verilerin sağlıklı olduğuna inanmıyorum. Ayrıca mesafenin artmasıyla ölçülebilen hız değerleri düşeceğinden (http://www.theweatherprediction.com/habyhints/231/) sağlıklı hız verileride elde edilemeyebilir.
Aslında MGM ‘nin web sitesinde VIL gibi biz amatörleri pek ilgilendirmeyen ürün yerine toplam yağış ve hız verileri paylaşılsa çok daha faydalı olur diye düşünüyorum.
Şu an Alibeyköy’deyim çok güzel bir yağmur var yollardan sular dahi akıyor.
Sabah evden çıktığımda Moda’da da arabaların üzeri ıslaktı, yerlerin de rengi koyuydu. Nereden çıktı ki bu?!
Dün 10 derecenin altında maksimum sıcaklıklar ölçülmüş sisin etkisiyle. En düşük maksimum ise 5 derece olmuş;

Nostalji.14 Nisan 2012.Ne yağmış ama 🙂
http://www.youtube.com/watch?v=tKt7BagHL7A&feature=youtu.be
Son günlerdeki sıkıcı, rutine bağlamış havalara gelsin, lanet olsun bu hayat, lanet olsun hava olaylarına sevgimize,
http://www.youtube.com/watch?v=5ZPZ0SZ7iDE
Kimse tek kelime etmemiş.. Oysa ben…. Ağlamak istiyorum.

Gerçekleşmeyeceğini siz de biliyorsunuz oysa 🙂
Modeller keyif kaçırıyor hiç bakasım yok, havalardan soğudum. Hele şu diyagramı çıkardılar kaba taslak görüyoruz 2 haftayı bu işin iyice keyfini kaçırdılar
Sis mi vardı o bölgede?
Hem de nasıl… 3-4 gündür gece saatlerinde sis oluşmakta. Bazen gündüz bile dağılmıyor hatta. Dağılmadığı zamanlar da malum. Kombilere kuvvet… 🙂
Evet gayet yoğun sis tabakası vardı. Gün boyunca kalkmadı hiç.
Cümülüs’mü o 🙂
http://www.ntvmsnbc.com/id/25398325
Didim’de şu anda gök gürlüyor. Ama yağan bir şey yok..
Yarın bir günlüğüne İstanbul’a geliyorum. Kar görme şansım varmı? 🙂
Gece herkes uyurken Ümraniye’nin yüksek kesimlerindeki sokak lambası ışıklarında görebilirsiniz.
İstanbul’dayım.. Kar falan yok!! 😦 Daha da gelmem.
kuşadası’nda da aynı durum var ama yağış yok 😦
Bu nasıl bir yağış haritası yahu.15 milyon insan yaşıyor burada.Göz göre göre yalan işte.

Bence harita doğru
Ben İstanbul için konuşuyorum.Haritaya bakarsak 110 kg’dan az alan yer yok.
Ama bide 18 tane otomatik istasyonu inceliyorum.50 kg’dan fazla alan yok.
Nasıl doğru oluyor?
Ekim ayında iyi yağış oldu diye hatırlıyorum özellikle kuzeyde
Gerçeği yansıtmayan özensiz bir harita hazırlanmış. İstanbul için Sarıyer ve Şile’yi baz alıp bu 2 istasyonun yağışına göre diğer alanları boyamışlar. Ellerinde çok fazla istasyonun değeri varken neden nufusun az olduğu kuzey kesimlerden 2 istasyon seçildiğini sormak lazım.
“Şekil” yapmak diye tam da buna deniyor işte… Önemli olan “şekli” hazırlamak, içeriğinin bir önemi yok.
Eskiden yok bilimsellik, yok 3 günden sonra tahminlere güvenilmez, yok 7 günden sonra müneccimlik diye konuşulurdu buralarda. Gördüğüm kadarıyla “Efsane 87liler” burayı da basmış. Bir durun yahu kışın başlangıcı 21 Aralık güya, herkes niye kış gelmedi diyor. Kasımın ilk yarısına kadar ortalama üstü sıcaklık var diye kışı bitirdiniz nerdeyse.
Arşivlere baktığımda geçtiğimiz ekim ayının 20C ortalamayla ölçümlerin yapıldığı aralıktaki en sıcak ikinci ekim olduğunu gördüm. Daha sıcak olanı 20.7C ile 1932 Ekim’i. Üçüncü en sıcak ise 1966 Ekim ayı. 1933 kışı da 1967 kışı da gayet normal sıcaklıkta, hatta soğuk geçmiş. Kasım ayı da dediğiniz gibi sıcak ve 16C ortalamada şuan. 1923 Ekim’i 17.1C ve Kasım’ı da 16C imiş. 1924 kışı sert bir kışmış.
Kısaca şunu demek istiyorum. Bunun blogta çok muhabbeti yapıldı.Yok sıcak yaz soğuk kış mı demek veya ılık sonbahar olursa kar yağmaz mı vs. Genelde soğuklar erken basınca toprak soğuduğundan tekrar tekrar kar yağışı görmek mümkün olmasına rağmen; böyle genel bir yargıya varmak mümkün değil. Yani ekim-kasım sıcak geçti off yine kış yok vs. çok geçersiz yargılar. Ayrıca Kasım’ın sonuna 15 gün varken modellere bakıp ayın sonuyla ilgili birşeyler söylemek de çok doğru değil. O modeller binbir takla atar daha. Bence hazır sıcak ve güneş varken tadını çıkarın ki kar yağdığı zaman da eğlenebilesiniz. Açıkçası ben de Ozan gibi kar yağışına olan ilgi ve sevgimi kaybetmememe rağmen sıcak ve güneşli havalara olan ilgimin arttığını hissediyorum.
Hocam illa kar yağıcak her sene yağıyor.Sonbaharı yaşayamadık koskoca 3 ay gitti bu bana koyuyor valla.Bu aylarda ben şemsiyeyle dolaşırdım rüzgar eserdi üşürdük.Bu sene bunları yaşayamadım.
İlk izlenim önemlidir kışın habercisi bana göre sonbahar’dır.Sonbaharda ortada ilk bahar gibi geçiyor.
Yaptığım tahmin şaka karışık böyle giderse valla aralığa kadar soğuk göremiycez demiştim.Her şakada bir gerçeklik payı vardır.Gün yaklaşıyor ve modeller benim tahminimi destekliyor öyle garipki modellerin sonunda dahi soğuma yok.
geçen senenin kasım ayını da unutmamak lazım…
Açıkçası bu seneki kadar uzun süreli güneşli ve ılık havalar kabak tadı verdi artık.
Geçen hafta yuvarlama olarak böyle giderse aralığa kadar yb etkisinde kalıcaz demiştim valla bi ara modeller iyi çıkıyordu ama soğuklar son güncellemelerde kayboldu yani tahmınım tutuyor gibi keşke tutmasa soğuklar gelse en azından yağmur gelse.
Ozan abi bu sene sanki şöylşe bir durum var bir tane sistem geliyor arkasından 2 hafta sistem gelmiyor gelen sistemlerde kısa süreli oluyor.
Artık o eski havalar yok valla yok.
Çok pardon, aldığım kaynak site hatalı veri sunmuş demin. Ekran başında gülüyorum sazan gibi atladım diye… Doğrusu bu

En azından ana senaryo bu sefer Antibiyotik’e isyan etmiş.
6-15 Kasım arasında düşen toplam yağış miktarını haritada gösterdim;

(Not:Tıklayınca büyür.)
İnternette bulabildiğim, aradığıma en yakın Türkiye haritası buydu 🙂 Neyse.
20’şer milimetrelik aralıklara göre renklendirdim değerleri.
Bu haritaya göre söz konusu dönemin yağış rekortmenleri şöyle;
1-Giresun, 178 mm
2-Adana, 163 mm
3-Rize, 159 mm
4-Ordu, 150 mm
5-Anamur, 133 mm
İlk 5’i takip eden, 50 mm ve üzerinde yağış alan yerler ise;
6-Antakya, 126 mm
7-Samsun ve Silifke, 116 mm
8-Kahramanmaraş,114 mm
9-İskenderun, 112 mm
10-Manavgat, 110 mm
11-Alanya, 109 mm
12-Hakkâri, 107 mm
13-İnebolu, 104 mm
14-Mersin, 98 mm
15-Hopa, 90 mm
16-Cide, 86 mm
17-Bingöl, 84 mm
18-Sarıyer, 76 mm
19-Sinop, 74 mm
20-Tunceli, 69 mm
21-Trabzon, 68 mm
22-Sivas, 67 mm
23-Konya Ereğli’si ve Zonguldak, 66 mm
24-Beyşehir, 65 mm
25-Akşehir ve Tokat, 64 mm
26-Bitlis, 58 mm
27-Mardin, 56 mm
28-Çorum ve Muş, 55 mm
29-Adıyaman, 54 mm
30-Elazığ, 52 mm
31-Adapazarı, 51 mm
32-Amasya, Malatya, Şanlıurfa ve Yozgat, 50 mm
Anemo çalışman süper olmuş ancak harita ile turkuaz renkli yazılar biraz karışmış gibi gözüküyor.Bence bu çalışmayı aşağıda ki haritada kırmızı renk tonlarıyla gösterirsen harika olur.

Hem çözünürlüğü yüksek olsun hem de yerleşim yerlerinin adını göstersin istedim harita. Sonuçta hepimiz harita konusunda çok usta değilizdir diye tahmin ediyorum. İsimsiz bir harita yaparsam, sadece yağış miktarıyla temsil edilen yerin neresi olduğunu bilemeyenler çıkacaktı mutlaka.
Dilsiz şehirler haritası yapsaydın daha güzel olurdu 🙂 Yinede teşekküler.
Arktik Bölgedeki buz miktarı son yıllarda azalırken, Antarktika’da artışta. Küresel ısınmaya konacak en büyük soru işareti bu olsa gerek?
Benim de dikkatimi çekmişti bu durum, çünkü 2 yıldan beri özellikle Avustralya kaynaklarında Antartika’daki buzulların arttığına dair haberler okuyordum.
Mevcut diyagramların yaz diyagramlarından farkı yok, modeller desen öyle, 850 hPa’da 0C bile henüz giremedi. Söyleyecek söz, bakacak endeks filan da kalmadı.
Havalar soğumadı ama ben havalardan soğudum.
Aynen dediğiniz gibi,heyecan bitti bende de,hele bu yağmursuzluk iyice canımı sıkıyor.Soğumayı bırakıyorum bir kenara,yağmur yağsın bari ama oda yok ne yazık ki.
Dediğiniz gibi,ay sonuna kadar havaya bakmamak lazım.Aralık başına kadar kuru soğuktan başka bir şey yok gibi.Zaten kış mevsiminin ilk ayı Aralık aceleye gerek yok soğuk hava da o zaman sokulacak gibi görünüyor.
Santiago çok haklısın. İşin ilginç yanı Kuzey Amerika’ya da sıcak hava dalgası giriyor ve nerdeyse Kanada bile etkileniyor. Japonya civarında da bir soğuk yok. İnsan düşünüyor nerde bu soğuklar . Modellerde baktığımızda birbirinin kopyası haritalardan gına geldi.Modelleri bilmediğimiz internetin bile olmadığı senelerde ne kadar da hareketli geçermiş bu sonbahar günleri. Cidden bir tuhaflık var ve canımı sıkıyor. Neleri özledim biliyormusun. Sağlam bir soğuk hava dalgası öncesindeki serin esen lodosu, onun getirdiği yosun kokusunu , sağnakları , sıcaklığın 18 den 5 c lere 1 saat içinde düşüşünü , uzun suren hafif ince romantik sonbahar yağmurlarını, ve yağışın bitimine doğru yağmurun kara dönüşünü ve tam döndüğü an kesilmesini. Sistemin arkasındaki ayazı. Sanki buralar önceleri yaşadığım yerler değil başka bir şehrideyiz başka bir eklime alışıyoruz. Ciden isyan ediyorum artık
Öyle vallahi. Soğuk lodos, yağmurun kara dönmesini beklemek, günlerce kesilmeyen çisenti yağmurlar. Hepsi yok oldu neredeyse son senelerde.
Bunların sebebi Atlantik Okyanusu sıcaklıklarındaki pozitif anomali. Yakında bununla ilgili bir yazı yazacağım.
Evet, artık günlerce sürmeyen ama kısa süre yağıp, şiddetli yağan yağmurlar görüyoruz.
Al benden de o kadar, wetter sık kullanılanlar listemden çıkmak üzere. Kışın ilk raundunu ılıkçılar kazandı, şüphe kalmadı artık.
🙂 🙂 🙂
“Sıcak Kasım soğuk kış mı demek” başlıklı yazını okuyarak umutlanabiliriz aslında. Ha ben çok memnunum sizden ayrı olarak o ayrı.
kaç gündür moralim bozuk havalar hep aynı diye.ama bu sabah accuweather 25 kasımdan itibaren olayı değiştirmiş kar soğuk yağmur görünce yeniden hayata bağlandım.inşallah bu sefer değişmez.
Vay be! İstanbul’da 90 tane gökdelen varmış ve en uzunu 261 metre. İlk kar buraya yağar herhalde 🙂
http://ekonomisayfasi.blogspot.com/2012/07/istanbulda-kac-tane-gokdelen-var-en.html
GFS ana çıktısından destansı bir başkaldırış izliyoruz. Ana çıktı bu gidişe bir dur demek için, White Fox gibi statükoculara korkmadığını göstermek için, karlı ve soğuk günler için bayrak açtı. Arkasındayız.
Geçen hafta nezleydim. İyileşiyorum derken dün akşam ateşim çıktı, bitkinleştim. 2 derse girip geri kalan derslere de girmedim. Doktor grip olmuşsun dedi. Neden şu hastalıklar soğukçuların başına gelmez ki, bu mudur adalet ?
Şuna bak limon kışı yaşayan Didim’de ikamet ediyor, soğuk soğuk diye bitiyor!
Sana göre ne var. Senin Didim soğusa da Bilkent’in şu anki hali gibi anca olur. İstanbul iki kar görcek diye hep soğukların en çetin kısmını hep ben yaşıyorum 😦 Uzaktan davulun sesi hoş gelir tabi
Biraz da benim duygularımı anlayın. Üstüme gelmeyin zaten hastayım 😦
Geçmiş olsun. Acil şifalar.
O değilde SS’de Bartın -5 hım
Gece modelinin diyagramının hali bu şekilde.
Giresun da son bir haftada 163 kg yağmur şeklinde yağış düşmüş..
Kasım’ın ilk iki haftası:

Sıcaklık ortalamaları ve yağış değerleri:
Balmumcu:16.1 derece-51.1 kg.
Kadıköy:16.1 derece-42.2 kg.
Beyazıt:16.0 derece-43.8 kg.
İstinye:15.5 derece-89.6 kg.
Şile:15.1 derece-40.4 kg..
Akatlar:15.5 derece-59.2 kg.
Kilyos:15.6 derece-45.2 kg.
Kasım uzun yıllar sıcaklık ortalamaları ve yağış değerleri:
Florya:11.5 derece-85.3 kg.
Göztepe:11.6 derece-86.0 kg.
Kartal:11.9 derece-74.3 kg.
Kilyos:11.5 derece-95.7 kg.
Kireçburnu:11.5 derece-100.7 kg.
Bahçeköy:10.2 derece-134.8 kg.
Şile:11.3 derece-97.0 kg.
Kandilli:11.4 derece-103.5 kg.
Kasım da şu anki görünüm ve beklentiler dahilinde 3-4 derece arasında mevsim normalleri üstünde kalacak gibi. Bu üstüste 6. ay oluyor. Son 4 yıldır böyle bir dönem hatırlamıyorum. Yine de bakmak lazım.
Hocam havaların biraz soğuması bizi aldatıyor.Aslında Ekim’den de daha fena durumdayız.Ekim’de o kadar sıcaklara rağmen ortalama sıcaklıklar 3.5-4 derece yüksek çıktı ancak şu an ortalamaların yam 4-4.5 derece üzerindeyiz ve gidişata göre daha da artabilir.Yağışlar da yine büyük ihtimalle ortalamanın altında kalacak.
Şu anki görüntüye göre haklısın ama ben en azından son haftanın mevsim normalleri civarında veya en azından 1-2 derece üstünde kalarak ortalamayı düşüreceğini hesap ettim. Çok mu iyi niyetli olmuşum acaba. 🙂
İstanbul barajları hala %50’yi geçemedi.Ozan abi bence kuraklık var bu sene istenilen sonbahar yağışlarını alamadık açıkcası bu havalar canımı sıkıyor 😦
Barajların son 1 yıldaki doluluk oranları:


Yıllara göre İstanbul’un ilk 10 ayda aldığı yağışlar:
Deniz kendine çalışacak, kendin pişir kendin ye…

Bence illâ ki birkaç güçlü artığı Bodrum, Marmaris, Finike, Kemer hattına ulaşır.
GFS Ensemble’da yer alan kırmızı 30 yıllık ortalama çizginin her sene, bir önceki seneye göre güncellenmesi gerekmez mi? Sanırım 1961-1990 yılları arasını baz alıyorlar. Şu andaki grafik bizi “sıcaklıklar normallerinin 1-2 derece üzerinde seyredecek” tahminini yapmaya yönlendiriyor. Ama son 20 yılda sıcaklıklarda yükselme eğilimi var ise ve gerçekten son 30 yıl baz alınsa önümüzdeki günler “normal” sayılabilir.
Ay sonuna kadar Marmara’da damla yağış gözükmüyor, tam çıldırmalık. MGM Aylık Yağış Raporunda da Eylül Ayı Normallerin Altında Kalmış.
http://www.dmi.gov.tr/veridegerlendirme/yagis-raporu.aspx#sfU
bu yıl ayva bolmuş, bu da ayvayı yediğimizin resmi sanırım.
Niğde’nin etrafındaki dağlardan en yükseği sanırım… Güneş’e kafa tutuyor 🙂 Bu arada gök yüzünü süsleyen şeffaf sirrüsler güzel görüntülere sebep oluyor.
Bu resim niye bu kadar eksi aldı anlamadım.Bu arada cirruslar ve cirrostratuslar çok özel buz kristalleridir.Dün 22 derece halesi görücem diye az daha gözlerimi bozuyordum 🙂
Ben o mesaja eksi verenlerden biriyim çünkü dağın güneşe nasıl kafa tuttuğunu gerçekten anlamadım.
edebiyattan yola çıkın anlarsınız…
Bende anlamış değilim 🙂 neyse… Paylaşmaya , bilgilendirmeye , öğrenmeye devam…
😀 niye eksi veriyorlar size
Sen kendine bak 😀
Giresun tam bir haftadır yağmurlu.Yağmur dün 6 saat ara verse de, geceden itibaren tekrar etkili olmaya başladı ve bugün etkisini sürdürüyor.Ozan hocam size bir sorum olacaktı:Türkiye de herhangi bir yerde sürekli en fazla kaç gün yağış olmuştur?
Üst üste kaç gün olduğuna verilerden bakmak lazım ama tahminen Karadeniz kıyısında bir yerlerdedir rekor… 20-25 gün olabileceğini tahmin ediyorum… Belki de daha fazla…
Batı Akdeniz’de durağan cephe oluştu ve dün akşamdan beri kümülonimbuslar aynı yerden geçip duruyor. Şöyle bir havayı kar yağışna 41 kere yeğlerdim. 😦
7 saatlik uydu animasyonu
Soğukçular oturun ağlayın, çünkü gidişat benim lehime ! Hahahay
GEM

NOGAPS

GFS (Sona doğru soğuk sokmuş ama 500 mb sıcaklığı her şekilde kar yağdırmaya yetmiyor 😛 )

20 kasımdan sonra belli olur herşey erken sevinme bence… 🙂 Bakarsın veriler son 1 gün kala görür herşeyi… Ozan ağabeyin saatli yorumladığı harita herşeyi açıklıyor zaten.
Erken sevinmek ayrı birşey, gidişata bakıp dalga geçmek ayrı birşey… 20 kasımdan sonra neyi nasıl yorumlayacağımı sakın bana bir daha bana izah etmeye çalışma
”Gidişat benim lehime!” hadi diyelim yarın tam tersi durum gerçekleşti ne yapacaksın ? hala gidişatla dalga mı geçeceksin ?
Son gülen iyi güler… Elbet kader bir gün bize de gülecek. Soğuk, kar, tipi haberlerini dinlerken hep beraber kulaklarını çınlatacağız. 🙂
İzleyin, izlettirin. Ozan Hocam kusura bakma siz de çok başarılısınız ama, bu kadar tutarlı, gerçekçi bir tahmin bugüne kadar izlemedim. Bu kış için tüm kuşkularım kayboldu.
Erzak stoklamaya şimdiden başlayın derim 🙂
2013 kışı efsane olur mu bilemiyorum ama bu tahmin efsane olmaya şimdiden aday. 🙂
Dediğin olacak inşallah. Son güncellemede ay sonu Batı Avrupa’ya giren yüksekle soğuğu sokmuş GFS.
Gerçekten olağanüstü…. Adeta bir duygu seli 😀
Her kış efsane olacaksa efsane nedir ??
Bıktım bu efsane muhabbetinden
Bunca yıl boşuna okumuşsunuz yazıklar olsun! 😀 Adam 2 harita, word ve youtube kullanarak bitirmiş olayı 😀
Şarkı çok iyi seçilmiş yalnız ahahah 😀
Katrina ve Sandy kasırgalarının rüzgar hızlarını karşılaştırmışlar.
Sandy bodoslama Atlantic City’den girmiş. Ünlü “Boardwalk” darmadağın olmuş bu arada.
Bazı istasyonların bu yıl şu ana kadar ki toplam yağışları:
Ömerli=825.0 mm.
Şile=789.6 mm.
Kemerburgaz=612.6 mm.
İstinye=543.7 mm.
Kadıköy=535.0 mm.
Balmumcu=428.8 mm.
Akatlar=477.4 mm.
Beyazıt=413.8 mm.
Hani kuzey İstanbul’un yıldızı Sarıyer ? Hani Kireçburnu 😦 İstinye bizi yansıtmıyor 😦
Ben bu kadarını bulabildim.Onları da sen bul 🙂
ECMWF’nin bu sabah ki güncellemesinde soğuklardan eser kalmamış 😦
Hayırlısı neyse o olsun.
maalesef accuweather kızılcahamama 22 23 kasımda kar göstermişti ama bu sabah yok.gfs galip geldi heralde.
türkiyede sisin en çok görüldüğü aylar kasım aralık gibiydi.heralde sisli günlerde başlar.
İzmit’ te puslu ve yarı sisli bir hava. İzmit’ te sis oluyorsa her yerde olur.
Dışarıda basınç 1027 hpa olmuş.Belki dikkat etmemişimdir ama uzun zamandır bu kadar yükseğini görmedim sanırım.
Benimde dikkatimi çekmişti.Son 8 ayın en yükseğiymiş.
Espiye’de dün aralıklarla devam eden yağış,bu sabahtan itibaren tekrar etkisini artırdı ve aralıksız devam ediyor.
Mor=olması gereken

Kırmızı=olan
MGM’nin bu kadar büyük bütçesi var 40-50 tane otomatik istasyon kuramıyor mu ?
İstanbulda 5 km arayla istasyon kurulacağına doğu bölgelerede özen gösterilmeli.
Ozan abi şu an istanbul’da yaşanan havaya pastırma yazı denebilir mi? Hava enterasan soğuk değil ama üşüyorum ev soğuk dışarısı da belli değil sıcak mı soğuk mu açıkcası üşüyorum sanki dışarıda kar havası varmış gibi.
Sizler de üşüyormusunuz?
Pastırma yazının, benim bildiğim nesnel ve bilimsel bir tanımı yok. Öznel (kişiye, bölgeye, yere bağlı) tanımları var.
Ben üşümüyorum 🙂
Ozan abi sana göre pastırma yazı nedir? 😀
Bana göre bu sene Ekim’in çoğu pastırma yazı idi.
Aranıza girmiş gibi olacağım ama, bilinen haliyle “pastırma yazı” aslı ise “pastırma Ayazı” diye tabir edilen ve genel olarak Batı Karadenizin iç bölgelerini de içine alacak şekilde İç Anadoluda Ekim sonu ile Kasım ayı içine denk gelen her hangi bir tarihde yaklaşık 1 hafta kadar süren gündüzlerin sıcak ve gecelerin ise soğuk geçtiği dingin dönem. Bu döneme bu adın verilmesinin sebebi ise, pastırmanın bu hava şartlarında mükemmel olgunluğa ulaşması. Valla ben böyle duydum. Kayseri civarında böyle derler yani…
Bilgi için teşekkür ediyorum. 🙂
Kasım başından 10 aralık tarihine kadar geçen süreye pastırma yazı veya ayazı diyoruz.
Şimdi baktım da.. Ben dahil farklı zaman dilimleri dile getirmişiz. Ozan Bey’in de belirttiği gibi sonuçta subjektif bir dönemden bahsediyoruz. 70 li ve 80 li yıllarda halk ve özellikle balıkçılar arasında Kasım 5 – 12 aralık olarak net bir şekilde tanımlanırdı. Bir havadelisi ve balık avı meraklısı olarak bunu gayet iyi hatırlıyorum. Bunun nedeni olarak ta 27-28 ekim balık fırtınası, takiben 2-7 kasım kuş güçü fırtınaları ile önce bir kış porvası, sonrasında 9-12 aralık karakış fırtınasına kadar nispeten yağışsız ve gündüzleri ılıman havaları barındıran pastırma yazı veya ayazı dediğimiz dönem.En az 35 yıldır bu döngüyü deli gibi takip ettiğimden gerçek kış koşullarının başlangıcı olarak hep 12 aralık tarihini öne sürüyorum.
İnşallah pastırma yazı modunda geçmekte olan bu sonbahar aylarının acısını kış ayları istatistik filan dinlemeden kışlık ederek bir güzel çıkartır da hepimizin gönlü feraha erer. Kasım geldi, daha üşüyemedim. Üşümek için kamplı bisiklet turu yapmak zorundamıyım? 🙂
Ben maddi unsura bakarım.
Pastırma kurutmaya yetmeyen sıcaklıkların hüküm sürdüğü döneme pastırma yazı falan demem.
Son 4-5 gündür Bilkent’te pastırma falan kurutamassın, kaldırım araları bile kurumadı daha! Bence de Ozan’ın dediği gibi ekimin çoğu pastırma yazı idi, ama şuan pastırma yazı yaşadığıma inanmıyorum.
ECMWF vs GFS >


Sizce kim kazanıcak ? 😀 ecmwf ısrarla Türkiye’yi soğuk gösteriyor.
GFS 06 çalıştırması ECMWF’e biraz evrilecek gibi duruyor.
ECMWF Sibirya yükseğini, GFS ise Hazar yükseğini öngörüyor. Mevsim itibariyle Hazar yükseğinin gerçekleşme olasılığı ne yazık ki daha muhtemel.
Bu sabah çalıştırmasında ECMWF ne yazık ki GFS e ayak uydurdu. Neyse. Hadi dağılın artık. 🙂
Birkaç run önce GFS’de de ECMWF’nin şimdiki gösterdiğine benzer bir tablo hatırlıyorum. Ama GFS değiştirdiğinde ECMWF’nin jetonu biraz geç düşüyor diye hatırlıyorum tecrübelerimden. Biraz bekleyince ECMWF’nin de GFS’e uyum sağlayacağını görebiliriz diye düşünüyorum.
Totem yapan yalnız ben değilmişim. 🙂
Gelmesin gelmesin hiç gereği yok 😦
ECMWF günlerdir ısrarla soğuk gösteriyor. GFS ise ilk kez 06’da Karadeniz’e soğuk bir kütle koymuş.
Adamlarda kasırga, kar, tornado her şey var. Güney’de de hortum çıkmış.

Eh o kadar büyük coğrafi alanda egemenlikleri olursa akla gelen herşey de orda olur. Bizim Türkiye anca onların bir Texas eyaleti kadar.
Çok güzel bir Squall hattı ve ona bağlı yay eko (bow echo) örneği yakalamışsınız. Squall hattı kısa dalga trofu veya soğuk cepheyle hareket eden güçlü konverjans sahalarında meydana geliyor ve kuvvetli rüzgar başta olma üzere kuvvetli yağış, dolu ve hortuma yol açabiliyor. Şu an oluştuğu bölge bildiğim kadarıyla Meksika körfezinden gelen ılık ve nemli havayla, Rocky dağlarının kuru havasının, White Fox’un güzel tabiriyle “kavuştuğu” bir bölge ve sıklıkla en kuvvetli hava olayları burda yaşanıyor.
Bizde de çok sık olmamakla birlikte squall hatları görülebiliyor. Yanlız ben Türkiye üzerinde içerisinde süper hücre barındıran ve hortuma yol açan bir squall line görmedim. Hamle cephesiyle (gust front) kuvvetli rüzgar (100 km/saati geçeni gördüm) ve kısa süreli kuvvetli yağış oluşturabiliyorlar.
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/43400-yasam-eksi-66-derecede-hayat/25
Bu sabah ECMWF.
Neden olmasın 😀
ECMWF sabah çıktısında yapmış yapacağını.
GFS-ECMWF çatışması var yine. Bakalım bu kez hangisi kazanacak?
http://www.facebook.com/media/set/?set=a.10151144187419331.445316.685039330&type=1
buradaki bulut oluşumu soruma cevap ariyorum.. Lütfen yardim?
9-10-11 Kasım Sahra kuzeyinde.. Cezayirin iç kesimlerinde oluşan bulutlanmanın su kaynağının peşindeyim..Facebook sayfama koydum linki de verdim birkaç haber altta kaldı zannedersem..Poyrazda Ege’de Adriyatik açıklarında oluşan bulutlanmanın kaynağı tamam .. deniz suyunun buharlaşması sonra yoğunlaşma vs vs ii de bunun kaynağı ne ola ki..meteoroloji biliminde bu kadar yoğun bulut oluşturmak için nasıl bir feedback mekanizması öneriliyor.. hakikaten bilmiyorum ama çok merak ediyorum.. bugün de geçerli bu oluşum.. MODİS ten net bir şekilde izlenebiliyor
http://mgm.gov.tr/sondurum/uydu.aspx?uB=wr&uT=w&uG=a#sfB
Hocam MGM’nin su buharı haritası belki fikir verebilir.Azor üzerindeki yükseğin ve Cebelitarık’taki alçağın yönlendirmesi gibi.
Bu görüntüdekinden bahsediyorsanız

Sahranın kuzeyindeki bir dalga —> http://www.zamg.ac.at/docu/Manual/SatManu/main.htm?/docu/Manual/SatManu/CMs/We/index.htm
GFS heyecan yapmış.Hep kırpılan soğuklardan bahsettik.Bu da olgunlaşanlarından olsun.

Modeller düne göre değişmiş soğuklar hemen dibimize kadar inmiş.Modeller umut verici umarım soğuklar Türkiye’ye iner.
Cuma günü kampüsten fakülteye doğru hareket ederken yakaladığım görüntü


Dersler bitti… Sırf öğrenciler için açıldığı iddia edilen Niğde’nin merkezindeki mecburiyet caddesinde ilerlerken bulutların alçaldığını fark ettim ve hemen yüksek bir yer bulma umuduyla şu görüntüyü yakalamak için Niğde üniversitesi sosyal bilimler myo na daldım ve en üst katından bu kareyi yakalayabildim 🙂
Niğde de şu sıralar gökyüzü açmak bilmedi. Yağmur halen devam ediyor. Sıcaklık bugün gündüz 10 dereceyi zor gördü…
Esberat, 26-27 sene Niğde’de oturdum.. Sen fotoğraf gönderince eski günlerim aklıma geldi, acaba Melendiz Dağı’na bu hafta kar düştü mü??
İç Anadolu ve İç Ege`de 3 gündür hissedilen sıcaklıklar epey düşük, şu anda çoğu merkezde hissedilen sıcaklık 4-5 derecenin de altına düştü. Şimdi dışarıdan geliyorum, ellerim dondu zor hareket ettiriyorum.
Ana çalıştırma ortalarda yok 🙂 Ayrıca ECMWF’de görünmüyor bu soğuk hava
soğuma gözüküyor 0 giriyor ben öyle gördüm öncesinde hafif ısınma olucak
Blogu takip eden MGM çalışanları vardır illaki, sesimizi duyarlar umarım.
Geçen sene radarlara bakım yapıldı, bu esnada MAKS görüntüsünün menzili 124 kilometreden 250 kilometreye çıkartıldı. PPI görüntüsünün menzili zaten 350 kilometre, yani şu anda PPI ile MAKS görüntü arasında çok bir fark yok. Eski MAKS görüntüsü çok daha iyiydi. Umarım düzeltilir.
Ayrıca uzal.dmi.gov.tr çalışmıyor an itibariyle, tüm görüntüler dün akşam 18:12 GMT’de takılmış.
Ayrıca max görüntüsündeki yan kesite cetvel eklenmeli bir de radar kümülonimbusları da yeşil gösteriyor.
Nerdennnn nereyeeee.. Bir zamanlar yalnızca TRT 1 ve TRT radyo ana haber bültenlerinden takip edebilirdik hava durumunu. TRT1 hava durumunda ilk defa yer kartları gösterilmeye başlandığında ne kadar sevindiğimi hatırlıyorum. Sonra kablo tv dönemine geçince BBC hava durumunu deli gibi takip etmeye başlamıştım. 90 ların ortasında çevirmeli ağ ile internete çıkıp CNN uydu fotoğrafları ve hava durumu ile tanışmıştım. Şimdi 10 tane radarımız var beğenmiyoruz. 🙂
Hemen hepimiz o aşamaları geçtik, hatta teletext seviyesinden takibe başlayarak lâkin Türkiye hala meteoroloji konusunda ABD’nin en az 20 yıl gerisinde ve eksikler çok fazla keşke 2 yer kartı çizmekle, radar tesis etmekle iş bitse
Bırak ABD’yi Yunanistan kadar olamıyoruz meteorolojide.
Yunanistan’da meteorolojinin gelişmesinde en büyük rolü üniversiteler oynuyor. Skiron modeli Atina Üniversitesi’nin geliştirdiği bir model. Denizciler arasında bir fenomen olan Poseidon da bildiğim kadarıyla üniversite kaynaklı. Allah aşkına bizde İTÜ’nün yaptığı, modeli bırakın ufak bir script falan varmı kullandığımız Koskoca üniversitesinin, şurda Ozan Hoca’nın yaptığı sıcaklık haritaları gibi faydalı bir eseri bile yok.
Türkiye’de meteorolojinin bir yerlere gelmesi için, ODTU’de meteoroloji ile ilgili bölümlerin açılması sağlanmalı. Gerekirse tüm hocaları yurtdışından getirilerek atmosfer fiziği, dinamiği ve uzaktan algılama (uydu, radar vb.) çok iyi öğretilmeli. Daha sonrada başta model olmak üzere bilimsel çalışmalara başlanmalı diye düşünüyorum.
Bu şekilde sağlam bir altyapı oluşturmadan otomotik istasyonla, uyduyla, radarla, onun bunun çıkma modeliyle hiç bir yere gelemeyiz. Dünyanın meteorolojide en ileri 5 ülkesinden biri olduğumuz hikayesiyle boşu boşuna Türke Türk propagandası yapıp, ülkemize yazık etmeyelim…
Benim bu konudaki fikirlerim değişti, katılmıyorum. Halihazırda ABD gibi bir süper güç bile bu konuya çok miktarda para yatırmaktan rahatsız ki GFS’in durumu ortada. ECMWF, GFS falan dururken rakip çıkaramayız. Yapılacak en mantıklı hareket ECMWF’e daha fazla entegre olmak olabilir. O konuda detayları bilmiyorum ama o bile masraf.
Kasırgalarla, hortumlarla boğuşan bir ülke değiliz neticede. Ben Karadeniz’de sel olmayan veya Bulgaristan baraj kapaklarını açınca Trakya’da sel tehlikesi olmayan bir yıl hatırlamıyorum. Bunu önceden tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. Karadeniz’de dere yatağına TOKİ evi yapmazsan ne zaman yağmur yağacağını bilmene gerek kalmaz.
İç Anadolu’daki kuraklık projeksiyonları haricinde atladığım birşey yoksa, erken hava tahmini bize maddi olarak pek birşey katmaz.(Kuraklık konusundaki araştırmalar çok önemli bu arada. Onun arttırılması lazım) İklimde büyük çaplı bir değişiklil olmadığı, yada çok sıradışı bir olay olmadığı sürece nowcasting Türkiye şartlarında yeterli.
Yani yurtdışından hoca getirmelere, bölüm açmalara gerek yok. İhtiyaç var İTÜ kontenjan arttırır ve biraz daha aktif araştırma yapar olur biter. Radar ve otomatik istasyon ağı sağlamlaştırılırsa bence yeterli.
Ha ben demiyorum ki bu konular önemsiz. Ama Türkiye olarak ekonomik gücümüz ortada. Paramızı doğru yerlere aktarmamız lazım ki büyüyebilelim.
Örneğin yurtdışından hoca getirmeye yatıralacak para depremle ilgili iyileştirmelere aktarılmalı bana kalırsa.
Üniversitelerimiz en azından meteoroloji ve volkanoloji konularında doğru dürüst çalışmalar yapmıyorlarmış gibi bu konularla amatörce de olsa ciddi çalışmalar yapan bizler gibi kişileri küçümseyen bilimadamları var. Mesela volkanoloji konusunda bazı bilimadamlarına soru soruyorum, ama ya cevap vermiyorlar, ya da doyurucu olmayan cevaplar veriyorlar. Ya beni küçümsüyorlar, ya da sözde uzmanı oldukları konularda bilgi birikimine sahip değiller. “Bilmiyorum, fikrim yok” demek onlara niye zor geliyor anlamıyorum. “Bilmiyorum” demek, bir bilimadamını küçültmez.
Ülkemizdeki volkanları online olarak gözlemek istiyorum, ama verilere ulaşamıyorum. Yunanistan’ ın internetten anlık olarak izlenebilen 100′ e yakın sismografı var, ama ülkemizde sadece bir kaç tane. Olanlar da volkanizmaların olduğu bölgelere uzak. Ülkemizde volkanik risk mutlaka var. Yarın öbür gün, “bir gece ansızın” der gibi bir volkanımız püskürmeye karar verirse insanları bölgeden tahliye etmek için, volkanlarımızı takip eden sismik istasyonların azlığı sebebiyle geç kalınabilir.
Meteoroloji konusunda devletimiz radarlar gibi önemli teknolojileri kurup halka sunuyor. DMİ’ nin sunduğu veriler bazen yetersiz kalsa da takip edebildiğimiz yabancı kaynaklar bana yeterli seviyede geliyor. 20 sene önce bugünlerde sahip olduğumuz kaynakları hayal bile edemezdim. Teleteks sayfalarından başka seçeneğimiz yoktu. Üstelik sadece bir günlük hava tahmini veriliyordu.
Ülkemizde meteoroloji konusunda yapılması gerekenler konuyu aramızdaki yarı profesyonel White Fox ve Hava Delisi arkadaşlarımızın bildiklerinden daha basitçe takip eden birisi olarak bence radarlarımızın geliştirilmeye devam edilmesi ve online gözlem istasyonlarının arttırılması yolunda olur.
Onur Ankara’ya geldiğinde görüşelim, fikirlerini değiştirmeni sağlarım diye düşünüyorum. Öncelikle bizler meteoroloji bilimiyle ilgilenen havadelileri olarak bu bilim için aktarılacak kaynakları çok görmemeliyiz. Açıkcası üniversitede bölüm açıp, yabancı hoca getirmek vs çok aşırı kaynakda gerektirmiyor. ODTU ‘de açılmasını istememin sebebi o üniversiten sürekli kaliteli işler çıkması, yabancı dilde eğitim vermesi birde Meteoroloji Genel Müdürlüğüyle aynı şehirde olması nedeniyle bir çok ortak proje yapılabilecek olması. Örneğin DMİ’nin web sayfasında yayınladığı METU3 dalga tahmin modelide ODTU kaynaklı. Geçen sene balıkcı arkadaşlarla konuştuğumda bu modeli yeni yeni kullandıklarını ve genel olarak beğendiklerini söylemişlerdi. Yine Ozan Hoca’nın WRF’side aynı şekilde ODTU kaynaklı
Türkiye’de hava olayları belli hep aynı yerleri sel basıyor vs doğru bir yaklaşım değil. Bu sene selden dolayı Kırklarelinden, Muğlaya, Şanlıurfa’dan Samsun’a bir çok can kayıpları meydan geldi. Hiç olmayan bir yerde Elazığ’da hortum meydana geldi 6 işçi hayatını kaybetti. Kışın kapanan yollar, mahsur kalanlar, çığ vs. de cabası. Türkiye, topoğrafyası ve 3 tarafı denizlerle kaplı bir ülke olması nedeniyle Avrupa’nın dümdüz genellikle aynı sistemlerin etkisine giren ülkelerinden çok daha fazla kaynak aktarmalı bu bilime. Aktarılan kaynakda boşa gitmesin diye çok sağlam bilim adamları yetiştirmeli.
Model konusuna gelince biz tabiki şu an ECMWF ile başedemeyiz. Yanlız wrf , nowcasting, enverziyon vs modelleri üzerinde çok ciddi çalışmalar yapılabilir. Data asimilasyonu konusu çok ciddi bir mesele ve bu konuda doğru dürüst çalışma yapılmıyor bildiğim kadarıyla. Daha dünya kadar konu var. Meteoroloji bu ülkede o kadar bakir bir alanki bilimsel manada çalışabileceğiniz yüzlerce değil binlerce tez konusu çıkar. Ama hakkıyla çalışacak, iyi yetişmiş 5 tane adam bulamazsınız.
ABD’nin ya da Yunanistan’ın gerisinde olmamız, sürekli üniversitelerde çalışmış biri olarak söyleyebilirim ki, kaynak aktarımının yetersizliğinden kaynaklanMıyor. Aksine, Türkiye bilime epey kaynak aktarır hale geldi. Bizim problemimiz, ezberci / şekilci / bürokratik kafadır. Üniversiteler gibi yaratıcı düşüncenin sığınağı olması gereken yerler bile bu kafanın kontrolü altındadır. İşin siyasetle filan da aslında pek ilgisi yoktur. Yaratıcılığın desteklenmediği yerde bilim ve dolayısıyla teknoloji yeşermez. Ne kadar para ve imkan aktarırsanız aktarın, bunu hakkıyla kullanacak zeki ve yaratıcı insanları üniversiteden kaçırdığınız sürece sonuç alamazsınız.
Örnek vereyim. X kişisi var, Y üniversitesinde çalışıyor ve TÜBİTAK’a proje veriyor. Diyor ki WRF’yi kullanıp hava tahminlerini geliştireceğim. Fakat adamın aslında konuya en ufak ilgisi yok. Eğitimine uygun konu o olduğu için, “ek gelir”i onla elde edebileceği için projeyi veriyor. Proje 2 senelikse son 3 ay modeli kuruyor, sonuç raporunu da şöyle bir çiziktiriyor. Al sana proje bitti. Nasılsa değerlendirecek kimse yok. Şekil tamam, elde var sıfır.
Başka bir üniversitede rakip olabilecek bir bölüm açılırsa bu kafa o zaman değişmek zorunda kalır. Hep bunlar tekci yapıdan kaynaklanıyor.
En basitinden projeler üniversitelere de para kazandırır. Ankara’da ODTÜ ve Billkent mühendislik dallarında en yoğun rekabet eden üniversitelerdir. Bu rekabet sonucunda her iki üniversite de Dünya’daki gelişmelere son sürat kendini ayak uydurmak zorunda kalıyor, birbirlerinden de daha iyi olmaya çalışıyorlar. Birbirlerinin öğretim üyelerini de kapmaya çalışıyorlar :D. Etkilerini piyasada da görmek mümkün mesela ASELSAN’da çalışan mühendislerin ezici çoğunluğunu bugün ODTÜ-Bilkent mezunları oluşturuyor, ya da şu an staj yapmakta olduğumdan biliyorum, Rekabet Piyasası Kurulu’da böyle iktisad mezunlarının çoğu yine Odtü Bilkent kökenli….
Meteorolojide de bu tekçi yapı olduğu sürece bu kafalar değişmeden durum böyle devam eder.
Ne yazık ki tamamen doğru. Ama daha vahim şeyler de var.
Cumhuriyet ile birlikte bu ülkeyi aydınlatmaları için yurtdışına eğitime gönderilenler ve yurtdışından gelen öğretim üyelerinin de 50’li yıllardan sonra, sahip oldukları birikimleri aktaramadan önlerinin kesildiğini veya egolarının kurbanı olduklarını tanınmış bir Türk bilim adamı anlatmıştı bir videosunda.
Benim bizzat tanıdığım 80 yaşlarında, devlete alınacak mühendisleri sınava alan bir mühendis ağabeyim bana, 80li yıllarda daha dikdörtgenin ne olduğunu bilmeyen adamların katakullilerle devlete inşaat mühendisi olarak girdiğini anlatmıştı. Tepede bilime gönül vermiş, dogmalardan uzak, hür fikirli insanlar olmadığı sürece üniversiteler çoğunluğu eşşeklikleri baki kalacak kişiler yetiştirmeye devam eder. Evrim yoktur diyebilen dekana sahip bir üniversitenin yetiştirdiği biyologlardan ne olur, fiziğin en temel kanunlarından bi haber bir bölüm başkanının yönettiği mühendislik fakültesinden yetişen insanların hali ne olur? Üniversitelerimizin en az %80i bu durumda, senin de dediğin gibi ezber, ezber, geçmiş yılların soruları vs.
Aynen katılıyorum, Max’da 120 km’ye geri dönülmeli. 250 km’den elde edilen verilerin sağlıklı olduğuna inanmıyorum. Ayrıca mesafenin artmasıyla ölçülebilen hız değerleri düşeceğinden (http://www.theweatherprediction.com/habyhints/231/) sağlıklı hız verileride elde edilemeyebilir.
Aslında MGM ‘nin web sitesinde VIL gibi biz amatörleri pek ilgilendirmeyen ürün yerine toplam yağış ve hız verileri paylaşılsa çok daha faydalı olur diye düşünüyorum.
NOAA CPC Iklim Tahmin Merkezi bu kis ENSO notr olur diye resmi duyurusunu yapti:
ensodisc.pdf erişimi için tıklayın