Efendim Muson (monsoon) lafı, mevsim sözcüğüyle aynı kökendendir, Arapça’dan gelir. Meteorolojide, mevsimlik olarak görülen bütün olayları tanımlamak için kullanılabilir, fakat zamanla anlam daralmasına uğramış, özellikle Asya’da görülen muson yağmurlarını ifade eder hale gelmiştir.
Kuzey yarımkürede yaz musonu, yazın karaların kendilerini çevreleyen denizlere göre çok fazla ısınması sonucu karalarda alçak basınç alanlarının oluşması ve rüzgarların genelde denizden karaya doğru esmesi olarak özetlenebilir. Kuzey Amerika’dan Güneydoğu Asya’ya kadar her yerde görülür.
Yaz musonu her yere yağmur getirmez. Mesela Türkiye’de kendini Basra Alçağı olarak gösterir, Basra Alçağı çok etkili olmasa bile Anadolu üzerinde ısınmadan dolayı yerel alçak basınç alanları oluşur. Bunlar genelde kuru karakterlidir, en fazla melteme yol açar. Fakat bazen, bugün olduğu gibi, şöyle şeyler de oluyor:
Sonuçta bu kadar yağış düşmüş:
Günlerdir takip ediyorum, birkaç gün önce de oldu. Dünkü yağış da az buz değil:
Basra Alçağı ve bizim yerel Anadolu alçakları kurudur, demiştik. Asıl muson alçaklarının olduğu bölgelerdeki yükselici hava hareketleri (ısınan hava yükselir) o kadar kuvvetli ki; komşu bölgelerde (mesela Türkiye) alçak basınç da olsa, atmosferdeki denge gereği bir miktar alçalıcı hareket olmak zorunda. Türkiye’deki yaz musonunu kuru yapan, ısınan nemli havanın yeterince yükselememesine yol açan bu alçalıcı hareket.
Peki ne oluyor da bazen, asıl Muson bölgelerindeki alçak basınçlar gayet güçlüyken, ve yukarı seviyelerimizde pek serin hava da kalmamışken bizde böyle yükselim yağışları meydana geliyor? Bu soru, iklim biliminin cevabı hala net olarak verilememiş önemli bir sorusu.
Bundan yaklaşık 8 bin yıl önce, dünyanın en muazzam şehri Çatalhöyük iken, Anadolu’da özellikle yazın bambaşka, sulak bir iklimin görülmüş olabileceğini söyleyenler var. 8 bin yıl önce yazları güneş ışınları kuzey yarımküreye çok daha dik geliyordu ve Muson alçakları büyük ihtimalle çok daha kuvvetliydi. Soru şu: Acaba asıl Muson bölgelerinin çevrelerindeki alçalıcı hareketler çok daha güçlü olduğu için Anadolu o zamanlar daha mı kuraktı, yoksa bu yaz zaman zaman Basra ve Anadolu alçaklarından patlayan konvektif sağanaklar, o zamanlar Anadolu’yu Hindistan’a mı çeviriyordu?
Doktora tezimin bir bölümünde bu soruya cevap aramak durumundayım. Ben sizin her sorunuza cevap veriyorum, haydi bakalım siz de bana yardım edin sayın hava delileri 🙂
basra alçağı bizi etkilemeye başladığından itibaren dikkat çeken nokta Antalyanın arkasını yaslandığı toroslardan başlayan çok nadir kütahya ya kadar ulaşan konvektif hareketlenmeler oluyor. Burdur-Gölhisar’ı söylemiştim daha önce. yağışlar sadece dün ıskalamış ilçe’yi. peki atmosferde üst-alt soğuk hava kalmamışsa hem de alçalıcı bir hava hakimken nasıl oluyor da bu yağışlar oluyor?
birincisi akımlar batı anadolu’da basra etkili olduğundan bu yana güneyden kuzeye doğru olduğundan akdeniz’den aldığı nem toroslara kadar yükseliyor ve burada soğuma ve yoğunlaşma meydana geliyor. bundan önce bunu hep doğu karadenizde görürdük.
her ne kadar alçalıcı hava hareketi güçlü olursa olsun buna tepki olarak yükselmek isteyen hava olacaktır. yükselen hava da torosların doruklarında illaki soğuk hava ile karşılaşıyor ve yağış meydana geliyor.
Denildi ki: ‘Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut.’ Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: ‘Uzak olsunlar’ denildi. (Hud Suresi, 44)Nuh tufanıyla ilgili birçok delilin günümüzde ortaya çıkarılması da bu sayede olmuştur. MÖ 3000 yılları civarında gerçekleştiği düşünülen Tufan, tüm uygarlığı bir anda yok etmiş ve bunun yerine tamamen yeni bir uygarlık kurulmasını sağlamıştır. Böylece Tufan’ın açık delilleri, bizlerin ibret alması için binlerce yıl boyunca korunmuştur.
40 gün 40 gece süren bir yağış. belki bu tezinde yardımcı olabilir. Kimbilir nasıl bir a.b idi. O dönemlerde bilim bir yere kadar olduğu için ilime bakmak daha mantıklı bence.
Semih yorumun için sağol. Evet o zamanlarda bilimsel kayıt tutulmuyordu, o yüzden birtakım efsanelerin gerçeklik payını araştırmada yarar var. Ama şu ana kadar yapılan çalışmalarda, eski iklim kaydeden doğal arşivlerde (mesela mağara dikitleri, göl çökelleri) bu şiddette bir olaya rastlanmış değil. Yine de bu tür şeyleri akılda tutarak çalışmak lazım.
yorumlar güzel de… bu hakkaride yağışlar see effect mi oluyor gibi bir şey 🙂 bu yağışlar muson değil. bu yağışlar cok basit. dün de aynısı oldu. batıdan serın hava dalışları. çok çok basit aslında. aşırı bilgi beyin fırtınası arzusu yaratıyor ama değil. muson olsaydı hergün aynı durumlar olurdu. bu sistem yaklaşık 20 gündür egemen ve 15 gun daha egemen olacak ve toplam 2 gün yağışlı gün oluştu. artı muson kıyılara da vurur sadece iç bolgelerı etkılemez. nerde antalya adana fethıye yağışları yok. Ama çok hoşuma gıderek okudum. Bu arada Ozan’ın doktora tezinde çalıştığı durum çok farklı. Ve kesınlıkle o konuda ozan haklıdır ve çok cıddı tespıtlerı bilgimize sunulacak ve keyifle okuyacağız. O yorumları çok dikkatle okudum. bu günlerdeki durumla ılgılı de ozan zaten soru sormus . böyledır dememiş. bütün yorumlar için herkesin emeğine sağlık
aslında batıdan dalan serin havayı değil yerdeki yükselimi anlamaya çalışıyoruz. basra’nın güçlü alçalıcı hareketlerine rağmen bizde hava nasıl yağış oluşturacak kadar yükselebiliyor?
yükselen bir durum yok işte pek. çunku her iki yağışta da istanbul, marmara denizi ve yalova yağış aldı. marmara denizi üstünde nasıl bir konvektiviteden bahsedilebilir?
İşine gelmeyeni görmüyorsun Ozan’cım. Marmara denizi üzerine yağış güneyden geldi, sadece bir gün oldu, ayrıca o gün sadece konveksiyon yoktu, bunu zaten teslim ettim. Diğer birçok gün öğleden sonra, sıcağın artması sonucu, ve hiçbir yerden gelmeyen, yerinde oluşan yağışlar görüldü. Uydu görüntüleri var, animasyon da yaptım, gördün sanırım. Ayrıca bir hafta boyunca her gün yağış alan yerler de var, Burdur – Gölhisar gibi.
dmi’nin son 7 günlük yağış raporlarına bakarak da anlayabiliriz.
Bugün de oluyor işte. Buyrun:
o zamanlar yaz mevsimi çok çok sıcak geçtiği gibi kış mevsimi de güneşten uzaklaştığımız için çok çok soğuk geçmiş olmalı. bu olay sadece musonu değil tüm dünya iklimini etkiler. yani bu soru tam bir kaos!
Evet, zaten bütün dünyada iklim farklıymış. Kurduğun mantığı kuranlar var, ama ilginçtir, yapılan çalışmalar o zamanki kışların Kuzey Yarımküre’de daha yumuşak olduğunu gösteriyor. Yazın alınan fazladan ısı kışa da yetiyormuş anlaşılan. Holosen İklim Optimumu deniyor o döneme, herkesin okumasını öneririm. Holosen, yaklaşık son 11500 yıl, son buzul çağının bittiği, insan uygarlığının yeşerdiği dönem.
8 bin yıl önce acaba karadeniz henüz oluşmuş muydu? Ya da orta asya’da dev bir iç deniz var mıydı? Bence bunların cevaplarını bulmadan o dönemin hava döngüsüne ait fikir yürütmemiz zor.
Korhan, söylediğiniz olaylar çok daha önceleri olup bitmişti, bunlar biliniyor. 8 bin yıl önce kıtaların ve iç denizlerin durumu bugünküyle hemen hemen aynıydı. Yorumunuz için teşekkürler.
Ben 8 bin yıl önce yazları güneş ışınları kuzey yarımküreye çok daha dik geliyordu ve Muson alçakları büyük ihtimalle çok daha kuvvetliydi kısmına takıldım. Bu gerçekten böyle miydi, çok şaşırdım. Dünyanın ekseni mi farklıydı, nedeni nedir ?
Evet, dünyanın yörünge parametreleri periyoduk olarak değişiyor. Buna Milankoviç Döngüleri deniyor. Ben yazıda “daha dik geliyordu” lafını, basit olsun diye söyledim. Olay şu: Bundan 11 ile 6 bin yıl önce, elips şeklindeki yörüngesinde dolanırken dünyanın güneşe en yakın olduğu zaman Temmuz ile Eylül arasına denk geliyordu. Bu da Kuzey Yarımküre’nin yazın güneşten aldığı enerji miktarını %8 oranında arttırıyordu. Günümüzde en yakın geçiş kışın oluyor.
Yanıtın için cok teşekkürler. Çok enteresan bir bilgi edinmiş oldum. Peki geçmişte yaşanmış, buzul veya tropik çağların bu yörünge değişikliğiyle ilgisi var mı?
Buzul çağlarının başlayıp bitmesinin (tek başına yeterli olmamakla birlikte) bir numaralı sebebi Milankoviç Döngüleri’dir. İklim sistemindeki geri besleme mekanizmaları (buz kütlelerinin yayılıp çekilmesi, karbondioksit miktarı, vb) da yardımcılarıdır.
Dehşet bir bilgi aslında bu. Keşke en azından ülkenin 5’te 1’i bu döngünün farkında olsa, garip bir hayal hehe.
Buyrun size BBC’den zaman makinesi. Sahra çölünde bulunan 5000 yıllık duvar çizimleri. 5000 sene önce sahra çölünün sahra gölü görüntüleri ve daha birçok şey, iyi seyirler;
http://watchdocumentary.com/watch/time-machine-episode-01-the-world-shaped-by-time-video_6795009c8.html?ref=nf
Valla zor yerden sormuşsun hocam. Biraz da eksik soru. 8 bin yıl önce Anadoluda iklim nasıldı? Hangi tür bitki örtüsü hakimdi. Özellikle bitki örtüsünden ortalama yağış nem miktarı gibi bilgiler elde edilebilir.
Muson olayına gelince. Evet Musonun merkezinde yukarı o kadar yükseliş var ki bizim bulunduğumuz bölgelerde alçalıcı hareket meydana geliyor. Bu genel etki ve cepte.
Şimdi bence bir etki daha var. O da yerel AB’lerin etkisi. Bence yerel ABler yeterince kuvvetlenirse bu genel etkiyi yerel ABnin merkeze yakın yerlerinde kıracaklardır. Yani yerel AB’nin yükseliş hareketi genel alçalış hareketini lokal olarak yenecektir. Bu tabloda eğer yükselen hava üst katmanlarda soğuk havayla karşılaşabilirse yağış olasılığı meydana gelir. Nem miktarı ve sıcaklık farkına göre bulut ve yağış oluşumları gözlemlenebilir. Jet akımlarıyla yer yer Anadoluya üst katmanlarda serince hava sokulabilmektedir. Bence asıl sıkıntı üst katmanlardaki havanın aşırı sıcaklamasıyla sıcaklık farkının düşük olması dolayısıyla yoğunlaşma ve bulut oluşumunun olmaması bu durumda yağış oluşumu için yüksek miktarda nem gerekir. Örneğin çok sıcak da olsa %90 bağıl nem olduğunda bir miktar soğumayla bağıl nem hemen %100ün üzerine çıkacaktır. Dolayısıyla Anadolu’nun nemli olmasını gerektirir. Ormanlar ve geniş yapraklı bitkiler yaygın olur. Tropikal iklimi seven hayvanlar görülür. %90 gibi nem oranları aşırı tabii ki ama nemli bir hava şart.
Cümülonimbüs kardeşim, benim hipotezim de tam olarak bu, yerel AB’lerin alçalıcı hareketleri yenmesi! O zamanlar var olan yoğun bitki örtüsünün (bu konuda bilim dünyası hemfikir) daha fazla nem sağlaması da hipotezi destekleyen bir veri. Çok sevindim paralel düşünmene. Bakalım benim Alman profesör ikna olacak mı 🙂 Çok sağolasın, 10 numara yorum yapmışsın.
çok güçlü muson etrafta çok güçlü alçalıcı hareket demek. hava anadolu’ya çöküyorsa yerel ABlerin oluşması çok zorlaşır. yok anadolu’ya çökmüyorsa nereye çöküyor?
belki de olanca gücüyle sahra ya çöküp orayı çölleştirdi 🙂
Sahra o zamanlar baştan başa göllerle kaplı nefis bir yermiş. Afrika Musonu deniyor.
Cümülonimbüs ve benim hipotezime en büyük eleştiri zaten senin dillendirdiğin şey… Ama unutma ki yerel ABler de ÇOK güçlüydü o zamanlar büyük ihtimal… Dediğim gibi, cevabı olmayan bir soru şu an. Daha çok veri gerekiyor.
Aslında benim kafamda hipotezin 2 ve 3 boyutlu modeli dahi oluştu. Keşke çizerek anlatabilsem.
Çizersen bir şeyler, koyarız buraya.
soru çok zor geldi ya hocam… sorunun içinde bile öğrendiklerimiz oluyor. mesela 8 bin yıl önce anadoluya güneşin daha dik geldiği… tarih arap yarımadasında kurulu bir çok uygarlıktan bahsediyor. benim düşüncem arap yarımadası da daha yağışlı bir hava ve sulak araziye sahipti ki o uygarlıklar su olan yerde kurulabildi. cepten girdiğimden araştırma yapamadım ama bir şeyler bulursam eklerim.
Cevabı henüz aranan bir soru, zor olması normal 🙂 Evet Arabistan yarımadası da o zamanlar göllerle kaplıydı, Sahra bir çöl değildi, bunların hepsi Muson bölgesinin kuzeye doğru genişlemesinden. Ama Muson yağmurlarının Anadolu’ya kadar gelmesinin imkansız olduğu söyleniyor… Klimatolojik bakımdan yağmurlu yaz Anadolu’da nasıl gerçekleşmiş olabilir, hangi mekanizmayla?…