Hep bana taş atılıyor, Ozan da atmış! Ama sabrediyorum.
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste… inşallah bu kış İç Anadolu kışı olur ve ben de bu resimi size hatırlatırım.
Kesinlikle katılıyorum. Kışın tam da “Kar geliyor!” derken sulu sepken ile yetinince göreceğiz sizleri 😀 Gece karanlığında, sokak lambasında tabiri caizse “Kendinden geçmiş” bir kar tanesi görebilmek için gözlerinizi dört açacaksınız! İç Anadolu sakini olarak son gülen iyi güler diyorum!
Hele ki zaten Semih’in konuşmaya hiç hakkı yok, rakibim değil. Bolluğun içinde kıtlık yurdu Tuzla…Haziran, Temmuz, Ağustos 3-0 öndeyim ben Tuzla karşında, Aralık 2012 zaten 126 mm üstü Ocak 2013 de 77.5 ile benimdir.
Ankara bu sene yağış konusunda şanslı sadece, Ankara İstanbul’un yakınından bile geçemez. Bırak İstanbul’u, Tuzla’yı, bütün Marmara’nın yanına bile yaklaşamaz yağış ortalamasında. Bilen biliyor zaten 😛 Bilkent 126 mm almış, 1260 mm almış bizi bağlamaz, Keçiören verisi lazım. Biz İstanbul’un ücra yerindeki Davis istasyonlarıyla konuşuyor muyuz? Babalar(!) gibi Keçiören istasyonu var orada 😀 Bilkent istasyonu bol keseden zaten. Uzun lafın kısası Ankara 1000 fırın ekmek yese İstanbul’un yağış ortalamasını geçemez, geçemeyecek. Onun dışında hiçbir zaman DEK göremeyeceksiniz. Şimdi ”bizde konvektif kar var” demeyin çünkü biz de gök gürültülü kar aldık 🙂 Tuzla’da olsa Silivri’de olsa Bakırköy’de olsa Ankara’nın hiçbir yeri bir İstanbul değil!
Herkes kendi yaşadığı noktayı alsın, siz Aydos’ta değilsiniz, ben de Keçiören’de değilim ora benim 40 km uzağımda 1 yıldır da oradan geçmedim. Alakam yok.
Ankara’mız hafta başı gelen negatif bükümlü trof yapısı ile normallerin üstünde yağış alarak 7 aydır ortalamanın üstünde giden performansını aynen koruyacak.
Seviyorum bu görüntüyü, hem proto-portakal sistemi hem de sistemin güneyden esen rüzgarlarının olduğu yerde hava kuzeyden esen tarafa göre daha soğuk, özellikle Bulgaristan tarafında bu çok keskin (-17’ye -10) var.
Yarın sabahtan itibaren kısa ziyaretleri saymazsak en az 4 sene yokum buralarda, Tuzla sana emanet Semih…Çok zormuş, hiç aklıma gelmezdi bu şehirden ayrılırken gözlerimin dolacağı…Doğduğum, büyüdüğüm yer kolay mı tabii…
Bursa/Görükle değil mi? Fena yer değil, şehir ısı adasından uzak, güçlü DEK’lerde Marmara’da tekrar kuvvetlenen kütleleri de alır… Hemen alışırsın 🙂 Başarılar.
Güzel yer güzel, millet nerelere gidiyor, ben İzmit’ten kalkıp Ankara çölüne gitmiştim, düşün sene 1997, ne model var ne radar, mahrumiyet bölgesi zaten 😀
😦 O göz dolması kısmı içimi acıttı resmen. Havaalanında kontrolden geçtikten sonra telefonu cüzdanı cebe koyarken arkaya bakıp el sallama seansı aklıma geldi.
İlk sene biraz zorlanırsın ama son sene dönmek istemezsin her yeri betonla kaplanmış olan bir şehre.. Zaten çok da uzak değilsin, sistemleri karşılamaya ta Bern’den geliyordu Ozan Hoca 🙂
GFS 8-10 çıktıda bir sağlam yağışlı çıktılar üretmeye başladı. Sıklığı günde bire çıkınca bir şeyler olur artık. Çok da şikayetçi değilim sıcaklardan nasılsa geceleri serin oluyor ama biraz yağmur da lazım artık sanırım.
Kahvede çay içiyorum arka masa 60-65 yaşlarında iki amca oturuyor aralarında geçen konuşma;
– bugün yağmurlu demiyor muydu?
– yok be ya yağmur mamur yok bugün
– zaten yağmurlu dese bile yağmıyor ki
Amcalar bile çözmüş işi
Davulun sesi uzaktan hoş gelir 🙂 Bugün nemden bunalıyordum, cuma ceketle çıkacağım, akşam çıkarsam da kaban giymem gerek.
Ama ertesi gün tekrar ısınacağı için kimse kaban falan uğraşmayacak, 2 derecede şort ve terlikle dolaşan tipler göreceğiz etrafta 🙂
Her sene aynı hikaye. Benim anlamadığım bu insanlar nasıl hasta olmuyorlar?
Amaaan. Derdin bu olsun be Onur. Bizde o heyecan bile yok 😦
Valla ben de bilmiyorum bu Avrupalılar, Amerikalılar cıbıl cıbıl gezip de nasıl hasta olmuyorlar. Genetikleri kaliteli bence. Bir de siyahlar çok dayanıklı oluyor, onlara da imreniyorum. Çok zulüm görmüşler ezelden beri ama her şeyin en iyisi onlarda. Allah bir yerden alıyor bir yerden veriyor işte. Neyse 😀
Bir de böyle dengesiz hava koşullarının hüküm sürdüğü yerler insanları mecburen meterolojiyle ilgilenmeye yöneltiyor olmalı. Bence bu da güzel bir şey 🙂
Dünya’nın çok izole bir yerinden göl etkisi görüntüleri buldum, bunun delisi olunca her şey bulunabiliyor tabii 🙂
İstanbul’un 7-8 Ocak 2013’ü varsa İran’ın da 14-15 Ocak 2013’ü var.
Bu bölgede sahil şeridine kar yağması Karadeniz’den çok daha zor bir şey, çünkü Hazar’ın güneyi soğumaya pek meyilli değil, lakin o tarihte 2 saat kadar yağış sahil şeridinde kara dönebilmiş.
İklim olarak Karadeniz’e benzeyen bir şekli var, sıcaklık bakımından Karadeniz’in 1-2 gömlek üstü bir yer. Bizim Karadeniz gibi kıyıdan dağlar başlıyor.
Bölgenin dikkat çekici önemli bir noktası ise Hazar çukurunun güneyi bizim Karadeniz’e göre daha dar, yani Karadeniz gibi boyuna serilmiyor. Himalayalar’a kadar uzanan dağ sırası bu dar çukuru da hemen çerçeveliyor.
14 Ocak 2013 gecesinden Türk havadelilerine deniz etkisi animasyonu yaptım:
Animasyonda can alıcı bir şey de var. Benim ilk gözle gördüğüm bir göl etkisi vorteksi (lake effect vortex). Dikkat ederseniz animasyonun başında dönen bir bölge var. Sıcak deniz soğuk havanın yanı sıra, vorteksin oluşumunda topoğrafyanın da etkisi büyük. Çünkü merkeze doğru rüzgar göreceli olarak Türkmenistan kıyılarına nazaran çok daha yavaş. Aslında bu yavaşlık kütlelerin de orada tıpkı bizim 9 Eylül 2009 gibi ısrarcı durmasına neden oluyor olabilir. Animasyonu fazla uzun yapamadım ama 24 saatten fazla süredir oradaki bu göl etkisi kütlesi ayrılmıyor. İncelemeye değer bir bölge;
Dikkatli bakınca ikinci bir vorteks yapısı daha gördüm. Süregelen vorteks yapıları oluyorsa orada böyle müthiş bir şey! 😀
Bu arada 2 günde bir verileri arşive koyuyorlar galiba… Dedim ki kendi kendime bu ABD’ye kafa tutan İran’ın kesin radarı vardır dedim ve bu düşünceyle arayıp bulmak 1.5 saatimi aldı. Malum yazılar Farsça ve Google Translate çoğu İran sitesinde çalışmıyor! ftp://radar.irimo.ir/
1985 kışı da sıcaklıklar bakımından efsaneymiş. Kabaca 10 Şubat-10 Mart arası diye sınırlandırabileceğimiz dönemde çok ciddi bir soğuma yaşanmış ülke genelinde.İstanbul’da birbirini takip eden 18 gün boyunca maksimum sıcaklıklar en fazla 5 dereceye çıkabilmiş, minimumlar ise birbirini takip eden 19 gün boyunca 0 derecenin altında kalmış;
Soğuk hava o kadar kuvvetliymiş ki, Adana’ya bile tüm gücüyle inmiş. Adana gibi bir yerde maksimum sıcaklığın birbirini takip eden 4 gün boyunca 6 derecenin altında ölçülmesine, hatta o 4 gün içerisinde maksimum sıcaklığın yalnızca 3 derece olarak ölçüldüğü bir günün (24 Şubat 1985) yaşanmasına sebep olmuş. Minimum sıcaklıklar ise hava sıcaklığının 4 derece olarak ölçüldüğü 1 günlük bir mola hariç birbirini takip eden 12 gün boyunca 0 derecenin altına düşmüş;
Malum sonbahar aylarına girdik. Ben de memleketimin sonbahar aylarındaki rekor sıcaklıkları neymiş diye 3245493. kez bir bakayım dedim MGM’ye. Bir de ne göreyim! Meğerse Adana’nın en sıcak eylül (15 Eylül ’94, 43.2 derece) ve ekim (8 Ekim ’94, 39.4 derece) günleri aynı yıl içerisinde yaşanmış ve bu iki ay da normallerinin üzerinde ortalamalara sahip olarak kayda geçmiş. Hatta 1994 yılının Eylül ayı o yılın en sıcak ayı olarak temmuz ve ağustosu geride bırakmış. Ancak Ekim ayından sonra bu sefer sıcaklıklar dibe vurmuş ve Kasım-Aralık ayları normallerin altında ortalamalarla kapanmış;
Merak ediyorum, acaba bu dönem sadece Doğu Akdeniz’de mi normalden sıcak geçti yoksa ülke genelinde bir anomali mi vardı diye. Mesela herkes 1994 yılındaki bu 2 aylık sıcak paterni ve hemen ardından takip eden 2 aylık soğuk paterni kendi memleketi için incelese ve karşılaştırma yapsak eğlenceli olabilir. Ne dersiniz?
Bence olay şöyle oldu. Araba giderken karşıdaki fay dikliğini görmüş olmalısınız. Hatta üzerinde şelale görünüyordu. Oradan kopan kaya fay dikliğinin altındaki yamaç molozlarına çarpmış olmalı. Çünkü toprakların başka türlü öyle sıçraması zor.
Ayrıca toprak kayması ile heyelan farklı şeyler. İlk önce toprak neye denir onu açıklamalıyız. Toprak dünyayı örten SiAl katmanının en üst kısmındanki iklim koşullarına göre kalınlığı 1 metre ile 10 metre arasında değişen katmana denir. Toprak oluşması için sadece ana kaya yeterli değildir. Mikrobiyolojik faaliyetler de önemlidir.
El Nino, kayan malzemenin ‘toprak’ın teknik tanımına uymamasının, gerçekleşen olayı heyelan (ya da toprak kayması) olmaktan çıkaracağından emin misin? Ben “kaya düşmesi” diye bir şey bilmiyorum, o da “toprak kayması” olarak değerlendiriliyor diye biliyorum.
Kaya düşmesi diye bir şey var, fakat kaya parçaları, çatlaklı tabakalara sahip ana kayadan, yağışa gerek duymadan da düşebilir.
Bu videoda ise bence olay toprak kayması, yoğun yağış sonucu kayan toprak, önüne daha önceden kopmuş olan kayaları da katmış gelmiş. Ya da orada duran kayanın ağırlığı da yumuşayan toprağın kaymasına sebep olmuş olabilir.
Ben de yeni fark ettim. Akıllı telefonlarla çekilen art arda resimleri Google + hareketli hale getiriyormuş. bizde de az buçuk delilik olunca yukarıdaki görüntü ortaya çıktı. Bilseydim daha çok çekerdim doyumluk bir seyir olabilirdi.
Batıdan doğuya uzanan dağ sıralarının olmayışı hem sıcaklığın hem de yağışın aşırı uçlarda gezmesine sebep oluyor Güney Amerika’da. Çok şizofren bir iklim var oralarda. İnsan kafayı yer.Yazlıklar da kışlıklar da hazır olmalı dolapta.
Az önce radyo yayınını kestiler. Gecenin bir vakti modem sesi gelmeye başlayınca radyodan panikledim.
Sonra Severe Weather Alert dedi. Detroit’in kuzeyindeki Pontiac ve çevresine yoğun yağış ve arabalara zarar verecek seviyede dolu dedi. Durum şu:
En yüksek sıcaklık: 34,6 C
En düşük sıcaklık: 19,1 C
Max. sıcaklık ortalaması: 31,7 C
Min. sıcaklık ortalaması: 20,8 C
Ortalama sıcaklık: 26,1 C
Toplam yağış miktarı: 0,3 mm.
Hakim rüzgar yönü: Kuzey kerte Kuzeydoğu
İçim acıyor resmen. Tam 2 milyon civarında ağaç kesilecekmiş. Umarım otoyolun çevresini imara açmazlar da yeni bir Sultanbeyli durumu yaşanmaz. 80’li yılların ortasında küçük bir köy olan Sultanbeyli’nin şu anki nüfusu 300 bin. Bunun nedeni köyün içinden Tem otoyolunun geçmesi.
elifsimge
Köprü’nün tetikleyeceği gelişim akslarından bir kısmı! Kilyos’tan Karaburun’a tüm kuzey kentleşecek, ‘Yeni İstanbul’ olacak..
Muhtemel nüfus 1 Milyon!
Özellikle Arnavutköy/İstanbul’da 4 Milyon kişiye su sağlayan havzaları ve tarım alanları ile ciddi bir gelişme tehdidi altında, Belgrat ormanları dışında Avrupa yakasının kuzey- doğusu ormansızlaştırılıyor. Ekolojik süreklilikler yitiyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin sadece İstanbul, Ankara ve İzmir’den ibaret olmadığını anlasalar…İç göçü kontrollü olarak dağıtmak yerine hala tek bir noktaya yığmakta kararlılar
Mâlum önümüz Eylül. İstanbul’da son 30 yılın Eylül ayı ortalama sıcaklık anomalisine baktığımızda son 15 yılda sadece 2003 Eylül’ünde ortalama sıcaklığın uzun yıllar ortalamalarının altında olduğu görülüyor. Bir önceki 15 yıllık dönemde yani 1982-1997 arasında ise bu rakam 7. 88-89-93 yıllarında ise sıcaklık tam ortalamalarda gerçekleşmiş. 1994 yılında ise sıcaklık, ortalamaların tam 4 derece üzerinde gerçekleşmiş.
İstanbul’da özellikle Nisan-Eylül arasında son 15 yılda ortalama sıcaklıklar ciddi bir artış trendinde.
CFS diye 3 ay sonrasının günlük hava durumu tahminlerini veren garip bir model var, Meteociel.com’da yayınlanıyor. Dün Havaturka’da bir arkadaş paylaşmıştı, bugün kendim girip buldum haritaları..
15 Aralık 2013 tarihine ait bir model çıktısı var aşağıda.. Sağlam bir İskandinav Yükseği Sibirya’dan enfes bir soğuk indirmiş.. O tarihlerde deniz suyu sıcaklıkları yaklaşık 12 derece.. Modelde 850 hPa’da -20 dereceler cirit atıyor.. Romanya ve Ukrayna’nın batı kıyılarına ise -26 derece girmiş..
Gelse neler olurdu acaba 🙂 8 Ocak 2013’de 850 hPa’da -12 bile nefis şeyler yapmıştı.
Sonbaharın yaklaşmasıyla birlikte yaz aylarındaki durağan hava şartları artık yerini daha hareketli, kimi zaman sıcak kimi zaman serin hava ataklarına bırakmak üzere.
Aşağıda en son GFS diyagramı yer almakta. Son bir iki günkü farklı model çalıştırmalarına göre bence önümüzdeki süreci en iyi özetleyen durum şu anda bu.
30 Ağustosla beraber başlayacak olan serin süreç Eylül ilk haftası boyunca etkin olacak. Bu süre zarfında ülkemizi iki farklı serin hava dalgası etkileyecek gibi görünüyor, daha sonraki dönemde (Eylül ikinci haftası) ise sıcaklıkların tekrar artışa geçme olasılığı ise hayli yüksek.
Anemodulion, sen tarihçisin. Acaba 535-539 yılları arasında olan biten doğal afetleri inceleme şansı var mı, özellikle de 535-536 yılları arasını ?
O yıllar arasında hava koşullarının sıradışı olduğu olduğu, Doğu Roma kaynaklarında Ortadoğu’da koyu kuru ve yoğun bir sis tabakasının çöktüğü, İtalya’da pek çok şehir devleti çökmüş.
Çin kaynaklarında ağustos ayında kar fırtınaları olduğu yazılmış. Acaba Orta Asya steplerinde neler olmuş olabilir. Çok enteresan eski Türklerin de güneydeki (Türk olduğu tartışmalı olan) bugünkü modern Pakistan’da bulunan Akhunları saymazsak, o aralıkta kurulu bir devlet örgütlenmesi de yok. Yani bizim yarı mitolojik tarihimiz açısından tam anlamıyla karanlık bir dönem.
Avrupa’da 539’a kadar kıtlık ve aşırı soğuklar hüküm sürmüş.
Bunun dışında , bu olayı müteakip, Güney Amerika’da bugünkü Peru’da bulunan Moche kültürünün 30 yıllık aşırı yağıştan sonra ortadan kalkması anlatılıyor. http://en.wikipedia.org/wiki/Moche_%28culture%29#Collapse
Onu (Wikipedia’yı) gördüm de yeterli bulmadım.
Olan bitenin küresel etkilerini ve medeniyetlere etkisini merak ediyorum ben açıkcası…
Neyin buna neden olduğuna ilişkin 3 tane tez var: 1-Göktaşı çarpması (ağaç halkalarına dayandırılıyor) 2-kuyruklu yıldız çarpması (Grönland’daki buzul incelemelerine dayanılarak söyleniyor), 3- Nerede olduğu tam olarak bilinmeyen ama muhtemelen tropik bir bölgede (Endonezya ya da Papua Yeni Gine’de) mega volkanik patlama (1815’te Tambora yanardağının patlamasını müteakiben 1816’da yaz gelmeyen yıldan esinlenerek söyleniyor)
Klimatolog olarak buna da mini buzul çağı denebilir mi, sen ne düşünüyorsun ? Bunun 1816’dakinden daha etkili olduğuna ilişkin çok miktarda emare var gibi.
Valla senin bu bildiklerin eldeki kıt kanaat belgelerden elde edilip özetlenmiş olmalı. Birazcık araştırma yapılsa eminim bu konu üzerinde çalışan kişiler ve bu kişilerin üzerinde çalıştığı dönemin bilim insanlarınca kaleme alınmış metinler mutlaka bulunabilir. Bana kalırsa Arap ve Yunan tarihçilerinin baskısı yapılmış eserlerine bir göz at derim. Çünkü onlar tarih adı altında çok geniş bir bilgi birikimini yazıya dökerlerdi, gündelik hayattan devlet yönetimine kadar. İklime , hava durumuna da kesinlikle değinmişlerdir.
6. yüzyıla ait yazılı kaynaklar dünyanın nerdeyse her yerinde çok sayılıdır ve bu yüzden de çok kıymetlidir. O yüzyılın önde gelen kültürlerinin dilleri Yunanca, Arapça, Çince, Hintçe, Farsça ve Latincedir. Bu dillerde yazılmış, bugün de var olması muhtemel, kamuya açık olmayan belgelere kim ne kadar erişebilir, bu belgeler ne kadar güvenilirdir, bu belgeler eksiksiz midir, bu belgeleri kim kaleme almıştır, en önemlisi de bu belgelerden acaba hepi topu kaç tane vardır vs. gibi bir sürü soru işareti mevcut. Yani bence bu kadar uzak bir geçmişe ait olayları incelemede en iyi, en güvenilir yöntem böyle bir olayın doğada bıraktığı izlere yoğunlaşmaktır diye düşünüyorum.
Ama daha geç dönemlere ait, mesela 1500’den sonrasına ait , Balkanlar, Anadolu ve İstanbul’a, genel olarak Osmanlı coğrafyasına ait çok sayıda , belki on binlerce, belki de çok daha fazla okunmamış, üzerinde hiç çalışılmamış belge olduğu söyleniyor İstanbul’daki Osmanlı arşivinde. Mesela bence oralar karıştırılsa, kesinlikle geçmiş havadelilerine ulaşabiliriz. Ama arşiv taraması işi çok sabır ve zaman ister. En başta da Osmanlıcanın her türlü yazısını okuyabilme becerisini gerektirir. Ben sadece matbû okuyabiliyorum 😀 Stilize edilmiş, çok süslü ya da çok karalama belgeleri hiç okuyamıyorum. Allah’tan İstanbul’da Osmanlıca uzmanı çok tarihçi, dil uzmanı var da, ihtiyacın olursa ve belgeyi onlara götürürsen şakır şakır, bir kere bile teklemeden okurlar. Hattatlar da okur. Ama kalkıp da 80-90 sayfa okutamazsın tabii. 3-4 sayfayı seve seve okurlar sana.
Şu an bulunduğum yerde sıcaklık 30.5 derece ve nem %62! 🙂 MGM’nin Alaçam meteoroloji istasyonu kaldığım evin tam karşısında (Göçkün Köyü). Az önce gidip bakayım dedim, elimde de su şişesi vardı. Kimse olmadığını görünce yağış ölçere dökeyim dedim 😛 Sonuç olarak istasyon 0.2 mm yağış kaydetmiş 😀 😀
Sıcak günler için sakladığım kıştan kalma bir iki resim ve video. ( Menekşe Yaylası Kocaeli )
Commandouz (Bayrampaşa/İST, 153m)
Mgm istasyonlarının 1-24 Ağustos arası sıcaklık değerleri ile Ahl istasyonunun sıcaklık grafiği ve Ahl istasyonunun son 13 yıldaki Ağustos ayı ortalama sıcaklık mukayesesi.
Öyle iğrenç hava var ki şu an yaprak oynamıyor, pencereyi açtığınız anda sıcak suratınıza çarpıyor. Ağaçlık, yeşillik bahçemizde 15:45 itibariyle sıcaklık gölgede 32.5 derece, yapılaşmanın fazla olduğu yerde sıcaklık eminim daha yüksektir. Adeta cehennemin demo versiyonu gibi üstelik beklenen sıcaklar daha gelmeden!
Commandouz (Bayrampaşa/İST, 153m)
Thy-Opet adında Davis markalı yeni bir istasyon daha devreye girdi. Haritada yeri Sefaköy civarında gözüküyor. Ancak tam emin olamadım, çünkü Thy Opet Havacılık Yakıtları’nın web sitesinde bu kurumun Dünya Ticaret Merkezi’nde olduğu yazıyor.
Her ne kadar 1435 metreden 0 metreye düşmüş olsam da, burası da en az yayla kadar güzel 🙂
Commandouz (Bayrampaşa/İST, 153m)
Sevgili moderatörlere bir çağrım var. Tüm resim linklerini tıpkı eskisi gibi görülebilir şekilde ayarlasanız daha iyi olmaz mı? Son yorumlara baktığımda kendi bağlantılarınızın tamamının görülebilir şekilde olduğunu farkettim de 🙂
Karadeniz’in yağmurunu da bilmesek inanacağız yani 😀 Böyle saatlerce tükürük gibi pıt pıt atan tatsız , zayıf bir yağmur. Şansın varsa arada 10-15 dakikalık kuvvetli sağanaklar geçer. Oysa yağmur dediğin foşur foşur yıkayıp geçmeli.
White Fox’un o çok övündüğü, mini mini cansız kütleleri Ankara’da çoktan izini kaybettirmişken, MGM Adana için 2 saat süreyle kuvvetli yağış uyarısı verdi. Çok sağlam, kımıl kımıl bir kütle Toroslar üzerinde oluşarak adım adım bütün ovaya doğru yayılmış;
Bu da uydu görüntüsü;
Şimdi Adana’da olmak vardı! Sıcaklık yağışla beraber Çukurova gibi bir yerde bir yaz gününün ortasında yer yer 20 dereceye kadar düşmüş. Yağışın düşmediği Mersin, Tarsus ve Karataş’ta sıcaklık hâlâ yüksek;
Dün askeriye işlemleri için Mersin’den Adana’ya gitmiş, aksilikler dolayısıyı ile saatlerce güneşle cebelleşmiş, araçta klimanın yetersiz kaldığı bir Adana günü geçirmiş ve bu gün Mersin’deki atıştırmaya başlayan yağmurla Mersin için övgüler yağdırmış bir kişi olarak, Adana an itibariyle 23 dereceyi; Mersin’de evimde bulunan hava istasyonum 32.2 derece sıcaklık ile yüzde 65 nemi göstermektedir. Tekir yaylasında bulunan babaanneme mi koşmalı, Adana’da kaçırdığım yağmurun serinliğini yaşamak üzere Adana’ya uçuş hızı ile gidiş mi yapmalı, yoksa mayomu giyip denize mi atlamalıyım? Bu gün günlerden ”yağmur sıcağı” Mersinli havadelileri için. Zira Adana’da bulunanlar yağmuru kapmış bulundular. 🙂
Valla ilginçtir, yağış Tekir, Pozantı taraflarına uğramamış. Radar görüntüleri bunu gösteriyor. Genelde de öyle olur hep zaten yaz yağmurları söz konusu olunca. Tekir’e, Pozantı’ya yağan yağmur ovaya uğramaz, ovaya yağan yağmur da dağlara uğramaz. Siz bence mayonuzu giyip denize atlayın 🙂 Bu seferlik fırsat kaçtı.
Aynen. Babannemle görüştüm şimdi. Radarda görüldüğü gibi Tekir’de yağış olmamış. Ama Adana’dan bir çok kişi arayıp haber vermiş Adana’daki yağmuru, ‘Duydum, duydum’ diye açtı telefonu zira. 🙂 Dediğiniz gibi Adana’nın 35 derece üzeri sıcaklık ve 40 derece üzeri hissedilenle geçirdiği günlerde Tekir Yaylası’na bir çok kez yağmur yağdı. (Yine bilgi babaannemden) Fakat bugünkü kaçan yağmur tarafımdan asla unutulmayacaktır. 🙂 Darısı serin ve yağmurlu bir sonbahara olur umarım.
Adana Merkez 20 kg ancak almış, 15 Temmuz’da Bilkent’te 2 saatte 26 mm yağış düştü. Kızılcahamam’a da Temmuz’da 80 mm üstü yağış düştü. Ben onu konu yapmadım Beşiktaş ve Florya alamadı demedim.
Beşiktaş ve Adana Merkez temmuz ağustos toplamda kaç almış Bilkent kaç almış ben ona bakarım.
Bilkent Ankara’nın merkezi değildir. Dolayısıyla Adana’nın merkeziyle ancak ve ancak Ankara’nın merkezini karşılaştırabilirsin . Kaldı ki Adana 23 metrecik rakımıyla 1-1,5 saat içerisinde bu yağışı almış, Bilkent dediğin, bildiğin Allah’ın dağı 1000 metrede 26 mm yağış almayla övünmesin . Güldürme beni . Kızılcahamam’ın da zaten Ankara geneliyle en ufak bir alakası olmadığını herkes biliyor. Bitki örtüsü de iklimi de Ankara çölünden farklı. Kes demagojiyi White Fox Efendi , biiiiz evvelallah demagojiyi de iyi biliriz 😀
Neyse.
1 Haziran-1 Ekim arasında düşen yağış toplamının uzun yıllar ortalaması Ankara’da 80 mm, Adana’da 46 mm, İstanbul’da ise tam 108 mm. Tek tek seçilmiş yıllar değil, uzun yılların eğilimi önemlidir bu karşılaştırmalarda. İstanbul’a bu yağış 18 günde düşüyor, Adana’ya 8 günde düşüyor, Ankara’ya ise 20 günde düşüyor. Ortalamasını aldığında, İstanbul’a günde 6 mm, Adana’ya 6 mm, Ankara’ya ise sadece 4 mm düşüyor. Ankara her zaman için her yerde en zayıf halkadır. Bunu kabul et.
Önemli olan hatice değil netice, Adana’ya istersen günlük ortalamada 10 mm düşsün. Orada insanlar daha fazla terliyorlar, bitkiler çok daha fazla suya ihtiyaç duyuyorlar, kabukları çatlıyor falan. Ankara öyle mi ? Hayır.
Geceleri terlemek yok dolayıyla bedenimiz çok su kaybetmiyor adanalılar gibi, sıcaktan kuruyup kalmıyoruz.
Kışın zaten hafta 3-5 mm yağsa da toprak donduğu için kurumuyor da bitkiler de suya ihtiyaç duymuyor soğuktan o 3-5 mm’cik su fazlasıyla yetiyor yani. Adana öyle mi kışın bile arada 20 dereceler yapan korkunç bir yer her türlü ocakta da şubatta su buharlaşıor topraktan. Yağmazsa Çukurova çiftçileri dertlenir.
O yüzden bu dengeyi de gözetmek lazım, biz 2 cmlik kar bile günlerce yerde kalıyor İstanbul’da 20 cm yağmış ne yazar eriyip gittikten sonra.
Burada Fox’a katılıyorum Güneydoğu ve Akdeniz’in ortalamalarda veya ortalamalar üzerinde yağış aldığı ortada ama sıcaklar nedeniyle o çok yağan yağmurun buharlaşması da çabuk oluyor, Doğu Anadolu ise bu bölgelerden az yağış almasa da yılın 3-4 ayı sıcaklığın eksilerde olması ve yazında serin olması nedeniyle su kaybı az oluyor dolayısıyla Karadeniz’den sonraki Türkiye’nin ikinci büyük su deposu da denilebilir…Ama Ankara konusunda anlaşalım daha 5 milyon nüfusuyla ciddi su sıkıntısı yaşayan bir yer, İstanbul kadar nüfusu olsa hastalıklar, ölümler kol gezerdi herhalde
Adana’nın merkez semtlerinden değil orası, kent merkezine 8-10 km uzaklıktaki İncirlik beldesi. Adana merkezine 20 kg düşmüş, ki o da gayet iyi bir miktar bir yaz yağmuru için.
Dışarıdaydım takip edemedim de o yüzden soruyorum.. Neyse sen yayladasın geç uyanırsın dur ben bi MGM’ye bakayım..
Haydaa, şaşırmış bu MGM yahu, Kızılcahamam dışında tık yok..
Bu sayılmaz bir de Aralık’ta 120 mm yağış alan Bilkent’e bakalım, onların otomatik istasyonu daha iyi ölçüyor, bol keseden yazıyor..
Off ya, Burdur Afyon Isparta tulum çıkarmış Ankara yine kupkuru 😦
Şimdi Eylül’e giriyoruz, ULL’ler cepheler falan gelir İstanbul’a hiç çekilmez ıslak ıslak 😦 Ankara’ya mı gitsem bir iki ay kuru kuru ohhh mis gibi, masmavi gökyüzü, sapsarı bozkırlar..
Az yağmış napak, suç mu? 🙂 Ama yağmış bir şeyler sonuçta… zamanlaması kötüydü ULL gece saatlerinde geçti, günün sıcağında geçseydi en az 10 mm atardı.
Sen sıcaklığa bak saat 10:07’de 20.3 derece sizin daha çooook uzun bir zaman göremeyeceğiniz bir değer!
Benim burada hava şu anda böyle gökyüzü kış gibi görünüyor, yeni çektim resmi daha, sıcaklık da saat 11:00’e doğru geldiğimiz halde 21 derece, 25 olmayız herhalde….
Çatla sen kıskançlıktan!
Karayel tamam da poyrazda da aynısı yahu, ısı adası mı yok bizim burada nedir acaba 😦 Yoksa Tuzla’da gizli tuz kaynaklarından çıkan bir ısı kaynağı mı var, gördükçe insanın kemikleri ısınıyor 😦
Çok moralim bozuldu çok bu ne yaaaa 😦 Kaloriferi bile açmaya gerek yok Tuzla’da..
Önce güldüm 😀 😀 😀 Zaten internet çekmemeye başladı, yazamayacağım boş veriyorum 😀 Akşam Samsun Alaçam’a geçiyorum. Tuzla da olsa Florya da olsa kavrulmaya mahkumsunuz be! 😀
MGM, saat 01:00’de Dörtyol ve Erzin için bu defa uyarı vermeyi başarabilmiş. Son radar görüntüsü;
Can kaybı olmaz umarım.
WRF de önümüzdeki 3 gün içerisinde düşecek hatırısayılır miktarda bir yağış öngörmüş Hatay kıyıları ve civarı için;
Yılın bu zamanlarında adeta tropikal iklim özelliği gösteriyor Hatay yöresinin havası;
Marmara’dan küçük balıklar İstanbul’a ilerlerken 🙂
Büyükçekmece civarlarına vardılar son radar görüntüsüne göre. Beklemedeyiz 🙂
İnternette gördüm, sizlerle paylaşmak istedim…Devlet okuluna giden arkadaşlar varsa eminim çocukluklarını anımsamışlardır https://www.youtube.com/watch?v=L7LBh24Ov24
Hep bana taş atılıyor, Ozan da atmış! Ama sabrediyorum.
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste… inşallah bu kış İç Anadolu kışı olur ve ben de bu resimi size hatırlatırım.
Kesinlikle katılıyorum. Kışın tam da “Kar geliyor!” derken sulu sepken ile yetinince göreceğiz sizleri 😀 Gece karanlığında, sokak lambasında tabiri caizse “Kendinden geçmiş” bir kar tanesi görebilmek için gözlerinizi dört açacaksınız! İç Anadolu sakini olarak son gülen iyi güler diyorum!
Hele ki zaten Semih’in konuşmaya hiç hakkı yok, rakibim değil. Bolluğun içinde kıtlık yurdu Tuzla…Haziran, Temmuz, Ağustos 3-0 öndeyim ben Tuzla karşında, Aralık 2012 zaten 126 mm üstü Ocak 2013 de 77.5 ile benimdir.
Semih rakibim değilsin gülüm 🙂
Ankara bu sene yağış konusunda şanslı sadece, Ankara İstanbul’un yakınından bile geçemez. Bırak İstanbul’u, Tuzla’yı, bütün Marmara’nın yanına bile yaklaşamaz yağış ortalamasında. Bilen biliyor zaten 😛 Bilkent 126 mm almış, 1260 mm almış bizi bağlamaz, Keçiören verisi lazım. Biz İstanbul’un ücra yerindeki Davis istasyonlarıyla konuşuyor muyuz? Babalar(!) gibi Keçiören istasyonu var orada 😀 Bilkent istasyonu bol keseden zaten. Uzun lafın kısası Ankara 1000 fırın ekmek yese İstanbul’un yağış ortalamasını geçemez, geçemeyecek. Onun dışında hiçbir zaman DEK göremeyeceksiniz. Şimdi ”bizde konvektif kar var” demeyin çünkü biz de gök gürültülü kar aldık 🙂 Tuzla’da olsa Silivri’de olsa Bakırköy’de olsa Ankara’nın hiçbir yeri bir İstanbul değil!
Sen Bilkent’i baz alırsan onlar da Aydos’u alsın o zaman 🙂 Akşam her yere yağmur yapıyor, sabah Aydos’a bakıyorsunuz tepesi kar
Herkes kendi yaşadığı noktayı alsın, siz Aydos’ta değilsiniz, ben de Keçiören’de değilim ora benim 40 km uzağımda 1 yıldır da oradan geçmedim. Alakam yok.
Ben rakibin miyim? 🙂
Yakşamakta olan cephe sisteminin emareleri – sirrüsler her yerde…
Yer İkitelli/İstanbul
Ankara’mız hafta başı gelen negatif bükümlü trof yapısı ile normallerin üstünde yağış alarak 7 aydır ortalamanın üstünde giden performansını aynen koruyacak.
Seviyorum bu görüntüyü, hem proto-portakal sistemi hem de sistemin güneyden esen rüzgarlarının olduğu yerde hava kuzeyden esen tarafa göre daha soğuk, özellikle Bulgaristan tarafında bu çok keskin (-17’ye -10) var.
hem portakal hem negatif bükümlü..
#ohoh
Negatif bükümlü trofun keyfini gençlerimiz gönül rahatlığıyla çıkarabilirler, müdahale olmayacak…
Şifreyi çözdüm. Büklüm Sokak’ta trafonun yanında barikat kurulacak. Tamamdır. 😉
#direnbuklumsokak
Kesin bilgi, yayalım.
O kadar özlemişim ki Ankara’mı. Geldiğim gün Toma’dan suyumu, polisten gazımı yedim Kızılay’da. Geriye bir tek yağmuru kaldı. Hadi bakalım. 🙂
14 Eylül öğlen güncellemesi salı günü için Ankara’da yağışı tamamen kaldırdı. Nazar değdirdin Fox 😦
Yarın sabahtan itibaren kısa ziyaretleri saymazsak en az 4 sene yokum buralarda, Tuzla sana emanet Semih…Çok zormuş, hiç aklıma gelmezdi bu şehirden ayrılırken gözlerimin dolacağı…Doğduğum, büyüdüğüm yer kolay mı tabii…
Yolculuk nereye?
Bursa/Görükle değil mi? Fena yer değil, şehir ısı adasından uzak, güçlü DEK’lerde Marmara’da tekrar kuvvetlenen kütleleri de alır… Hemen alışırsın 🙂 Başarılar.
Evet Görükle, teşekkür ederim.Tek tesellim Uludağ ve ısı adasının olmaması zaten
Güzel yer güzel, millet nerelere gidiyor, ben İzmit’ten kalkıp Ankara çölüne gitmiştim, düşün sene 1997, ne model var ne radar, mahrumiyet bölgesi zaten 😀
Provokasyonlara gelmeyeceğiz 😀
😦 O göz dolması kısmı içimi acıttı resmen. Havaalanında kontrolden geçtikten sonra telefonu cüzdanı cebe koyarken arkaya bakıp el sallama seansı aklıma geldi.
İlk sene biraz zorlanırsın ama son sene dönmek istemezsin her yeri betonla kaplanmış olan bir şehre.. Zaten çok da uzak değilsin, sistemleri karşılamaya ta Bern’den geliyordu Ozan Hoca 🙂
Merak etme Burak, 4 sene kadar olmasa da en az 2 sene daha buralardayım ben 🙂 Gözün arkanda kalmasın 😛 Üniversite hayatında başarılar.
Sağ olun, hepinize teşekkür ederim 🙂
1 haftaya başlıyoruz gibi 🙂
GFS 8-10 çıktıda bir sağlam yağışlı çıktılar üretmeye başladı. Sıklığı günde bire çıkınca bir şeyler olur artık. Çok da şikayetçi değilim sıcaklardan nasılsa geceleri serin oluyor ama biraz yağmur da lazım artık sanırım.
Kahvede çay içiyorum arka masa 60-65 yaşlarında iki amca oturuyor aralarında geçen konuşma;
– bugün yağmurlu demiyor muydu?
– yok be ya yağmur mamur yok bugün
– zaten yağmurlu dese bile yağmıyor ki
Amcalar bile çözmüş işi
Bizim buraların çılgın iniş çıkışları başladı, bugün 31 Cuma gecesi 2 derece:
Oh ne güzel. Hareket olsun biraz atmosferde. Bizde sıkıcı bekleyiş sürüyor.
Davulun sesi uzaktan hoş gelir 🙂 Bugün nemden bunalıyordum, cuma ceketle çıkacağım, akşam çıkarsam da kaban giymem gerek.
Ama ertesi gün tekrar ısınacağı için kimse kaban falan uğraşmayacak, 2 derecede şort ve terlikle dolaşan tipler göreceğiz etrafta 🙂
Her sene aynı hikaye. Benim anlamadığım bu insanlar nasıl hasta olmuyorlar?
Amaaan. Derdin bu olsun be Onur. Bizde o heyecan bile yok 😦
Valla ben de bilmiyorum bu Avrupalılar, Amerikalılar cıbıl cıbıl gezip de nasıl hasta olmuyorlar. Genetikleri kaliteli bence. Bir de siyahlar çok dayanıklı oluyor, onlara da imreniyorum. Çok zulüm görmüşler ezelden beri ama her şeyin en iyisi onlarda. Allah bir yerden alıyor bir yerden veriyor işte. Neyse 😀
Bir de böyle dengesiz hava koşullarının hüküm sürdüğü yerler insanları mecburen meterolojiyle ilgilenmeye yöneltiyor olmalı. Bence bu da güzel bir şey 🙂
MGM’nin cepte para bırakmayan TÜMAŞ’ına karşı White Fox’un Radar Arşiv Bankası:
Ayrıca sanal bankada çalışacak gönüllü arıyorum. 😀
Şurada 22. yüzyıla merdiven dayamışız hala insan çalıştırma peşindesin. 🙂
Basit bir kodla 7/24 data çekilir 🙂
Mühendis değilim anlamam ben kod yazmaktan sen yapsan ya bir zahmet ahali de kullanır. 😛
Tamam 🙂
28 Temmuz 1934 tarihine ait bir gazete küpürü;
26 Temmuz 1934, 850 hPa sıcaklığı:

Ağustos ayının Trakya’da bazı istasyonlardaki değerlendirmesiyle ilgili ufak bir çalışma yaptım.
Arjantin’de ilkbahar;
Brezilya değil mi orası? 🙂
😀 Bakanımız diyorsa doğrudur. Evet.
Dünya’nın çok izole bir yerinden göl etkisi görüntüleri buldum, bunun delisi olunca her şey bulunabiliyor tabii 🙂
İstanbul’un 7-8 Ocak 2013’ü varsa İran’ın da 14-15 Ocak 2013’ü var.
Bu bölgede sahil şeridine kar yağması Karadeniz’den çok daha zor bir şey, çünkü Hazar’ın güneyi soğumaya pek meyilli değil, lakin o tarihte 2 saat kadar yağış sahil şeridinde kara dönebilmiş.
İklim olarak Karadeniz’e benzeyen bir şekli var, sıcaklık bakımından Karadeniz’in 1-2 gömlek üstü bir yer. Bizim Karadeniz gibi kıyıdan dağlar başlıyor.
Bölgenin dikkat çekici önemli bir noktası ise Hazar çukurunun güneyi bizim Karadeniz’e göre daha dar, yani Karadeniz gibi boyuna serilmiyor. Himalayalar’a kadar uzanan dağ sırası bu dar çukuru da hemen çerçeveliyor.
14 Ocak 2013 gecesinden Türk havadelilerine deniz etkisi animasyonu yaptım:

Animasyonda can alıcı bir şey de var. Benim ilk gözle gördüğüm bir göl etkisi vorteksi (lake effect vortex). Dikkat ederseniz animasyonun başında dönen bir bölge var. Sıcak deniz soğuk havanın yanı sıra, vorteksin oluşumunda topoğrafyanın da etkisi büyük. Çünkü merkeze doğru rüzgar göreceli olarak Türkmenistan kıyılarına nazaran çok daha yavaş. Aslında bu yavaşlık kütlelerin de orada tıpkı bizim 9 Eylül 2009 gibi ısrarcı durmasına neden oluyor olabilir. Animasyonu fazla uzun yapamadım ama 24 saatten fazla süredir oradaki bu göl etkisi kütlesi ayrılmıyor. İncelemeye değer bir bölge;
Göl etkisi vorteksi şurada izah edilmiş;
http://rammb.cira.colostate.edu/case_studies/20051214/
Dikkatli bakınca ikinci bir vorteks yapısı daha gördüm. Süregelen vorteks yapıları oluyorsa orada böyle müthiş bir şey! 😀
Bu arada 2 günde bir verileri arşive koyuyorlar galiba… Dedim ki kendi kendime bu ABD’ye kafa tutan İran’ın kesin radarı vardır dedim ve bu düşünceyle arayıp bulmak 1.5 saatimi aldı. Malum yazılar Farsça ve Google Translate çoğu İran sitesinde çalışmıyor!
ftp://radar.irimo.ir/
Bender Enzeli’de yağış miktarı neredeyse yılda 2 metreye yakınmış! Çay da yetiştiriyorlarmış. Bender Enzeli bence göl etkisinin Dünya’daki başkentidir.
http://en.wikipedia.org/wiki/Bandar-e_Anzali#Climate
Bu da canlı radarlın gösterildiği sayfaymış, fakat İranlılar radarlar eskimesin diye yağış olmadığı zamanlar radarları tıpkı İsrailliler gibi çalıştırmıyorlar:
http://www.weather.ir/web_directory/1212-%D8%AA%D8%B5%D8%A7%D9%88%D9%8A%D8%B1-%D8%B1%D8%A7%D8%AF%D8%A7%D8%B1.html
Meraklısı için bölgenin iklimsel verileri;
Rasht
Babolsar
Not: İki yerleşim yeri seçtim. Rasht Hazar’ın güneybatı ucunda, Babolsar ise güneydoğu ucunda.
Adamlar çoştu yine saf deniz etkisiyle:

1985 kışı da sıcaklıklar bakımından efsaneymiş. Kabaca 10 Şubat-10 Mart arası diye sınırlandırabileceğimiz dönemde çok ciddi bir soğuma yaşanmış ülke genelinde.İstanbul’da birbirini takip eden 18 gün boyunca maksimum sıcaklıklar en fazla 5 dereceye çıkabilmiş, minimumlar ise birbirini takip eden 19 gün boyunca 0 derecenin altında kalmış;


Soğuk hava o kadar kuvvetliymiş ki, Adana’ya bile tüm gücüyle inmiş. Adana gibi bir yerde maksimum sıcaklığın birbirini takip eden 4 gün boyunca 6 derecenin altında ölçülmesine, hatta o 4 gün içerisinde maksimum sıcaklığın yalnızca 3 derece olarak ölçüldüğü bir günün (24 Şubat 1985) yaşanmasına sebep olmuş. Minimum sıcaklıklar ise hava sıcaklığının 4 derece olarak ölçüldüğü 1 günlük bir mola hariç birbirini takip eden 12 gün boyunca 0 derecenin altına düşmüş;
19 Şubat 1985… Ankara’da hayatımın en eşsiz kar yağışı. Gerçek bir efsanedir.
İsviçre’de kayak merkezine güzel bir yolculuk..
9 Eylül Pazar günü için Anadolu Yakası’nın yağış analiz haritalarını en doğru hangi adresten bulabilirim ? Acil yardımınız lütfen
En doğru diye bir şey yok, bütün modelleri inceleyip bir senteze varmaya çalışmalısınız.
ODTÜ WRF: http://linux-server.ims.metu.edu.tr/metuwrf/index.php?sayfa=mar°isken=prec3h_wind10m_zeroDegLine&saat=63
MGM WRF: http://www.mgm.gov.tr/kurumici/wrf.aspx?s=1&t=00&m=2&u=rain&p=p03&h=60#sfB
SKIRON: http://forecast.uoa.gr/forecastnew.php
Öteki modeller: http://www.havaturkiye.com/cgi-bin/expertcharts?LANG=tr&&MENU=0000000000&CONT=grgr&MODELL=nae&MODELLTYP=1&BASE=-&VAR=prec&HH=30&ZOOM=0&ARCHIV=0&PRINT=0&PANEL=0&INFO=0
Şu an gözüken, o gün İstanbul’da epey bir yağış ihtimali var, ben olsam herhangi bir açık hava etkinliği planlamazdım.
Malum sonbahar aylarına girdik. Ben de memleketimin sonbahar aylarındaki rekor sıcaklıkları neymiş diye 3245493. kez bir bakayım dedim MGM’ye. Bir de ne göreyim! Meğerse Adana’nın en sıcak eylül (15 Eylül ’94, 43.2 derece) ve ekim (8 Ekim ’94, 39.4 derece) günleri aynı yıl içerisinde yaşanmış ve bu iki ay da normallerinin üzerinde ortalamalara sahip olarak kayda geçmiş. Hatta 1994 yılının Eylül ayı o yılın en sıcak ayı olarak temmuz ve ağustosu geride bırakmış. Ancak Ekim ayından sonra bu sefer sıcaklıklar dibe vurmuş ve Kasım-Aralık ayları normallerin altında ortalamalarla kapanmış;

Merak ediyorum, acaba bu dönem sadece Doğu Akdeniz’de mi normalden sıcak geçti yoksa ülke genelinde bir anomali mi vardı diye. Mesela herkes 1994 yılındaki bu 2 aylık sıcak paterni ve hemen ardından takip eden 2 aylık soğuk paterni kendi memleketi için incelese ve karşılaştırma yapsak eğlenceli olabilir. Ne dersiniz?
Senin bu paylaşımın vesilesiyle Rize’ye bakayım dedim ne göreyim. 1970 öncesi veriler kalite kontrolünden geçmiş sanırım.
En yüksek kar rekoru 1968 yılına gitmiş 93 cm ile.
Erzincan ve Ardahan’ın dağlarına kar yağmış
http://gundem.milliyet.com.tr/sonbaharin-ilk-kari-yagdi/gundem/detay/1759259/default.htm
Toprak kayması nedir?
Kameralarımız Tayvan’daydı:
Bu toprak kayması değil de kaya düşmesi olmasın 🙂
Aradaki farkı açıklarsan sevinirim El Nino. -Onur
Bu bir heyelan, yani toprak kayması.. Toprakla beraber kaya da kayıyor doğal olarak. – Santiago
Bence olay şöyle oldu. Araba giderken karşıdaki fay dikliğini görmüş olmalısınız. Hatta üzerinde şelale görünüyordu. Oradan kopan kaya fay dikliğinin altındaki yamaç molozlarına çarpmış olmalı. Çünkü toprakların başka türlü öyle sıçraması zor.
Ayrıca toprak kayması ile heyelan farklı şeyler. İlk önce toprak neye denir onu açıklamalıyız. Toprak dünyayı örten SiAl katmanının en üst kısmındanki iklim koşullarına göre kalınlığı 1 metre ile 10 metre arasında değişen katmana denir. Toprak oluşması için sadece ana kaya yeterli değildir. Mikrobiyolojik faaliyetler de önemlidir.
Daha uzun uzun açıklanabilir…
Heyelan = Toprak Kayması
http://iys.inonu.edu.tr/index.php?web=sivilsavunma&mw=131
Heyelan Arapça, toprak kayması Türkçe.
El Nino, kayan malzemenin ‘toprak’ın teknik tanımına uymamasının, gerçekleşen olayı heyelan (ya da toprak kayması) olmaktan çıkaracağından emin misin? Ben “kaya düşmesi” diye bir şey bilmiyorum, o da “toprak kayması” olarak değerlendiriliyor diye biliyorum.
Kaya düşmesi diye bir şey var, fakat kaya parçaları, çatlaklı tabakalara sahip ana kayadan, yağışa gerek duymadan da düşebilir.
Bu videoda ise bence olay toprak kayması, yoğun yağış sonucu kayan toprak, önüne daha önceden kopmuş olan kayaları da katmış gelmiş. Ya da orada duran kayanın ağırlığı da yumuşayan toprağın kaymasına sebep olmuş olabilir.
İngilizcede rockfall (kaya düşmesi) http://en.wikipedia.org/wiki/Rockfall landslide olarak geçen heyelanın http://en.wikipedia.org/wiki/Landslide bir çeşidi olarak ifade ediliyor.
Yani kaya düşmesine ya kaya kaymasına heyelan demek hata değil.
hatta burada heyelan sınıflandırma tablosu da var.
http://en.wikipedia.org/wiki/Landslide_classification#Types_and_classification
Neyin peşindesiniz ha heyelan ha toprak kayması? Allah istediği an kulunu ölümün içinden nasıl çekip alabiliyor alınacak ders bu bu videoda 😀
😀
bir deneme, bakalım olmuş mu? 23 Ağustos 2013 Kütahya Simav/Tavşanlı yağışının görünüşü;
Nasıl bir yöntem izlediniz?
Ben de yeni fark ettim. Akıllı telefonlarla çekilen art arda resimleri Google + hareketli hale getiriyormuş. bizde de az buçuk delilik olunca yukarıdaki görüntü ortaya çıktı. Bilseydim daha çok çekerdim doyumluk bir seyir olabilirdi.
Asunción, Paraguay..
5 saatte 20 derece, 12 saatte 24 derecelik sıcaklık düşüşü olmuş.. 22 Ağustos’ta maksimum sıcaklık 36 derece iken 24 Ağustos’ta 9 dereceyi geçememiş..
Nasıl bir sistem bu 🙂
Batıdan doğuya uzanan dağ sıralarının olmayışı hem sıcaklığın hem de yağışın aşırı uçlarda gezmesine sebep oluyor Güney Amerika’da. Çok şizofren bir iklim var oralarda. İnsan kafayı yer.Yazlıklar da kışlıklar da hazır olmalı dolapta.
Az önce radyo yayınını kestiler. Gecenin bir vakti modem sesi gelmeye başlayınca radyodan panikledim.
Sonra Severe Weather Alert dedi. Detroit’in kuzeyindeki Pontiac ve çevresine yoğun yağış ve arabalara zarar verecek seviyede dolu dedi. Durum şu:
İstanbul’da bir pazar öğleden sonrası.

Tuzla’da Ağustos ayı;
En yüksek sıcaklık: 34,6 C
En düşük sıcaklık: 19,1 C
Max. sıcaklık ortalaması: 31,7 C
Min. sıcaklık ortalaması: 20,8 C
Ortalama sıcaklık: 26,1 C
Toplam yağış miktarı: 0,3 mm.
Hakim rüzgar yönü: Kuzey kerte Kuzeydoğu
http://uzal.mgm.gov.tr/ bu link sizde çalışıyor mu? Ben üç tane tarayıcıda denedim yine olmadı
http://uzal.mgm.gov.tr/index.htm
Bende de çalışmıyor o bağlantı. Bunu deneyebilirsin.
Sağ ol 🙂 Belli ki ben linkleri saklamak için kaydederken onu yanlış almışım 😦
http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/72789/2/1/tempo-ucuncu-kopru-yolunu-havadan-goruntuledi
İçim acıyor resmen. Tam 2 milyon civarında ağaç kesilecekmiş. Umarım otoyolun çevresini imara açmazlar da yeni bir Sultanbeyli durumu yaşanmaz. 80’li yılların ortasında küçük bir köy olan Sultanbeyli’nin şu anki nüfusu 300 bin. Bunun nedeni köyün içinden Tem otoyolunun geçmesi.
Köprü’nün tetikleyeceği gelişim akslarından bir kısmı! Kilyos’tan Karaburun’a tüm kuzey kentleşecek, ‘Yeni İstanbul’ olacak..
Muhtemel nüfus 1 Milyon!
Özellikle Arnavutköy/İstanbul’da 4 Milyon kişiye su sağlayan havzaları ve tarım alanları ile ciddi bir gelişme tehdidi altında, Belgrat ormanları dışında Avrupa yakasının kuzey- doğusu ormansızlaştırılıyor. Ekolojik süreklilikler yitiyor.
açılmadığı takdirde:

Gördükçe canım acıyor resmen. O yol oradan geçtikçe oranın imara açılmaması gibi birşey yok.
Vicdansız bunlar. 20 köprü olsa 21.nin çözüm olacağını söylerler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin sadece İstanbul, Ankara ve İzmir’den ibaret olmadığını anlasalar…İç göçü kontrollü olarak dağıtmak yerine hala tek bir noktaya yığmakta kararlılar
Kasırgalara Sandy, Katrina gibi isimler yerine iklim değişikliğini reddeden politikacıların adının verilmesi için yeni bir isimlendirme sistemi önerip kampanya başlatmışlar ve güzel bir video hazırlamışlar 🙂
http://www.climatenamechange.org/#/petition
http://www.youtube.com/watch?v=efAUCG9oTb8
İşin komiği Ağustos’u kasırgasız kapıyoruz.
Lazerle hava durumu kontrolü…
http://www.hurriyet.com.tr/planet/24604908.asp
Mâlum önümüz Eylül. İstanbul’da son 30 yılın Eylül ayı ortalama sıcaklık anomalisine baktığımızda son 15 yılda sadece 2003 Eylül’ünde ortalama sıcaklığın uzun yıllar ortalamalarının altında olduğu görülüyor. Bir önceki 15 yıllık dönemde yani 1982-1997 arasında ise bu rakam 7. 88-89-93 yıllarında ise sıcaklık tam ortalamalarda gerçekleşmiş. 1994 yılında ise sıcaklık, ortalamaların tam 4 derece üzerinde gerçekleşmiş.
İstanbul’da özellikle Nisan-Eylül arasında son 15 yılda ortalama sıcaklıklar ciddi bir artış trendinde.
Güzel bir çalışma. Son üç senede Eylül ayı artık sonbahardan çıkmış yaza dahil olmuş.
CFS diye 3 ay sonrasının günlük hava durumu tahminlerini veren garip bir model var, Meteociel.com’da yayınlanıyor. Dün Havaturka’da bir arkadaş paylaşmıştı, bugün kendim girip buldum haritaları..
15 Aralık 2013 tarihine ait bir model çıktısı var aşağıda.. Sağlam bir İskandinav Yükseği Sibirya’dan enfes bir soğuk indirmiş.. O tarihlerde deniz suyu sıcaklıkları yaklaşık 12 derece.. Modelde 850 hPa’da -20 dereceler cirit atıyor.. Romanya ve Ukrayna’nın batı kıyılarına ise -26 derece girmiş..
Gelse neler olurdu acaba 🙂 8 Ocak 2013’de 850 hPa’da -12 bile nefis şeyler yapmıştı.
Model pornosu 🙂
Yeni yazı ana sayfada.
Sonbaharın yaklaşmasıyla birlikte yaz aylarındaki durağan hava şartları artık yerini daha hareketli, kimi zaman sıcak kimi zaman serin hava ataklarına bırakmak üzere.
Aşağıda en son GFS diyagramı yer almakta. Son bir iki günkü farklı model çalıştırmalarına göre bence önümüzdeki süreci en iyi özetleyen durum şu anda bu.
30 Ağustosla beraber başlayacak olan serin süreç Eylül ilk haftası boyunca etkin olacak. Bu süre zarfında ülkemizi iki farklı serin hava dalgası etkileyecek gibi görünüyor, daha sonraki dönemde (Eylül ikinci haftası) ise sıcaklıkların tekrar artışa geçme olasılığı ise hayli yüksek.
Beklemedeyim Eylül 2011 gibi bir şeyi 🙂
ECMWF akşam çalıştırması İstanbul’u yağmura boğmuş.. (vade çok uzun, değişim ihtimali çok fazla)..
Bu sabah itibariyle değişmiş. Yağış uçmuş 🙂
Anemodulion, sen tarihçisin. Acaba 535-539 yılları arasında olan biten doğal afetleri inceleme şansı var mı, özellikle de 535-536 yılları arasını ?
O yıllar arasında hava koşullarının sıradışı olduğu olduğu, Doğu Roma kaynaklarında Ortadoğu’da koyu kuru ve yoğun bir sis tabakasının çöktüğü, İtalya’da pek çok şehir devleti çökmüş.
Çin kaynaklarında ağustos ayında kar fırtınaları olduğu yazılmış. Acaba Orta Asya steplerinde neler olmuş olabilir. Çok enteresan eski Türklerin de güneydeki (Türk olduğu tartışmalı olan) bugünkü modern Pakistan’da bulunan Akhunları saymazsak, o aralıkta kurulu bir devlet örgütlenmesi de yok. Yani bizim yarı mitolojik tarihimiz açısından tam anlamıyla karanlık bir dönem.
Avrupa’da 539’a kadar kıtlık ve aşırı soğuklar hüküm sürmüş.
Bunun dışında , bu olayı müteakip, Güney Amerika’da bugünkü Peru’da bulunan Moche kültürünün 30 yıllık aşırı yağıştan sonra ortadan kalkması anlatılıyor.
http://en.wikipedia.org/wiki/Moche_%28culture%29#Collapse
http://en.wikipedia.org/wiki/Climate_changes_of_535%E2%80%93536
Paleoiklim branşında sürekli araştırılan konular, kesin bir bulgu yok sebebine dair.
Mini buzul çağı demek için biraz daha uzun sürmesi gerekirdi. 3, 5, 10 yıllık volkanik kışlar bütününe ‘çağ’ demek doğru olmaz kanaatimce.
Onu (Wikipedia’yı) gördüm de yeterli bulmadım.
Olan bitenin küresel etkilerini ve medeniyetlere etkisini merak ediyorum ben açıkcası…
Neyin buna neden olduğuna ilişkin 3 tane tez var: 1-Göktaşı çarpması (ağaç halkalarına dayandırılıyor) 2-kuyruklu yıldız çarpması (Grönland’daki buzul incelemelerine dayanılarak söyleniyor), 3- Nerede olduğu tam olarak bilinmeyen ama muhtemelen tropik bir bölgede (Endonezya ya da Papua Yeni Gine’de) mega volkanik patlama (1815’te Tambora yanardağının patlamasını müteakiben 1816’da yaz gelmeyen yıldan esinlenerek söyleniyor)
Klimatolog olarak buna da mini buzul çağı denebilir mi, sen ne düşünüyorsun ? Bunun 1816’dakinden daha etkili olduğuna ilişkin çok miktarda emare var gibi.
Valla senin bu bildiklerin eldeki kıt kanaat belgelerden elde edilip özetlenmiş olmalı. Birazcık araştırma yapılsa eminim bu konu üzerinde çalışan kişiler ve bu kişilerin üzerinde çalıştığı dönemin bilim insanlarınca kaleme alınmış metinler mutlaka bulunabilir. Bana kalırsa Arap ve Yunan tarihçilerinin baskısı yapılmış eserlerine bir göz at derim. Çünkü onlar tarih adı altında çok geniş bir bilgi birikimini yazıya dökerlerdi, gündelik hayattan devlet yönetimine kadar. İklime , hava durumuna da kesinlikle değinmişlerdir.
6. yüzyıla ait yazılı kaynaklar dünyanın nerdeyse her yerinde çok sayılıdır ve bu yüzden de çok kıymetlidir. O yüzyılın önde gelen kültürlerinin dilleri Yunanca, Arapça, Çince, Hintçe, Farsça ve Latincedir. Bu dillerde yazılmış, bugün de var olması muhtemel, kamuya açık olmayan belgelere kim ne kadar erişebilir, bu belgeler ne kadar güvenilirdir, bu belgeler eksiksiz midir, bu belgeleri kim kaleme almıştır, en önemlisi de bu belgelerden acaba hepi topu kaç tane vardır vs. gibi bir sürü soru işareti mevcut. Yani bence bu kadar uzak bir geçmişe ait olayları incelemede en iyi, en güvenilir yöntem böyle bir olayın doğada bıraktığı izlere yoğunlaşmaktır diye düşünüyorum.
Ama daha geç dönemlere ait, mesela 1500’den sonrasına ait , Balkanlar, Anadolu ve İstanbul’a, genel olarak Osmanlı coğrafyasına ait çok sayıda , belki on binlerce, belki de çok daha fazla okunmamış, üzerinde hiç çalışılmamış belge olduğu söyleniyor İstanbul’daki Osmanlı arşivinde. Mesela bence oralar karıştırılsa, kesinlikle geçmiş havadelilerine ulaşabiliriz. Ama arşiv taraması işi çok sabır ve zaman ister. En başta da Osmanlıcanın her türlü yazısını okuyabilme becerisini gerektirir. Ben sadece matbû okuyabiliyorum 😀 Stilize edilmiş, çok süslü ya da çok karalama belgeleri hiç okuyamıyorum. Allah’tan İstanbul’da Osmanlıca uzmanı çok tarihçi, dil uzmanı var da, ihtiyacın olursa ve belgeyi onlara götürürsen şakır şakır, bir kere bile teklemeden okurlar. Hattatlar da okur. Ama kalkıp da 80-90 sayfa okutamazsın tabii. 3-4 sayfayı seve seve okurlar sana.
Şu an bulunduğum yerde sıcaklık 30.5 derece ve nem %62! 🙂 MGM’nin Alaçam meteoroloji istasyonu kaldığım evin tam karşısında (Göçkün Köyü). Az önce gidip bakayım dedim, elimde de su şişesi vardı. Kimse olmadığını görünce yağış ölçere dökeyim dedim 😛 Sonuç olarak istasyon 0.2 mm yağış kaydetmiş 😀 😀
Haydi arkadaşlar davranın:
http://kurum.dmi.gov.tr/iletisim/kalibrasyon-sikayet-oneri.aspx
Çok fenasın!
😀
Ben 4 yıl önce Florya meteoroloji parkında stevenson kutusunun yanında mangal yapan personel gördüm sen su dökmüşsün çok mu 🙂
Yalnız değilsin Semih 🙂
Ya bir de haritada göstermişler yağışı 😀 😀 Birazdan gideyim de o zaman damacana dökeyim 😀
Yani.. 0.2 kilogramlık yağış için risk aldığına değmez 🙂
Sıcak günler için sakladığım kıştan kalma bir iki resim ve video. ( Menekşe Yaylası Kocaeli )

Mgm istasyonlarının 1-24 Ağustos arası sıcaklık değerleri ile Ahl istasyonunun sıcaklık grafiği ve Ahl istasyonunun son 13 yıldaki Ağustos ayı ortalama sıcaklık mukayesesi.

Öyle iğrenç hava var ki şu an yaprak oynamıyor, pencereyi açtığınız anda sıcak suratınıza çarpıyor. Ağaçlık, yeşillik bahçemizde 15:45 itibariyle sıcaklık gölgede 32.5 derece, yapılaşmanın fazla olduğu yerde sıcaklık eminim daha yüksektir. Adeta cehennemin demo versiyonu gibi üstelik beklenen sıcaklar daha gelmeden!
Thy-Opet adında Davis markalı yeni bir istasyon daha devreye girdi. Haritada yeri Sefaköy civarında gözüküyor. Ancak tam emin olamadım, çünkü Thy Opet Havacılık Yakıtları’nın web sitesinde bu kurumun Dünya Ticaret Merkezi’nde olduğu yazıyor.
http://www.weatherlink.com/user/thyopetahl/index.php?view=summary&headers=1
O istasyon aslında uzun zamandır var ama İmralı adasındaymış gibi görünüyordu, koordinatları düzeltmişler sanırım.
Her ne kadar 1435 metreden 0 metreye düşmüş olsam da, burası da en az yayla kadar güzel 🙂
Sevgili moderatörlere bir çağrım var. Tüm resim linklerini tıpkı eskisi gibi görülebilir şekilde ayarlasanız daha iyi olmaz mı? Son yorumlara baktığımda kendi bağlantılarınızın tamamının görülebilir şekilde olduğunu farkettim de 🙂
5 dakikalık yağmur için sevinenleri anlamıyorum. Neyini seviyorsunuz. sıkıldım artık günlerdir hep yağmur yağıyor. 😀
Geçen gün ağlayan sen değil miydin pınarlarımız bile kurudu diye?
Karadeniz’in yağmurunu da bilmesek inanacağız yani 😀 Böyle saatlerce tükürük gibi pıt pıt atan tatsız , zayıf bir yağmur. Şansın varsa arada 10-15 dakikalık kuvvetli sağanaklar geçer. Oysa yağmur dediğin foşur foşur yıkayıp geçmeli.
White Fox’un o çok övündüğü, mini mini cansız kütleleri Ankara’da çoktan izini kaybettirmişken, MGM Adana için 2 saat süreyle kuvvetli yağış uyarısı verdi. Çok sağlam, kımıl kımıl bir kütle Toroslar üzerinde oluşarak adım adım bütün ovaya doğru yayılmış;



Bu da uydu görüntüsü;
Şimdi Adana’da olmak vardı! Sıcaklık yağışla beraber Çukurova gibi bir yerde bir yaz gününün ortasında yer yer 20 dereceye kadar düşmüş. Yağışın düşmediği Mersin, Tarsus ve Karataş’ta sıcaklık hâlâ yüksek;
Dün askeriye işlemleri için Mersin’den Adana’ya gitmiş, aksilikler dolayısıyı ile saatlerce güneşle cebelleşmiş, araçta klimanın yetersiz kaldığı bir Adana günü geçirmiş ve bu gün Mersin’deki atıştırmaya başlayan yağmurla Mersin için övgüler yağdırmış bir kişi olarak, Adana an itibariyle 23 dereceyi; Mersin’de evimde bulunan hava istasyonum 32.2 derece sıcaklık ile yüzde 65 nemi göstermektedir. Tekir yaylasında bulunan babaanneme mi koşmalı, Adana’da kaçırdığım yağmurun serinliğini yaşamak üzere Adana’ya uçuş hızı ile gidiş mi yapmalı, yoksa mayomu giyip denize mi atlamalıyım? Bu gün günlerden ”yağmur sıcağı” Mersinli havadelileri için. Zira Adana’da bulunanlar yağmuru kapmış bulundular. 🙂
Valla ilginçtir, yağış Tekir, Pozantı taraflarına uğramamış. Radar görüntüleri bunu gösteriyor. Genelde de öyle olur hep zaten yaz yağmurları söz konusu olunca. Tekir’e, Pozantı’ya yağan yağmur ovaya uğramaz, ovaya yağan yağmur da dağlara uğramaz. Siz bence mayonuzu giyip denize atlayın 🙂 Bu seferlik fırsat kaçtı.
Aynen. Babannemle görüştüm şimdi. Radarda görüldüğü gibi Tekir’de yağış olmamış. Ama Adana’dan bir çok kişi arayıp haber vermiş Adana’daki yağmuru, ‘Duydum, duydum’ diye açtı telefonu zira. 🙂 Dediğiniz gibi Adana’nın 35 derece üzeri sıcaklık ve 40 derece üzeri hissedilenle geçirdiği günlerde Tekir Yaylası’na bir çok kez yağmur yağdı. (Yine bilgi babaannemden) Fakat bugünkü kaçan yağmur tarafımdan asla unutulmayacaktır. 🙂 Darısı serin ve yağmurlu bir sonbahara olur umarım.
Şu renklerin güzelliğine ne demeli;

İstanbul’un denizi yüzünden yaşayamıyoruz böylesini.
Toros dağlarına giden hava kütlesi alt seviyede Kayseri’den taşınıyordu, benim çemen kokan nefesimden çıkan su buharı da var onun içinde… nihahahahaha
İğrençsin 😦
İskenderun 61 kg,
Adana/İncirlik 38 kg,
Adana, 20 kg.
N’oldun White Fox? Senin çöle bir ayda ittire ittire, zar zor düşen yağmur benim memleketime bir günde düşüyor 😀
Adana Merkez 20 kg ancak almış, 15 Temmuz’da Bilkent’te 2 saatte 26 mm yağış düştü. Kızılcahamam’a da Temmuz’da 80 mm üstü yağış düştü. Ben onu konu yapmadım Beşiktaş ve Florya alamadı demedim.
Beşiktaş ve Adana Merkez temmuz ağustos toplamda kaç almış Bilkent kaç almış ben ona bakarım.
Bilkent Ankara’nın merkezi değildir. Dolayısıyla Adana’nın merkeziyle ancak ve ancak Ankara’nın merkezini karşılaştırabilirsin . Kaldı ki Adana 23 metrecik rakımıyla 1-1,5 saat içerisinde bu yağışı almış, Bilkent dediğin, bildiğin Allah’ın dağı 1000 metrede 26 mm yağış almayla övünmesin . Güldürme beni . Kızılcahamam’ın da zaten Ankara geneliyle en ufak bir alakası olmadığını herkes biliyor. Bitki örtüsü de iklimi de Ankara çölünden farklı. Kes demagojiyi White Fox Efendi , biiiiz evvelallah demagojiyi de iyi biliriz 😀
Neyse.
1 Haziran-1 Ekim arasında düşen yağış toplamının uzun yıllar ortalaması Ankara’da 80 mm, Adana’da 46 mm, İstanbul’da ise tam 108 mm. Tek tek seçilmiş yıllar değil, uzun yılların eğilimi önemlidir bu karşılaştırmalarda. İstanbul’a bu yağış 18 günde düşüyor, Adana’ya 8 günde düşüyor, Ankara’ya ise 20 günde düşüyor. Ortalamasını aldığında, İstanbul’a günde 6 mm, Adana’ya 6 mm, Ankara’ya ise sadece 4 mm düşüyor. Ankara her zaman için her yerde en zayıf halkadır. Bunu kabul et.
Önemli olan hatice değil netice, Adana’ya istersen günlük ortalamada 10 mm düşsün. Orada insanlar daha fazla terliyorlar, bitkiler çok daha fazla suya ihtiyaç duyuyorlar, kabukları çatlıyor falan. Ankara öyle mi ? Hayır.
Geceleri terlemek yok dolayıyla bedenimiz çok su kaybetmiyor adanalılar gibi, sıcaktan kuruyup kalmıyoruz.
Kışın zaten hafta 3-5 mm yağsa da toprak donduğu için kurumuyor da bitkiler de suya ihtiyaç duymuyor soğuktan o 3-5 mm’cik su fazlasıyla yetiyor yani. Adana öyle mi kışın bile arada 20 dereceler yapan korkunç bir yer her türlü ocakta da şubatta su buharlaşıor topraktan. Yağmazsa Çukurova çiftçileri dertlenir.
O yüzden bu dengeyi de gözetmek lazım, biz 2 cmlik kar bile günlerce yerde kalıyor İstanbul’da 20 cm yağmış ne yazar eriyip gittikten sonra.
Burada Fox’a katılıyorum Güneydoğu ve Akdeniz’in ortalamalarda veya ortalamalar üzerinde yağış aldığı ortada ama sıcaklar nedeniyle o çok yağan yağmurun buharlaşması da çabuk oluyor, Doğu Anadolu ise bu bölgelerden az yağış almasa da yılın 3-4 ayı sıcaklığın eksilerde olması ve yazında serin olması nedeniyle su kaybı az oluyor dolayısıyla Karadeniz’den sonraki Türkiye’nin ikinci büyük su deposu da denilebilir…Ama Ankara konusunda anlaşalım daha 5 milyon nüfusuyla ciddi su sıkıntısı yaşayan bir yer, İstanbul kadar nüfusu olsa hastalıklar, ölümler kol gezerdi herhalde
Şu an buharlaşmadan ya da kuruluktan değil sadece yağıştan bahsediyoruz. Sadece “yağış”tan 😉 Gerisinin hiçbir önemi yok bu diyalogda.
İskenderun’da bir misafirimiz var;
Gece boyu bir ileri bir geri takılır bence Körfez’de.
Misafir 60,9 kg lik bir hediye birakmis İskenderun’a. Beni koyumun yagmurlarinda yikasinlar yikasinlar.
Mükemmel! Yağışın

46 kg’ı53 kg’ı 6 saat içerisinde düşmüş.Akşam 21:00 ile sabaha karşı 03:00 arasında, yani 6 saat içinde 53 kg düşmüş.
Doğru ya. Kimse de fark etmedi 🙂
İskenderun’a 60,9 kg yağış düşmüş. Adana-Merkez 38 kg.
Adana’nın merkez semtlerinden değil orası, kent merkezine 8-10 km uzaklıktaki İncirlik beldesi. Adana merkezine 20 kg düşmüş, ki o da gayet iyi bir miktar bir yaz yağmuru için.
Ya White Fox dün akşam Ankara’da yağış beklentin vardı ne oldu yağdı mı acaba?
Dışarıdaydım takip edemedim de o yüzden soruyorum.. Neyse sen yayladasın geç uyanırsın dur ben bi MGM’ye bakayım..
Haydaa, şaşırmış bu MGM yahu, Kızılcahamam dışında tık yok..

Bu sayılmaz bir de Aralık’ta 120 mm yağış alan Bilkent’e bakalım, onların otomatik istasyonu daha iyi ölçüyor, bol keseden yazıyor..

Off ya, Burdur Afyon Isparta tulum çıkarmış Ankara yine kupkuru 😦
Şimdi Eylül’e giriyoruz, ULL’ler cepheler falan gelir İstanbul’a hiç çekilmez ıslak ıslak 😦 Ankara’ya mı gitsem bir iki ay kuru kuru ohhh mis gibi, masmavi gökyüzü, sapsarı bozkırlar..
Az yağmış napak, suç mu? 🙂 Ama yağmış bir şeyler sonuçta… zamanlaması kötüydü ULL gece saatlerinde geçti, günün sıcağında geçseydi en az 10 mm atardı.
Sen sıcaklığa bak saat 10:07’de 20.3 derece sizin daha çooook uzun bir zaman göremeyeceğiniz bir değer!
Benim burada hava şu anda böyle gökyüzü kış gibi görünüyor, yeni çektim resmi daha, sıcaklık da saat 11:00’e doğru geldiğimiz halde 21 derece, 25 olmayız herhalde….
Çatla sen kıskançlıktan!
Santiago alay ettikçe inadına hep kütle oluşuyor.

An itibariyle Ankara’ya kuzeyden bir cisim yaklaşıyor. Umarım sayırmaz.
Karayel tamam da poyrazda da aynısı yahu, ısı adası mı yok bizim burada nedir acaba 😦 Yoksa Tuzla’da gizli tuz kaynaklarından çıkan bir ısı kaynağı mı var, gördükçe insanın kemikleri ısınıyor 😦
Çok moralim bozuldu çok bu ne yaaaa 😦 Kaloriferi bile açmaya gerek yok Tuzla’da..
Önce güldüm 😀 😀 😀 Zaten internet çekmemeye başladı, yazamayacağım boş veriyorum 😀 Akşam Samsun Alaçam’a geçiyorum. Tuzla da olsa Florya da olsa kavrulmaya mahkumsunuz be! 😀
Samsun dedin aklıma geldi 🙂 Haziran sonu, Temmuz başı gibi çekmiştim az buçuk kar kalmıştı Akdağ’ın tepesinde.

Tuzla, İstanbul içinde Antalya mübarek.
Yazın Florya’da kışın Tuzla’da mı yaşasam acaba Almanlar gibi 😦
Ooof off.. Şu kabarık doğalgaz faturalarımdan nasıl kurtulsam acaba.. Tuzla’ya mı taşınsam ne 😦
MGM, saat 01:00’de Dörtyol ve Erzin için bu defa uyarı vermeyi başarabilmiş. Son radar görüntüsü;



Can kaybı olmaz umarım.
WRF de önümüzdeki 3 gün içerisinde düşecek hatırısayılır miktarda bir yağış öngörmüş Hatay kıyıları ve civarı için;
Yılın bu zamanlarında adeta tropikal iklim özelliği gösteriyor Hatay yöresinin havası;