Bu esnada ben 8 yaşındaydım ve İzmit’te oturuyorduk. İzmit’te öyle ‘efsane’ bir kar olmadı. Buradan da zaten anlayabiliriz ki İstanbul, üst üste, yağışın kar yapan soğukla çakıştığı dar alanda kalmış ve olaylara şahit olan her hava delisinin malumu olan şartlar günlerce sürmüş. Aşağıda, serdarg isimli hava delisinin hazırladığı nefis videodan olan biteni izleyebilirsiniz.
Mart 1987 ile ilgili en kapsamlı muhabbet WowTurkey’de yapıldı, üzerine çok fazla bir laf etmenin aslında gereği yok. Türk bilim insanları da olan biteni şurada incelemişler. Hatta bir hipoteze göre, Mart 1987’nin müthiş soğukları sonucu Kuzey Ege’nin ve daha sonrasında bütün Doğu Akdeniz havzasının akıntı sisteminde değişiklik meydana gelmiş.
Mart 1987 ile ilgili hatırladıklarınızı ya da tartışmak istediklerinizi bu sayfaya yorum olarak ekleyiniz, teşekkürler.
1987 Mart efsanesi ile ilgili hatırladığım şeyler…
Akşama doğru yağmaya başlayan şiddetli sağanak yağışın bir anda ceviz büyüklüğündeki yoğun kar tanelerine dönüşmesi…
İlk bir kaç gün evden çıkmamamıza izin verilmeyişi…
Daha sonra evin arka tarafındaki yeşil alanda belimizi geçen karda oynamamız…
Elektriksiz geçen akşamlarda, camdan kıpkırmızı bir gökyüzünü izlemek…
Yaklaşık 10 gün sonra uzak mesafe olarak bakkala gitmemize izin verilmesi ve kar yığınları içerisinde,uçsuz bucaksız beyazlığa hayranlıkla bakarak mahalle aralarında gezinmek.
28 Şubat 1987’de 5 yaşımı doldurmuştum. bugün Kadıköy Özgürlük parkı olan açık alanda (o zamanlar adı bu değildi, hatta park da değildi) babamla gezdiğimi ve karların üstünü görebilmek için parmaklarımın ucuna kalktığımı çok net hatırlıyorum. 80-85 cm civarındaki bir kar kalınlığına ulaşılmış olabileceğini tahmin ediyorum.
1987 Kar tatilindeki çocuklar gibi kaygılanma…
1987 Mart ayındaki muhteşem kar fırtınaları sadece biz hava delilerini etkilemedi ve bunun için şarkılar bile yazıldı.
Cemal bey bravo iyi yakalamışsınız.
Ozan hocam,
Mart 1987 kar fırtınasının, vurduğu diğer yerlerden birisi komşumuz Yunanistan’dı. Aşağıdaki makalede Atina Üniversitesi öğretim üyeleri (K. LAGOUVARDOS, V. KOTRONI and G. KALLOS) tarafından, 1997-1998’de kaleme alınmış.
36-Lagouvardos_QJR_Met.pdf erişimi için tıklayın
Çok teşekkürler.
Ozan hocam, izninizle daha önce hiçbir blogda veya forumda paylaşılmamış, Cumhuriyet Gazetesi arşivindeki 1987 efsanesi ile iligi haber ve küpürleri sadece burada paylaşmak istiyorum. Sevgiler… Resimlerin üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.
Emeğin için çok teşekkürler Serdarg.
Eline sağlık Serdarg.1987 Kışıyla alakalı arşivimiz iyice güçlendi Cumhuriyet gazetesiyle beraber.O yıllardan hatırladığım Cumhuriyet gazetesi hava durumu köşesi gayet kaliteliydi.Ben o köşedeki küpürleri kesip sakladığımı hatırlıyorum.Sonra Babam bu çocuk bu hava durumuyla kafayı yiyecek deyip bu küpürleri çöpe atmıştı.
Edirnekapı yurdunda hapis kaldık, kantinde hiçbir şey yoktu, lokantaya yemek gecikmeli ve zorlukla geliyordu. Tüm yollar kapalı olduğu için memlekete gidemiyorduk. Nasılsa koli içinde birine börek, kurabiye falan geldi. Odada koliyi açtı ve 3 dakika içinde bitti. Bakkallarda çekirdek bile yoktu. Yurdun önünde ana yola 2 metrelik bir kar adam yapıldı ve en az bir hafta (yoksa ay mı? – Ozan) bozulmadan kaldı.
1-16 Mart 1987 Atatürk Hava Limanı meteorolojik verileri.
1987 İstanbul kar yağışı ile ilgili meteoroloji uzmanı Prof.Dr. Mete TAYANÇ’ın anısı: “1987 martındaki kar fırtınası gerçekten inanılmazdı. Tahminler de şaşmıştı; DMİ, 4 mart günü için max sıcaklığı 12 C ve hava durumunu parçalı bulutlu tahmin etmişti. Ancak o güne tipi ile uyanıldı ve max sıcaklık -3 C oldu. Gökgürültülü kar yağışı akşama kadar bayağı bir miktar yığdı. Akşam TRT haberlerinde TRT muhabiri Yeşilköy Havaalanında meteoroloji müdürü ile birlikteydi, kar kalınlığını 86 cm olarak ölçtüler. Kar yağışları 2 hafta devam etti, ve üniversiteler 2 hafta sürekli kapalı kaldı. Nisan başlarında İstanbul’da hala kar yağışları vardı. 23 Nisan’da kenarlarda, orda burda hala erimemiş kar yığınları mevcuttu.”
Teşekkürler, Mete Tayanç’ın makalesinin linki ana yazıda mevcut – Ozan
ben de çok iyi hatırlıyorum 23 yaşındaydım 1 hafta evden çıkamamıştık bahçelievler’de o zaman türkiye’de video salgını vardı hiç unutmuyorum günde 5 film seyrdediyorduk evde o kış seyretmediğimiz jonh wayne, clint eastwod, lee van clif filmi kalmadı… fakat ilginçtir o dönemin kışları bile bir başkaymış…
serdarg’nin videosu için: Anlatımınız ve müzik fotoğraflara inanılmaz uymuş. O günleri yaşamamış bir Ankara’lı olarak tekrar tekrar izliyor ve dinliyorum.
İnternetteki dağınık bilgi ve verileri o kadar güzel düzenlemişsiniz ki elinize sağlık.
Elime bir değerli büyüğümüzün 87 yılında Marmaris’e yağan kar yağışını gösteren iki resmi geçti. Ciddi arşiv değeri var. 3 Mart 1987… Bundan önceki son kar yağışı 87′den 60 yıl önce gerçekleşmiş. Öyle anlatıyor buralılar.. Marmaris’te bizzat 13 yıl bulundum, 1-2 kere havada serpinti dışında böyle bir şey görmedim.


Merhaba, dediğiniz gibi 1987 ile ilgili daha önce çok şey paylaşıldı. Fakat bu olayın meteroloji bilimi açısından yorumu için; sadece Sn. Mete Tayanç’ın çalışması (1997 tarihli) var. Yalnız bu makele sizi takip eden, benim gibi hava delileri için çok teknik. Eğer zamanınız olursa sizden de bu hava olayının
*Neden DMI tarafından tahmin edilememiş olabileceğini? (Şubat 1985’de de benzer hatalar olmuştu)
*Şu an, elimizdeki teknoloji ile olabilecek buna benzer bir hava olayını yine tahmin edememe ihtimalimiz mevcut mu?
Konularında düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz.
Saygılarımla…
1987’deki teknolojik imkanlarla şu an elimizde olanlar arasında dağlar kadar fark var. O zamanlar ne hava tahmin modelleri şimdiki kadar ileriydi, ne o modellerin çalıştırıldığı bilgisayarlar model çıktısını şimdiki kadar hızlı üretebiliyordu, ne de model çıktıları şimdiki kadar hızla kurumlar arasında aktarılabiliyordu. Bilgisayar teknolojilerindeki ilerlemeler, ve internetin başını çektiği iletişim devrimi her şeyi değiştirdi. Günümüzde öyle bir sistemden elinin altında internet olan herkes günler öncesinden haberdar olur, olmaması mümkün değildir. Yani Mart 1987 bir “mucize” değil, bilgisayar ve iletişim teknolojilerindeki yetersizlik sebebiyle zamanında haber alınamamış, nadide bir soğuk hava dalgasıdır.
1987 yılı ilgili tüm arşivimi sizlere açmak istiyorum. böylece o günleri daha detaylı hatırlayabilriz. 1986 eylül ayı ortalama en yüksek 25,1 derece ortalama en düşük 17,1 ekstremler 30-11
ekim ortalama en yüksek (OEY): 18,2. ortalama en düşük (OED): 11,3 ekstremler 22-8
kasım OEY 12,1 OED 6,6 ekstremler 16-4
aralık OEY 8,4 OED 4,3 ekstremler 15-(-2)
ocak OEY 7,4 OED 3,3 ekstremler 16-(-5)
şubat OEY 9,7 OED 4,2 ekstremler 18-(-4)
mart OEY 6,3 OED 1,2 ekstremler 20-(-7)
İzleyebileceğiniz gibi serin bir sonbahar başlangıcı yerde örtü bırakan 1 sistem alan aralık sonu. 2 kutup günü yaşanan ocak ki az da olsa örtü bırakan 4 sistem. Şubat başı soğuk ama kar yok sonra tam 11 gün süren bahar 17-18 dereceler. Sonra şubat sonu yağışı az soğuğu çok bir sistem. Tam artık kış bitti, çok güzel başlamıştı ama doya doya bir kar göremedik dediğimiz günler. Sonra mart başı hava lodosa dönüp hızla ısınıyor. O gün artık mart’tan da umudumuzu kesiyoruz. Ama gece trt hava durumunda ilk defa yaşanan bir olay oluyor. Ekrandaki görüntü 0-3 kky ve kar şeklinde ama sunucu son dakikada olan değişikliğe göre şimdi tam hatırlamadığım gece gündüz -3 -5 gibi bir şeyler söyülüyor. Kar manyağı olarak tabii heyecan tavan yapıyor. 3 mart gecesi hava karayele dönüyor ve saat 11.00 civarı kar başlıyor. Fırtına o kadar şiddetliki (80-100 km/h) damlarda antenleri parçalıyor, Çatıları uçuruyor. Sabah kalktığımızda her yer bembeyaz ancak damlarda nerdeyse kar yok çünkü rüzgar ve tip o kdar şiddetli ki çatılarda kar birikemiyor. Hepsini sürükleyip götürüyor. Gündüz yağış daha da şiddetleniyor. Saçaklardan sarkan buzlar 50 cm’yi buluyor. Kar 5 martta şiddetini biraz azaltmakla birlikte devam ediyor. sokaklarda arabalar kara gömülüyor. 6 ve 7 martta hava sakinliyor. Hatta karlar çokça eriyor. Tam bu kadar mı derken 8 mart sabaha karşı inanılmaz bir tipi bastırıyor. Şehir içinde bile kar 1 metreyi buluyor. O sabah ekmek almak için sokağa çıktığımda, benden önce karda yürüyenlerin ayak izlerinde değil, inanılmaz ama açtıkları tünellerde ilerlemiştik. Bir insanın geçeceği kadar bir boşluk geri kalan yerler nerdeyse omuz hizasında kar… Sonraki günler az az olsa da kar yağmaya devam ediyor güneş çıkıyor kar seviyesi azalıyor yine tam bu iş bu kadarmış derken 12 mart sabaha karşı bastıran tipi akşama kadar sürüyor. bu artık şiddetli tipilerin sonuncusu oluyor. 18 mart’a kadar aralıklarla ufak ufak yağmaya devam ediyor. 14 mart’tan sonra artık yerde 20-25 cm kalınlığında buz tabakası kalıyor. bu tabaka dozerlerin girmediği yerlerde 28-29 mart’a kadar dayanmıştı ki arada hava 20 derecelere kadar ısınmasına rağmen. Maalesef bizim sokağa 20 mart civarı dozerler girip yerdeki buzlaşmış kar tabakasını kazımış ve erimesine yol açmıştı. Hayatım boyunca böyle bir sistem bir daha göremeyceğim ama bu sistemin anıları hep taze kalacak…
1987 Mart’ta 2. sistemi anlatıyorum…
Okulların kapalı olduğu gün bankalar açıktır düşüncesiyle gitmiştim. Otobüsü her nasılsa kullanmak istemediğimden Bakırköy tren istasyonuna ulaşmıştım. Fakat tren raylarının karla dolu olmasından trenlerin de çalışamayacağını düşünüyordum ki, yanıldığımı gördüm. Hava açılmıştı. Boş 1-2 treni son hızla durmadan geçirerek rayları açtılar. Neyse. Sonra gelen trene bindik. Samatya’da indikten sonra hava yine açıktı ama merdivenler kar ve buz içindeydi, temizlenmemişlerdi. İşlerimi hallettikten sonra hava açık olmasına rağmen Bakırköy’e dönmek için trene bindim. Zeytinburnu’na yaklaşmıştım ki dışarıda bir şeylerin koptuğunu anladım. Bakırköy’e tren ulaştı. Ama göz gözü görmüyordu. Saat 10 sularında bıraktığım Bakırköy aynen kara gömülmüş olup arabaların siper yaptığı yolların kar tünellerine benzediği bir durumda eve döndüm. Sağ salim döndüğüme bir türlü inanamıyordum. Bu, bir gecede Renault marka otomuzun tamamen kara gömülüşünün 1 hafta sonrasındaydı.
Kar yağışı Trakya dahil olmak üzere Kartal’a kadar etkiliydi. Yalnız ilk yağış Yakacık semtinde daha etkiliydi. O ilk yağışta, normalde odamdan görünen E-5 yolundaki ışıklar yağışla beraber görülmez olmuştu. Gökyüzü kızıl renkteydi. Sabah odamın yan tarafında açık garajdaki otomuzun kara gömülerek yok olduğunu gördüm. Bu kışta yabanıl kuşlar sığınacak yer bulamamış acayip su kuşları sığınmak için balkonumuza konmuşlardı.
Sea-effect kokusu alıyorum… Çok çok heyecanlı bir günmüş. Havanın açıkken kar kıyamete dönüşmesi kadar sevdiğim bir şey şu hayatta yoktur.
1987 kışını unutmam mümkün değil. 48 yaşındayım , hayatımın 40 yılını İstanbul’da geçirdim. Bu kırk yıl içinde unutamayacağım en büyük kış o sene yaşanmıştı. Halkalı’da oturuyorduk o dönem. Kar kalınlığının sokak içlerinde 1 metrenin üzerinde olduğunu, rüzgarın yığdığı yerlerde ise 3-4 metreye çıktığını üstelik nisan başına kadar da erimediğini çok iyi biliyorum. Kendi termometremde -10 dereceyi 3 gece gördüğümü, sıcaklığın gündüz 2 gün -6, -7 derecelerin üzerine çıkamadığını biliyorum.