Bugün Konya resmen yıkıldı. 30-45 dakika boyunca şiddetli yağmur ve dolu etkili oldu. Sayısız yıldırım düştü. Bulunduğum mahallede asfalt çöktü. Belediye otobüsü suyla dolu çukuru görmeyince içine girmiş, yan yatmış, devrilmesine ramak kalmış. Son zamanların en muhteşem orajıydı.
Eve varınca son yağışlara bakayım dedim. Bir de ne göreyim 2 mm yazıyor 😀 Sonra aşağıdaki şu not gözüme ilişti: “Gün içerisinde bakım çalışmalarından dolayı bazı istasyonlarımızın verilerinde geçici olarak kesintiler yaşanmaktadır.” Şu sitede meydan istasyonlarının anlık verileri yayınlanıyor. “http://turkucmet.dmi.gov.tr/awos/default.aspx” Orada Konya-Meydan 15 mm yağış kaydetmiş. Kısa günün karı 🙂 Kütlenin asıl vurduğu yer şehir merkezi idi. Merkezde yağış 20 mm’yi aşmıştır. En güvendiğim ODTÜ-WRF dahil tüm modeller çuvalladı 🙂
Yakın ve orta vadede çizgilerin kararlı kısmına bakarsak en serin gün Cumartesi günü olacak. Sanırım gündüz en yüksek sıcaklığının 20 derecenin altını zorlayacak gibi gözüküyor.Yağış olursa yağış anında 17-18 dereceleri görmek gayet mümkün.. Eylül ayı için çok iyi..
Eskişehir’deki orajlar yerin şeklini almış, nerede dağ, tepe varsa oradan pörtlemişler. O dağların hepsi meşe, karaçam, sarıçamlarla kaplı orman. Görüldüğü gibi İç Anadolu’da birazcık daha fazla yağış alan yerlerin bitki örtüsü bozkırdan ormana dönüveriyor hemen. Belki İç Anadolu’nun çukur yerleri de biraz daha fazla yağış alsaydı ormanlarla kaplı bir yer olurdu belki.
Tabii son buzul maksimumundan sonra buzulların çekilmesi iklimin kuraklaşmasına neden oldu. Pleistosende filan Anadolu daha yağışlı ve serindi. Anadolu’da bir sürü plüviyal göl vardı.
Yağış Pleistosen’de daha azdı El Nino. Ama yazın buharlaşma da çok az olduğundan göller vardı doğru. Fakat Holosen’in ilk yarısı (günümüzden yaklaşık 11 bin 500 yıl önceden 5 bin 500 yıl önceye kadar) hem Pleistosen’den hem de bugünden çok daha fazla yağışlıydı. Ormanların da bu dönem bittikten sonra azalmaya başladığı kabul ediliyor.
Yörünge parametrelerinden ötürü kuzey yarımküre yazın daha fazla ısınıyordu… Bir hipoteze göre bu, Anadolu’yu yazın da yağışlı yapıyordu (bir çeşit muson)… Başka bir hipoteze göre yazın hava çok sıcak olduğu için deniz suyu sıcaklıkları çok artıyor, bu da takip eden sonbahar ve kışı daha yağışlı yapıyordu… Bir başka hipoteze göre de kışlar negatif NAO benzeri bir paternin ısrarı nedeniyle daha yağışlıydı… İklimbiliminin halen çözülememiş bir problemidir. Ayrıca: https://havadelisi.com/2010/08/09/turkis-muson/
Belki İç Anadolu eskiden daha yağışlı bir iklime sahipti ama giderek yağış azaldığı için ormanlar kendini yenileyemedi ve sadece yeteri kadar yağış alabilen yerlerde orman kaldı. Bundan 1000 yıl önce Anadolu’da bu kadar çok insan yoktu ki, makineli tarım da yoktu, insanların o kadar araziyi işlemesi çok zor olurdu. O kadar arazinin tarım için tahrip edilmesi pek de mantıklı değil, ormanların yok olması bence daha çok iklimsel bir olay.
Şimdi de daha fazla yağış alan yüksek yerlerde ormanlar kalmış bence. Yukarıdaki animasyonun aynısı bu yaz, en az 10 kere olmuştur. İç Anadolu’nun çukurları o dağlar kadar yağış alabilseydi ormanlar yok olup gitmeyecekti belki. Benim düşüncem böyle.
Yahu makinesi olmadan koca koca piramitler, tapınaklar, şehirler inşa etmiş insanlar, bir ormanın kökünü mü kurutamayacak? Mesela Avrupa’da bugün mevcut olan ormanların en az yarısı insan eseri, doğal orman değil. Çünkü ordaki doğal ormanları da tüketmiş insanlar eski çağlarda. İnsan gücünü hafife almayın. Ben sadece tarım için tahrip etmişler demedim, tarım ve başka amaçlar dedim. Başka amaçlara gemi yapımı, konut yapımı, silah yapımı da dahil. Bunun yanı sıra savaşlar, göçler gibi büyük çaplı olaylar da orman varlığını doğrudan etkiler. Örneğin bir ordu sırf karşı tarafa zarar vermek için düşmanının ülkesindeki ormanları yakıp yıkabilir. Mümkün bu. Anadolu yol geçen hanı olmuş tarih boyunca, gelen vurmuş giden vurmuş. Bu kadar ayak altı olan bir yerde çevre çok hızlı dönüşür. Bugün ormanla kaplı dağlık yerler de muhtemelen insanlar yüksek olduğu için zahmet edip çıkmadığından hâlâ yeşil. Bir de tabii yüksek olduklarından daha çok yağış alıyorlar. Ama insanlar istese oralara da çıkardı, Nemrut Dağı’nı düşünün, üstündeki heykelleri düşünün.
Olay bence kısmen iklimsel kısmen insan kaynaklı. Fakat insan etkeni, özellikle de son 3000 yılda iklimden çok daha baskın diye düşünüyorum.
Haklısın Anemo, özellikle son 2-3 bin yıldaki insan etkisini iklim etkisinden ayırmak güç, bilimsel literatürde de bu ayrımın zorluğuna işaret ediliyor.
Anadolu’da orman tahribatı binlerce yıldır var. Ama genelde küçük olan az sayıdaki yerleşim yerleri yakınları ve ovalık alanlarda tahribat daha fazla olmuş. Şu an iç bölgelere baktığımızda yakın geçmişte dağlık ve tepelik alanların çoğunluğunun orman olduğunu çıkarabiliyoruz. En büyük kanıt da kalıntı ormanlar. Daha önce de değinmiştim. Anadolu’nun en kurak olan yerlerindeki dağlık ve tepelik alanlarda bile tüylü meşe-Quercus pubescens, mazı meşesi-Quercus infectoria, ardıç-Juniperus sp., çeşitli yabani meyve ağaçları ve çalılardan oluşan küçük orman topluluklarında rastlıyoruz. Bu demektir ki bu bölgelerde orman tahribatı çok eskilere dayanmıyor. Bunu yine yakın geçmiş zamandaki büyük memelilerin yayılışından da anlayabiliyoruz. Asıl tahribat ise, daha önceden değindiğim gibi, son 300 yıla dayanıyor. 1700’lerden sonra devletteki istikrarsızlık, savaşlar, dışarıdan Anadolu’ya gerçekleşen göçler, sosyal ve ekonomik sorunlar ve Anadolu’daki Türkmenlerin yerleşik hayata geçirilmesi gibi etkenlerden dolayı ormanlık alanlardaki tahribat çok arttı maalesef. Bu dönemde yeni tarım alanlarının açılmasının yanı sıra küçükbaş hayvan sayısında da artış oldu. Ve vahşi otlatma da ormanların sonunu getirdi. Özellikle ormana dair hiçbir iz bulunmayan alanlarda otlak açma amaçlı kasti yangın ardından vahşi otlatma faaliyetleri bu bölgeleri bu duruma getirdi. Yine Evliya Çelebi ve 1600-1800 yılları arasında Anadolu’ya gelen seyyahlar Anadolu’nun orman örtüsü ve yaban hayvanlarından çok güzel bir şekilde bahseder. Şu anda ülkemizin %27’si ormanlık alan ve bu rakamın yarısından biraz daha fazlası verimli orman maalesef. 300-400 yıl önce bu rakamın %50 civarında olma ihtimali var. Anadolu’nun kurak yerleri bile orman gelişimi için müsaittir. Bu durumu yeniden değerlendirmek lazım.
Geçmişte oralar hep ormanlardı, bir coğrafya hocamız anlatmıştı, dilimin ucunda ama unuttum, Ankara taraflarında filleri ormanlara saklarlarmış, eski bir kitapta geçiyor, Sonra hocamız dedi ki, şimdi orada fare bile gizleyemezsiniz. 😀
Çok iyi bir hocaydı, sayesinde coğrafyayı sevmiştim.
Ankara’nın fırtına serisi devam ediyor. Az evvel küçücük bir kütle Bilkent’in üstünde oluştu ve 7.1 mm bıraktı. Şimdi ise Ankara’ya batıdan multicell cluster tipi bir fırtına yaklaşıyor.
Aylık yağış şimdiden 27.9 mm oldu. Modeller ise “çok istikrarlı şekilde” Ankara’yı haftaiçi gelecek sistemde 30 – 45 mm arasında gösteriyor. Yani eylül de ağustos gibi mayıs ayını aratmıyor.
Sonbahar artık yavaş yavaş Erdemli’ye doğru yaklaşıyor Toros dağlarına bir haftadır yağan yağmur bugün epey yaklaştı belki de birkaç damla yağmurla merhaba deriz biz de. Yazın en yüksek hissedilen son sıcağı 40 derece ile bugün sanırım.
GFS ana çıktısının 360 saatlik run’ı içerisinde bu gelene ek olarak 2 adet daha soğuma gözüküyor, GFS diyagramında da bazı senaryolar tarafından destekleniyor, ECMWF’de de ara ara çıkıyor… Enteresan. Bu bol soğumalı çıktılar geçen sene o kadar çoktu ve Aralık’tan sonra iş öyle tersine dönmüştü ki fazla konuşmak istemiyorum.
Hem geçen sene hem ondan önceki sene Eylül çok ılık ve kurak geçmişti. Bana göre eylül ve ekimde hareket olması kış için iyi bir sinyal.
Erken gelen sert soğuklar konusunda ise yorum yapmayayım, olumlu örnek de var olumsuz da var 🙂
Commandouz (Bayrampaşa-148 m)
Geçen yıl hatırlarsınız Ekim ayının başında müthiş bir soğuk dalgası gelmişti, hatta 4 Ekim’de ölçülen 11.8 derecelik sıcaklık, Göztepe’de Ekim’in ilk 6 gününde ölçülen en düşük maksimum sıcaklık rekoru olarak bize dönmüştü. Daha sonra Havadelisi’nin yaptığı bir istatistik, Ekim ayının ilk 15 gününde maksimum sıcaklığın 12 derecenin altında kaldığı kışların İstanbul’da inanılmaz soğuk geçtiğini gösteriyordu. Geçen sene Ekim ayında ölçülen 11.8 derecelik sıcaklık 12 derece barajının altında kalan 4.gün olmuştu, ancak diğer ilk 3 muhteşem kışın ardından 4. kış tersten efsane olmuştu 🙂 Yani Santiago’nun dediği gibi olumlu örnek de var, olumsuz da.
Erken gelen kış = berbat kış. Kesinlikle doğru önerme. Ama “erken” derken aralık ayını buna dahil edebiliriz. Eylül – ekim aylarında gelen soğuklar genelde kışın gidişatını olumsuz etkilemiyor. Panik yok..
Büyükçekmece’nin gecenin en düşük sıcaklıklarının İstanbul’daki diğer istasyonlara oranla daha düşük olmasının sebebi nedir sizce ? ( Göztepe ile 4, Kartal ile 4.5 derece fark var) Eşim Büyükçekmeceli olduğu için sürekli gittiğim bir yer, sıcaklıklarını da takip ediyorum, bu sadece dün geceye has bir durum değil. Büyükçekmece’nin yerlileri gölden dolayı bu şekilde bir soğuma olduğunu söylüyorlar, fakat bana mantıklı gelmedi. Enverziyondan dolayı olmalı fakat , istasyon denizin hemen yanında, en fazla 200 metre uzaklıktadır, bu kadar denize yakın bir lokasyonda enverziyon olabilir mi?
İstanbul Büyükçekmece Büyükçekmece 15,4
İstanbul ÇATALCA Çatalca Radar 18,2
İstanbul Eyüp Eyüp 15,4
İstanbul FATİH İst.Den.Bil.Ens. 18,1
İstanbul FATİH Kumkapı Fener —
İstanbul Kartal Göztepe 19,4
İstanbul Kartal İstanbul Bölge 20,1
İstanbul PENDİK Sabiha Gökçen Meydan 17,3
İstanbul Sancaktepe Sancaktepe 14,4
İstanbul Sarıyer Kumköy-Kilyos 17,1
İstanbul Sarıyer Sarıyer 19,0
İstanbul ŞİLE Şile 16,7
İstanbul SİLİVRİ Silivri 17,6
İstanbul ŞİŞLİ Şişli 18,6
İstanbul Tuzla Tuzla 17,9
İstanbul ÜMRANİYE Ümraniye 18,3
İstanbul ÜSKÜDAR Üsküdar 17,4
Büyükçekmece istasyonu ilçe merkezinin kuzeyinde, göl kenarında İSKİ bahçesinde bulunuyor. Bulunduğu konum itibariyle radyatif soğuma olabilir açık gecelerde.
Mesela Tuzla’da gece 17,9 olmuş, Kartal ve Kadıköy gibi kıyı ilçeler 20 dereceyken.
Dun gece yine B.Cekmece, Eyup ve Sancaktepe’den sonra en soguk istasyon olmus.
İstanbul BAKIRKÖY Florya 19,5
İstanbul BAKIRKÖY İstanbul Atatürk Meydan 20,6
İstanbul Beykoz Anadolu Feneri Mevkii 20,8
İstanbul Büyükçekmece Büyükçekmece 17,4
İstanbul ÇATALCA Çatalca Radar 18,5
İstanbul Eyüp Eyüp 16,9
İstanbul FATİH İst.Den.Bil.Ens. 18,9
İstanbul FATİH Kumkapı Fener —
İstanbul Kartal Göztepe 20,4
İstanbul Kartal İstanbul Bölge 20,4
İstanbul PENDİK Sabiha Gökçen Meydan 18,1
İstanbul Sancaktepe Sancaktepe 15,8
İstanbul Sarıyer Kumköy-Kilyos 17,7
İstanbul Sarıyer Sarıyer 19,9
İstanbul ŞİLE Şile 18,2
İstanbul SİLİVRİ Silivri 18,2
İstanbul ŞİŞLİ Şişli 19,4
İstanbul Tuzla Tuzla 19,7
İstanbul ÜMRANİYE Ümraniye 19,1
İstanbul ÜSKÜDAR Üsküdar 18,9
Büyükçekmeceliler haklı olabilirler. Enverziyon olsaydı İstanbul’un göl olmayan pek çok noktasında aynı durum olurdu. Eğer göl çevresinde varsa bunun nedeni de tek başına göldür (bu da enverziyona benziyor ama bunu yapan da yine göl olmuş oluyor).
Oda sıcaklığı ile aynı,hatta 60 derecede suda ıslatılan ve odaya asılan bir bornoz da odanın sıcaklığını bir miktar zamanla düşürür. İşte göl de bunu yapıyordur.
Bunun aynısı Bilkent Üniversitesi’nde de Merkez Kampüs ile Doğu Kampüs arasında ormanlık alanda bir göletle oluyor. Tam o arada hava genelde çevreye göre geceleri hissedilir derecede serin oluyor. Özellikle bisikletle hızlıca oradan geçerken çok bariz tabaka tabaka soğuk hava hissediliyor ama bu gölün suyu soğuk olduğundan bu durum olmuyor. Özellikle durgun havalarda buharlaşma sonucu hava kütlesinin nem kazanıp ısı kaybetmesi ile oluyor. Enverziyon gibi ama bildiğimiz şekilde bir enverziyon değil.
Büyükçekmece’de daha kuru ve çok yavaş hareket eden karasal hava taşınımın olduğu günlerde (yani rüzgarın İstanbul’un güneyinde genel olarak Marmara’dan esmediği günlerde) bu durum olabilir bence…
Açıklaman çok mantıklı, katılıyorum. Bu arada dün gece 17.4 derece ile yine MGM nin raporunda yer alan İstanbul istasyonları arasında en düşük sıcaklık B.Çekmece’de ölçüldü.
Çok gezdim oralarda, Büyükçekmece sistem olsa da, hava durgun olsa da, yaz – kış farketmeksizin diğer sahil yerleşimlere göre geceleri serin oluyor.
Bu soğuma sadece yazın olsa sebebi göl olabilir derdim fakat kışın da aynı durum var. Bana göre bu durumun sebebi bölgenin şehir ısı adasının dışında kalması.
Bizdeki radar görüntülerinde kar, yağmur ayrımı neden yapılamıyor? Bu çok mu zor bir şey?
Aşağıdaki resimde Calgary’nin radar görüntüsü var. Bunun gibi bir görüntüye erişebilsek süper olurdu Türkiye’deki radarlarda…
Evet bir radarın konumu itibariyle önünde yüksek dağlar yoksa veya kurulduğu yer yüksek de değilse bulunduğu yer dümdüz sayılır. Calgary’nin sadece batısında dağlar var ama ama şehir merkezi için veya insanların yaşadığı doğudaki düzlükler için radarın kar yağmur ürünü sonuç verir. Büyük göller de öyle, Teksas, Florida New York da öyle.Avrupa’daki pek çok ülke de düzlük. Bizim radarlar ise hep dağlarda kurulu, Antalya, Ankara, Zonguldak vs hep dağ radarları,kendi rakımının altını zaten göremedikleri için habire her noktaya kar verebilirler. İstanbul radarı aslında bu sistem için en uygun radar ama İstanbul’da sıkıntılı çünkü radarın boğaz kıyısında bir yerde olması lazımdı. 300 metrelik Çatalca’dan gelen radar ışını Moda’nın üstüne gelene kadar en az 200 metre yükselecektir. Sınırdaki sistemlerde Kadıköy’ü de habire kar gösterecektir bu ürün…
Bu ürünü çalıştırmak için radar çukurda olursa da başka bir sorun oluşuyor, Hatay radarının Gaziantep’i görmemesi gibi… Türkiye radar kurmak için pek uygun bir ülke değil. Mutlaka bir iki özellikten vazgeçilmek zorunda kalınıyor, çünkü dağ ülkesiyiz. Kısaca aşağı insen sakal, yukarı çıksan bıyık…
Ankara gibi dağ radarı da zaten 2 km altını göremiyor kışın, radara bakıyorsun kışın bomboş, ama kar yağıyor mesela…
Bildiğim kadarıyla MGM, Van Gölünde radar kurmak istedi. Ne güzel, biz de göl etkisi yağışlarını gözlemleyebilecektik. Bitlis’i Van’ı incelediler, didik didik ettiler. Ancak uygun yer bulamadılar, çünkü dağlar yatırımı boşa çıkaracaktı, sadece gölü görmek için değmezdi. Hakkari falan da tamamen radar için ölü bölge, orada kurmak zor olduğundan değil, teknik olarak verimli bir radar imkansız olduğundan bu böyle… o bölgede ya radarları 50’şer km aralıklarla peş peşe kuracaksın ki o da çok para, o paraları yemek varken bu ülkede kimse de kurmaz öyle… ki onların hepsinin ayrı ayrı bakımı var bizimkiler tamamen ters olur ya da en kısa yolda vazgeçeceksin.
MGM bu yüzden bu kar yağmur ürününü kullan(a)mıyor.
Ben bu konuyu daha evvel MGM’dekilere sormuştum.
Konuyla ilgili değil ama bu da genel bilgi olsun.
2015’te Emirdağ’da radar kurulcak tıpkı Ankara radarı gibi bir dağ radarı olacakmış yani o da zavallı Afyon, Isparta görünemiyor diye.
Bursa’da da bir Bursa radarı kuralacakmış, çok gereksiz bir yatırım bence, İstanbul’a yedek radar niteliğinde olacakmış, sanki memlekette İstanbul’dan başka şehir yokmuş gibi. (Eskişehir de böylece kuralacak 2 radardan en kârlı çıkan merkez olacak hem Emirdağ hem Bursa!)
Yine 2015’te Torosların azizliğine uğrayan Karaman ilinde bir radar açılacak. Kayseri’yi Karaman’ı görmesi için…Kayseri’de kurulacaktı aslında ama Erciyes 3900 küsürlük olunca herşeyi mahvetti.
2015 sonrası içinde Sivas, ve askeri bir radardan devşirme radar olan Erzurum, yine bir dağ radarı olacak olan Diyarbakır (Karacadağ volkanın tepesinde)kuralacak. Emin değilim ama bir de Gaziantep vardı sanırım. Bu radarlardan Sivas ve Erzurum çok kötü radarlar olur gibi geliyor bana da fiyasko gibi… dağın da dağı bunlar…
Yapılıyor. Ama sonuçlar doğruyu yansıtmadığı için kullanılmıyor ve yayımlanma ihtiyacı da duyulmuyor. Sebebi ise Türkiye’nin topografyası. Oldukça engebeli bir ülke olduğumuzdan radarlarımızın hepsi dağ radarı. Ve kışın oluşan yağışları çoğunu kar yağışı olarak görüyor. Bu yüzden kullanışlı değil bizde.
Yeşilköy’deki istasyon müdürlüğünde Selex marka böyle bir radar var ancak bu radardan alınan veriler halka açık değil. Havaalanına özel olarak 6 ay kadar önce hizmete alınmış bir radar bu. İlerde bu radara ait verileri siteden paylaşırlar mı bilemiyorum.
İç Batı Anadolu’daki fırtınalar her geçen saat daha da gelişerek Ankara’ya doğru sürükleniyor. Ankara son yılların en yağışlı yazından sonra son yılların en yağışlı eylülüne giriş yaptı.
Geçen hafta Sincan’da sel oldu bu akşama da su baskını olur mu ki yine? 🙂
Marmara Bölgesi’ndeki hava tiplerini deniz seviyesi basınç verilerine göre sınıflayan ve yağışla ilişkisini ortaya koyan makalemiz International Journal of Climatology adlı dergide yayımlandı: http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/joc.4122/abstract
* Google Chrome’a gelen son güncelleme ile (güncelleyiniz!) Hava Takip Portalı’nı bu tarayıcıyı kullanarak sorunsuz görüntüleyebilirsiniz. Firefox’tan daha hızlıdır.
* Günlük maksimum sıcaklıklar da takip sayfamıza eklenmiştir. 900’ün üzerinde istasyondan veri sağlanmaktadır.
* Günlük minimum sıcaklıklar ve toplam yağışlar da 1-2 gün içinde eklenecektir.
Çok uzun zamandır. Yeni olay değil yani. Ama şunu da söylemek isterim, 15 – 20 yıl önce bile Ankara’nın suyu temiz değildi. Musluklardan akan su nedeniyle çok sayıda amipli dizanteri vakası yaşanmaktaydı.
Kaynak iddiaları doğrulanmamış, sadece konuyla doğrudan yetkili olmayan bir meslek odasına dayandırılmış bir haber, 2 ay önce benim Bilkent’te yurtlar müdürlüğünce yaptırttığım test sonuçlarından insan sağlığına zararlı bir durum ortaya çıkmamıştı
ama suyu 5 gün odada bekletince yosun tuttuğunu görmüştüm. Bildiğim kadarıyla Gölbaşı, Bilkent ve Yenimahalle’nin bir bölümü de suyunu doluluk oranı %90’larda gezen Elmadağ barajından alıyor.
Kızılırmak suyunu pompalamak için mantıklı bir neden yok.
“Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin kendi yayınladığı verilere göre, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla şebeke suyundaki sülfat oranı 5 misli artmış bulunmaktadır”
Belki de barajlar bu yüzden çok fazla azalmıyordur.. Kim bilir..
Arkadaşlar, ben yeni öğrendim. Bilmeyenler varsa da öğrensin.
Tarihi seçiyorsunuz ve o gün olan tüm kütleleri gösteriyor, hızını ve saydamlığını da ayarlayabiliyorsunuz. Artık animasyon yapmanıza gerek yok.
Berbat bir sayfa. Uzun zamandır var bu sayfa ve tiksindim ben bu sayfadan. İleri geri butonu yok. Aynı animasyona yeniden yükle dediğimde tekrar bakamıyorum. Hiçbir işime yaramadı. Saçma sapan bir şey.
Commandouz (Bayrampaşa-148 m)
Paylaşımın için sağol Spank ancak bu sayfa adamı sinir hastası eder. Animasyonun tamamını izleyemezsin, zoom yapınca donar, takılır kalır. Hızını, saydamlığını ayarlamaya kalkarsan animasyonu kaçırırsın, mümkünatı yok yeniden yükleyemezsin.
Bunun yerine 15 dakikalık resimleri buton buton sunsalar çok daha kullanışlı olur ancak yapmazlar. Açıkçası ben hiçbir Mgm çalışanının bu sayfayı kullandığını düşünmüyorum.
Kocaeli’de en çok yağış 14.08.2001 tarihinde 125.8 kg/m2 ölçülmüş. Dün gerçekleşen yağışta beni teğet geçip Yuvacık Barajı tarafında sele neden olan yağış miktarı 130,9 Kg
Bu arada, 14 Ağustos 2001’deki yağışın bire bir şahidiyim, 125 kg yaklaşık 1 saat içinde yağıp şehir merkezindeki kaldırım taşlarını sökmüştü. Ayrıca süperhücre vardı, bulutun kendi etrafında dönüşünü gördüm. Saat 15-16 civarı hava kapkaranlık olmuştu.
14 Ağustos 2001′ deki yağışın balkonumdan, kasetli kamera ile çektiğim videosu ailemin evinde duruyor (kendileri İzmit/Bahçecik’ te ben İstanbul’ dayım), havanın ne kadar karardığını, sokak lambalarının yanmasını ve yağışın kuvvetini görüntülemiştim, ilk fırsatta, eğer hasar görmedi ise, dijitale alıp paylaşacağım. O yağmurda 6. kattaki komşumuzun balkonundan evi su basmıştı.(batı cepheli kapısı açık balkon.)
not: videoyu çektiğimi konu açılınca hatırladım :).
Aksaray Gülağaç son iki günlük toplam yağışı 434,5 kg , bu aşırı yağışlardan sonra hiçbir olumsuz haber çıkmaması ya yağış verilerinin hatalı ya da hiç kimsenin umrunda olmadığı ihtimalini düşündürüyor ister istemez.
Commandouz (Bayrampaşa-148 m)
İstanbul Demirciköy’de de 7:24-7:49 saatleri arasında tam 30.0 mm. yağış kaydedilmiş. Toplam yağış ise 44.2 mm.
Yağmur başladığında bizim oraların kaderi elektrik kesintisi. Her yağmurda her kar yağışında tekrar eden bir durum. 2006’daki efsane karda yaklaşık 2 gün elektriksiz kalmıştık. Görüntü gece olduğu için pek belli olmuyor ama elimden gelen bu 🙂 Rekor yağışı ucundan yakaladığımız görüntü.
Kısa sürmesine rağmen şiddeti bir hayli yüksekti, bir anda geldi geçti. İnternet ağı ve elektrik yeni yeni kendine geliyor. Yayın bu sebepten dolayı gerçekleştirilemedi, bir dahaki sefere artık. 🙂
Yalova için 7 günlük yani 1 haftalık suyunun kaldığına yönelik haberler çıkmıştı. Bugün o tarafa iyi yağmur yağdı. Umarım bir nebze de olsa yarar sağlamıştır bölgeye.
İstanbul’un susuz kalması daha önemli bir olay olduğundan, Yalova’da yaşanabilecek bir susuzluğun etkileri daha büyük olacaktır ve sorunun çözülmesi zaman alacaktır.
Umarım susuzluk yaşanmaz bölgede.
Marmara Bölgesi’nin her tarafına sırasıyla yağmur yağdı bugün, İstanbul yine ortada yağışsız kaldı. İstanbul barajları %15 olmuş. 😦 Modeller de pek iç açıcı değil.
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nde hazırlanan rapora göre; küresel ısınma İstanbul’un mevsiminde değişikliğe neden olacak.İstanbul’un iklimi tipik Akdeniz iklimine dönüşecek.
İnanılmaz bir yağmur var, yağmurun sesine uyandım, gökgürültüsü olmadı, sadece yağmurun o sesine uyandım saat 11:25 ve halen devam ediyor. Kütle sarı ama mor kütle varmış gibi yağıyor enteresan.
Bir dua da barajlara edeydin ne vardı, nefesin çok kuvvetliymiş SpanK Hoca öyle duyduk. Ama sen ancak kendine çalış. Bencilsin 😀
çihiro (Karatay/KONYA, 1016 m)
Dün akşam Konya’da saatlerce şimşek ve 1 saat boyunca sağlam bir yağmur etkili oldu. Yağmur damlaları çok iriydi. Meydan istasyonuna 17 kg yağış düştü. Bu, Meydan istasyonunun Ocak sonundan beri aldığı en yüksek günlük yağış miktarı. Ayrıca son 1,5 yılın en yüksek 4. günlük yağış miktarı. Daha çok yağmura ihtiyaç var.
Bugün Konya resmen yıkıldı. 30-45 dakika boyunca şiddetli yağmur ve dolu etkili oldu. Sayısız yıldırım düştü. Bulunduğum mahallede asfalt çöktü. Belediye otobüsü suyla dolu çukuru görmeyince içine girmiş, yan yatmış, devrilmesine ramak kalmış. Son zamanların en muhteşem orajıydı.
Eve varınca son yağışlara bakayım dedim. Bir de ne göreyim 2 mm yazıyor 😀 Sonra aşağıdaki şu not gözüme ilişti: “Gün içerisinde bakım çalışmalarından dolayı bazı istasyonlarımızın verilerinde geçici olarak kesintiler yaşanmaktadır.” Şu sitede meydan istasyonlarının anlık verileri yayınlanıyor. “http://turkucmet.dmi.gov.tr/awos/default.aspx” Orada Konya-Meydan 15 mm yağış kaydetmiş. Kısa günün karı 🙂 Kütlenin asıl vurduğu yer şehir merkezi idi. Merkezde yağış 20 mm’yi aşmıştır. En güvendiğim ODTÜ-WRF dahil tüm modeller çuvalladı 🙂
O bakım çalışmaları da hep sisteme rastlar ve hiç bitmez nedense. 😀
Kıyı Ege’yi pas geçen bütün sistemlere hoş bakmıyoruz.
Bastım eksiyi. 😀 Geçen kış da sizin dışınızda tüm memleket kurudu yağmursuzluktan.
😀 Nankörlük olmasın da biz de o kadar memnun değildik geçen yıl. Evet hiç olmazsa yağdı ama tat vermedi. Şöyle şapur şupur yağmadı.
SKIRON sapıttı, Perşembe günü AHL toplam 160 kg 🙂 Dörtte biri tutsa razıyım gerçi 😀
SKIRON’un yaz performansı çok tırttı ama deniz etkisi yağışlarında daha isabetli olabiliyorlar. SKIRON mevsimi başladı mı, bakalım göreceğiz…
Bu da Skiron’un farklı bir gösterimi.
Yorgo da coşmuş Santi, du bakali nolcek 🙂
İskenderun Körfezi akşam saatlerinden beri tütüyor yine. Kütlelerin biri ölüyor, biri doğuyor.
Şöyle bir diyagram görmeyeli çok olmuştu.
Yakın ve orta vadede çizgilerin kararlı kısmına bakarsak en serin gün Cumartesi günü olacak. Sanırım gündüz en yüksek sıcaklığının 20 derecenin altını zorlayacak gibi gözüküyor.Yağış olursa yağış anında 17-18 dereceleri görmek gayet mümkün.. Eylül ayı için çok iyi..
Esenboğa havaalanına giderken şu manzara için durdum indim ve bu panorama deneyimini havadelilerine sunuyorum 🙂
Nereden giderken? Esenboğa yolu bölünmüş yol değil mi?
Esenboğa yolunda çekmedim… Esenboğa yoluna çıkmadan önce ki bir tali yol burası. Çubuk’a bağlı bir köyden havaalanı yoluna çıkan tali bir yol…
Eskişehir’deki orajlar yerin şeklini almış, nerede dağ, tepe varsa oradan pörtlemişler. O dağların hepsi meşe, karaçam, sarıçamlarla kaplı orman. Görüldüğü gibi İç Anadolu’da birazcık daha fazla yağış alan yerlerin bitki örtüsü bozkırdan ormana dönüveriyor hemen. Belki İç Anadolu’nun çukur yerleri de biraz daha fazla yağış alsaydı ormanlarla kaplı bir yer olurdu belki.
Zaten İç Anadolu’nun bozkırları antropojen bozkır. Yani ormanların tarım ve başka amaçlar için yok edilmesi sonucu insan eliyle oluşmuş bir bozkır.
Tabii son buzul maksimumundan sonra buzulların çekilmesi iklimin kuraklaşmasına neden oldu. Pleistosende filan Anadolu daha yağışlı ve serindi. Anadolu’da bir sürü plüviyal göl vardı.
Yağış Pleistosen’de daha azdı El Nino. Ama yazın buharlaşma da çok az olduğundan göller vardı doğru. Fakat Holosen’in ilk yarısı (günümüzden yaklaşık 11 bin 500 yıl önceden 5 bin 500 yıl önceye kadar) hem Pleistosen’den hem de bugünden çok daha fazla yağışlıydı. Ormanların da bu dönem bittikten sonra azalmaya başladığı kabul ediliyor.
Neden daha yağışlıydı?
Yörünge parametrelerinden ötürü kuzey yarımküre yazın daha fazla ısınıyordu… Bir hipoteze göre bu, Anadolu’yu yazın da yağışlı yapıyordu (bir çeşit muson)… Başka bir hipoteze göre yazın hava çok sıcak olduğu için deniz suyu sıcaklıkları çok artıyor, bu da takip eden sonbahar ve kışı daha yağışlı yapıyordu… Bir başka hipoteze göre de kışlar negatif NAO benzeri bir paternin ısrarı nedeniyle daha yağışlıydı… İklimbiliminin halen çözülememiş bir problemidir. Ayrıca: https://havadelisi.com/2010/08/09/turkis-muson/
Belki İç Anadolu eskiden daha yağışlı bir iklime sahipti ama giderek yağış azaldığı için ormanlar kendini yenileyemedi ve sadece yeteri kadar yağış alabilen yerlerde orman kaldı. Bundan 1000 yıl önce Anadolu’da bu kadar çok insan yoktu ki, makineli tarım da yoktu, insanların o kadar araziyi işlemesi çok zor olurdu. O kadar arazinin tarım için tahrip edilmesi pek de mantıklı değil, ormanların yok olması bence daha çok iklimsel bir olay.
Şimdi de daha fazla yağış alan yüksek yerlerde ormanlar kalmış bence. Yukarıdaki animasyonun aynısı bu yaz, en az 10 kere olmuştur. İç Anadolu’nun çukurları o dağlar kadar yağış alabilseydi ormanlar yok olup gitmeyecekti belki. Benim düşüncem böyle.
Yahu makinesi olmadan koca koca piramitler, tapınaklar, şehirler inşa etmiş insanlar, bir ormanın kökünü mü kurutamayacak? Mesela Avrupa’da bugün mevcut olan ormanların en az yarısı insan eseri, doğal orman değil. Çünkü ordaki doğal ormanları da tüketmiş insanlar eski çağlarda. İnsan gücünü hafife almayın. Ben sadece tarım için tahrip etmişler demedim, tarım ve başka amaçlar dedim. Başka amaçlara gemi yapımı, konut yapımı, silah yapımı da dahil. Bunun yanı sıra savaşlar, göçler gibi büyük çaplı olaylar da orman varlığını doğrudan etkiler. Örneğin bir ordu sırf karşı tarafa zarar vermek için düşmanının ülkesindeki ormanları yakıp yıkabilir. Mümkün bu. Anadolu yol geçen hanı olmuş tarih boyunca, gelen vurmuş giden vurmuş. Bu kadar ayak altı olan bir yerde çevre çok hızlı dönüşür. Bugün ormanla kaplı dağlık yerler de muhtemelen insanlar yüksek olduğu için zahmet edip çıkmadığından hâlâ yeşil. Bir de tabii yüksek olduklarından daha çok yağış alıyorlar. Ama insanlar istese oralara da çıkardı, Nemrut Dağı’nı düşünün, üstündeki heykelleri düşünün.
Olay bence kısmen iklimsel kısmen insan kaynaklı. Fakat insan etkeni, özellikle de son 3000 yılda iklimden çok daha baskın diye düşünüyorum.
Haklısın Anemo, özellikle son 2-3 bin yıldaki insan etkisini iklim etkisinden ayırmak güç, bilimsel literatürde de bu ayrımın zorluğuna işaret ediliyor.
Anadolu’da orman tahribatı binlerce yıldır var. Ama genelde küçük olan az sayıdaki yerleşim yerleri yakınları ve ovalık alanlarda tahribat daha fazla olmuş. Şu an iç bölgelere baktığımızda yakın geçmişte dağlık ve tepelik alanların çoğunluğunun orman olduğunu çıkarabiliyoruz. En büyük kanıt da kalıntı ormanlar. Daha önce de değinmiştim. Anadolu’nun en kurak olan yerlerindeki dağlık ve tepelik alanlarda bile tüylü meşe-Quercus pubescens, mazı meşesi-Quercus infectoria, ardıç-Juniperus sp., çeşitli yabani meyve ağaçları ve çalılardan oluşan küçük orman topluluklarında rastlıyoruz. Bu demektir ki bu bölgelerde orman tahribatı çok eskilere dayanmıyor. Bunu yine yakın geçmiş zamandaki büyük memelilerin yayılışından da anlayabiliyoruz. Asıl tahribat ise, daha önceden değindiğim gibi, son 300 yıla dayanıyor. 1700’lerden sonra devletteki istikrarsızlık, savaşlar, dışarıdan Anadolu’ya gerçekleşen göçler, sosyal ve ekonomik sorunlar ve Anadolu’daki Türkmenlerin yerleşik hayata geçirilmesi gibi etkenlerden dolayı ormanlık alanlardaki tahribat çok arttı maalesef. Bu dönemde yeni tarım alanlarının açılmasının yanı sıra küçükbaş hayvan sayısında da artış oldu. Ve vahşi otlatma da ormanların sonunu getirdi. Özellikle ormana dair hiçbir iz bulunmayan alanlarda otlak açma amaçlı kasti yangın ardından vahşi otlatma faaliyetleri bu bölgeleri bu duruma getirdi. Yine Evliya Çelebi ve 1600-1800 yılları arasında Anadolu’ya gelen seyyahlar Anadolu’nun orman örtüsü ve yaban hayvanlarından çok güzel bir şekilde bahseder. Şu anda ülkemizin %27’si ormanlık alan ve bu rakamın yarısından biraz daha fazlası verimli orman maalesef. 300-400 yıl önce bu rakamın %50 civarında olma ihtimali var. Anadolu’nun kurak yerleri bile orman gelişimi için müsaittir. Bu durumu yeniden değerlendirmek lazım.
Geçmişte oralar hep ormanlardı, bir coğrafya hocamız anlatmıştı, dilimin ucunda ama unuttum, Ankara taraflarında filleri ormanlara saklarlarmış, eski bir kitapta geçiyor, Sonra hocamız dedi ki, şimdi orada fare bile gizleyemezsiniz. 😀
Çok iyi bir hocaydı, sayesinde coğrafyayı sevmiştim.
Bu kum tepesini Atlantik rüzgarının yaptığı yazıyor. Ancak neden tüm sahil değil anlamadım.
http://www.internethaber.com/kiyamet-alameti-mi-koca-kasabayi-kum-yuttu-foto-galerisi-33957-p1.htm
Skiron’a bakın, çok şaşırdım.


Ankara’nın fırtına serisi devam ediyor. Az evvel küçücük bir kütle Bilkent’in üstünde oluştu ve 7.1 mm bıraktı. Şimdi ise Ankara’ya batıdan multicell cluster tipi bir fırtına yaklaşıyor.

Aylık yağış şimdiden 27.9 mm oldu. Modeller ise “çok istikrarlı şekilde” Ankara’yı haftaiçi gelecek sistemde 30 – 45 mm arasında gösteriyor. Yani eylül de ağustos gibi mayıs ayını aratmıyor.
Sonbahar artık yavaş yavaş Erdemli’ye doğru yaklaşıyor Toros dağlarına bir haftadır yağan yağmur bugün epey yaklaştı belki de birkaç damla yağmurla merhaba deriz biz de. Yazın en yüksek hissedilen son sıcağı 40 derece ile bugün sanırım.


GFS ana çıktısının 360 saatlik run’ı içerisinde bu gelene ek olarak 2 adet daha soğuma gözüküyor, GFS diyagramında da bazı senaryolar tarafından destekleniyor, ECMWF’de de ara ara çıkıyor… Enteresan. Bu bol soğumalı çıktılar geçen sene o kadar çoktu ve Aralık’tan sonra iş öyle tersine dönmüştü ki fazla konuşmak istemiyorum.
Ben de söylediğiniz olaydan korkuyorum 🙂
Geçen sene Eylül nasıldı hatırlamıyorum ama Ekim’de güçlü bir sistem almıştık.
Hem geçen sene hem ondan önceki sene Eylül çok ılık ve kurak geçmişti. Bana göre eylül ve ekimde hareket olması kış için iyi bir sinyal.
Erken gelen sert soğuklar konusunda ise yorum yapmayayım, olumlu örnek de var olumsuz da var 🙂
Geçen yıl hatırlarsınız Ekim ayının başında müthiş bir soğuk dalgası gelmişti, hatta 4 Ekim’de ölçülen 11.8 derecelik sıcaklık, Göztepe’de Ekim’in ilk 6 gününde ölçülen en düşük maksimum sıcaklık rekoru olarak bize dönmüştü. Daha sonra Havadelisi’nin yaptığı bir istatistik, Ekim ayının ilk 15 gününde maksimum sıcaklığın 12 derecenin altında kaldığı kışların İstanbul’da inanılmaz soğuk geçtiğini gösteriyordu. Geçen sene Ekim ayında ölçülen 11.8 derecelik sıcaklık 12 derece barajının altında kalan 4.gün olmuştu, ancak diğer ilk 3 muhteşem kışın ardından 4. kış tersten efsane olmuştu 🙂 Yani Santiago’nun dediği gibi olumlu örnek de var, olumsuz da.
Bu arada Bayrampaşa’da az önce dey geçişi oldu 🙂
-Yaz kırağısı çorağa, güz kırağısı kurağa delalettir.
hım. Anladığım kadarıyla soğuklar gelirse kışı unutun 🙂
Katılıyorum. 🙂
Geçtiğimiz kışın aynısına katlanamam doğrusu 😦
Ben de hep içimden, böyle şeyler geçiriyordum, Allah korusun. 😦
Erken gelen kış = berbat kış. Kesinlikle doğru önerme. Ama “erken” derken aralık ayını buna dahil edebiliriz. Eylül – ekim aylarında gelen soğuklar genelde kışın gidişatını olumsuz etkilemiyor. Panik yok..
Sanırım bahsettiğimiz soğuma bu, değil mi?

Hazır mıyız millet? 😀
(Tutarlılık oranı %1 bile değil, rüya tadında fantastik bir çalıştırma)
Oy oy oy oy oyyyyyyyyyy…
Şimdi ılıkçılar düşünsün 😀
Biz yine de ya tutarsa deyip serinleyelim 🙂
Fındıkzade?
Siteyi hacklemişler sanırım 😀
Yayınlanırsa, çok sevinirim.
Olursa iyi olur 🙂 .Herkese selamlar…
Beni bu rüyadan uyandıran zatı muhteremi …………… 😉
Pazar sabah saatlerinde Karadeniz taraflarında “sistem öncesi” saf deniz etkisi yağışları alabiliriz gibi duruyor.
Hafta içi daha heyecanlı gibi 🙂
Dün akşamki ECMWF yağış çıktılarına baktım bu sabah süperdi, sonra da GEM’i görünce ben.. 😀
http://goo.gl/G0FRvX
Güney Dakota’da son 120 yılın en erken kar yağışı olmuş 8 inch.
cok ilginc..
http://youtu.be/SukNQTk_VSs
Eylül 12, 2014, 10:24
Büyükçekmece’nin gecenin en düşük sıcaklıklarının İstanbul’daki diğer istasyonlara oranla daha düşük olmasının sebebi nedir sizce ? ( Göztepe ile 4, Kartal ile 4.5 derece fark var) Eşim Büyükçekmeceli olduğu için sürekli gittiğim bir yer, sıcaklıklarını da takip ediyorum, bu sadece dün geceye has bir durum değil. Büyükçekmece’nin yerlileri gölden dolayı bu şekilde bir soğuma olduğunu söylüyorlar, fakat bana mantıklı gelmedi. Enverziyondan dolayı olmalı fakat , istasyon denizin hemen yanında, en fazla 200 metre uzaklıktadır, bu kadar denize yakın bir lokasyonda enverziyon olabilir mi?
İstanbul Büyükçekmece Büyükçekmece 15,4
İstanbul ÇATALCA Çatalca Radar 18,2
İstanbul Eyüp Eyüp 15,4
İstanbul FATİH İst.Den.Bil.Ens. 18,1
İstanbul FATİH Kumkapı Fener —
İstanbul Kartal Göztepe 19,4
İstanbul Kartal İstanbul Bölge 20,1
İstanbul PENDİK Sabiha Gökçen Meydan 17,3
İstanbul Sancaktepe Sancaktepe 14,4
İstanbul Sarıyer Kumköy-Kilyos 17,1
İstanbul Sarıyer Sarıyer 19,0
İstanbul ŞİLE Şile 16,7
İstanbul SİLİVRİ Silivri 17,6
İstanbul ŞİŞLİ Şişli 18,6
İstanbul Tuzla Tuzla 17,9
İstanbul ÜMRANİYE Ümraniye 18,3
İstanbul ÜSKÜDAR Üsküdar 17,4
Lokal rüzgarlardan veya şehir ısı adasından olabilir… İlginç gerçekten.
Büyükçekmece istasyonu ilçe merkezinin kuzeyinde, göl kenarında İSKİ bahçesinde bulunuyor. Bulunduğu konum itibariyle radyatif soğuma olabilir açık gecelerde.
Mesela Tuzla’da gece 17,9 olmuş, Kartal ve Kadıköy gibi kıyı ilçeler 20 dereceyken.
Dun gece yine B.Cekmece, Eyup ve Sancaktepe’den sonra en soguk istasyon olmus.
İstanbul BAKIRKÖY Florya 19,5
İstanbul BAKIRKÖY İstanbul Atatürk Meydan 20,6
İstanbul Beykoz Anadolu Feneri Mevkii 20,8
İstanbul Büyükçekmece Büyükçekmece 17,4
İstanbul ÇATALCA Çatalca Radar 18,5
İstanbul Eyüp Eyüp 16,9
İstanbul FATİH İst.Den.Bil.Ens. 18,9
İstanbul FATİH Kumkapı Fener —
İstanbul Kartal Göztepe 20,4
İstanbul Kartal İstanbul Bölge 20,4
İstanbul PENDİK Sabiha Gökçen Meydan 18,1
İstanbul Sancaktepe Sancaktepe 15,8
İstanbul Sarıyer Kumköy-Kilyos 17,7
İstanbul Sarıyer Sarıyer 19,9
İstanbul ŞİLE Şile 18,2
İstanbul SİLİVRİ Silivri 18,2
İstanbul ŞİŞLİ Şişli 19,4
İstanbul Tuzla Tuzla 19,7
İstanbul ÜMRANİYE Ümraniye 19,1
İstanbul ÜSKÜDAR Üsküdar 18,9
Büyükçekmeceliler haklı olabilirler. Enverziyon olsaydı İstanbul’un göl olmayan pek çok noktasında aynı durum olurdu. Eğer göl çevresinde varsa bunun nedeni de tek başına göldür (bu da enverziyona benziyor ama bunu yapan da yine göl olmuş oluyor).
Oda sıcaklığı ile aynı,hatta 60 derecede suda ıslatılan ve odaya asılan bir bornoz da odanın sıcaklığını bir miktar zamanla düşürür. İşte göl de bunu yapıyordur.
Bunun aynısı Bilkent Üniversitesi’nde de Merkez Kampüs ile Doğu Kampüs arasında ormanlık alanda bir göletle oluyor. Tam o arada hava genelde çevreye göre geceleri hissedilir derecede serin oluyor. Özellikle bisikletle hızlıca oradan geçerken çok bariz tabaka tabaka soğuk hava hissediliyor ama bu gölün suyu soğuk olduğundan bu durum olmuyor. Özellikle durgun havalarda buharlaşma sonucu hava kütlesinin nem kazanıp ısı kaybetmesi ile oluyor. Enverziyon gibi ama bildiğimiz şekilde bir enverziyon değil.
Büyükçekmece’de daha kuru ve çok yavaş hareket eden karasal hava taşınımın olduğu günlerde (yani rüzgarın İstanbul’un güneyinde genel olarak Marmara’dan esmediği günlerde) bu durum olabilir bence…
Açıklaman çok mantıklı, katılıyorum. Bu arada dün gece 17.4 derece ile yine MGM nin raporunda yer alan İstanbul istasyonları arasında en düşük sıcaklık B.Çekmece’de ölçüldü.
Çok gezdim oralarda, Büyükçekmece sistem olsa da, hava durgun olsa da, yaz – kış farketmeksizin diğer sahil yerleşimlere göre geceleri serin oluyor.
Bu soğuma sadece yazın olsa sebebi göl olabilir derdim fakat kışın da aynı durum var. Bana göre bu durumun sebebi bölgenin şehir ısı adasının dışında kalması.
Santicim peki yazın olan kışın niçin olmasın? (Bu arada ısı adasını inkar ettiğim düşünülmesin 😀 )
Anadolu son 4-5 gündür hep böyle 🙂
Bizdeki radar görüntülerinde kar, yağmur ayrımı neden yapılamıyor? Bu çok mu zor bir şey?

Aşağıdaki resimde Calgary’nin radar görüntüsü var. Bunun gibi bir görüntüye erişebilsek süper olurdu Türkiye’deki radarlarda…
Bizdekiler karı geçtim yağmurda zor çalışıyor.
Adamlar dümdüz coğrafyada Ankara radarına bunu kışın yapsan tek bir gün yağmur göstermez, 1907 metre hep kar olur çünkü.
Dümdüz mü? Emin misin?
Evet bir radarın konumu itibariyle önünde yüksek dağlar yoksa veya kurulduğu yer yüksek de değilse bulunduğu yer dümdüz sayılır. Calgary’nin sadece batısında dağlar var ama ama şehir merkezi için veya insanların yaşadığı doğudaki düzlükler için radarın kar yağmur ürünü sonuç verir. Büyük göller de öyle, Teksas, Florida New York da öyle.Avrupa’daki pek çok ülke de düzlük. Bizim radarlar ise hep dağlarda kurulu, Antalya, Ankara, Zonguldak vs hep dağ radarları,kendi rakımının altını zaten göremedikleri için habire her noktaya kar verebilirler. İstanbul radarı aslında bu sistem için en uygun radar ama İstanbul’da sıkıntılı çünkü radarın boğaz kıyısında bir yerde olması lazımdı. 300 metrelik Çatalca’dan gelen radar ışını Moda’nın üstüne gelene kadar en az 200 metre yükselecektir. Sınırdaki sistemlerde Kadıköy’ü de habire kar gösterecektir bu ürün…
Bu ürünü çalıştırmak için radar çukurda olursa da başka bir sorun oluşuyor, Hatay radarının Gaziantep’i görmemesi gibi… Türkiye radar kurmak için pek uygun bir ülke değil. Mutlaka bir iki özellikten vazgeçilmek zorunda kalınıyor, çünkü dağ ülkesiyiz. Kısaca aşağı insen sakal, yukarı çıksan bıyık…
Ankara gibi dağ radarı da zaten 2 km altını göremiyor kışın, radara bakıyorsun kışın bomboş, ama kar yağıyor mesela…
Bildiğim kadarıyla MGM, Van Gölünde radar kurmak istedi. Ne güzel, biz de göl etkisi yağışlarını gözlemleyebilecektik. Bitlis’i Van’ı incelediler, didik didik ettiler. Ancak uygun yer bulamadılar, çünkü dağlar yatırımı boşa çıkaracaktı, sadece gölü görmek için değmezdi. Hakkari falan da tamamen radar için ölü bölge, orada kurmak zor olduğundan değil, teknik olarak verimli bir radar imkansız olduğundan bu böyle… o bölgede ya radarları 50’şer km aralıklarla peş peşe kuracaksın ki o da çok para, o paraları yemek varken bu ülkede kimse de kurmaz öyle… ki onların hepsinin ayrı ayrı bakımı var bizimkiler tamamen ters olur ya da en kısa yolda vazgeçeceksin.
MGM bu yüzden bu kar yağmur ürününü kullan(a)mıyor.
Ben bu konuyu daha evvel MGM’dekilere sormuştum.
Konuyla ilgili değil ama bu da genel bilgi olsun.
2015’te Emirdağ’da radar kurulcak tıpkı Ankara radarı gibi bir dağ radarı olacakmış yani o da zavallı Afyon, Isparta görünemiyor diye.
Bursa’da da bir Bursa radarı kuralacakmış, çok gereksiz bir yatırım bence, İstanbul’a yedek radar niteliğinde olacakmış, sanki memlekette İstanbul’dan başka şehir yokmuş gibi. (Eskişehir de böylece kuralacak 2 radardan en kârlı çıkan merkez olacak hem Emirdağ hem Bursa!)
Yine 2015’te Torosların azizliğine uğrayan Karaman ilinde bir radar açılacak. Kayseri’yi Karaman’ı görmesi için…Kayseri’de kurulacaktı aslında ama Erciyes 3900 küsürlük olunca herşeyi mahvetti.
2015 sonrası içinde Sivas, ve askeri bir radardan devşirme radar olan Erzurum, yine bir dağ radarı olacak olan Diyarbakır (Karacadağ volkanın tepesinde)kuralacak. Emin değilim ama bir de Gaziantep vardı sanırım. Bu radarlardan Sivas ve Erzurum çok kötü radarlar olur gibi geliyor bana da fiyasko gibi… dağın da dağı bunlar…
Karaman’a düşünülen radar Konya’da olsa Kayseri için daha verimli olmaz mı acaba?
Yapılıyor. Ama sonuçlar doğruyu yansıtmadığı için kullanılmıyor ve yayımlanma ihtiyacı da duyulmuyor. Sebebi ise Türkiye’nin topografyası. Oldukça engebeli bir ülke olduğumuzdan radarlarımızın hepsi dağ radarı. Ve kışın oluşan yağışları çoğunu kar yağışı olarak görüyor. Bu yüzden kullanışlı değil bizde.
Bence geçerli bir sebep değil bu. Almanya’da, İsviçre’de de var bu radarlar. Oralar düz mü? Değil.
Yeşilköy’deki istasyon müdürlüğünde Selex marka böyle bir radar var ancak bu radardan alınan veriler halka açık değil. Havaalanına özel olarak 6 ay kadar önce hizmete alınmış bir radar bu. İlerde bu radara ait verileri siteden paylaşırlar mı bilemiyorum.
Bugünün en korkunç görüntüsü. 🙂
Daha önce bleher’in de (Kusura bakmayın, isminizi bilemedim) linkini verdiği Kanada’daki soğuk, önümüzdeki günlerde A.B.D’ye inecekmiş. Acaba bu sene de mi sistemler onlardan yana?
http://www.accuweather.com/en/weather-news/september-snow-to-fall-over-no/33659944
Kuzey Amerika kıştan beri hep soğuk tarafta. Bu kış da yüksek ihtimal soğuk olacak.
Bu arada az önce Calgary, Kanada.. “Edmonton kar olur mu?” 🙂
http://goo.gl/nu93od
Behlül 😉 inşallah öyle olmaz diye umuyorum 😦
Çok heyecan verici.

Bugün gece saatlerine kadar Afyon-Eskişehir-Ankara arasında kuvvetli yağış riski var. Dikkatli olunmalı!
İç Batı Anadolu’daki fırtınalar her geçen saat daha da gelişerek Ankara’ya doğru sürükleniyor. Ankara son yılların en yağışlı yazından sonra son yılların en yağışlı eylülüne giriş yaptı.

Geçen hafta Sincan’da sel oldu bu akşama da su baskını olur mu ki yine? 🙂
Geldiğim topraklarda yaz sona erdi, tşört giyilmeyecek hava var şu anda:

Bilkent de 14 derece bu arada 🙂
Ruzgarin azizligi..
http://www.cnnturk.com/haber/spor/futbol/fatih-terim-ruzgar-dedi-ortalik-karisti
Ozan hocam bende yeni istasyonların doğru rakım ve koordinatları var. Mail verirseniz size excel dosyası olarak atarım.
Havadelisi, gmail.com….. Nereden buldun?
Marmara Bölgesi’ndeki hava tiplerini deniz seviyesi basınç verilerine göre sınıflayan ve yağışla ilişkisini ortaya koyan makalemiz International Journal of Climatology adlı dergide yayımlandı: http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/joc.4122/abstract
İsteyenler tam metne şuradan ulaşabilirler: https://havadelisi.files.wordpress.com/2014/09/baltaci_et_al.pdf
Metnin içinde geçen ek figürlere (S1-S5) şuradan ulaşılabilir: http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/joc.4122/suppinfo
Bir ara makalenin ana hatlarını Türkçe’ye çevirip bir blog yazısı haline getireceğim. Gerçi çoğunuzun bildiği şeyler…
* Google Chrome’a gelen son güncelleme ile (güncelleyiniz!) Hava Takip Portalı’nı bu tarayıcıyı kullanarak sorunsuz görüntüleyebilirsiniz. Firefox’tan daha hızlıdır.
* Günlük maksimum sıcaklıklar da takip sayfamıza eklenmiştir. 900’ün üzerinde istasyondan veri sağlanmaktadır.
* Günlük minimum sıcaklıklar ve toplam yağışlar da 1-2 gün içinde eklenecektir.
Hava Takip Portalı: http://web.itu.edu.tr/~climate/hava_en_yeni/
Hocam aş artık bunları. Iphone 6’da barometre var artıkın.. 🙂
Ayfon sevmem 🙂
Peki radarlı, rüzgar ve yağış ölçerli, termometreli bir tane versek? Olmadı yanında bir tane de Biskrem versek? 🙂
Memleketim Çayeli. Sıradan bir Eylül günü 🙂
Hayret, derenin üzerinde ev yok.
http://www.weather.com/news/weather-winter/calgary-snow-summer-september-20140909?cm_ven=FB_WX_JE_90914_1 Summer snow. Not kidding. diye not düşmüş Facebook sayfasında paylaşım esnasında
Ankara’ya Kızılırmak suyu mu basılıyor?
http://sozcu.com.tr/2014/gunun-icinden/ankarada-icme-suyu-uyarisi-596450/
Çok uzun zamandır. Yeni olay değil yani. Ama şunu da söylemek isterim, 15 – 20 yıl önce bile Ankara’nın suyu temiz değildi. Musluklardan akan su nedeniyle çok sayıda amipli dizanteri vakası yaşanmaktaydı.
Kaynak iddiaları doğrulanmamış, sadece konuyla doğrudan yetkili olmayan bir meslek odasına dayandırılmış bir haber, 2 ay önce benim Bilkent’te yurtlar müdürlüğünce yaptırttığım test sonuçlarından insan sağlığına zararlı bir durum ortaya çıkmamıştı
ama suyu 5 gün odada bekletince yosun tuttuğunu görmüştüm. Bildiğim kadarıyla Gölbaşı, Bilkent ve Yenimahalle’nin bir bölümü de suyunu doluluk oranı %90’larda gezen Elmadağ barajından alıyor.
Kızılırmak suyunu pompalamak için mantıklı bir neden yok.
“Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin kendi yayınladığı verilere göre, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla şebeke suyundaki sülfat oranı 5 misli artmış bulunmaktadır”
Belki de barajlar bu yüzden çok fazla azalmıyordur.. Kim bilir..
Melih Gökçek, Kızılırmak suyu iddialarını doğrulamış.
http://www.hurriyet.com.tr/ankara/27188335.asp
Arkadaşlar, ben yeni öğrendim. Bilmeyenler varsa da öğrensin.
Tarihi seçiyorsunuz ve o gün olan tüm kütleleri gösteriyor, hızını ve saydamlığını da ayarlayabiliyorsunuz. Artık animasyon yapmanıza gerek yok.
http://wms.dmi.gov.tr/radarveriistek.aspx
Berbat bir sayfa. Uzun zamandır var bu sayfa ve tiksindim ben bu sayfadan. İleri geri butonu yok. Aynı animasyona yeniden yükle dediğimde tekrar bakamıyorum. Hiçbir işime yaramadı. Saçma sapan bir şey.
Paylaşımın için sağol Spank ancak bu sayfa adamı sinir hastası eder. Animasyonun tamamını izleyemezsin, zoom yapınca donar, takılır kalır. Hızını, saydamlığını ayarlamaya kalkarsan animasyonu kaçırırsın, mümkünatı yok yeniden yükleyemezsin.
Bunun yerine 15 dakikalık resimleri buton buton sunsalar çok daha kullanışlı olur ancak yapmazlar. Açıkçası ben hiçbir Mgm çalışanının bu sayfayı kullandığını düşünmüyorum.
Bursa’da Zafer Plaza’nın orada sel sularına kapılan kadıncağızın kurtarılma anı:
https://www.youtube.com/watch?v=AUsang5TTA8
Öğlen Marmara üzerindeki yağışın Kadıköy’den görüntüsü https://bburaks.files.wordpress.com/2014/09/picsart_1410189129957.jpg?w=337
Kocaeli’de en çok yağış 14.08.2001 tarihinde 125.8 kg/m2 ölçülmüş. Dün gerçekleşen yağışta beni teğet geçip Yuvacık Barajı tarafında sele neden olan yağış miktarı 130,9 Kg

Ooo çok iyi bu.
Bu arada, 14 Ağustos 2001’deki yağışın bire bir şahidiyim, 125 kg yaklaşık 1 saat içinde yağıp şehir merkezindeki kaldırım taşlarını sökmüştü. Ayrıca süperhücre vardı, bulutun kendi etrafında dönüşünü gördüm. Saat 15-16 civarı hava kapkaranlık olmuştu.
14 Ağustos 2001′ deki yağışın balkonumdan, kasetli kamera ile çektiğim videosu ailemin evinde duruyor (kendileri İzmit/Bahçecik’ te ben İstanbul’ dayım), havanın ne kadar karardığını, sokak lambalarının yanmasını ve yağışın kuvvetini görüntülemiştim, ilk fırsatta, eğer hasar görmedi ise, dijitale alıp paylaşacağım. O yağmurda 6. kattaki komşumuzun balkonundan evi su basmıştı.(batı cepheli kapısı açık balkon.)
not: videoyu çektiğimi konu açılınca hatırladım :).
Neden bu Başiskele istasyonunun verileri sürekli güncellenmiyor, filan diye soracaktım tam ama tabii bunu sormanın hiçbir anlamı yok.
Kedi kaçmıştır hocam istasyonun içine,verileri yemiştir belki 🙂
Aksaray Gülağaç son iki günlük toplam yağışı 434,5 kg , bu aşırı yağışlardan sonra hiçbir olumsuz haber çıkmaması ya yağış verilerinin hatalı ya da hiç kimsenin umrunda olmadığı ihtimalini düşündürüyor ister istemez.
İstanbul Demirciköy’de de 7:24-7:49 saatleri arasında tam 30.0 mm. yağış kaydedilmiş. Toplam yağış ise 44.2 mm.
Kağıthane’de 7.00 sularında çok fena yağdı.
Yağmur başladığında bizim oraların kaderi elektrik kesintisi. Her yağmurda her kar yağışında tekrar eden bir durum. 2006’daki efsane karda yaklaşık 2 gün elektriksiz kalmıştık. Görüntü gece olduğu için pek belli olmuyor ama elimden gelen bu 🙂 Rekor yağışı ucundan yakaladığımız görüntü.
🙂 🙂 🙂

Sanki gök gürültüsü değil de bomba atıyorlar. Herkesi uyandırdı sesler.
Canlı yayınımı izleyin: Ankara’da fırtınalı yağış
http://youtu.be/PnfgsY2Ir-Y
Kısa sürmesine rağmen şiddeti bir hayli yüksekti, bir anda geldi geçti. İnternet ağı ve elektrik yeni yeni kendine geliyor. Yayın bu sebepten dolayı gerçekleştirilemedi, bir dahaki sefere artık. 🙂
Üzülerek söylüyorum çok yakınımdan geçti. Görünen bölge İzmit merkez. Tabii ki bunları uzaktan da olsa görmek çok heyecan verici.
Ucundan yakaladığımız yağmur.

Daha ne olsun. O kadarını bile görmedim ben son 2 günde.
Ondan birkaç saat öncesinde, Tekirdağ’da da bu bulutlar görüldü:



Neyse sıfır çekmeden sonunda bir tarafından yakaladık. Yani kenarından yine. 😀
Yalova için 7 günlük yani 1 haftalık suyunun kaldığına yönelik haberler çıkmıştı. Bugün o tarafa iyi yağmur yağdı. Umarım bir nebze de olsa yarar sağlamıştır bölgeye.
İstanbul’un susuz kalması daha önemli bir olay olduğundan, Yalova’da yaşanabilecek bir susuzluğun etkileri daha büyük olacaktır ve sorunun çözülmesi zaman alacaktır.
Umarım susuzluk yaşanmaz bölgede.
Marmara Bölgesi’nin her tarafına sırasıyla yağmur yağdı bugün, İstanbul yine ortada yağışsız kaldı. İstanbul barajları %15 olmuş. 😦 Modeller de pek iç açıcı değil.
O kütleler acayip şimşek yaptı. Kütle karaya çıkamadan eridi ama aksiyonu yetti.
İstanbul’da kar yağmayacak.
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nde hazırlanan rapora göre; küresel ısınma İstanbul’un mevsiminde değişikliğe neden olacak.İstanbul’un iklimi tipik Akdeniz iklimine dönüşecek.
Devamı … > http://www.haberinadresi.com/istanbulda-kar-yagmayacak-h23994.html
https://orhancabarov.wordpress.com/wp-admin/post.php?post=218&action=edit
Acımadım bastım eksiyi
Eminönü sağanağının evden görüntüsü:

Çok güzelmiş evinizin manzarası. Biz camdan bakınca bina görüyoruz. 😦
İnanılmaz bir yağmur var, yağmurun sesine uyandım, gökgürültüsü olmadı, sadece yağmurun o sesine uyandım saat 11:25 ve halen devam ediyor. Kütle sarı ama mor kütle varmış gibi yağıyor enteresan.
Fındıkzade sistemi 😀
Beşiktaş’ta yarım saattir usul usul yağan orta kuvvette bir gökgürültülü sağanak var. Hafifledi şimdi. Çok etkili olmadı.
İstanbul Ünv. istasyonuna 23 kg düşmüş son 1 saatte!
Dün çok dua ettim, neden burada yağmur yok diyerekten, çok şükür sabah yağmurun sesine uyandım. 😀
Bir dua da barajlara edeydin ne vardı, nefesin çok kuvvetliymiş SpanK Hoca öyle duyduk. Ama sen ancak kendine çalış. Bencilsin 😀
Dün akşam Konya’da saatlerce şimşek ve 1 saat boyunca sağlam bir yağmur etkili oldu. Yağmur damlaları çok iriydi. Meydan istasyonuna 17 kg yağış düştü. Bu, Meydan istasyonunun Ocak sonundan beri aldığı en yüksek günlük yağış miktarı. Ayrıca son 1,5 yılın en yüksek 4. günlük yağış miktarı. Daha çok yağmura ihtiyaç var.
Gelecek lig tahmin bölgesini Çayırova olarak seçelim. Yağış tahminini herkes kazansın. 🙂 🙂
Antalya şahlanarak sezonu açtı! 😀 İstanbul’a yağmayan yağmur İstanbul dışında her yere yağmaya and içmiş.
😀
Muratlı’da Kurudere bayağı yükselmiş, etrafındaki tarlalardan bayağı pay almış kendine yağıştan sonra…
Fındıkzade sıfır, şaşırmadım. 😀