Döndüm. En iyi askerlik en kısa olandır demişlerdi, haklılar. Şanslıyım.
Haliyle takip edemedim fakat sonradan yaptığım incelemelere göre, 1997’deki kadar olmasa da soğuk bir Nisan geçmek üzere. Burdur’da da gayet soğuk günler oldu, özellikle sabahlar buz gibiydi. Oradaki son zamanlarımda konvektif akşam üzeri yağışları da başlamıştı.
İnternetsiz ‘içtima’ günlerinde, gerçek bir hava delisinin uğraşlarından biri olması gereken sadece havaya bakarak tahmin yapmanın hiç de kolay olmadığını hatırladım; ve bu yeteneğin kullanılmadıkça köreldiğini anladım. Artık verisiz ve modelsiz yapamıyoruz, oysa eskiden, çoğu zaman elimizde ipucu olarak sadece bulutların hareketi vardı. Bugün en şiddetli hava olayları esnasında bile hadisenin nasıl devam edeceğini öngörmek için haklı olarak radar görüntüsünü tercih edebiliyoruz, fakat kafayı bol bol yukarı da kaldırmamız lazım.
Kendilerine İsviçre’de iklim üzerine doktora yaptığımı söylediğim ‘tertipler’, daha sabah içtimasında – ki kargalar kahvaltısını etmeden oluyor biliyorsunuz -, “söyle bakalım hoca, bu akşam yağmur yağacak mı” diye soru sorma fırsatını kaçırmadılar. Konuşup tahmin yapsan yanlış çıkacak, sussan gönül razı değil 🙂 Havanın açık olduğu sabahlarda, akşam üzeri konvektif yağış olup olmayacağını bilmemin imkansızlığını açıklamaya girişeyim dedim bir iki kere, ama halk bu, hep daha fazlasını talep ediyor. “Sen ne biçim meteorologsun”a kadar geldi muhabbet. Bir sabah hava kapalıydı ama yağış yoktu, zararsız stratuslar var gibiydi, “bugün bir şey yağmaz” dedim. O esnada stratus perdesinin arkasından feci kümülonimbüsler yaklaşıyormuş, nereden bileceksin… Daha öğlen bile olmadan kıyamet koptu, fındık kadar dolu yağdı.
Yine de elinin altında internet olan tabur komutanından iyi olduğumu düşünüyorum. Bir akşam bizim çavuş hışımla koğuşa dalıp bağırmaya başladı, efendim geceleyin pencereleri açmak kesinlikle yasakmış, tabur komutanının emriymiş, şiddetli yağmur bekleniyormuş. Birkaç sirrüs hayaletini saymazsak gökyüzünde bulut bile yoktu, yağmur gelecek idiyse bile en az 12-18 saat var gibiydi gelmesine. Gel gör ki askerde, rütbeli adam Ağustos’ta kar tahmin etse bile “emredersiniz!” demek icap ediyor. Bir şey yağmadı, canı sağolsun. Yüz yüze görüşebilseydik benim blogu tavsiye edecektim, kısmet olmadı.
10 Mayıs’a kadar yine çok yoğunum, sonrasında daha sık yazacağım.
Hava Delisinin Not Defteri 
Abi, biraz geç oldu ama hoşgeldin. Ben de uzun zaman oldu yazamıyorum. İşler felan yoğundu. Bir de kış yorgunluğu 🙂
Neyse, döndüm sayılır. Birkaç gündür okuyorum. Yazmaya da başlarım inşallah. Tekrar hayırlı olsun ve hoşgeldin.
Sağolasın havaankara hoş bulduk.
Teşekkürler Eyjafjallajökull 🙂 Biraz geç kaldın yalnız. Yaz falan bırakmıycaksın belli 🙂
Ozan Deniz yine olmayacak bir hipotezle çıktı ortaya 🙂
İstanbul’da sıcaklık 16C’nin üzerine bile sadece 6 gün çıkabilmiş…
Bu değerler de Avrupa’dan…
Berbat Kasım ayı Nisan’da tersine döndü, şimdi pişme sırası tekrar bizde, piyango temmuz – ağustosta vurmasa bari 🙂
1 Mayıs itibariyle İstanbul’da bazı yerler hariç (Sarıyer, Kumköy) her yerde 20 derece üstü sıcaklıklar görüldü. Saat 18.30 olmasına rağmen sıcaklık Tuzla’da halen 21.1 derece ve çok yavaş düşüyor. Gün içinde en yüksek 23.6 derece oldu.
Herkes geçmiş olsun diyor sanki savaştan geldi 🙂 Biraz fazla kötümseriz . Bence 🙂 Hoşgeldin hayırlı olsun :=)
Ozan hoşgeldin. Ben de Kıbrıs’ın tam ortasında temas hattında asteğmen olarak askerlik görevimi yapmıştım. Gözüm Beşparmak dağlarını aşarak gelen bulutlarla arkamdaki Nisan ortalarına kadar zirvesi karlarla kaplı Trodos dağlarında idi. Kışın kuvvetli yağmurlar ve yemyeşil bir ada Nisan ayıyla beraber bastıran bir sıcak ve yeşilin bir anda sarıya dönmesi. Aklımda kalan en ilginç olay da bizim bölüğün yanımızdaki karakolunu sel götürürken bizim bu durumdan yemek arabasının gecikmesi yüzünden haberdar olmamızdı.
Hoş geldin efsane 🙂 Hemen “Atış Serbest”i işgal edeyim 😀 neyse kolay gelsin abi 😉 )
Geçmiş olsun. Hoşgeldin .Ben de 2002-2003 sezonunda Bartın deniz üs komutanlığında Asteğmen olarak görev yapmıştım. Birliğe gelen deniz ve hava tahminlerine rahatça ulaşabiliyordum. Bir odada barometre ve termometre vardı. Her gün gider askerden bilgi alırdım. Zaten Zonguldak’lı olduğum için bölgenin havasını da iyi bilirdim. Sanıyorum haziran başıydı. Sabah çok bunaltıcı, açık ama puslu bir hava vardı. Öğleye doğru hava ilk sinyalleri vermeye başlamıştı (tabii anlayana). İçimden ‘bugün hareketli geçicek’ dedim. Tabii emin olmak içim barometreye baktım. Hızlı bir azalma vardı. Denizin üzerinde kümülonimbuslar artık stratosferi zorlamaya başladılar. Koyu mavi yekpare fonun önünde beyaz -alçalan-hızlı ve ters hareket eden bulut oluşumunu gördüğümde doğruca anons odasına gidip askere uyarı yapmasını söyledim. Benim öyle bir yetkim yoktu ama vakit de yoktu prosedür için. Tüm pencereleri kapattırdım ve askerleri içeri topladım. Derken yaklaşan squal hattını gördüm dosdoğru üzerimize geliyordu ve olanlar oldu kıyamet koptu. Hatta biraz açıkta hortum bile oluşmuştu. Neyse ki olay öğlen tatilinde olmuştu o yüzden üs komutanının haberi olmamıştı anonstan.
Eh asteğmen olunca yetkiler ve imkanlar farklı tabii 🙂
Tabur komutanı hangi siteyi takip ediyor acaba? Şüphelenmeye başladım 🙂
Çavuş zaten diyordu ki pencereyi açtığınızda olanlara inanamayacaksınız… 😀 Oradan anlamalıydım…
Geçmiş olsun hocam, hoşgeldin.. Gelişinle beraber sıcaklıklarda 10C-15C artışlar olacak gibi, ılıkçılığın bir kez daha tescillendi 🙂
Dikkatimi çeken bir hususu paylaşmak istiyorum, 1930’lu yıllara kadar arşivleri taradım, önümüzdeki iki gün (nisan bitene kadar) sıcaklıklar 20C ve üzerini görmediği taktirde (muhtemelen görmeyecek) İstanbul ilk defa bir nisan ayında 20C’nin üzerinde bir sıcaklık yaşamamış olacak.. Kaldı ki çoğu yıllarda mart ayında bile bu sınırı aşmıştır şehrimiz.. Rekorlar gaz kesmiyor 🙂
Sevgili editör hoş bulduk, her zamanki gibi süper bir gözlem yapmışsın. Bizde bahsettiğin rekor varken İsviçre’de de haftalardır gram yağmur düşmeyen yerler var (bize soğuk indiren yüksek basıncın buradaki marifeti). Öyle ki, birçok yerde orman yangını uyarıları verilmiş, hatta bazı yerlerde çıktı yangınlar, İsviçre için ekstrem şeyler bunlar…
Bu arada, ılıkçıyız ezelden 🙂
Ilıkçıyız ezelden gönül geçmez soğuktan 🙂 Hoş geldiniz hocam.
Kasım boyunca ve Aralık başında yaşadığımız+20’lerin rövanşı 🙂
Nisan ayında Tuzla’da ölçtüğüm en yüksek sıcaklık 21.8 derece. Balmumcu’da ise 19.6 derecede kalmış.
geçmiş olsun… hoşgeldin..
Hadi geçmiş olsun Ozan bey girmeye girmeye site örümcek bağladı.)))
Ozan hoşgeldin. Seni tekrar aramızda görmek çok güzel. Son günlerde Amerika Birleşik Devletleri’nde meydana gelen kararsız hava kütlelerine de değinirsen sevinirim.
Bir kez daha geçmiş olsun. Yukarıdaki anı da çok hoş. Ne güzel yazmışsın. Yarın işyerindeki arkadaşlarla da paylaşacağım ki artık beni sıkıştırmayı bıraksınlar nokta atış ve uzun vadeli tahmin konusunda. 🙂
Hosgeldın ustad, en kısa surede atlatıp gelmıssın, ozlemıstık senı. Bu sırada 2012 kışı nasıl olur 🙂